Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
TİCARET AHLAKI
2
HELAL KAZANCIN ÖNEMİ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَأْكُلُواْ أَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ إِلاَّ أَن تَكُونَ تِجَارَةً عَن تَرَاضٍ مِّنكُمْ وَلاَ تَقْتُلُواْ أَنفُسَكُمْ إِنَّ اللّهَ كَانَ بِكُمْ رَحِيماً 29. Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı, bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin. Ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, sizi esirgeyecektir. Nisa 4/29
3
HELAL KAZANCIN ÖNEMİ Rasulullah buyurdu ki: مَا أَكَلَ أَحَدٌ طَعَامًا قَطُّ خَيْرًا مِنْ أَنْ يَأْكُلَ مِنْ عَمَلِ يَدِهِ وَإِنَّ نَبِيَّ اللَّهِ دَاوُدَ عَلَيْهِ السَّلَام كَانَ يَأْكُلُ مِنْ عَمَلِ يَدِهِ Hiç kimse kendi elinin emeğinden daha hayırlı bir lokma yememiştir. Allah’ın Peygamberi olan Davut da kendi elinin emeğini yerdi. Buhari, Buyu’, 15.
4
HELAL KAZANCIN ÖNEMİ Rasulullah, bir sabah ashabı ile oturup sohbet ediyordu. O sırada kuvvetli bir genç erkenden iş yerine doğru geçti. Ashaptan bazıları onun hakkında şöyle dedi: يَا رَسُولَ اللهِ: لَوْ كَانَ هَذَا فِي سَبِيلِ اللهِ؟ “Ey Allah’ın Rasulü! Keşke gençliğini ve gücünü Allah yolunda değerlendirseydi. Erkenden dünyalık kazanmaya gideceğine, buraya gelip birkaç şey öğrenseydi” Rasûlullah onlara şu cevabı verdi:
5
إِنْ كَانَ خَرَجَ يَسْعَى عَلَى وَلَدِهِ صِغَارًا فَهُوَ فِي سَبِيلِ اللهِ،
“Öyle demeyin! Şayet bu genç küçük çocuğunun ihtiyacını temin etmek için gidiyorsa o Allah yolundadır, وَإِنْ كَانَ خَرَجَ يَسْعَى عَلَى أَبَوَيْنِ شَيْخَيْنِ كَبِيرَيْنِ فَهُوَ فِي سَبِيلِ اللهِ، Eğer yaşlı anne babasının ihtiyaçlarını temin etmek için gidiyorsa bu kişi Allah yolundadır. وَإِنْ كَانَ يَسْعَى عَلَى نَفْسِهِ يُعِفُّهَا فَهُوَ فِي سَبِيلِ اللهِ، Eğer kendini iffetli tutmak için gidiyorsa o Allah yolundadır.
6
وَإِنْ كَانَ خَرَجَ رِيَاءً وَمُفَاخَرَةً فَهُوَ فِي سَبِيلِ الشَّيْطَانِ
Fakat bu kişi insanlara karşı gösteriş ve övünmek için çalışıyorsa şeytanla beraber ve şeytanın yolundadır” Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, 19/129; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 4/325.
7
HELAL KAZANCIN ÖNEMİ Muaz b. Abdullah’ın amcası anlatıyor: “Biz bir cemaatte idik. Rasulullah da yanımıza çıkageldi… Oradakilerin zenginlik hususunda sohbete daldıkları bir esnada Hz. Peygamber; لَا بَأْسَ بِالْغِنَى لِمَنْ اتَّقَى وَالصِّحَّةُ لِمَنْ اتَّقَى خَيْرٌ مِنْ الْغِنَى “Muttaki için zenginliğin bir zararı yok, ancak sıhhat, muttaki için zenginlikten daha hayırlıdır” buyurdular. İbn Mace; İbn Hanbel.
8
Rasulullah buyurdu ki:
أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا اللَّهَ وَأَجْمِلُوا فِي الطَّلَبِ، فَإِنَّ نَفْسًا لَنْ تَمُوتَ حَتَّى تَسْتَوْفِيَ رِزْقَهَا وَإِنْ أَبْطَأَ عَنْهَا، فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَجْمِلُوا فِي الطَّلَبِ، خُذُوا مَا حَلَّ، وَدَعُوا مَا حَرُمَ “Ey insanlar! Allah’tan hakkıyla sakının ve (dünyevi) talepte mutedil olun. Zira hiçbir kimse (Allah’ın kendisine takdir ettiği) rızkını eksiksiz elde etmeden ölmez. Rızkı gecikse bile ona kavuşacaktır. Öyleyse Allah’tan hakkıyla sakının ve (dünyevi) talepte mutedil olun, helal olanı alın ve haram olanı terk edin.” İbn Mace.
9
Lokman Hekim’in hikmetleri arasında oğluna şunları söylediği yer alır;
“Ey oğul! Helâl kazanç ile yoksulluktan korun. Yoksul düşen kimse üç musibetle karşılaşır: Birincisi, din zayıflığıdır. Çünkü fakirlik insanı kötülüğe sürükler. İkincisi, akıl zayıflığıdır. Çünkü ihtiyaç düşüncesi insanı şaşırtır. Üçüncüsü, mürüvveti ve insanlığı kaybolur.” Savî, Tefsîr, 3/56; Gazâlî, İhyâ, 1/763; Kimyâ-yı Saâdet, s. 230; Heytemî, el-Fetâva’l-Hadîsiyye, s. 44.
10
HARAMI HELALİ BİLMEK FARZDIR
Hz. Ömer şöyle buyurmuştur: لَا يَبِعْ فِي سُوقِنَا إِلَّا مَنْ قَدْ تَفَقَّهَ فِي الدِّينِ “Bizim çarşımızda ancak dini bilen kimseler satış yapsın!” Tirmizi.
11
HARAMI HELALİ BİLMEK FARZDIR
İbn Abidin farz-ı ayn ilimleri sayarken şöyle demektedir: “… Meslek erbabına ve bir şeylerle meşgul olan herkese, o mevzudaki haramdan kaçınabilmesi için onunla ilgili ilmi ve ona terettüp eden ahkamı öğrenmesi farzdır. Dolayısıyla alış-veriş ile ilgili bilgiler de bu meselelerle uğraşan kimselere farzdır.” Hadis Ans., I, 440.
12
TİCARET İBADETE ENGEL OLMAMALI
رِجَالٌ لَّا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَن ذِكْرِ اللَّهِ وَإِقَامِ الصَّلَاةِ وَإِيتَاء الزَّكَاةِ يَخَافُونَ يَوْماً تَتَقَلَّبُ فِيهِ الْقُلُوبُ وَالْأَبْصَارُ 37. Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar. Nur 24/37
13
DÜRÜST SATICININ FAZİLETİ
Rasulullah buyurdu ki: التَّاجِرُ الْأَمِينُ الصَّدُوقُ الْمُسْلِمُ مَعَ الشُّهَدَاءِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ Güvenilir ve dürüst satıcı, kıyamet günü şehitlerle beraberdir. İbn Mace.
14
DÜRÜST SATICININ FAZİLETİ
Rasulullah buyurdu ki: إِنَّ التُّجَّارَ يُبْعَثُونَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فُجَّارًا إِلَّا مَنْ اتَّقَى اللَّهَ وَبَرَّ وَصَدَقَ “Kıyamet günü tüccarlar günahkarlar olarak diriltileceklerdir. Ancak Allah’tan sakınanlar, iyilik yapanlar ve doğruluktan ayrılmayanlar müstesnadır. Hadis Ans., I, 425.
15
MÜŞTERİYİ ALDATMAK Ebu Hureyre anlatıyor: Rasulullah çarşıda bir yiyecek yığınına rastlayınca elini yığına daldırıp çıkarınca parmaklarına yaşlık bulaştı. Satıcıya; “Ey mal sahibi, nedir bu?” diye sordu. Satıcı; “Ey Allah’ın Rasulü, yağmur ıslattı” deyince Rasulullah şöyle dedi: أَفَلَا جَعَلْتَهُ فَوْقَ الطَّعَامِ كَيْ يَرَاهُ النَّاسُ مَنْ غَشَّ فَلَيْسَ مِنِّي “Bu yaşlığı üste getirip herkesin görmesini sağlayamaz mıydın? Kim bizi aldatırsa o bizden değildir!” Hadis Ans., I, 478; Müslim.
16
MÜŞTERİYİ ALDATMAK Sahabeden Ukbe b. Amir şöyle dedi: وَلَا يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ بَاعَ مِنْ أَخِيهِ بَيْعًا فِيهِ عَيْبٌ إِلَّا بَيَّنَهُ لَهُ “Müslüman bir kimsenin, bir malda kusur olduğunu bildiği halde müşteriye haber vermeden satması haramdır.” İbn Mace.
17
MÜŞTERİYİ ALDATMAK İmam Gazali, "İhyau Ulumi’d-Din" adlı meşhur eserinde Yunus b. Ubeyd adındaki bir tüccarın örnek bir hareketinden söz eder. Bu zatın dükkanında 200 dirhemden 400 dirheme kadar muhtelif fiyatlarda kumaşlar varmış. Yunus b. Ubeyd bir defa kardeşinin oğlunu dükkanda bırakıp namaza gitmiş. Dönüşte birisinin elinde kumaş görmüş ve kendi dükkanındaki 200 dirhemlik kumaşlardan olduğunu anlamış. Adama: Kumaşı kaça aldın? Diye sormuş. Adam: Dörtyüz dirheme aldım, demiş. Yunus: - Aldanmışın, kumaşın değeri 200 dirhemdir, geri dön paranın üstünü al, demiş Adam: - Bu kumaş bizim orda 500 dirhem de eder, aldanmış değilim, demiş.
18
Yunus: - Hayır, olmaz, götür kumaşı geri ver
Yunus: - Hayır, olmaz, götür kumaşı geri ver. Öğüt vermek, dünya kârından hayırlıdır, deyince adam kumaşı dükkana götürmüş ve iki yüz dirhemini geri almış. Yunus yeğenine dönmüş: - Allah'tan korkmadın mı, iki yüz dirhemlik kumaşı dört yüz dirheme nasıl verdin? Müslümanlara öğüt vermeyi terkettin. Müşterinin bu konudaki bilgisizliğinden yararlanarak iki yüz dirhemlik kumaşı iki katına dört yüz dirheme sattın, böyle olur mu? diyerek onu azarlamış. Yeğeni: - Vallahi o malı kendi rızası ile aldı, deyince, Yunus b. Ubeyd: - Peki, o razı oldu, senin vicdanın buna nasıl rıza gösterdi, dedi.
19
YEMİNDEN KAÇINMAK Rasulullah buyurdu ki: اَلْحَلِفُ مَنْفَقَةٌ لِلسَّلْعَةِ مَمْحَقَةٌ لِلْكَسْبِ “(Ticarette yalan) yemin, mala rağbeti arttırır ama kazancı giderir. Buhari, Müslim.
20
YEMİNDEN KAÇINMAK Rasulullah buyurdu ki: يَا مَعْشَرَ التُّجَّارِ إنَّ الْبَيْعَ يَحْضُرُهُ الْحَلِفَ وَالْكَذِبُ فَشُوبُوهُ بِالصَّدَقَةِ. “Ey tüccarlar! Satış işine yemin ve yalan karışmaktadır. Sizler sadaka karıştırın.” Ebu Davud, Tirmizi.
21
ÖLÇMEYİ TAM YAPMAK وَيْلٌ لِلْمُطَفِّفِينَ {1}
1. Eksik ölçüp noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun! اَلَّذِينَ إِذَا اكْتَالُوا عَلَى النَّاسِ يَسْتَوْفُونَ {2} 2. Onlar insanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, وَإِذَا كَالُوهُمْ أَوْ وَزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَ {3} 3. Onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise eksik ölçer ve tartarlar.
22
أَلَا يَظُنُّ أُولَئِكَ أَنَّهُمْ مَبْعُوثُونَ {4}
4. Onlar düşünmezler mi ki, tekrar diriltilecekler! لِيَوْمٍ عَظِيمٍ {5} 5. Büyük bir günde يَوْمَ يَقُومُ النَّاسُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ {6} 6. Öyle bir gün ki, insanlar o günde âlemlerin Rabbinin huzurunda divan duracaklardır. Mutaffifin 83/1-6
23
ÖLÇMEYİ TAM YAPMAK وَإِلَى مَدْيَنَ أَخَاهُمْ شُعَيْبًا قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَـهٍ غَيْرُهُ وَلَا تَنْقُصُوا الْمِكْيَالَ وَالْمِيزَانَ إِنِّي أَرَاكُمْ بِخَيْرٍ وَإِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ مُحِيطٍ Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin! Sizin için ondan başka tanrı yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik yapmayın. Zira ben sizi hayır (ve bolluk) içinde görüyorum. Ve ben, gerçekten sizin için kuşatıcı bir günün azabından korkuyorum.
24
وَيَا قَوْمِأَوْفُوا الْمِكْيَالَ وَالْمِيزَانَ بِالْقِسْطِ وَلَا تَبْخَسُواالنَّاسَ أَشْيَاءَهُمْ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ Ve ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adaletle yapın; insanlara eşyalarını eksik vermeyin; yeryüzünde bozguncular olarak dolaşmayın. بَقِيَّةُ اللَّهِ خَيْرٌ لَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ وَمَا أَنَا عَلَيْكُمْ بِحَفِيظٍ Eğer mümin iseniz Allah'ın (helâlinden) bıraktığı (kâr) sizin için daha hayırlıdır. Ben üzerinize bir bekçi değilim. Hud 11/84-86.
25
ÖLÇMEYİ TAM YAPMAK İbn Abbas anlatıyor: Hz. Peygamber ölçek ve terazi kullananlara şöyle hitap etti: إِنَّكُمْ قَدْ وُلِّيتُمْ أَمْرَيْنِ هَلَكَتْ فِيهِ أُمَمٌ سَالِفَةٌ قَبْلَكُمْ “Sizler bizden önce gelip geçen kavimleri helak eden iki işi üzerinize almış bulunmaktasınız.” Hadis Ans., I, 435.
26
İŞE ERKEN BAŞLAMAK Rasulullah buyurdu ki:
اللَّهُمَّ بَارِكْ لِأُمَّتِي فِي بُكُورِهَا Allah’ım! Ümmetime, günün ilk vakitlerinde yaptıkları işi bereketlendir.” Hadis Ans., XVII, 261; Ebu Davud.
27
PİYASA FİYATINI KENDİ BELİRLER
Ebu Said ahlatıyor: Rasulullah zamanında fiyatlar artmıştı. Halk ona müracaat ederek; غَلَا السِّعْرُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، فَقَالُوا: يَا رَسُولَ اللَّهِ، سَعِّرْ لَنَا، “Ey Allah’ın Rasulü! Fiyatları siz düzenleseniz” dediler. Hz. Peygamber şu cevabı verdi:
28
إِنَّ اللَّهَ هُوَ المُسَعِّرُ، القَابِضُ، البَاسِطُ، الرَّزَّاقُ، وَإِنِّي لَأَرْجُو أَنْ أَلْقَى رَبِّي وَلَيْسَ أَحَدٌ مِنْكُمْ يَطْلُبُنِي بِمَظْلِمَةٍ فِي دَمٍ وَلَا مَالٍ "Fiyatları koyan Allah'tır. Rızkı veren, artırıp eksilten de O'dur. Ben ise, hiç kimse benden ne kan ne de mal hususunda hak talebinde bulunmaz olduğu halde Allah'a kavuşmamı diliyorum.” Tirmizi, Ebu Davud.
29
PAZARLIK PAYI BIRAKARAK FİYATI YÜKSEK SÖYLEMEK YANLIŞTIR
Kayle Ümmü Beni Emmar anlatıyor: Rasulullah’ın yaptığı umrelerden birinde kendisine Merve’de yaklaştım ve şöyle sordum: “Ey Allah’ın Rasulü! Ben ticaret yapan bir kadınım. Bir şeyi satın almak istediğim zaman arzulağımdan daha düşük bir fiyat teklif ediyorum. Sonra yavaş yavaş arttırarak düşündüğüm fiyata geliyorum. Bir şeyi satacağım zaman da önce istediğimden daha yüksek bir fiyat teklif ediyor, sonra yavaş yavaş inerek arzuladığım fiyata geliyorum (böyle yapmama ne dersin?)” Şu cevabı verdi:
30
لَا تَفْعَلِي يَا قَيْلَةُ إِذَا أَرَدْتِ أَنْ تَبْتَاعِي شَيْئًا، فَاسْتَامِي بِهِ الَّذِي تُرِيدِينَ، أُعْطِيتِ أَوْ مُنِعْتِ، وَإِذَا أَرَدْتِ أَنْ تَبِيعِي شَيْئًا، فَاسْتَامِي بِهِ الَّذِي تُرِيدِينَ، أَعْطَيْتِ أَوْ مَنَعْتِ “Ey Kayle, böyle yapma. Bir şey satın almak istediğin zaman düşündüğün fiyatı söyle, sana verilsin veya verilmesin. Bir malı satmak istediğin zaman da versen de vermesen de satmak istediğin fiyatı söyle.” Hadis Ans. XVII, 256.
31
SATIŞTA MUHAYYERLİK Hz. Peygamber buyurdu ki: اَلبَيِّعَانِ بِالْخِيَارِ مَا لَمْ يَتَفَرَّقَا، فَإِنْ صَدَقَا وَبَيَّنَا بُورِكَ لَهُمَا فِي بَيْعِهِمَا، وَإِنْ كَتَمَا وَكَذَبَا مُحِقَتْ بَرَكَةُ بَيْعِهِمَا “Alış veriş yapanlar birbirlerinden ayrılmadıkça (vazgeçmekte) muhayyerdirler. Taraflar alış verişi sıdk ve doğruluk üzere yaparlarsa alış verişleri her ikisi hakkında mübarek kılınır. Yalan söylerler, (kusurları) gizlerlerse, belli bir kar sağlasalar bile alış verişleri bereketini kaybeder. Hadis Ans., I, 427.
32
FİYATI KIZIŞTIRMAK Rasulullah buyurdu ki: لَا تَنَاجَشُوا، وَلَا يَبِعِ الْمَرْءُ عَلَى بَيْعِ أَخِيهِ، وَلَا يَبِعْ حَاضِرٌ لِبَادٍ، وَلَا يَخْطُبِ الْمَرْءُ عَلَى خِطْبَةِ أَخِيهِ، وَلَا تَسْأَلِ الْمَرْأَةُ طَلَاقَ الْأُخْرَى لِتَكْتَفِئَ مَا فِي إِنَائِهَا (Fiyatları kızıştırmak için) müşteri ile satıcının aralarına girmeyin! Kişi kardeşinin satışı üzerine satış yapmasın. Şehirli köylü namına mal satmasın! Bir kimse kardeşinin dünürlüğü üzerine dünür göndermesin! Kadın da başka bir kadının kabındakini boşaltmak için onun boşanmasını istemesin! Müslim.
33
KARABORSA الْجَالِبُ مَرْزُوقٌ وَالْمُحْتَكِرُ مَلْعُونٌ
Rasulullah buyurdu ki: الْجَالِبُ مَرْزُوقٌ وَالْمُحْتَكِرُ مَلْعُونٌ Malını satışa arz eden rızka erer, karaborsacı da lanete uğrar. Hadis Ans., XVII, 251; İbn Mace.
34
KARŞI TARAFA KOLAYLIK SAĞLAMAK
Rasulullah buyurdu ki: إِنَّ رَجُلًا كَانَ فِيمَنْ كَانَ قَبْلَكُمْ، أَتَاهُ الْمَلَكُ لِيَقْبِضَ رُوحَهُ، فَقِيلَ لَهُ: هَلْ عَمِلْتَ مِنْ خَيْرٍ؟ “Sizden önce yaşamış olan birisine ruhunu kabzetmek üzere melek geldi ve adama sordu, “Bir hayır işledin mi?” قَالَ: مَا أَعْلَمُ، قِيلَ لَهُ: اُنْظُرْ، Adam; “Bilmiyorum” diye cevapladı. Melek tekrar; “Hele bir düşün (belki hatırlarsın)” dedi.
35
قَالَ: مَا أَعْلَمُ شَيْئًا غَيْرَ أَنِّي كُنْتُ أُبَايِعُ النَّاسَ فِي الدُّنْيَا وَأُجَازِيهِمْ، فَأُنْظِرُ الْمُوسِرَ، وَأَتَجَاوَزُ عَنِ الْمُعْسِرِ، فَأَدْخَلَهُ اللَّهُ الجَنَّةَ Adam; “Bir şey hatırlamıyorum, ancak dünyada iken insanlarla alış veriş yapardım. Bu muamelelerimde zengine ödeme vadesini uzatır, fakire de kolaylık gösterirdim.” dedi. Allah da onu affedip cennetine koydu.” Buhari, Müslim.
36
KARŞI TARAFA KOLAYLIK SAĞLAMAK
Rasulullah buyurdu ki: رَحِمَ اللَّهُ رَجُلًا سَمْحًا إِذَا بَاعَ وَإِذَا اشْتَرَى وَإِذَا اقْتَضَى “Allah satarken, alırken ve borç öderken kolaylık sağlayan kişiye rahmet etsin.” Hadis Ans., I, 429; Buhari.
37
İslam Ülkeleri Ne Kadar İslami
2010 yılında George Washington Üniversitesi’nden Scheherazade S. Rehman ve Hossein Askari’nin uluslararası bir akademik dergide (Global Economy Journal) yayımlanan “İslam Ülkeleri Ne Kadar İslami?” adlı makale. Makale dinin ekonomik gelişmeler üzerinde bağımlı mı yoksa bağımsız bir değişken mi olduğu sorusundan hareket ediyor. Yazarlar, din eğer bağımsız bir değişken ise; politik ekonomi, ekonomik performans, etkin üretim kapasitesi, çalışma ahlakı gibi konuları etkileyen bir değişken olabileceği görüşündeler.
38
İslami öğretilerin, insanlara verilen özgür iradenin dışında, sosyo-ekonomik kurallar, ekonomik sistemler, ahlak, hukuk sistemi ve yönetim şekli gibi konuların nasıl şekillendirilmesi gerektiği hakkında kurallar getirdiğini söylüyorlar. ‘İslami öğretileri belirli bir ideoloji altında tanımlamak gerekir ise “ahlaki değerleri temel alan, eşitliğe dayalı liberal bir sistem” olarak isimlendirilebileceğini düşünüyorlar. İslam öğretisinde, toplumun haklarının kişinin haklarından daha önde geldiğini söylüyor yazarlar. Bunu sağlayan kurallar arasında ‘zarar verilmemesi,’ israf ve tahribin engellenmesi, gereksiz lüks ve şatafattan kaçınılması, ahlaki olmayan yollarla gelir üretilmemesi yer alıyor. İslam’da kişisel mülkiyet hakları korunuyor ancak toplum menfaatiyle çatıştığı yerlerde toplum hakları öne çıkıyor.
39
Yazarlar, İslam dininin ortaya koyduğu iktisadi ilkelerin temelinde iktisadi adalet ve sürdürülebilir büyüme, yaygın refah ve istihdam, İslami ekonomik ve finansal teamüllerin uygulanmasının olduğunu düşünüyorlar. Bu çerçevede, dünya ülkelerini sıralamak için kullandıkları 12 temel iktisadi prensibi şöyle belirlemişler: 1. Toplumun tüm üyelerine eşit iktisadi fırsatlar 2. İktisadi adalet 3. Sözleşmelerin ve mülkiyet haklarının korunması 4. Çalışmak isteyen herkese istihdam imkanlarının oluşturulması 5. Eğitim imkanlarının eşit sağlanması 6. Yoksulluğun önlenmesi ve temel ihtiyaçların karşılanması (gıda, yiyecek, elbise, sağlık gibi) 7. Vergilerin toplumun diğer ihtiyaçlarının karşılanması için kullanılması
40
8. Tabii kaynakların toplumun bugünkü ve gelecekteki üyeleri düşünülerek yönetilmesi
9. Yolsuzluğun önlenmesi 10. Destekleyici bir finansal sistem oluşturulması 11. Faizin kaldırılması da dahil finansal temaüller 12. Devlet yapısının bu ihtiyaçları karşılayacak verimlilik ve etkinlikte olması Yazarlar makalede ileri ekonomilere bakarak ekonomik gelişmeyi ve adaleti destekleyici ilkeleri gözden geçiriyorlar. Daha sonra bu kuralların Kur’an-ı Kerim ve hadislerde bahsedilenlerle uyumlu olduğunun altını çiziyorlar. Daha sonra, çeşitli uluslararası istatistikleri kullanarak dünya ülkelerini puanlayarak sıralıyorlar.
41
Ürettikleri ‘İslami öğretilere uygun ekonomiler endeksi’ (An EconomicIslamicity Index) dört ana kısımdan oluşuyor; 12 temel İslami ekonomik ilkeye uygunluk, hukuki ve yönetimsel İslami ilkelere uygunluk, insan hakları ve politik haklar için İslami ilkelere uygunluk, uluslararası ilişkilerde İslami ilkelere uygunluk. Sonuçta ortaya çıkan sıralamada ilk sırada Yeni Zelanda, 8. Sırada İngiltere, 13. Sırada İsviçre, 17. sırada Almanya, 25. Sırada ABD yer alıyor sıralamada. Sıralamadaki en yukarıda yer alan İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülke 38. sıradaki Malezya olmuş. Türkiye “ekonomik alanda İslamilik” sıralamasında 103. sırada yer almış.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.