Sunuyu indir
1
KARZ-I HASEN ve TEFECİLİK
2
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun ki bize dünyada ve ahirette af ve mağfiretine vesile olacak ve bu yaşadığımız hayatta bize maddi ve manevi kazançlar sağlayacak birçok imkanlar sunmuştur. Bu imkanların başlıcalarından bir tanesi karz-ı hasendir.
3
Karz-ı Hasen Karz kelimesi lügatte “kesmek, aşındırmak”; hasen kelimesi ise “güzel, hoş, latif” manalarına gelmektedir. Bu iki kelime birlikte kullanıldığında “güzel bir şekilde verilen borç” manasını ifade eder(1). Istılahi manası ise Karz-ı hasen ; "hiçbir maddi çıkar düşüncesi gözetmeksizin, sırf Allah'ın (cc) rızasını kazanmak ve din kardeşinin sıkıntısını gidermek amacıyla borç vermeye denir.(2)Bu güzel amel bir çok ayette övülmüş ve bu amelle âmil olanlar türlü mükafatlar ile müjdelenmişlerdir.(3)
4
“İstikraz, iktiraz, ikraz, mukriz, mustakriz, mukrez, kıraz” kelimeleri aynı kökten türemiş kavramlardır. Kur’an-ı Kerim de 12 yerde bu kavramlar mecazi olarak “Allah’a güzel bir şekilde borç veren (karz-ı hasen)” anlamında kullanılmıştır. Bu kimseye de bunun kat kat fazlasının ödeneceğinden bahsedilmiştir.
5
Borç vermeye “ikrâz”, borç verene “mukriz”, borç alana ise “müstakriz” veya “mukteriz” denir.
Karz-ı hasen muamelesi bir borçlanma olmakla beraber her borç karz-ı hasen değildir. Yani birine bin lira borç vermek karz-ı hasendir fakat satılan maldan doğan borç muamelesi karz-ı hasen değildir.
6
Karz-ı Hasen'in Vasıfları İmam İbnu'l Cevzî (rh
Karz-ı Hasen'in Vasıfları İmam İbnu'l Cevzî (rh.a), karz-ı haseni 6 sıfatla vasıflandırır: Birincisi; Allah(cc) için ihlâslı yapılan, İkincisi; gönül hoşluğu ile verilen, Üçüncüsü; helal olan, Dördüncüsü; sevabı Allah'tan umulan, Beşincisi; ardından eziyet edilip başa kakılmayan, Altıncısı; en iyi mallardan verilen(4)
7
Karz-ı hasenin şartları
Karz akdinin sıhhatli olabilmesi için, Tarafların akıllı ve mümeyyiz olması, Piyasada misli olan malın bulunması, Karz muamelesi esnasında herhangi bir menfaatin şart koşulmaması gerekir.
8
Karz Muamelesi Nelerde Yapılır?
Nakit para, altın, gümüş, arpa, buğday, yağ, bal, yumurta ve ceviz gibi tartılabilir, ölçülebilir ve piyasada benzeri bulunabilir şeyler arasında karz muamelesi yapılabilir. Bir kimse karzla elde ettiği şeye malik olur, mukrize bunun mislini vermekle mükellef bulunur. Karz dışındaki her borcu ödeme hususunda tecil (geciktirme) geçerlidir. Ancak karz muamelesinde geçerli değildir. Mukriz istediği an suresi dolmadan ikraz ettiği şeyi geri isteyebilir. Müstakrizin hemen bunu iadesi gerekir. Ödünç alınan bir malın ödenmesi misliyle olur. Kıyemîyat adı verilen ve piyasada benzeri bulunmayan veya bulunsa da ölçü ve değerce farklı olan mallar arasında karz muamelesi yapılmaz.(5)
9
Karz-ı hasen, yani yalnız Allah rızası için bir mü‘mine faizsiz ve menfaatsiz borç verme, Kur’an-ı Kerim’de birçok ayet ile teşvik edilmiştir. Misal olarak şu ayetleri zikredebiliriz: مَنْ ذَا الَّذى يُقْرِضُ اللّٰهَ قَرْضًا حَسَنًا فَيُضَاعِفَهُ لَهُ وَلَهُ اَجْرٌ كَرِيمٌ “Kim Allah’a güzel bir ödünç verirse, malını Allah yolunda harcarsa, Allah bunu kat kat artırır. Ona değerli bir mükâfat da vardır.” (Hadid suresi 57/11)
10
Başka ayetlerde de şöyle buyrulmaktadır:
قَالَ اللَّهُ إِنِّي مَعَكُمْ لَئِنْ أَقَمْتُمُ الصَّلَاةَ وَآتَيْتُمُ الزَّكَاةَ وَآمَنْتُمْ بِرُسُلِي وَعَزَّرْتُمُوهُمْ وَأَقْرَضْتُمُ اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا لَأُكَفِّرَنَّ عَنْكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَلَأُدْخِلَنَّكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ “Allah (cellecelâluhu) buyurdu ki: İyi bilin ki Ben sizinle beraberim. Eğer siz namazı dikkatli bir şekilde tamtamına eda eder, zekâtı verir, resullerime iman eder, onlara sahip çıkar, Allah rızası için gerekli yerlere harcayarak Allah’a güzel bir tarzda ödünç verirseniz, Ben elbette sizin kusurlarınızı örter ve elbette sizi içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştiririm.” (Maide suresi 5/12)
11
Başka bir Ayet-i Kerimede
إِنَّ الْمُصَّدِّقِينَ وَالْمُصَّدِّقَاتِ وَأَقْرَضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعَفُ لَهُمْ وَلَهُمْ أَجْرٌ كَرِيمٌ Doğrusu sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar ve Allah’a karz-ı hasende bulunanlar (gönül hoşluğuyla güzel ödünç verenler)in karşılıkları kendilerine kat kat verilecektir. Onlar için (ayrıca) değerli bir mükâfat vardır. Buyrulur. (Hadid suresi 57/18)
12
Bakara Suresi’nde مَنْ ذَا الَّذِي يُقْرِضُ اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا فَيُضَاعِفَهُ لَهُ أَضْعَافًا كَثِيرَةً وَاللَّهُ يَقْبِضُ وَيَبْسُطُ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ “Kimdir o yiğit ki Allah’a güzelce ödünç verir, Allah da onun verdiğinin mükâfatını kat kat artırır. Allah rızkı kısar da, bollaştırır da. Zaten hepiniz döndürülüp O’na götürüleceksiniz.” Buyrulmaktadır. (Bakara suresi 2/245)
13
İbn-i Mace, Sadakat 19; Şevkani, Neyl-ül Evtar, Mısır ty, 5/229
Resûlullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) mü’minleri karz-ı hasene teşvik etmek amacıyla şöyle buyurmuşlardır: مَا مِنْ مُسْلِمٍ يُقْرِضُ مُسْلِمًا قَرْضًا مَرَّتَيْنِ إِلَّا كَانَ كَصَدَقَتِهَا مَرَّةً “Bir müslüman din kardeşine iki defa karz-ı hasen verirse bir defa sadaka vermiş gibi olur.” İbn-i Mace, Sadakat 19; Şevkani, Neyl-ül Evtar, Mısır ty, 5/229
14
Peygamber Efendimiz(sav) Buhari’den rivayetle:
Kim bir Müslümanın dünya sıkıntılarından birini giderirse, Allah'ta onun ahiret sıkıntılarından birini giderir. Kul kardeşinin yardımında olduğu sürece Allah'ta onun yanındadır. buyurmaktadır. (Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî)
15
İbn-i Mace, Sadakat 19; el-Heysemi, Mecmuaz-Zevaid, 4/126
Bir başka hadis-i şeriflerinde de şunu ifade etmişlerdir: “Miraç gecesi cennetin kapısında “sadaka için on misli, karz için on sekiz misli ecir vardır” yazılı olduğunu gördüm. Cebrail’e (aleyhisselâm) borç vermek neden sadakadan üstündür diye sorduğumda bana, dilenen kişi yanında olduğu halde ister fakat borç isteyen kişi ihtiyaçtan dolayı ister, dedi.” İbn-i Mace, Sadakat 19; el-Heysemi, Mecmuaz-Zevaid, 4/126
16
Sonuç Ayet ve hadislerle övülen ve mü’minlere tavsiye edilen karz-ı hasen, faizin oldukça yaygınlaştığı günümüzde Müslümanlar arasındaki yardımlaşma ve dayanışma adına hayati bir rol oynamaktadır. Maddî yönden zorda kalmış Müslümana hâli vakti yerinde olan diğer bir Müslüman yardım etmeli ve onun faize bulaşmasına mani olmalıdır. Böylelikle fert hem ahireti adına bir yatırım yapmış hem de Müslüman kardeşinin harama girmesine izin vermemiş olacaktır.
17
Diğer taraftan borç alan kişi karşısındakini zor durumda bırakmamaya özen göstermeli, onun iyi niyetini suiistimal etmemeli ve aradaki muhabbet hislerini yıkmadan borcunu güzel bir şekilde eda etmelidir. Nitekim hadis-i şerifte مَطْلُ الْغَنِيِّ ظُلْمٌ “’’Elinde imkânı olan borçlunun, borcunu geciktirmesi zulümdür.”(6)buyrulmuştur. Elbette karz-ı hasen müessesesinin ve anlayışının işleyebilmesi için ciddi bir yardımlaşma şuuruna ve borç ahlâkına sahip olmak gerekmektedir. Borçlu borcuna sadık olmaz, onu ödemenin derdine düşmezse, elinde imkânı olup da borç verebilecek durumda bulunan kişiler de borç vermeye yanaşmayacaklardır.
18
Prensip olarak karz akdinde borç verenin de, borç alanın da zarar görmemesi gerekir. Çünkü yüce Allah borç verenin de, borç alanın da zarar görmemesini istemektedir. Şimdi buna bağlı olarak tefeciliğin (faizciliğin) ne olduğuna, neden haram kılındığına göz atalım.
19
TEFECİLİK Yeraltı ekonomisi faaliyetleri içinde yaygın olan faaliyetlerden bir diğeri de tefeciliktir. Tefecilik: ’’izin belgesi olmadan, ödünç para verme işleri ile ilgili yasa hükümlerine aykırı davranarak, faizden para kazanma amacıyla ödünç para verme işleri yapmak’’ şeklinde tanımlanabilir. (Büyük Lauresse 1986/11345)
20
İslam hukukunda tefecilik (faizden para kazanma) ribâ konusunun içerisinde yer almaktadır. RİBÂ (Fâiz) Riba sözcüğü Arapça olup; ziyade, fazlalık ve faiz demektir. Sözcüğün kökeninde “mutlak çoğalma” anlamı vardır. Bir fıkıh terimi olarak; bedelli akitlerde taraflardan birisi lehine şart koşulan fazlalığı ifade eder. Riba cereyan eden şeylerden birisinin peşin, diğerinin veresiye olması halinde miktarlar eşit bile olsa fazlalık hükmen var sayılır.
21
Örneğin: Yüz gram altının 120 gram altınla peşin veya veresiye mübadele edilmesi halinde, 20 gram fazlalık riba olduğu gibi, 100 gram altın peşin verilerek, bedeli olan 100 gram altın bir ay sonra alınmak üzere sarf akdi yapılsa, burada fazlalık hükmen var kabul edilir.
22
Tüm semavi dinlerin reddettiği, insanları bunalımların eşiğinde intiharlara götüren, evler yıkıp ocaklar söndüren, materyalizm ve kapitalizmin destek verdiği bir sömürü sistemidir faiz.
23
Faizle borç verip tefecilik yapanlar ise; paralarına güvenip tembelliğe düşerler. Helâlinden çalışanlar Allah'ın sevgilisi olurken; onlar şeytana sevgili olurlar. İnsanlara paraları kadar kıymet verip, insanlıktan uzaklaşırlar.
24
Faiz yiyenleri Kur'an-ı Kerim şiddetle kınamaktadır
Faiz yiyenleri Kur'an-ı Kerim şiddetle kınamaktadır. Allah-û Tealâ Bakara suresinin 275. ayetinde şöyle buyurur: الَّذِينَ يَأْكُلُونَ الرِّبَا لاَ يَقُومُونَ إِلاَّ كَمَا يَقُومُ الَّذِي يَتَخَبَّطُهُ الشَّيْطَانُ مِنَ الْمَسِّ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ قَالُواْ إِنَّمَا الْبَيْعُ مِثْلُ الرِّبَا وَأَحَلَّ اللّهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبَا فَمَن جَاءهُ مَوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّهِ فَانتَهَىَ فَلَهُ مَا سَلَفَ وَأَمْرُهُ إِلَى اللّهِ وَمَنْ عَادَ فَأُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
25
Riba (faiz) yiyenler, kabirlerinden ancak şeytan çarpmasından hırpalanmış bir kimse gibi kalkarlar. İşte bu, onların: “Oysa alışveriş riba gibidir.” demeleri sebebiyledir. Ve Allah, alışverişi helâl, ribayı (faizi) haram kılmıştır. Bundan sonra, Rabbinden kendisine öğüt gelen kimse (ona uyarak) artık (faizden) vazgeçerse, o taktirde geçmiş olan (önceden aldığı faiz) onundur ve onun işi (onun hakkındaki hüküm) Allah’a aittir. Ve kim de (faizciliğe) dönerse, işte onlar, ateş ehlidir. Ve onlar orada ebedî kalacak olanlardır. (Bakara suresi 275. ayet)
26
Başka bir ayeti kerimede yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَأْكُلُواْ الرِّبَا أَضْعَافًا مُّضَاعَفَةً وَاتَّقُواْ اللّهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ Ey âmenû olanlar! Faizi, kat kat artırarak yemeyin. Ve Allah'a karşı takva sahibi olun. Umulur ki böylece siz, felâha erersiniz. (Ali İmran suresi 130. ayet)
27
Son olarak peygamberimiz buyurur ki:
“Miraç gecesi, bir kavme uğradım ki, karınları evler gibi iriydi, bu karınların içi yılanlarla doluydu ve yılanlar dışardan gözüküyorlardı. Ben: ‘Ey Cebrail! bunlar kimlerdir?’ diye sordum. ‘Bunlar, faiz yiyenlerdir.’ dedi.” Kütüb-i Sitte: 17/260 Hadis No: 6692
28
Görüldüğü gibi Kur’an ve sünette de yasaklanmış, böylesine çirkin bir haslet olan faiz ve tefecilik gibi toplumu zehirleyen hastalıkların panzehiri ’’karz-ı hasen’’dir.
29
Beşeri sistemin çarkında ezilen müslümanlar; günbegün ağırlaşan ekonomik şartları da dikkate alarak, ’’karz-ı hasen’’ kültürünü canlı tutmaya çalışmalıdırlar. ’’Karz-ı hasen’’; müslümanları faize bulaşmaktan alıkoyar, ve sosyal yardımlaşma sayesinde ülfet ve muhabbeti artırarak müslümanları cem edip, Vahdet’e kapı aralar.
30
kaynakça 1-Hamdi Döndüren,Delilleriyle Ticaret ve İktisat İlmihali s.405 2-Şâmil İslam Ansiklopedisi, 4/275 3-Bakara/245; Maide/12; Hadid/11-18 4-Bkz: İbn-i Cevzi, Zadu’l-Mesîr fî İlmi’t-Tefsir, 1/286 5-Ömer Nasuhî Bilmen, Hukuk-ı İslamiyye ve Istilahat-ı Fıkhiyye Kamusu, İstanbul 1986, VI, 6-Buharî Havalât 1. Hazırlayan: Zehra KARACA HENDEK ÇAYIRBAŞI KUR’AN KURSU ÖĞRETİCİSİ
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.