Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanGözde Adin Değiştirilmiş 7 yıl önce
1
Gebelik ve doğumun Transobturator Tape (TOT) üzerine etkileri- Çok merkezli çalışma
Serdar BAŞARANOĞLU*, Çelebi BASUGUY, Şafak HATIRNAZ, Ayşegül DEREGÖZÜ, Talip KARAÇOR, Orhan ŞAHİN, Talip GÜL *Özel Bilge Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, İstanbul- TÜRKİYE
2
Giriş Üriner inkontinanslı (UI) kadınlar arasında, stres üriner inkontinans (SUI) en sık görülen tiptir . Yaşlı kadınlarda genç kadınlara oranla daha sık görülmektedir. İnvazivlik derecesine göre farklı cerrahi yöntemler kullanılsa da prosedürün temel mekanizması aynıdır. Günümüzde yüksek başarı ve düşük komplikasyon oranları nedeniyle Transobturator Tape (TOT) en yaygın kullanılan yöntemdir.
3
Gebelik veya doğumun pelvik tabanda destek kaybına yol açması nedeniyle çoğu hekim inkontinans ameliyatlarını çocuk istemi tamamlandıktan sonra önermektedir. Bunda gebelik ve doğumun meshin pozisyonunu değiştirebileceği ve inkontinans tekrarına neden olabileceği görüşü yer almaktadır.
4
Gebelik veya doğum sonrası SUİ gelişen hastalarda tedavi imkanları kısıtlı olup primer tedaviye göre başarı oranları düşüktür. Son yıllarda TOT yaygın olarak kullanımına rağmen doğum şekline karar vermede hala bir konsensus oluşmamıştır.
5
Amaç Bu çalışmada gebelik öncesi trans-obturatuar tape (TOT) uygulanan kadınların gebelik süresince kontinans durumları, gebelikte gelişen komplikasyonlar, doğum tipleri ve bunların TOT başarısı üzerine olan etkileri güncel literatür bilgileri eşliğinde sunumu amaçlandı.
6
Materyal-metod Dört farklı merkezde (Center A:Özel Bilge Hastanesi, Center B:Okmeydanı Eğitim Araştırma Hastanesi, Center C:Özel Dünya Hastanesi and Center D:Diyarbakır kadın doğum ve çocuk hastanesi) Ocak 2011-Aralık 2016 tarihleri arasında doğum yapan ve öykülerinde SUI nedeniyle TOT uygulanan 133 hasta retrospektif olarak analiz edildi.
7
Hastalara ait sosyo-demografik veriler (yaş, gravida, parite, abortus, yaşayan çocuk sayısı), vücut kitle indeksi (VKİ), sistemik hastalık öyküsü gibi veriler hastane arşiv dosyaları, doğum defterleri ve elektronik kayıt ortamından temin edildi. Hastaların cerrahi öncesi inkontinans süreleri, TOT ile eş zamanlı yapılan operasyonlar, gelişen komplikasyonlar ve post-operatif dönemde yapılan kontrollerde kontinans durumlarına medikal kayıtlardan ve mevcut irtibat bilgilerine ulaşılarak sorgulandı.
8
Postoperatif takiplerde stres testi negatif ve inkontinans şikayeti olmayan hastalar “objektif kür”, stres testi pozitif olan fakat inkontinans şikayeti olmayan olgular “subjektif kür” olarak kabul edildi. Cerrahi sonrası devam eden idrar kaçırma şikayetleri “başarısızlık” olarak kabul edildi.
9
Hastaların işlemden kaç yıl sonra gebe kaldıkları, gebelik esnasında inkontinans varlığı ve tipi, doğum şekilleri ve post-partum kontinans durumları irdelendi. Postpartum inkontinans durumları alınan anamnezlerde (gülme, öksürme, ağır kaldırma sonrası) SUI bulgularının olmaması ve 3. ayda yapılan ürojinekolojik muayene sonrası netleştirildi.
10
Hastalar vajinal doğum yapan (Grup-1) ve sezaryen doğum yapan (Grup-2) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Her 2 gruba ait yaş, vücut kitle indeksi (VKİ), gravida, parite, abortus, yaşayan çocuk gibi demografik veriler Tablo-1'de belirtilmiştir.
11
Tablo 1: Her iki gruba ait demografik veriler
Grup 1 (n=60) Grup 2 (n=48) P değeri Yaş 34.1±4.6 35.4±4.5 0.103 BMI 25.0±4.7 25.5±4.7 0.832 Gravida 5.2±1.4 5.3±1.5 0.570 Parite 4.8±1.4 5.1±1.3 0.164 Abortus 0.38±0.64 0.31±0.62 0.456 Yaşayan çocuk sayısı P<0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
12
Her iki grupta yer alan hastalara ait TOT öncesi inkontinans süresi, eş zamanlı yapılan prolapsus opersyonları (kolporafi anterior, kolporafi posterior ve kolporafi anterior+posterior), gelişen komplikasyonlar ve TOT sonrası kontinans durumları Tablo-2'de yer almaktadır.
13
Tablo 2: İnkontinans cerrahisine ait operatif bulgular
Grup 1 (n=60) Grup 2 (n=48) P değeri İnkontinans süresi 51.6±24.6 58.2±31.6 *0.345 Eş zamanlı yapılan cerrahi prsedür izole TOT kolporafi anterior kolporafi posterior kolporafi anterior+posterior 4 (6.7 %) 5 (8.3 %) 6 (10 %) 45 (75 %) 8 (16.7 %) 4 (8.3 %) 2 (4.2 %) 34 (70.8 %) *0.323 Gelişen komplikasyonlar komplikasyon yok perineal ağrı mesh erozyonu globe vezikale kanama 53 (88.3 %) 2 (3.30%) 1 (1.70%) 4 (6.70%) 44 (91.70%) 1 (2.10%) 2 (4.20%) *0.390 Cerrahi sonrası başarı (3. ay kontrol) kür nüks 57 (95%) 3 (5%) 46 (95.80%) *1.00 *P<0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
14
Trans-obturator tape (TOT) sonrası 3
Trans-obturator tape (TOT) sonrası 3. ay yapılan ürojinekolojik değerlendirmede Grup-1'de subjektif kür oranı %95 iken, grup-2'de subjektif kür oranı %95.80 olarak tespit edildi. Her iki grupta yer alan hastaların TOT'tan kaç yıl sonra gebe kaldığı, gebelik esnasında kontinans durumu, inkontinans gelişmişse tipi ve doğum sonrası kontinans bulguları Tablo-3'de gösterilmiştir.
15
Grup-1'de 8 hastada (%13. 3), Grup-2'de 7 hastada (%14
Grup-1'de 8 hastada (%13.3), Grup-2'de 7 hastada (%14.6) gebelik esnasında inkontinans varlığı tespit edildi (p=0.852). Postpartum dönemde ise Grup-1'de 4 hastada (%6.70) inkontinansın devam ettiği bunların SUI olduğu gözlendi. Grup-2'de ise 6 hastada (%12.50) inkontinansın devam ettiği, 5 hastada SUI ve bir hastada urge inkontinansın olduğu belirlendi.
16
*P<0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
Tablo 3: Trans-obturator tape (TOT) operasyonunun gebelik ve doğumdaki seyri Grup 1 (n=60) Grup 2 (n=48) P değeri Inkontinans cerrahisi ve gebelik arası geçen süre (ay) 26.8±12.7 31.2±14.4 0.133* Gebelik esnasında inkontinans varlığı 8(13.30%) 7(14.60%) 0.852* Gebelik esnasında gelişen inkontinans tipi Inkontinans gelişmeyen SUI UI 52 (86.7 %) 4 (6.7 %) 41 (86.7 %) 5 (6.7 %) 2 (6.7 %) 0.703* Doğum sonrası inkontinans varlığı 6 (12.5 %) 0.334* *P<0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
17
Sonuç olarak; TOT cerrahisi sonrası oluşan gebelik ve doğum yapılan cerrahi prosedürü olumsuz etkilememektedir. Çalışmamızda yer alan ve sadece TOT yapılan hastaların dahil edilmesi TOT işleminin güvenilirliğini göz önüne sermektedir. Doğum şekli açısından farklılığın olmaması hekimler arasında rölatif kontrendikasyon olarak kabul edilen bu durumu ortadan kaldırmaktadır.
18
Ayrıca eş zamanlı yapılan prolapsus cerrahisinin de vajinal doğum için kontrendike oluşturmadığı ve vajinal doğumu güvenle tercih etmemizde katkı sağlayacağı görüşündeyiz.
19
Literatürde SUI cerrahisi geçiren gebelerde gelişen urge inkontinansın post-partum dönemde görülmemesi ve post-partum dönemde SUI şikayetlerinin devam etmemesi gebeliğin geçici urge inkontinansa neden olabilecği kanaatini oluşturmuştur ve bu yönüyle sonuçlarımız literatürde ilk olma özelliği taşımaktadır.
20
Sabrınız için teşekkür ederiz.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.