Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

İNSAN EMBRİYOLOJİSİ Prof. Dr. Serkan YILMAZ.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "İNSAN EMBRİYOLOJİSİ Prof. Dr. Serkan YILMAZ."— Sunum transkripti:

1 İNSAN EMBRİYOLOJİSİ Prof. Dr. Serkan YILMAZ

2 KARDİYOVASKÜLER SİSTEM
3. haftanın ortasına dek beslenme gereksinimini yalnızca difüzyonla sağlayan embriyonun, bu haftadan sonra damar sistemi belirmeye başlar. Kardiyovasküler sistem; a) Splanknik mezoderm; kalbin primordiumunu oluşturur. b) Paraksiyal ve lateral mezoderm c) Nöral krest hücreleri

3 Kalp gelişiminin en erken belirtisi 3
Kalp gelişiminin en erken belirtisi 3. haftada anjiyoblastik kordonların belirmesidir. Bu kordonlar kanalize olarak ince kalp tüplerini oluşturur. Lateral embriyonik katlanmalar olunca endokardiyal tüpler birbirine yaklaşır ve birleşerek tek kalp tüpünü yapar. Kalp Günde atmaya başlar ve kan akımı da 4. Haftada başlar.

4 4 haftalık embriyoda 3 çift ven, kalp ile ilişkidedir. Bunlar:
Vitellin venler; vitellus kesesinden dönen oksijenden fakir kanı getirir. Umbilikal venler; embriyonik plasentanın koryon villuslarından oksijenden zengin kanı taşırlar. Ana kardinal venler; embriyonun gövdesinden oksijenden fakir kanı getirirler.

5 Vitellin venler septum transversumu geçtikten sonra kalbe venöz ucundan girer, buna sinus venosus denir. Hepatik venler gelişen karaciğer bölgesinde sağ vitellin venin kalıntılarından oluşurlar. Vena porta, duedonum etrafında vitellin venlerin oluşturduğu anastomoz ağdan gelişir.

6

7

8

9

10 Umbilikal venler karaciğerin her iki tarafında uzanır.
Karaciğer geliştikçe umblikal venler kalp ile olan bağlantılarını kaybederler ve karaciğere boşalırlar. Sağ umbilikal ven embriyonik dönemde kaybolur. Ductus venosus karaciğer içinde gelişir ve umblikal veni vena cava inferiora birleştirir.

11 Kardinal venler; embriyonun asıl venöz sistemini oluştururlar.
Anterior ve posterior kardinal venler birleşerek sinus venosusa boşalan ana kardinal venleri yaparlar. Vena cava superior sağ anterior kardinal ven ve sağ ana kardinal venden oluşur. Posterior kardinal venler öncelikle mezonefroz tip böbreklerin damarları olarak gelişir ancak büyük bir kısmı bu geçici böbreklerle birlikte kaybolur.

12 Subkardinal ven; sol renal ven çıkışını, suprarenal ven, gonadal ven ve vena cava inferiorun bir segmentini yapar. Suprakardinal venler gelişen en son damar çiftidir. Böbrek bölgesinde ayrılırlar. Böbreklerin kaudalinde sol suprakardinal ven dejenere olur. Sağ vena suprakardinal ven, vena cava inferiorun alt kısmını oluşturur.

13 Vena Cava İnferior’un Gelişimi
Vena cava inferior embriyo gövdesinin primordiyal venlerindeki bir seri değişiklik sonucu oluşur ve embriyonun kaudal kısmından dönen kanı taşır. Vena cava inferior dört ana segmentten oluşur. Pars Hepatika Pars Prerenalis Pars Renalis Pars Postrenalis

14 Vena cava’nın anomalilerini şu şekilde sıralayabiliriz
Çift vena cava superior oluşumu Sol vena cava superior Pars hepatika eksikliği Çift vena cava inferior

15 Faringeal Arkus Arterleri ve Dorsal Aortanın Diğer Dalları
Dördüncü ve beşinci haftalar sırasında faringeal arkuslar oluşurken, faringeal arkus arterleri tarafından beslenir. Bunlar saccus aorticus’dan köken alırlar ve dorsala aortta sonlanırlar.

16

17 İntersegmental Arterler
Dorsal aortanın 30 veya daha fazla dalı olan intersegmental arterler, somitler ve ondan farklanan yapıların arasından geçerek bu yapıları beslerler. Toraksda intersegmental arterler interkostal arterler olarak kalır. Abdomende birçoğu lumbar arterlere dönüşür, ancak 5 çift lumbar intersegmental arter arteria iliaca communis olarak kalır. Sakral bölgede, lateral sakral arterleri yaparlar. Dorsal aortun kaudal ucu da median sakral arteri yapar.

18 Vitellin ve Umblikal Arterler
Vitellin arterleri önce vitellus kesesini sonra da vitellus kesesinden farklanan primordiyal barsağı besler. Sadece 3 vitellin arter kalır: Ön bağırsağa giden arteria coeliaca, orta bağırsağa giden arteria mesenterica superior, son bağırsağa giden arteria mesenterica inferior. Umbilikal arterler oksijenden fakir kanı plasentaya taşır. Umbilikal arterin proksimal kısımları arteria ilica interna ve arteria vesicalis superior’a dönüşür, distal kısmı ise doğumdan sonra kapanır ve medial umbilikal ligamente dönüşür.

19 Kalbin İleriki Gelişimi
Kalp tüpleri birleşince, embriyonik kalbin dış tabakası perikardiyal sölomu saran splanknik mezodermden oluşur. Bu aşamada gelişen kalp ince endotelyal bir tüptür. Endotelyal tüp kalbin iç endotelyal örtüsünü yapar yani endokardiyumu oluşturur. Primordiyal miyokardiyum kalbin kas duvarını yapar (miyokardiyum).

20 Visseral perikardium veya epikardiyum ise mezotelyal hücrelerden farklanır.
Baş bölgesinin katlanmasıyla, kalp uzar ve ardı ardına genişlemeler ve daralmalar oluşur. Bu sayede bulbus cordis, ventrikül, atriyum ve sinus venosus oluşur.

21

22

23 Primordiyal Kalp Boyunca Dolaşım
Primordiyal kalp boyunca ilk dolaşım yükselip alçalmalar şeklindedir. 4. Haftanın sonunda kalbin koordine kasılmaları tek yönlü akımla sonuçlanacak şekildedir. Sinus venosusa boşalan kan; Vitellin venler aracılığıyla umbilikal keseden, Umblikal venler aracılığıyla, gelişen plasentadan Ana kardinal venler aracılığıyla embriyodan gelir.

24

25 Primordiyal atriyumun bölünmesi
Dördüncü haftanın sonundan başlayarak primordiyal atrium, iki septanın (septum primum ve septum secundum) oluşumu ve ardından modifikasyonu ve birleşmesiyle gelen sağ ve sol atriyumlar olarak bölünür.

26

27 Sinus Venosus'daki Değişiklikler
İlk olarak sinus venosus, primitif atriyum'un dorsal duvarının ortasına açılır ve sinus venosus’un sağ ve sol boynuzları aynı büyüklüktedir. Sinus venosus'un sağ boynuzunun progresif olarak genişlemesi soldan sağa iki kan akımı (şant) sonucu olur. Bunlar:

28 1. ilk kan akımı (şant); vitellin ve umbilikal venlerin transformasyonundan oluşur.
2. kan akımı (şant); anterior kardinal venler bir anastomoz ile bağlandığı zaman oluşur. Bu birleştiren şant sol vena brachiocephalica'yı yapar. Sağ anterior kardinal ven ve sağ ana kardinal ven (vena cardinalis communis), VCS'u yapar.

29 Primordiyal Pulmoner Ven ve Sol Atriyum'un Oluşumu
Sol atriyum duvarının büyük bir kısmı primordiyal pulmoner venin birleşmesiyle oluştuğu için düzdür. Bu ven, sol atriyumun duvarının dışa genişlemesi olarak gelişir. Atriyum genişledikçe, primordiyal pulmoner ven ve ana dalları yavaş yavaş sol atriyum duvarıyla birleşir ve sonuç olarak 4 pulmoner ven oluşur.

30

31 Primordiyal ventrikülün bölmelenmesi
Primordiyal ventrikülün iki ventriküle bölünmesi, ilk olarak -primordiyal interventriküler septum (İV)- ile başlar. Yedinci haftaya kadar, İV septum'un serbest kenarı ile birleşmiş endokardiyal yastıklar arasında; yarımay biçimli interventriküler foramen vardır. İV foramen sağ ve sol ventriküller arasında geçişe izin verir. Yedinci haftanın sonunda İV foramen genellikle kapanır.

32

33 Kalp Kapaklarının Gelişimi
Truncus arteriosus’un bölmelenmesi hemen hemen tamamlandığında, aort ve truncus pulmonaris açıklıklarının etrafındaki subendokardiyal dokudaki 3 şişkinlikten semilunar kapaklar gelişmeye başlar. Bu şişkinlikler çukurlaşırlar ve yeniden şekillenerek 3 adet ince duvarlı kapakları yaparlar. Atriyoventriküler kapaklar (trikuspid ve mitral) benzer olarak AV kanalların çevresindeki dokunun bölgesel çoğalmasından gelişir.

34

35 Kalbin İleti Sistemi Başlangıçta atriyum ve ventrikülün kas tabakaları devamlıdır. Sinoatriyal düğüm, beşinci haftada gelişir ve sinus venosus’un sağ duvarında yer alır. AV bölgesinden hücreler bir araya gelerek, AV düğümünü yaparlar. SA düğüm ve AV düğüm; çok zengin sinir ağı tarafından innerve edilir.

36 Bu sinirler, kalbe girmeden önce ileti sistemi iyice gelişir.
Bu özelleşmiş yapı atriyumlardan ventriküllere giden tek sinyal yoludur. Kalbin 4 odası geliştikçe, epikardiyumun içersinde bağ dokusundan bir bant büyür. Bu bağ dokusu, kardiyak iskeletin bir kısmını yapar (kalbin fibröz iskeleti).

37 KALBİN VE BÜYÜK DAMARLARIN ANOMALİLERİ
Konjenital kalp hastalıkları (KKH) yaygındır, doğumda 6-8 olgu sıklığında görülür. KKH'nın bazı olguları tek gen veya kromozomal mekanizmalar sonucu oluşur, diğerleri ise rubella virusu gibi teratojenlere maruz kalındığında oluşur. Ancak çoğu olguda neden bilinmemektedir. Çoğu KKH'ların genetik, çevresel nedenler gibi birçok faktöre bağlı olarak oluştuğu ancak bunların her birinin minor etkili oldukları düşünülmektedir (multifaktoriyal kalıtım).

38 Çoğu KKH'ları, fetal yaşam sırasında çok iyi tolere edilirler, ancak doğumda bebek anne dolaşımı ile ilişkisini kaybettiğinde etkisi belirginleşir. KKH'ların bazı tipleri ciddi olmayan yetersizliklerdir, bazıları ise doğumdan sonra yaşayamaz.

39 Klinik Aort darlığı (stenozu) ve atrezisi; aort kapağı darlığında kapak kenarları genellikle birleşerek kubbe yapar ve dar bir açıklık bırakır. Kapak darlığı konjenital olabilir veya doğumdan sonra oluşabilir. Kapak darlığı, kalp için fazla işe neden olur ve sol ventrikül hipertrofisiyle anormal kalp seslerine (kalp üfürümleri) neden olur. Aort atrezisi aortanın tıkanmasıyla yada kapakların bütün olmasıyla oluşur.

40

41 FARİNGEAL ARKUS ARTERLERİNDEN FARKLANANLAR
Dördüncü hafta sırasında faringeal arkuslar geliştikçe, aortik keseden gelen faringeal arkus arterleri tarafından beslenirler. Bu arterler dorsal aortta sonlanırlar. Genellikle 6 çift faringeal arkus arterleri gelişmesine rağmen hepsi aynı zamanda bulunmaz. Zaman ilerledikçe 6. çift faringeal arkus arterleri oluşurken, ilk 2 çift kaybolur.

42

43 Birinci Faringeal Arkus Arter Çiftinden Farklananlar
Bu arterlerin büyük bir kısmı kaybolur fakat kalan kısmı kulakları, dişleri ve göz ile yüzün kaslarını besleyen maksillar arterin bir kısmını yapar. Bu arterler aynı zamanda eksternal karotis arterin de oluşumuna katılabilirler. İkinci Faringeal Arkus Arter Çiftinden Farklananlar Bu damarların dorsal kısımları kalır. Bunlar küçük olup, embriyoda orta kulaktaki küçük kemik stapes'in halkası boyunca uzanan stapedial arterlerin kökenini oluştururlar.

44 Üçüncü Faringeal Arkus Arter Çiftinden Farklananlar
Bu arterlerin proksimal kısımları, kafadaki yapıları besleyen ana karotid arteri (arteria carotis comminis) yapar. Üçüncü çift faringeal arkus arterlerinin distal kısımları, dorsal aortla birleşerek, kulakları, orbitayı, beyni ve beynin meninkslerini besleyen internal karotid arteri yaparlar.

45

46 Dördüncü Faringeal Arkus Arter Çiftinden Farklananlar
Dördüncü sol faringeal arkus arterleri, arkus aortanın bir kısmını yapar. Beşinci Faringeal Arkus Arter Çiftinin Akibeti Yaklaşık %50 embriyoda beşinci çift aortik arkus hiçbir damar farklanması bırakmadan dejenere olan rudimenter damarlardır. Diğer %50 embriyolarda, bu arterler gelişmez.

47 Altıncı Faringeal Arkus Arter Çiftinden Farklananlar
Sol altıncı faringeal arkus arter çiftinden farklananlar şunlardır: Arterin proksimal kısmı, sol pulmoner arterin proksimal kısmı olarak kalır. Arterin distal kısmı sol pulmoner arteri dorsal aortaya geçerek prenatal bir şant yani duktus arteriosus (DA)'u yapar. Sağ altıncı faringeal arkus arterinin proksimal kısmı, sağ pulmoner arteri proksimal kısmı olarak kalır. Arterin distali dejenere olur.

48 Faringeal Arkus Arter Anomalileri
En sık düzensizlik normalde kalıcı kısımların kaybolması veya genellikle kaybolan faringeal arkus arterlerinin kalması nedeniyle oluşur. Aort koarktasyonu (daralması) konjenital kalp hastalığı olan erişkinlerin ve çocukların yaklaşık % 10’unda gözlenir. Koarktasyon; aortanın değişen uzunlukta daralmasıdır.

49

50 FETAL VE NEONATAL DOLAŞIM
Fetal kardiyovasküler sistem prenatal ihtiyaçları karşılamak üzere düzenlenmiştir ve doğumda neonatal dolaşımı düzenlemeye izin verecek değişikliklere izin verir. Yenidoğan bebeğin yeterli solunumu, doğumda plasentadan fetal kan akımının durup, kanın akciğerlerde oksijenlenmesiyle oluşan normal dolaşıma bağlıdır.

51 Prenatal olarak akciğerlerde gaz değişimi olmaz
Prenatal olarak akciğerlerde gaz değişimi olmaz. Fetal dolaşımın dönüşümünde üç vasküler yapı çok önemlidir: Ductus venosus, foramen ovale, ductus arteriosus.

52

53

54 Fetal Dolaşım Yüksek oksijenli, besin maddelerinden zengin kan plasentadan umbilikal ven içinde gelir. Karaciğere yaklaşırken, yüksek basınç altındaki kanın yaklaşık yarısı doğrudan umbilikal veni VCI’'ya bağlayan fetal damar ductus venosus (DV)'a geçer; ve hemen ardından bu kan karaciğer üzerinden kısa yoldan geçer. Umbilikal venin içindeki kanın diğer yarısı ise karaciğerin sinuzoidlerine akar ve hepatik ven aracılığıyla VCİ'a girer.

55

56 Ductus venosus aracılığıyla kan akımı, umbilikal vene yakın bir sifinkter mekanizma tarafından kontrol edilir. Sifinkter gevşediği zaman, daha çok kan ductus venosus'dan geçer. Sifinkter kasıldığında ise daha çok kan portal vene ve hepatik sinuzoidlere yönlendirilir.

57

58 Kan; VCİ ile kısa bir yol izledikten sonra kalbin sağ atriyumuna girer
Kan; VCİ ile kısa bir yol izledikten sonra kalbin sağ atriyumuna girer. VCİ; alt ekstremiteden, abdomenden ve pelvisten gelen düşük oksijen içerikli kanı içerdiğinden, sağ atriyuma girdiğinde kan umbilikal vendeki kadar iyi oksijenli değildir ama yine de hala yüksek oksijen içerir. VCİ'dan çoğu kan septum secundum'un alt kenarıyla, foramen ovale aracılığıyla sol atriyuma yönlendirilir. Burada akciğerlerden pulmoner venlerle dönen kısmen daha düşük oksijen içerikli kanla karışır.

59 Fetal akciğerler tam tersine oksijeni kandan alır
Fetal akciğerler tam tersine oksijeni kandan alır. Kan, sol atriyumdan sol ventriküle geçer ve aorta ascendens aracılığıyla kalbi terk eder. Bu arterler kalbe, başa, boyuna ve üst ekstremiteye giden iyi oksijenli kanı taşırlar. Karaciğer aynı zamanda umbilikal venden iyi oksijenlenmiş kanı da alır. VCİ'dan gelen ve sağ atriyumda kalan iyi oksijenli az miktardaki kan, VCS'dan ve sinus koronarius'tan gelen az oksijenli kan ile karışır sonra da sağ ventriküle geçer.

60 Orta düzeyde oksijen içeriği olan bu kan truncus pulmonalis aracılığıyla kalbi terk eder.
Yaklaşık % 10 kan akciğerlere gider, fakat çoğunluğu ductus arteriosus (DA) aracılığıyla aorta descendens'e geçer ve fetal gövdenin kaudal kısmına gider ve umbilikal arter aracılığıyla plasentaya döner. DA, akciğerleri aşırı dolaşım yüklenmesinden korur ve sağ ventrikülün doğumda tam kapasite çalışması için kuvvetlenmesini sağlar. Fetal yaşamdaki yüksek pulmoner damar direnci nedeniyle, pulmoner kan akımı düşüktür.

61 Kanın yaklaşık %10'u aorta ascendens'den aorta descendense girer.
Aorta descendens'deki kanın yaklaşık %65'i umbilikal artere geçerek yeniden oksijenlenmek için plasentaya dönerler. Kanın kalan %35'i gövdenin alt yarısını ve iç organlarını besler.

62 Değişen Neonatal Dolaşım
Doğumda, yani plasentanın yer aldığı fetal dolaşımın durduğu ve bebeğin akciğerlerinin genişleyip fonksiyon görmeye başladığı dönemde; dolaşımda önemli bir adaptasyon olur. Bebek doğduktan sonra; foramen ovale, ductus arteriosus ve umbilikal vene daha fazla ihtiyaç yoktur. Plasental dolaşımın tıkanması, VCİ ve sağ atriyumdaki kan basıncının hızla düşmesine neden olur.

63 Akciğerlerin doğumda havalanması şunlarla ilgilidir:
Pulmoner vasküler direncin ani düşmesi Pulmoner kan akımında belirgin artış Pulmoner arter duvarında progresif incelmenin oluşması, ilk bir iki soluma ile akciğerin genişlemesi ve gerilmesiyle bu arterlerin duvarında incelme oluşmasıdır.

64 Artan pulmoner kan akımı ve umbilikal venden akımın durması nedeniyle, sol atriyumdaki basınç sağ atriyumdan fazladır. Artmış sol atriyum basıncı; septum secundum'a doğru foramen ovale'nin kapağını sıkıştırarak foramen ovale'yi fonksiyonel olarak kapatır. Sağ ventrikül duvarı fetus ve yenidoğan bebekteki sol ventrikül duvarından daha kalındır. Çünkü sağ ventrikül intrauterin hayatta çok fazla çalışmaktadır.

65 Birinci ayın sonunda, sol ventrikül duvarı sağ ventrikül duvarından daha kalındır, çünkü sol ventrikül şimdi sağdakinden daha fazla çalışmaktadır. İş yükünün azalması sonucu atrofiyle ilişkili olarak sağ ventrikül duvarı incelir. Ductus arteriosus doğumda kapanır, fakat normal doğan bebeklerde saat süreyle her zaman aorta'dan sol pulmoner artere DA aracılığıyla küçük bir kan şantı devam eder.

66 Doğumdan 24 saat sonra, ductusun %20'si fonksiyonel olarak kapanır, 48 saat sonra %82'si, 96 saat sonra da % 100 ü kapanır. Zamanında doğan bebeklerde oksijen, ductus arteriosus'un kapanmasını kontrol eden en önemli faktördür. Bu maddenin aktivitesi doğumda akciğerlerin havalanması sonucu aort kanının yüksek oksijen içeriğine bağlı olduğu görünmektedir.

67 Umbilikal arterler doğumda kapanırlar, ve yeni doğanın kan kaybını önlerler.
Göbek kordonu bir dakika veya daha uzun zaman bağlanmazsa umbilikal venden kan akımı devam eder. Fetal dolanımdan erişkin tipe geçiş birdenbire oluşmaz. İlk nefesle bazı değişiklikler oluşur, diğerleri saatler ve günler sonra etkilenir.

68 Fetal Vasküler Yapılardan Farklananlar
Doğumda kardiyovasküler sistemdeki değişiklik nedeniyle, bazı damarlar ve yapılar artık gereksizdir. Aylar sonra bu fetal damarlar, fonksiyon görmeyen ligamentleri yaparlar. Fetal yapılar örneğin foramen ovale prenatal dolaşım sisteminin anatomik bir izi olarak kalır örn. Fossa ovalis.

69

70 Umbilikal Ven ve Ligamentum Teres Hepatis
Umbilikal ven bir süre açık kalır ve erken bebeklikte kan transfüzyonu için kullanılabilir. Bu transfüzyonlar beyin hasarını ve anemik eritroblastosis'li bebeğin ölümünü önlemek için yapılır. Birçok bebeğin kanı donör kanı ile değiştirilir.

71

72 Ductus venosus ve ligamentum venosum
Ductus venosus, ligamentum venosuma dönüşür, bunun kapanması DA'dan daha uzun sürer. Umbilikal Arterler ve Abdominal Ligamentler Umbilikal arterlerin intra-abdominal kısmının çoğunluğu, mediyal umbilikal ligamente dönüşür. Bu damarların proksimal kısmı mesaneyi besleyen superior vezikal arteri olarak kalır.

73 Foramen Ovale ve Fossa Ovalis
Foramen ovale normalde doğumda fonksiyonel olarak kapanır. Anatomik kapanması üçüncü ayın sonunda gerçekleşir. Ductus Arteriosus ve Ligamentum Arteriosum DA'nın fonksiyonel kapanması doğumdan sonraki ilk bir­kaç gün içinde genellikle tamamlanır.

74 LENFATİK SİSTEMİN GELİŞMESİ
Kardiyovasküler sistem primordiyasının belirmesinden yaklaşık 2 hafta sonra, yani gelişmenin 6. haftasının sonunda lenfatik sistem gelişmeye başlar. Lenfatik damarlar, daha önce kan damarlarında bahsedildiği şekilde gelişirler ve venöz sistemle bağlantı kurarlar.

75

76 Lenf Kesesinin ve Lenfatik Kanalların Gelişimi
Embriyonik dönemin sonunda 6 primer lenfatik kese vardır. 2 adet jugular lenf kesesi 2 adet iliyak lenf kesesi, 1 adet retroperitoneal lenf kesesi 1 adet cisterna chyli

77 Juguler lenfatik keseden çıkanlar; baş, boyun, üst ekstremitelere giden ana venlere eşlik eder.
İliyak lenf kesesinden çıkanlar gövdenin alt kısmı ve alt ekstremitelere Retroperitoneal lenfatik keseden ve cisterna chyli'den, primitif bağırsağa uzanırlar.

78

79 Ductus Thoracicus Ductus thoracicus şunlardan gelişir: Sağ ductus thoracicus'un kaudal kısmından, sol ductus thoracicusun kraniyal kısmı ve sağ ductus thoracicus ve sol arası anastomozdan. Lenf Düğümlerinin Gelişmesi Cisterna chyli'nin üst kısmı hariç, lenfatik keseler, erken fetal dönemde bir grup lenf düğümüne dönüşür.

80 Lenfositlerin Gelişimi
Lenfositler, umbilikal kese mezenşimindeki primitif kök hücrelerden ve daha sonra karaciğer ve dalaktan farklanır. Lenfositler daha sonra kemik iliğine girer ve burada lenfoblastları oluşturmak üzere bölünürler. Doğumdan önce lenf düğümlerinde beliren lenfositler 3. farinks cebi çiftinden gelişen timusdan farklanır.

81 Küçük lenfositler, timusu terk eder ve diğer lenfoid organları dolaşır.
Daha sonra lenf düğümlerindeki mezenşimal hücreler, lenfositlere farklanır. Lenf düğümünde lenf folikülleri doğumdan hemen öncesine kadar belirmez.

82 Dalak ve Tonsillerin Gelişimi
Dalak, midenin dorsal mezenterindeki mezenşimal hücre kümelerinden gelişir. Tonsilla palatina ikinci farinks cebinden ve yakınındaki mezenşimden gelişir.

83 SOLUNUM SİSTEMİ Embriyo yaklaşık 4 haftalıkken, solunum divertikülü (akciger tomurcuğu) ön barsağın ventral duvarından bir çıkıntı halinde belirir. Larinks, trakea ve bronşları döşeyen epitelyum, akciğerlerinki gibi tümüyle endodermal kökenlidir. Buna karşılık trakea ve akciğerlerin kıkırdak ve kas yapıları ön barsağı çevreleyen splanknik mezodermden türer.

84 Bu şişkinlikler daha sonra bir septum (özofagotrakeal septum) oluşturacak şekilde kaynaştıklarında ön barsak bir dorsal, özofagus ve bir de ventral bölüme, trakea ve akciğer tomurcukları, ayrılır.

85

86

87 Larinks Larinksi döşeyen epitel endodermal, buna karşılık kıkırdak ve kasları dördüncü ve altıncı faringeal arkus mezenşimi kaynaklıdır. Trakea, Bronşlar ve Akciğerler Solunum divertikülü (akciğer tomurcuğu) ön barsaktan ayrılışı sırasında, trakeayı ve bronşial tomurcuk denilen iki lateral çıkıntıyı oluşturur. Beşinci haftanın başında bu tomurcukların herbiri, sağ ve sol ana bronşları oluşturmak üzere büyürler.

88 Bundan sonra, sağdaki üç, soldaki de iki adet sekonder bronşa ayrılarak, sağ akciğerde üç, solda da iki lobun gelişeceği belirlenmiş olur. Akciğeri dıştan saran mezoderm visseral plevraya dönüşür. Vücut duvarının iç yüzünü döşeyen somatik mezoderm tabakasından da paryetal plevra oluşur. Paryetal ve visseral plevralar arasında kalan boşluğa plevral boşluk denir.

89 Gelişimin daha ileri evrelerinde, sekonder bronşlar tekrar tekrar dikotom sekilde bölünür ve sağ akciğerde 10, solda da 8 adet tersiyer (segmental) bronş oluşturarak yetişkin akciğerindeki bronkopulmoner segmentleri meydana getirmiş olur. Altıncı ayın sonunda yaklaşık 17 yeni bronş generasyonu oluşmuş olur. Bronşial ağaç son seklini almadan, postnatal yaşam süresince 6 ek bölünme daha olacaktır.


"İNSAN EMBRİYOLOJİSİ Prof. Dr. Serkan YILMAZ." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları