Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
DOĞAL KAYNAKLAR İBRAHİM BULUT 11/F 890
3
DOGAL KAYNAK NEDİR? Doğada kendiliğinden oluşmuş, insan aklı ve tekniğinin ürünü olmayan, meydana gelme aşamasında insanın herhangi bir rolünün bulunmadığı bütün zenginlik kaynakları “doğal kaynak” olarak adlandırılır. Kısaca doğada bulunan ve insan ihtiyacını karşılayabilecek her şeye denir. Hava, su, toprak, bitki örtüsü, hayvanlar ve madenler Dünya'nın doğal kaynaklarını oluşturur. Dünya üzerinde yapılan pek çok faaliyetin temelinde doğal kaynaklar vardır. Diğer faaliyetler bu kaynaklar üzerinde şekillenir. Örneğin, tarım aslındabeşeri bir faaliyettir. Ancak faaliyetin esas kaynağı doğal bir kaynak olan tarım topraklarıdır. Aynı şekilde sular da doğal birkaynak olup bu ortamda yapılan ulaşım, turizm, su ürünleri avcılığı ve yetiştiriciliği gibi etkinlikler birer beşerî faaliyettir. Ayrıca doğal kaynaklara ilgili bir diğer hususta insansız bir doğada doğal kaynakların hiçbir hükmü yoktur. Geniş açıyla bakınca insan dışındaki her türlü doğada bulunan varlıklar doğal kaynaktır. Tarımda kullanılan topraklar, bitki ve hayvanlar, maden filizlerine sahip kayalar, petrol, kömür, uranyum, inşaatlarda kullanılan taşlar, güneş ışığı, hava, su gibi insan ve çevresini etkileyen tüm faktörler doğal kaynak ifadesi ile belirtilir Çünkü herhangi bir varlığa kaynak hükmü insan sayesinde verilmektedir. İktisadi gözle bakılınca üretim faaliyetleri içinde emek önemli bir faktör olduğu için insani dahi doğal kaynaklar içinde sayan ekonomik görüşler vardır.
4
TÜKENMEYEN DOĞAL KAYNAKLAR
a) Rüzgar b) Su c) Güneş d) Dalga
5
RÜZGAR Rüzgâr enerjisi, rüzgârı oluşturan hava akımının sahip olduğu hareket (kinetik) enerjisidir. Bu enerjinin bir bölümü yararlı olan mekanik veya elektrik enerjisine dönüştürülebilir. Rüzgârın gücünden yararlanılmaya başlanması çok eski dönemlere dayanır. Rüzgâr gücünden ilk yararlanma şekli olarak yelkenli gemiler ve yel değirmenleri gösterilebilir. Daha sonra tahıl öğütme, su pompalama, ağaç kesme işleri için de rüzgâr gücünden yararlanılmıştır. Günümüzde daha çok elektrik üretmek amacıyla kullanılmaktadır. Fosil, nükleer ve diğer yöntemlerde atmosfere zararlı gazlar salınmakta, bu gazlar havayı ve suyu kirletmektedir. Rüzgârdan enerji elde edilmesi sırasında ise bu zararlı gazların hiçbiri atmosfere salınmaz, dolayısıyla rüzgâr enerjisi temiz bir enerjidir, yarattığı tek kirlilik gürültüdür. Pervanelerin dönerken çıkardığı sesler günümüzde büyük ölçüde azaltılmıştır.
7
SU Su canlıların hayatlarını sürdürebilmeleri için zorunlu bir kaynak olup, yaşamın sürekliliğini sağlayan doğal bir kaynaktır Ayrıca döngü yoluyla belli ölçülerde kendini yenileyebilen bir kaynaktır Ayrıca içinde çeşitli canlıların yaşadığı doğal bir ortamdır Sular; yer üstü, yeraltı ve atmosfer arasında sürekli hareket halindedir Yeryüzüne yağış olarak düşen su, yer üstü ve yeraltı su kaynaklarını besler Başlıca su kaynakları; Okyanuslar, denizler, akarsular, göller, sulak alanlar, buzullar, yeraltı suları ve havadaki su buharıdır
9
GÜNEŞ Güneş enerjisi. Güneş ışığından enerji elde edilmesine dayalı bir teknolojidir.Güneş'in yaydığı ve Dünya'mıza da ulaşan enerji, Güneş'in çekirdeğinde yer alan füzyon süreci ile açığa çıkan ışınım enerjisidir. Güneşteki hidrojen gazının helyuma dönüşmesi füzyon sürecinden kaynaklanır. Dünya atmosferinin dışında Güneş ışınımının şiddeti, aşağı yukarı sabit ve 1370 W/m2 değerindedir; ancak yeryüzünde W/m2 değerleri arasında değişim gösterir. Bu enerjinin Dünya'ya gelen küçük bir bölümü dahi,insanlığın mevcut enerji tüketiminden kat kat fazladır. Güneş enerjisinden yararlanma konusundaki çalışmalar özellikle 1970'lerden sonra hız kazanmış, Güneş enerjisi sistemleri teknolojik olarak ilerleme ve maliyet bakımından düşme göstermiş, Güneş enerjisi çevresel olarak temiz bir birincil enerji kaynağı olarak kendini kabul ettirmiştir.
10
Güneş enerjisi. Güneş ışığından enerji elde edilmesine dayalı bir teknolojidir.Güneş'in yaydığı ve Dünya'mıza da ulaşan enerji, Güneş'in çekirdeğinde yer alan füzyon süreci ile açığa çıkan ışınım enerjisidir. Güneşteki hidrojen gazının helyuma dönüşmesi füzyon sürecinden kaynaklanır. Dünya atmosferinin dışında Güneş ışınımının şiddeti, aşağı yukarı sabit ve 1370 W/m2 değerindedir; ancak yeryüzünde W/m2 değerleri arasında değişim gösterir. Bu enerjinin Dünya'ya gelen küçük bir bölümü dahi,insanlığın mevcut enerji tüketiminden kat kat fazladır. Güneş enerjisinden yararlanma konusundaki çalışmalar özellikle 1970'lerden sonra hız kazanmış, Güneş enerjisi sistemleri teknolojik olarak ilerleme ve maliyet bakımından düşme göstermiş, Güneş enerjisi çevresel olarak temiz bir birincil enerji kaynağı olarak kendini kabul ettirmiştir.
12
DALGA Dalgalar güçlü ve sınırsız yenilenebilir enerji kaynağıdır. Bu enerji, dalganın yüzeyinden yada yüzey altındaki dalgaların basıncından elde edilmektedir. Dalgalanma bilindiği gibirüzgarın su yüzeyinde yaptığı salınım hareketidir. Dalga enerjisi makineleri de bu hareketten ve bu hareket sonucu oluşan basıncı kullanarak enerji üretirler. Yeryüzünün % 70 den fazlası su ile kaplıdır. Buna bağlı olarak dalgaların oluşturduğu bu enerji yılda TWh ye kadar üretim potansiyeline sahiptir. Bu da küresel enerji talebinin 1/5 ini karşılamak için yeterli bir rakam. IBM gibi büyük şirketlerde dalgaların bu derece büyük gücünden enerji elde edilmesi için destek vererek, çeşitli projelerde yer almaktadırlar. Dalga enerjisini elde etmek için çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Bu yöntemlerden önemli iki dalga jeneratörüne değinelim.
14
YENİLENEMEYEN ENERJİ KAYNAKLARI
a) Petrol b) Doğal gaz c) Kömürler d) Madenler
15
PETROL İnsanlığın en önemli ve vazgeçilmez gereksinimlerinden birisi enerjidir. Bugün kişi başına enerji tüketimi kalkınmışlığın ölçüsü olarak kullanılmaktadır. Çeşitli enerji kaynaklarının başında ise fosil yakıtlar gelmektedir. Petrol, kömür ve doğal gaz fosil yakıt denilince akla gelen ilk enerji kaynaklarıdır. Dünyanın bugünkü birincil enerji tüketiminde petrol, % 40lık pay ile ilk sırayı alırken, doğal gaz % 23 ile, % 28lik payı olan kömürün ardından gelmektedir. Önümüzdeki yıllarda da petrol ve doğal gazın birincil enerji tüketiminde önemini koruyacağı aşikardır. Dolayısıyla bu stratejik enerjiye yönelik politikalar geliştirilmekte ve zamanın şartlarına uygun yatırım planları yapılmaktadır. Dünya petrol politikasını yönlendiren organizasyonların başında OPEC (Petrol Üreten ve İhraç Eden Ülkeler), UEA (Uluslararası Enerji Ajansı) ve bunların yanısıra bu alanda faaliyet gösteren çok uluslu petrol şirketleri gelmektedir.
17
DOĞAL GAZ Fosil yakıtlar grubundan hidrokarbon esaslı doğal gaz, yer altında gözenekli kayaların boşluklarına sıkışmış olarak ya da petrol yataklarının üzerinde gaz halinde büyük hacimler şeklinde bulunur. Doğal gaz; %95 metan, az miktarda da etan, propan , bütan ve karbondioksitten oluşan renksiz, kokusuz ve havadan hafif bir gazdır. Doğal-gaz kokusuz olduğundan kaçakların fark edilebilmesi için özel olarak kokulandırılır. Bu amaçla THT (tetra hidro teofen) ve / veya TBM (tersiyer bütil merkaptan) kullanılır. Karışımın içinde %95 ya da daha yüksek bulunan metan gazının özelliği kimyasal yapısı en basit ve karbon içeriği en düşük olan hidrokarbon gazı olmasıdır. Metan molekülü 1 karbon 4 hidrojen atomundan oluşur. Kimyasal yapısının basit olması nedeniyle yanma işlemi kolaydır ve tam yanma gerçekleşir. Dolayısıyla; duman, is, kurum ve kül oluşturmaz. Yanması en kolay ayarlanabilen ve yanma verimliliği en yüksek olan yakıttır. Bu özelliği, kullanım kolaylığı ve ekonomisi sağlar. Karbon içeriğinin düşük olması nedeniyle atmosferde sera etkisi oluşturan ve insan sağlığı bakımından zehirleyici olan karbondioksit gazı emisyonu, katı yakıtlara göre 1/3, sıvı yakıtlara göre 1/2 oranında daha azdır.
19
MADENLER Madenlerimiz, sanayinin temel girdilerini sağlayacak, kaynak yaratacak ve üzerleri ne yen i sanayi tesisleri kurulacak yeraltı servetleridir. Madenlerin bir diğer önemli özelliği de tükenebilir olmalarıdır. Oluşumu için milyonlarca yıl ve olağanüstü doğal koşulların gerekli olduğu madenlerimizin üretim ve tüketiminde toplumsal faydanın önde tutulması bilimsel ve teknik bir zorunluluktur. Yeraltı kaynaklarına sahip olmak; bir ülkenin sanayileşmesi ve kalkınması için yeterli değildir. Dünyada rezerv olarak büyük maden yataklarına sahip olan ülkeler sömürge olarak yaşarken, maden yataklarına çok az yada hiç sahip olmayan ülkeler dünya ekonomisinde liderliği zorlamaktadırlar. Önemli olan hammaddeye sahip olmak değil, onun nasıl değerlendirildiği, katma değeri yüksek bir sanayi oluşturarak madenlerimizi onun girdisi haline getirmektir. Ülkemiz maden yatakları açısından birkaç maden dışında ( bor, krom, linyit, trona, ...) zengin kaynaklara sahip olmamakla birlikte çeşitlilik açısından bir zenginliğe sahiptir. Bu potansiyellerimizle akılcı toplumsal politikalar oluşturarak kendimize yeter konuma gelebilir, maden ithalatçısı bir ülke olmaktan kurtulabiliriz.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.