Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
Borçlar Hukuku 8. hafta
2
Bir Tarafın Borç Ödemede Güçsüzlüğe Düşmesi Halinde Diğer Tarafa Tanınan İmkanlar
TBK m. 98 Bu durumda diğer tarafın alacağı tehlikeye girer. Şayet alacağı tehlikeye girenin kendi borcunu önce ifa mecburiyeti bulunmuyorsa ödemezlik def’i onun durumunu korumaya yeter. Fakat karşı tarafın aczi yüzünden alacağı tehlikeye giren kimse borcunu önce ödemekle yükümlü ise veya hiç değilse kendi alacağı henüz muaccel değilse TBK m. 97’yi kullanamaz. TBK m.98 bu halde bazı imkanlar tanımaktadır.
3
TBK m. 98’in Uygulanması İçin Gerekli Şartlar
1) Borçlu sözleşmenin kurulmasından sonra ifa güçsüzlüğüne düşmüş olmalıdır. Iflas ve sonuçsuz kalan haciz. Şayet borçlu sözleşme kurulurken ifa güçsüzlük halindeyse? 2) Borçlunun güçsüzlüğü alacaklının alacağını tehlikeye sokmuş olmalıdır. Şayet alacaklı için yeter teminat (rehin,kefalet) varsa veya güçsüzlük hali geçici nitelikte ise TBK m. 98’e dayanılmaz. Gerekli olan, yaşamın olağan akışına göre bu edimin ifasının gerçekleşmemesinin ciddi ve beklenen bir ihtimal olmasıdır.
4
TBK m.98’in Sağladığı İmkanlar
Def’i İleri Sürme Teminat verilinceye kadar borcunu ifadan kaçınma yetkisi bir def’idir. Teminat İsteme Teminat verilmesi hususunda bir talep ve dava hakkı yoktur. Sözleşmeden Dönme Alacaklı ileride vade geldiği zaman alacağının ödenip ödenmeyeceği şüphesi bulunan bir sözleşmeyle bağlı kalmak ve kendi edimini muhafaza etmek istemeyebilir.
5
ALACAKLI YÜZÜNDEN BORCUN İFA EDİLEMEMESİ
Alacaklı yüzünden borcun ifa edilememesinin en çok rastlanan şekli, ifanın gerçekleşmesini alacaklının katılmasına bağlı olduğu halde alacaklının ifayı kabul etmekten veya kendisi tarafından yapılacak şeyleri yapmaktan kaçınması halidir- Alacaklı temerrüdü- TBK m Edimin alacaklıya ait sebeplerle ifa olarak arz edilememesi de alacaklı temerrüdü hükümlerine tabidir. TBK m.111 İfanın alacaklı yüzünden imkansızlaşması
6
ALACAKLI TEMERRÜDÜ TBK m. 106
Alacaklı müteselsil borçlulardan birine karşı temerrüde düşerse diğerlerine karşı da temerrüde düşmüş olur. Alacaklının ifayı kabulü ve ifayı engelleyecek şekilde davranmaması taraflar arasındaki sözleşmeye göre aynı zamanda onun için bir borç teşkil ediyorsa, karşı taraf dilerse alacaklı temerrüdü hükümlerine dilerse borçlu temerrüdü hükümlerine dayanabilir.
7
Alacaklı Temerrüdünün Şartları
1) Alacaklının Kaçması Alacaklının ifayı kabulden kaçındığından bahsedebilmek için borçlu edimini gereği gibi arz etmiş olmalıdır. Usulüne uygun arz borçlu tarafından yapılabileceği gibi üçüncü şahıs tarafından ifa edilebilecek borçlarda, üçüncü şahıs tarafından da yapılabilir. Usulüne uygun arz alacaklının yetkili temsilcisine de yapılmış olabilir. Borçlu tarafından sözlü bir teklif yetmez, ifa fiilen teklif edilmiş olmalı. İstisna-? Alacaklının ifanın gerçekleşmesi hususunda yapması gereken şeyleri yapmaktan kaçınması Örneğin seçim hakkının alıcıda bulunduğu bir seçimlik borçta, alacaklı seçim hakkını kullanmadığı için borçlu hangi edimi ifa edeceğini bilmemektedir.
8
Alacaklı Temerrüdünün Şartları
2) Kaçınmanın Haklı Bir Sebebe Dayanmaması Haklı sebep bulunmadan kaçınma kaçınmanın kusurlu olması demek değildir. Alacaklının kusurunun bulunup bulunmaması önemli değildir. Usulüne uygun arz edilmeyen ifanın reddi ile karıştırılmamalıdır.
9
Alacaklı Temerrüdünün Devamı
Alacaklının bir kere temerrüdü düşmüş olması, artık bundan kurtulamayacağı anlamına gelmez. Alacaklı bu tutumunu terk edip, ifayı kabul etmek veya yapması gereken şeyleri yapmak ister ve buna hazır olduğunu bildirir ise temerrüt durumundan çıkar. Alacak sona erince veya taraflar yeni bir vade kararlaştırınca da alacaklı temerrüdü sona erer.
10
Alacaklı Temerrüdünün Sonuçları
Prensip itibariyle, bir kimse hakkını almaya veya kullanmaya mecbur olmadığı için kaçınması halinde bir sorumluluk altına girmez. Fakat bazen, bir tarafın borcunun ifasını kabul, karşı taraf için sadece bir hak değil aynı zamanda bir borç teşkil ediyorsa bu artık borca aykırılık teşkil eder. Hizmet sözleşmesinde işverenin iş verme borcu- TBK m. 408 Bu hallerde hem alacaklı temerrüdü hem de borca aykırılık hükümlerine dayanılabilir. Sadece alacaklı temerrüdü alacaklıya sorumluluk yüklemez, prensip itibariyle alacağın sona ermesini de gerektirmez. Istisna: kefalet TBK m. 593/2
11
a) Alacaklı için meydana gelebilen zararlı sonuçlar
Alacaklının temerrüde düşmesi yüzünden borçlu, borç konusu şeyi muhafaza mecburiyetinde kalınca, bu şey bir zarara uğrarsa, borçlunun sorumluluğu daha az şiddetle takdir edilir. TBK m. 114/2 uyarınca TBK m. 52/1 Borç konusu şeyi alacaklının temerrüdünden sonra muhafaza zorunda kalan borçlunun muhafaza için yaptığı masrafları, alacaklı vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca ödemek mükellefiyeti altına girer. Alacağın temerrüdüne bağlanan bir sonucu da, hasarın alacaklıya geçeceğidir. Aksi yönde görüş Oğuzman- satım ve eser sözleşmelerinde söz konusu ancak TBK m. 108 uyarunca hasarın alacaklıya geçmesi tevdiye bağlıdır demekte.
12
b) Borçtan kurtulması için borçluya tanınan imkanlar
Kanun bu hususta 3 imkan tanımaktadır. 1.TEVDİ TBK m. 107 Tevdi hakkı bulunan borçlu hakime tevdi yerini tayin ettirmeden kendiliğinden bir yere tevdide bulunursa bu tevdi borçluyu borçtan kurtarmaz. Istisna: ticari eşya- hakimin kararı olmaksızın dahi bir ardiyeye tevdi edilir. Borçlu tevdi için tevdi edilecek şahısla bir saklama sözleşmesi yapar. Bu sözleşme üçüncü şahıs yararına bir sözleşme tarzında yapılmak gerekir.
13
1. Tevdi Borçlunun malın tevdi edildiğini alacaklıya haber vermesi dürüstlük kuralı gereğidir. Tevdi ile borçlu borcundan kurtulur. Borç sona erer ve kefalet ve rehin gibi feri haklar da düşer. Bununla beraber şayet mülkiyet geçecekse alacaklı tevdi edilen şeyi teslim alıncaya ve malı kabul ettiğini beyan edinceye kadar, malın mülkiyeti borçluda kalır. TBK m. 109/2- borçlunun tevdiden dönmesi
14
2. Malı satarak, satış bedelini tevdi
TBK m. 108 Borçlu malın satılması ile değil, satış bedelinin tevdi üzerine borçtan kurtulur. Malın satılıp bedelinin tevdi ile borçlunun borcundan kurtulabilmesi için hakimin izni şarttır. Hakim satışa izin verebilmek için bütün şartların bulunup bulunmadığını araştıracaktır. Satışın prensip olarak açık arttırma tarzında olması gerekir. TBK m. 108/2 TBK 109
15
3. Sözleşmeden dönme (akdin feshi)
TBK m. 110- Sözleşmeden dönme, verme borcu dışındaki borçlarda alacaklı temerrüde düşünce söz konusu olur. Yapmama borçlarında alacaklı temerrüdü söz konusu olmaz. Sözleşmeden dönme sadece yapma borçları bakımından söz konusu olur. Verme borçlarında satış ve tevdi imkanı yoksa yine sözleşmeden dönme söz konusu olacaktır. TBK m.123- borçlu temerrüdündeki dönme hükümleri uygulanacaktır.
16
ALACAKLI YÜZÜNDEN BORCUN İFA EDİLEMEDİĞİ DİĞER HALLER
TBK m. 111 Örneğin borç alacaklının yerleşim yerinde ifa edilmek gerekip de, bu yerleşim yeri bilinmiyorsa veya alacaklı ayırt etme gücüne sahip olmadığı için ifayı kabul etmesi mümkün değilse ve alacaklının temsilcisi de yoksa Alacak devredilmiş olup devir ihtilaflı ise, borçlu alacaklıya ifayı arz edemez ve bu durumda alacaklı temerrüdünün şartları da yoktur.
17
ALACAKLI YÜZÜNDEN İFANIN İMKANSIZLAŞMASI
TBK’da bu konuda bir hüküm yoktur. Örneğin bir alım satım sözleşmesinde alıcı satılan malı telef ettiği takdirde, artık ifa alacaklı yüzünden imkansızlaşmış olur. Hizmet sözleşmesinde işveren işçiyi iş göremeyecek hale sokacak şekilde yaraladıysa Bir sinemanın seasına bilet alan kimse o saatte sinemaya gelmezse Alman Medeni Kanunu bu halde, borçlunun borcundan kurtulacağı ve karşılıklı akitlerde karşı edimi talep edebileceği, fakat borçtan kurtulmakla sağladığı ekonominin veya emeğini başka şekilde kullanmakla elde ettiği veya kötüniyetle elde etmeyi ihmal ettiği kazancı karşı edimden indirilmesi esasını ifade eder. Bizdeki boşlukta bu şekilde doldurulmalı.
18
BORÇLARIN İFA EDİLMEMESİNİN SONUÇLARI
Borcun ifa edilmemesi, borcun hiç ifa edilmemiş olmasının yanında borcun kötü ifa edilmiş olmasını veya diğer bir ifade ile borcun gereği gibi ifa edilmiş olmamasını kapsayan bir anlamda kullanılmaktadır. Borcun hiç ifa edilmemiş olması halinde ya borcun ifası mümkün olduğu halde ifa edilmemiştir yahut borcun ifası imkansızlaşmıştır. Şayet borçlu geciktiği ifayı yerine getirirse borç ifa edilmiş olmakla beraber gereği gibi ifa edilmemiştir. Borç miktar,yer, nitelik itibariyle de gereği gibi ifa edilmiş olmayabilir. Alacaklı ifayı kabule mecbur değildir kabul ederse artık kötü ifa söz konusudur.
19
BORÇLARIN İFA EDİLMEMESİNİN SONUÇLARI
Borcun ifası mümkün iken, borçlu borcunu ifa etmemiş ve ifa zamanını geçirmişse, alacaklı ifayı talep ve dava edebilir ve borçluyu borcunu ifaya zorlayabilir. Alacaklının mümkün olan ifayı talepten vazgeçip, tazminat isteyebilmesi ancak kanunda istisnai bir hüküm bulunmasına bağlıdır. Borcun ifasının imkansız olması halinde alacaklı bir zarara uğramış ise alacaklı zararının tazmin edilmesini isteyebilecektir.
20
BORÇLARIN İFA EDİLMEMESİNİN SONUÇLARI
İki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde bir tarafın borçlu temerrüdüne düşmesi halinde diğer tarafın bazı şartlarla sözleşmeden dönebilmesi imkanı da tanınmıştır. TBK’nın genel kısmında borcun ifa edilmemesi yüzünden sözleşmeden dönme imkanı alacaklıya sadece bu hal için tanınmıştır.
21
BORÇLARIN İFA EDİLMEMESİNİN SONUÇLARI
TBK m genel olarak borcun ifa edilmemesinde borçlunun sorumluluğu TBK m.113- yapma ve yapmama borçlarının ifa edilmemesinin sonuçları TBK m Borçlu temerrüdü ve sonuçları
22
BORÇLARIN İFA EDİLMEMESİNİN GENEL OLARAK SONUÇLARI
İfa imkansızlaşmışsa veya borç kötü ifa edilmişse bunun sonucu bu yüzden doğan zararı borçlunun tazmin yükümlülüğünün doğması yani alacaklının zararının tazminini talep ve dava edebilmesidir. İfada gecikmenin sonucu, bu gecikme temerrüt şekline girmiş olsun olmasın alacaklı ifayı dava edip, edimi icra yolu il elde edebilir. Gecikme temerrüt şekline girmiş ise bunlara ek olarak alacaklı gecikme yüzünden uğradığı zararı da talep ve dava edebilir. Karşılıklı edimler içeren sözleşmelerde temerrüt halinde, gecikmiş ifa ve gecikme tazminatı isteme hakkının yanında, ifadan vazgeçip, borcun ifası yerine tazminat isteme veya sözleşmeden dönme haklarını da tanımaktadır.
23
BORÇLARIN İFA EDİLMEMESİNİN GENEL OLARAK SONUÇLARI
Böylece borcun ifa edilmemesi kavramına giren çeşitli hallere genel hükümlerde bağlanan sonuçlar üç grupta toplanmaktadır: İfa davası ve cebri icra Tazminat davası Sözleşmeden dönme
24
1.İFA DAVASI VE CEBRİ İCRA
Alacaklı muaccel ve mümkün olan bir borcun ifasını her zaman talep ve dava edebilir ve elde edeceği ilama dayanarak ifanın cebri icra yolu ile gerçekleştirilmesini sağlayabilir. Açılan ifa davası ile alacaklı borçlunun ifaya mahkum edilmesini talep eder. İfa davasının açılması için borçlunun ne kusuru ne de temerrüde düşmüş olması şarttır. İfa mümkün olduğu sürece alacaklı, ifa yerine tazminat veya sözleşmeden dönme hakkına kural olarak sahip değildir. İstisnalar ileride incelenecektir. Bu halde tazminat davası açan alacaklıya karşı borçlu ifanın mümkün olduğu itirazını yapmazsa veya ispat edemezse ifa yerine tazminata mahkum edilecektir.
25
İstisnalar İfa mümkün oldukça, alacaklının ifa davası açabilmesi prensibinin iki yönde istisnalar vardır: Tarafların anlaşması veya bir kanun hükmü, alacaklıya ifa yerine tazminat isteme veya sözleşmeden dönme hakkı tanımış ise İfa davası mümkün olmasına rağmen ifa davasına izin verilmeyen haller: Borçludan aynen ifayı istemek dürüstlük kuralına aykırı ise İfa yerine tazminat istemek veya sözleşmeden dönmek yetkisi bulunan hallerde alacaklı bu yetkilerden birini kullandıktan sonra artık ifa talep edemez. Sözleşmeden doğan bazı yan borçlar için ifa davası açılamayıp ancak asli borcun kötü ifası sebebiyle tazminat talep edilebileceği ifade edilmektedir.
26
Cebri İcra Alacaklının açtığı ifa davasında hakim borçluyu ifaya mahkum edecektir. Bu ilam üzerine borçlu borcu ifa ederse sorun kalmaz. Aksi halde alacaklı cebri icra yoluna başvuracaktır.
27
2. TAZMİNAT DAVASI TBK m. 112 Buna göre borçludan tazminat istenebilmesi için: a) Borç hiç ifa edilmemiş veya gereği gibi ifa edilmemiş olmalıdır. Borcun ifa edilmemiş olması ifa imkansızlığını ifade eder. İfa mümkün olmasına rağmen tazminat isteyebilme hakkı TBK m. 125 karşılıklı edimler içeren sözleşmelerde borçlu temerrüdünde tanınmıştır. Borcun gereği gibi ifa edilmemiş olması sebebiyle alacaklının tazminat isteyebilmesi bakımından geç ifa ile diğer haller farklı esaslara tabidir.
28
2.TAZMİNAT DAVASI b) Borcun hiç ifa edilmemesi veya gereği gibi ifa edilmemesinden alacaklı bir zarara uğramış olmalıdır. Alacaklı ancak, borcun hiç ifa edilmemesi veya gereği gibi ifa edilmemesi ile uygun nedensellik bağı bulunan zararların tazminini isteyebilir.
29
Zarar Şartı Zarar deyimi tek başına kullanılınca maddi zararı ifade eder. Maddi zarar, bir kimsenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalmadır. Alacaklının borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi sebebiyle tazminat isteyebilmesi için bu yüzden bir zarara uğramış olması şarttır.
30
Olumlu-Olumsuz Zarar Ayırımı
Olumlu(müspet) zarar, alacaklının borcun ifasındaki çıkarının gerçekleşmemesi yüzünden uğradığı zararı ifade eder. Alacaklının malvarlığının borcun ifası halinde alacağı durum ile, borcun ifa edilmemiş olması halindeki durumu arasındaki fark olumlu zarardır. Olumsuz(menfi) zarar, hüküm doğurduğuna güvenilen bir sözleşmenin geçersiz olması veya kurulacağına güvenilen bir sözleşmenin kurulmaması sebebiyle uğranılan zarardır. Güvenen kimsenin sözleşmenin hüküm ifade etmemesi veya kurulmaması halinde malvarlığının aldığı durum ile, bu olay hiç gerçekleşmese idi malvarlığının içinde bulunacağı durum arasındaki fark, olumsuz zarardır.
31
Olumlu-Olumsuz Zarar Ayırımı
Olumsuz zararın tazmini TBK’da kusuru ile yanılanın sözleşmeyi iptal etmesine, yetkisiz temsilde, iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde borçlu temerrüdü sebebiyle sözleşmeden dönen tarafın açacağı tazminat davası menfi zararın tazminine yöneliktir. Kötü ifadan kaynaklanan zarar kalemlerinden bazıları olumlu-olumsuz zarar ayırımına tabi olmaksızın tazmini gereken zararlardır. Örneğin teslim edilen hasta hayvanın alacaklının diğer hayvanlarına da hastalık bulaştırmasından doğan zarar olumsuz zararın da olumlu zararın da istenebileceği durumda da tazmin edilecektir.
32
Olumlu-Olumsuz Zarar Ayırımı
Hiçbir zaman ve hiçbir sebeple hem olumlu hem de olumsuz zararın tazmini birlikte istenemez. Zira olumlu zararın tazmini isteyen, borç doğru dürüst ifa edilmiş olsaydı olumsuz zarar kapsamında yer alan kayıplara katlanacaktı. Öte yandan, olumsuz zararın tazmini istenebiliyorsa borç hükümsüz sayılıyor demektir ki hüküm ifade etmeyen borcun ifasına ilişkin çıkarın tazmini istenemez. Ortada bir borç ilişkisine aykırılık veya geçerliliğine güven bulunmayan haksız fillerde olumlu-olumsuz zarar ayırımı yoktur.
33
Fiili Zarar ve Yoksun Kalınan Kar Ayırımı
Fiili zarar, malvarlığında meydana gelen azalmayı, yoksun kalınan kar ise malvarlığının artma imkanının kaybını ifade eder. Malvarlığının azalması ya malvarlığının aktifinin azalması ya da pasifinin artması şeklinde ortaya çıkar. Örneğin ödünç alanın ödünç malı telef etmesi halinde ödünç verenin malvarlığının aktifi azalmışsa- fiili zarar Kardan yoksun kalma ise, alacaklının malvarlığının aktifinde çoğalma veya pasifinde azalma imkanının kaybedilmiş olmasıdır. Satın aldığı mal teslim edilse idi bunu başkasına 100.ooo lira fazlasına satabilecek olan kimsenin yoksun kaldığı kar liradır.
34
Manevi Zarar Manevi zarar, malvarlığında bir azalmayı değil, kişilik haklarına tecavüz dolayısıyla bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade eder.
35
Zararın İspatı ve Hesap Tarzı
Borçlunun tazminata mahkum edilebilmesi için kural olarak alacaklı borca aykırılık yüzünden uğradığı zararı ispatla yükümlüdür. TBK m.114/2 atfıyla TBK m.50/2
36
Borcun ifa edilmemesinden sorumluluk
TBK m.112 Borcun ifa edilmemesinden borçlunun sorumluluğu için TBK’nın kabul ettiği prensip «borçlunun kusursuzluğunu ispat edememesi»dir. Kanun borçlunun sorumluluğu için kusurun bulunmasını aramış fakat kusurun varlığını da karine olarak kabul etmiştir. Borçlu bu karineyi çürütmedikçe kusurlu sayılacak ve sorumlu olacaktır. Borçluyu kusursuzluğunu ispat ile yükümlü tutan hüküm emredici değildir. Taraflar ispat yükünü değiştirerek alacaklının borçlunun kusurunu ispatlamadıkça tazminat istemeyeceğini kararlaştırabilirler.
37
Kusur Kavramı Borçlu borca aykırı sonucu tasarlayarak veya arzu ederek veya bu sonucu göze alarak hareket ettiği yahut borca aykırı sonucu önlemek için gerekli özeni göstermediği takdirde kusurludur. Borca aykırı sonucu tasarlayarak ve arzu ederek veya sonucu göze alarak hareket ettiği zaman kastı, gerekli özeni göstermediği zaman ihmali söz konusu olur. Borçlu bakımından kusurun derecesinin önemi yoktur. TBK m.114
38
Borçlunun gerekli özeni göstermiş olup olmadığı kanun ve sözleşme hükümleri ile, dürüstlük kuralı ve bu gibi işlerde kabul edilmiş davranışlar göz önünde tutularak her olayın özelliklerine göre fakat objektif olarak tayin edilecektir. Bununla birlikte, kanun bazı hallerde gösterilecek özeni, borçlunun kendi işlerinde gösterdiği özen olarak subjektif bir esasa tabi tutmuştur. TBK m. 628
39
Borçlunun kusursuzluğunu ispat etmesi
Borcun ifa edilmediğini ya da kötü ifa edildiğini ispat eden alacaklıya karşı borçlu sorumlu olmamak için borcun ifa edilmesinde kusuru bulunmadığını ispata mecburdur. borçlu bunu ispat edemezse aslında kusuru bulunmasa dahi sorumlu olacaktır.
40
Borçlunun kusursuzluğunu ispat etmesi
Borçlu aşağıdaki hususlardan birini ispat ederek kusuru bulunmadığını ispat etmiş olur. a)Borçlu borcun ifa edilmemesinde ayırt etme gücü bulunmadığı için kusurlu sayılmayacağını ispat edebilir. b) Borçlu borcun varlığını bilmediğini ve bilmemekte mazur olduğunu ispat ederse c) Borcun ifa edilmemesinin fevkalade halden, mücbir sebepten veya alacaklı yüzünden ileri geldiğini ispat ederse d) Borçlu gerekli bütün özeni gösterdiğini ispat etmek suretiyle de kusuru bulunmadığını ortaya koyabilir.
41
Kusura bağlı sorumluluğun daraltılması
Borçlunun kusuruna bağlı sorumluluğu ya kanunun özel bir hükmü ile ya da tarafların anlaşması ile daraltılmış olabilir. a)Kanun tarafından daraltma Kanun bazı borca aykırı davranışlardan borçlunun sorumlu tutulmasını, ağır kusuru bulunmasına bağlamıştır. TBK m.294 b)Anlaşma ile daraltma
42
b)Anlaşma ile daraltma
‘sorumsuzluk anlaşması’ TBK m.115/1 ancak borca aykırı davranıştan önce yapılan anlaşmalar bu niteliktedir. Borca aykırı davranışla sorumluluk doğduktan sonra, borçlunun tazminat yükümlülüğünü bertaraf etmek veya azaltmak için tarafların yapacağı anlaşma, sorumsuzluk anlaşması değil, bir sulh veya ibra teşkil eder ve böyle bir anlaşma sadece hafif kusur için değil, her türlü kusuru kapsayacak şekilde yapılabilir. Sorumluluğu önceden daraltan anlaşmalarda, borçlunun ağır kusurundan, yani kastı veya ağır ihmalinden sorumlu olmayacağının kararlaştırılması, sözleşmeye bu yolda kayıt konulması hükümsüzdür.
43
b)Anlaşma ile daraltma
Sözleşmeye konulan kayıt genellikle borçlunun hiçbir kusurundan sorumlu olmayacağı tarzında ifade edilir. Bu takdirde böyle bir kayıt sadece hafif kusurda sorumluluğu bertaraf etmek üzere hüküm ifade edecektir.
44
b)Anlaşma ile daraltma
Kanun, borçlunun hafif kusurundan sorumlu olmasına dair anlaşmalar için de iki sınır koymuştur. Bu hallerde hafif kusurdan sorumluluğu kaldıran anlaşma kesin hükümsüz sayılacaktır. TBK m.115/2-3 Alacaklı, hafif kusurdan borçlunun sorumlu olmayacağını kabul ettiği sırada borçlunun hizmetinde idiyse Sorumluluk, kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülen bir hizmet, meslek veya sanat faaliyetinden doğuyorsa, gene borçlunun hafif kusurundan sorumlu olmayacağına dair anlaşmalar geçersiz sayılacaktır. Bazı özel kanun hükümleri de sorumsuzluk kayıtlarını sınırlamıştır.
45
Kusuru bulunmadığı halde borçlunun sorumluluğu
Kusuru bulunmamasına rağmen borçlunun sorumlu sayılması ya kanun hükmüne veya tarafların anlaşmasına dayanır.
46
a)Kanun gereği Borçlunun sorumluluğu bulunmadan kanun tarafından sorumlu tutulduğu hallerin bir kısmı, aslında daha önceki borca aykırı davranışın beklenmeyen sonuçlarından sorumluluktan ibarettir. Örneğin, ödünç aldığı şeyi başkasına kullandırmak suretiyle borcuna aykırı davranan kimse malın kaza sonucu hasara uğramasından sorumludur. Kanun, borçluyu daha önce borca aykırı davranışı bulunmayan bazı hallerde de sorumlu tutmuştur. TBK m. 373
47
a)Kanun gereği Satım sözleşmesinde TBK m. 229/b.3 ve eser sözleşmesinde TBK m. 472/1 hükümleri, bazı şartlarla verilen veya yapılan şeydeki ayıpların doğrudan doğruya verdiği zararlardan satıcının veya yüklenicinin kusursuz olarak sorumlu olacağını düzenlemiştir. Hakimin hakkaniyet gereğince ayırt etme gücü bulunmadığı için kusuru söz konusu olmayan borçluyu TBK m. 114/2’deki yollamayla kıyasen uygulanacak TBK m. 65 uyarınca borca aykırı davranışından doğan zarardan sorumlu tutması mümkündür. Borçlunun kendi kusurlu davranışı bulunmamasına rağmen yardımcılarının fiilinden sorumluluğu da kusura dayanmayan sorumluluk olarak zikredilebilir.
48
b)Anlaşma sonucu Kusuru bulunmasa dahi borçlunun borcun ifa edilmemesinden sorumlu olacağı hususunda tarafların anlaşmış olmaları halinde sorumluluk için kusur aranmayacaktır. TBK m. 27 sınır
49
Yardımcıların fiilinden borçlunun sorumluluğu
TBK m.116/1’e göre sorumluluğun söz konusu olabilmesi için: 1.Borçlu borcun ifasında veya borç ilişkisinden doğan bir hakkın kullanılmasında yardımcı kişi kullanmış olmalıdır. 2.Borcun ifasında yardımcı kişi kullanılması borca aykırı olmamalıdır. 3.Yardımcı kişi, borçlunun borcuna aykırı bir davranışla alacaklıya zarar vermiş olmalıdır. 4.borçlu borç bizzat kendisi tarafından ifa edilse ve zarar verici davranışta bizzat bulunsa idi, sorumlu tutulabilecek olmalıdır. 5.yardımcıların fiilinden borçlunun sorumluluğunu kaldıran veya daraltan anlaşma bulunmamalıdır.
50
1.Borçlu borcun ifasında veya borç ilişkisinden doğan bir hakkın kullanılmasında yardımcı kişi kullanmış olmalıdır. Yardımcı kişi kavramının kapsamına, borcun ifasında borçluya yardım edenler girdiği gibi, borçlunun borcun ifasını tamamen kendilerine bıraktığı ve ‘ikame edilen şahıs’ adı verilen kimseler de girer. Bir kimsenin yardımcı kişi sayılması için, borçlunun emri altında olması veya borçluya bir sözleşmeyle bağlı bulunması şart değildir. Hükmün amacı, yardımcı kişi kullanarak etkinlik alanını genişletene bunun rizikosunu da yüklemektir. Bir kimsenin yardımcı kişi sayılması için, bunun borcun ifasına katılmasının borçlunun onayına dayanması hem zorunlu hem de yeterlidir. Yardımcı kişiye onay en geç zarar doğuran fiilden önce verilmiş olmalıdır. Burada TBK m. 46’daki gibi geçmişe etkili hukuki sonuç doğmaz.
51
1.Borçlu borcun ifasında veya borç ilişkisinden doğan bir hakkın kullanılmasında yardımcı kişi kullanmış olmalıdır. Bazı hallerde borcu doğuran sözleşme ifayı gerçekleştiren yardımcı tarafından yapılmış olabilir. Bir dükkanda mal satıp müşteriye teslim eden tezgahtar Bir kimse tamamen rastlantı sonucu bir borcun ifasına katılmış olsa bile bu yardım borçlunun onayına dayandığı takdirde, o kimse yardımcı kişi sayılır. Alacaklının ikametgahında ifa edilecek bir mal teslimi borcunun ifasını talep için alacaklı bir çalışanı ile borçluya haber gönderse, borçlu da eşyayı götürmesini gelen kişiden rica etse, alacaklının çalışanı olan bu kişi malın alacaklının yerleşim yerine götürülmesi bakımından borçlunun yardımcısı durumundadır.
52
1.Borçlu borcun ifasında veya borç ilişkisinden doğan bir hakkın kullanılmasında yardımcı kişi kullanmış olmalıdır. Kanun, borç ilişkisinde bir tarafa ait bir hakkın kullanılmasına veya bu haktan yararlanmaya o tarafın onayı ile katılan kimselerin verdikleri zarardan da hakkı kullandıranı sorumlu tutmaktadır. Örneğin bir kira sözleşmesinde kiracının aile üyeleri, hizmetçileri, misafirleri bu durumdadır. Tüzel kişiler bakımından gerek hakkın kullanılmasında gerek borcun ifasında tüzel kişinin organları yardımcı kişi değildir. Kanuni temsilci de yardımcı kişi sayılmaz.
53
2.Borcun ifasında yardımcı kişi kullanılması borca aykırı olmamalıdır.
Şayet yardımcı kişi kullanılması borca aykırı ise borçlu, yardımcı kişinin ika ettiği zarardan esasen TBK m. 112’ye göre sorumlu olur.
54
3.Yardımcı kişi, borçlunun borcuna aykırı bir davranışla alacaklıya zarar vermiş olmalıdır.
Şayet zarar verici fiili borcun ihlali niteliğinde olmayıp da, sadece borcun ifası vesilesiyle işlenmiş olan ve fakat borç ilişkisi dışında kalan bir fiil ise, borçlu zarardan TBK m. 116’ya göre sorumlu olmaz. Örneğin A’nın eşyalarını taşıma borcu yüklenen B, bu borcunu şoförü Ş’nin yönetimindeki kamyonla ifa ederken, şoför Ş A’nın yolda duran otomobiline çarparsa otomobilin uğradığı hasardan B TBK m. 116’ya göre sorumlu olmaz. Yardımcı kişinin alacaklıya verdiği zarar, borçlunun borcunu ihlal teşkil etmemekle birlikte TBK m.66 kapsamına giriyorsa borçlu borç ilişkisi dolayısı ile değil haksız fiil hükümlerine göre sorumlu olur.
55
4.borçlu borç bizzat kendisi tarafından ifa edilse ve zarar verici davranışta bizzat bulunsa idi, sorumlu tutulabilecek olmalıdır. Şayet borç bizzat borçlu tarafından ifa edilse idi, zarara yol açan fiilde borçlu kusurlu sayılmayacak ve sorumlu olmayacak idiyse, sırf bir yardımcıya başvurdu diye sorumlu tutulması için bir sebep yoktur. Örneğin A’ya ait eşyaları taşıma borcunda olan B, şoförü Ş idaresindeki kamyonla borcunu ifa ederken bu kamyon Ü idaresindeki başka bir kamyonla çarpışmışsa ve kamyondaki eşyalar hasara uğramışsa, şayet çarpışmada kusur tamamen Ü’ye aitse, kamyonu bizzat B idare etse idi kusurlu sayılması ve sorumlu olması söz konusu olamayacağından, kamyonu Ş kullandığı için sorumlu tutulması makul karşılanmaz.
56
5.yardımcıların fiilinden borçlunun sorumluluğunu kaldıran veya daraltan anlaşma bulunmamalıdır.
TBK m. 116/2-3
57
Hükmedilecek Tazminat
Tazminatın tarzını ve miktarını taraflar kararlaştırmış olabilir. Bu husustaki anlaşma borca aykırılıktan önce yapılırsa cezai şart anlaşması, borca aykırılıktan sonra yapılırsa sulh anlaşması niteliğindedir. Tarafların anlaşması yoksa, tazminatın tarzını ve miktarını hakim tayin edecektir. Tazminatın miktarı zarar miktarından daha az olabilir. TBK m. 114/2 yollama uyarınca TBK m.51-52’ye göre hesaplanır. Tazminatın biçimini de hakim tayin eder. Genellikle tazminat bir para olarak tayin edilir. Fakat durumun özelliğine göre başka bir tazmin tarzına da hükmedilebilir. TBK bu hususta yapma ve yapmama borçları için ayrı hüküm tesis etmiştir. Yapma borçlarında TBK m.113/1 Yapmama borçlarında TBK m. 113/2-3
58
Üçüncü Kişinin Zararını Tazmin
Kural olarak borç ilişkisinin alacaklı ile borçlu arasında bir bağ teşkil ettiği fikri, üçüncü kişinin zararının tazminini borçludan istemesine engel oluşturur. Meğerki üçüncü kişi yararına sözleşme veya üçüncü kişiyi koruyucu etkili sözleşme söz konusu olsun. Bazı hallerde ise kanun, bir sözleşmeye taraf olmayan kimselere, borçlunun sözleşmeye aykırı davranışından uğradıkları zararları için borca aykırılık esaslarına göre tazminat isteme hakkı tanımıştır. TBK m. 417/3
59
Tazminat talebinin zamanaşımı
Borca aykırılığın her şeklinde tazmin yükümlülüğü, borcun ihlalinden doğan yeni bir borçtur ve ayrı bir hüküm bulunmadıkça TBK m. 146 uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabidir ve zamanaşımı borca aykırılığın gerçekleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Aksi görüş, asıl borcun zamanaşımına tabi olduğu yönünde
60
Sözleşmeden Doğan Sorumlulukla Haksız Fiil Sorumluluğunun Yarışması
A’dan otomobilini kiralayan B bu otomobili bir ağaca çarparak hasara uğratırsa, hem kira sözleşmesinden doğan özen borcuna aykırı davranmış olur hem de kiralayan A’nın otomobilini tahrip etmekle haksız fiil işlemiş olur. A hangi esasa dayanarak zararını B’ye tazmin ettirebilir?
61
HAKSIZ FİİL VS.BORCA AYKIRILIKTAN DOĞAN SORUMLULUK
1.Mağdur failin kusurunu ispata mecburdur.(TBK m.49) 2.Haksız fiiller bakımından bu mümkün değildir. 3.TBK m.66 uyarınca bazı hallerde bir takım hususları ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilir. 4.Tazminat davası, zararı ve faili öğrenmeden itibaren 2 senede ve fiilin işlenmesinden itibaren 10 senede zamanaşımına uğrar. (TBK m.72) 5.Sorumluluğun daraltılması mümkün değildir. 1.Borca aykırılıkta sorumluluktan kurtulabilmek için borçlu kusursuzluğunu ispat zorundadır. (TBK m.112) 2.İşin borçlu için bir yarar sağlamaması sorumluluğun daha hafif değerlendirilmesine sebep oluşturur. 3.TBK m.116’ya dayanan sorumlulukta bu mümkün değildir. 4.Tazminat davası kural olarak 10 senelik zamanaşımına tabidir. 5.Sorumluluğun sözleşmeyle daraltılması mümkündür. (TBK m.115, 116/2)
62
3.SÖZLEŞMEDEN DÖNME Sözleşmeyi geçmişe etkili olarak sona erdirme hakkı için ‘sözleşmeden dönme’, sözleşmeyi ileriye etkili olarak sona erdirme hakkı için ‘fesih’ deyimleri kullanılacaktır. TBK’da sözleşmeden dönme hakkı, borcun ifa edilmemesi bakımından karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde ifanın borçlunun ifa güçsüzlüğü sebebiyle tehlikeye girmesi (TBK m.98) ve borçlu temerrüdü üzerine TBK m. 106/2-3’te bu borcun alacaklısına tanınmış, bazı şartlarda alacaklı temerrüdü üzerine TBK m.110’da ve borcun ifasına engel bazı sebeplerle TBK m. 111’de borçluya tanınmıştır. Bu hükümler arasında sözleşmeden dönmenin sonuçları sadece borçlu temerrüdündeki sözleşmeden dönmeye ilişkin TBK m.125/3 hükmünde düzenlendiğinden, buradaki sonuçlar niteliğine ters düşmedikçe sözleşmeden dönme durumlarında uygulanacaktır.
63
3.SÖZLEŞMEDEN DÖNME Sözleşmeden dönmeyle, her iki taraf kendi edimini yerine getirmekten kurtulacak, yerine getirmişse, duruma göre aynen veya nakden geri isteyebilecektir. İstisnaen bazı kanun hükümleri yukarıda sayılan haller dışında da sözleşmeden dönme imkanı tanımıştır. TKHK m.47,48,52 Sürekli edimler içeren borç ilişkisinde, sözleşmeden dönmenin o ana kadar yerine getirilmiş edimleri geri verdirici etkisi hem pratik değildir hem de adalete ters düşer. İleriye etkili bozma bildirimi söz konusu olacak bu hallerde ki buna fesih diyoruz. TBK m.126-olumlu zarar istenebilir. Sözleşmeden dönme halinde sadece olumsuz zarar istenebilecektir. İstisna TBK m. 484
64
3.SÖZLEŞMEDEN DÖNME
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.