ÖĞRENME Prof. Dr. Rana ÖZEN KUTANİS.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
ÖĞRENİM TÜRLERİ.
Advertisements

Davranışsal Öğrenmenin Temel İlkeleri Mehmet DOĞAN
Öğrenme & Davranışcı Yaklaşım
ÖĞRENME KURAMLARI.
A-BİLİŞSEL GELİŞİM İlk İki Yılda Görülen Bilişsel Gelişim : Bebek doğumunun ilk gününden itibaren çevresini keşfetme çabasına başlar. Keşif çabasında.
Doç. Dr. Atilla Cavkaytar
Zihinsel Yönden Yetersiz Çocukların Özellikleri
Davranışçı Öğrenme Kuramları
BİLİŞSEL AĞIRLIKLI DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM EDWARD C. TOLMAN ( )
Öğrenme ilkeleri Prof Dr Süheyla Ünal.
Eğitim Psikolojisi Yrd. Doç. Dr. Cenk Akbıyık
I.BÖLÜM Davranışçı Öğrenme Kuramı II. BÖLÜM A-Klasik Koşullanma
MODELLERDEN ÖĞRENME Enver CANER
EDİMSEL (OPERANT) KOŞULLANMA
Yrd.Doç.Dr.Nurten SARGIN Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi
EDİMSEL (OPERANT) KOŞULLANMA
Edward Lee Thorndike ( )
PSY 281 DENEYSEL PSİKOLOJİ: ÖĞRENME. Bana hayatında öğrendiğin çok önemli birşeyi söyle Neden hatırlayamıyorsun? Çünkü bilinç altında!
BİLİŞSEL-DAVRANIŞÇI TERAPİLER ve UYGULAMALARDA DİKKAT EDİLECEK KONULAR
Öğretim İlke ve Yöntemleri Yrd. Doç. Dr. Cenk Akbıyık
Öğretim İlke ve Yöntemleri Yrd. Doç. Dr. Cenk Akbıyık
Öğretim İlke ve Yöntemleri Yrd. Doç. Dr. Cenk Akbıyık
CLARK L. HULL( ) İdeal bir öğrenme önerme ve teoremlerden kurulan mantıksal bir yapıya sahip olmalıdır. Öğrenme organizmanın ihtiyaçlarını karşılamak.
Eğitim Psikolojisi Yrd. Doç. Dr. Cenk Akbıyık
ÖĞRENME KURAMLARI DAVRANIŞÇI ÖĞRENME BİLİŞSEL ÖĞRENME.
Gözleyerek Öğrenme Kuramı
3.Ünite Öğrenme,Bellek, Düşünme
ÖĞRENME VE ÖĞRETMENİN KURAMSAL TEMELLERİ
GELİŞİM VE ÖĞRENME ÖĞRENME TEORİLERİ VE KLASİK ŞARTLANMA
Özlem Karaırmak & Ümit Sahranç
Öğretim İlke ve Yöntemleri Yrd. Doç. Dr. Cenk Akbıyık
Edimsel Koşullanma.
Eğitim Psikolojisi Yrd. Doç. Dr. Cenk Akbıyık
14 - KAVRAM HARİTALARI KAVRAM HARİTALARI.
Öğretim İlke ve Yöntemleri
İşletme Becerileri ve Grup Çalışması
ÖGRENME VE HAFIZA DR.SONER ÇAKMAK.
Ψ ÖĞRENME.
SINIF YÖNETİMİ.
Ψ ÖĞRENME.
DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ
ÖĞRENME KURAMLARI KLASİK KOŞULLAMA.
ÖĞRENME KURAMLARI Bilindiği gibi öğrenme , yaşam boyu devam eden ve davranışta kalıcı değişiklikler oluşturan bir süreçtir. Sağlıkla ilgili eğitim etkinlikleri.
Eğitim Psikolojisi Yrd. Doç. Dr. Cenk Akbıyık
YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ
ÖĞRENME YRD. DOÇ. DR. İHSAN SARI.
BÖLÜM 9 KOŞULLAMA TÜRLERİ Klasik Koşullama: Pavlov İsmi Tanıdık Geliyor mu? Hayvan öğrenmesi ve hayvan davranışı çalışmaları, temelde iki tür koşullamanın.
ÖĞRENME, BELLEK, DÜŞÜNME İnsanlar öğrenme dürtüsüyle doğarlar. Öğrenmeye karşı merak ve bundan duyulan zevk insanın doğasında vardır. W. E. Deming (Deming)
Özel Gereksinimli Öğrenciler ve Fen Öğretimi
TANIMLAR PSİKOLOJİ: İnsan ve hayvan
ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÇOCUKLARIN AKADEMİK BAŞARISINDA AİLE VE PEKİŞTİREÇ
Erken Çocukluk Dönemi Fen ve Matematik Eğitimine Kuramsal Bakış
BİLGİSAYAR DESTEKLİ ÖĞRETİM
SINIF YÖNETİMİ VE HAFIZA.
ÖĞRENME.
Sağlık Bilimleri Fakültesi
Davranış Bilimleri Dersi 1. Hafta
Güdülenme ve Bireysel Farklılıklar
ÖĞRENME ÖĞRENME VE NİTELİĞİ ÖĞRENME ÇEŞİTLERİ
GELİŞİM VE ÖĞRENME ÖĞRENME TEORİLERİ VE KLASİK ŞARTLANMA
Öğrenme Psikolojisi Giriş.
ÖĞRENME.
BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI KURAMLAR
ÖĞRENMEDE BİLİŞSEL YAKLAŞIM: BİLGİYİ İŞLEME MODELİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
MAN 353 Tüketici Davranışının Temelleri
ÖĞRENME VE TÜRLERİ Öğrenme; tekrar ve yaşantı sonucu davranışlarda meydana gelen oldukça kalıcı bir değişmedir. Mesela; sobadan eli yanan bir çocuğun.
Çağdaş Gelişmeler Işığında Ana Dili Öğretimi
DİL ÖĞRETİM YAKLAŞIMLARI
Sunum transkripti:

ÖĞRENME Prof. Dr. Rana ÖZEN KUTANİS

1. ÖĞRENME KAVRAMI VE TANIMI Öğrenme, pekiştirilmiş tekrarlanma veya deneyim sonucu davranışta görülen oldukça kalıcı bir değişimdir. Bu tanımda vurgulanan 4 nokta vardır. Öğrenme davranışta bir değişimdir. Bu değişim iyi yönde ve kötü yönde olabilir. Davranıştaki değişime öğrenme diyebilmemiz için bu değişimin oldukça kalıcı olması gerekmektedir. Öğrenmenin oluşması için bir tür tekrar veya deneyim (olayı yaşama) söz konusu olmalıdır. Öğrenme olması için tekrar veya deneyimin herhangi bir şekilde pekiştirilmesi gerekir.

2. ÖĞRENME KONUSUNDA YAPILAN ARAŞTIRMALAR Öğrenme süreci çok çeşitli değişkenlerin etkisi altındadır. Öğrenmenin anlaşılabilmesi için hangi şartlarda hangi değişkenlerin öğrenme sürecinde etkili olduğunun bilinmesi gerekir. En çok kullanılan öğrenme alıştırmaları, sözcükler listesi, sorun çözme ve sözcük çiftleri biçimindedir.

3.ÖĞRENME KURAMLARI 3.1. Davranışçı Öğrenme Teorileri: Davranışçı öğrenme teorilerine göre öğrenme, uyarıcı ve davranışlar arasında kurulan bir ilişkidir. Dolayısıyla öğrenmeyi açıklamak için uyarıcı ve davranışlar arasındaki ilişkilerin nasıl olduğunun bilinmesi gerekir.

3.1.1. Klasik Koşullama: Pavlov’un uyarıcı-tepki arasına bağ kurma deneylerinde temel, refleksif davranışların oluşmasında dış uyarıcıların etkili olabileceğinin belirlenmesidir. Pavlov köpeklerle yaptığı deneyde normalde salya refleksi açısından etkisiz (nötr) uyarıcı olan, örneğin zil sesi veya ışık yanmasının salya refleksine yol açıp açmayacağını incelemiştir. Yiyecek (Koşulsuz Uyarıcı) Salya Salgılaması (Koşulsuz Tepki) Zil Sesi (Koşullu Uyarıcı) Salya Salgılaması (Koşullu Tepki)

Ayrıca korku dahi öğretilebilmektedir. Yiyecek (koşulsuz uyarıcı) sunulduğunda koşulsuz tepki oluşmaktadır, çünkü bu refleksin ortaya çıkması için deneğin daha önceden bir deneyim geçirip öğrenmesine gerek yoktur. İkinci durumda ise zil sesi (koşullu uyarıcı) koşullu tepki söz konusudur. Çünkü burada denek (köpek) sürekli olarak yiyecek-zil sesi eşleştirmesi deneyimi ile koşullanmış, öğrenme olmuştur. Ayrıca korku dahi öğretilebilmektedir. Deneysel Nevroz: Koşullanma deneyi yapılırken denek stres altında kalırsa, aşırı tepki türleri ortaya çıkabilir.

3.1.2. Edimsel (Araçsal) Koşullama: Davranışın öğrenilmesinde her zaman uyarıcının tepki yaratmadığı, çoğu zaman kendiliğinden yapılan davranışlar olduğu ve bu deneme-yanılma türündeki davranışlar sonucunda olayların tekrarlandığı belirtilmiştir. Bilmece kutularına konulan kediler kutudan kurtulup yiyeceğe ulaşabilmeleri için deneme- yanılma yolu ile çevre etkenleriyle (düğmelere dokunarak kapağı açması) istenen sonuç (ödül) arasında ilişki kurar. Bir zaman sonra yalnızca sonuca götüren davranışları tekrarlar (düğmeye dokunma), diğerlerini (duvara dokunma gibi) tekrarlamazlar. Bu sonuçların davranışları etkileme olayı, Etki Yasası olarak adlandırılmıştır.

Klasik Koşullama İle Edimsel Koşullama Arasındaki Farklar: 1-Klasik koşullama reflekslere uygulanırken edimsel koşullama istemli davranışlara uygulanır. Birinci davranış türüne tepkisel davranış, ikincisine ise edimsel (araçsal) davranış denir. 2-Edimsel davranış çevredeki bir uyarıcıya tepki değilse de çevredeki bazı etkenlerle, özellikle ödül ve cezalarla ilişkilidir. Batıl Davranış: Davranış-Sonuç bağımsızdır.

3.2. Bilişsel Öğrenme Teorisi Bilişsel öğrenme kuramının savunucularına göre öğrenme sistemli ve amaçlı olarak oluşmaktadır. Uyarıcı ile tepki arasındaki ilişkilendirmeler bilişsel süreçlerle gerçekleşmektedir. Uyarıcı Organizma Tepki Yapılan bir deneyde iki grup fareyi labirentin içine bırakmıştır. Labirentten çıkan bir gruba yiyecek verilmiş, diğerine verilmemiştir. Yiyecek verilenler labirente bir daha girişlerinde daha az zamanda ve daha az hata ile çıkmışlardır.

Tolman, farenin labirenti öğrenmesini açıklarken, beyninde bilişsel bir harita oluşturduğunu ifade etmiştir.

3.3. Sosyal Öğrenme Teorisi Sosyal öğrenme kuramı, davranışçı yaklaşımların öğrenmeyi açıkladığı çevresel etkiler ve deneyim ile bilişsel yaklaşımın üzerinde durduğu içsel etkenlerin birleşiminden oluşur. Uyarıcı Organizma Tepki Sonuç(Ödül/Ceza) Geri Besleme Sosyal öğrenme yaklaşımının getirdiği yeni bir kavram bireyin kendi kendini pekiştirme özelliğidir. Birey bir davranışı yaptığında kendi kendini ödüllendirir.

4. ÖĞRENME TÜRLERİ 4.1. Deneme-Yanılma Yoluyla Öğrenme Bu öğrenme biçiminde kişi bir sorunla karşılaşınca sorunu çözmek için beyin bilgi süzgecinden geçen bütün yolları dener ve çözümü sağlayan yolu bulur. Bulduğu bu yol artık kalıcı bir duruma gelir. Yani öğrenme gerçekleşir. Örneğin; elektrik ampulünü bulan Edison birçok maddeyi denemiş nihayetinde istediği sonuca karbon kullanarak ulaşmıştır. Bu öğrenme türü bir problemin birden fazla çözümü olduğu zaman etkilidir. Ancak bu yolla öğrenme hızlı değildir ve fazla emek ve zaman gerektirir.

4.2. Gözlem Yoluyla Öğrenme Doğrudan bir deneyim yaşamadan, başkalarının davranış-sonuç ilişkilerini izleyerek elde edilen öğrenme türüdür. Örneğin; televizyon seyrederken, gazete okurken, çevremizdekilerin söyledikleri ve yaptıklarından bilgiler öğrenebiliriz. Gözlem yoluyla öğrenmeye aynı zamanda taklit yoluyla öğrenme de denilmektedir. Ancak basit bir taklit etme işleminden çok, modelin davranışlarının zihinde canlandırılması ve değerlendirilmesinden oluşmaktadır.

Gözlem yoluyla öğrenme üç grup altında özetlenmiştir. Gözlemcinin Özellikleri: Gözleyen kişinin modelin davranışlarını zihninde canlandırabilecek bir bilişsel gelişim düzeyine ulaşmış olması ve modelin davranışlarına dikkat edebilmesi gerekir. Modelin Özellikleri: Bir modelin durumu gözlemcinin durumuna ne kadar çok benziyorsa, gözleyen kişinin bu modelin davranışlarını taklit etmesi o denli kolaylaşır. Örneğin çocuklar belirli becerileri, yetişkinlerin davranışlarını değil de kendi yaşıtlarının davranışlarını model alarak daha kolay öğrenebilirler. Modellenen Davranışların Pekiştirilmesi: Model olarak seçilen davranışlar olumlu pekiştirme ile sonuçlanırsa, gözlemcinin bu davranışları taklit etme olasılığı artar.

4.3. Kavrama Yoluyla Öğrenme Bu tür öğrenmede zekanın özellikleri çok etkilidir. Kişi bir problemle karşılaştırılır. Bir süre kişi söz konusu problemi çözmekte hiçbir ilerleme yapamaz. Fakat bir süre sonra problemle ilgili algılarını yeniden örgütleyerek çözümü birden görür. Bir başka deyişle bir iç görü kazanır. W. Kohler yaptığı deneyde, kafesteki şempanzelerin kafes dışındaki muza ulaşmak için kafes dışında bulunan uzanabileceği mesafedeki bir sopaya ulaşmayı ve bu sopayla muzu almayı başardığını saptamıştır.

5. ÖĞRENME İLKELERİ 5.1. Öğrenme Eğrileri Öğrenme eğrilerinde dikey eksende ölçülen öğrenmenin performansı, yatay eksende ise tekrarların ya da deneyimlerin sayısı vardır. Her tekrarlanan denemede tepki gücü giderek artar. 5.1.1. Azalan Verim Eğrisi Bu eğri azalan verimle hızlanmayı gösterir. Eğer iş önceden biliniyorsa, ilk denemelerde performans giderek hızla artar, sonraları bu hız azalır. Zihinsel ve devinimsel işlerin öğrenilmesi bu modeldeki gibidir. Özellikle rutin işlerin öğrenilmesi. ÖĞRENME PERFORMANS DENEMELER VEYA ZAMAN

5.1.2. Artan Verim Eğrisi Olumlu yönde hızlanmayı temsil eder. Sık görülmez. Özellikle bireyin hiç bilgisi olmayan konuları, önceden hiç bilmediği bir işi öğrenme durumlarında karşılaşılır. Başlangıçta öğrenme yavaştır. Belli bir süre sonra birden hızlanır. Mühendislik, pazar araştırmaları, kurmay işler ve çok beceri isteyen alt düzeyli işler bu şekilde öğrenilir. PERFORMANS DENEMELER VEYA ZAMAN

5.1.3. S Eğrisi: Tüm öğrenmeler bu tür bir eğri izlerler. Öğrenen kişinin öğrenme ortamına önceden öğrenilmiş hiçbir şey getirmediği oldukça güç, bilinmeyen ve kavrama gerektiren işlerin öğrenilmesinde (çok beceri gerektiren teknik işler) rastlanır. PERFORMANS DENEMELER VEYA ZAMAN

5.1.4. Öğrenme Platosu Birçok öğrenme durumunda öğrenme belirli bir hızda ilerler, sonra öyle bir noktaya gelir ki, hiçbir yeni şey öğrenilmez. Bir düzlük oluşur. Düşük düzeyli, monoton, sonu olmayan işlerde görülür. PERFORMANS DENEMELER VEYA ZAMAN

5.1.5. Beceri Edinme Eğrisi Bu eğri en karmaşık öğrenme şeklini göstermektedir. Platodan sonra artan etkinlik görülür. Öğrenmede birey birden aşama yapar ve performansını daha da iyileştirir. Birey sürekli tekrar sayesinde kazandığı becerileri uzun yıllar hatırlayabilir. Araba kullanma becerisi buna örnek olarak verilebilir. Bu beceride birey araba sürmeye ara verse de tekrar kısa sürede eski becerisine kavuşacaktır. PERFORMANS DENEMELER VEYA ZAMAN

5.2. Davranışın Sönmesi Koşullanmış tepki pekiştirilmezse, zamanla söner. Davranışı izleyen tatmin edici olay (yani pekiştireç) geri çekilirse şartlanmış olan davranışın sıklığı azalarak sönme eğilimi gösterir. Zamanla davranış tekrarlanmaz. Çalışma ortamında istenilen davranışın tekrarlanması kişilerin sürekli prim veya övgü ile ödüllendirilmesi ile mümkündür. Eğer ödüllendirmeler yapılmazsa kişiler zamanla istenilen davranışları sergilememe eğilimi içine girerler.

KOŞULLANMA SÖNME DİNLENME ARASI KOŞULLANMA 5.3. Kendiliğinden Geri Gelme Bir dinlenme arası verildikten sonra birey tekrar belli bir düzeyde koşullu tepki göstermeye başlayacaktır. Eğer bu kez pekiştirmeye devam edilirse tekrar koşullanma olur. Aksi durumda sönme olur. Bu da gösteriyor ki, koşullu tepki sönme süresinde tamamen kaybolmamakta, ancak bastırılmaktadır. TEKRAR KOŞULLANMA SÖNME DİNLENME ARASI KOŞULLANMA Kendiliğinden geri gelme miktarı PEKİŞTİRİLMİŞ TEKRARLAR PEKİŞTİRİLMİŞ VEYA PEKİŞTİRİLMEMİŞ TEKRARLAR

5.4. Genelleme Daha önce karşılaştığına benzer bir uyarıcıya karşı uyarıcı genellemesi, aynı sonuca varmak üzere değişik davranışlar kullanılarak tepki genellemesi gerçekleştirilir. Genellemenin olumsuz yönü hataya yol açabilmesidir ( Bir doktorla kötü bir deneyim geçiren birey bunu bütün doktorlara genelleyebilir). 5.5. Ayırım Ayırım genellemenin tersidir. Uyarıcı veya tepkiler arası benzerlikler değil farklılıkları esas alır. Ayrımda farklı uyarıcılara farklı tepki gösterme öğrenilir veya farklı sonuç almak üzere farklı davranma öğrenilir.

5.6.Pekiştirme Öğrenmenin en önemli ilkesidir. Bu konuda geliştirilen “Etki Yasası”na göre “Aynı durumda gösterilen çeşitli tepkilerden pekiştirilenlerin tekrarı, cezalandırılanların ise tekrar edilmemesi” söz konusudur. Etki yasası öğrenme olması için pekiştirmenin her zaman olması gerektiğini savunur. Ancak buna karşılık gizli öğrenmede doğrudan pekiştirme yoktur (Gizli öğrenme: Öğrenme gerçekleşir ancak fark edilmez, bilgiler hafızada depolanarak kullanım zamanı geldiğinde davranışlara yön verir). Öğrenme ile ilgili olaylarda davranışla birlikte giden veya onu izleyen ödüle pekiştireç denir.

5.6.1.1. Olumlu-Olumsuz Pekiştireçler: 5.6.1. Pekiştirici Türleri: 5.6.1.1. Olumlu-Olumsuz Pekiştireçler: Belli bir biçimde davranmakla istenen sonuç elde ediliyorsa bu sonuç olumlu pekiştiricidir ve o davranışı güçlendirir. Eğer belli bir şekilde davranmakla hoşa gitmeyen olumsuz bir sonuç elde ediliyorsa, o zaman o sonuçtan kaçınmak için davranış yapılmaz veya başka şekilde davranılır. Örneğin soba, ateş vb. sıcak şeylere dokunduğunda eli yanan bir kişi bu gibi şeylere bir daha dokunmaz. İstenmeyen davranış Pekiştirmeme Sönme

5.6.1.3. Birincil ve İkincil Pekiştireçler: 5.6.1.2. Dışsal ve İçsel Pekiştireçler: Dışsal sonuç için dışsal pekiştirici (şeker, iyi not, hediye için ödev yapmak), Dışsal ödül yoksa içsel pekiştirici (kendi başına ödüllendirici iç duygu – piyano çalmak, yeni bir beceri öğrenmek.) 5.6.1.3. Birincil ve İkincil Pekiştireçler: Birincil pekiştiriciler, öğrenilmiş olmayan pekiştiriciler (yiyecek, elektrik şoku), İkincil pekiştiriciler, öğrenilmiş pekiştiricilerdir. (Sosyal uyarıcılar : ilgi, tasdik, şefkat vb. tekrarlanırsa olumlu pekiştirici, ilgisizlik, tasdit etmeme, hoşlanmama şeklinde olursa olumsuz pekiştirici.)

Pekiştirme Uygulama Programları 1) Oranlı programlar: Pekiştireç belli bir ‘davranış’ sayısı sonunda verilir. Sabit oranlı : Davranış sayısı sabit. (Parça başına ücret) Değişken oranlı: Davranış sayısı değişiyor. (Piyango bileti, kumar makinesi) 2) Zamanlı programlar: Pekiştireç belli bir ‘süre’ sonunda verilir. Sabit zamanlı: Süre sabittir. (Aylık maaş, saat ücreti, haftalık veya günlük yevmiye vb.) Değişken zamanlı: Süre değişkendir. (Mektup alma, pazarlamacının satış yapması, zamanı bilinmeyen ara sınavlar)

Pekiştirme Programlarının Sonuçları Oranlı programların davranış sıklığı, zamanlı programların davranış sıklığından daha fazladır. Davranış sıklığı, pekiştirme sayısı ile doğru orantılıdır. Değişken programlar, sabit programlara göre daha dirençli davranışlar yaratır. (Kumar alışkanlığı)

5.6.3. Kontrol Etkeni: Pekiştiricinin görevini yapabilmesi için, davranış pekiştirici ilişkisi denek için kesinlikle kurulmalıdır. Deneğin elindeki bu kontrol gücü, öğrenmeyi kolaylaştırır ve davranışı güçlendirir. Öğrenilmiş çaresizlik; bireyin, bir durumda yaşadığı sonucu kontrol edememe hissini, diğer ortamlara da taşıyarak, kontrol imkanı olsa bile pasifleşmeye, özsaygıda azalmaya, depresyona ve başarısız performansa itmesi durumudur (pire, balık).

6. BİLİŞSEL ÖĞRENME VE BELLEK (HAFIZA) Bilgilerin işlenmesi ve işlenen bu bilgilerin kalıcı olmasını sağlayan yeteneğimize bellek denir. Bellek yeteneğimiz sayesinde öğrendiğimiz her şeyi her seferinde yeni baştan öğrenmek güçlüğünden kurtuluruz. 6.1. Bilgi İşleme Aracı Olarak Belleğin Temel İşlevleri Bellek en gelişmiş bir bilgisayardan çok daha karmaşık bir yapıya sahip olmasına karşın, tıpkı diğer bilgi işleme sistemlerinde olduğu gibi üç temel işlevi yerine getirerek bilgileri işler. Bu işlevler bilgilerin kodlanması, depolanması ve hatırlanmasıdır.

6.1.1. Kodlama Bazı olayların yeri zamanı ve tekrarlanma sıklığı ile ilgili bilgiler belleğimiz tarafından biz farkında olmadan otomatik olarak kodlanmaktadır. Örneğin; dün akşam yemekte ne yediğimizi hatırda tutmak için hiç çaba sarf etmesek de istersek kolayca hatırlayabiliriz. Özellikle olayların anlamı, ilişkisi ve organizasyonu ile ilgili bilgilerin kodlanabilmesi içinse bilinçli bir şekilde çaba harcamamız gerekir. Örneğin; çalıştığımız ders ile ilgili konuları hatırda tutabilmek için çaba harcamamız gerekir. Ancak bunları yaptığımız takdirde çalıştığımız dersteki konuları hatırlayabiliriz.

6.1.2. Depolama Bellekte bilgiler iki şekilde depolanır. Kısa süreli bellekte bilgiler oldukça kısa süre (20-30 saniye) için saklanabilmektedir. Birisi bize bir telefon numarası verdiğinde bu numarayı hatırda tutmak için hiçbir çaba harcamazsak çok kısa bir süre içinde numarayı unuturuz. Uzun süreli bellekte ise, hatırda tutulabilecek bilgilerin miktarı hemen hemen sonsuzdur. 6.1.3. Hatırlama Hatırlamamızı kolaylaştırmak için nesneleri, kelimeleri ipucu olarak kullanmaya çalışır ve hatırlamak istediğimiz olayları ortak özelliklerine göre sınıflar ve organize ederiz. Bu bakımdan hatırladığımız olaylar orijinal olayların bir kopyası değildir.

7. ÖĞRENME STRATEJİLERİ 7.1. Bütün Halinde Yada Parçalara Bölerek Öğrenme Araştırmalar malzemenin uzun olduğu yada kolaylıkla parçalara ayrılabildiği durumlarda bu tür öğrenmenin daha kolay ve verimli olduğunu ortaya koymaktadır. Bir üniversite öğrencisinin ders kitabında bir üniteye çalışırken o üniteyi başlıklarına dikkat ederek hızla okuması, daha sonra üzerinde durulması gereken ayrıntılara tekrar dönmesi ve tekrar bütüne çalışması gerekmektedir. Üniversite öğrencileri için en uygun stratejilerden biri, bütün-parça-bütün stratejisidir.

7.2. Okuma ve Anlatma Öğrenmenin kalıcı ve verimli olabilmesi için, okuma malzemesinin aktif bir şekilde okunması gerekir. Okunan malzemenin özünü kavramanın en kolay yollarından biri de malzemeyi kendi sözcüklerimizle tekrarlamak ve organize etmektir. 7.3. Geri Bildirim ve Programlanmış Öğrenme Öğrenmeyi hızlandırmanın ve verimli hale getirmenin bir diğer yolu da öğrenen kişiye, öğrenilecek malzemeyi ne denli iyi öğrendiği konusunda bilgi vermektir. Bu işleme “Geri Bildirim” denilmektedir. Geri bildirim tekniğinden yararlanılarak oluşturulan Programlanmış Öğrenme Tekniğinde öğrenilecek malzeme kolaydan zora doğru, kavranması zor olmayan küçük adımlara bölünmüştür.

TEŞEKKÜRLER...