Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Antibakteriyel ilaçlara giriş

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Antibakteriyel ilaçlara giriş"— Sunum transkripti:

1 Antibakteriyel ilaçlara giriş

2 Mikroorganizmalar 1- Bakteriler 2- Virusler 3- Funguslar 4- Parazitler
Kraft operates a website answering questions concerning mold found due to breaches in packaging and a lack of preservatives in the drink. The company has assured worried consumers that the fungi are not harmful to humans. In the Frequently Asked Questions page about Capri Sun and the mold, the company stated, "While unpleasant, it is more of a quality rather than a safety issue. However, we take consumer concerns very seriously. When we had the opportunity to look at a sample in the past, we have sent it to a leading, accredited lab for testing. They independently confirmed it was mold. Because this product contains no preservatives, the beverage can spoil and mold can grow."

3 Bacteria Shapes (a) Round cocci (b) Rod-like bacilli
(c) Spiral-shaped spirochetes

4 Gram’s Stain Results and Related Diseases
Shape Gram’s Stain Bacteria Related Disease rods gram-positive Corynebacteria endocarditis gram-negative E. Coli UTI

5 Gram’s Stain Results and Related Diseases
Shape Gram’s Stain Bacteria Related Disease cocci gram-positive Staphylococcus toxic shock syndrome gram-negative Neisseria gonorrhea

6 Gram’s Stain Results and Related Diseases
Shape Gram’s Stain Bacteria Related Disease curved or spiral rods gram-negative Campylobacter septicemia spirochetes Treponema palladium syphilis

7

8 Kemoterapi 19. yüzyılın sonunda Paul Ehrlich tarafından ortaya atılmış bir deyimdir.
Vücudu istila eden mikroorganizmaları veya parazitleri konakçıya zarar vermeksizin öldürebilen ilaçlarla yapılan tedavi şekli demektir. Paul Ehrlich The Nobel Prize in Physiology or Medicine 1908 Bugün, Kemoterapi, kanserin gelişmesini veya büyümesini durdurmak için kullanılan medikasyonlarla ilişkilidir ve kanserin tedavisidir.  Paul Ehrlich

9 The pharmacological basis of Therapurtics
Goodman and Gilman’s The pharmacological basis of Therapurtics Ayrıca Paul Erlich «Pharmacophore» kelimesini de bu alana ilk olarak sokmuştur Farmakofor (Pharmacophore), mikrobial reseptöre bağlanan ilacın aktif kimyasal kısmı olarak tanımlanır. Antibiotik tarafından hedeflenen mikrobial proteinler mikroplarda biokimyasal reaksiyonların esas komponentleridir. Bakteri ve fungusta hücre duvarını hücre membran sentezini 30s ve 50s, nükleik asit metabolizmasını, topoizomerizaların fonksiyonunu viral protreazları, viral integrazları viral fusyon proteinleri, parazitlerde folat sentezi parazitik detoksifikasyon proseslerinin inhibisyonunu içermektedir. Pharmacophore - Wikipedia The IUPAC (International Union of Pure and Applied Chemistry) defines a pharmacophore to be "an ensemble of steric and electronic features that is necessary to ensure the optimal supramolecular interactions with a specific biological target and to trigger (or block) its biological response".

10 Kısa hikaye Paul Erlich ‘lerde mikroorganizmaları “büyülü mermi-magic bullets”lerle vurmayı öğremeliyiz demişti. Daha sonra bunları hastalık yapan organizmaları öldürmek için araştırdı. Yüzlerce arsenik- fenol bileşikleri sentez ettiler ve sifiliz kontrol etmeye çalıştılar • Arsfenamin sonradan salvarsan olarak bilinen maddeyi çalıştılar.Salvarsan syphilis ve arsenic kelimelerinden kısaltılarak verilmiştir.

11 1854- Paul Ehrlich was born in Strehlen, Silesia in Germany on March 14, 1854. He was the first and only son (after many sisters) of a well-to-do Jewish innkeeper. He was interested in Latin, chemistry and biology in his youth but did poorly in German composition. When he was a young schoolboy, his thoughts were different from ordinary youths. One time his teacher wanted him to write an essay on the topic "Life is a dream" in his literature class. He wrote, "Life rests on normal oxidation, dreams are an activity of brain and the activities of the brain are only oxidations. Dreams are sort of phosphorescence of the Brain." His thought was full of scientific notions; however his teacher did not understand anything he wrote and gave him a bad grade. His interest in drug experiments dates back to when he was very young. He requested the pharmacist in town to prepare his cough drops based on his own formula.

12 1908- 1908 yılında Ehrlich tıpta ve fizyoloji’de immunite ve serum tedavisi çalışmaları ile Nobel ödülünü Metchnikoff’la paylaştı. «Happy endings» çalışmalarına devam etmesini engellemedi. Bir yıl sonra, onun yeni Japon yardımcısı, Sahachiro Hata 606 bileşik seçti spiroketlere karşı en etkin olanını buldu. O still trypanosomes karşı da etkili idi.. Kemoterapi araştırması devam etti fakat Ehrlich's sağlığı azalıyordu de 61 yaşında sağlığındaki yetmezlikten dolayı öldü.

13 1910- 606 numaralı madde Salvarsan or Arsphenamine, olarak bilindi ve spirochete microorganism, Treponema pallidum (syphilis) belirgin şekilde öldürüyordu. Birçok hasta ölümcül sifiliz ile infekte oluyordu. 1910’dadünyada «salvarsan « ilan edildi ve kemoerapi ve mikrobioloji tarihinde önemli bir keşifti. Bazı problemlere karşın, sonraki 40 yıl salvarsan penisilin keşfedilene dek sifiliz tedavisi için en etkin ilaç olarak kaldı.

14 1932- staphylococci streptococci
Gerhard Domagk prontosili -kırmızı boya- buldu. Bu madde staphylococci, streptococci ve gram-positif bakterilere etkiliydi. staphylococci streptococci

15 1881’de doğdu (Darvel, Ayrshire, Scotland)
Alexander Fleming 1881’de doğdu (Darvel, Ayrshire, Scotland) Sonra Londra’ya geldiğinde 13 yaşında idi. Tıp fakültesi okudu. Dünya savaşında “St Mary's Hospital –London” araştırma asistanı olarak (innoculation department.)

16 Fleming, Sir Alexander ( ), British bacteriologist and Nobel laureate, best known for his discovery of penicillin. Born in Lockfield, Ayr (now part of Strathclyde), Scotland, Fleming had a brief military career before a small legacy enabled him to begin studying medicine in 1901 at St Mary's Hospital Medical School of the University of London. He remained associated with St Mary's throughout his career, ending as Director of what (from 1948) was called the Wright-Fleming Institute of Pathology and Research. The Institute was originally the Inoculation Department of St Mary's Hospital and was under the direction of Sir Almroth Wright, with whom Fleming worked closely. Fleming, who was knighted in 1944, shared the 1945 Nobel Prize for Medicine or Physiology with Florey and Chain. Primarily through the publicity activities of Wright, Fleming received most of the popular acclaim for penicillin's discovery.

17 Alexander Fleming ve Penisilinin keşfi
1928 de Alexander Fleming Londra da St. Mary's Hospital da çalışıyordu. Bakteri infeksiyonlarında kullanılacak ajanları calısıyordu. Ciddi infeksiyona yol açan staphylococci bacteria. Fleming tatile gitti ve hücre kültür plateleri yıkanmamış olarak bıraktı. Birkaç hafta sonra geri döndüğünde platelerde mantar büyümüştü. staphylococci onun etrafında büyümemişti. Görünen oydu ki mantardan salınan bir madde bakteriye zararlı idi. Fleming bu maddeyi "Penicillin" olarak mantarı da "Penicillium notatum,” olarak adlandırdı. Daha sonra penisilinle ile bazı deneyler yaptı. Fakat onu saflaştırmayı başaramadı ve infeksiyonlarda tedavinin mekanizmasını anlayamadı.

18 Sites of Activity in a Bacterial Cell for Antibiotics

19 New peptidoglycan synthesis occurs at the cell division plane by way of a collection of cell division machinery known as the divisome. Bacterial enzymes called autolysins, located in the divisome, break both the glycosidic bonds at the point of growth along the existing peptidoglycan, as well as the peptide cross-bridges that link the rows of sugars together. Transglycosidase enzymes then insert and link new peptidoglycan monomers into the breaks in the peptidoglycan. Finally, transpeptidase enzymes reform the peptide cross-links between the rows and layers of peptidoglycan to make the wall strong

20

21 Gram pozitif bakteri gram negatif bakteriden bakteri kabuğu bakımından farklıdır. gram+ patojenler Staphylococcus aureus, (S. aureus or simply "staph," streptococci and enterococci olark da bilinirler). Bunlar sık olarak deri ve deri kaynaklı, hastane ve toplumla ilgili pnömoni (kan akıımınıninfeksiyonu) ve osteomiyelit (kemikte infeksiyon) neden olurlar.

22 Electron micrograph of an ultra-thin section of a dividing pair of group A streptococci (20,000X).
Figure 2. The cell surface fibrils, consisting primarily of M protein, are evident. The bacterial cell wall, to which the fibrils are attached, is also clearly seen as the light staining region between the fibrils and the dark staining cell interior. Cell division in progress is indicated by the new septum formed between the two cells and by the indentation of the cell wall near the cell equator. The streptococcal cell diameter is equal to approximately one micron. Electron micrograph of Streptococcus pyogenes by Maria Fazio and Vincent A. Fischetti, Ph.D. with permission. The Laboratory of Bacterial Pathogenesis and Immunology, Rockefeller University.

23

24 Tedavide ana ilkesi Swimming bacteria
Antibakterial tedavi ya da kemoterapide ana ilke konakçıda hiç veya çok az toksik etki yapan bir kimyasal madde ile hastalık etkeni organizma üzerinde yeteri kadar toksik veya letal (öldürücü) etki oluşturmaktır. Kemoterapötik ilaçlar vücutta kimyasal maddelerin selektif etkileri için tipik birer örnektirler. Antibakteriyel ilaçlar içinde özel bir yer tutan önemli bir ilaç grubu olan antibiyotikler, bakteriler, funguslar ve aktinomisetler gibi çeşitli mikroorganizma türleri tarafından biyosentez edilen ve diğer mikroorganizmaların gelişmesini önleyen ya da onları öldüren kimyasal maddelerdir. Swimming bacteria This animation illustrates swimming bacteria in a thin film. A new device, which induces bacteria to swim in this manner, could have enormous applications in biotechnology and biomedical engineering, including use in miniaturized medical diagnostic kits and bioanalysis. The device was invented by collaboration of researchers from Argonne National Laboratory, Illinois Institute of technology, University of Arizona at Tucson and Cambridge University , U.K.

25 Penisilinler en fazla selektiflik gösteren ilaçlardır
Penisilinler en fazla selektiflik gösteren ilaçlardır. Güçlü bakterisid etki gösterdikleri halde memeli hücresi üzerinde yalın toksik etkileri çok zayıftır. Bakterilerde memeli hücrelerinde de bulunan lipid tabiatındaki hücre sitoplazma membranına ilave olarak bir de onun dış tarafında hücre duvarı denilen sağlam bir rijid kapsül vardır. Bu duvar sayesinde bakteri sitoplazmasının ozmotik basıncı bile ortamınkine göre çok yüksek değere ulaştığı zaman bile tümlüğünü ve şeklini koruyabilir.

26 Antimikrobik spektrum
Belirli bir kemoterapötiğe duyarlı olan mikroorganizma türlerinin tümüne o ilacın antimikrobik spektrumu adı verilir: Bir kısım kemoterapötik ilaçlar sadece bir bakteri türüne veya birkaçına karşı etkilidirler: bunlara dar spektrumlu kemoterapötikler denilir. Örneklen sadece mikobakterilere karşı etkili olan izoniazid, sadece maya mantarlarına etkili olan nistatin. Bazı kemoterapötikler ise fazla sayıda bakteri ve diğer mikroorganizma türlerine karşı tesirlidirler. Bunlara geniş spektrumlu kemoterapötikler adı verilir. (Tetrasikiinler, kloramfenikol ureidopenisilinler ve imipenem gibi).

27 Antibakteriyel etki derecesi
1- Bakteriyostatik olanlar Bunlar bakteri hücresinin gelişmesini ve üremesini önlerler, bakteriyi doğrudan doğruya öldürmezler (örneğin sulfonamidler ve tetrasiklinler) gelişmesi ve üremesi duran bakteriler vücudun hümoral ve hücresel savunma mekanizmaları tarafından kolaylıkla yok edilebilirler.

28 Mode of Action of Macrolides in Blocking Translation during Bacterial Protein Synthesis: Preventing the Transfer of the Peptidyl tRNA from the A-site to the P-site The macrolides (erythromycin, azithromycin, clarithromycin, dirithromycin, troleandomycin, etc.) bind reversibly to the 50S subunit. They appear to inhibit elongation of the protein by preventing the enzyme peptidyltransferase from forming peptide bonds between the amino acids. They may also prevent the transfer of the peptidyl tRNA from the A-site to the P-site as shown here.

29 BAKTERİYOSTATİK İLAÇLAR
Bakteri hücresinin üremesini ve gelişmesini önlerler. Bakteriyi doğrudan doğruya öldüremezler -Tetrasiklinler -Sülfonamidler -Kloramfenikol -Eritromisin -Klindamisin -Metronidazol -Mikonazol Bakteriyostatik etki gücünün göstergesi MİK (Minimum inhibitör konsantrasyondur) değeridir. Sıvı kültür ortamında yapılan duyarlılık testleri ile ölçülür.

30 Bakterisid Bakteriyostatik Penisilinler Tetrasiklinler
Sefalosporinler Sulfonamidier Aminoglikozidler Kloramfenikol Vankomisin Eritromisin Amfoterisin B Klindamisin Rifampin Mikonazol Metronidazol Florokinolonlar

31 BAKTERİSİD ANTİBİYOTİKLER
Bakteri hücresini dolaysız olarak öldürürler -Penisilinler -Sefalosporinler -Aminoglikozidler -Vankomisin

32 Murein sentezi: 1- Heksozlarin prekürsor nükleotidlere dönüştürülmesi 2-Pentapeptid yan dalının oluşumu ve N-asetil muramik asid eklenmesi 3-Peptidoglikan zincirinin olusmasi 4- Transpeptidasyon (çapraz bağlanma)

33 New peptidoglycan synthesis occurs at the cell division plane by way of a collection of cell division machinery known as the divisome. Bacterial enzymes called autolysins, located in the divisome, break both the glycosidic bonds at the point of growth along the existing peptidoglycan, as well as the peptide cross-bridges that link the rows of sugars together. Transglycosidase enzymes then insert and link new peptidoglycan monomers into the breaks in the peptidoglycan. Finally, transpeptidase enzymes reform the peptide cross-links between the rows and layers of peptidoglycan to make the wall strong

34 Antibakteriyel kemoterapötiklerin etki mekanizmaları
1. Bakteri hücre duvarının sentezini inhibe etmek ve litik enzimleri aktive etmek suretiyle etki. 2. Sitoplazma membranının permeabilitesini artırmak suretiyle etki. 3.Bakteri ribozomlarında protein sentezini inhibe etmek suretiyle etki

35 1. Bakteri hücre duvar sentezini inhibe ederek ve otolitik enzimlerini aktive edenler
Penisilinler Sefalosporinler Monobaktamlar Karbapenemler Basitrasin Vankomisin Teikoplanin

36 2. Sitoplazma membran permeabilitesini bozanlar
Polimiksinler Amfoterisin B Gramisidin Nistatin Ketokonazol ve diğer imidazoller Flukonazol ve diğer triazoller

37 3. Bakteri ribozomlarında protein sentezini inhibe edenler
Aminoglikozidler (30S) Tetrasiklinler (30S) Eritromisin (50S) Klindamisin (50S) Kloramfenikol (50S)

38 4. Genetik materyel içinde DNA sentezinin veya DNA kontrolü altında yapılan mRNA sentezinin bozulması ile oluşan etki. 5. Intermediyer metabolizmayı bozmak suretiyle etki.

39 4. DNA ve RNA sentezini [nükleik asid sentezini] bozanlar
Kinolonlar Rifampisin Mitomisin Aktinomisin Doksorubisin Daunorubisin

40 5. İntermedier metabolizmayı bozanlar [antimetabolit etki]
Sülfonamidler Sulfonlar İzoniazid PAS Etambutol Trimetoprim

41 The activity of b-lactam antibiotics (the penicillins) for example is dependent upon their getting access to the cell wall. This means that the drug must get to the periplasmic space.

42 Rezistans Bakteri veya diğer mikroorganizmaların bir özelliği olup genel olarak onların antibakterial ilaç tarafından etkilenmemesi demektir. Bazı bakteri türleri ilaca doğal rezistans`dır yani o ilaç tafından etkilenmezler buna Doğal Rezistans denir. örneğin Proteus türleri ve Pseudomonas aeruginosa, penisilin G, tetrasiklinler, kloramfenikol, streptomisin ve sulfonamidlere doğal olarak dirençlidir. Diğer şekil kazanılmış rezistans`dır. Burada bakteri popülasyonunun kemoterapötik ilaç ile ilk temasa gelişinde (başlangıçta), ilaç bakteriler üzerinde etkilidir; ancak, temas süresi boyunca veya yinelenen temaslar sırasında bakteri popülasyonunda ilacın antibakteriyel etkisine karşı rezistans gelişir. Hemen her antimikrobik ilaca karşı er veya geç rezistans gelişebilir.

43 KAZANILMIŞ REZİSTANSTA,
Burada bakteri popülasyonun kemoterapötik ilaç ile ilk temasa gelişinde ilaç bakteriler üzerinde etkilidir ancak temas süresi boyunca veya yinelenen temaslar sırasında antibakteriyel ilaca karşı rezistans gelir. Bakterinin kromozomlarında oluşan mutasyon sonucu, bakterinin ortamdan ya da diğer bakterilerden, transdüksiyon, transformasyon ve konjügasyon olaylarından biri vasıtasiyle, rezistans yapan gen paketini alması (yani R plazmidleri veya trans-pozonlar aracılığı ile olan rezistans) sonucu meydana gelir.

44 -Kromozomal mutasyonla olan rezistans
i) Bir aşamalı mutasyon, ii) Çok aşamalı mutasyon R-Plazmidleri ve Transpozonlar aracılığı ile olan rezistans

45 Kromozomal Mutasyonla Olan Rezistans
Bir aşamalı mutasyon : Antibakteriyel ilaçla bir veya birkaç temastan sonra birden ve ileri derecede bir rezistans oluşur. Buna streptomisin-tipi rezistans adı da verilir. Rifampin'e karşı E. coli ve Staph. aureus'ta bu tipte bir rezistans oluşur. Çok aşamalı mutasyon: Rezistans yavaş olarak, derecesi gittikçe artan bir biçimde oluşur. Buna penisilin-tipi rezistans adı da verilir.

46 Kloramfenikol (Farklı yapıda)
Bir kemoterapötik çeşidine karşı duyarlılığını kaybeden bakteri türü buna yakın kimyasal yapıda olan veya farklı yapıda fakat benzer etki mekanizmasına sahip bulunan diğer bir kemoterapötiğe de rezistans kazanabilir. Örneğin tetrasiklinler Kloramfenikol (Farklı yapıda) Çapraz rezistans

47 Multipl rezistans Bakterilerin yapısı ve antibakteriyel etki mekanizması farklı birçok ilaca karşı kazandığı rezistans durumudur. Bakteri kromozomlarında ve özellikle plazmidlerinde birden fazla rezistans geninin bulunmasına bağlıdır.

48 Aktarılabilen rezistansın oluşmasında rezistan bireyden rezistan olmayana geçen ve yeni bireyin rezistans kazanmasında sıklıkla sorumlu olan faktor PLAZMİDLER (veya EPİZOMLAR) üzerinde yerleşmiş olan bir gen veya birçok gendir. Plazmidler kromozomlar dışında kalan ufak DNA parçacıklarıdır: kromozomlardan bağımsız olarak replikasyona uğrarlar. Bu genleri taşıyan plazmidlere REZİSTANS PLAZMİDLERI (R plazmidler) adı verilir.

49 Rezistansin taşınmasında rol oynayan diğer bir özel DNA parcası ceşidi
Rezistansin taşınmasında rol oynayan diğer bir özel DNA parcası ceşidi. TRANSPOZON’dur. Bunlar hem kromozomal DNA üzerine ve hem de plazmidler üzerine sokulabilen (rekombine olan) daha ufak ve hareketli DNA parçacıklardır. Plazmid aracılı rezistans kromozom aracılı rezistansa göre daha çok görülür ve bakteriler ya da diğer mikroorganizmalar arasında aktarılabilir.

50 a- Transdüksiyon Bakteriyofajlar yani bakteri virusleri, rezistans plazmidin taşıyıcılığını (vektörlüğünü) yapar. Bakteri içine giren bakteriyofaj onun R plazmidini, kendi viral protein kılıfı içine alır ve bölünerek plazmidin kopyasını içeren çok sayıda bakteriyofaj oluşturur. Sonuçta bakteri hücresi patlar ve ortama R plazmidini içeren yüzlerce bakteriyofaj saçılır. Bunlar da aynı veya farklı türden diğer bakterileri infekte ederler ve onları rezistan duruma getirirler.

51

52 b-konjügasyon Rezistan bakteri duyarlı bakteriye yanaşır ve arada bir sitoplazma köprüsü oluşur; rezistan bakterideki R plazmidlerinden biri duyarlı hücreye geçer ve onu da rezistan yapar.

53 c-transformasyon Diğer bakterilerin lizisi sonucu ortama dökülmüş R plazmidleri veya DNA kırıntıları duyarlı bakteri tarafından sitoplazmaya doğrudan alınırlar; kırıntılar bakteri kormozomuna eklenirler. Sonuçta duyarlı bakteri rezistan duruma geçer.

54 Bakterilerin rezistans oluşturma mekanizmaları
1. Rezistans bakteri kemoterapötik ilacı parçalayan bir enzim salgılar [kloramfenikole karşı asetil transferaz salgılanması]

55 Rezistans Gelişimini Azaltmak İçin;
Enfeksiyon etkeni ilaca duyarlı veya duyarlı olacağına inanılıyorsa antibiyotik kullanılmalı İlaç yeterli dozda ve mümkün olduğunca kısa bir süre kullanılmalı İlacın duyarlılığını saptamak için mümkünse antibiyogram yapılmalı Bölgedeki bakterilerin rezistans prevelansı iyi bilinmeli

56 Rezistans Gelişimini Azaltmak İçin;
Kemoterapotik ilaçların yoğun olarak kullanıldığı ve rezistans oluşumuna katkıları fazla olan yerler olan hastanelerde bu ilaçların kullanılışı titiz bir şekilde uygulanmalı Mümkün olduğu kadar dar spektrumlu antibiyotikler tercih edilmeli

57 Dozlam ve Tedavi Süresi
Seçilen antibiyotiğin istenen etkiyi gösterebilmesi için; 1)Yeterli dozda 2)Uygun aralıkta 3)Yeterli süre Verilmesi gerekir. Enfeksiyon hastalıklarında kural olarak antibiyotik ateş düştükten sonra 3 gün daha verilir.

58 ANTİMİKROBİK TEDAVİDE BAŞLICA BAŞARISIZLIK NEDENLERİ
1. Yalancı başarısızlık : Bu durumda, uygulanan ilacın başarısızlığı gerçekte sözkonusu değildir, sanal olarak başarısızlık vardır. i)Tanı yanlıştır ii)Hastada ikinci bir hastalık vardır iii)Hekim sabırsızlık göstermektedir iv)İlacın, infeksiyon belirtilerini taklit eden yan tesirleri vardır v)İlacın miadı geçmiştir

59 ANTİMİKROBİK TEDAVİDE BAŞLICA BAŞARISIZLIK NEDENLERİ
2. Hasta ile ilgili başarısızlık durumları: i)Hastada ilacın biyoyararlanımı bozulmuştur ii)Hastada immün yetmezlik durumlarının bulunması (nötropeni ve AİDS gibi) iii)İnfeksiyonun protez veya yabancı cisim çevresinde oluşması iv)İnfeksiyonun bulunduğu yerle ilgili tıkanıklık bulunması:

60 ANTİMİKROBİK TEDAVİDE BAŞLICA BAŞARISIZLIK NEDENLERİ
3. İlaçla ilgili (farmakolojik) başarısızlık durumları: i)İlacın etki yerine penetrasyonunun azlığı ii)İlacın infeksiyonun bulunduğu bölgede inaktivasyonu iii)Absorpsiyonu azaltan etkileşmeler

61 ANTİMİKROBİK TEDAVİDE BAŞLICA BAŞARISIZLIK NEDENLERİ
4. Mikropla ilişkili başarısızlık durumları i)Tedavi süresi içinde bakteride ve diğer etkenlerde nisbeten çabuk rezistans gelişmesi ii)Süperinfeksiyon ve flora substitüsyonu iii)Bakteride ilaca tolerans gelişmesi (bakterisid etkinliğin düşmesi) iv)İnokulum tesiri: İlk olarak in vitro testlerde farkedilmiştir. Sıvı kültür ortamlarında yapılan duyarlık testlerinde ekilen bakteri sayısı (inokulum) artarsa ilaca duyarlık azalır.

62 KEMOTERAPÖTİKLERİN PROFİLAKTİK OLARAK KULLANILIŞI (KEMOPROFİLAKSİ)
En sık başvurulan profilaksi yaklaşımı sağlam kişileri, maruz kaldıkları veya kalacakları infeksiyon etkenlerinden korumak ve bu etkenlerin vücuda yerleşmelerini önlemek amacıyla yapılanıdır. Diğer bir kemoprofilaksi yaklaşımı, başka bir hastalığı olan kişilerde sekonder bakteriye! infeksiyon gelişmesini önlemek amacıyla yapılanıdır. Cerrahi girişimlerle ilgili kemoprofilaksi: Belirli bazı girişimlerden hemen önce veya girişim sırasında,daha sonra gelişme potansiyeli olan postoperatif infeksiyonlan önlemek için kemoprofilaksiye başvurulabilir.

63

64


"Antibakteriyel ilaçlara giriş" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları