Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

SOSYOLOJİYE GİRİŞ. 1-Sosyolojinin Tanımı ve Konusu İnsan,yaşamının her döneminde diğer insanlara ihtiyaç duyan bir canlı olduğu için toplum yaşamı,insanlık.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "SOSYOLOJİYE GİRİŞ. 1-Sosyolojinin Tanımı ve Konusu İnsan,yaşamının her döneminde diğer insanlara ihtiyaç duyan bir canlı olduğu için toplum yaşamı,insanlık."— Sunum transkripti:

1 SOSYOLOJİYE GİRİŞ

2

3 1-Sosyolojinin Tanımı ve Konusu İnsan,yaşamının her döneminde diğer insanlara ihtiyaç duyan bir canlı olduğu için toplum yaşamı,insanlık tarihi kadar geçmişe dayanmaktadır. Sosyoloji, toplumu ve toplumun kurduğu ilişkileri inceleyen bir bilim dalıdır. Sosyoloji, toplum bilimi olarak da bilinir. Bilimsel araştırma yöntemlerinden faydalanarak sosyal deneyler ve gözlemler yaparak toplum üzerinde araştırmalar yapar.

4 Sosyolojinin konusu, toplumu oluşturan; sosyal kurumlar, sosyal gruplar dır. Sosyolojinin çalışma alanı ise “toplum”dur.

5 Sosyal grup; Belli amaçlar ve bunları gerçekleştirme çabası içinde toplanmış belli kurallara göre,belirli süre karşılıklı sosyal ilişkide bulunan,en az iki kişiden oluşan bireyler topluluğudur.

6 Sosyal gruplar; *Tiyatro ve sinema Kulüpleri *Fikir Kulüpleri *Çocuk Kulüpleri *Spor Kulüpleri *Yardım Kulüpleri *Vakıflar *Dernekler

7 Sosyal kurumlar İnsanların süreklilik gösteren ihtiyaçlarını karşılamak için kalıcı ve uzun süreli gruplardır. Kurumların bazıları devlet tarafından oluşturulur.Bunlara resmi kurum denir.Bütün ihtiyaçlarımızı devlet karşılayamayacağı için gönüllü insanlardan oluşan kuruluşlar da oluşturulmuştur;bu kuruluşlara Sivil Toplum Örgütleri ya da Sosyal Örgütler de denir.

8 Sosyal kurumlar; Resmi kurumlar ⇒ Resmi kurumlar * Hastaneler * İş yerleri * Mahkeme * Okul * Bankalar Sivil toplum örgütleri * LÖSEV * AKUT * TEMA * Kızılay * TEGV * Yeşilay

9 Düşünce tarihi boyunca birçok filozof,toplum yaşamını ele almışsa da toplumsallığı bugünkü biçimiyle ele alan ilk kişi İbni Haldun’dur.

10 İBNİ HALDUN İbni Haldun 14. yy. da yaşamış en büyük tarihçilerden biridir. Aynı zamanda da bir Tarih felsefecisi ve toplum bilimcisidir. Eski ve soylu bir ailenin çocuğu olan İbni Haldun 27 Mayıs 1332 tarihinde Tunus’ta doğdu. Gençlik yıllarında dönemin ünlü hocalarından fıkıh, hadis, tefsir, akaid, mantık, felsefe, matematik, tabiat bilimleri, dil bilimleri, şiir ile edebiyat dersleri almıştır. Bu dönemde Fas Emin Ebu İnan kendisini bilim meclisine kabul etmiştir. Bir süre sonra da Kuzey Afrika'ya dönerek Bicaye’de başvezirlik makamına getirildi. Bunun yanında ilmi çalışmalarını da devam ettirdi.

11 1366’daki yönetim değişikliği üzerine de vazifesinden ayrılarak kabileler arasında dolaşmaya başladı. Daha sonra 1374 senesinde İspanya’ya dönmek zorunda kaldı. Fakat siyasi sürtüşmeler sebebiyle ülkeden çıkarılarak yeniden Afrika'ya gönderildi. Siyasi çalkantılardan bıkıp usanan İbni Haldun, bu dönemde İbni Selame denilen bir kaleye yerleşmiştir. Kendisini bütünüyle ilmi çalışmalara vererek ünlü eseri Mukaddime’yi 1374'de burada tamamladı. 1382 yılında da Mısır'a giderek Kahire'de bulunan medreselerde müderrislik yapmaya başladı. Bunun yanında Hicaz, Kudüs ve Suriye’ye de seyahatler düzenledi. İbni Haldun 1406 yılında Kahire’de hayata gözlerini yumdu.

12 “Mukaddime” adlı kitabında toplumları Göçebe(Bedevi)Toplum ve Yerleşik(Hadari)Toplum olarak ikiye ayırmıştır. Ancak Sosyolojinin felsefeden bağımsızlaşarak kendi başına bir alan olması Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi’nin sonuçları üzerine 19.yy.ın başlarına rastlar.

13 Fransız Saint Simon ise, sosyolojiden 19.yy.daki olayları açıklamak için yararlanmıştır.

14 Saint Simon kimdir? Claude Henri de Saint Simon; Fransız iktisatçısı, düşünür ve yazarıdır 1760 –1825).

15 Devrim yıllarında edindiği zenginliği enflasyonun körüklediği fiyat artışlarıyla genişletti, iyice varlıklı oldu. Bu yıllar, sanat ve bilim adamları gereğince ağırladığı, eli açık bir rahatlıkla gösterişli bir yaşam sürdüğü dönemdir. Hesapsız harcamalarla varlığını yitirdikten sonra eski uşaklarından birinin yanında (1805), ölümüne kadar uzanan yoksulluk dönemini yaşadı.

16 Saint-Simon, toplumda bir reforma gitmeyi amaçlamış, toplumun endüstri çağının, endüstrinin gereklerine göre düzenlenmesi gerektiğini savunmuştur. Bilimsel düşünceye dayanan bir toplum bilimi kurmanın zamanının geldiğini, artık pozitif bilim çağının başlamış olduğunu öne sürdüğü için, aynı zamanda pozitivizmin de kurucusu olarak da bilinen Saint-Simon'un en büyük düşü, insan toplumunun reformdan geçirilmesi olmuştur. Ona göre, Fransız Devrimi mutluluk getirmemiştir.

17 Saint simon, August Comte'un hocasidir, ve bircok bakimdan sosyolojinin asıl kurucusudur. Bilimler hiyerarşisi (basitten karmaşığa astronomi, fizik, kimya, biyoloji ve sosyoloji olarak gider) comte'dan önce kuran kişidir. Comte‘ile birlikte çalışırlar ancak o çalışmalarına ve makalelerine sadece kendi adını yazmaya başlar. Bu yüzden August Comte ile araları açılır. Zaten bu dargınlıktan bir iki sene sonra da yaşama veda eder.

18 Yine bir Fransız, Auguste Comte ise 1839 yılında yazdığı kitapda ilkdefa “Sosyoloji” terimini kullanmıştır.

19 Comte kimdir? Isidore Marie Auguste François Xavier Comte, kısaca Auguste Comte (17 Şubat 1798 - 5 Eylül 1857), Fransız sosyolog, matematikçi ve filozoftur. Sosyolojinin babası olarak tanımlanabilir. Fransa'nın Montpellier kentinde doğdu. Katolik bir aileden gelen Comte, ailenin üç çocuğundan biriydi. Babası vergi dairesinde memur, annesi ise ev hanımıydı. Auguste Comte, sosyoloji ismini öne süren ilk sosyologtur. "Sosyoloji neden diğer bilim dalları gibi bir dal olmasın" tezini savunarak sosyolojinin temelini o zamanlarda attı. Ayrıca felsefede pozitif düşünce üzerine de çalışıyordu. Daha sonraları fizik, gökbilim ve kimya ile de uğraştı.

20 Sosyoloji, “society”( toplum/topluluk) ve “logy”(loji/bilim)kelimelerinin birleşiminden “toplumbilimi” olarak üretilmiştir. Ama yine de sosyolojinin tanınması İngiliz Herbert Spencer tarafından sağlanmıştır.

21 Herbert Spencer Kimdir? Herbert Spencer, (1820 - 1903) Ünlü İngiliz filozofu ve sosyoloğu. 1820 yılında Derby'de doğmuştur. Babası, George, geleneklere uymayan, Anglikan mezhebine bağlı olmayan bir okul öğretmeniydi. Babası da dahil olmak üzere birçok aile üyesi öğretmen olan Spencer, kırk yaşına kadar hiçbir eğitim görmemiştir.

22 Sistematik bir eğitim almamasına, okumayı fazla sevmemesine karşın birçok bilim dalında binlerce fikir ortaya atmış, ve "evrim" teorisinde Charles Darwin'in bir numaralı rakibi olmuştur. Edindiği büyük başarıları mükemmel gözlem yeteneğine borçludur, doğrudan doğruya yaptığı gözlemlerle binlerce fikrini destekleyecek binlerce olguyu rahatlıkla bulmuştur.

23 1851'de yazdığı ilk kitabı "Toplumsal Statik", insan haklarının gelişimini, ve bireysel özgürlüklerin savunusunu evrimsel bir teoriyi temel alarak açıklar. 1858'de evrim teorisini biyoloji bilimi ile sınırlamayıp, bu teoriyi bütün bilimlere uygulamak fikri kafasında belirdi. Sağlık sorunları nedeniyle günde sadece birkaç saat yazabiliyor olmasına, ve maddi durumunun kötülüğüne rağmen, 1862'de dokuz ciltlik şaheseri Statik Felsefe'yi yazmaya başladı.

24 Statik felsefe kısaca birçok farklı bilim dalına evrim teorisini uygulamayı konu alır. Bu şaheserin en çok dikkat çeken, ve Spencer'ın da üzerinde en çok çalıştığı bölüm, sosyoloji'ye evrim teorisinin uygulanmasını, toplum evrimini inceleyen, "Sosyoloji İlkeleri" adlı 3 cilttir. "Biyolojinin İlkeleri", ve "Ahlâkın İlkeleri" bu şaheserin üzerinde en çok konuşulan ve kuşkusuz bilim dünyasına en çok katkıda bulunan diğer bölümleridir.

25 Sosyoloji“en genç bilim dalı”unvanına sahiptir.Batı’da 19.yy.da büyük bir kargaşa ortaya çıkmıştır.Özellikle,büyüyen kentlerde yaşayan işçilerle aristokrat kesim arasında ciddi uçurumlar oluşmaya başlamış,bu ise toplum içerisinde önemli bir hareketlilik ve değişim yaşanmasına neden olmuştur.

26 Sosyoloji ilk olarak bu dönemde,“toplumsal değişimi ve bu değişimin nedenlerini” açıklamaya çalışmıştır. Ancak sonraki dönemlerde,insanlar arasındaki tüm ilişki biçimlerini araştıran,bu ilişkilerin arkasında yatan nedenlerle birlikte sonrasında ortaya çıkan sonuçları konusu içerisine alan bir bilim dalı haline gelmiştir.

27 Sosyolojinin amacı,toplumsal ilişkileri açıklayarak genel bir toplum kuramına ulaşmaktır.

28 Sosyolojinin Özellikleri: Toplum içerisinde olanı inceler; olması gerekenle ilgilenmez. Bu nedenle, kural koyan (normatif) bir alan değildir. Olayları neden-sonuç bağıyla birlikte inceler. Toplumu bireylere göre değil, bir bütün olarak değerlendirir. Kendine özgü araştırma yöntemleri vardır.

29 2- Sosyoloji ile İlgili Temel Kavramlar Toplum: Belli bir fiziksel yeri ve coğrafyası bulunan,ortak bir kültüre ve devamlılığa sahip,üyeleri arasında işbirliği olan ve kendi kendini devam ettiren insan topluluklarına denir.Toplum,farklı sosyologlar tarafından çeşitli özelliklerine göre sınıflandırılmıştır:

30 İlk olarak İbn-i Haldun, toplumu insanları birbirine bağlayan duygu temelinde ikiye ayırır:– Göçebe (Bedevi) Toplum:

31 –Yerleşik (Hadari) Toplum Belli amaçlarla bir araya gelmişlerdir ve yerleşik bir yaşam sürerler.

32 Emile Durkheim ise toplumu insanlar arasındaki ilişkiye göre ikiye ayırır:

33 –Mekanik (Basit)Toplum: İnsanlar arasında yüz yüze ve samimi ilişkilerin olduğu, homojen (uzmanlaşmanın olmadığı) toplumlardır.– Organik (Karmaşık) Toplum: İnsanlar arasında resmi ilişkilerin ve işbölümünün olduğu, geniş nüfustan dolayı insanlar arasındaki kontrolün toplumsal baskı ile sağlandığı toplumlardır.

34 ÉMILE DURKHEIM KİMDİR? (1858-1917) Fransız sosyolog. 1858 yılında doğdu. Modern sosyoloji biliminin kurucularından biridir. Pozitivizm ekolünden yetişen Durkheim sosyolojinin “kesin bir bilim” olarak inşa edilmesi için çalışmıştır. Sosyal olguları “kendine özgü” birer “şey” olarak değerlendirmiş, bireysel olanı kolektif olandan ve psikolojik ola­nı sosyal olandan ayırmıştır. Toplumu tek tek bireyleri içine alan fakat bireysel değişkenlikleri aşan kendine özgü bir bütün olarak görmüştür.

35 Durkheim “sosyal olay,” “kolektif bilinç” ve “kolektif temsil” gibi önemli kavramlar oluşturarak kendi sosyoloji anlayışını inşa etmiştir. Sosyolojinin yanında antropoloji ve teoloji alanında da çalışmalar yapmıştır. Başlıca eserleri: Toplumsal İş Bölümü (893), Sosyolojik Yöntemin Kuralları (1895), İntihar (1897), Din i Yaşamın İlkel Biçimleri (1912). Emile Durkheim 1917 yılında Paris’te öldü.

36 Ferdinand Tönnies, Durkheim’in toplum sınıflandırmasından yararlanarak ikili bir ayrım yapar: Cemaat: Mekanik toplum gibi basit, ırk ve etnik yönden farklılaşmamış bireylerin kurduğu toplumlardır– Cemiyet: Organik toplum gibi karmaşık, etnik yönden farklılaşmış bireylerin kurduğu toplumdur.

37 Ferdinand Tönnies Kimdir? (1855-1936) Ferdinand Tönnies Almanya’da bir çiftçinin oğlu olarak doğmuş, filoloji, felsefe, teoloji, arkeoloji ve sanat tarihi eğitimi almış, Kiel Üniversitesi’nde çalışmıştır. En önemli eseri 1887 yılında yayınlanan Cemaat ve Cemiyet (Gemeinschaft und Gessellschaft) çalışmasıdır. Ağırlıklı olarak toplumsal değişme, suç ve intihar olgularıyla ilgilenmiş olan Tönnies, sosyolojinin kurucularından biri olarak kabul edilmektedir.

38 Auguste Comte ise toplumun gelişimine göre her toplumun üç ayrı aşamadan geçeceğini/geçtiğini söyler; Üç Hal Kanunu diye de bilinir:

39 1.Teolojik Aşamadaki Toplum: Askeri ve monarşik bir yapı vardır. Askerler ve din adamları egemendir.

40 2.Metafizik Aşamadaki Toplum: Her olay dine göre yorumlanır. Dini kurallar toplumun işleyişini belirler. Batıl inançlar (fallar, büyüler…) söz konusudur.

41 3.Pozitif Aşamadaki Toplum: Tüm doğa ve toplum olayları sadece somut verilerle açıklanmaya çalışılır. Bilimsel düşünce egemendir. Sosyal karışıklıkların sona ereceği aşamadır.

42 Emile Durkheim'ın belirli makalelerini bir araya getiren bu kitap, yazarın yalnızca şu ya da bu sosyoloji problemi üzerine değil, aynı zamanda daha çoğunlukla filozofları meşgul eden genel problemler -ruhun maddeyle, bilincin doğayla, aklın hissetme yetisiyle ilişkisi- üzerine düşüncelerine ışık tutuyor: Sosyolojinin felsefeyi hangi şekilde ve ne ölçüde yeniden oluşturduğunu gözler önüne seriyor.

43 Ryan ruggiero’nun Sosyolojik düşünme rehberi isimli bu eseri, diğerlerinin yapamadığı şekilde, sosyoloji sahasındaki bir boşluğu doldurmaktadır. Bu çalışmayı, diğer yarışan eserlerden daha üstün hale getiren şey, onun düşünmeyi kapsamlı bir biçimde işlemesidir. Sosyolojik düşünmeyi; eleştirel, yaratıcı ve yansıtıcı olmak üzere 3 boyutta ele almakta; düşünme stratejilerinin, sosyolojik konulara pratik olarak uygulanmasına vurgu yapmaktadır.


"SOSYOLOJİYE GİRİŞ. 1-Sosyolojinin Tanımı ve Konusu İnsan,yaşamının her döneminde diğer insanlara ihtiyaç duyan bir canlı olduğu için toplum yaşamı,insanlık." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları