Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

TÜRK DİLİ DERSİ 2017-2018 GÜZ DÖNEMİ 2. Ve 3. HAFTA.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "TÜRK DİLİ DERSİ 2017-2018 GÜZ DÖNEMİ 2. Ve 3. HAFTA."— Sunum transkripti:

1 TÜRK DİLİ DERSİ GÜZ DÖNEMİ 2. Ve 3. HAFTA

2 DİL- KÜLTÜR- DÜŞÜNCE

3 Bir toplumun maddî ve manevi alanda ortaya koyduğu eserlerin tümünü oluşturan kültürel varlıklar, dil sayesinde aktarılır. Dil-kültür ilişkisi insanı, onun bireysel ve sosyal yönünü geçmiş ve gelecekle olan ilişkisini kavramak için ayrı bir önem taşımaktadır. Bu doğrultuda dersimizde «Dil-Kültür-Düşünce» ana başlığı altında öncelikle dil, kültür, düşünce kavramları üzerinde duracak ve bu kavramların birbirleriyle olan ilişkilerini tartışacağız. Sonrasında ise dil kavramını; genelde dünya dilleri, özelde ise Türkçe bağlamında inceleyeceğiz.

4 DİLİN TANIMI VE ÖZELLİKLERİ
Dil, en basit tanımıyla bir iletişim aracıdır. İnsanlar arasındaki ilişkilerde kullanılan jestler, mimikler, el, kol, yüz ve vücut hareketleri de toplumdan topluma az çok değişen anlatım ayrılıklarına rağmen, basit iletişim araçlarıdır. Aynı şekilde, trafik işaretleri, renklerin sembolik anlamlar taşıması veya toplumdan topluma farklı şeyler ifade etmesi de buna örnek verilebilir.

5 İletişim, bir araç görevi gören ilkel veya gelişmiş bir işaret sisteminden yararlanılarak bir bilginin, bir duygunun bir yerden başka bir yere, bir zihinden başka bir zihne aktarılmasıdır. Ancak, insanlar arasındaki anlaşmayı sağlayan en gelişmiş iletişim aracı dildir. Dil, dilbilimciler tarafından, bir toplumu oluşturan kişilerin düşünce ve duygularının, o toplumda ses ve anlam bakımından geçerli ortak ögeler ve kurallardan yararlanılarak başkalarına aktarılmasını sağlayan çok yönlü ve gelişmiş bir sistem aracı olarak tanımlanmıştır.

6 Bazı dilbilimcilerin dil konusundaki tanımları şu şekilde sıralanabilir:
«Bir toplumu oluşturan bireylerin düşünce ve duygularının o toplumda ses ve anlam bakımından ortak öğeler ve kurallardan yararlanarak başkalarına aktarmasını sağlayan çok yönlü, gelişmiş bir sistemdir.» (Korkmaz, 2007:17). «İnsanların meramlarını anlatmak için kullandıkları bir sesli işaretler sistemidir.» (Banguoğlu, 1990:13).

7 «Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir araç, kendi kuralları içerisinde yaşayan ve gelişen canlı bir varlık, milletleri birleştiren, koruyan ve onun ortak ürünü olan, yıllar boyunca gelişerek meydana gelmiş bir sosyal kurum; seslerden örülmüş bir ağ; temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış gizli bir anlaşmalar sistemidir.» (Ergin, 2004:3).

8 Yukarıdaki tanımlarda, dile ait çeşitli özellikler sayılmıştır
Yukarıdaki tanımlarda, dile ait çeşitli özellikler sayılmıştır. Bu özellikler şu şekilde özetlenebilir: 1)Dil, insanlar arasında iletişimi sağlayan toplumsal bir araçtır. 2) Bilmediğimiz bir dönemde belirlenmiş, değişmez kurallara sahip olan bir sistemdir. 3) Bir uzlaşmalar sistemidir. Dilin kuralları ve dil içindeki sözcükler bilinmeyen bir zamanda belirlenmiş ve bunlar üzerinde uzlaşılmıştır. 4) Doğal bir yapıdır.

9 5) Dil, toplumsal gelişmelere paralel olarak zenginleşen veya yoksullaşan canlı ve sosyal bir varlıktır. 6) Dil, kültürün hem bir unsuru hem de taşıyıcısı ve aktarıcısıdır. 7) Dil, toplum hayatında birleştirici bir güce ve role sahiptir. 8) Millîdir.(Topluma özgüdür.) 9) Evrenseldir. (Her toplulukta bir dil kullanılmaktadır.)

10 DİLLE İLİŞKİN BAZI ÖNEMLİ KAVRAMLAR
Ana Dil ve Ana Dili Bu iki kavram, hem günlük konuşmalarda hem de kitle iletişim araçlarında sıkça yanlış kullanılan kavramlardır. Bireylerin başlangıçta anne ve yakın çevresinden öğrendiği, sonrasında etkileşim yoluyla geliştirilen ve insanın bilinç altına inen, bireylerin toplumla en güçlü bağlarını oluşturan dil; ana dil değil ana dili olarak tanımlanmalıdır. Anadil, çeşitli lehçeleri ya da dilleri doğuran dil anlamındadır. Ana Altayca buna örnek gösterilebilir.

11 2. Lehçe Dilin, tarihî, siyasî, sosyal ve kültürel nedenlerle değişik bölgelerde, bilinmeyen zamanlarda ayrılmış kollarıdır. Bu doğrultuda, Azerbaycan Türkçesi, Türkmen Türkçesi, Uygur Türkçesi, Türkiye Türkçesi vb. Türk dilinin birer lehçesi olarak kabul edilir.

12 3. Şive: Tanımı konusunda tartışmalar olan bir kavramdır. Şiveyi kimi araştırmacılar «Dilin bilinen tarihler arasında ayrılmış kollarıdır.» biçiminde tanımlarken kimi araştırmacılar ise ağız karşılığında kullanmaktadırlar. TDK de şiveyi ağız karşılığında kullanmaktadır.

13 4. Ağız: Ağız, aynı dilin ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine göre değişebilen kullanımlarına verilen addır. Adana ağzı, Giresun ağzı…

14 5. Ortak Dil (Standart Dil)
Bir ülkede kullanılan ağızlar arasında en yaygın olan ve yazı dili olarak kullanılan dil, ortak dildir. Ortak dil, dilde bütünlüğü sağlamak açısından oldukça önemlidir. Türkiye Türkçesinde ortak dil olarak İstanbul ağzı temel alınmıştır.

15 6. Resmi Dil Bir ülkenin belirli bir bölgesi ya da tamamında kamu alanlarında kullanılan dildir. Bazı ülkelerde birden fazla resmi dil bulunmaktadır.

16 7. Yapay Dil Yapay dil, insanların ortak bir dil ile anlaşmalarını sağlamak amacıyla bir başka dil temel alınarak sonradan oluşturulan dildir. Dünyada her topluluğun başka bir dili konuşuyor olması zaman zaman iletişim engelleri yaratabilmektedir. Bu nedenle bazı dilbilimciler, tarafından, tüm toplumların ortak olarak kullanabileceği bir dil geliştirme fikri ortaya atılmış ve çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalardan en bilineni, Polonyalı bir hekim olan Zamenhof tarafından 1887 yılında oluşturulan Esperantodur.

17  Ayrıca bilgisayar programlama dilleri, Tolkien’in eserlerinde yer alan hayali kıta “Orta Dünya” için yarattığı diller: Quenya ve Sindarin “sanatsal yapay dillere” verilebilecek popüler örneklerdendir. Marc Okrand’ın “Star Trek” evreni için yarattığı Klingon dili de diğer bir önemli örnektir.

18 8. Argo ve Jargon Toplumda belirli bir kesimin kendi aralarında oluşturup konuştukları özel dile argo denir. Yapı bakımından ortaya çıktığı ortak dilden farklı olmayan argo, her dil gibi sürekli olarak değişir. Argo denildiğinde genellikle kaba, küfürlü sözler bütünü akla gelen ilk şey olsa da argo, bünyesinde nükteli unsurlar da barındırır. Kimi zaman argoda kullanılan sözcükler ortak dile geçebilir. Örnek: dümen(hile) palavra(uydurma söz) omuzlamak(alıp götürmek)

19 Jargon ise konuşulanlar dışındaki kimselerce anlaşılmaması için sözcüklerin bozulmuş biçimlerinden oluşturulan ve yine bir zümreye özgü olan özel dil türüne verilen addır. Bilim adamlarının, teknik elemanların ve çeşitli meslek gruplarından insanların başkaları tarafından anlaşılmamak amacıyla değil, birbirleriyle anlaşabilmek için oluşturdukları sözcükler de jargona dahildir. Lehçe, aynı dilin değişik alanlarda ve yerine göre değişik çağlarda yine aynı toplum tarafından konuşulan değişik biçimine denilir. (Aksan, 1990). 

20 9. Ölü Dil Belirli bir dönemde insanlar arasında iletişim aracı olarak kullanılmış ve çeşitli nedenlerle konuşan kişinin kalmadığı diller ölü dil olarak adlandırılmaktadır. Bugün dil çalışmalarında kullanılan en eski yazılı belgeler Sümerce metinler olmakla birlikte günümüzde bu dili konuşan, günlük hayatta kullanan kimse kalmadığından bu dil ölü dil sınıfına girmektedir. Ayrıca Akadca, Aramca gibi diller de ölü dillerdendir.

21 Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) 21 Şubat Dünya Anadili günü öncesinde yayımladığı "Tehlike Altındaki Diller Atlası"na göre, Türkiye'de 15 dil tehlike altındadır. Bu dillere örnek olarak: Abhazca, Adige, Kabar-Çerkes dilleri ve Hemşince gösterilebilir.

22 Dil-Kültür İlişkisi Kökü Latince olan, Fransızca’da “culture” şeklinde yer alan ve bizde “hars”, “ekin” kelimeleriyle de karşılanan “kültür” kelimesinin sözlüklerde “bireyin kazandığı bilgi”, “bir topluluğa has düşünce ve sanat eserleri”, “toprağı ekip biçme”, “üreme, gelişme”, “idmanla vücudu geliştirme”, “güzel sanatlarla ruhu terbiye etme” gibi değişik anlamları vardır. Bir milletin veya bir topluluğun tarihî süreç içinde meydana getirdiği maddî ve mânevî ortak değerleri yine kültür kelimesiyle ifade edilir. Maddî değerlere yaşanılan mekanlar, kullanılan alet ve eşyalar, yeme ve içme, giyim ve kuşam; mânevî değerlere de din, gelenek ve görenekler, örf ve adetler örnek gösterilebilir.

23 Yukarıda sayılan manevi değerlere eklenebilecek en önemli unsurlardan biri de dildir. Çünkü toplumda geçerli olan tüm değer yargıları, elde edilen bütün bilgi, bulgu, deney ve gözlemler ancak dil yoluyla öğrenilebilir ve başkalarına aktarılabilir. Bu açıdan dil, yaşamsal, kültürel, bilimsel, sanatsal, dinsel ve felsefeye ilişkin her türlü düşüncenin simgesi ve taşıyıcısı demektir.

24 Öte yandan dili sadece kültür taşıyıcısı olarak nitelendirmek yetersiz kalacaktır. Çünkü bir dile ait söz varlığı(deyimler, atasözleri, kalıp sözler) aynı zamanda kültürün bir parçasıdır. Bir topluma ait deyimler, atasözleri ve diğer kalıp sözlerden hareketle o dili konuşan toplumun kültürüne dair önemli bilgiler de elde edilmektedir.

25 KÜLTÜRÜN ÖZELLİKLERİ Kültür doğal ve canlı bir varlıktır. Kültür toplumun ortak malıdır. Kültür milli ve orijinaldir. Kültür değiştirilemez ve başka bir kültüre dönüştürülemez. Kültür tarihi ve süreklidir. Kültür uyumlu ve dengeli bir bütündür. Kültür sosyal bir mirastır.

26 MEDENİYET : Arapça,Medine kelimesinden türemiştir
MEDENİYET : Arapça,Medine kelimesinden türemiştir. Medine-Şehir, Medeni- Şehirli,Medeniyet ise Şehirlilik demektir.Türkçe karşılığı uygarlıktır. Bütün insanlığın yararı gözetilerek yapılan bilimsel ve teknolojik çalışmalar ile insani ve evrensel değerler bütünü olarak tanımlanabilir.

27 Dil-Düşünce İlişkisi “Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarını belirler.” Ludwig Wittgenstein Düşünmenin çeşitli tanımları yapılabilir. Düşünme denilince nesneler, durumlar arasındaki bağıntıları kavrama işi, nesneleri ve durumları karşılaştırarak, aralarındaki bağlardan yararlanıp bir takım soyutlamalar, kavram oluşturmalar, problem çözmeler; yine olaylardan, durumlardan mantıkî sonuçlar çıkarmalar gibi zihnî fonksiyonlar anlaşılır; zihin denince de akıl yürütme, hüküm verme, anlama, kavrama anlaşılır.

28 Dil ile düşünce arasında sıkı bir bağ vardır
Dil ile düşünce arasında sıkı bir bağ vardır. «Dil mi öncedir, yoksa düşünce mi öncedir?» yani insan konuştuğu için mi düşünür; düşündüğü için mi konuşur, sorusu yüzyıllardır tartışılmış, konuya bilimsel bir çözüm getirilememiştir.  Dil, düşüncenin düşünce de dilin bir kâğıdın iki yüzü gibi birbirinden ayrılmaz parçasıdırlar. Dil düşüncenin kalıbıdır, kabıdır, taşıtıdır. Düşünceyi somutlaştıran dildir. Dille somutlaşmayan düşünce, düşünce değildir. Düşüncenin düşünce olabilmesi, düşünce değeri taşıyabilmesi için, söz hâline gelmesi, yani dillenmesi gerekir, düşüncelerimizi, dil kalıplarına; kelimelere ve cümlelere dökerek ifadelendirir, başkalarına aktarabiliriz.

29 Ancak dil sadece bir akktarıcı olarak görev yapmaz
Ancak dil sadece bir akktarıcı olarak görev yapmaz. Dil, o dili konuşanların dünya görüşünü ve algılayışını da belirler. Dilin düşünceyi belirlediği yolundaki iddia antropolog dilbilimci Edvvard Sapir ve öğrencisi Lee Whorf’a dayanır. 

30 Sapir-Whorf hipotezine göre diller düşünce biçimini de belirler ve buna bağlı olarak bir dilde mevcut olan ayrım başka bir dilde bulunamaz. Tabiatı, ancak dilimizin bize tanıdığı imkanlar ölçüsünde gösterebiliriz. Bu görüşe göre diller farklılaştıkça düşünme biçimleri de farklılaşmaktadır. Dilleri farklı olan her toplumun farklı bir düşünme sistemi vardır. Örnek olarak, bir Kuzey Amerika Kızılderili dili olan Hopi’de masa’ytaka kuşun yanısıra uçabilen böcek, uçak, pilot vb. gibi her şeyi göstermek için kullanılır ki bu Türkçe konuşan biri için yadsınacak bir durumdur. Sapir-Whorf-hipotezinden hareketle, toplumların, dillerinin izin verdiği ölçüde dünyayı algıladıkları, dolayısıyla dilleriyle düşünce ve kültürlerini biçimlendirdikleri sonucuna varılabilir.

31 DÜNYA DİLLERİ Günümüzde, yeryüzünde yaklaşık olarak 4000 dilin konuşulduğu tahmin edilmektedir. Bazı araştırmacılara göre bu sayı 6000’e ulaşmaktadır. Ancak birçok dil henüz bütünüyle incelenememiş olduğundan bu konuda net bir sayı vermek neredeyse imkansızdır. Dünyadaki diller sınıflandırılırken yapı özellikleri ve akrabalık ilişkileri ölçüt olarak alınır.

32

33 Köken Bakımından Diller
Köken bakımından birbirine yakın, aynı kaynaktan çıkan akraba diller  dil ailelerini oluşturlar. Dillerin birbirleriyle bir dil ailesi oluşturacak şekilde akrabalıklarının saptanmasında o dillerin ses yapısı, şekil yapısı, cümle yapısı, köken bilgisi ve ortak kelimeleri bakımlarından benzerlikleri araştırılır. Dil ailesi ifadesi, dillerin köken akrabalığını belirtmeye yarar. Bu terim, akraba dilleri konuşan milletlerin aynı soydan geldikleri anlamını taşımaz. “Aynı soydan gelen ve dilleri akraba olan milletler bulunduğu gibi, ırk bakımından birbirleri ile hiçbir ilişkisi bulunmayan fakat aralarında kültür ilişkisi ve kültür bağı görülen milletler de vardır.

34 Örneğin, Hint – Avrupa dil ailesi içinde yer alan diller, birbirleri ile soy bağı bulunmayan birçok millet tarafından konuşulmaktadır. Bu diller herhangi bir soy ve ırk birliğine bağlı olmaksızın, temelde ortak bir ana dile dayanan, birbirinden türemiş; fakat zaman içinde değişip başkalaşmış olan dillerdir. Fransız ve Rumen dillerinin Lâtinceden türemiş olmaları gibi. Aynı dil ailesinden gelen diller arasındaki akrabalık da derece derecedir. Bir ana dilin ayrı ayrı kollarından gelen diller, İngilizce ile Farsçada olduğu gibi uzak akrabalardır. Aynı ana dilin aynı dalından gelen kollar ise Almanca ve İngilizcede olduğu gibi yakın akrabalardır.”

35 Dünya dilleri köken bakımından 8 aileye ayrılmıştır. Bunlar:
1. Altay Dilleri 2. Ural Dilleri 3. Hint- Avrupa Dilleri 4. Hami- Sami Dilleri 5. Güney-Doğu Asya Dilleri 6. Avustronezya Dilleri 7. Bantu Dilleri 8. Kafkas Dilleri

36

37 2. Ural Dilleri

38 3. Hint-Avrupa Dilleri

39

40

41 4. Hami-Sami Dilleri

42 5. Güney-Doğu Asya Dilleri

43 6. Avustronezya Dilleri

44 7. Bantu Dilleri

45 8. Kafkas Dilleri

46 Dünya dilleri yapı bakımından 3 temel grupta incelenir. Bunlar:
Tek Heceli Diller Eklemeli Diller Bükümlü Diller

47 Tek Heceli Diller Çince, Tibetçe, Vietnam dili, Endonezya dili, ki­mi Himalaya ve Afrika dilleri tek heceli dillerdir. Bu dillerde; Tüm sözcükler tek hecelidir. Sözcükler ek almaz ve çekime girmez. Sözcük türetilmez. Bunun yerine aynı biçimi koruyan sözcükler cümlede farklı yerlerde kullanılır, sözcükler birleştirilir ya da vurgu ve tonlama farkıyla yeni an­lam ve görevler kazanır. Tek heceli sözcük sayısı sınırlı olduğundan bir sözcük çok sayıda anlama sa­hiptir.

48 2. Eklemeli Diller Türkçe, Japonca, Macarca, Korece, Fince, Moğol­ca, Tunguzca eklemeli dillerdir. Bu dillerde; Tek ve çok heceli sözcükler ve bunlara getirilen farklı görevlerdeki ekler vardır. Ekler, sözcüklerin başına ya da sonuna gelir. Ekler, anlam veya görev değişikliği oluşturur. Sözcüklere ek getirildiğinde kökte ses değişikliği olmaz.

49 3.Bükümlü Diller Arapça, İngilizce, Fransızca ve Almanca yapısal olarak bu gruptadır. Bu dillerde; Tek ve çok heceli kökler ve bunlara getirilen çeşitli görevlerdeki ekler vardır. Sözcükler türetilir veya çekimlenirken kökte ünlü değişimi olur; fakat ünsüzler korunur. Bu gruptaki kimi dillerde kök, çekime girdiğinde tamamen farklılaşabilir (İngilizcedeki "see, saw, seen" eylemi gibi).

50

51

52

53

54 KÖKTÜRK DÖNEMİ (VI-VIIIYüzyıllar)

55

56

57

58

59

60

61

62

63


"TÜRK DİLİ DERSİ 2017-2018 GÜZ DÖNEMİ 2. Ve 3. HAFTA." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları