Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Cana Kıyma ve Ölüm Idris Yavuzyigit İdris YAVUZYİĞİT

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Cana Kıyma ve Ölüm Idris Yavuzyigit İdris YAVUZYİĞİT"— Sunum transkripti:

1 Cana Kıyma ve Ölüm Idris Yavuzyigit İdris YAVUZYİĞİT
idrisyavuzyigit.com Idris Yavuzyigit /idrisyavuzyigit

2 İNSAN ALLAHIN ÖZENE BEZENE YARATTIĞI YEGANE VARLIKTIR
Allah’ın En Güzel Şekilde Yarattığı Ve Bütün Organlarını Tastamam Yaptığı, لَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ فٖى اَحْسَنِ تَقْوٖيمٍ(Tîn 4.) Tertemiz Rızıklar Verdiği, وَرَزَقَكُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ(Mü'min 64.) Ruhundan Üfleyerek Şereflendirdiği, ثُمَّ سَوّٰیهُ وَنَفَخَ فٖيهِ مِنْ رُوحِهٖ (Secde 9) Allah’ın Muhatap Aldığı Ve Yeryüzünde Halifesi Kabul Ettiği, Yaratılmışlara Üstün Kıldığı Ve Şan Şeref Sahibi Yaptığı, وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنٖى اٰدَمَ …وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلٰى كَثٖيرٍ مِمَّنْ خَلَقْنَا تَفْضٖيلًا(İsrâ 70.) Yaratılan Her Şeyi İstifadesine Sunduğu, اَلَمْ تَرَوْا اَنَّ اللّٰهَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَمَا فِى الْاَرْضِ (Lokman 20.) Akıl, İrade Ve Özgürlük Verdiği,  وَمَا يَذَّكَّرُ اِلَّا اُولُوا الْاَلْبَابِ(Bakara 269.) Peygamberler Ve Kitaplar Göndermek Suretiyle Doğru Yolu Gösterdiği,  فَاٰمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِهِ(A'raf 158.) İradeli Ve Bilinçli Olarak İman Ve İbadet Etmesini İstediği, وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ(Zâriyât 6.) İyilik Yapanları Mükâfatlandırıp Kötülük Yapanları Cezalandıracağı Ve Sorumlu Kıldığı Varlıktır وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ ﴿٨﴾ فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ ﴿٧﴾(Zilzâl 7-8) 11. Allah’ın tertemiz fıtrat üzere yarattığı ve Şah damarından daha yakın olduğunu bildirdiği varlıktır.

3 HAYATIN ÖZETİ Doğduk, yaşıyoruz, görüyoruz ve ölüyoruz…
Yedik, içtik, giydik, konuştuk, buluştuk, ektik-biçtik, imar ve inşa ettik, iman ettik, ameller işledik … Doğduk, yaşıyoruz, görüyoruz ve ölüyoruz…

4 NİÇİN YARATILDIN? يَا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ وَاخْشَوْا يَوْمًا لَا يَجْزٖى وَالِدٌ عَنْ وَلَدِهٖ وَلَا مَوْلُودٌ هُوَ جَازٍ عَنْ وَالِدِهٖ شَيْپًا اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ «Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne evlâdın babası nâmına bir şey ödeyemeyeceği günden çekinin. Bilin ki, Allah'ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah'ın affına güvendirerek sizi kandırmasın.» (Lokman 33)

5 O, güçlüdür, çok bağışlayıcıdır.»
NİÇİN YARATILDIN? اَلَّذ۪ي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيٰوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلاًۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْغَفُورُۙ ﴿٢﴾ «Hanginizin davranışça daha iyi olduğunu deneyerek göstermek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. O, güçlüdür, çok bağışlayıcıdır.» (Mülk 1)

6 Her nefis ölümü tadacaktır

7 “Her nefis ölümü tadacaktır.
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَاِلَيْنَا تُرْجَعُونَ “Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz” (Enbiya 35)

8 Hayat Çizgisi Peygamberimiz (s.a.s), bir gün ashabıyla sohbet ederken yere dörtgen bir şekil çizdi. Sonra o şeklin ortasından dışarı uzanan bir çizgi ve o çizgiye bitişen başka çizgiler çizdi. Ardından, kendisini meraklı bakışlarla seyretmekte olan ashaba dönerek bunların ne anlama geldiğini şöyle açıkladı: “Bu dörtgenin ortasındaki çizgi insandır. Dörtgen de insanın ecelidir ve onu kuşatmıştır. Diğer çizgiler ise insanın arzu ve tutkularıdır. İnsan, bu arzu ve tutkuların peşinde koşup dururken, ecel ansızın onun önünü keser ve onu alıp götürür.” (Buhârî, Rikâk, 4) İnsan Ecel Arzu ve Tutkular

9 ALLAH VERDİĞİ NİMETİN HESABINI SORACAKTIR
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوفْ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الأَمَوَالِ وَالأنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ    الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّـا إِلَيْهِ رَاجِعونَ “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.  Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler.  (Bakara, )

10 مَا يُصِيبُ اْلمُسْلِمَ مِنْ نَصَبٍ وَ لاَ وَصَبٍ وَ لاَ هَمٍّ وَ لاَ حَزَنٍ وَ لاَ اَذًى حَتَّى الَّشوْكَةِ يُشَاكُهَا اِلاَّ كَفَرَ اللهُ بِهاَ مِنْ خَطَايَاهُ "Mümin kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık, bir üzüntü hatta küçük bir tasa hali isabet edecek olsa, bunlar müminin bir bölüm günahlarına keffâret olur” (Buhârî, Merda, 1. VII, 2. Müslim, Birr, 52)

11 insanlara kolaylık gösteren Kimseleri cehennem yakmaz.”
« أَلا أَخْبرُكُمْ بِمَنْ يَحْرُمُ عَلى النَّارِ أَوْ بِمَنْ تَحْرُمُ عَلَيْهِ النَّارُ ؟ تَحْرُمُ على كُلِّ قَرِيبٍ هَيِّنٍ ليِّنٍ سَهْلٍ». İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Cehenneme kimin girmeyeceğini veya cehennemin kimi yakmayacağını size haber vereyim mi? Cana yakın olan, herkesle iyi geçinen, yumuşak başlı olup insanlara kolaylık gösteren Kimseleri cehennem yakmaz.”  (Riyazüss salihin 643; Tirmizî, Kıyâmet 45)

12 خَيْرُ النَّاسِ مَنْ اَنْفَعُهُمْ لِالنَّاسِ
“İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.” (Buhari, Megazi, 35) لَا تَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا وَلَا تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا “Allah'a yemin ederim ki; sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de gerçek iman etmiş olamazsınız." (Müslim, İman, 81)

13 مَنْ لا يرْحَم النَّاس لا يرْحمْهُ اللَّه
“İnsanlara merhamet göstermeyen kimseye Allah da merhamet etmez.” (Buhârî, Edeb 18)

14 وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلاَّ لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَلَلدَّارُ الآخِرَةُ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ: “Dünya hayatı bir oyundan bir oyalanmadan başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise muttaki olanlar için elbette daha hayırlıdır. Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?” (En’am 32)

15 اعْلَمُوا أَنَّمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزِينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِي الْأَمْوَالِ وَالْأَوْلَادِ كَمَثَلِ غَيْثٍ أَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَهِيجُ فَتَرَاهُ مُصْفَرًّا ثُمَّ يَكُونُ حُطَامًا وَفِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَمَغْفِرَةٌ مِنْ اللَّهِ وَرِضْوَانٌ وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ “Bilin ki, dünya hayati oyun, oyalanma, süslenme, aranızda övünme ve daha çok mal ve çocuk sahibi olmaktan ibarettir. Bu, yağmurun bitirdiği, ekicilerin de hoşuna giden bir bitkiye benzer; sonra kurur, sapsarı olduğu görülür, sonra çerçöp olur. Ahirette çetin azap da vardır. Allah’ın hoşnutluğu ve bağışlaması da vardır; dünya hayati ise sadece aldatıcı bir geçinmedir.” (Hadid, 57/20)

16 إنَّ الْحَﻻلَ بَيِّنٌ وَإنَّ الْحَرامَ بَيِّنٌ، وَبيْنَهُمَا أُمُورٌ مُشْتَبِهَاتٌ َ يَعْلَمُهُنَّ كَثِيرٌ مِنَ النّاسِ، فَمَنِ اتّقى الشُّبُهَاتِ اسْتَبْرَأ لِدِينِهِ وَعِرْضِهِ، وَمَنْ وَقَعَ في الشُّبُهَاتِ وقَعَ في الْحَرَامِ، كَالرَّاعِي يَرْعَى حَوْلَ الْحِمَى، يُوشِكُ أنْ يَقَعَ فيهِ. أَ وَإنَّ لِكُلِّ مَلِكٍ حِمَى، وإنَّ حِمَى اللّهِ مَحَارِمُهُ. أَ وإنَّ في الْجَسَدِ مُضْغَةً إذَا صَلَحَتْ صَلحَ الْجَسَدُ كُلُّهُ، وإذَا فَسَدَتْ فَسَدَ الْجَسَدُ كُلُّهُ، أَﻻ وهِيَ الْقَلْبُ “Şurası muhakkak ki, haramlar apaçık bellidir, helaller de apaçık bellidir. Bu ikisi arasında (haram veya helal olduğu) şüpheli olanlar vardır. İnsanlardan çoğu bunları bilmez. Bu durumda, kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, dinini de, ırzını da korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse harama düşmüş olur, tıpkı koruluğun etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her an koruluğa düşebilecek durumdadır. Haberiniz olsun, her hükümdarın bir koruluğu vardır, Allah'ın koruluğu da haramlarıdır. Haberiniz olsun, cesette bir et parçası var ki, eğer o sağlıklı olursa cesedin tamamı sağlıklı olur, eğer o bozulursa, cesedin tamamı bozulur. Haberiniz olsun bu et parçası kalptir." [Buharî, İman 39, Büyû 2; Müslim, Müsakat 107, (1599); Ebu Davud, Büyû 3, (3329, 3330); Tirmizî, Büyû 1, (1205); Nesâî, Büyû 2, (7, 241).]

17  وَلَتَجِدَنَّهُمْ أَحْرَصَ النَّاسِ عَلَى حَيَاةٍ وَمِنَ الَّذِينَ أَشْرَكُواْ يَوَدُّ أَحَدُهُمْ لَوْ يُعَمَّرُ أَلْفَ سَنَةٍ وَمَا هُوَ بِمُزَحْزِحِهِ مِنَ الْعَذَابِ أَن يُعَمَّرَ وَاللّهُ بَصِيرٌ بِمَا يَعْمَلُونَ: “And olsun ki onları, insanların hayata karşı en düşkünü, hatta müşriklerden bile daha düşkün bulacaksın. Onların her biri kendisine bin yıl ömür verilmesini ister. Hâlbuki uzun yaşamak kendisini azaptan uzaklaştırıcı değildir. Allah onların bütün işlediklerini görmektedir.” (Bakara 96)

18 Gerçek manada imanın lzzetini yaşamak için efendimiz bizlere 3 hususu bildiriyor
« ثَلاثٌ مَنْ كُنَّ فِيهِ وَجَدَ بِهِنَّ حَلاَوَةَ الإِيَمَانِ : أَنْ يَكُونَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِمَّا ، سِواهُما ، وأَنْ يُحِبَّ المَرْءَ لا يُحِبُّهُ إِلاَّ للَّهِ … » “Üç  özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar: Allah ve Resûlünü, (bu ikisinden başka) herkesten fazla sevmek. Sevdiğini Allah için sevmek. …” )Buhârî, Îmân 9)

19 انْصُرْ أخَاكَ ظَالِماً أوْ مَظْلُوماً
انْصُرْ أخَاكَ ظَالِماً أوْ مَظْلُوماً. قِيلَ: أنْصُرُهُ إذَا كَانَ مَظْلُوماً، فَكَيْفَ أنْصُرُهُ ظَالِماً؟ قالَ: تَحْجُزُهُ عَنِ الظُّلْمِ، فإنَّ ذلِكَ نَصْرُهُ  "Kardeşine zalim de olsa mazlum da olsa yardım et." "Mazlumsa yardım ederim, zâlime nasıl yardım ederim?" diye sorulmuştu. "Onu zulümden alıkoyarsın, bu da ona yardımdır" buyurdu.“ (Buhârî, Mezâlim 4, İkrah 7; Tirmizî, Fiten 68, (2256).)

20 « لاَ يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأَخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ »
“Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.(imanın tadına eremez)” (Buhârî, Îmân 7; Müslim, Îmân 71-72)

21 « إن اللَّه تَعالى أوْحَى إليَّ أن تواضعُوا حَتى لا يبْغِيَ أحَدٌ على أحدٍ ، ولا يفْخرَ أحدٌ على أحدٍ » Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Allah Teâlâ bana: “Birbirinize karşı öylesine alçak gönüllü olun ki, hiç bir kişi diğerine karşı haddi aşıp zulmetmesin. Yine hiç bir kimse, bir başkasına karşı böbürlenip üstünlük taslamasın” diye vahyetti." (Riyazüss salihin 1593; Müslim, Cennet 64)

22 Gerçek mümin, İçinde yaşadığı toplumun birlik ve beraberliğini bozacak, Huzurunu kaçıracak, Mutluluğunu sarsacak, Dedikodudan, yalandan, gıybetten, iftiradan, hasetten, Fesattan, dargınlıktan, içkiden, kumardan, rüşvetten, Fuhuş ve zinadan, Başkasına haksızlık etmekten şiddetle kaçınan, Etrafındakilere iyilik yapmak isteyen, Hayır ve fazilet yarışında devamlı önde giden Vatanını-milletini seven, onların yücelmesi, güzelliklere ulaşması için çalışan, Kendi varlık ve şöhretini başkasının zararında aramayan, herkesle iyi geçinen ve kendisi ile iyi geçinilen kimsedir.

23 Kargaşa ve Yıkılmanın Sebebi: Nemelazımcılık
Zamanın hükümdarı, ülkesinde ortaya çıkan kargaşa ve kötüye gidiş konusunda ulemanın reisine bir mektup yazarak söz konusu durumun sebeplerini sorar. Reisü’l-Ulema da mektubun hemen arkasına “nemelazım, hünkarım” diye yazar ve mektubu geri gönderir. Hükümdar bu cevaba çok kızar, küplere biner ve alim kişiyi saraya çağırtır; - Ben sizlere memleket ahvalinin perişanlığına sebep nedir diye sorarım, siz: “nemelazım” dersiniz. Bu ne lakaytlıktır hoca’m der. Hoca, padişahın cevabı anlamadığını fark etmiştir. - Haşa! Devletlim, der. Ben, cevaba niyetle öyle arz etmiştim. Çünkü sualinizin tek cevabı vardır, o da memleketimizi sarmış olan nemelazımcılık hastalığıdır, der.

24 « مَنْ رَأَى مِنْكُم مُنْكراً فَلْيغيِّرْهُ بِيَدهِ ، فَإِنْ لَمْ يَسْتَطعْ فبِلِسَانِهِ ، فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبقَلبهِ وَذَلَكَ أَضْعَفُ الإِيمانِ » “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.”  (Müslim, Îmân 78)

25 “Yaradılanı hoş gör, yaradandan ötürü.”
İnsana saygı göster “İnsanoğlu, Allah’ın yapısıdır, bu yapıyı yıkan, ona karşı şiddet gösteren mel’ûndur.” Yunus Emre bu gerçeği, ne güzel dile getirmiştir: “Yaradılanı hoş gör, yaradandan ötürü.”

26 Nefsi korumak Allahın insanlara vermiş emirlerin en önemlilerinden birisidir.
Kişinin canını tehlikelere atması, canına gelecek zararları bertaraf etmemesi büyük suçlardan sayılmış, ve korunması için kesin ve köklü çözümler getirilmiştir. Mümin, nefsini her çeşit tehlikelerden korumakla yükümlüdür. Kuran’da şöyle buyruluyor: وَأَنفِقُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَلاَ تُلْقُواْ بِأَيْدِيكُمْ إِلَى التَّهْلُكَةِ وَأَحْسِنُوَاْ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ. “Allah yolunda harcayın. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Yaptığınızı güzel yapın; Allah güzel yapanları sever.”(Bakara, 2/195)

27 İSLAM CAN EMNİYETİNE ÖNEM VERMİŞTİR
1. Sağlığı korumak Mümin, önce nefsini hastalıklardan koruyacak, sonra da Allah’ın dilediği zamana kadar yaşamasını sağlayacaktır. 2. kötülüklerden ve günahlardan uzak durmak 3. İntihar etmek 4. Kürtaj Yapmak 5. Hiçbir Cana kıymamak İslam’da insan hayatına büyük önem ve değer verilmiştir. Tarihte haksız olarak çıkarılan savaşlar, kin, haset ve kavgalar sebebiyle nice canlara kıyılmış, ocaklar söndürülmüştür.

28 Sevgili Peygamberimiz (a
Sevgili Peygamberimiz (a.s) ilk “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” niteliğinde olan veda hutbesinde : "‏ فَإِنَّ اللَّهَ حَرَّمَ عَلَيْكُمْ دِمَاءَكُمْ وَأَمْوَالَكُمْ وَأَعْرَاضَكُمْ، كَحُرْمَةِ يَوْمِكُمْ هَذَا فِي شَهْرِكُمْ هَذَا فِي بَلَدِكُمْ هَذَا ‏"‏‏.‏ “Bu gün, bu ay ve bu belde nasıl kutsal ise, canlarınız, mallarınız ve ırzlarınız da öylesine kutsaldır, her türlü tecâvüzden korunmuştur; (yani toplumun sorumluluğu ve hukukun güvencesi altındadır)” buyurarak insanın yaşama hakkının dokunulmazlığını belirtmiştir. Buhârî, İlim, 37. I, 35; Müslim, Hac, 147. I, 889; Ebû Dâvûd, Menâsik, 57. II, 461.

29 مِنْ اَجْلِ ذٰلِكَۚۛ كَتَبْنَا عَلٰى بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَ اَنَّهُ مَنْ قَتَلَ نَفْساً بِغَيْرِ نَفْسٍ اَوْ فَسَادٍ فِي الْاَرْضِ فَكَاَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَم۪يـعاًۜ وَمَنْ اَحْيَاهَا فَكَاَنَّمَٓا اَحْيَا النَّاسَ جَم۪يعاًۜ وَلَقَدْ جَٓاءَتْهُمْ رُسُلُنَا بِالْبَيِّنَاتِۘ ثُمَّ اِنَّ كَث۪يراً مِنْهُمْ بَعْدَ ذٰلِكَ فِي الْاَرْضِ لَمُسْرِفُونَ ﴿٣٢﴾ “Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarma (gibi bir sebep) olmaksızın öldürürse, o bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa bütün insanları yaşatmış gibi olur…” (Maide,5/ 32)

30 وَمَنْ يَقْتُلْ مُؤْمِناً مُتَعَمِّداً فَجَزَٓاؤُ۬هُ جَهَنَّمُ خَالِداً ف۪يهَا وَغَضِبَ اللّٰهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَاَعَدَّ لَهُ عَذَاباً عَظ۪يماً ﴿٩٣﴾ “Kim de bir mümini kasten öldürürse cezası, İçinde devamlı kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, Onu lânetlemiş ve Onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” (Nisâ 93)

31 اجتنبواالسبع الموبقات ..... و قتل النفس التي حرم الله الا بالحق
اجتنبواالسبع الموبقات و قتل النفس التي حرم الله الا بالحق Peygamberimiz (s.a.s.), “Helâk edici yedi büyük günahtan kaçının” buyurmuş, “Nedir onlar ya Rasulallah!” diye soranlara, bu yedi günahı saymış; ve içinde “haksız yere cana kıymayı” zikretmiştir.

32 insanlar arasında ilk hüküm,
Peygamberimizin (s.a.s.) şu sözleri, insan öldürmenin ne kadar çirkin olduğunu ortaya koymaktadır: "‏ أَوَّلُ مَا يُقْضَى بَيْنَ النَّاسِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِي الدِّمَاءِ ‏"‏ ‏.‏ “Kıyamet gününde insanlar arasında ilk hüküm, insan öldürme suçu için verilecektir.” (Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî, bk el-Münzirî, III, 292).

33 ‏ مَنْ أَعَانَ عَلَى قَتْلِ مُؤْمِنٍ بِشَطْرِ كَلِمَةٍ لَقِيَ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ مَكْتُوبٌ بَيْنَ عَيْنَيْهِ آيِسٌ مِنْ رَحْمَةِ اللَّهِ ‏"‏ “Kıyamet gününde, bir Mü’minin öldürülmesine bir yarım kelime ile de olsa yardım eden kimsenin alnında ‘Allah’ın rahmetinden ümidini kesmiştir’ yazılır”.(Ibn Mace Diyat 8; Beyhakî, bk. el-Münzirî, III, 295)

34 ‏مَنْ حَمَلَ عَلَيْنَا السِّلَاحَ فَلَيْسَ مِنَّا
“Büyük günahların en büyüğü; Allah’a ortak koşmak, İnsan öldürmek ve Ana-babaya isyan etmektir.” (Ahmed, II, 201) “Bir mü’mini öldüren ve öldürülmeyi arzu eden kimsenin ne farz ne de nafile ibadetini Allah, kabul eder.” (Ebu Davud, bk el-Münzirî, III, 297) ‏مَنْ حَمَلَ عَلَيْنَا السِّلَاحَ فَلَيْسَ مِنَّا “Bize silah çeken bizden değildir” (Buhari, Fiten, 7. VIII, 90).

35 “Bize silah çeken bizden değildir” (Buhari, Fiten, 7. VIII, 90).
"‏ لَزَوَالُ الدُّنْيَا أَهْوَنُ عَلَى اللَّهِ مِنْ قَتْلِ مُؤْمِنٍ بِغَيْرِ حَقٍّ ‏"‏ "‏ يَجِيءُ الْقَاتِلُ وَالْمَقْتُولُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مُتَعَلِّقٌ بِرَأْسِ صَاحِبِهِ يَقُولُ رَبِّ سَلْ هَذَا لِمَ قَتَلَنِي ‏"‏ “Bize silah çeken bizden değildir” (Buhari, Fiten, 7. VIII, 90).

36 وَلَا تَحْسَبَنَّ اللّٰهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَۜ اِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ ف۪يهِ الْاَبْصَارُۙ ﴿٤٢﴾ “Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! O sadece, onların işini bir güne erteliyor ki, o gün gözler dehşetten dışarı fırlamış;.” (İbrâhîm : 42).

37 İnsan, her şeyden önce kendini düzeltmeli ve kimseye zarar vermemelidir:
المسلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ، وَالْمُؤمِنُ مَنْ أمِنهُ الناسُ على دمائهم وأمْوَالِهِمْ "Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir. Mü'min de, halkın, can ve mallarını kendisine karşı emniyette bildikleri kimsedir." (Buhârî, İmân, 4)

38 Dinimiz, kan davalarını , intihar etmeyi, töre adına insan öldürmeyi haram ve büyük günah saymıştır. Yaşama hakkı Allah’ın verdiği bir haktır. Bu hakkı koruma görevi de müminin görevidir. İslâm dininde savaş halinde bile Müslüman savaşçıların düşmanı öldürme hakkı çok sınırlı tutulmuş, kadın, çocuk, din adamı, yaşlı kimseler gibi fiilen savaşa katılmayanların öldürülmesi yasaklanmış, savaş esirlerinin yaşama hakkı korunmuştur.

39 Hz Peygamber (SAV) şöyle buyurur:
“Kim haksız olarak kamçı ile bir kimseye vurdu ise, kıyamet günü kendisine kısas yapılarak hak alınır.”

40 “Mümine zarar veren ve hile yapan mel’undur.”
Hz Peygamber (SAV) şöyle buyurur: “Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, Sakın hiçbir Müslüman’ı korkutmasın.” “Müslüman’ı korkutmayınız. Zira bir Müslüman’ı korkutmak en büyük bir zulümdür.” “Kim bir Müslüman’a eza verirse bana eza vermiştir. Kim de bana eza verirse, Allah’a eza vermeye kalkışmış olur.” “Mümine zarar veren ve hile yapan mel’undur.” “Zulüm ehli de onların yardımcıları da ateştedir.”

41 Hz Peygamber (SAV) şöyle buyurur:
“Bir kimse yemin ederek bir Müslüman’ın hakkını  zimmetine  geçirirse  Allah  o  kimseye  cehennemi vacip  kılar, cenneti haram eder.” buyurdu. Bunun üzerine bir adam: “Eğer o hak, değersiz bir şey ise de mi?” deyince, Peygamberimiz (SAV): “İsterse misvak ağacından bir dal parçası olsun.” buyurdu.

42 Resûlullah (bir gün): Siz aranızda kimi pehlivan addedersiniz
Resûlullah (bir gün): Siz aranızda kimi pehlivan addedersiniz?" diye sordu. Ashab: "Erkeklerin yenmeye muvaffak olamadığı kimseyi!" dediler. Resûlullah şöyle buyurdu. «لَيْسَ الشَّدِيدُ بِالصُّرَعَةِ، إِنَّمَا الشَّدِيدُ الَّذِي يَمْلِكُ نَفْسَهُ عِنْدَ الغَضَبِ» "Hayır, gerçek pehlivan öfkelendiği zaman nefsine hakim olabilen kimsedir." Buhari, Müslim

43 اِنَّ الَّذ۪ينَ يَشْتَرُونَ بِعَهْدِ اللّٰهِ وَاَيْمَانِهِمْ ثَمَناً قَل۪يلاً اُو۬لٰٓئِكَ لَا خَلَاقَ لَهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ وَلَا يُكَلِّمُهُمُ اللّٰهُ وَلَا يَنْظُرُ اِلَيْهِمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وَلَا يُزَكّ۪يهِمْۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ ﴿٧٧﴾ “Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedelle satanlara gelince, işte onların âhirette hiç nasipleri yoktur. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için elem veren bir azap vardır.” (Âl-i İmrân : 77)

44 “Lütfun da hoş, kahrın da hoş,
Hoştur bana senden gelen Ya gonca gül yahut diken Ya hıl’atü yahut kefen.” “Hak şerleri hayreyler Zannetme ki gayreyler Ârif anı seyreyler Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler.” Erzurumlu İbrahim Hakkı

45 وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ اَنْ تَمُوتَ اِلَّا بِاِذْنِ اللّٰهِ كِتَاباً مُؤَجَّلاًۜ وَمَنْ يُرِدْ ثَوَابَ الدُّنْيَا نُؤْتِه۪ مِنْهَاۚ وَمَنْ يُرِدْ ثَوَابَ الْاٰخِرَةِ نُؤْتِه۪ مِنْهَاۜ وَسَنَجْزِي الشَّاكِر۪ينَ ﴿١٤٥﴾ «Hiçbir kimse Allah’ın yazılıp bir süreye bağlanmış izni olmadan ölmez. Kim dünya nimetini isterse ondan kendisine veririz; kim âhiret nimetini isterse ona da ondan veririz; ve şükredenleri ödüllendireceğiz.» (Âl-i İmrân : 145)

46 يَسْتَاْخِرُونَ سَاعَةً وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ اَجَلُهُمْ لَا
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَاِلَيْنَا تُرْجَعُونَ “Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şet ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz” (Enbiya 35) وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللّهُ النَّاسَ بِظُلْمِهِمْ مَا تَرَكَ عَلَيْهَا مِنْ دَابَّةٍ وَلكِنْ يُؤَخِّرُهُمْ اِلى اَجَلٍ مُسَمًّى فَاِذَا جَاءَ يَسْتَاْخِرُونَ سَاعَةً وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ اَجَلُهُمْ لَا “Eğer Allâh, insanları zulümleri yüzünden hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belli bir süreye kadar erteler. Ecelleri geldiği zaman ise ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.” (Nahl,16/61)

47 قُلْ اِنَّ الْمَوْتَ الَّذى تَفِرُّونَ مِنْهُ فَاِنَّهُ مُلَاقيكُمْ ثُمَّ تُرَدُّونَ اِلى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ “De ki; Sizin kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya, o mutlaka size ulaşacaktır. Sonra gaybıda, görünen alemi de bilen Allâh’a döndürüleceksiniz de, O size yapmakta oluklarınızı haber verecektir.” (Cum’a, 62/8) اَيْنَ مَا تَكُونُوا يُدْرِكْكُمُ الْمَوْتُ وَلَوْ كُنْتُمْ فى بُرُوجٍ مُشَيَّدَةٍ ... “Nerede olursanız olun, sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile, ölüm size ulaşacaktır...” (Nisa,4/78)

48 اذْكُروُا محَاسِنَ مَوْتَاكُمْ، وَكُفُّوا عَنْ مَسَاوِيهِمْ.
“Ölülerinizin iyiliklerini anın ve kötülüklerini zikretmekten vazgeçin.” Tirmizî, Cenâiz 34. إذَا مَاتَ اﻹنْسَانُ انْقَطَعَ عَمَلُهُ إَّﻻ مِنْ ﺛﻼﺛﺔ صَدَقَةٍ جَارِيَةٍ أوْ عِلْمٍ يُنْتَفَعُ بِهِ أوْ وَلَدٍ صَالِحٍ يَدْعُو لَهُ “İnsan öldüğü zaman ameli sona erer. Ancak üç sınıf insanın; sadaka-i cariye, kendisinden istifade edilen bir ilim ve kendisine hayır dua eden sâlih bir evlat bırakan kimsenin ölümünden sonra da amel defterine sevap yazılır.” Müslim, Vasıyyet 14.

49 o gün birbirimizden kaçacağımız gündür.
يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ اَخٖيهِ ﴿٣٤﴾ وَاُمِّهٖ وَاَبٖيهِ ﴿٣٥﴾ وَصَاحِبَتِهٖ وَبَنٖيهِ ﴿٣٦﴾ لِكُلِّ مْرِئٍ مِنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَاْنٌ يُغْنٖيهِ ﴿٣٧﴾ وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُسْفِرَةٌ ﴿٣٨﴾ ضَاحِكَةٌ مُسْتَبْشِرَةٌ ﴿٣٩﴾ وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌ ﴿٤٠﴾ تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌ ﴿٤١﴾ اُولٰئِكَ هُمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ ﴿٤٢﴾ " İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar. O gün, herkesin kendine yetip artacak bir derdi vardır. O gün bir takım yüzler parlak, güleç ve sevinçlidir. Yine o gün birtakım yüzleri de keder bürümüş, hüzünden kapkara kesilmiştir. İşte bunlar kâfirlerdir, günahkârlardır." (Abese, 34-42)

50 Hâtem-i Esamm -kuddise sirruh- şöyle buyurur:
"Muhteşem konaklara, verimli bağ ve bahçelere aldanma. Cennetten daha güzel bir yer yoktur. İbâdet ve taattinin çokluğuna aldanma. Zîrâ sâhib olduğu bunca keramete rağmen, Allah (c.c)'nun kendisine ism-i âzamı öğrettiği Bel'am bin Baura'nın (Bkz. A'raf Sûresi, âyet-i kerîmeler.) başına gelen hazîn akıbet, ne kadar ibretlidir. Sen, sen ol; ilim ve amel çokluğuna da aldanma. Çünkü onca ilim ve tâatine rağmen iblisin başına neler geldi, bilmiyor musun?! Nefs ve şeytanın iğvâsıyla aldananlardan olma! Âbidlerin, salihlerin yanında bulunuyorum diye de kendine güvenme. Zîrâ kuru kuruya bir beraberlik faydasızdır. Sâlebe yi hatırla. Bir peygamber evlâdı olmasına rağmen Hazret-i Nuh'un oğlu, babasının davetinden kendisini müstağnî görmek gibi bir bedbahtlığa duçar oldu. Aralarındaki kan bağı dahî ona bir fayda vermedi. Netîcede, helak edilenlerden oldu. Hazret-i Lût'un karısı, kâfir ve fâsıklara olan muhabbeti sebebiyle yanıbaşındaki hidâyet nurundan nasibsiz kaldı ve gaflet içerisinde küfrün karanlıklarına daldı. Hülâsa; ilim, amel, mal, evlâd ve dost gibi ne kadar dayanak varsa âhiretteki kurtuluşun için bunlara çok güvenme! Bunlardan nefsine asla pay çıkarma."

51 Meleklerin kaleme aldıkları defterlerde kulun neyi ne zaman ve nerede yaptığı yazılmış bulunmaktadır. Bu defterler, kıyamet günü sahiplerine verilecek ve şöyle denecektir: اِقْرَاْ كِتَابَكَ كَفٰى بِنَفْسِكَ الْيَوْمَ عَلَيْكَ حَسٖيبًا "Kitabını oku, bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter."( İsra, 17/14) Amel defterlerinde her şey yazılmış, hiçbir şey unutulmamıştır. وَوُضِعَ الْكِتَابُ فَتَرَى الْمُجْرِمٖينَ مُشْفِقٖينَ مِمَّا فٖيهِ وَيَقُولُونَ يَا وَيْلَتَنَا مَالِ هٰـذَا الْكِتَابِ لَا يُغَادِرُ صَغٖيرَةً وَلَا كَبٖيرَةً اِلَّا اَحْصٰیهَا وَوَجَدُوا مَا عَمِلُوا حَاضِرًا وَلَا يَظْلِمُ رَبُّكَ اَحَدًا "0 gün herkesin amel defteri ortaya konmuştur. Ey Muhammed! Suçluların, amel defterlerinden korktuklarını görürsün. "Eyvah, bu nasıl deftermiş ki, büyük küçük hiçbir şey bırakmadan hepsini saymış dökmüş" derler. Onlar (bu defterlerde) bütün yaptıklarını hazır bulmuşlardır. Senin Rabbin hiç kimseye haksızlık etmez."( Kehf, 18/49)

52 Ameller tartılırken ise hiç kimseye haksızlık yapılmayacak, yaptığı her şey adalet terazisinde tartılacaktır. وَنَضَعُ الْمَوَازٖينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيٰمَةِ فَلَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْپًا وَاِنْ كَانَ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ اَتَيْنَا بِهَا وَكَفٰى بِنَا حَاسِبٖينَ "Biz kıyamet günü için adâlet terazileri kurarız. Artık kimseye hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Yapılan iş) bir hardal tanesi kadar dahi olsa onu (adâlet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak herkese yeteriz."( Enbiya, 21/47) يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ النَّاسُ اَشْتَاتًا لِيُرَوْا اَعْمَالَهُمْ ﴿٦﴾ فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ ﴿٧﴾ وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ ﴿٨﴾ “O gün insanlar amellerini görmeleri (karşılığını almaları) için darmadağınık geri dönüp gelirler. Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.” (Zilzal, 99/6-8) Tartıda iyilikleri kötülüklerinden ağır gelenlere ne mutlu. Onlar cennete girecekler ve cennetin sonsuz nimetlerine ereceklerdir.

53 عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ ‏"‏ أَتَدْرُونَ مَا الْمُفْلِسُ ‏"‏ ‏.‏ قَالُوا الْمُفْلِسُ فِينَا مَنْ لاَ دِرْهَمَ لَهُ وَلاَ مَتَاعَ ‏.‏ فَقَالَ ‏"‏ إِنَّ الْمُفْلِسَ مِنْ أُمَّتِي يَأْتِي يَوْمَ الْقِيَامَةِ بِصَلاَةٍ وَصِيَامٍ وَزَكَاةٍ وَيَأْتِي قَدْ شَتَمَ هَذَا وَقَذَفَ هَذَا وَأَكَلَ مَالَ هَذَا وَسَفَكَ دَمَ هَذَا وَضَرَبَ هَذَا فَيُعْطَى هَذَا مِنْ حَسَنَاتِهِ وَهَذَا مِنْ حَسَنَاتِهِ فَإِنْ فَنِيَتْ حَسَنَاتُهُ قَبْلَ أَنْ يُقْضَى مَا عَلَيْهِ أُخِذَ مِنْ خَطَايَاهُمْ فَطُرِحَتْ عَلَيْهِ ثُمَّ طُرِحَ فِي النَّارِ ‏" Ashab-ı kiram'dan Ebû Hureyre (r.a.)anlatıyor: Peygamberimiz: – Müflis (iflas etmiş) kimdir, bilir misiniz?diye sordu. Orada bulunanlar: – Bize göre müflis, parası ve malı kalmayan kimsedir, dediler. Peygamberimiz: – Benim ümmetimden iflas etmiş olan o kimsedir ki, kıyamet gününde namaz ve zekât ile (yani bu ibadetleri yapmış olarak) gelir. Fakat şuna sövmüş, şuna iftira etmiş, şunun malını yemiş, bunun kanını dökmüş ve şunu dövmüş, bundan dolayı onun iyiliklerinden sözü geçenlerin her birine verilir. Üzerindeki kul hakları ödenmeden iyilikleri tükenirse hak sahiplerinin günahları o kimseye yükletilir, sonra o kimse cehenneme atılır. (işte gerçekten iflas etmiş bu kimsedir.) (Müslim, Birr, 15)


"Cana Kıyma ve Ölüm Idris Yavuzyigit İdris YAVUZYİĞİT" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları