Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

4. AKIL VE İMAN: WITTGENSTEIN’CI FİDEİZM

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "4. AKIL VE İMAN: WITTGENSTEIN’CI FİDEİZM"— Sunum transkripti:

1 4. AKIL VE İMAN: WITTGENSTEIN’CI FİDEİZM
Diğer fideist yaklaşımlarda olduğu gibi bu anlayışta da, iman, teorik bir içeriğin tasdik edilmesi olarak değil de tutkulu bağlanma hali olarak düşünülür. Ancak diğer fideist yaklaşımlar genelde nesnel delilin yokluğundan veya kesinsizliğinden hareketle fideist yaklaşımı önerirken, burada, dini inancın kendine mahsus farklı bir anlam düzlemine sahip olduğu bu yüzden de onu anlamanın ve temellendirmenin dışarıdan değil, içeriden gerçekleşebileceğini öngörür. Wittgenstein’cı fideizm geleneğini N. Malcom, D.Z. Phillips ve P. Winch gibi düşünürler sürdürmüştür.

2 Bu yaklaşım, dini söylemin referansta bulunduğu düzlemin bilimin öngördüğü ve çoğunlukla olgusal bir düzlem olarak kabul edilen düzlemden farklı olduğunu, dolayısıyla normal doğruluk ve yanlışlık incelemesine tabi tutulamayacağını vurgular. İşte, iman önermeleri bağımsız bir gerçeklik düzlemine referansta bulunmadıklarından dolayı, inanan için iman ifadelerinin doğruluğundan veya yanlışlığından bahsedilemez. İman veya dini inancı bir bilimsel hipotez gibi ele almak doğru değildir. Bilimsel hipotezler düşük ya da yüksek olasılıklara konu olur. İman ise bir kavram/anlam sitemine tutkuyla bağlanmaktan ibarettir.

3 Dil Oyunları Wittgenstein’cı fideizm olarak bilinen yaklaşımın temel dinamikleri, Wittgenstein’ın ikinci dönem felsefesinde geliştirdiği «dil oyunları» anlayışıyla yakından ilişkilidir. Nasıl ki, bir malzeme çantasında bulunan çekiç, çivi, vida, tornavida vb. aletlerin kullanıma göre farklı işlevleri varsa, dildeki sözcüklerin de işlevleri kullanımlarına göre farklılaşır. Dilin farklı kullanımlarına dil oyunları denir. Bu anlayışa göre, anlam dil oyunlarına bağlı bir kullanım yoluyla gerçekleşir ve belirlenir. Bir sözcüğün kullanımı aşan, ondan bağımsız bir anlamı yoktur.

4 Dil Oyunları Arasındaki İlişki
Peki dil oyunları (kullanımları) arasında ortak bir düzlem var mıdır? Her oyunun kuralı başkadır. Örneğin top oyunlarının kuralları kart oyunlarının kurallarından farklıdır. Ancak bununla birlikte nasıl ki bir ailenin fertleri fiziken birbirine benziyorsa, kart oyunları, top oyunları ve masa oyunları gibi oyunlar arasında da bir ortaklıktan ziyade bir aile benzerliği ilişkisi vardır. Dil oyunun kuralları insanların yaşam biçimini yansıtır. Dil oyunları temelde farklı yaşam biçimlerine ilişkin uzlaşımların ürünüdür.

5 Bir Dil Oyunu Olarak Din Dili
Bir dili konuşmak, bir yaşam biçiminin içinde olmayı ifade eder. Din dili, ancak dini bir yaşam biçimine katılan bir kimse tarafından içeriden anlaşılabilir. Din dilinin öngördüğü yaşam biçiminin dışındaki birisi, böyle bir dile nüfuz edemeyeceğinden dolayı, dini inançları herhangi bir şekilde eleştirmesine bir anlam verilemez. Bir ateist din dilini anlayamaz ve eleştiremez. Çünkü, oyunun içindeki biri ile oyunun dışındaki biri konuştuğunda, birinin inandığı şey ile diğerinin reddettiği şeyin aynı olduğunu ve birbirlerini anladıklarını söylemenin imkanı yoktur. Yani iki tarafın aynı şeyi kastettiğini ölçmenin kriteri yoktur.

6 D. Z. Phillips’e göre «Tanrı var mıdır
D.Z. Phillips’e göre «Tanrı var mıdır?» sorusuyla karşılaştığımızda, öncelikle Tanrısal gerçekliğin nasıl bir gramer öngördüğünü belirlemeliyiz. Şimdi «Tanrı var mıdır?» sorusu «Odada bir masa var mıdır? sorusu ile aynı gramatik düzleme sahip değildir. Odada bir masanın olup olmadığı sorusu olgusal içerikli bir incelemeyle cevaplanabilir. Bu konuda gerekli kanıtın ne olduğu açıktır. Ama benzer bir olgusal inceleme «Tanrı var mıdır?» sorusunun cevabını verme konusunda işlevsiz kalacaktır. Bu iki sorunun cevaplanma ve doğrulanma düzlemleri farklıdır.

7 Bu yaklaşıma göre dini inanca veya imana anlam verebilmenin, bir değerlendirmede bulunabilmenin yolu evvela onu anlamaktan geçmektedir. Bir dini inancı veya imanı anlamak da ancak dini söylemin öngördüğü düşünce gramerine bağlı kalmakla gerçekleşebilir. Her sistemin sınırlarını oluşturan çerçeve önermeleri/aksiyomları vardır. Bu durum sadece din için geçerli değildir. Bilimde de aynı şey söz konusudur. Nasıl ki baştan bir takım kuralları öngörmeden bir oyuna giremiyorsak, aynı şekilde bir sistemin temel varsayımlarını kabul etmeksizin ona dahil olmayız.

8 Eleştiri İnsanlar belli bir dil oyununun çerçeve önermelerini kabul ederek ona dahil olabilirler, ama bu çerçeve önermelerinin doğru olup olmadığı sorusunu niye ortadan kaldırsın? İnancın nasıl oluştuğu sorusu, doğru olup olmadığı sorusundan ayırt edilmelidir. Bir sözcüğün kullanımı uzlaşımsal olabilir. Ama bu, «anlamı kullanım belirler» demek değildir. Üçgen bir şekil için kare sözcüğünü kullanmak konusunda anlaşma yapabiliriz belki ama bu, üçgenin üç kenarlı olması gerçeğini değiştiremez. Sadece sözcüklerin yerlerini değiştirmiş oluruz. Aksi halde istediğimiz şeyin adını değiştirmek suretiyle onu doğru veya yanlış yapmak gibi bir yetkimiz olabilirdi ki bu mümkün değildir. Her sistem ancak kendi içinde anlaşılabiliyor ve kabul edilebiliyorsa, içinde çelişki barındırmayan ve evrensel doğruluk iddiasında bulunan bir din ile salt hurafe ve batıl inançlara dayanan bir din arasında nasıl bir ayrım yapabileceğiz?

9 Eleştiri Dilsel kullanımların veya dil oyunlarının birbirinden tamamen izole ve kopuk düzlemlere ve anlaşılma koşullarına sahip olduğunu söylemek yerine, her bir dil oyununu, ortak bir dilin birbirleriyle ilişkili parçaları olarak kabul etmek gerekir. Bu durumda «din dili» oyununun, diğer dil oyunlarıyla ortak bir düzlemde anlaşılabileceğini, ör. kıyamet gününün varlığını kabul eden bir teist ile bunu reddeden bir ateistin birbirlerini dışlayan doğruluk iddialarında bulunduklarını ve bunun da farkında olduklarını söylemeliyiz. «Bir dil oyunu ancak içeriden anlaşılabilir» demek dil oyunlarına ilişkin dışarıdan bir niteleme değil midir?

10 Kaynaklar Aydın, M. (2002). Din Felsefesi, İzmir: İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları. Reçber, M. S. (2013). «Akıl ve İman», Din Felsefesi, Recep Kılıç (ed.), Ankara: Ankuzem, ss Peterson, M. vdğ. (2003). Akıl ve İnanç: Din Felsefesine Giriş, (çev. Rahim Acar), İstanbul: Küre Yay. Yaran, C. S. (2011). Bilgelik Peşinde: Din Felsefesi Yazıları, İstanbul: Ensar Neşriyat. Taylan, N. (2015). Düşünce Tarihinde Tanrı Sorunu, İstanbul: Mahya Yay. Davies, Brian. (2011). Din Felsefesine Giriş, (çev. Fatih Taştan), İstanbul: Paradigma Yay. Evans, C. S. & Manis, R. Z. (2010). Din Felsefesi: İman Üzerine Rasyonel Düşünme, (çev. Ferhat Akdemir), Ankara: Elis Yayınları. Özcan, H. (1992). Epistemolojik Açıdan İman, İstanbul: Marmara Ün. İlahiyat Vakfı Yayınları. Uslu, F. (2004). Felsefi Açıdan İmanı Temellendirme, Ankara: Ankara Okulu Yayınları. Trigg, R. (2013). «Dini Gerçekçiliğin Müdafası» Din Felsefesi: Seçme Metinler, ed. Michael Peterson vdğ. İstanbul: Küre, ss Phillips, D. Z. (2013). «Dini İnançların Anlamı Onların Kullanımıdır» Din Felsefesi: Seçme Metinler, ed. Michael Peterson vdğ. İstanbul: Küre, ss Wittgenstein, L. (2015). Estetik, Psikoloji ve Dinsel İnanç Üzerine Dersler ve Söyleşiler, çev. Muhsin Yılmaz, İstanbul: Sentez Yay. Wittgenstein, L. (2006). Felsefi Soruşturmalar, çev. Deniz Kanıt, İstanbul: Totem Yay. Wittgenstein, L. (2013). Tractatus Logico-Philosophicus, çev. Oruç Aruoba, İstanbul: Metis.


"4. AKIL VE İMAN: WITTGENSTEIN’CI FİDEİZM" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları