Günümüzdeki önemli sorunlar daha ileri boyuta varmadan gerekli çözümler üretilmeli ve hayata geçirilmelidir. Gelecek nesilleri yetiştiren siz anne babaların çocuk eğitimi yönünden insan ilişkileri ve iletişim yönünden, bilgili, bilinçli ve duyarlı olması çok önemlidir.
İÇERİK ÇOCUKLAR VE GELİŞİM DÖNEMLERİ ANNE BABA TUTUMLARI AİLE İÇİ ETKİLİ İLETİŞİM
Çocuklar ve Gelişim Evreleri 0-2 yaş döneminde temel duyguların ve davranışların temeli atılır.
Her bireyin temel güven duygusu 0-3 yaş döneminde oluşur
Eğer çocuklarınızın korkak ürkek stresli içe kapanık ya da saldırgan olmasını istiyorsanız : Bebekken ona sert davranın! Yanında kavga edin! Zamanında ihtiyaçlarını gidermeyin! Onu terk eder gibi rastgele birilerinin yanına bırakın günlerce! Ağlamasından zevk alın her gün ağlaması için elinizden geleni yapın!
Ne yazık ki bilerek isteyerek değil ama bir çok ailede bu tür durumlar görülmektedir. İşte bu geleceğin saldırganlık ve şiddet duygusu yüksek nesillerini yetiştirmiş olmak demektir.
Eğer hem toplum ve hem kendiniz için iyi nesiller yetişmek istiyorsanız annelik babalık sanatından geçer not olmaya çalışın .
insanları diğer insanlar hasta ettiğinden, onları yine diğer insanlar iyi edebilir”
Anne babanın dikkat etmesi gerekenler:
! ‘’Bizim zamanımızda….’’ diye başlayan ifadeler kuran öğretmenler, anne babalar en kısa zamanda bu tutumlarını sorgulamaya başlamalıdır.
... Çocuklarınızı devriniz için değil, onların devirleri için yetiştiriniz ...
Siz GENÇ oldunuz Onlar hiç YETİŞKİN olmadı Siz EVLAT oldunuz Onlar hiç ANNE-BABA olmadı
İyi yargılayan büyükler değil iyi gözlemleyen büyükler çocuklara mutlu huzurlu bir gelecek sunabilir Ayrıca çocuğun başkalarıyla kıyaslanmaması onlara karşı yargılayıcı tutum ve davranışlar sergilenmemesi özellikle dört yaştan sonra önem kazanır. Çocukların saldırganlık duygularının şiddet eğitimlerinin temelleri bu yaştan sonra atılır.
Yapma etme konuşma dokunma… gibi yargılayıcı engelleyici sorgulayıcı korkutucu cezalandırıcı cümleler kurmak çocuğa bir çeşit şiddet uygulamaktır.
Çocukların büyüdüğünü görmek anlamak gerekir. Anne babalar bu dönemden itibaren çocukların farklı bir birey olduklarını anlamalı ve onları mutlaka özgün varlıklar olarak görmelidir.
Bir çocuğa bu konuda söylenen: ‘’Senin şu yönünü çok özel buluyorum.’’ ‘’Bu şekilde davranman çok hoş’’ ‘’Sana yakışanı yaptın.’’ gibi özelleştirilen sözler her zaman güven cesaret ve mutluluk verici olur.
Çocuklar duygularına ve algılarına güvenmeyen kişilere karşı öfke, nefret, kızgınlık gibi olumsuz duygular hissederler. Kendilerinin bilgisiz beceriksiz olduğunu düşünürler. Çocuklarda meydana gelen psikolojik sorunların önemli kaynaklarından biri de kardeş kıskançlığıdır. Aileye yeni bir bireyin eklenmesi tüm ilginin ona yönelmesine neden olacak ve bu da çocuğu olumsuz yönden etkileyecektir.
Böyle durumlarda görev anne babaya büyüklere düşmektedir: Çocuklarınıza eşit düzeyde sevgi gösterin ve onlarında birbirlerinin değerli olduklarını ifade etmeleri konusunda destekleyin. Çocuklarınızı birbirleriyle kıyaslamayın. Birini diğerinin yanında ‘özellikle aileye yeni katılan kardeşi’ abartılı şekilde sevmeyin.
Kardeşler arasında yaşanan çatışmalar çoğu zaman doğal bir süreçtir, böyle durumlarda sakin olun. Kardeşler arası çatışmalarda hakem olmayın. Birbirlerine sözel veya davranışsal olarak zarar verici olmadıkça müdahale etmeyin.
Siz çocukları zamanında ve yeterince dinlemezseniz büyüdükçe onları dinleyen birileri olacaktır. Ancak bu birileri sizin istemediğiniz özellikteki kişiler olabilir.
Çocuklarımızın gelişim dönemlerini ele aldığımızda en ilgilenilmesi ve üzerinde düşünülmesi gereken dönemlerden biri de ergenlik dönemidir. Kız olsun erkek olsun ergenliğe geçiş hep özel bir anlamı ifade eder. Zor bir dönemdir.
Gençlik,bocalama ve fırtınalar içinde geçen bir dönemdir Gençlik,bocalama ve fırtınalar içinde geçen bir dönemdir. İkinci doğuş olarak kabul edilir. Fırtına ve gerginlik dönemi olarak da açıklanabilen ergenlik hangi toplumda olursa olsun,her bireyin yaşadığı bir evredir.
Bu döneme her çocuk ailesi tarafından iyi hazırlanmalıdır. Zamanında yeterince sevgi ve şefkat gösteren doğru disiplin yöntemleri uygulayan ailelerin çocukları ergenlik dönemini sağlıklı mutlu ve rahat geçirirler.
Anne babalarından anlayış ve destek görmeyen gençlerin acılar sıkıntılar çelişkiler zorlanmalar bocalamalar yaşamadan bu dönemi geçirmesi mümkün değildir.
Ergenlik bir gencin kendini arayış bölgesidir. Anne babalar bu dönemde çocuklarına büyük insan olduğu kabulüyle yaklaşmalıdır. Bu süreçte onları en çok yaralayacak tutum onlara büyüklerince hala çocukmuş gibi muamele edilmesidir.
Kızlar ergenlik dönemine ortalama 12-14 yaşlarda erkekler ortama 15 yaşında girerler . Bu dönemde bildiğiniz gibi fiziksel bir takım değişiklikler olur. Burunda büyümeler seste değişiklikler, erkeklerde omuz genişlemesi kızlarda göğüs ve kalça büyümeleri adet kanamaları, kıllanmalar ve sivilceler oluşmaya başlar. Bu değişimler çocuğu derinden etkiler.
Değişimle beraber çocuk kendini tanımaya başlar
Zaman zaman bu konuda bilgi vermek siz anne babaların görevidir Zaman zaman bu konuda bilgi vermek siz anne babaların görevidir. Bu dönemde çocuklar ayna karşısında sıkça vakit geçirebilirler. Bu değişimleri anlamaya çalışmalarının bir çabasıdır. Sizde bu çabada onlara destek olun.
Bu dönemde ergen bireyler:
ÇABUK ÜZÜLÜR. Çabuk sinirlenir. OLUR OLMAZ HERŞEYİ SORUN YAPAR.
Gürültülü müziğe bayılır İlgileri artmış,gelgeç hevesleri çoğalmıştır. Gürültülü müziğe bayılır Süse ve giyime düşkünlük gösterir. Genç kız ayna karşısında saatler geçirir.
Aile ilk özdeşim modelidir.
Kişiliğin oluşmasında çocukların kendisini tanımasında aile önemlidir Kişiliğin oluşmasında çocukların kendisini tanımasında aile önemlidir. Kızlar bu dönemde annelerini erkekler babalarını örnek alırlar.
Ergenler ailelerin eğitim aynasıdır Ergenler ailelerin eğitim aynasıdır. Eğer o aynaya iyi bakarsanız geçmişte çocuklarınızla ilgili yapıp ettiklerinizi açıkça görebilirsiniz. Büyüdüğünü hisseden çocuğunuza kendisi hissetmesi için fırsat verin daha hoş görülü sabırlı anlayışlı davranın.Neden siz varken çocuğunuz başkalarına ihtiyaç duysun
Değişiklikler konusunda genci bilinçlendirin. Ergenlikte önce el sonra ayakların büyümesi sakarlığa neden olabilir,bundan dolayı eleştirmeyin. Bedenine yönelik şaka ve eleştiri yapmayın Her insan gibi gençler de hata yapabilir önemli olan,genci suçluluk duygusuna kaptırmadan hatasını düzeltmek için ona çalışmayı öğretmektir
Çocuğunuzun özel bir kişi olmasını istemeyin,yalnızca kendi istekleri doğrultusunda gelişimini tamamlamış sağlıklı,yeteneklerini gerektiği gibi kullanabilen bir kişi olmasını sağlamaya çalışın Eleştiri ve kızgınlık kişiye değil davranışa yönelik olmalıdır. Öfkeyi dışa vururken “Bu davranışın beni çok kızdırdı,” “Sen aptalın birisin ne zaman akıllanacaksın” yerine “bu yaptığın saçma ve aptalca bir iş” demek daha az yaralayıcıdır.
Çocuğa yöneltilen davranış ve ona karşı takınılan tavır, ilk yaşantıların örülmesinde büyük önem taşımaktadır.
Çocuk yetiştirmede ve ailenin çocuğa karşı tutumlarını belirlemede, anne-baba tarafından çocuğun gelişim dönemlerinin özelliklerinin neler olduğunun bilinmesi çok önemlidir. Çocuk erişkinin küçük bir modeli değildir. Çocuğu erişkinden ayıran bir çok özellik vardır: çocuğun kanıtlanabilir en güçlü tarafı ve üstünlüğü öğrenme güdüsüdür. Çocuk, Montessori'nin "emici zihin" diye adlandırdığı bir yetiye sahip olarak doğar
Çocuğun anne-babadan aldığı iki şey vardır: Sevgi ve Eğitim Çocuğun anne-babadan aldığı iki şey vardır: Sevgi ve Eğitim. Sevgi; kabullenme, koruma, kollama ve sevecenlik gibi bütün olumlu duyguları içerir. Eğitim ise; öğretilen her şeyi, verilen bilgileri, becerileri, yasakları, kuralları, inançları, değer yargılarını, görgü kurallarını ve insanın sosyalleşmesi için gerekli olan tüm toplumsal değerleri kapsar.
SEVGİNİNİ EĞİTİMİN VE DİSİPLİNİN FAZLA YADA AZLIĞINA GÖRE ANNE BABA TUTUMLARI ŞEKİLLENİR
1) Baskıcı ve kabul edici tutum 2) Reddedici tutum 3) Tabii ve kabul edici tutum 4) İzin Verici Tutum 5) Dengesiz ve kararsız tutum 6)Demokratik ve eşitlikçi tutum
BASKICI TUTUM Bu tür anne ve babalar çocuğun sosyal yaşantısını kontrol altına alırlar. Oyun arkadaşlarına ve seçimlerine hep müdahale ederler. Bu tür çocuklarda: -Gelişim geriliği -Uyumsuzluk -Anne babaya aşırı bağımlılık -Aşağılık duygusu oluşur.
REDDEDİCİ TUTUM Bu tür anne ve babalar çocuklarına karşı ilgisiz ve ihmalcidirler. Gevşek ve tutarsız disiplin uygularlar. Çocuklarını kendi hallerinde bırakırlar. Bu durumda çocuklarda: -Otoriteye karşı gelmek -Kötü, olumsuz davranışlarda bulunma gibi dikkât çekmeye yönelik davranışlar görülür.
KABUL EDİCİ TUTUM Bu tür davranışlarda bulunan anne ve babalar çocuklarının olmayacak isteklerini kabul ederler. Çocuklarının kusurlarını görmezden gelirler. Başarılarını sürekli överler. Kısacası çocuklarını şımartırlar. Şımartılmış çocuklarda: -Sinirlilik -Uykusuzluk -Tırnak yeme -Yatağını ıslatma -Duygusal açıdan gelişememe sonucu bebeksi davranışlar görülür. -Paylaşmaktan hoşlanmazlar, öfke nöbetleri, ağlama, hastalık numaraları görülür. -İşte bu yollarla istediklerini elde etme çabasına girerler.
İZİN VERİCİ TUTUM BÖYLE AİLELERİN ÇOCUKLARI: Denetimsiz olurlar Kendi kendilerine yetmezler Sorumluluk almazlar İnsanları kullanabilirler Paylaşım ve işbirliği gelişmez Başkaldırı vardır
DENGESİZ VE KARARSIZ TUTUM BÖYLE BİR TUTUMA SAHİP AİLELERDE: İç çatışmalar artar. Dengesiz ve kararsız kişilik yapısı gelişir. Sürekli kaygı ve depresyona neden olur
DEMOKRATİK VE EŞİTLİKÇİ TUTUM Ailenin çocuğa karşı tutumunun iki temel ögesi vardır; 1. Sevgi, 2. Disiplin.
Disiplin, aile içindeki denge ve düzenin oluşturulmasında büyük önem taşır. Ancak disiplin toplumumuzda çoğunlukla "cezalandırma" ile eşanlamlı olarak değerlendirilmektedir. Her ne kadar kelime anlamıyla "katılık" ve "kuralcılık" gibi kavramları çağrıştırıyorsa da gerçek anlamda disiplin, cezalandırma kadar ödüllendirmeyi de içerir ve çocuğun topluma uyumunu kolaylaştıran davranışın yönlendirilmesini amaçlar.
Disiplin, tutarlılık ve esneklik gibi temel ilkeleri içermelidir Disiplin, tutarlılık ve esneklik gibi temel ilkeleri içermelidir. Katı ve baskıcı disiplinle davranışı yönlendirmeyi amaçlayan anne-baba; çocuğun kendilerine karşı korku, öfke ve kızgınlık içinde olmasına neden olur, çocuğa saldırgan olmayı ve sorunlarını şiddet yoluyla çözmeyi öğretir ve zayıf vicdan ve ahlak gelişimine yol açar.
Araştırmalarda disiplin yöntemi olarak ödüllendirmenin ceza vermekten daha etkili olduğu saptanmıştır. Disiplin hem yeteri kadar hem de çocuğun yaşına uygun olmalıdır. Kurallar açık olmalı ve uygulanabilmelidir. Ceza verilmesi gerekiyorsa hemen uygulanmalı ve üstü örtülmemelidir. Ceza, çocuğun özüne değil de davranışlarına yönelik olmalıdır. Anne-babalar çocuklarına sevgi, anlayış, sabır ve hoşgörü ile disiplin vermelidir.
ÇOCUĞUNUZDA İSTEDİĞİNİZ DAVRANIŞI NASIL ARTTIRIRSINIZ Överek Gülümseyerek, sarılarak, öperek Sevdiği bir işi yaparak (Örneğin bir öykü okuyarak, TV’de sevdiği bir programı izlemesine izin vererek, parka götürerek gibi.) Küçük bir hediye vererek (Örneğin bir paket şekerleme gibi) Unutmayın ki çocuk ödüllendirildiğinde başardığını anlayacaktır, ve bu onun bu davranışı sürdürmesini güçlendirecektir.
İSTENMEYEN DAVRANIŞLARI NASIL AZALTIRSINIZ? Genellikle ana babalar yalnızca çocukların olumsuz davranışlarını onların tutturucu hallerini görürler, sorun çıkarmadığı iyi davrandığı zamanları fark etmezler. Halbuki istediğiniz davranışı övmeniz ve istemediğiniz davranışı görmezden gelmeniz gerekir.
AİLE İÇİ ETKİLİ İLETİŞİM
Çağdaş bir toplum olabilmek ve sorunlara demokratik çözümler getirebilmek için bireylerde sağlıklı iletişim becerileri geliştirilmelidir.
Sevgili anne babalar ; Herkesin bildiği bir söz vardır: “Eğitim ailede başlar” Her aile başarılı çocuklar yetiştirmek ister. Bunu gerçekleştirmek için çocuğuna her türlü imkanı hazırlar. Ancak unutulmaması gereken bir konu daha vardır ki, o da çocuğun kimlik gelişimidir. Çocuğun içinde bulunduğu dönemi nasıl atlattığı çocuğun hayatta kazanacağı başarıları kadar önemlidir
Ailenin çocuğa verdiği eğitimle çocuğun kişilik yapısı şekillenecekse aile çocuğa nasıl bir eğitim vermeli? Öncelikle her aile çocuklarını ayrı bir birey olarak görüp kişiliklerine , bağımsızlıklarına saygı duymalıdır. Bunu yapmak için iletişim çok önemlidir.
İletişimi kısaca bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma süreci olarak tanımlayabiliriz İletişim, nitelikleri ne olursa olsun iki sistem arasındaki bilgi alış verişi olarak tanımlanabilir. Burada en önemli olan nokta iletişimde bilgi aktarımının iki yönlü olmasıdır. Bilgi aktarımı tek yönlü ise bilgilendirme,çift yönlü ise iletişim olarak adlandırılır. İletişim kurmamak imkansızdır.
İLETİŞİM;Duygu ve düşünceleri paylaşma süreci. İletişimde önemli olan anlaşmaktır……. Anne ve babanın sık sık “oğlum/kızım çok değişti,eskiden hiç böyle yapmazdı” Gençler;”Babam beni hiç anlamıyor” “Annem bana yardımcı olmuyor” dedikleri olur. Önemli olan bu durumlarda empati kurmak ve sorunlara yönelik çözümler bulmaktır.
Etkili dinleme karşımızdaki gencin söylediğini yada söylemek istediğini kendi kelimelerimizle ona geri iletme biçiminde kullanılır. Bu yöntemin püf noktası kendimizi gencin yerine koyarak " Ben olsaydım ne hissederdim?" diye düşünmek ve gencin ifade ettiği duyguları isimlendirerek yansıtmaktır. Yani : Fizik dersini hiç anlamıyorum. (Genç ne hissediyor ? zorlanma ) Yanıtımız : Fizik dersi sana zor geliyor
Empati kurarken; Kendinizi gencin yerine koyun, Duyguları doğru anlamaya dikkat edin, Anladığınızı sözcüklerle ifade edin, Çocuklarınıza sık sık öğütler vermek yerine,onlara yol göstermeyi tercih ediniz.Bırakın karar verme ve sorumluluk duygularını yaşasınlar.
İyi bir ailenin gence sağladığı olanaklardan biri de kötü sonuçlardan korkmadan içini dökebilmesi,duygularını açığa vurabilmesidir.Genç,buyruk davrandığı evden sıkıldığı zaman bile,onun için ailesi denize açıldıktan sonra geri dönüp sığınabileceği bir liman olma özelliğini kaybetmemelidir.
Anne baba çocuğu dinlerken bedensel olarak da dinlemelidir
Öncelikle bedensel olarak karşımızdaki kişiyi dinlemeye hazır olduğumuza inandırmalıyız. Elindeki gazeteye bakan,tırnaklarını törpüleyen yada yemek yapmak için koşuşturan bir kişiye hangimiz bir şeyini anlatmak ister ki ?
Anne baba tarafından suçlayıcı ve yargılayıcı sen mesajları alan çocuk, zamanla kendisini savunmaya ve anne babasını yargılayarak karşı çıkmaya başlar.
Sen dili, çocuğun olumsuz davranışlarını değiştirmesinde etkili olmaz.
Ben dili, kabul edilmeyen davranışın tanımlandığı ve ne tür duygular uyandırdığının açıklandığı dürüst ve sorumlu bir kızgınlık ifadesidir.
Ben Dili; Anne Babanın o. anda. kendilerinde oluşan. gerçek Ben Dili; Anne Babanın o anda kendilerinde oluşan gerçek duygularını ifade etmeleridir. Duyguların ifade edilişinde suçlama ve yargılamanın yoktur. Sen dili, suçlama ve yargılama içerir.
-Baba bana su getir -O ne biçim su istemek öyle!Kalk kendin al. Bunun yerine -Bu şekilde konuşman hoşuma gitmedi.Başka şekilde söyler misin?
-Şu odaya bak.Kaç kere daha söyleyeceğim şu kıyafetlerini askıya asman gerektiğini,pis pasaklı… Bunun yerine -Ayşecim bütün gün bu işlerle bende yoruluyorum bana biraz yardımcı olup da odanı düzenlersen memnun olurum.
En Etkili Ben İletileri Anne-Babanın Gerçek Duygularıyla Uyumlu Olan İletilerdir.
Çocukla iletişimi sağlamak için hangi anahtarı denemeliyiz? Çocukla iletişimi gerçekleştirmek için hangi anahtarı denemeliyiz?
Çocuk ile iletişim kapısını açmak Çocuğu anlamaya çalışmak iletişim kanallarını açık tutmak Değer vermek Kabul etmek Sabırlı olmak Etkin dinlemek
İLETİŞİMİ ENGELLEYEN ETMENLER
1.Emretme; “sınavı kazanmak için 4 saat çalışmalısın” İsyankar davranışa yöneltir,direnci arttırır. 2.Tehdit etme; “Sınavı kazanmazsan gözüme görünme” Söz konusu tehditin gerçekte yerine gelip gelmeyeceğini deneyebilir. 3.Yargılama/eleştirme; “Çok çalışmıyorsun zaten sen tembel birisin” Değersizlik duygusu yaşayabilir,ya da tepkide bulunur.
4.Ad takma/Gülünç duruma düşürme; “Kocaman adamsın ama beynin küçük” Karşılık vermeyi zorunlu kılar. 5.Çok inceleyici sorular sorma; Neden?,kim?,nasıl?.... “Ders çalışman için neden plan yapmıyorsun?” Cevaplamayabilir,yalan söyleyebilir. 6.Konuşmaları alaya vurma; “Boş boş konuşacağına otur da ders çalış” Dikkate alınmadığını düşünür,iletişim kurmak istemez.
8.Aşırı teselli verme; “Canını fazla sıkma,boşver canın sağ olsun” 7.Her konuda ahlak dersi verme; “Ben bu imkanlara sahip olsaydım çok daha yüksek puanlar alırdım” Savunuculuk artar. 8.Aşırı teselli verme; “Canını fazla sıkma,boşver canın sağ olsun” Beni anlamıyorlar diye düşünür. Başarılı iletişimde koşul,birbirimize karşı Beslediğimiz iyi niyet duygulardır.
Oysa gencin yukarıda saydığımız pek çok iletişim engelindense en önce dinlenmeye, kabul edildiğini hissetmeye ihtiyacı vardır. Siz hiç bir çözüm getirme durumunda olmadan sadece sessizce dinleseniz bile gençte belli bir boşalıma sebep olacağınız için başarılı olursunuz. Daha sonra aktif dinleme ile sadece ondan aldığınız bilgileri daha sade biçimde ona yansıttığınızda dinleniyorum,kabul ediliyorum mesajını gence verirsiniz
Konuşurken sorununun çözümünü kendi kendine keşfetme olanağını da vermiş olursunuz. Anlaşıldığını, kabul edildiğini, koşulsuz sevildiğini bilen bir gençle iletişim kurmak hiç de zor olmayacaktır. Dolayısıyla sorunlarda kavgaya, isyana,çaresizliğe dönüşmeden rahatlıkla çözülecektir.
Benden örnek çocuk olmamı beklemezseniz ben de sizden örnek anne,baba olmanızı beklemem.Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.
Bir gencin,arkadaş grubuyla ilişkileri Ne boyutta olursa olsun,problemlerinde sıkıntılarında ve sevinçlerinde genç,ailesinin yanında olduğunu hissetmelidir.
Konuşurken, Amaç belirleyin Ses tonunuzu ayarlayın Monoton ses tonundan kaçının Anlayamayacağı ifadelerden kaçının Gencin duygularını anlamaya çalışın Beden dilinizi kullanın Üstün taraf olmaya çalışmayın……. Dinlemek ve duymak birbirinden farklıdır. Birçok anne ve baba çocuklarını çok iyi duyabilir, ancak onları dinlemedikten sonra duymak ne işe yarar ki……
Gencin yaşadığı dönemin zorluklarını anlamaya çalışın ve bu zorlukları ona yansıtmamaya çalışın. Gencin yapamadıklarının değil yapabildiklerinin üzerinde durulmalıdır ki,takdir edildiğini,desteklendiğini gören genç o davranışı daha sık sık göstersin. Başarısını başkalarıyla kıyaslamayın. Gereğinden fazla “ÇALIŞ” uyarısında bulunmayın. Sınavları kazanmamayı felaket olarak sunmayın. Hedef koymasına yardım edin. Ödüllendirmelerde bulunun. “Bireysel beceri ve ilgilerini destekleyin.”Bu onun kendine olan saygısını artıracaktır.
Gelişim dönemleri hakkında bilgi edinin Onların tek ve biricik olduklarını unutmayın. İyi örnek olun. Tutarlı ve kararlı olun. Sevginizi eksik etmeyin. Empati kurmaya çalışın. Dinleyin.. “sen varsın, senin farkındayım,önemli ve özelsin,sana değer veriyorum” mesajı iletin.
TurkPDR.com