BAŞARIYA GÖTÜREN ANNE-BABA MODELİ Musa ACAR Okul Müdürü
EĞİTİM AİLEDE BAŞLAR
“BİR GÜL FİDANI NASIL SUYA, HAVAYA , IŞIĞA VE TOPRAĞA MUHTAÇ İSE; ÇOCUK DA SEVGİNİN, ŞEFKATİN , KARŞILIKLI SAYGININ OLDUĞU MUTLU BİR AİLE TOPRAĞINA MUHTAÇTIR.”
ÇOCUK YETİŞTİRMEK BİR FİDANI BÜYÜTMEK GİBİDİR. YANLIŞ GÜBRE, SULAMA YÜZÜNDEN FİDANINIZDAN OLABİLİRSİNİZ. ÇOCUĞUNUZA GEREKEN İLGİYİ, SEVGİYİ YETERİ KADAR GÖSTERMEZSENİZ SİZDE ÇOCUĞUNUZDAN OLABİLİRSİNİZ.
SEVGİDEN YOKSUN ÇOCUKLARIN BÜYÜMESİ, YÜRÜMESİ, KONUŞMASI gecikir. ZEKA DÜZEYİNDE GERİLEME olur.
“Olumlu çocuk yetiştirmenin ilk şartı, olumlu anne-babadır “Olumlu çocuk yetiştirmenin ilk şartı, olumlu anne-babadır. Hiç birimiz mükemmel değiliz o zaman onlardan mükemmel olmalarını bekleyemeyiz.”
İLETİŞİM NEDİR ? KİŞİ YA DA KİŞİLERİN KARŞILIKLI BİLGİ, DUYGU VE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞMA SÜRECİDİR. DİĞER BİR ANLATIMLA ANLAMLARI EŞİT KILMA SANATIDIR.
Aşağıdaki resimde ne görüyorsunuz?
SEÇENEKLER A- VAZO B- BİRBİRİNE BAKAN İKİ İNSAN YÜZÜ C- ANAHTAR DELİĞİ D– KUPA E- SÜRAHİ KARAR BOYUTU A- MANTIK . B- DUYGULAR . C- İNANÇLAR etkilemektedir.
İletişimi trafiğe benzeten CÜCELOĞLU’ na göre; iletişim kazalarının sonucunda da ‘’yaralananlar’’ ve ‘’ölenler’’ vardır. Küsenler, ayrılanlar ve gücenenler YARALILARI, kendi içine kapanıp yalnızlığa gömülenler ise ÖLENLERİ oluşturur.
ANA-BABA TUTUMLARI
a.İlgisiz Anne Baba Tutumu b.Baskıcı Anne Baba Tutumu c.Aşırı Serbest Anne Baba Tutumu d.Aşırı Koruyucu Anne Baba Tutumu e.Dengesiz ve Tutarsız Anne Baba Tutumu f.Dengeli Anne Baba Tutumu
ACABA ŞU ANDA BİZ HANGİ ANNE BABA TUTUMUNU UYGULUYORUZ ?
Çocuğunuzu tanıyor musunuz? *Çocuğunuz en çok hangi rengi seviyor? *En iyi arkadaşının adı ne? Onunla tanıştınız mı? *Öğretmenini seviyor mu? Öğretmeninin adı ne? *En çok kimi taklit ediyor? Büyüyünce kim gibi olmak istiyor?
*En çok ne yemekten hoşlanıyor? Sevdiği yemeğin adı ne? *TV’ de en çok hangi programı seviyor? Sevdiği, izlemekten hoşlandığı bir sanatçı var mı? *Neleri yapmaktan hoşlanıyor? *Gelecekte olmayı düşündüğü meslek var mı?
Bu sorulara sizin verdiğiniz cevaplar çocuğunuzu ne kadar tanıdığınızı belirlerken daha neler yapabileceğinizi ve çocuğunuzun yaşantısına yeni şeylerin katılmış olduğunu göreceksiniz.
Çocuğunuzu tanımaya yönelik bu konuşmaların günlük hayatınız içinde yer alması için her gün vakit ayırın.
İLETİŞİM ENGELLERİ
EMİR VERMEK, YÖNLENDİRMEK UYARMAK GÖZDAĞI VERMEK AHLAK DERSİ VERMEK ÖĞÜT VERMEK, ÇÖZÜM VE ÖNERİ GETİRMEK YARGILAMAK, ELEŞTİRMEK, SUÇLAMAK, AYNI DÜŞÜNCEDE OLMAMAK ÖVMEK, AYNI DÜŞÜNCEDE OLMAK AD TAKMAK, ALAY ETMEK YORUMLAMAK, ANALİZ ETMEK, TANI KOYMAK GÜVEN VERMEK, DESTEKLEMEK, AVUTMAK, DUYGULARINI PAYLAŞMAK SORU SORMAK, SINAMAK, ÇAPRAZ SORGULAMAK SÖZÜNDEN DÖNMEK, OYALAMAK, ŞAKACI DAVRANMAK, KONUYU SAPTIRMAK
TEPKİLERİN ÇOCUKTA YOL AÇACAĞI SONUÇLAR SUÇLU HİSSETME ADİL OLMADIĞINIZI DÜŞÜNME SEVİLMEDİĞİNİ DÜŞÜNME SERT TEPKİYLE YANIT VERME KARŞI ÇIKMA YETERSİZ HİSSETME, ÖZ SAYGISINI YİTİRME
Ana Babaya Not
İKİ ELİNİZ KANDA DA OLSA GÜNLÜK MUTLAKA Çocuğunuzla birlikte zaman geçirin.
Çocuklarınızla olumlu, yapıcı, destekleyici ilişkiler kurun * Çocuklarınızla olumlu, yapıcı, destekleyici ilişkiler kurun. Onları gerçekten dinleyip dinlemediğinizi kendi kendinize sorun. Soru sorduklarında ne yaptığınızı bir düşününüz. * Çocuklardaki başarısızlık yerine başarıyı, olumsuz davranışlar yerine olumlu davranışları görün. Kişiyi değil davranışı sorgulayınız.
* İstenmeyen davranışlarını abartmayın, genellemeyin, onları direk suçlamayın, kızmayın ve en önemlisi başkaları ile kıyaslamayınız. Kıyaslamayı kendi kendisi ile yapınız. * Aile ile ilgili karar alınacak konularda fikrini alın. Aile Meclisini toplayınız.
*Konuşmalarınızda korkutma ve tehditten uzak durunuz. *Ön yargılı yaklaşmayınız. Sevginizi çocuklarınız arasında eşit dağıtın. * Öğüt vermek yerine onlara örnek davranışlar gösterin.
* Gelişim devrelerini, bulundukları yaşın özelliklerini, çocuğunuzun durumunu çok iyi tanımanız gerekir. * Bireysel farklılıkların zihinsel alanda da olduğunu unutmayınız. * Değişime ayak uydurunuz.
Eşinizle olan anlaşmazlıkları çocuklarınızın olmadığı ortamda çözün * Eşinizle olan anlaşmazlıkları çocuklarınızın olmadığı ortamda çözün. Kavga sahneleri çocuklarınızda; öğrenme zorlukları, eve gelmeme, hırsızlık, suç işleme, hayale dalma, sık sık ağlama, umutsuzluk, sinir krizleri görülmesine neden olur.
* Hatalı olduğunuzda özür dilemekten çekinmeyin. * Çocuklarımızı geleceğin yetişkinleri olarak görün. Büyüdüklerini kabul edin ve onlara güvendiğinizi her zaman hissettirin.
* Anne baba ve çocuklar arasındaki ilişki karşılıklı sevgi ve hoşgörüye dayalı ise çocukların kendi kendine saygı ve öz güven duymasına, kendini gerçekleştirmesine, onurunun korumasına ve kendi yeteneklerini ortaya çıkarmasına yardımcı olacaktır.
Çocuğunuzun mide açlığını doyurmadan önce, DİKKAT Çocuğunuzun mide açlığını doyurmadan önce, sevgi açlığını doyurunuz……
ÇOCUK NEYİ ÖĞRENİR? EĞER BİR ÇOCUK KINANARAK YAŞARSA SUÇLAMAYI ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK DÜŞMANCA DAVRANIŞLAR İÇİNDE YAŞARSA KAVGA ETMEYİ ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK ALAY EDİLEREK YAŞARSA SIKILGANLIĞI ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK UTANÇ İÇİNDE YAŞARSA SUÇLULUK DUYMAYI ÖĞRENİR.
EĞER BİR ÇOCUK DÜŞMANLIKLAR İÇİNDE BÜYÜRSE SALDIRGANLIĞI ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK HOŞGÖRÜYLE YAŞARSA SABIRLI OLMAYI ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK TEŞVİK EDİLEREK YAŞARSA ÖZGÜVENİ ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK DEĞER VERİLEREK YAŞARSA SAYGI DUYMAYI ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK EŞİTLİK ORTAMINDA YAŞARSA ADALETİ ÖĞRENİR.
EĞER BİR ÇOCUK GÜVEN DUYGUSU İÇİNDE YAŞARSA İNANMAYI ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK BEĞENİLEREK YAŞARSA KENDİSİNDEN HOŞLANMAYI ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK DOSTLUK İÇİNDE YAŞARSA DÜNYADA SEVGİ ARAMAYI ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK SEVGİ İÇİNDE BÜYÜRSE GÜVENMEYİ ÖĞRENİR.
KOZADAN KELEBEĞE Bir genç, babasıyla kırlarda dolaşırken kozasından çıkmaya çabalayan bir kelebek görürler. Kelebek, kozanın lifleri arasından sıyrılmaya çabalamaktadır. Baba, hemen kelebeğin yardımına koşar ve dikkatli bir şekilde kozanın liflerini sıyırıverir. Lifleri açar ve kelebeğin pek zorlanmadan kozadan çıkmasını sağlar. Ancak kelebek kozadan kolaylıkla çıkmasına rağmen uçamaz. Biraz çırpınır ve yerinde kalır. Çünkü kelebek kendini liflerden kurtarma çabası sırasında aslında kaslarını geliştirmekte, kendini ayakta tutacak, güçlü kılacak , uçmaya hazırlayacak hareketleri öğrenmektedir. Baba, lifleri sıyırmakla kelebeğe iyilik yapmamıştır. Kelebeğin güçlenmesine engel olmuştur. Kelebek hiçbir zaman özgürlüğü tadamamış, gerçekten uçamamıştır.
BÜTÜN SORUNLAR PLÂNSIZLIKTAN ÇIKAR Doktor, Temel'e sormuş: - Neyin var? - Parmağımı, buraya bastırınca acıyor... - Başka?... - Parmağımı, şuraya bastırınca da acıyor... Doktor bakmış, Temel’in birbirinden ilgisiz bir çok yeri birden acıyor. Doktor, uzun tahliller ve yoğun muayeneler sonunda nihayet teşhisi koymuş: "Parmakta incinme..."
SINAVA HAZIRLANMA SÜRECİNDE ÇOCUKLARIMIZA NASIL,DESTEK OLABİLİRİZ
Kaygı, öğrenmenin ve öğrendiğini kullanmanın önündeki en önemli engeldir. Kaygısı artan, sınava olduğundan farklı anlamlar veren öğrenciler için her sınav bir "Kriz"dir. Kendisini ispatlaması gereken, değerli olduğunu herkesin görmesi gereken ve mutlaka kazanılması gereken bir savaş. Bu duygularla sınava hazırlanan genç, her bir sınavı, hatta her bir çalışma testini, kazanılması gereken bir savaş olarak görecek, yapamadığı her bir soruyu kaybedilmiş bir savaş olarak yorumlayacaktır.
ÇOCUĞUN KAYGISINI AZALTMAYA YÖNELİK ÖNERİLER Yoğun kaygı yaşayan kişiler geleceği düşünmekten bugünü kullanamazlar. Sizin sınav sonucu ile aşırı meşgul olmanız, çocuğunuzun da bu yönde meşguliyetini arttıracaktır. Çocuğunuza yardımcı olmak için çocuğunuzun bugünkü yaptıkları ile ilgilenebilirsiniz.
En az şu kadar net yapmalısın. ‘’Matematik ve Türkçeden ful yapmalısın En az şu kadar net yapmalısın. ‘’Matematik ve Türkçeden ful yapmalısın.’’ Başarılı olmalısın.’’ Kendini dersine vermelisin. ’’ Bu yıl mutlaka kazanmalısın’’ vb. türünden zorunluluk ifade eden cümleler öğrencinin kaygısının artmasına neden olmaktadır. Bu tür zorunluluk ifade eden sözleri mümkün olduğunca az kullanmaya çalışın.
Çocuklarınıza tekrar tekrar ders çalış demeyin Çocuklarınıza tekrar tekrar ders çalış demeyin. Sorumluluğunu bilen ve sınavlara hazırlanan öğrenciler için ailelerin uyarılarına ihtiyaç yoktur. Bazı öğrenciler bu nedenle kendisi için değil ailesi için ders çalışması gerektiği düşüncesine kapılıp daha yoğun kaygı hissedebilir. Ya da ailesine tepki göstererek ders çalışmayı aksatabilir.
Negatif motivasyondan uzak durun Negatif motivasyondan uzak durun. Bazı anne babalar çocuklarının motivasyonunu artırmak için; “bu gidişle sen asla kazanamazsın”, “yata yata sınav kazanılmaz” “bu kadar çalışmayla kazanamazsın“, “bu kafayla gidersen zor kazanırsın" gibi sözler söylerler
Gereğinden fazla fedakarlıktan kaçının ve bunları hatırlatmayın Gereğinden fazla fedakarlıktan kaçının ve bunları hatırlatmayın. Örneğin bir yıl boyunca eve misafir çağırmamak, evde televizyonu açmamak gibi. Örneğin, çocuğuna daha fazla yardımcı olmak için annenin işinden ayrılması, annenin çocuğunu sınav salonlarının kapısında beklemesi. Öğrenci bu durumu ailemin bu fedakarlıklarına yanıt vermek zorundayım biçiminde düşünerek daha fazla kaygılanabilir.
Çocuğunuzdan beklentilerinizde gerçekçi olmaya çalışın. Beklentileriniz ile çocuğunuzun yapabilecekleri birbiriyle uyumlu olursa çocuğunuz daha az kaygı yaşayabilir.
Bu zor dönemde çocuklarınıza anlayışlı ve destekleyici davranın Bu zor dönemde çocuklarınıza anlayışlı ve destekleyici davranın. Kaygının yoğunlaşması ile birlikte çocuklarınız kendilerini daha çaresiz ve çözümsüz hissedebilirler. Daha önceden kızmadıkları şeylere şimdilerde daha sert tepkiler gösterebilirler.
Çocuğa, sınavların onun kişiliğini değerlendiren bir ölçü olmadığı, kazanmak kadar kaybetmenin de hayatın bir parçası olduğu, hayatın sonu olmadığı anlatılmalıdır.
Öğrenci sınavda başarılı olamazsa yaşayacağı durumu bir ceza gibi göstermeyin. "Eğer kazanamazsan, falan okula gidersin." gibi sözler onun gideceği okulu, yapacağı işi sevmesine imkan bırakmaz. Çocuğun eğitim alabilmesi ve yararlanabilmesi ancak okulunu ve eğitimi sevmesiyle mümkündür.
Birbirinize bağlılığın amaç, sınavın araç olduğunu unutmayın Birbirinize bağlılığın amaç, sınavın araç olduğunu unutmayın. Çocuğunuzun ders çalışması ve sınavda başarılı olması uğruna onunla ilişkilerinizi tehlikeye atmayın. Çocuğunuzun başarısı için maddi-manevi fedakarlık yaptığınız doğrudur.Karşılık beklemek de en doğal hakkınızdır. Çocuğunuz, gayret sarf ettiği halde eğer sonuç istediğiniz gibi değilse, elinden gelenin o kadar olduğunu kabullenin.
Çocuğun değerini sınavdaki başarısıyla eş tutmak, sonuçlarla ilgili olarak korkutmak, tehdit etmek, “Sen hele bir kazanma, o zaman görüşürüz" ya da, ‘’aile dostlarımızın hepsine rezil oluruz" gibi ifadeler gencin motivasyonunu değil kaygısını arttırır. Çocuk, ailesinin ve başkalarının gözünde kendisinin değil, sınavdaki başarısının önemli olduğunu düşünür ve sınava gerçek dışı bir anlam yükler.
“Sen bizim evladımızsın. Seni seviyoruz ve hep seveceğiz “Sen bizim evladımızsın. Seni seviyoruz ve hep seveceğiz.” şeklinde açıklamalar yaparak öğrenci rahatlatılmalıdır. Öğrenci, ailesinin sevgisini kazanmak için özel bir gayret sarf etmek zorunda olmadığını anlayacaktır. Bu rahatlama, öğrencinin sınavda daha iyi performans göstermesini sağlayacaktır.
Sınavlar sadece birer fırsattır Sınavlar sadece birer fırsattır. Bu fırsatların bir şekilde telafisi vardır. Aile, öğrenciye sınavın bir ölüm-kalım meselesi olmadığını, yararlanılması gereken bir fırsat olduğunu, bu fırsat kaçırılırsa bile hayatta başka fırsatların onu beklediğini, bir kapı kapanırsa başka bir kapının açılacağını anlatmalıdır. Öğrencinin de yapacağı, iyi niyetle ve elinden geldiğince sağlanan imkanları sınavlara hazırlık adına değerlendirmesidir.
DEĞİŞİM İÇİN BİR BAŞLANGIÇ YAPMANIN ZAMANIDIR. NEDEN BU GÜN OLMASIN DEĞİŞİM İÇİN BİR BAŞLANGIÇ YAPMANIN ZAMANIDIR. NEDEN BU GÜN OLMASIN? KAYBEDEBİLECEĞİNİZ HİÇ BİR ŞEY YOK . AMA KAZANACAĞINIZ ÇOK ŞEY VAR. ÇOCUKLARIMIZ…
TEŞEKKÜRLER