Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanBilge Toker Değiştirilmiş 8 yıl önce
1
Bilgisayarın Tarihçesi ve Geleceği Hatice KOCATEPE Gülçin BALCI
2
Bilgisayar Nedir ? Aritmetik ve mantıksal ve işlemleri yapabilen ve yaptığı işlemlerin sonucunu saklayabilen ve istenildiğinde geri getiren, çeşitli aritmetik ve mantıksal işlemler yapabilen elektronik bir cihazdır.
4
Bilgisayarın Tarihçesi, Bilgisayarın İcadı İnsanoğlunun ilk hesap makinesi abaküsdür ve abaküse benzeyen ilk araçlar bundan 3,000 sene önce kullanılmıştır. Otomatik hareketlerden yararlanan ilk toplama makinesini Blaise Pascal geliştirmiştir. Pascal bu makineyi tasarlarken, bir tarafa doğru döndürülen dişli çarkların hareketinden faydalanmıştır. Daha sonra Leibniz aynı prensiple çarpma işlemi de yapabilen bir makine daha geliştirmiştir. Hesaplamada elektronik sistemin öncüsü İngiliz bilim adamı Charles Babbage'dir. Babbage'nin Analitik Motor adını verdiği cihaz, belli bir programlama içinde hesapları otomatik olarak yapabilmekteydi. abaküsdürBlaise Pascal
5
Gerçek anlamda bilgisayarlar, 1941 yılında Berlin'de Kondrad Zuse tarafından geliştirilmiştir. Onun yaptığı bilgisayar, elektron lambalarından oluşuyordu ve aynı yıllarda Busines Machines Corporation adlı firmanın yaptığı otomatik bilgisayardan çok daha hızlı çalışıyordu. 17,500 civarında elektron tüpü, 1,500 röle, 70,000 direnç ve 10,000 kondansatörden oluşmuş 30 ton ağırlığındaki bu dev makine, on haneli 5,000 sayıyı bir saniye içinde toplayabiliyordu.
6
Sonraki yıllarda inanılmaz bir süratle geliştirilen bilgisayarlar, bilgiyi çabuk ve doğru bir şekilde işleme ve saklama özellikleri nedeniyle, kısa sürede günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline geldiler. Bilgi üretimi ve dolaşımı hızlandı. Bu gelişmeler sayesinde, bir toplumun bütün bireylerinin bilgiye kolayca ulaşmaları ve onu tüketmeleri mümkün oldu. Bilgi toplumunun oluşumunu hızlandıran bu gelişmelerin yanı sıra, basımevlerinden uzay gemilerine kadar hemen bütün makine ve araçların kontrolünü de bilgisayarlar üstlenmeye başladı. Böylece insanlar uzun süre alan ve oldukça karmaşık olan yorucu ve bıktırıcı işlerden kurtuldularbilgisayarlar
7
1. Birinci Nesil Bilgisayarlar: 1945 ile 1956 arasındaki yıllara tekabül eden bilgisayarlardır ki, II. Dünya Savaşı şartlarının süreçte belirgin bir rolü olmuştur. Ezcümle Alman mühendis Konrad Zuse, 1941’de uçak ve roketler için Z3 olarak adlandırılan bilgisayarı; buna mukâbil müttefik kuvvetler bilgisayar çalışmasına hız vermiş ve bu bağlamda İngilizler, Almanların mesajlarını çözmek için Colossus adlı gizli kodları kırabilme özelliği olan bilgisayarı, İBM şirketiyle çalışan Howard Hathaway Aiken Mark 1’i; yine savaş şartlarında gelişen bir diğer bilgisayar Amerikan Hükümeti Pensilvanya Üniversitesi ile ortaklaşa ENİAC’ı tasarlamışlardır.
8
2. İkinci Nesil Bilgisayarlar: 1956 ile 1963 arasındaki gelişim ve değişimi havi bilgisayarlardır. Bu evrenin belirgin hususiyeti; vakum tüpler yerine transistorların bilgisayarda kullanılmasıdır. Transistor, yarı iletken malzemeden imal edilmiş elektronik devre elemanıdır. Transistorların vakumlu tüplere oranla enerji verimleri yüksektir. Ayrıca bir tüp belirli bir ısınma süresi geçmeden çalışmadığı hâlde, transistorlar gerilim uygulandığı gibi çalışıyordu. Boyut olarak tüplerden çok daha küçük ve portatif olan ve ömrü tüplerden 5 kat daha fazla olan transistorlar bu evrede belirgin bir rol üstlenmiştir. 1960’lı yılların başlarında üniversitelerde ve işyerlerinde ikinci nesil bilgisayarlar kullanılmaya başlandı. Bu dönem bilgisayarlarına yazıcılar, tape birimleri, disk birimleri, işletim sistemi ve çeşitli programlar eklendi. Ayrıca yine bu dönemde bilgisayarın gelişimine paralel yeni meslek gurupları teşekkül etti: Programcı, bilgisayar sistem uzmanı ve sair… İkinci nesil bilgisayarlara en önemli örnek IBM 1401’dir.
9
3. Üçüncü Nesil Bilgisayarlar: 1964-1971 arası zaman dilimini kapsayan bu evrede; vakumlu tüplerden daha avantajlı olsalar dahi fazla miktarda ısı yaydıkları için transistorlar, makinenin hassas iç parçalarının çabuk bozulmasına sebep oluyordu. Ama kuartz bu sorunu çözdü. Kuartz bugün alternatif tıpta da kullanılan değerli bir taştır. Radyasyonu engelleyici bir özelliği vardır. 1958 yılında Texas Instruments mühendislerinden Jack Kilby tümleşik devreyi (Integrated Circuit (IC)) geliştirdi. Tümleşik devre (IC), kuartzdan yapılmış küçük bir silikon disk üzerinde 3 elektronik bileşenden meydana gelir. Bu dönem, pek çok parçanın monte edildiği çip sâyesinde bilgisayarlar hızlı bir şekilde küçülmeye başladı. Yine bu dönem, işletim sistemi çerçevesinde alternatif programların çoğaldığı dönemdir.
10
3. Üçüncü Nesil Bilgisayarlar: 1964-1971 arası zaman dilimini kapsayan bu evrede; vakumlu tüplerden daha avantajlı olsalar dahi fazla miktarda ısı yaydıkları için transistorlar, makinenin hassas iç parçalarının çabuk bozulmasına sebep oluyordu. Ama kuartz bu sorunu çözdü. Kuartz bugün alternatif tıpta da kullanılan değerli bir taştır. Radyasyonu engelleyici bir özelliği vardır. 1958 yılında Texas Instruments mühendislerinden Jack Kilby tümleşik devreyi (Integrated Circuit (IC)) geliştirdi. Tümleşik devre (IC), kuartzdan yapılmış küçük bir silikon disk üzerinde 3 elektronik bileşenden meydana gelir. Bu dönem, pek çok parçanın monte edildiği çip sâyesinde bilgisayarlar hızlı bir şekilde küçülmeye başladı. Yine bu dönem, işletim sistemi çerçevesinde alternatif programların çoğaldığı dönemdir.
11
1971’den günümüze kadar olan evre... Bu evrede çiplere, binlerce bileşen monte edildi. Boyutlar küçüldükçe küçüldü. Bu dönemde bilgisayarların boyutları daha da küçüldüğü gibi, fiyat cinsinden ederi de azaldı, ucuzladı. 1971 yılında İntel 4004 çipini üretti. 1981’de evde, işyerinde, okulda kullanılmak suretiyle bilgisayarlar günlük hayata girdi. Bu dönem, kişisel bilgisayarların(Personal Computer -PC-) başlangıç dönemidir. 1981’de kişisel bilgisayar adedi 2 milyonken 1982’de 5.5 milyon, 1992’de bu sayı 65 milyon olmuştur. Ayrıca İBM PC ile Apple rekabeti de bu dönemde ( 1984) başlar. Bu dönemde, aralarında mesafe bulunan(170 Metreye kadar ) bilgisayarları birbirine bağlayan adına LAN denilen ağ sistemi geliştirildi. LAN’ın açılımı: Local Area Network’tur. Türkçesi: Yerel Alan Ağı. Ayrıca aralarında coğrafî bir uzaklık mevzubahis olan yerlerde konumlanmış (meselâ iki şehir veya iki ülke) bilgisayarları birbirine bağlamak için WAN ağı geliştirildi. İnternet dediğimiz olgu, WAN’ın ürünüdür. Neticede WAN ile bağlı olan bilgisayarlar, mevcut bilgisayarlarda bulunan bütün verileri kullanabilir. Meselâ arama motoru Google’a bir kelime girip arattığımızda, Google, WAN sistemiyle, aramanın yapıldığı bilgisayara bağlı bulunan bütün bilgisayarların verilerini getirir. WAN’ın açılımı: Wide Area Network, Türkçesi: Geniş Alan Ağları. Yine bu dönemde dizüstü ve cebe sığabilecek kadar küçük bilgisayarlar yapıldı, geliştirildi. İnternetin insan hayatına girmesi ve yaygınlaşmasıyla bilgisayarın önemi kat kat daha da arttı. 4. Dördüncü Nesil Bilgisayarlar:
12
Kimileri, ne kadar muazzam ve mükemmel işlemler yapsa da, ne kadar sonuçları kusursuz verse de, komut almadan hiçbir işlemi yapamadığı için bilgisayara “aptal bir makine” der. Bu yanlış bir tasniftir. Bunu diyenlerin bir kısmı kanımca, bakın ben sizin hayranlık duyduğunuz bir şeyin, nasıl da karizmasını çiziyorum. Bakın nasıl da zekice bir hamleyle hayranlık uyandıran bir cihazı “aptal” pozisyonuna getirebiliyorum bilinçaltıyla hareket ediyor. Aptallık, zekânın ağır işlemesi sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Pekâla, bir aptal kendi başına, hiçbir yerden komut almadan da hareket edebilir, hayatıyla ilgili bağımsız kararlar verebilir. Ama bilgisayarda böyle bir hususiyet yoktur. Neticede insan, yaratan bir varlık olmadığı için; insan aklının ürünü olan her şey insanın aklına tâbidir. O hâlde insan aklının ürünü olan bir ürün, ne aptal olarak tesmiye edilebilir, ne de zekî olarak. Çünkü insan aklı, kendisinden bağımsız olacak bir şeyi yapamaz. Bilgisayarlar, II. Dünya Savaşı sırasında ciddî bir gelişim göstermiştir. Bilgisayar, düşmanı alt etmenin bir yöntemi olmuş ve bu kan kokan yöntem maalesef bilgisayarın gelişiminde kilometre taşı olmuştur. Bu durum ister istemez İsveçli bilim adamı Alfred Bernhard Nobel’i akla getiriyor. Malum olduğu üzere Nobel, dinamiti icat eden kişidir. Bugün, bilimin gelişmesinde büyük katkılar sağlayan Nobel Vakfının verdiği Nobel Ödülünün temelinde dinamit vardır. Yani bilim ve kan.
13
Peki, Beşinci Nesil Bilgisayarlar Nasıl Olur? Öyle bir çağda/zaman diliminde yaşıyoruz ki, saçmalamamak koşuluyla ne tahmin edilirse, artık fantastik gelmemeli bize. Zira 167 m2 ve 50 ton ağırlığındaki bir makineyi cebimizde taşıyabiliyoruz artık. İlk bilgisayarların ağırlığı ve kapladığı yer zamanla malzemesinden, kapladığı yerden alındı, fonksiyonuna eklendi. 167 m2’lik bir alan artık, hatırı sayılır bir teknoloji marketinin alanıdır. Sanırım bu değişim, bilgisayar dilini de farklılaştırmıştır. O eski bilgisayarda işlem yapmaya giden biri nasıl bir ifade kullanırdı? “Ben bilgisayara gidiyorum”. 5+1 bir daire büyüklüğünde olan bir makineye ancak gidilir çünkü.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.