Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
ENDOPLÂZMİK RETİKULUM
2
Hücre içi zar sisteminin büyük bir kısmını ER teşkil eder.
Sitoplâzmik matriksin dışında kalan zarla çevrili yassı veya yuvarlak keseler, kesecikler (veziküller), paralel kese dizeleri (sisternalar), tüpçükler, tüpler veya aralıklar şeklinde olan yapıya endoplâzmik retikulum denir. Bu terim daha önceki araştırıcıların ışık mikroskobunda gördükleri yapı için kullandıkları ergastoplâzma deyiminin karşılığıdır.
3
Endoplâzmik retikulum zarları hücre içinde devamlı bir ağ şeklinde yayılmış olarak bulunurlar.
Endoplâzmik retikulum terimi ilk defa K. R. PORTER tarafından 1945 de, fibroblast hücrelerinde gösterilen yapı için kullanılmış ve sitoplâzmanın dış tarafa yakın bölgesinden ziyade endoplâzma bölgesinde daha yoğun olarak görüldüğü için bu isim verilmiştir.
4
GER Ribozomlar
5
Çekirdek kılıfı Çekirdek Ribozomlar Granüllü ER Düz endoplazmik retikulum
6
DER, GER ve Ribozomlar (Şematik)
10
Hücrenin tipi, büyüme safhası, farklılaşması ve görevi ile ilgili olarak çeşitli endoplâzmik retikulum dağılışı görülebilir. Eritrositler hariç, incelenmiş bütün ökaryot hücrelerde endoplâzmik retikulum bulunmuştur. Endoplâzmik retikulum zarları ile çevrili olan boşluklara genel olarak sisterna boşluğu denir. Böylece zarların dışında kalan sitoplâzmik matrikse de sitosol denir.
11
İki çeşit endoplâzmik retikulum vardır.
Bunlar granüllü endoplâzmik retikulum ve granülsüz endoplâzmik retikulum tipleridir. GER ve DER Granüllü endoplâzmik retikulum ile granülsüz endoplâzmik retikulum arasında birbirine bir geçiş olduğunu çeşitli elektron mikrograflardan izlemek mümkün olmuştur. Bu iki tipin birbirine bağlı olması GER 'den granülsüz keseciklere bir materyalin taşındığını göstermektedir.
12
Endoplâzmik retikulum zarları birim zar yapısındadır
Endoplâzmik retikulum zarları birim zar yapısındadır. Kalınlığı ortalama 50–60 A° olup hücre zarından incedir. Granüllü endoplâzmik retikulum keseleri veya kanalları 250–5000 A° arasında değişen bir çapta olurlar. Bu ölçü hücrelerin faaliyetine ve tipine göre fark eder. Granüllü endoplâzmik retikulum, enzim salgılayan hücrelerde olduğu gibi, proteinleri ve buna bağlı bileşikleri sentezleyen hücrelerde de çok iyi gelişmiştir Pankreasın ekzokrin hücrelerinde çok iyi gelişmiş olan granüllü endoplâzmik retikulum keselerinin ancak uçlarında düz endoplâzmik retikulum bulunur.
13
GER ile çekirdek kılıfının dış zarı arasında birleşme yerleri görülebilir
Granülsüz ER morfolojisi daha farklıdır. Daha çok, küçük çapta (5000–1000 A°), fakat zarı daha kalınca (70–80 A°) kesecikler halinde olan granülsüz ER sitoplâzmada ağ şeklinde bir dağılma gösterir. Zar üzerinde ribozom granülleri yoktur. GER ile devamlı bir sistem teşkil eder.
17
Steroid ve lipit sentezi yapan hücrelerde DER iyi gelişmiştir
Steroid ve lipit sentezi yapan hücrelerde DER iyi gelişmiştir. Meselâ gonatlarda, adrenal bezde, yağ bezlerinde bu tip ER bulunur. Bundan başka glikojen sentezi ve depolaması yapan karaciğer hücreleri ile impuls nakli yapan kas hücrelerinde de DER vardır. Karaciğer hücrelerinde granülsüz ER geniş bir yer işgal eder ve GER keseleriyle devam eden küçük tüpçükler şeklindedir. Glükoz-6-fosfatın defosforilasyonu ile glükoz teşekkülünü katalizleyen glükoz-6-fosfataz enzimi karaciğerde DER 'in ürünü olan karakteristik bir enzimdir. Bu reaksiyon sonunda, enerji glikojen halinde depolanır.
19
Küçük glikojen granülleri karaciğer hücrelerinin DER zarlarının dış tarafına yapışmış olarak bulunurlar. Vücutta kimyasal enerjiye ihtiyaç olan yerlerde, hormon kontrolü altında, glikojen parçalanır. Fosforilaz enzimi glikojeni glukoz-1-fosfata ayırır. Bu da sitoplâzmada glukoz-6-fosfata dönüşür. DER zarında bulunan glukoz-6-fosfataz enzimi fosfat grubunun fosfatlı şekerinin fosfatını ayırır ve glukozun DER zarı boşluklarına geçmesini sağlar. Bu glukoz, kan akımı ile ihtiyaç olan yere ulaşır. Hücreye giren glukoz tekrar fosforile ve metabolize olur.
20
Hem düz hem de GER bir çok hücrede beraber bulunur
Hem düz hem de GER bir çok hücrede beraber bulunur. Fakat oranları farklıdır. Pankreas hücrelerinde olduğu gibi, bazı hücrelerde sadece granüllü tipi bulunur. Epitel hücrelerinde ise hemen bütün ER granülsüzdür. Birçok hücrede de ER çok sınırlı olarak bulunur. Genel olarak ER zarlarının protein oranı yüksektir. Yaklaşık olarak her protein molekülü için 23 fosfolipit molekülü bulunduğu hesaplanmış ve protein çeşidinin 30–40 kadar olabileceği gösterilmiştir.
21
GOLGİ KOMPLEKSİ
22
Golgi kompleksi
24
Golgi keseleri Lümen Kesecikler (Veziküller) Golgi kompleksi
25
Lümen Kesecik (Vezikül) Golgi kompleksi
26
Golgi Kompleksinin Bulunuşu
İlk defa 1885' de PLATNER tarafından keşfedilmiştir. Ancak 1898 'de İtalyan bilim adamı GOLGI tarafından bir tür baykuşun sinir hücrelerinde varlığı gösterilmiştir. Daha sonra hemen bütün omurgalı hayvanların hücrelerinde bu organelin bulunduğu ortaya çıkarılmıştır. Bitki hücrelerinde de ışık mikroskobu ile sitoplâzma içinde dağılmış olarak bulunan bu yapılar için golgiyozom veya diktiyozom adları kullanılmıştır.
27
Golgi Kompleksinin Yapısı
Endoplâzmik retikulum ile devamlılığı gösterilmiştir. Fakat endoplâzmik retikulumdan üzerinde ribozom granülleri bulunmayışı ile ayrılır. Hatta organelin çevresinde de ribozom granülleri yoktur. Bu sebeple bu organel protein sentezi ile ilgili değildir. Elektron mikroskobu ile çift olarak uzanan yassılaşmış keselerden oluşan bir demet ile bunun çevresine farklı büyüklükte ve çok sayıda yuvarlakça kesecikler oluştuğu gösterilmiştir.
28
Yassılaşmış zar keseleri bir merkez yapı teşkil ederler
Yassılaşmış zar keseleri bir merkez yapı teşkil ederler. Birkaç yassı kese paralel olarak uzanır. Paralel keselerin, içinde kalan aralığın eni 1 mikron kadar olabilir. Paralel keselerin uçlarına doğru aralık daha genişler. Her Golgi kompleksi tipik olarak 3–8 kadar paralel uzanan yassı keseden yapılmıştır. Keselerin sayısı hücre tipine, göreve ve diğer faktörlere bağlıdır. Bazı çekirge spermatositlerinde 10 kese bulunmasına karşılık fare spermatogonyumlarında 6-9 yassı kese bulunur.
29
Organelin çevresinde yassı keselerden gelişen küçük kesecikler (veziküller) bulunur. Büyüklükleri farklı olur. Bazen kesecikler yassı keselerin ucundan itibaren dışa doğru dizilmiş küçük bir dizi teşkil edebilirler. Bu keseciklerin yassı keselerin kenarlarından, bölünerek veya koparak meydana gelmiş olduklarını gösterir.
30
Faal olmayan ve salgı yapmayan hücrelerin Golgi kompleksi çevresinde kesecikler ve yuvarlak keseler bulunmayabilir. Kesecikler veya keseler genellikle yassı keselerin çevresinde görülür.
31
Bu büyük keseler, yassı keselerin içinde salgı materyali birikmesi sonucu, yassı kesenin şişmesi ile teşekkül ederler. Şişen kısım zarı ile birlikte keseden kopup ayrılır. Golgi kompleksinin yapısı oldukça sabit ise de farklı hücre tiplerinde yapısı, yeri, büyüklüğü farklı olur. Hücrenin fizyolojik durumuna göre de Golgi kompleksinin yapısında farklar gözlenir. Hücrenin salgı aktivitesine göre keselerinin ve keseciklerin sayılarında azalma veya çoğalma olabilir. Hücrede birden fazla Golgi kompleksi bulunabilir.
32
Ç GER M Golgi kompleksi keseleri ve vezikülleri
33
Dış kese Veziküller Lümen
34
Golgi Kompleksinin Kutuplu Oluşu
Golgi kompleksinin hücrenin apikal ucuna yakın olan keselerine trans yüzü (iç yüz), endoplâzmik retikuluma yakın olanlarına cis yüzü (dış yüz) denir. Özellikle trans yüze yakın olan keselerin uçları genişler. Hücre fraksiyonlarında Golgi keseleri, düz endoplâzmik retikulum keseleri ile birlikte bulunur. Golgi kompleksi ile ER zarları arasında GER’den Golgi kompleksine materyal taşıyan yapılar bulunur. Bunlara geçit elemanları denir.
35
Golgi kompleksinin şeması ve hücrede yeri
Zarlı kesecikler Golgi cihazı Endoplazmik retikulum Çekirdek kılıfı Golgi kompleksinin şeması ve hücrede yeri
36
GOLGİ KOMPLEKSİ GER DER Hücre zarı Hücre zarı Cis yüzü Trans yüzü
37
DER GER Golgi M
38
Sentezlenen pankreas enziminin 10–20 dakika içinde granüllü endoplâzmik retikulumdan Golgi kompleksine geçtiği görülmüştür. Golgi keselerine ulaşan keseciklerin bazıları üzerinde protein bir örtü bulunur. Bunlara örtülü kesecikler denir. Golgi keseleri cis ve trans uçlarında farklılık gösterir.
39
Dış yüzün zarları da iç yüzeyinkinden hayli incedir.
Dış yüzün zarlarının kalınlığı ER zarlarınınki kadar olup 50–60 A° dur. İç yüzün zarları ise, plâzma zarınınkine yakın olup 75–100 A° kadar olur. Golgi kompleksinin ER ile plâzma zarı arasında bir geçit organeli olduğu ve bir zar tipinden diğerine doğru gelişen bir farklılaşmaya uğradığı düşünülmektedir. Golgi zarları daha çok plâzma zarına benzer.
40
Golgi kompleksinin DER zarlarının birleşmesiyle teşekkül ettiği düşünülmektedir.
Düz endoplâzmik retikulum keseleri Golgi kompleksinin dış yüzünü teşkil etmek üzere birleşirler. Bu tarafa teşekkül yüzü (formasyon yüzü) de denir. Meydana gelen kese demetlerinin öbür tarafı olgunlaşma yüzü'nü teşkil eder. Bir materyalin Golgi kompleksinin dış yüzünden iç yüzüne doğru kese demetlerini geçmesi yaklaşık 20–40 dakika sürer.
41
Cis yüzü Trans yüzü Golgi Cihazı Golgi Cihazı ER den gelen geçit
elemanları Yeni oluşan vezikül Trans yüzü Golgi’den ayrılan veziküller
42
Geçit elemanları Cis yüzü Ortadaki keseler Geçiş keseleri Trans yüzü Salgı kesecikleri
43
Bir zarla çevrili salgı materyalinin Golgi kompleksi aracılığı ile ER dan plâzma zarına ulaşmasında zarın bizzat bir taraftan bir tarafa aktığı düşünülmektedir. ER’un integral proteinlerinin Golgi kompleksinin dış yüzünde bulunması, buna karşılık iç yüzünde bulunmaması da bunu destekleyen delillerdir. Zar akışı sırasında, muhtemelen bu proteinler zardan ayrılır.
44
Golgi Kompleksinin Yeri
Kutuplaşmış yapı gösteren hücrelerde Golgi kompleksi genellikle bir tane olup tek ve büyük bir yapı halindedir. Yeri sabit olan bu yapı salgı çıkarılan hücre yüzeyi ile çekirdek arasında bulunur. Tiroit bezi hücrelerinde ve bağırsak epitelinin mukus hücrelerinde, mide bezlerinin peptik hücrelerinde böyledir.
45
Mide bezlerinin paryetal hücrelerinde ise hücrenin alt kısmında yer alır.
Fakat sinir hücrelerinde, karaciğer hücrelerinde ve bitki hücrelerinde organelin yeri bir kutuplaşma göstermez ve birden fazla sayıda organel bulunur. Karaciğer hücrelerinde 50 kadar Golgi kompleksi hücrenin içine dağılmış bulunmaktadır. Tükrük bezi hücrelerinde, tek bir hücrede bulunan Golgi kompleksi sayısı bini geçmektedir.
46
Çekirdek Golgi kompleksi Kültür hücrelerinde (epitel) çekirdek (Yeşil) ve Golgi kompleksi (Kırmızı) (Floresan Mikroskobu).
47
Golgi Kompleksinin Görevi
Golgi kompleksinin sentez ve salgılama işlerinde görevli olduğu gösterilmiştir. Salgı hücrelerinin bazıları, organizmanın başka yerlerinde kullanılmak üzere protein sentezlerler. Bunlarda yaygın bulunan iyi gelişmiş, GER vardır. Bu tip hücrelerde Golgi kompleksinin fonksiyonu iyi incelenmiştir.
48
Polipeptit hormonları sentezleyen endokrin bezler,
enzim ve mukoproteinler salgılayan tükrük bezleri, antikorları salgılayan plâzma hücreleri, pankreasın sindirim enzimlerini salgılayan asinar hücreleri, bağırsağın mukoprotein salgılayan goblet hücreleri, kollagen ve proteoglikanları salgılayan kıkırdak hücreleri, serum proteinlerini salgılayan karaciğer hücreleri, hücre duvarını teşkil eden maddeleri salgılayan bitki hücreleri aynı görevleri yapan benzer organellere ve bolca bulunan granüllü endoplâzmik retikuluma sahiptirler. Yine de bu tip hücreler arasında kendilerine özgü değişiklikler mevcuttur.
49
Kobaya işaretli lösin verildikten sonra, aralıklı olarak otoradyografik incelemede, işaretli amino asidin önce GER içinde yer aldığı, sonra Golgi kompleksine yakın olan GER bölgesine geçtiği görülür. Buradan bu maddelerin Golgi kompleksi keselerine ve daha sonra salgı keseciklerine geçtiği ve nihayet işaretli amino asidin zimogen granüllerine girdiğini göstermiştir. Bu gözlemlerden anlaşıldığı gibi, işaretli amino asit GER ribozomlarında polipeptit zincirlerine sentezlenmektedir. Bu zincirler daha sonra GER lümenine girerek Golgi’ye taşınır ve Golgi kompleksi keselerinde yoğunlaşır.
50
Golgi keselerinin cis ucundan Golgi kompleksine giren materyal ile trans ucundan ayrılan materyal farklı olur Polipeptit zincirleri veya protein Golgi keselerinde ilerlerken keselerin duvarlarındaki enzimlerin faaliyeti ile değiştirilmektedir. Pankreasın asinar hücrelerinin Golgi kompleksinde GER’den gelen proinsülin molekülü, Golgi zarlarında bulunan proteolitik bir enzimle iki zincire ayrılmaktadır.
51
Birçok salgı maddesinde karbohidratlar bulunur.
Karaciğerden salgılanan serum albumini ve pankreasın enzimleri sadece proteinden oluşur. Bunların dışındaki salgı proteinleri daima karbohidratlar ile birlikte bulunur. Çoğunlukla bu maddeler glikoproteinler, proteoglikanlar sadece polisakkaritlerdir. Karbohidrat miktarı salgı çeşidine göre az veya çok olabilir. Antikorlarda karbohidrat miktarı azdır. Buna karşılık, kıkırdağın matriksinin kondromukoproteininin çoğu karbohidrattır. Sinüs sıvılarının içindeki hiyaluronik asit, bitki duvarları materyali sadece karbohidrat olan salgılardır.
52
Salgı materyaline karbohidrat bağlanması bağırsağın goblet hücrelerinde otoradyografi ile gösterilmiştir. Bu hücreler musin salgılar. Musinin içinde fazla miktarda karbohidrat bulunmaktadır. Radyoaktif işaretli şekerin proteine bağlanmasının Golgi kompleksi içinde olduğu gösterilmiştir.
53
Lipoproteinlerin sentezlenmesinde de Golgi kompleksinin rol oynadığı gösterilmiştir.
Farelerin kullanıldığı bir deneyde farenin karaciğerinin yarısı kesilmiş, bir hafta sonra, birkaç saat aç bırakılan bu farelere bol yağlı besin verilmiş, sonra deney için karaciğerleri çıkarılmıştır. Lipoproteinlerin 400 A° granüller halinde önce DER’ da görülmeye başlandığı, sonra Golgi kompleksinin konkav keselerinde görüldüğü, nihayet keselerin ucundan keseciklere geçerek salgı granülleri halinde ayrıldığı tespit edilmiştir.
54
GER de protein kısmı sentezlenen lipoprotein, DER’den Golgi keselerine geçtiğinde burada proteine lipitler eklenir. Golgi kompleksinin önemli bir görevi lizozomların teşekkülünde görülür. Çok sayıda hidroliz enzimleri kapsayan lizozomlar tipik salgı kesecikleri halinde teşekkül eder. GER de sentezlenen enzimler, aynı şekilde Golgi kompleksine geçerek küçük keseciklere verilir ve küçük keseciklerin birleşmesi ile lizozomlar meydana gelir. Spermatitlerde Golgi kompleksi akrozom teşekkülü ile ilgilidir.
55
Sekonder lizozom Primer lizozom Golgi kompleksi Lizozom teşekkülünde Golgi kompleksinin rolü
56
Süt bezi hücrelerinde protein granüllerinin,
lökositlerdeki lizozomal granüllerin, bazı oositlerde vitellüs damlacıklarının, mukoproteinlerin, mukopolisakkaritlerin Golgi kompleksinin keselerinde paketlenerek bırakıldığı gösterilmiştir. Böylece hücrede GER ve DER’de sentezlenen çeşitli maddeler Golgi kompleksine gelir ve burada bu maddelere, gerekiyorsa başka maddeler eklenir ve sentezlenen maddeler organelin uçlarından kopup ayrılan kesecikler içinde zarla çevrili granüller halinde paketlenmiş olurlar.
57
GER Çekirdek DER Çekirdek Hücre zarı Por Salgılanan protein Salgı
keseciği Ribozom Sisterna Cis yüzü Trans yüzü Protein Geçit elemanı Golgi cihazı DER
58
ER Golgi cihazı Lümeni GER Sisterna Plazma Zarı Materyal akışı Protein
salgılanması Hücre dışında kullanılacak protein Golgi’nin lümeni Hücrede kullanılacak protein Plazma Zarı Materyal akışı
59
G Çekirdek G
60
G Çekirdek Çekirdek, Golgi kompleksleri, granüller
61
Bitki hücresinde Golgi kompleksi (Diktiyozom)
duvarı Bitki hücresinde Golgi kompleksi (Diktiyozom)
62
Bir bitki hücresinde Golgi kompleksi (TEM, x11 010)
63
Bir bitki (Sauromatum guttatum) parankima hücresinde Golgi kompleksi (TEM, x17 770)
64
Golgi Golgi Mısır bitkisinin kök hücresinde Golgi kompleksleri
65
LİZOZOMLAR
66
Lizozomların Bulunuşu ve Morfolojisi
Sitoplâzmik matriks içinde bulunan ve belirgin ve farklı yapıda olan bir organel de lizozomdur. Santrifüjle ayrılan bu parçacıklarda asit fosfataz ve diğer hidrolazların yüksek oranda bulunduğu gösterilmiştir. Bu parçacıklar 250A°- bir mikrona kadar değişen büyüklükte ve birim zarla çevrili ayrı bir organeldir.
67
Enzim özelliklerine dayanılarak, 1955'de, NOVIKOFF tarafından EM ile varlığı gösterilen bu organele lizozom adı verilmiştir. İçeriklerinin elektron yoğunluğunun da farklı olması tanınmalarını güçleştirir.
68
Lizozomlarda Bulunan Enzimler
Çeşitli hücrelerden 60 kadar farklı enzimin lizozomlarda yeri gösterilmiştir. Bu enzimlerin özelliği hafif asit ortamda her türlü biyolojik bileşikleri parçalamalarıdır. Yani hepsi hidrolitik enzimlerdir ve optimal faaliyetlerini yaklaşık pH 4.6' da gösterirler. Canlı hücrelerde bu enzimler proteazlar, fosfolipazlar, fosfatazlar, lipazlar, glikozidazlar, sülfatazlar, nükleazlar (RNAaz, DNAaz) v.s. dir
69
Hidrolazlar, canlı organizmaların temel yapılarını yani nükleik asitleri, karbohidratları, proteinleri, yağları parçalarlar. Bunlar lizozomun içine alınarak parçalanır. Lizozomların içindeki enzimler GER ribozomları tarafından sentezlenir ve zarların lümenine bırakılır. Endoplâzmik retikulum zarları ile Golgi kompleksine taşınan enzimler burada bir zarla çevrili küçük kesecikler şeklinde paketlenir. Bunlara depo granülleri denir. Bu yapıların yaşlanmış mitokondrileri içlerine alarak sindirdikleri gözlenmiştir.
70
Asıl görevleri hücre içi sindirimi yapmaktır
Asıl görevleri hücre içi sindirimi yapmaktır. Hücreye pinositoz veya fagositozla giren büyük molekülleri kapsayan vaküoller depolanmış enzimleri taşıyan bu granüllerle birleşirler. Sindirim enzimleri yabancı yapıları veya molekülleri sindirir. Geriye kalan sindirim artıkları hücrenin dışına bırakır. Lizozom zarı hasar görürse enzimler hücre içine yayılırlar ve bütün hücrenin sindirilmesine sebep olurlar. Tek bir lizozom çok çeşitli enzim kapsayabileceği gibi farklı hidroliz enzimleri farklı lizozomlarda bulunabilir
71
Peroksizom Mitokondri kalıntısı kalıntısı
Çekirdek Lizozom Peroksizom Mitokondri kalıntısı kalıntısı Beyaz kan hücresinde lizozomlar (üstte), içinde mitokondri ve peroksizom parçaları bulunan bir lizozom (sağda)
72
Primer lizozom Atık yapı Lipit Çekirdek
73
Lizozomların Teşekkülü ve Tipleri
Lizozom teşekkülü Golgi kompleksinde salgı granüllerinin teşekkülüyle olur. Lizozomların sitolojik olarak tanınması kimyasal olarak tanınmasından daha güçtür. Farklı hücrelerde şekil ve büyüklüğü çok değişebilen lizozomlar bulunur. İçlerinde mutlaka asit fosfatazlar bulunduğu için dokularda yapılan sitokimyasal testlerle gösterilmeleri mümkündür.
74
Lizozomları, görev aldığı hücre içi sindiriminde, sindirilecek substrata göre 2 grup altında toplanır. Birincisi heterofajidir. Sindirilecek yapı hücreye dışarıdan girmiştir. Hücreye dışarıdan giren bir parçanın teşkil ettiği vaküole heterofagozom (fagozom) denir. Bir hücreli hayvanlarda endositozla giren yapı bir besindir ve bir besin vakuolü teşekkül eder. Çok hücreli organizmalarda, meselâ lökositler ve makrofajlar için bu heterofagozomların içindeki yapıya karşı vücut savunması yapılacaktır veya karaciğer hücrelerine pinositozla giren kan serumu proteinleri parçalanacaktır.
75
Lizozomla endositotik yapının zarlarında, birleşmeyi kolaylaştıracak aynı tanıma sistemlerinin bulunması gerekir. otofaji’de sindirilecek yapı hücrenin içinden gelir. Hücrenin mitokondri, zar parçaları gibi yapılarının sindirilmesinde otofagozomlar teşekkül eder. Lizozomları iki tip olarak ayırmak mümkündür. Golgi kompleksi ile paketlenerek meydana gelen ve küçük keseciklerin birleşmesiyle ortaya çıkan depo granüllerine primer lizozom denir. Primer lizozomda sadece bir çeşit enzim bulunabilir ve substrat yoktur.
76
Lizozomlar Hücre Heterofaji-Otofaji zarı Fagositoz GER Geçit elemanı
Golgi cihazı Besin Lizozomlar Otofaji Besin kofulu Fagositoz Heterofaji Sindirim
77
İkinci tip sekonder lizozomlardır
İkinci tip sekonder lizozomlardır. Bunlar otofagozom veya heterofagozomların (besin vaküolleri) primer lizozomlarla birleşmesiyle teşekkül ederler. Yani sekonder lizozomlar hücre tarafından fagositozla alınan bir vaküol içindeki yabancı maddelerin (heterofagozom) primer lizozomlarla birleşmesinden meydana gelebilir.
78
Sindirim sonucu teşekkül eden ve zardan geçebilecek büyüklükte olan materyal lizozom zarından yavaşça sitoplâzmaya bırakılır ve hücre tarafından kullanılır. Sindirilmeyen madde ise lizozomda kalır. Sekonder lizozom hücre içinde bu görevini tekrarlar. Bir hücrelilerde sekonder lizozom içinde sindirim sonucu artan madde ile oluşan artık yapı ekzositozla hücre dışına çıkarılır. Omurgalı hücrelerinde artık yapıyı kapsayan lizozom hücrenin içinde kalır. Bu kalış hücrenin yaşlanmasına sebep olur.
79
Hücre yaşlandıkça bu granüllerin sayıları artar
Hücre yaşlandıkça bu granüllerin sayıları artar. Yaşlı hayvanların sinir hücrelerinde bulunan pigment inklüzyonları bu şekilde meydana gelir. Otofagozomlar, hücrede patolojik şartlarda veya özel fizyolojik şartlarda meydana gelebilir. Meselâ aç bırakılan bir hayvanın karaciğerinde sayısız otofagozomlar teşekkül eder. İçlerinde mitokondri artıkları görülür. Böylece lizozomlar hücrenin içindeki bazı parçaların ortadan kaldırılmasını sağlarlar. Bu bazı hayvanların metamorfozunda kullanılan fizyolojik bir metottur.
80
Lizozomlar
81
Kurbağa metamorfozunda, kuyruk hücrelerindeki lizozomların içinde bulunan katapsin enzimlerinin faaliyetiyle dejenere olarak ufalır ve yok olur. Bu olaylara otoliz, histoliz gibi adlar verilir. Kısaca otoliz veya histoliz hücre veya dokuların erimesidir.
82
Lizozomlar, eritrositler hariç, incelenen bütün hücrelerde bulunmuştur
Lizozomlar, eritrositler hariç, incelenen bütün hücrelerde bulunmuştur. Bitki hücrelerinde de benzer organeller vardır. Yalnız bakterilerde böyle zarla çevrili bir yapı yoktur. Fakat lizozom enzimlerinin karakterlerini gösteren hidrolazlar bakterilerde de bulunur. Lizozomlar en tipik ve en çok lökositlerde granüller halinde bulunurlar.
83
Mitokondri Lizozom Golgi kompleksi
86
Mültivesiküler cisim Lizozom
88
Peroksizom Lizozom Peroksizom
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.