Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Alfred Hitchcock (d.13 Ağustos ö. 29 Nisan 1980)

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Alfred Hitchcock (d.13 Ağustos ö. 29 Nisan 1980)"— Sunum transkripti:

1 Alfred Hitchcock (d.13 Ağustos 1899 - ö. 29 Nisan 1980)

2 HayatI Alfred Joseph Hitchcock, 13 Ağustos 1899’da Londra’da Leytonstone’da doğdu. Cizvit Okulu Ignatius College’da koyu bir Katolik olarak yetiştirildi. Çocukken arkadaşlarına karşı mesafeliydi. Hatta okul arkadaşları ona “Cocky” yani “Burnu havada” lakabını taktılar. Babasının ve annesinin kendine has terbiye yöntemleri vardı. Babası, henüz beş yaşındayken eline bir not tutuşturup onu karakola gönderdi. Notu okuyan polis, babasının isteğini yerine getirerek Alfred’i hücreye attı. 10 dakika sonra da “Kötü çocukların başına böyle şeyler gelir” diyerek bıraktı. O günden geriye, polis tarafından suçsuz yere cezalandırılma korkusu kaldı. Bu temayı ileride filmlerinde sıkça kullanacaktı. Zaman zaman ceza olarak kendisini yatağının önünde saatlerce tek ayak üstünde bekleten annesi de, filmlerinde kaçık anne tiplemesi ile yer bulacaktı.

3 15 yaşındayken babasını kaybeden Hitchcock, çalışmak zorunda kalınca Henley’s isimli reklam şirketinde çizerliğe başladı. Londra Üniversitesi’nde mühendislik eğitimi alan Hitchcock, Famous Players Lasky Film Stüdyosu’nun Londra şubesinde prodüktör yardımcısı olarak çalışmaya başladığında 21 yaşındaydı. 1926’da Alma Reville ile evlendi ve iki yıl sonra ileride Sapık ve Trendeki Yabancı filmlerinde rol alacak kızı Patricia doğdu. Başlangıçta sessiz filmlerin ara yazı tasarımlarını hazırlayan Hitchcock, ileride ustalaştığında o günleri hatırlayarak “Sinemayı öğrenmenin en etkili yolu sessiz film çekmeye çalışmaktır” diyecekti.

4 İngiltere’nin ilk sesli filmi: Şantaj
1922’de çektiği ilk filmi No. 13 tamamlanmadı. Bunun ardından 1923’ten 1929’a kadar 10 sessiz kısa film yönetti. Sessiz filmlerinde çeşitli efektlerle seyircilerini etkileyen Hitchcock, kendi tarzını 1926’da yönettiği Kiracı’da (The Lodger) oturtmaya başladı. 1929’da yönettiği ve sonradan seslendirmesi yapılan Şantaj (Blackmail), İngiltere’nin ilk sesli filmi olarak sinema tarihine geçti.

5 1930’lar boyunca filmleriyle dünya çapında ünlenen Hithcock, 39 Basamak (The 39 Steps) ve Bir Kadın Kayboldu (The Lady Vanishes) gibi klasikleşmiş filmlerinin ardından 1939’da İngiltere’den ayrılıp Hollywood’a yerleşti.

6 Dünya Hitchcock’u Rebecca ile tanIDI
Hitchcock dünya sinema sahnesine adını 1940’ta Hollywood’da çektiği Rebecca ile duyurdu. Bu filmde karısı Rebecca’nın ölümünün ardından yeniden evlenen Maxim de Winter’a ve Rebecca’nın ölümünün ardındaki sırra odaklandı. İngiliz yazar Daphne du Maurier’in 1938 tarihli romanından uyarlanan film, 1940 yılında En İyi Film Oscar’ını kazandı.

7 İlk renkli filmi : ölüm kararI
Hitchcock 1948’de yönettiği, gerçek bir olaya dayanan Ölüm Kararı’nda (Rope), Chicago Üniversitesi’nde okuyan Leopold ve Loeb adlı iki öğrencinin yılında sınıf arkadaşlarını katletmelerinden esinlendi. Bu ilk renkli filminde tek mekân kullanan usta yönetmen, sahneleri hiç kesmeyip filmi gerçek zamanlı devam ettirdi.

8 Bir nesilde fobi yaratan film: Kuşlar
Hitchcock, Kuzey Kalifoniya’da tatil yaparken okuduğu bir haber ve Daphne du Maurier’in kısa bir öyküsünü birleştirdi ve 1963’te bu filmi çekti. Bodega sahiline saldıran farklı türlerden kuşların yol açtığı dehşeti anlatan Kuşlar (The Birds), kendinden sonra, doğanın insandan öç almasını işleyen pek çok filme öncülük edip bir klasiğe dönüştü. Başrol oyuncusu Tippi Hendren filmde gerçekten kuşların saldırısına uğradı ve ünlü yönetmenden epey baskı gördü. Hatta Alfred Hitchcock ve Tippi Hedren arasında Kuşlar’ın çekimi sırasında yaşananlar 2012 yapımı The Girl filmine konu oldu.

9 Sinemada bayIlanlar oldu: SapIk (Psycho)

10 "Sapık" Hitchcock‘ un siyah beyaz çektiği son konulu sinema filmidir.
Hitchcock filmi siyah beyaz çekmesinin nedenlerinden birinin, renkli çekildiği takdirde bir gerilim filminden çok kanlı bir korku filmi görünümünde olacağı endişesini taşıması olduğunu belirtmişti. Asıl neden ise filmi mümkün olduğunca ucuza mal etmek istemesiydi. Ona göre siyah beyaz çekilmiş ucuz film'ler gişede çok iş yapıyorsa, yine siyah beyaz çekilmiş, ucuza mal olmuş ama kaliteli bir film kim bilir nasıl bir gişe yapardı. Nitekim tahmininde yanılmadı ve 1 milyon doların altında bir maliyetle tamamlanan film tam 40 milyon dolar hasılat yaptı.

11 Robert Bloch’un Wisconsinli katil Ed Gein’den esinlenerek yazdığı romanından Hitchcock’un 1960’ta uyarladığı Sapık (Psycho) devrinin çok ötesindeydi. Usta yönetmen filmin telif haklarını satın aldıktan sonra kitabın kopyalarını piyasadan toplatarak, hikâyenin sonunun öğrenilmesine engel oldu. Filmde gerilim o kadar yüksekti ki, ilk gösteriminde seyirciler arasında çığlık atanlar, bayılanlar oldu. Hitchcock özellikle pek çok farklı planla çekip kurguladığı duş sahnesinde, bıçağın saplandığını bir kere bile göstermeden tüm dehasını ortaya koydu. Sapık, dünyada en çok iş yapan ve kapalı gişe oynayan filmlerinden biriydi.

12 Filmin konusu Marion Crane (Janet Leigh), Arizona'da bir emlak ofisinde çalışmaktadır. Sevgilisi Sam (John Gavin) ile evlenmek istemektedir ancak çiftin çok az parası vardır. Bir cuma günü, patronu Marion'a bankaya para yatırması için 40 bin dolar verir. Marion, bu parayla Sam'le hayal ettikleri hayatı kurabileceklerine karar verir ve parayı çalarak Sam'le buluşmaya gider. Yolda Bates Motel'de konaklamak zorunda kalır. Moteli işleten Norman Bates (Anthony Perkins), annesiyle saplantısı olan genç bir adamdır. Beraber akşam yemeği yerler ve Marion odasına çekilir ve yatmadan önce duş almaya karar verir. Sinema tarihinde adından ünlü "duş sahnesiyle" söz ettiren, türünün en önemli örneklerinden Sapık, Alfred Hitchcock'un başyapıtlarından biri olarak kabul edilir.

13

14 Son filmi: Aile Komplosu (Family Plot)

15 Hitchcock’un 1976’da Victor Canning’in romanından uyarladığı Aile Komplosu (Family Plot), kariyerindeki son filmiydi. 77 yaşındaki ünlü yönetmen bu filmde bir casusluk hikâyesine odaklandı. Aile Komplosu’nda usta yönetmen, kaybolan varisini arayan yaşlı bir kadının, farkında olmadan dolandırıcı bir taksi şoförü ve bir medyumun eline düşmesini anlatırken filmografisinin kapanışını yine gizem dolu bir filmle yaptı.

16 Cameo roller Usta yönetmen, kendi filmlerinde görünmesiyle meşhurdu. Cameo roller denilen bu roller onun alâmetifarikalarındandı. Sapık ’ta kovboy şapkasıyla yol kenarında bekledi. Kuşlar’da dükkândan küçük köpeklerle çıktı. 1927’de çektiği Kiracı filminden itibaren 50 yıllık kariyerinde toplam 35 filminde beşer saniye gözüküp yok oldu. Başta ihtiyaçtan doğan bu Cameo rolleri de şöyle anlattı: “Perdede görünmem tamamen yaratıcılık zihniyetiyle yapılmıştı, perdeyi doldurmak zorundaydık. Sonradan bir batıl itikada, hatta bir ‘gag’a dönüştü. Ama artık oldukça sıkıntılı bir ‘gag’a dönüştü, ben de ilk beş dakikada görünmeye dikkat eder oldum, izleyici filmin gerisini rahat rahat izleyebilsin diye.”

17 Rüyalar, bilinçdIşI, sistem eleştirisi
Hitchcock kariyeri boyunca tek derdinin seyircileri eğlendirmek olduğunu ifade etse de, çok katmanlı filmleri psikanalize ve Freudyen okumalara davetiye çıkardı. Psikolojik öğelerin işlenişine titizlikle önem veren yönetmen 1945’te yönettiği Öldüren Hatıralar’da (Spellbound) düş sekansları için ressam Salvador Dali ile çalıştı. ABD’de sansürün baskın olduğu yıllarda söylemek istediklerini açıktan anlatamasa da hep bir yolunu buldu. Sadece Sapık’taki Norman karakteri bile Amerikan Rüyası’nın epey dışında, takıntılı tavırlarıyla yıllar boyunca uzun uzun incelemeleri hak etti.

18 Alfred Hitchcock sözleri
Belgesellerde temel malzeme Tanrı tarafından yaratılmıştır. Kurgu filmlerde yönetmen Tanrı'dır, hayatı onun yaratması gerekir. Sessiz görüntüler sinemanın en saf hâliydi. Televizyonda bir cinayet görmek kişinin kinini giderebilir. Eğer siz hiç kin duymuyorsanız, reklamları izleyin. Televizyonun yaptığı en büyük katkılardan biri, cinayeti tekrar eve getirmesidir, ait olduğu yere.


"Alfred Hitchcock (d.13 Ağustos ö. 29 Nisan 1980)" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları