Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER-II
-5. hafta-
2
MANEVİ ZARARIN TAZMİNİ
TBK m. 58 Bu hüküm daha çok onur ve saygınlığa(şeref ve haysiyete) tecavüz hallerinde uygulanma imkanı bulacaktır. Manevi tazminat istenmesine dair bu esaslar TBK m. 114/2 uyarınca sözleşmeden doğan borçlara aykırılık halinde de uygulanır.
3
MANEVİ TAZMİNATIN AMACI
Klasik görüşe göre, manevi tazminat, kişilik hakkına hukuka aykırı tecavüzden doğan acı, elem ve ızdırabın giderilmesi amacını güder. Tecavüz nedeniyle duyulan acı, elem ve ızdırap manevi zarar olarak ifade edilir. Manevi zararın nasıl giderileceği hususunda taraflar anlaşırlarsa, manevi tazminat bu sözleşme ile belirlenmiş olur. Bu sözleşmenin geçerliliği sözleşmelere ilişkin kurallara tabidir. Çok kere anlaşma olmaz, manevi tazminat dava sonucu belirlenir.
4
TBK M. 58’E GÖRE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI
E-BK m.49, TBK n.58’de zararın ağırlığından söz edilmemiş olmasına rağmen Türk öğretisinde ve Yargıtay kararlarında büyük çoğunlukla zararın ağırlığı şartının aranacağı kabul ediliyordu. TBK m. 58’de kusurdan söz edilmediği gibi manevi zararın ağır olmasından da söz edilmemektedir. Böylece artık kusurun ve zararın ağırlığı şartı aranmayacaktır. Zararın ağırlığı şartı aranmayacaksa da manevi tazminata hükmedilebilmesi için böyle bir tazminatı gerektirecek ölçüde manevi zarar herhalde aranacaktır.
5
TBK M. 58’E GÖRE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI
TBK m. 58’de kusurdan hiç söz edilmemesi, yeni hükümle manevi tazminat açısından bir kusursuz sorumluluk esasının kabul edildiği düşüncesine götürmemelidir. Davalının sorumlu olması için ya kusuru bulunmalıdır veya bir kusursuz sorumluluk hali söz konusu olmalıdır.
6
TBK M.58 UYARINCA MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ İÇİN ARANAN ŞARTLAR
1. Bir kimsenin kişilik hakkına hukuka aykırı bir tecavüz (saldırı) bulunmalıdır. 2. Açık kanun hükmü bulunmadıkça, kişilik hakkı tecavüze uğrayan ile zarar gören aynı kişi olmalıdır. (yansıma yoluyla zarar olmamalıdır.) 3. Bir manevi zarar bulunmalıdır. 4. Nedensellik bağı bulunmalıdır. 5. Davalının sorumlu olmasını gerektiren kusuru veya bir kusursuz sorumluluk hali bulunmalıdır.
7
MANEVİ TAZMİNAT DAVASINDA TARAFLAR
Manevi tazminat davasını kişilik hakkına yapılan tecavüzden manevi zarar gören şahıs açabilir. Manevi zarara uğrayan ayırt etme gücüne sahip küçük ya da kısıtlı ise davayı kanuni temsilcisinin iznine tabi olmaksızın kendisi açabilir. Manevi zarara uğradıktan sonra ayırt etme gücünü kaybeden adına kanuni temsilcileri manevi tazminat davası açabilir. Yansıma yolu ile manevi zarara uğrayanlar bakımından hukuka aykırılık bağının bulunmaması tazminat istenmesine engeldir. Birinin kişilik hakkına tecavüzün aynı zamanda ailenin diğer üyerlerinin onuruna da tecavüz oluşturduğu kabul edildiği hallerde bu kişilerin de manevi zarar isteyebilecekleri kabul edilmektedir. MK m.25
8
MANEVİ TAZMİNAT DAVASINDA TARAFLAR
Manevi tazminat davası, kişiliğe hukuka aykırı tecavüzden doğan manevi zarardan sorumlu olan kişiye veya kişilere karşı açılabilir. Şayet sorumlu birden fazla kişi ise bunlar hukuka aykırı tecavüze bakılmış kimselerse, TBK m. 61 uyarınca müteselsilen sorumludur. Örneğin, bir kimsenin kişiliğine tecavüz teşkil eden röportajı birlikte yapan iki muhabir ile bu röportajı basan yazı işleri müdürü TBK m. 61 uyarınca müteselsilen sorumludur. Şayet birden çok kişi hukuka aykırı tecavüze katılmış olmakla beraber, bu tecavüzden doğan manevi zarardan farklı sebeplerle sorumlu iseler öğretide eksik teselsül olarak adlandırılan bu durumda da TBK m. 61 uyarınca sorumlu olacaklardır.
9
GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME VE ZAMANAŞIMI- davanın konusu
Manevi tazminat davasında görevli ve yetkili mahkeme ve zamanaşımı maddi tazminat davasındaki esaslara tabidir. Manevi tazminat davası ile davacı, manevi zararın tazmini için davalının bir miktar para ödemesini talep edecektir. TBK m. 58/2
10
DAVADA İSPAT EDİLECEK HUSUSLAR
Davacı, kişilik hakkına hukuka aykırı tecavüzü, manevi zararını, tecavüzle manevi zararı arasındaki uygun nedensellik bağını, davalının kusurunu veya sorumluluğunu gerektiren kusursuz sorumluluk sebebini, ispatla yükümlüdür. Daha önce tecavüze son verilmesi, hukuka aykırılığın tespiti, maddi tazminat veya kazancın verilmesi davalarında tecavüzün varlığı ve hukuka aykırılığını kabul eden karar alınmış olması aynı kişiler arasındaki manevi tazminat davasında dava konusunun farklılığı sebebiyle kesin hüküm oluşturmaz ise de kesin delil teşkil eder. Davacının başka sorumlulara karşı açtığı manevi tazminat davasında da, önceki kararlar kuvvetli bir takdiri delil teşkil eder. Ortalama bir vatandaşın duyacağı acı ve üzüntüden fazla acı ve üzüntü duyduğunu iddia eden davacı, bunun sebeplerini; davacının daha az acı ve üzüntü duyduğunu veya hiç manevi zararı bulunmadığını iddia eden davalı, bunun sebeplerini ispat edecek yani bu hususta hakimin kanaate varmasını sağlayacaktır.
11
DAVADA İSPAT EDİLECEK HUSUSLAR
Kusura dayanan sorumlulukta kusurun ispatı, kişiliğe tecavüz teşkil eden fiilin işleniş tarzını belirleyen delillerin kusurun varlığı konusunda hakime vereceği kanaatle sağlanır. Kusursuz sorumlulukta ise, kusursuz sorumluluğu düzenleyen hükmün uygulanması için gerekli şartların gerçekleştiğinin ispatı gerekir.
12
MAHKEME KARARI Hakim davacının manevi tazminat talebini haklı bulursa, davalı davacıya manevi tazminat olarak bir miktar para ödemeye mahkum edecektir. Hakim manevi zararı takdir ve tayin ederken mağdurun çektiği üzüntü ve acıdan başka, failin kusur derecesini, mağdurun birlikte kusuru varsa bunun derecesini dikkate alacaktır. Bu konudaki tarafların sıfatı, işgal ettikleri makam ve sosyal ve ekonomik durumları da dikkate alınacaktır. Maddi tazminat davasından farklı olarak önce zararın miktarının saptanması, sonra tazminat miktarının belirlenmesi tarzında iki aşama söz konusu olmadığı gibi, tayin edilen tazminatın TBK m. 52 uyarınca tenkisi de söz konusu değildir. Hakim davacının talebiyle bağlı olduğu için, durum ve şartlara göre takdir ettiği tazminat miktarı daha yüksek olsa dahi davacının talep ettiği miktardan fazlasının ödenmesine karar veremez.
13
MAHKEME KARARI E-BK m.49/2 kaldırılmıştır.
Bunun sebebi, kişilik hakları tecavüze uğrayanların sosyo kültürel ve sınıfsal statülerine göre farklı tazminatlara hak kazanmalarının; aynı tecavüz için daha yüksek sosyo kültürel grup mensuplarının daha fazla, daha düşük sosyo kültürel grup üyelerinin daha az tazminat almalarının anayasal eşitlik ilkesine ters düşeceği, adaletsiz olacağı düşüncesidir. Bu düşüncede haklılık payı varsa da , hayat gerçekleri bakımından, kişinin bulunduğu sosyal statü ve kültürel durum sebebiyle aynı tecavüzde daha fazla veya daha az zarara uğramaya yatkın olması inkar edilemez bir olgudur.
14
MAHKEME KARARI TBK m. 58/2- kanunda ilanın basın yoluyla yapılması öngörülmüşse de bu ilanın gereken hallerde tv,radyo gibi başka kitle iletişim araçları ile yapılmasını kabul etmemek için bir sebep yoktur.
15
BEDENSEL ZARAR VEYA ADAM ÖLMESİ HALİNDE MANEVİ TAZMİNAT
TBK m.56 Hükmün yazılış tarzı, şartları varsa hakimin kendiliğinden manevi tazminata karar verebileceği gibi bir anlama gelebilirse de, talep bulunmadıkça hakimin manevi tazminata karar verebilmesi mümkün değildir. Manevi tazminat davası maddi tazminat davası ile birlikte açılabileceği gibi ayrı da açılabilir. Kaldı ki hiçbir maddi zarar söz konusu olmamasına rağmen beden bütünlüğünün ihlali veya adam ölmesi halinde sadece manevi zarara uğramış olmak da mümkündür.
16
BEDEN BÜTÜNLÜĞÜNÜN İHLALİ HALİNDE
1. Hukuka aykırılığı önleyen bir sebep bulunmadıkça, beden bütünlüğünün ihlaline sebep olan fiil hukuka aykırıdır. TBK m. 56/2 uyarınca ölümün yanında, başkasının uğradığı ağır bedensel zararlar sebebiyle yakınlarının yansıma zararının da tazmin edilecektir. 2. çekilen acı ve üzüntü manevi zararı oluşturur. 3. davalının manevi tazminatla yükümlü tutulabilmesi için onun ya zarara yol açan fiili kusuru ile işlemiş olması ya da zarardan bir kusursuz sorumluluk sebebiyle sorumlu olması aranır. 4. Bu şartların varlığı beden bütünlüğünün ihlalinde manevi tazminata hükmetmek için yetmez. TBK m. 56’da ayrıca olayın özelliklerinin de gözönünde tutulması şartı aranmıştır.
17
BEDEN BÜTÜNLÜĞÜNÜN İHLALİ HALİNDE
Duyulan acı, ızdırap ve üzüntnün manevi tazminatı gerektirecek derecede olup olmadığını hakim takdir edecektir. Birlikte kusur, manevi tazminatı belirlenmesinde etkili olabilir. Hatta ağır bir birlikte kusur manevi tazminat talebinin kabul edilmemesi sonucuna yol açabilir.
18
BEDEN BÜTÜNLÜĞÜNÜN İHLALİ HALİNDE
Şayet beden bütünlüğü zedelenen değil de başkası manevi tazminat istiyorsa yukarıda sayılan şartlara ek olarak TBK m. 56/2 uyarınca şu unsurların da varlığı aranacaktır: Tazminat talep eden kişi beden bütünlüğü zedelenenin yakını olmalıdır. Yakını ifadesi mutlaka bir akrabalık bağını ifade etmez. Hiçbir akrabalık bağı olmayan bir kimse de beden bütünlüğü zedelenenin yakını olabilir. Bu anlamda «yakın», o ana kadarki ilişkisi bakımından beden bütünlüğü zedelenen kişinin bu durumdan manevi tazminatı gerektirecek düzeyde manevi acı çekmesi normal ve beklenilen kişidir. Bedensel zarar ağır olmalıdır. Dişi kırılan bir kişi manevi tazminat istemesine hak verecek kadar manevi acı çekmiş olabilir. Fakat ana babasının sadece çocuklarının dişi kırıldı diye tazminata hak verdirecek kadar manevi acı çekmeleri normal değildir. Ağır bedensel zarar dışında kişinin yakının uğradığı tecavüzden ne denli acı duyarsa duysun ve bunda ne denli haklı olursa olsun, kanun yansıma yoluyla zararı düzenlememiştir. Uçurumdan atıldığı sanılan çocuk örneği.
19
ADAM ÖLMESİ HALİNDE TBK m. 56/2 hükmünde düzenlenen ‘adam ölmesi halinde manevi tazminat isteme hakkı’ haksız fiilden yansıma yolu ile manevi zarara uğrayan ölenin yakınlarına tanınmıştır. Bu manevi tazminat, haksız fiil sonucu derhal gerçekleşmiş olmayan ölüm hallerinde vücut bütünlüğü ihlale uğrayan kişinin talep edebileceği manevi tazminattan bağımsızdır. Ölen kişinin ölmeden önce sahip olduğu manevi tazminat talebi MK m.25’e göre mirasbırakan tarafından ileri sürülmüşse, mirasçılarına intikal eder.
20
ADAM ÖLMESİ HALİNDE Yakının manevi tazminat isteyebilmesi için de davalının sorumluluğu konusunda aranan şartlar gerçekleşmiş olmalıdır. Bir kimsenin ölümüne sebep olan fiil, hukuka aykırılığı önleyen bir sebep bulunmadıkça hukuka aykırıdır. Ölümün ölenin yakını sayılan kişide acı ve üzüntü yaratması manevi zarardır. Bu manevi zararın ölüm ile uygun nedensellik bağı hayatın normal akış şartları altında vardır. Ancak davalı, davacının ölenin yakını olmadığını veya gerçekte ölümden üzüntü duymadığını ispat ederse, birinci halde hukuka aykırılık bağının, ikinci halde manevi zararın bulunmadığı sonucuna varılır. Davalının manevi tazminatla yükümlü tutulabilmesi için ya ölüme yol açan fiili kusuru ile işlemiş olması ya da manevi zarardan bir kusursuz sorumluluk sebebiyle sorumlu olması aranır. Keza, adam ölmesi halinde de, manevi tazminata karar verilebilmesi için halin özelliğinin manevi tazminatı gerektirmesi aranmıştır.
21
BİRDEN ÇOK SORUMLULUK SEBEBİ VEYA BİRDEN ÇOK SORUMLU BULUNMASI
Bir zarardan bir kimsenin sorumlu tutulması için birden çok sebep bulunabileceği gibi, bir zararı tazminle birden çok kimse sorumlu olabilir. Bir kişinin davranışı hem bir borca aykırılık hem de genel davranış kuralının ihlali oluşturabilir. Zarar verici bir olgudan zarara uğrayan iki kişiden her birinin diğerinin uğradığı zararı tazmin etmesi gerekebilir.
22
BİR KİŞİ İÇİN BİRDEN ÇOK SORUMLULUK SEBEBİ BULUNMASI
Hem borca aykırılık hem haksız fiil Hakim görüş ,şartları gerçekleşen iki sorumluluğa dayanan sebeplerin yarışacağını ve mağdurun dilediği esasa dayanabileceğini kabul etmektedir. TBK m. 60 Şayet davacı davasını dayandırdığı esası belirlemişse hakimin şartları gerçekleşen bu esas yerine diğer esasa dayanarak karar vermesi mümkün olmamalıdır. Aynı zararı iki ayrı sebebe dayanarak iki defa tazmin ettirmek imkanı yoktur. Örneğin A’nın eşyalarını taşıma borcunu yüklenmiş olan B bu borcunu kendisine ait kamyoneti kullanan eleman M vasıtasıyla ifa ederken, M kamyoneti A’nın yolda duran otomobiline çarptırır ve bu çarpışma sonucundan hem A’nın otomobili hem de taşınan eşyaları zarar görürse ve bu çarpışma olayı eşyaların götürüleceği yere zamanında ulaştırılamamasına yol açarsa A eşyalarının uğradığı zararı dilerse borca aykırılık dilerse hasız fiil sorumluluğu esasına dayanarak talep edebilirse de, otomobilinin uğradığı zarar ancak haksız fiil, eşyalarının zamanında yerine ulaştırılamamasından doğan zararını ise ancak borca aykırılık esasına dayanarak talep edebilir.
23
BİR KİŞİ İÇİN BİRDEN ÇOK SORUMLULUK SEBEBİ BULUNMASI
kusura dayanan sorumluluk – kusur aranmayan sorumluluğa dayanma Bu halde sadece özel hüküm olarak kusur aranmayan sorumluluk hükmünün uygulanacağı aynı zamanda kusura dayanan haksız fiil teşkil eden kusurlu davranıştaki kusurun munzam kusur olarak dikkate alınacağı ve bunun sonuçlarını doğuracağı kabul edilir. TBK m. 60 hükmünden hareketle de farklı bir sonuç doğmayacaktır. Zira her ikisi de haksız fiil şartlarına tabi iki sorumluluk sebebinden kusursuz sorumluluk daima kusur sorumluluğundan daha elverişli olacaktır. Adam çalıştıranın çalıştırdığı kişiye verdiği talimatın yanlış olması çalışanın üçüncü kişiye verdiği zararda etkili olmuşsa eklenen kusur olarak dikkate alınır.
24
BİR KİŞİ İÇİN BİRDEN ÇOK SORUMLULUK SEBEBİ BULUNMASI
her iki sebebin de kusur aranmayan sorumluluğa ilişkin iki ayrı sebep olması Şayet bir sorumluluk sebebi diğerini kapsayacak şekilde bir konuda sorumluluğu özel olarak düzenlemişse sadece özel hüküm uygulanır. Örneğin KTK m . 85 ve 86’da motorlu araç işletenin yardımcıların kusurlarından sorumluluğu özel olarak düzenlendiği için bu hükümlerin kapsamına giren hallerde adam çalıştıranın sorumluluğuna ilişkin TBK m. 66 uygulanmaz. Buna karşılık, bir kimsenin bir zarardan kusur aranmaksızın birden fazla farklı sebeple sorumlu olduğu ve bunların düzenleme amacının diğerini dışlamak olmadığı hallerde bu sorumluluklara dayanan talepler yarışır. Örneğin bir işletme, binası yapılışındaki bozukluk sebebiyle çevreyi kirleterek zarara sebep olursa, hem TBK m. 69 uyarınca bina sahibinin sorumluluğu hem de çevreyi kirletenin sorumluluğu söz konusu olabilir.
25
BİR ZARARDAN BİRDEN ÇOK KİŞİNİN SORUMLULUĞU
Bir zararı birden çok şahsın tazmin etme yükümlülüğü ya bunların zarar doğuran haksız fiil işlenmesine katılmalarından ya da zarardan her birinin ayrı sebeplerden sorumlu olmasından ileri gelir. E-BK’da birden fazla kişinin aynı zarardan dolayı sorumluluğu iki ayrı maddede iki ayrı teselsül türü olarak düzenlenmişti. Bunlardan tam teselsül denilen ve birden fazla kişinin aynı anda haksız fiilin işlenmesine katılarak zarar verenlerin durumu E-BK m.50, aynı zarardan birden fazla farklı sebeplerle sorumlu olan kişilerin durumu ise E-BK m. 51’de düzenlenmişti. TBK m tam teselsül eksik teselsül ayırımı kalkmıştır.
26
BİR ZARARDAN BİRDEN ÇOK KİŞİNİN SORUMLULUĞU
Birlikte haksız fiil işleyerek zarara sebep olanlar ile aynı zarardan farklı sebeplerle sorumlu tutulanlar aynı hükümde düzenlenmiş (TBK m. 61) ve her iki durum da müteselsil sorumluluk sayılarak aynı hükümlere tabi tutulmuştur. Aynı haksız fiilden sorumlulukta olsun farklı sebeplere dayanarak sorumlulukta olsun, bunların mağdur ödeme yaptıktan sonra birbirine rücu ilişkisinde hiçbir fark gözetilmemiş, eski BK mç51/2’de eksik teselsülde getirilen iç ilişki sorumluluk sırası kaldırılmış, TBK m. 62 uyarınca rücu miktarları durumun, kusurun, yaratılan tehlikenin derece ve özelliklerine göre, tamamen hakimin takdirine bırakılmıştır. TBK m. 62/2 ile de, rücu hakkını kazananın aynı zamanda alacaklı mağdura halef olacağı açıkça düzenlenmiştir. TBK m müteselsil borçluluk ayrıntılı şekilde düzenlenmiş. Burada incelenen özel bir müteselsil sorumluluk halidir.
27
MÜTESELSİL SORUMLULUK
TBK m. 61 a. Birlikte zarara sebebiyet verme Bugün öğretide hakim olan görüşe göre, haksız fiilin işlenmesinde ortak kusurun varlığı için fiilin kasten işlenmiş olması şart değildir. Birlikte bir zarar veren kişiler, hukuka aykırı davranmayı ve bununla başkasına zarar vermeyi istemiş olmasalar dahi, gerekli tedbiri almadan yaptıkları davranışa isteyerek katılmışlarsa, ortak kusur veya haksız fiile katılma gerçekleşmiş olur. Buna karşılık birbirinden habersiz iki davranış birlikte bir zarara sebep olmuşsa TBK m. 61’de aranan ortak kusurun varlığından söz edilemez.
28
MÜTESELSİL SORUMLULUK
b. Aynı zarardan çeşitli sebeplerle sorumlu olma Bir kişinin uğradığı zararı birden fazla kimse farklı sebeplerle tazmin etmekle yükümlüdür. Bu tür müteselsil sorumluluğun varlığı için faillerin birbirlerinin davranışlarından haberdar olması veya davranışlardan birinin diğerine bağımlı olması şart değildir. B, A’dan kiraladığı at arabasını sürücü S’ye vermiş, S’nin kullandığı araba S’nin trafik kurallarına aykırı davranması sonucu gene trafik kurallarına uymayan C’nin kamyonu ile çarpışmış, atlar ölmüş, arabada hasara uğramıştır. A’nın uğradığı zarardan B kira sözleşmesi sebebiyle S haksız fiil hükümlerine göre de KTK’ya göre kamyonun işleteni olarak sorumludur. A, zararın tazminini B, S veya C’nin her birinden TBK m. 61 uyarınca talep edebilir.
29
MÜTESELSİL SORUMLULUĞUN SONUÇLARI
a. Dışa Karşı TBK m. 61 uyarınca birlikte zarar vermede müteselsilen sorumlu olan kişinin haksız fiilin işlenmesinde asıl fail mi, yardımcı mı, teşvik eden mi olduğu önem taşımaz. Her birinin ortak kusura katılma payı ne olursa olsun, hepsi mağdurun zararından müteselsilen sorumludur. Önemli olan ortak kusurlu bu fiillerin zararla uygun nedensellik bağı içinde olmalarıdır. (eve giren 3 hırsız örneği) Müteselsil sorumlulardan her biri zararın tamamından sorumludur. Mağdur zararın tazmini müteselsil sorumlulardan birinden, bir kaçından veya hepsinden isteyebilir. Hakimin kendiliğinden TBK m. 61 uygulayıp uygulayamayacağı tartışmalıdır. Müteselsil sorumluluk manevi zararların tazmininde de söz konusu olur. Müteselsil sorumlulardan birinin yaptığı ödeme miktarında diğerleri de sorumluluktan kurtulur. TBK m. 166/3 Müteselsil borçlulardan birine karşı zamanaşımı kesilirse diğerlerine karşı da kesilmiş olur.
30
MÜTESELSİL SORUMLULUĞUN SONUÇLARI
b. İç ilişkide Tazminatın tamamını veya bir kısmını ödeyen bir müteselsil sorumlunun diğerlerine rücu edip edemeyeceği edebilecekse ne oranda rücu edebileceği hakimin takdirine bırakılmıştır. TBK m. 62 Kendisine rücu yolu ile başvurulan kimse mağdura ödemekle yükümlü olduğu tazminattan daha fazlasını ödemekle yükümlü tutulamaz. Rücuda teselsül cereyan etmez. Ödeme yapan borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir. (TBK m. 167/2) Rücu davası zamanaşımı TBK m. 73 TBK m. 62/2- buna göre, iç ilişkideki payından fazla ödeme yapan fail, bu fazla ödemesi kadar diğer sorumlulara rücu hakkı yanında, mağdurun alacak hakkını da bu oradan devralmış sayılacaktır ve yeni alacaklı sıfatıyla da diğer sorumlulara başvurabilecektir. Sorumlulukları yine payları oranında olacaktır.
31
BİR ZARARA HAKSIZ FİİLİN İŞLENMESİNE KATILMAKSIZIN BİRDEN ÇOK ŞAHSIN SEBEP OLMASI
Birden çok kimse bir zarara, aralarında birlikte hareket iradesi bulunmaksızın birlikte sebep olmuşlarsa veya bir zarardan birden çok kimse aynı planda kusursuz sorumlu ise, bunların mağdura karşı sorumluluklarının hangi esaslara tabi olacağı kanunda belirtilmemiştir. Özel düzenleme- KTK m.88- birden fazla aracın katıldığı trafik kazasında işletenlerin sorumluluğu, rücu hakkı Oğuzman’a göre burada birden fazla sorumluya kural olarak TBK m. 61 kıyasen uygulanmalıdır.
32
KARŞILIKLI SORUMLULUK
Sorumluluğa yol açan olayda birden çok kimse, zarara uğramış olup da bunlar birbirine karşı sorumlu ise, her biri karşı tarafın zararı bakımından sorumlu, kendi zararı bakımından mağdur durumundadır. Örneğin iki bisiklet çarpışırsa, bir otomobil başı boş bırakılan bir hayvana çarparsa.. Buna karşılık iki kişi bir bütünlük taşımayan ayrı olaylarda birbirine zarar vermişse örneğin A B’yi bıçakla yaralamış B A’yı evden silahını getirip yaralamışsa konu karşılıklı sorumluluk sorunu değildir. her iki yaralama fiili ayrı haksız fiiller olarak ayrı sorumluluk konusu olur.
33
KARŞILIKLI SORUMLULUKTA UYGULANACAK ESASLAR
Karşılıklı sorumluluğa yol açan olayda her iki tarafın da sorumluluğu kusura dayanan sorumluluksa, TBK m. 51 ve 52 hükümleri dikkate alınır Birinin sorumluluğu kusur esasına dayanırken diğeri kusursuz sorumluluğa tabi ise, kusurlu sorumlu olanın zarardaki etkisi indirim sebebi olarak göz önüne alınır. Her ikisi de kusursuz sorumluluk esasına tabi ise, her biri diğerinin zararını kendisinin tabi olduğu kusursuz sorumluluk esasına göre tazmin eder.
34
Ktk m.89 Madde 89 – (Değişik: 17/10/1996 - 4199/32 md.)
Birden çok motorlu aracın katıldığı bir kazada işletenlerden biri bedensel bir zarara uğrarsa, özel durumlar ve özellikle işletme tehlikeleri başka türlü paylaştırmayı haklı göstermedikçe, kazaya katılan araçların işletenleri ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahipleri kendilerine düşen kusur oranında, zararı gidermekle yükümlüdürler. İşletenlerden ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahiplerinden birine ait bir şeyin zarara uğraması halinde, zarar gören, ancak zarar veren işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kimsenin kusuru veya geçici olarak temyiz gücünü kaybetmesi veya zarar verene ait araçtaki bir bozukluk yüzünden zararın vuku bulduğunu ispat etmesi halinde zarar veren işleten veya işleticinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi tazminatla yükümlü tutulur. Tazminatla yükümlü olan işletenler veya işleticinin bağlı olduğu teşebbüs sahipleri zarar gören işletene veya işleticinin bağlı olduğu teşebbüs sahibine karşı müteselsilen sorumludurlar.
35
KARŞILIKLI TAZMİNAT YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN SONUÇLARI
Karşılıklı sorumlu olan kimseler, birbirinden davacı olduğu takdirde her birinin diğerine ödeyeceği tazminat kendi alacağı tazminatla takas edilmeli ve lehine artık alacak kalan taraf lehine bu miktara karar verilmelidir. Böylece bir tarafın ödeme güçlüğüne karşı diğer taraf korunmuş olur. Karşılıklı dava açılmışsa, hakim bu tarzda hareket edeceği gibi, bir tarafın açtığı davada diğer taraf takası defi olarak ileri sürerse, gene aynı çözüm söz konusu olur. Bunların dışında, sadece bir tarafın açtığı tazminat davasında hakim karşılıklı sorumluluğu kendiliğinden dikkate alarak karar veremez.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.