Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

İ SLAM’DA FETH İ N MANA VE GAYES İ VE İ STANBUL’UN FETH İ.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "İ SLAM’DA FETH İ N MANA VE GAYES İ VE İ STANBUL’UN FETH İ."— Sunum transkripti:

1 İ SLAM’DA FETH İ N MANA VE GAYES İ VE İ STANBUL’UN FETH İ

2 Fetih ne demektir? Fetih; Yol gösterme, açma, zafere ulaştırma, hüküm verme gibi anlamlara gelir. Terim olarak fetih; Müslümanların ülke veya şehirleri i'lâ-yı kelimetullah amacıyla İslâmiyet'e açmaları, İslâm devleti idaresine almaları demektir. ( Mustafa Fayda, «Fetih», DİA, c. 12, s. 467)

3 Maddi anlamda ilk gönül fethine manevi anlamda Hz. Peygamber’in (a.s) Rabbiyle buluşmasına işaret eden sure اِذَا جَٓاءَ نَصْرُ اللّٰهِ وَالْفَتْحُۙ ﴿1﴾ وَرَاَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ ف۪ي د۪ينِ اللّٰهِ اَفْوَاجًاۙ ﴿2﴾ فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُۜ اِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا ﴿3﴾ 1,2,3.Allah’ın yardımı ve fetih (Mekke fethi) geldiğinde ve insanların bölük bölük Allah’ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O’ndan bağışlama dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir. ( Nasr, 110/1-3 )

4 Rabbimizin güzel isimlerinden biri de ‘

5 Fetihler ve savaşlar arasındaki fark Fetih; İslâm'da meşrû görülen savaşlar hakkında cihad kelimesine benzer şekilde, müslümanların gayri müslimlerden gerçekleştirdikleri toprak kazançlarını tarihte ve günümüzde bilinen diğer istilâ ve sömürü savaşlarından ayırmak amacıyla kullanılmıştır; kaynağı da müslümanların geçmiş ve gelecekteki maddî-mânevî zaferlerinden bahseden Feth sûresidir. Mustafa Fayda, «Fetih», DİA, c. 12, s. 467 اِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُب۪ينًا "Biz sana doğrusu apaçık bir fetih ihsan ettik" (Fetih Suresi, 49/1)

6 Fetihlerin en büyüğü ve anlamlısı Feth-i Mübin Fetih denilince hiç şüphesiz ilk akla gelen, Rabbimizin Habibine müjdesini vahiyle bildirdiği Mekke-i Mükerreme’nin fethidir. Mekke-i Mükerreme görünürde bir yeryüzü parçası, hakikatte ise kâinatın kalbi hükmündedir. http://www.kalpehli.com/fetih-ruhu- ve-hizmet /

7 İslâm fetihlerinin esas gâyesi i'lâ-yı kelimetullahtır. “ Ey Kureyş cemaati! Şimdi size nasıl bir muamele yapacağımı sanıyorsunuz?” Müşrikler hep bir ağızdan: “ Hayır umarız. Çünkü sen kerim bir kardeş ve değerli bir kardeş oğlusun.” Karşılığını verdiler. Bunun üzerine Peygamberimiz: “ Haydi, gidiniz, hepiniz serbestsiniz.” (İbn Hişam,II,412; Taberi,III,120) diyerek tarihi kararını açıkladı. İşte bu kararıyla Efendimiz (s.a.v) İslâmiyet’te nefis için kin ve intikam olmadığını açıkça ortaya koymuş, Müslümanların bütün amaçlarının Allah’ın rızasını kazanmaktan ibaret olduğunu göstermiş oluyordu. Fetihlerde asıl olan kalplerin fethidir. Ülkelerin fethi ise bu asıl fethin tabii sonucudur. Bu sebeple tarih boyunca fetihlerin kalıcı olduğunu, ancak zulüm ifadesi olan işgallerin ise kısa ömürlü olduğunu görürüz. Çünkü işgaller, fıtrata aykırı olarak gönüllere baskı uygularken, fetih ise insan fıtratını okşar. http://www.kalpehli.com/fetih-ruhu-ve-hizmet/

8 Fethin çağrıştırdığı manalardan biri de şudur; Yeryüzünün kalbi hükmündeki Kabe’nin putlardan temizlenmesi insanlığın kurtuluşu için nasıl hayati bir önem taşıyorsa, beden ülkesinin merkezi olan insan kalbinin de, her türlü putlardan ve masivadan temizlenmesi de aynı şekilde hayati önem taşımaktadır. http://www.kalpehli.com/fetih-ruhu-ve- hizmet /

9 Mekke’nin fethinin ilk gönül fethi olduğunun en güzel delili; Sa’d b. Ubade, elinde ensarın bayrağıyla Ebu Süfyan’ın önünden geçerken, « Bugün büyük harp günüdür. Bugün Kâbe'de kan dökmek helal kılınmıştır. Bugün Allah Kureyş’i zelil kılmıştır.» dedi. Ebu Süfyan’ı endişeye sevk eden bu söz, Allah Resulüne ulaştığında o, şu rahmet içeren sözleri söyledi: «Sa’d yanlış söylemiştir. Hayır, bugün merhamet günüdür. Bugün Allah’ın Kâbe’yi yücelteceği bir gündür. Ve bugün Kâbe’nin (tevhid elbisesine) bürüneceği bir gündür.» Sonra da ensarın bayrağının oğlu Sa’d’dan alınarak oğlu Kays’a verimesini emretti. ( Vâkıdî, Meğâzî, II, 821-822; 2 )

10 Fetihlerin cihan-ı aleme hediyeleri Müslümanlar, belli bir prensip ve amaç uğruna giriştikleri cihadla yeryüzüne barış, adâlet ve fazilet getirmişler, adâlete ve eşitliğe dayanan bir ictimâî âhenkle fethedip idareleri altına aldıkları yerlere tek İlâh fikrinin ve imanının huzurunu da taşıyarak yeni bir dünya düzeninin müjdelerini vermişlerdir. ( Mustafa Fayda, «Fetih», DİA, c. 12, s. 468

11 يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُونُواْ قَوَّامِينَ لِلّهِ شُهَدَاء بِالْقِسْطِ وَلاَ يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ عَلَى أَلاَّ تَعْدِلُواْ اعْدِلُواْ هُوَ أَقْرَبُ لِلتَّقْوَى وَاتَّقُواْ اللّهَ إِنَّ اللّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ ﴿٨﴾ Ey iman edenler! Allah için adaleti (hakkı) ayakta tutan (hâkimler), adalet timsâli şâhitler olun. Bir kavme duyduğunuz kin sizi adaletten sapmaya sevketmesin. Âdil davranın, takvâya daha yakın olan da budur. Allah’a karşı takvâlı olun (emirlerine uygun yaşayın). Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Maide, 5/8)

12 Fetihlerin gölgesinde bir adalet hikayesi Denilir ki Ren nehrinin kenarında iki ülke halkı tarım yaparmış. Her yıl hasat zamanı ülkelerden biri diğerinin tarafına geçer ve onların mahsullerine el koyarmış. Bu duruma hiç sese çıkaramayan diğer yakadakiler çareyi Osmanlı Devleti’nden yardım istemekte bulmuşlar. Osmanlı devleti yardım için onlara birkaç çuval göndermiş. Çuvalların içinden ne mi çıkmış? Yeni çeri üniformaları. Köylüler hemen bunu giyerek hasat zamanı nehrin kenarında dolaşmaya başlamışlar. O kıyafetleri gören nehrin diğer yakasındakiler Osmanlı ordusunun onlara yardıma geldiğini zannetmişler. Korkudan nehrin kendilerine ait olmayan yakasına geçmemişler. Böylelikle ürünler o yıl sahiplerine kalmış. («İki Güzel Şey», Diyanet Dergisi, sayı: 421, s. 17)

13 Ülkelerin mi yoksa kalplerin mi fethi? İslâmiyet, cihad ve onun tabiî sonucu olan fetihlerle Müslümanların hâkimiyetine geçen ülkelerin halkının İslâm dinini kabul etmeye zorlanmasını doğru bulmaz. Bu husus Kur'an âyetleriyle sâbittir. ( Mustafa Fayda,, «Fetih», DİA, c. 12, s. 468) لاَ إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ "Dinde zorlama yoktur" (Bakara, 2/ 256)

14 انَّكَ لَا تَهْد۪ي مَنْ اَحْبَبْتَ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ يَهْد۪ي مَنْ يَشَٓاءُۚ وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَد۪ينَ «Şüphesiz sen sevdiğin kimseyi doğru yola iletemezsin. Fakat Allah, dilediği kimseyi doğru yola eriştirir. O doğru yola gelecekleri daha iyi bilir.» (Kasas 28/56)

15 Öldürme ve köleleştirme yoluna gidilmemiştir Hz. Ömer'in Suriye genel vâlisi Ebû Ubeyde bin Cerrâh'a gönderdiği tâlimât: "Allah'a yemin ederim ki, eğer bu arâziler sahipleriyle birlikte Müslümanlara paylaştırılırsa geriden gelecek Müslümanlar ve zimmîler konuşacak bir insan dahi bulamayacakları gibi emeklerinin ürünü iş ve kazançlarından da faydalanamazlar; arâzileriyle birlikte taksim edilen insanlar ise Müslümanlar sağ kaldığı sürece sömürülürler. Sonuçta bizden sonra da çocuklarımız onların çocuklarını sömürmeye ve köle olarak kullanmaya devam eder. Böylece bu insanlar İslâm dini hüküm sürdükçe müslümanların kölesi kalırlar. Ben buna asla râzı değilim." (Ebû Yûsuf, el-Harâc, II/197-203).

16 Allah’ın dinini yüceltmek için yapılan fetihlerin sonucu Hemen her yerdeki fetihleri kitleler halinde İslâm'a katılmalar tâkip etmiştir Bu katılmalar, mühtedîlerin İslâm'ın en doğru din olduğu yolundaki inanç ve tercihleriyle gerçekleşmiştir. (Mustafa Fayda, «Fetih», DİA, c. 12, s. 468) İslâm devletinin himâyesi altına alınan insanlar İslâm'ın tevhid potasında temizlenmiş Müslümanları görerek doğrunun eğriden, güzelin çirkinden, tevhidin şirkten farkını müşahhas bir şekilde idrâk etme imkânına kavuşmuşlardı. Memleketin yeni sahiplerinin müsâmahakâr, eski idarecilerle kıyas kabul etmeyecek derecede adâletli, insaflı, insan hak ve haysiyetine saygılı olduklarını bizzat görmüşlerdir. (Mustafa Fayda, «Fetih», DİA, c. 12, s. 469)

17 Fethedilen yerlerde Allah’ın adı Kur'an hükümlerinin uygulanmasıyla, dinin esaslarının ve yüceliğinin yayılmasıyla, zâlim idârecilere son verilip İslâm'ın insanlara tebliğ edilmesine engel olanların saf dışı bırakılmasıyla hak, adâlet ve iyilik yapma ilkeleri üzerine kurulan, insanın insana değil; yalnız Allah'a kulluk ettiği bir idâre sisteminin getirilmesiyle ( Mustafa Fayda,, «Fetih», DİA, c. 12, s. 469) yüceltilmiştir;

18 Fetihlerin birlikte Allah'ın rızâsı yolunda girişilmiş olan ve kâfirlerle yapılan cihad i'lâ-yı kelimetullah gerçekleşmiştir. وَقَاتِلُوهُمْ حَتَّى لاَ تَكُونَ فِتْنَةٌ وَيَكُونَ الدِّينُ كُلُّهُ لِلّه فَإِنِ انتَهَوْاْ فَإِنَّ اللّهَ بِمَا يَعْمَلُونَ بَصِيرٌ ﴿٣٩﴾ Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir. (Enfal, 8/39)

19 Bir çağı kapatan bir çağı açan fethin adıdır. İslam Dininin o eşsiz güzelliğinin, adaletinin, din ve vicdan özgürlüğünün bütün insanlığa yansımasının adıdır. http://www.guncelvaaz.com/stanbul-un-fethi-fetih-ruhu İstanbul’un Fethi

20 İstanbul’un fethi İmanın inkara, İlmin cehalete, Birliğin nifaka, Üstün gelmesidir.

21 İstanbul’u fetih yolundaki bu istek bu gayret nedendir? Hz. Peygamber Efendimiz’in İstanbul’un fethedileceğini müjdeleyen sözleri ve burayı fetheden komutan ve askerleri öven hadisi bütün Müslümanlarda buraya fetihler düzenleme aşkı doğurmuştur. لَتُفْتَحَنَّ الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ فَلَنِعْمَ الْأَمِيرُ أَمِيرُهَا وَلَنِعْمَ الْجَيْشُ ذَلِكَ الْجَيْش ‘’İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan; o ordu ne güzel ordudur!’’ Ahmet Bin Hanbel, Müsned IV,335.

22 Hz. Peygamber müjde verdi. Genç bir hükümdar karar verdi. ‘’Ya İstanbul onun olmalıydı, ya da o İstanbul’un’’. (http ://www.guncelvaaz.com/stan bul-un-fethi-fetih-ruhu)

23 Bu genç hükümdar Sultan 2. Mehmet Han Rabbimizin buyurduğu gibi karar verip azmetti. فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ ’Bir kerede karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.’’ ( Al-i İmran, 3/159)

24 O kutlu kumandanın ve o kutlu askerlerin İstanbul’u fethetmekteki amaçları tıpkı diğer fetihlerde olduğu gibi İnsanlar ile İslam’ın arasındaki engelleri kaldırıp insanlar ile İslam arasında bir yol açmak ve İnsanlara İslam'ın huzur ve adaletini getirmekti.

25 Aslında onun dünyaya açılmasının, askeri bir fetih değil, bir insanlık mesajı ve gönülleri Allah’la buluşturma gayreti olduğunu şu sözlerinden açıkça anlıyoruz. ‘’Fetih muhabbetle başlar!..’’ ve ‘’Aslolan gönüllerin fethidir!’’

26 Fatih’i fatih yapan neydi? Efendimiz (sav), Fatih’e işaretle, ’…buyuruyor. «ne güzel hükümdardır» Fatih Sultan Mehmet, zamanın İslam alimlerinin rahle-i tedrisinde yetişmiş; Akşemsettin Hazretlerinin feyzinden istifade etmiştir.

27 Fetih gerçekleştiği sırada yanında Akşemseddin vardı. «Sanmayın ki sevincim, sadece İstanbul’u feth içindir. Ben bu şehrin asıl manevi Fatih’i olan Akşemsettin gibi aziz birinin yanımda bulunmasına seviniyorum.» (Ayverdi, Semiha, Osmanlı Asırları, I, 282, İst.1977)

28 İstanbul fethedildiği gün surlara çıkıp, sancağını diken Ulubatlı Hasan, sıradan bir nefer değildi Enderun’da yetişmiş bir zabitti ve aynı zamanda Fatih’in ders arkadaşıydı. Surlar aşıldığı gün vücudu delik deşik olması pahasına, surlara çıkmış ve bayrağı surlara dikmeye muvaffak olmuştu. «farukarslan.com/genel/istanbulun-fethi- uzerine »

29 Fetihten sonra vücudu delik deşik olmuş olan ve son anlarını yaşayan Ulubatlı Hasan’ın yüzünde tatlı bir gülümseme vardı. Fatih tarafından kendisine bunun sebebi sorulunca; «Biraz evvel buraları Allah Resulü teftiş ediyordu. O’nun gül cemalini gördüm. Sürûrum, sevincim bundandır.» ( farukarslan.com/genel/istanbulun- fethi-uzerine )

30 İstanbul’un fethi; fetihlerin insanlığı Kur’an’ın huzur iklimiyle buluşturmak gayesiyle yapıldığının en güzel delilidir. İnsanlara zulmedilmemiştir. Yaşlılara, kadınlara, din adamlarına asla dokunulmamıştır. Hiçbir ibadethane yıkılmamıştır. Her insan özgürce inandığını yaşama fırsatı bulmuştur. (http://www.guncelvaaz.com/stanbul-un-fethi-fetih-ruhu ) Kim olursa olsun, hangi dine inanırsa inansın insan kıymetliydi. Çünkü Yaratan tarafından yaratılmış idi.

31 İstanbul’u geri almak için yapılan yardım tekliflerine, öncelikle kilise önderleri ve yerli halkın karşı koymuş olması da İslam fetihlerinin ve İstanbul'un fethinin bir gönül fethi olduğunun en güzel ispatıdır.

32 Allah yolunda yapılan bu mücadele Allah’ın yardımı sayesinde zaferle neticelenmiştir. Zira Cenab-ı Hak : يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُم «Ey iman edenler! Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı savaşta sabit kılar.» ( Muhammed, 47/7)

33 Yâ Rabbi! Cümlemizi Fethin gerçek manada ruhunu anlayabilen ve o ruh ile dünya hayatını sürdürüp tamamlayabilen kullarından eyle. Yâ Rabbi! Ordularımızı iman gücü ile koruyup muzaffer eyle. Şehit kanlarıyla yoğrulmuş olan bu topraklarımıza düşman ayağı bastırma, Din, vatan, millet ve memleket uğruna canını feda eden, aziz şehitlerimiz uğruna dualarımızı kabul eyle. İstanbul’un fethi; tıpkı Mekke'nin fethi gibi İslam tarihi açısından bir dönüm noktasıdır. Bu vesileyle bize bu kutlu fethi armağan eden Fatih Sultan Mehmed’i ve askerlerini rahmet ve minnetle yâd ediyor cümle asker, gazi ve şehitlerimiz için El fatiha maa’s-salavat diyoruz.

34 HAZIRLAYAN: CANAN HASANO Ğ LU KOCAAL İ YEN İ MAHALLE CAM İ KIZ K.K. Ö Ğ RET İ C İ S İ MODERATÖR: ESMA ÇET İ N/ İ L VA İ Z İ


"İ SLAM’DA FETH İ N MANA VE GAYES İ VE İ STANBUL’UN FETH İ." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları