Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
TRAVMATİK OLAYLARDA PSİKOLOJİK DESTEK
AFETLERDE PSİKOLOJİK YAKLAŞIM AFET SONRASI BİREYSEL DAVRANIŞ AŞAMALARI ÇOCUKLARDA VE YETİŞKİNLERDE ORTAYA ÇIKABİLECEK TEPKİLER TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU TRAVMATİK YAS TRAVMATİK OLAYLARLA BAŞ ETME YOLLARI SALDIRGAN HASTAYA YAKLAŞIM AMPUTASYON MESLEKİ TÜKENMİŞLİK (BURNOUT) SENDROMU Birsen Gültekin Giderer. Tüm hakları saklıdır. Sanatçının izniyle
2
Bu bölümü çalıştıktan sonra;
Öğrenme Hedefleri: Bu bölümü çalıştıktan sonra; Afetlerde psikolojik yaklaşımı açıklayabilecek, Afetler sonrasında bireysel davranış aşamalarını açıklayabilecek, Afetler sonrasında çocuklar ve yetişkinlerde görülebilecek belirtilere örnekler verebilecek, Travmatik olaylarla baş etme yollarını açıklayabilecek, Saldırgan hastaya yaklaşım yollarını açıklayabilecek, Tükenmişlik sendromunun nedenlerini korunmak için gereken önlemleri kavrayabileceksiniz.
3
Afet sonrası bireysel davranış aşamaları
İçindekiler: Afet sonrası bireysel davranış aşamaları Çocuklarda ve yetişkinlerde ortaya çıkabilecek tepkiler Travma sonrası stres bozukluğu Travmatik olaylarla başetme yolları Saldırgan hastaya yaklaşım Tükenmişlik sendromu Özet Tartışma Soruları Afetlerde psikolojik yaklaşım
4
AFET(FELAKET)LERDE PSİKOLOJİK YAKLAŞIM
İnsanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal yaşamı ve birey etkinliklerini engelleyerek toplumları etkileyen doğal, teknolojik veya yapısı insan kaynaklı olaylara afet (travmatik olay) ya da felaket denilmektedir. Travmatik olaylar, birdenbire ortaya çıkan, psikolojik durumu, sosyal güvenliği tehdit eden durumlardır.
5
Bir olay can ve mal kaybına neden olmuşsa, meydana gelişi insanlar tarafından engellenemiyorsa, afet demektir. Türleri: Yapay afetler: İnsanlara ve çevreye büyük zararlar veren insan kaynaklı olaylardır.Orman yangınlarının bir kısmı, hava, su kirliliği, toprak erozyonu ve salgın hastalıklar yapay afetlere örnektirler.
6
Doğal afetler: -Jeolojik kökenli afetler: Doğrudan doğruya kaynağını yer kabuğundan alan afetler. Deprem, heyelan vb. -Meteorolojik kökenli afetler: Atmosfer olayları sonucunda meydana gelen afetler. Sel, aşırı kar yağışı, çığ, don, kasırga,yıldırım düşmesi, yoğun sis, kuraklık vb.
7
AFET SONRASI BİREYSEL DAVRANIŞ AŞAMALARI
Dört dönem halinde incelenir. 1.Gerçeklerden uzak durmaya çalışılır.Kişiler, kendilerini, ailelerini ve çevrelerindekileri kurtarmakla meşgul olurlar ve felaketin acı sonuçlarını hissetmiyor gibi davranırlar. Bazılarında da şok hâlini gösteren bir donukluk vardır.Hiç bir duygu belirtisi yoktur.
8
2. Gerçekle yüzleşme zamanı gelmiştir
2.Gerçekle yüzleşme zamanı gelmiştir.Uyum mekanizmaları kullanılarak gerçek, sağlığı mümkün olduğu kadar az etkileyecek şekilde kabullenmeye çalışılır. Kısa bir süre sonra felaketin bir an önce geçmesi ve normal yaşama dönme beklentisi içine girilir. Afet anındaki yardımlarla gelen çevre desteği ve dayanışma duygusu problemin atlatılabileceği inancını pekiştirir ancak bu dönem de kısa sürer. Kişide, alkol ve madde kullanımı gibi olumsuz alışkanlıklar ortaya çıkabilir.
9
3. Bu dönemde travmadan yavaş yavaş uzaklaşılmaktadır
3.Bu dönemde travmadan yavaş yavaş uzaklaşılmaktadır. Gerçek ilgi ve uğraşılar yeniden gün yüzüne çıkmaya başlar ve gelecek konusunda planlar yapılır. Duyguların ve yaşananların şiddeti, bireyin yaşına,kişilik özelliklerine ve afet öncesi durumuna göre değişiklik gösterir. 4.(Son Dönem):Kişinin kendine güven ve saygısı yeniden yükselmiştir.Hayata dönüp yeni ilişkiler kurularak,normal yaşamaya devam eder.
10
AFET SONRASI TEPKİLER:
Duygusal tepkiler: Şok,panik, öfke, endişe, üzüntü, kaygı, suçluluk, umutsuzluk, karamsarlık, korku, donukluk, aşırı sinirlilik,çaresizlik,duyarsızlaşma,umutsuzluk,dikkati toplamada güçlükler şeklinde görülen tepkilerdir.
11
Düşünsel tepkiler: Karşılaştığı travmaya inanamama, düşünce ve dikkat dağınıklığı, unutkanlık, zaman zaman intihar düşünceleri, insanlara güvenememe, olayla ilgili görüntüleri ve olayı tekrar tekrar yaşama gibi tepkiler görülür. Fizyolojik tepkiler: Baş ve göğüs ağrıları, mide yanması, mide bulanması, kalp sıkışması, gürültüye karşı hassasiyet, iştah artması ya da azalması, sürekli yorgunluk hâli, nefes darlığı ve kolay hastalanmak,uyku bozuklukları gibi fiziksel tepkiler ortaya çıkar.
12
Sosyal tepkiler: Alkol ve madde kullanımı, sosyal çevreden uzaklaşma, kendiyle ilgilenmeme, içe kapanma, ürkeklik davranışları, konuşmama, dikkatsizlik ve umursamazlık,sürekli aynı şeyle uğraşma, ani öfke davranışları, saldırganlık travma karşısında gösterilen belli başlı sosyal tepkilerdir.
13
ÇOCUKLARDA ORTAYA ÇIKAN BELİRTİLER
Çocuklar bir felaketle karşılaştıklarında, korku ve endişe tepkileri gösterirler. Korku, insan hayatını tehdit eden herhangi bir tehlike karşısında verilen normal tepkidir. Çocuklar genelde olayın tekrar olmasından, ölümden, ailesinden ayrılmaktan veya yalnız kalmaktan korkar. Uyku düzeni değişir.Uyumak da güçlük çekebilir, geceleri kâbuslar görerek uyanma, alt ıslatma, parmak emme gibi davranışlar görülebilir.
14
Çocukların korkuları anlamsız veya aşırı bulunduğu takdirde,kendilerine önem verilmediğini hissedebilirler.Ebeveynlerin çocuklarını dinleyip onları anlamaları, cesaret vermeleri gerekir. Bazen anne ve babalar da travmatik olaylar karşısında korku ve kaygı duyduklarından çocuklarını rahatlatma gücünü kendilerinde bulamayabilirler. Bu gibi durumlarda çocukla empatik iletişim kurularak, kendi duygularını ailesiyle paylaşması için fırsat verilmiş olur.
15
Böyle zamanlarda çocukların terk edilme ve yalnız kalma korkuları olacağı için aile bütünlüğünün sağlanması "Hepimiz birlikteyiz ve bize hiçbir şey olmadı." mesajı, çocuğa duygusal güvenlik hissi verecektir. Çocukla daha çok vakit geçirip onunla oynamak, geceyi daha rahat geçirmesini sağlayacaktır. Çocukların yatış ve uyku sorunlarıyla karşılaşıldığında sert tepki gösterilmemeli, kendisini anlamaya çalışmalıdır.
16
Afet öncesi günlük yaşantıya ve evin genel düzenine mümkün olduğunca çabuk dönmek gerekir. Çocukların düzenlerini bozmamak önemlidir. Günlük işlere yardım etmek çocukların normal yaşantıya dönmesinde faydalıdır. Bu gibi olumsuz zamanlarda, olumlu davranışlarını vurgulamakta fayda vardır.
17
Bunların yanı sıra çocuk, özellikle aile bireylerinden birinin kaybını yaşadı ise bu durum yeni yaşamına uyum sağlamasını zorlaştırabilir. Bu durumda, çocuğun güven duygusu sarsılmakta, yaşadığı kaygı ve korku daha artmaktadır.Bu durumdaki bir çocuğa psikolojik destek verilmelidir.
18
Bazı çocuk ve ergenlerde her an tekrar deprem olacakmış gibi ürkek davranışlar, çabuk öfkelenme,saldırganlık,yeme ve uyku bozuklukları uzun süre devam eder. Özellikle,depremde bir yakınını kaybetmiş bireyler, stres tepkilerini diğerlerine göre, daha uzun ve daha şiddetli belirtilerle yaşarlar. Yaşanan duygular,günlük yaşamı olumsuz yönde etkileyen düzeyde ise,bireye psikolojik destek gereklidir.
19
YETİŞKİNLERDE ORTAYA ÇIKAN BELİRTİLER
Korku, panik ve endişe duyguları, zaman zaman öfke, düşmanlık, saldırganlık zaman zaman da depresyon, ümitsizlik, yas, kayıptan dolayı suçluluk duygusu, Kronik rahatsızlıkları olanların hastalıklarında artış (kalp, şeker, tansiyon ve ülser gibi), İlk şoktan sonra kişiler arası iletişimde bozulmalar,
20
Fiziksel nedeni olmayan bellek bozuklukları, konsantrasyon güçlükleri, karar alma ve uygulamada zorluklar,psiko-somatik bozukluklar. Afet anını hatırlatan durumlarla karşılaşıldığında, kişi tarafından travma anının tekrar tekrar yaşanması, Takvimin değişmesi.(olaydan önce ve sonra olarak zamanın ikiye bölünmesi), Afetin yaşandığı yerde kalmayı isteme ya da bir an önce gitmek isteme.
21
Orta yaşlı ve yaşlılarda yalnızlık duygusu, evlerinin yıkılması, eşyalarının yok olması ile kaygı ve üzüntü, Olayın sık sık hatırlanması ile travma döneminde yaşanan duygu ve düşüncelerin yeniden ortaya çıkması, Travmayı yaşayan bireyin sürekli uyarılmışlık hâlinde olmasından kaynaklanan sık sık irkilme ve ağır uyku bozuklukları görülebilir.
22
AFETLERDEN SONRA ; Süreklilik ve bütünlük duygusunu onarmak: Küçük ama gerçekleştirilebilecek sorumluluklar edinmek, sosyal bağları kaybetmemek, sevdiğiniz ve güvendiğiniz arkadaşlar ile gruplaşmak, yalnız kalmamak ve verilen tepkilerin normal insanların anormal durumlar karşısında verdiği doğal reaksiyonlar olduğunu unutmamak. Fiziksel açıdan kuvvetli olabilmek: Kendini asla ihmal etmemek, dinlenmek ve iyi beslenmek, kendine zaman ayırmak, alkol ve uyuşturucudan uzak durmak ve spor yapmak.
23
Duygusal açıdan toparlanabilmek: Duygusal açıdan yakın gelecekte neler olabileceği hakkında bilgi edinmek, güçlü gözükmek için çaba gösterip üzüntüyü yaşamaktan çekinmemek, anlayışlı ve destek olabilen kişiler ile bağlantı içinde olmak, gerekiyorsa profesyonel birinden destek almak, Düşünceleri toparlamak: Başınıza gelen olayın sizin kontrolünüz dışında geliştiğini ve ne yaparsanız yapın bu durumu değiştirmenizin mümkün olmadığını düşünmek, gösterilen tepkilerin gayet normal olduğunu kabul edip yaşanan afetleri sadece kendi başınıza gelmiş ya da tekrar gelecekmiş gibi düşünmeme, olumlu düşünerek,travmalarla yaşamayı öğrenmek,
24
Davranışları gözden geçirmek: Dünü bırakıp anı yaşamaya özen göstermek, yaşamı düzene koymak için çaba göstermek öncelikleri gözden geçirmek, gereksiz bulunan işleri devre dışı bırakmak, içten dostluklar kurmak önemlidir.
25
Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)
Trafik ve uçak kazaları, deprem, sel gibi doğal afetler,ihmal ve istismarlarda, olumsuz koşullarda uzun süre yaşama gibi travmatik olaylar sonrası ortaya çıkan tablodur. Belirtiler,travmatik olaylardan sonra birkaç saat ile birkaç ay içinde ortaya çıkar. Normalden uzun sürmesi durumunda bireyin iş ve özel yaşamı olumsuz yönde etkilenir. Erken tanı ve çevresel destek, tedavide başarı şansını artırır.
26
TSSB, travmayı yaşayan veya tanık olan herkeste bireysel farklılıklara göre ortaya çıkar.
Çocuklar, yaşlılar, bedensel hastalığı olanlar, ekonomik durumu iyi olmayan,kronik hastalığı olan ve daha önce psikiyatrik hastalık geçirmiş kişiler travmalardan daha fazla etkilenir.
27
Travmaya maruz kalmış kişilerde, stres tepkilerini artıran etkenler :
Travma olayını hatırlatan durumlar: - Ani yüksek sesler Travmanın yaşandığı yer Yaralı görme Travma olayı ile ilgili haber ve görüntüler Ambulans, vinç ve kepçe gibi araçlar
28
Kayıpları hatırlatan özel olaylar
Kişilerin, ölen kişiyle paylaştığı olaylar, bayram, doğum günü gibi kutlamalar Kişilerin, evini ya da ailesinden birini kaybetmesi sonucu ortaya çıkan yaşam sorunları Ailenin diğer üyelerindeki yas ve depresyon tepkileri Ailedeki rol ve işlevlerin değişmesi, sorumlulukların artması
29
Travma sonrasında değişen yaşam koşulları
Sevdiği insanların yanında olmaması Anne ve babasının güç yaşam koşullarıyla uğraşırken çocuklarına zaman ayıramaması Değer verilen özel eşyaların kaybedilmiş olması Yaşam koşullarının travma öncesindekinden kötü olması Tanımadığı insanlarla bir arada yaşama Ailenin gelirinde azalma Bazı sosyal imkânların elden gitmesi (spor, tiyatro, sinema vb.)
30
Gelişim Dönemlerine Göre Travma Sonrası Stres Tepkileri ve Psikolojik Destek
Doğum - 3 yaş arası TSS tepkileri Kolay şaşırma, kaygılı görünme Yatak ıslatma, konuşma problemleri gibi gerileme davranışları Ana babaya yapışma ve onlardan ayrılmama Uyku sorunları ve kâbuslar Çevreyle ilişkilerde tutukluk ve ürkeklik Kontrol edilemeyen saldırganlık Travmayla ilgili tekrarlanan oyunlar
31
Bebekler ve yeni yürümeye başlayan çocuklara yaklaşım
Bebeklerle yumuşak bir sesle konuşmak Okşamak ve sırtlarını hafifçe ovalamak Düzenli bir beslenme ve uyku programı uygulamak Çevredeki işitsel ve görsel uyaranları azaltmak Anne ve babanın yatağında yatmasına izin vermek Yürümesine ve oyun oynamasına fırsat vermek
32
Okul öncesi çocuklarda TSS tepkileri (4-6 yaş arası)
Yatak ıslatma, parmak emme, ani heyecanlanma, anne babaya aşırı düşkünlük, tik ve uyku sorunları Kaçınma davranışı ve içe kapanma Genel bir kaygı hâli, hayvanlardan ve yabancılardan korkma Belirli davranışları saplantılı bir şekilde tekrarlama Bu yaş grubundaki çocuklar kötü olayların kendi kötü düşüncelerinden kaynaklandığını düşünüp üzülebilir. Bu tip düşünce zihinsel bulanıklık, utanç, kaygı ve dünyayla ilgili yanlış yorumlar yapmaya yol açabilir.
33
Okul öncesi çocuklara yaklaşım
Çocuğu rahatlatmaya ve güven vermeye çalışmak Çocuğu sık sık sevip okşamak Uyumadan önce yanına gidip başını okşamak, ılık bir süt verip ninni söylemek Yalnız yatmak istemediğinde anlayışlı olmak Duygularını ifade etmesine fırsat vermek (boyama yapma ve oyun hamuruyla oynama vb.)
34
Okul çağındaki çocuklarda TSS tepkileri (7-12 yaş arası)
Okul öncesi dönemdeki davranışlara dönebilir. Okula gitmek istemez ve okul başarısı düşer. Tekrarlanan hareketler, saldırganlık ve gevezelik başlar. Erkek çocuklarda özellikle şiddete yatkınlık görülür. Kâbuslar, uyku sorunları, ayrılık kaygısı ve doğal olaylara karşı gelişen korkular görülür. Dikkat ve konuşma sorunları, isyankâr davranışlar ve vücutta ağrılar görülür.
35
Okul çağındaki çocuklara yaklaşım
Duygularını ifade etmelerine fırsat vermek, sabırlı, ilgili ve esnek davranmak Oyun oynamaya teşvik etmek, merak ettiği soruları cevaplandırmak Dikkatleri kolayca dağılabileceğinden fazla çalışmaları için ısrar etmemek Basit görevler verip ufak sorumluluklar almalarına fırsat tanımak Travmatik olaylardan kendilerini nasıl koruyabileceği hakkında bilgilendirmek
36
Ergenlerde TSS tepkileri (13-18 yaş arası)
Gelecekleri hakkında endişeli ve olumsuz duyguların oluşur. Kendi korkuları ve travmaya verdikleri tepkilerle ilgili endişeler olur. Özellikle kendilerini suçlu ve çaresiz hissetme gibi tepkilerin anormal olup olmadığını merak eder. Okuldan kaçma, madde kullanımı gibi riskli davranışlarda bulunur. İştah ve uyku sorunları, günlük etkinliklere karşı ilgi kaybı, okul sorunları yaşar. Anne babalarla çatışma ve tartışmalar artar.
37
Ergenlere yaklaşım Aile ve arkadaşlarıyla duygularını paylaşmalarına ve ifade etmelerine yardım etmek Hoşgörü göstermek ve destek vermek Sosyal etkinliklere teşvik etmek Okul başarılarıyla ilgili yüksek beklentiler içinde olmamak Başkalarına yardım etmeleri için onları teşvik etmek
38
Travmatik Yas Büyük kayıplardan sonra görülen psikolojik tepkilere yas denilmektedir. Bu tepki herkeste görülür ancak kişiden kişiye değişebileceği gibi kültürler arasında da farklılık gösterir.
39
Sevilen birinin, bir yakının veya malın kaybından sonra ilk tepki şok olma duygusudur. Kişi şaşkındır, olanlara anlam veremez, inanamaz. Anlamaya başladığında ağlayarak yas tutma sürecine girer. Yemek yiyemez, uyuyamaz ve insanlarla konuşmak istemez. Çevreye karşı ilgisi azalmış ve dikkat toplama güçleşmiştir. Uyku düzeni bozulmuştur ve kaybedilen kişi veya nesne ile ilgili rüyalar görür. Bazı insanlar ölen kişiye karşı suçluluk duygusu hissedebilir ve asıl ölmesi gereken kişinin kendileri olduğunu düşünürler. Yas tepkisi içinde olayı kabul etmeme, olayın olmadığına inanma ve kaybedilen kişinin aslında ölmediği, yaşadığı düşüncesi gelişebilir.
40
Bazen kaybedilen kişiye karşı duyulan hisler o kadar kuvvetli olabilir ki yas tutan, ölenin sesini duyabilir veya kendisini görebilir.
41
Yas tepkisinin evreleri :
1. Evre: Yasın erken evreleridir. Kişi hiçbir şey hissedemediğini söyler ve yaşadıklarını kabul etmek istemez. Olayı olmamış gibi kabul eder, oldukça sinirli ve tepkilidir. Çocuklarda da yas tepkisi yetişkinlerin tepkisine benzer olayı kabul etmek istemez, ağlar, hırçınlaşır ve kaybettiği yakınını arar. 2. Evre: Bütün dikkatini ölen kişiye yöneltmiştir. Onunla ilgili anlatılanları dikkatle dinler. Zihninde onunla ilgili anıları tekrar yaşadığı için günlük işlerini sürdüremeyebilir. Bu dönem birkaç ay ile birkaç yıl sürebilir. Çocuklar da umutsuzluğa kapılır, durgunlaşır, çevreye tepki vermez, çevresi ile ilgilenmiyormuş gibi görünür.
42
3. Evre: Ölüm gerçeği kabul edilmeye başlanmıştır
3. Evre: Ölüm gerçeği kabul edilmeye başlanmıştır. Sonuçta kişinin ölmüş olduğu ve zihindeki anıların da gerçekte anı olduğu algılanır. Buna bağlı olarak derin üzüntü ve hayal kırıklığı yaşanır. Uyku bozuklukları, iştahsızlık ve kilo kaybı olur. Hayatın anlamı kalmamıştır. 4. Evre: Yeniden yapılanma evresidir. Kişinin yas duygusu zamanla azalır ve normal yaşama dönmeye başlar. Ölen kişiye ait üzüntü verici anıların yanında bu kişinin hoş anıları da hatırlanır. Artık ölen kişi her yönü ile zihinde yer eder.
43
Yas tepkisinin şekli ve şiddeti, kaybın ani olup olmaması veya beklenen ölüm olup olmamasına göre değişir. Örneğin, uzun süredir ağır hastalığı olan bir yakının kaybı daha kolay kabul edilebilirken deprem veya trafik kazası gibi travmatik olaylarda yas tepkisi daha şiddetli ve uzun sürebilir.Yasın sona erip, normal yaşama dönme süresi bir yılı geçmemelidir.
44
Travmatik yas da, süre beklenenden uzun olabilir
Travmatik yas da, süre beklenenden uzun olabilir. Normal süre içinde kişi olayın ardından kendini öldürmek isteyebilir, gerçekle bağlantısı kopabilir, hayal görme veya gerçek olmayan sesler işitme vb.görülebilir, suçluluk, öfke duyulabilir.
45
Bu konuda önce bireylerin yanlış bilgilendirilmelerinin öğrenilmesi,
TRAVMATİK OLAYLAR İLE BAŞ ETME YOLLARI Bu konuda önce bireylerin yanlış bilgilendirilmelerinin öğrenilmesi, bunların değiştirilmeye çalışılması,bilinmesi gerekli bilgi ve becerilerin kazanılması gerekmektedir.
46
- Öncelikle, travmatik olaylara ilişkin genel bilgimiz olmalıdır
- Öncelikle, travmatik olaylara ilişkin genel bilgimiz olmalıdır.Örneğin depremin doğal bir olay olduğunu kabul etmek,bir depremin ne zaman olacağını önceden tahmin edememek vb. - Afetlerden önce neler yapılması gerektiği bilinmelidir.Örneğin,oturulan evin sağlamlığı konusunda yapılacak değerlendirmeler, sonucu alınacak önlemler.
47
-Travmatik olaylar sonrasında olayın etkisinden kurtulmayı başarmak, başka bir deyişle güçlü durmak gerekmektedir. Gerginlik uyandıran olumsuz duygular yaşanmamalıdır. Olumsuz düşünceler, stres yönetiminde başarısızlık oluşturur uzun sürmesi ise sağlığı olumsuz etkiler.Örneğin; “yine deprem olacak evim yıkılacak” kaygısı yerine,”deprem doğal bir olaydır, depremle yaşamayı öğrenmeliyim” düşüncesini benimsemek, bu gerçeği kabul etmede,kendini yönetmede yararlı olacaktır.
48
Travmatik olaylara kişilik farklılıklarına göre,ayrı tepkiler gösterildiğine göre,kendimizi tanımak,duygularımızın farkında olmak,olayın etkisinden daha çabuk kurtulmayı sağlar. Bazı bireyler bu tür durumlarda yoğun panik davranışlar sergilerken bazıları sessiz davranışları tercih edebilirler.Ancak bu tür davranış gösterenlerde zamanla bazı rahatsızlıklar oluşabilir.Davranışların kontrol edilmesi,sağlığın korunmasında önemlidir.
49
Birey ,eğer afetlerde yakınını kaybetmişse, ya da travmatik yas yaşıyorsa,toparlanmak için kendisine zaman tanımalı ve sabırlı olmalıdır. Sabırlı olmayı gerektiren bu döneme birey sevdikleri ile katılmalı,bu süreç işbirliği halinde ortak çaba sonucu atlatılmalıdır.Bireyin kendisini günlük yaşama vermesi,yeniden yaşam amaçlarına dönmesi yararlı olacaktır.
50
Yakınlarla duygu,düşünce ve davranışları paylaşmak önemlidir
Yakınlarla duygu,düşünce ve davranışları paylaşmak önemlidir.Travmatik bir olaydan sonra, düşünce ve davranışlar o olayın etkisinde kaldığından,başkaları ile konuyu paylaşım isteği duyulabilir.Sıkıntıların ifade edilmesi kişiyi rahatlatır.Örneğin, yaşadığı deprem olayını kabullenebilen ve bu konuda kendine güvenen çocuk, duygularının farkına vararak rahatlar.
51
Travmatik olay sonrası önemli olan geçmişin etkisine girmeden,gelecekle ilgili olumlu düşünmeyi başarmaktır.Korkutan olay ve objelerden kaçmak yerine,bu durumların üzerine gitmek,kaygının bir süre sonra azalmasını sağlar. Gerçekte,bireyi endişelendiren kendi olumsuz düşünceleridir. Olumlu düşüncelere yoğunlaşmak yararlıdır.Böylelikle,zamanla, travmatik olaylarla ilgili kaygılar azalır.
52
Travma sonrası olayla baş edebilmek için,birey tüm dikkatini sağlığına,yakınlarına vermelidir. Sağlığını koruyarak,güçlü olmalı,çevreye destek olabilmek için yaşananların anlamını kavramaya çalışmalıdır. Bu durumları yapabilmek,”travmatik olaylarla baş etmeyi öğrenmek” demektir.
53
Bu konuda psikolojik destek verirken:
Kişiyi, travma yaratan etkenlerden uzaklaştırmak, travmaya maruz kalanlarla olay yerinden uzak bir yerde konuşmak, Konuşmanın kesilmemesi için sessiz bir ortam hazırlamak,
54
Bireyde endişe verici bir şeyler gördüğünüzde bu durumun normal olduğunu söylemek, olaylarla ilgili neler yapmayı düşündüğünü sormak, Olayla ilgili başa çıkma yöntemlerini konuşmak, iletişime girmek istemez ise stresle başa çıkma yöntemlerini paylaşmak, Olumlu düşünmesi için yardım etmek gerekir.
55
SALDIRGAN HASTAYA YAKLAŞIM
Alkol, uyuşturucu ve ilaç bağımlılığı,beyin zedelenmesine neden olan kazalar, beyni etkileyen bedensel hastalıklar,davranış bozuklukları(şizofreni,kişilik bozukluğu vb.) saldırganlığa neden olabilir.
56
Acil servisler sağlık sorunları nedeniyle toplum bireyleri ile sıkça yüz yüze gelinen ortamlar olduğundan stresin yoğun yaşandığı yerlerdir. Acile yapılan başvurularda kendi sorunlarının daha önce çözülmesini isteyenler, hizmetin geciktiğinden şikayet edenler, sağlık personelinin davranışını beğenmeyenler ya da psikolojik sorunları nedeniyle nedeniyle sorun çıkaran bireyler nedeniyle çalışanlar, şiddete maruz kalabilirler.
57
Çevre için tehlike oluşturan hastalar saldırgan; iletişim kurulamayanlar ise uyumsuz hasta olarak tanımlanır. Her iki hasta grubu da tedavide gecikmeye neden olur.Bazı insanlar, stres karşısında tepki olarak uyumsuz davranışlar gösterebilir.
58
: Erkek olma 15–24 yaş Yoksulluk ve eğitimsizlik Aile ve çevre desteğinin yetersiz olması Geçmişte saldırganlık öyküsü Çocuklukta şiddete maruz kalma Madde kullanımı Çözümlenemeyen önemli yaşam sorunları Kalabalık İçinde Bulunma saldırganlık durumunu arttıran durumlardır.
59
-Bireyin duruş şekli, örneğin gergin oturuşu,
-Yüksek sesle, eleştirel ve tehdit edici konuşması, -Yerinde duramaması, kolay uyarılması, -Göz İletişiminden kaçınması, -Kendisine hitap edildiğinde tepki göstermemesi, saldırgan davranışın ipuçlarıdır.
60
Davranış bozukluğu olan insan, çok daha kolay sinirlenebilir
Davranış bozukluğu olan insan, çok daha kolay sinirlenebilir. Ayrıca,muayene ve tedaviler sırasında oluşan anlaşmazlıklar, saygısız uyarılar, karşılıklı olarak hem hastayı hem de çalışanları sinirlendirebilir. Alkol ve ilaç bağımlılığı ya da yoksunluğu saldırganlığı daha da artırmaktadır.
61
Şiddete maruz kalındığında bilinmesi gereken temel kavramlar,agresyon,ajitasyon ve öfkedir.Acil serviste bu duygu durumlarının yaşanması her an mümkündür. Ajite, veya kişilik bozukluğu olan hastalar bilinçli olarak şiddet uygulamaktadırlar.Tedaviye başlayabilmek için davranış problemlerinin çözümlenmesi,hastanın sakinleşmesi gerekmektedir.
62
Bu gibi durumlarda; Dinlemek, Sabırlı olmak, Yargılayıcı olmamak,
Tanı, tedavi ve bekleme nedenlerine ilişkin bilgi vermek, Olumsuz etkiler hissediliyorsa yakınlarını uzaklaştırmak, Hastanın güvenini sağlamak için doğruyu söylemek, ona önem verildiğini hissettirmek, Hasta saldırganlık eğiliminde İse yardım istemek, Herhangi bir tehlike anında kaçmak için çıkışa yakın durmak,
63
Güvenlik personelini çağırma durumu olursa,kendisini
oda içinde ya da kapı önünde bekletmek, Odada hastanın bir saldırı aracı olarak kullanabileceği aletleri (tepsi, sıcak içecek, bistüri, makas, elektrik kablosu) ve kişisel eşyaları (kemer, askı. vb.) dışarı çıkartmak, Eğer bir silah ile tehdit varsa korkuyu belli etmemeye çalışmak, tartışmamak, bağırmamak, Empatik İletişim kurmaya çalışmak, yararlı davranışlardır.
64
Fiziksel Alıkoyma (Sınırlama) ve Tecrit
Kontrol yöntemlerinin etkili ve uygun olmaması durumunda hastanın kendine veya başka birine zarar vermesini önlemek amacıyla, fiziksel alıkoyma ve tecrit yöntemleri kullanılmaktadır.Böylelikle; Tedavi programına ve fiziksel çevreye zarar verilmesini önlemek, Davranış tedavisinin bir parçası ve tedavinin devamı için hastanın aldığı uyaranları azaltmak, Başka bir hastanın isteğini gerçekleştirmek.(Amerika Psikiyatri Derneği ) mümkün olur.
65
Fiziksel alıkoyma veya tecrit hastayı cezalandırıcı, ortamı rahatlatıcı amaçla kullanılmamalıdır. Hasta hakları ve hastaya olan saygı bu işlem yapılırken göz ardı edilmemelidir. Hastalar fiziksel olarak alıkonulduğunda mental ve psikolojik durumu sürekli olarak kontrol edilmelidir.
66
Tecrit öncesinde hastanın üzeri dikkatli bir şekilde aranmalı kendisine ve başkalarına zarar vereceği saptanan nesneler alınmalıdır. Tecrit odası hastanın güvenliğini sağlayacak şekilde düzenlenmelidir. Odanın kapısı öncelikle açık kalabilir fakat saldırganlık devam ederse,hastaya söylenerek, kapı kilitlenebilir.Tecrit esnasında hasta sık aralıklarla (15 dakikadan az olmayan sürelerde) kontrol edilmelidir.
67
Sınırlamalar sadece bu işi bilen personel tarafından yapılmalıdır
Sınırlamalar sadece bu işi bilen personel tarafından yapılmalıdır. Hasta ve hasta yakınları neden böyle bir işleme gerek duyulduğu konusunda bilgilendirilmelidir. Hasta yatakta veya sedyede kollar iki yanda olacak şekilde sabitlenmelidir. Ekstremiteler oluşabilecek olan hasarı en aza indirgemek için dikkatli bir şekilde tespit edilmelidir.
68
Şiddet veya saldırganlığın bilinen en iyi belirtisi mevcut olan durum ve hastanın önceki davranışlarıdır. Ayrıca hastanın öyküsünden elde edilen bilgilere göre daha önceden şiddet eğiliminin varlığıvanlaşılabilir. Bu gibi durumlarda yeterli ve tutarlı bir yaklaşım, hem hastanın tedavisini hızlandıracak hem de kendisinden gelebilecek olumsuz etkileri azaltacaktır.
69
AİLEDE ŞİDDET VE SALDIRGANLIK Şiddet ve saldırganlık birbirinden bağımsız kavramlar değildir. Şiddet, insanda doğal olarak var olduğu kabul edilen saldırganlık eğiliminin bireysel veya sosyal boyutta, ancak zarar verecek biçimde dışa vurulmasıdır. Kişiyi isteği dışında belli bir biçimde davranmaya zorlayan her türlü tutum ve davranış aile içi şiddet içinde değerlendirilir. Çeşitli nedenlerle oluşan aile içi şiddet, insanların ruh sağlığını olumsuz etkileyen bir etmendir.
70
Erken çocukluk döneminde içselleştirilen öfke, korku ve çökkünlük duyguları, kişinin tutum ve davranışlarını yaşam boyu etkiler.Çocuğun aile içinde şiddete uğraması ailenin içinde bulunduğu ortamın sosyokültürel, ekonomik, psikolojik ve iletişimsel özelliklerinin ürünü olup anne-baba olumsuz tutumları,anne-babanın evlilikle ilgili (şiddetli geçimsizlik, boşanma,ayrı yaşama,çocukla iletişimsizlik,vb.) sorunları, çocuğun aile içinde mutsuz olmasına ve ilerleyen dönemlerde saldırgan davranışlar göstermesine neden olmaktadır. Çocukluk yaşantılarında şiddete maruz kalan çocuk yetişkinlik dönemlerinde olumsuz davranışlarını başkalarına yönelik olarak kullanmakta , sağlıklı aileler kuramamakta ve mutlu olamamaktadır.
71
MESLEKİ TÜKENMİŞLİK(BURNOUT) SENDROMU
Mesleki tükenmişlik sendromu, kişinin kendisine hedefler koyup, İstediklerini elde edemediğinde yorularak enerjisinin tükenmesidir.Kişilik özellikleri ile ilgilidir, ancak daha çok sosyal çevre şartları sonucu ortaya çıkar. Tükenmişlik sendromu yavaş yavaş gelişir. Kişinin ruhsal dengesi ve iletişimi olumsuz yönde etkilenir.
72
Tükenmişlik kavramı genel olarak, kişinin aşırı stres ve doyumsuzluğa tepki olarak kendini psikolojik olarak işinden geri çekmesidir. Tükenmişlik, uzun süre devam eden stres sonucunda ortaya çıkan tepkidir.
73
Tükenmişlik Türleri : Duygusal tükenmişlik:
Birey,işi nedeniyle duygusal kaynaklarının tükenmiş olduğunu hisseder. Kendine, işine ve genel olarak yaşama karşı olumsuz tutumları vardır. Yaşam enerjisi azalmıştır.
74
Duyarsızlaşma: Bireyin,başkalarına karşı duygudan yoksun biçimde tutum ve davranışlar sergilemesidir. İletişim içinde olan kişileri nesne gibi algılamaktadır. Kişisel Başarı Duygusunda Azalma: Bireyin,başarı beklentisi çabasında azalma olduğundan motivasyonu düşmüştür. Zamanla kendini yetersiz algılama ve iş yerinde karşılaşılan kişilerle olan ilişkilerde de başarısızlık çaresizlik duygusu baş gösterir.
75
Tükenmişlik Nedenleri:
İnsanlar aşırı düzeyde sorumluluk aldıkları, aldıkları sorumlulukları yerine getirdikleri hâlde takdir edilmedikleri ve bu şekilde çalışmaya uzun süreli olarak devam ettikleri ortamlarda tükenmişlik içine girebilirler. Tükenmişliğin iki ana sebebi vardır. Bunlardan birincisi iş, ikincisi aile ortamıdır.
76
Yapılan birçok çalışmada bire bir insana hizmet veren, insanlarla iletişim hâlinde bulunulan mesleklerde tükenmişliğin daha çok yaşandığı tespit edilmiştir. Yönetici kademesindekilerde, kurtarıcı pozisyondaki bireylerde, yaşamsal önemi olan kararlar veren kişilerde, takım liderlerinde, kısa sürede iş yetiştirmek durumunda kalanlarda, daha sık görülmektedir.
77
Kişilik özellikleri kadar çevredeki kişilerin
Kişilik özellikleri kadar çevredeki kişilerin. bireyin yeteneklerini ve potansiyelini aşacak düzeydeki beklentileri kişide tükenmişliğe neden olabilir. Tükenme ile başa çıkmada,en etkili yöntem, tükenmişliği ortaya çıkaran etmenlerin azaltılması ve bunların belirlenerek hızla müdahale edilmesidir.
78
Tükenme evresine geçen kontrol edilemeyen stres, depresyon ve intihara giden durumlara neden olabilir. Gelişim dönemleri boyunca yaş ilerledikçe, gelişim sürecinin getirdiği değişiklikleri olgun karşılayabilme, doğru bir yaşam felsefesi ve olumlu kişilik özellikleri ile kazanılır ve sağlık için stres yönetimi öğrenilir.
79
Tükenmişlikten korunmak için;
Duygularınızı tanıyın. Kendinize gerçekçi amaçlar belirleyin. Stres semptomlarınızı tanıyın. Gereksiz ve kaldıramayacağınız yüklerin altına girmeyin. Yapısal ve kişisel destek sistemi geliştirin. .
80
Tükenmişlikten korunmak için;
Umutlu olun. İş dışında, sosyal yaşamınızı devam ettirin. Gerektiğinde işe ara verip, kendinize zaman ayırın. Zamanınızı yönetmeyi bilin. Stresinizi kronik hale getirmeyin. Pozitif olmaya çalışın.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.