AİLE VE ÇEVRE EĞİTİMİ Eğitim yalnızca okul ortamında yürütülen bir süreç değildir. Çocuğun ilk deneyimlerini edindiği, ilk etkileşimde bulunduğu ortam aile ortamıdır. Çocuğun kalıtımla getirdiği özelliklerin ne kadar gelişeceği, nasıl biçimleneceği ve daha sonraki yılları ne derecede etkileyeceği ailenin sosyo ekonomik ve sosyo kültürel niteliğine, çocuklarına sağladığı uyaranlara, çocuk yetiştirme tutumlarına, sözel iletişim ve model olma gibi aile ortamı ile ilgili pek çok değişkene bağlıdır.
Çocuğun gelişiminde bu denli etkileri olan ailenin çocuk gelişimi ve eğitimi konularında bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi ve öğrendiklerini davranışa dönüştürebilmesi için belli bir program çerçevesinde eğitilmesi gerekmektedir. Gelişim geriliği olmayan çocuğun yaşamında bu denli önemli olan aile eğitimi, özel eğitime gereksinim duyan çocukların eğitiminde de önemli bir yer tutmaktadır. Bugün ülkemizde özel eğitime gereksinim duyan bireylere eğitim veren kurumların sayısı az, personeli ise yetersizdir.
Günümüzde hem okul hem de aile milli eğitimin amaçlarını gerçekleştirmede, etkin rol oynamaktadırlar. Böylece çocukta oluşması istenen istendik davranışların kazandırılmasında her iki kurum birlikte önemli rol oynamaktadır. Ailelerin eğitilmesi de bu süreçte, yani çocuk yetiştirmede etkili olmaya katkı sağlamaktadır.
Özel Eğitime Gereksinim Duyan Bireylerin Eğitimine Genel Bakış Özel eğitime gereksinim duyan sözcüğü genel olarak gelişim geriliği olmayan çocuklardan daha yavaş gelişen, daha yavaş öğrenen ve bu nedenle kişisel ve sosyal yaşantısını destek almadan sürdüremeyen çocukları tanımlamak için kullanılır. Bu çocuklar daha yavaş öğrenmekle birlikte, büyük kısmı eğitimlerini tamamlayıp kendilerine göre bir iş sahibi olabilecek düzeye gelebilirler. Çok küçük yaşlardan itibaren uygun eğitim ve yeterli ilgi, sevgi ve sabırla toplumda üretken bireyler olarak yer alabilirler.
Aileler çocuklarıyla ilgili bir problem olduğunu öğrendiklerinde büyük bir şok yaşarlar. Yoğun bir suçluluk, umutsuzluk, şaşkınlık duyabilir, ne yapacaklarını bilemeyebilirler. Ailelerin bu süreci daha çabuk atlatabilmeleri ve durumu kabullenebilmeleri için psikolojik destek almaları ve yaşadıkları durumla ilgili bilinçlendirilmeleri gerekir. Bu süreç sağlıklı bir şekilde aşılırsa aileler çocuklarının eğitimi için gerekli inanç ve güce sahip olduklarını hissederler. Ev ortamı bu çocuklar için çok önemlidir, çocuğun kapasitesini ne kadar geliştirebileceği ev ortamı ile yakından ilişkilidir. Bu çerçevede aile ne kadar erken bilinçlendirilirse çocuk o kadar erken eğitime başlar ve bu eğitim aynı zamanda ailede doğru bilgilerle desteklenirse çok olumlu sonuçlara ulaşılabilir.
Aile Aile ile ilgili Tanımlar Aynı yerde oturan, ekonomik beraberliği ya da işbirliği olan, çocuk yetiştirme hakkına sahip bir sosyal kurumdur. Anne, baba ve çocuklardan meydana gelen sosyal, kültürel ve ekonomik bütünlüğü içeren bir sistemdir. Anne, baba ve çocuklardan oluşan en küçük toplumsal birimdir. Aynı çatı altında yaşayan, aynı geliri paylaşan, evlenme, kan ve akrabalık bağlarıyla birbirine bağlanmış olan ve oynadıkları çeşitli rollerle birbirini etkileyen bireylerin oluşturduğu sosyal bir kurumdur.
Ailenin Özellikleri Evrensellik özelliği: Her toplumda ve her dönemde aile vardır. Şekillendirme özelliği: Çocuğun kişilik yapısı ailede şekillenir. İlk davranışlar ailede kazanılır. Ailenin sınırlı bir kapsamı vardır: Aile sınırlı bir büyüklüğe sahiptir ve sosyal yapının en küçüğüdür. Aile toplumun çekirdeğini oluşturur: Toplumlar ailelerin bir araya gelmesiyle meydana gelir. Aile toplumun, toplumda ailenin özelliklerini yansıtır. Her üyenin rolleri ve sorumlulukları vardır: Aile yaşamı bir iş bölümü ve işbirliğine dayanır. Anne baba ve çocukların rolleri ve sorumlulukları vardır. Ailenin sosyal ve yasal temelleri vardır: Aile sosyal bir kurumdur. Toplumsal ve yasal kurallara dayalı olarak oluşturulur ve sürdürülür. Diğer toplumsal kurumlarla sürekli etkileşim içindedir: Aile; hukuk, eğitim, din gibi çeşitli toplumsal kurumlardan etkilenir ve aynı zamanda bu kurumları da etkiler.
Ailenin İşlevleri Ailenin işlevleri çeşitli şekillerde sınıflanabilmektedir. Bu çalışmada aşağıdaki gibi bir sınıflama yer almaktadır. Biyolojik işlev: Bu işlev ailenin cinsel gereksinimlerini karşıladığı gibi ailenin varlığını koruyarak kuşakların devamını sağlar. Aile topluma yeni üyeler kazandırma işlevi ile toplum nüfusunun kaynağı durumundadır. Ekonomik işlev: Aile kendi gereksinimlerini karşılayan bir üretim birimidir. Dolayısıyla temel gereksinimlerinin bir kısmını kendi üretir. Mesleki yeterliliklerin önemli bir bölümü ailede kazanılır. Koruyuculuk işlevi: Dıştan gelebilecek her türlü maddi ve manevi zararlara karşı kişinin korunmasıdır. Bu işlevle aile, üyelerinin güvenliğini sağlar.
Psikolojik işlev: Aile sevgi ve güvenin ilk ve doğal kaynağıdır Psikolojik işlev: Aile sevgi ve güvenin ilk ve doğal kaynağıdır. Bu işlev aile üyelerinin birbirlerine karşı duygusal bir bağ oluşturmalarını sağlar. Statü sağlama işlevi: Üyelerin toplum içindeki yeri aile tarafından belirlenir. Ailenin soyu, oturduğu yer, eğitim ve gelir düzeyi çocuğun statüsünün ilk belirleyicisidir. Boş zaman değerlendirme işlevi: Boş zamanların değerli olarak kullanılması ilk olarak ailede ve evde başlar. Aile üyelerinin katıldıkları boş zaman etkinlikleri bireye mutluluk verir ve aile bağlarını güçlendirir. Eğitim işlevi: Çocuklar ilk temel davranışları ailede kazanır. Kişiliğin gelişmesi ailede başlar. Kültürel değerler ve toplumsal kurallar ilk olarak ailede öğrenilir. Bu işlevi ile aile bir eğitim kurumu niteliği taşımaktadır.
Ailenin eğitim işlevi, günümüzde okulöncesi eğitim kademesinden başlayarak eğitim kurumlarınca devralınmış, okul ve aile işbirliği içinde sürdürülen bir işlev durumuna gelmiştir. Sonuç olarak çağdaş ailenin üç temel özelliği üzerinde durulmaktadır. Bunlar: Ailenin ve toplumun sürekliliğini sağlama, Duygusal yönden doyum sağlama, Çocuğa toplumsal rol ve davranışları kazandırma.
Eğitimde Ailenin Rolü Eğitim sürecinin etkili ve verimli olabilmesi ailenin bu sürece etkin katılımı ve katkısını gerektirmektedir. Aşağıda yer alan durumlar ailenin etkin katılımı ve katkısının nedenlerini ortaya koymaktadır. Çocuklarımız tüm zamanlarında daha çok aileyle birlikte (Uyku dışındaki zamanlarının % 80’ini aileyle birlikte geçirmekteler) olmaktadırlar. Çocuğun eğitim ve gelişiminde en etkili ve en ekonomik sistem aile eğitimi olarak görülmektedir. Anne babalar çocuğun yeterli ve yetersiz olduğu yönleri en iyi bilen kişilerdir. Çocuğun gelişiminde etkili olacak ortamların hazırlanmasında ailenin rolü büyüktür. Her öğretim kademesinde çocukların başarıları sadece okulda aldıkları eğitime değil, evde aldıkları destek eğitime ve ailelerin eğitime katılmalarına da bağlı olmaktadır. Çocuklar aileleri model almaktadır. Aileler, formal programların uygulanmasına katkı sağlamaktadır.
Aile Eğitimi Aile Eğitiminin Amaçları Ailenin çocuğu herkesten daha iyi tanıması ve onunla daha fazla etkileşim ve iletişim içinde olması, bire bir verilecek olan hizmetlerin eksikliği gidermesi, eğitim ve diğer hizmetlerin masrafını azaltması ve özellikle doğrudan eğitim hizmeti verilemeyen çocukların eğitilmesi bakımından önemli olan aile eğitiminin amaçları aşağıdaki gibi betimlenmektedir. Ailenin çocuğunun durumunun kabulünü sağlamak. Çocuğu objektif olarak değerlendirebilme, potansiyelini ve sınırlılıklarını anlama.
Ailenin haklarını ve sorumluluklarını anlamasını sağlamak Ailenin haklarını ve sorumluluklarını anlamasını sağlamak. Aile, eğitim programlarına müdahale edebilir mi? Nasıl ve ne ölçüde müdahale edebilir? Ailenin yapması gerekenler nelerdir? Aile ile işbirliği yapmak. Eğitim programlarının özelliklerini anlatmak ve programların amaçlarını gerçekleştirmede yardımlaşmayı teşvik etmek. Ailenin belli programları uygulamasını sağlamak. Ev ortamını daha verimli bir eğitim ortamı haline getirmek. Aileyi, aile grupları vb. gibi diğer kaynaklar hakkında bilgilendirmek. Aileleri okulla işbirliği yapmalarını sağlamak.
Özel Eğitime Gereksinim Duyan Bireyler Ve Özel Eğitim ‘‘Özel eğitime gereksinim duyan çocuk, normal yaşıtlarından zihinsel, fiziksel ve toplumsal özellikler bakımından eğitim ortamında değişiklik yapılmasını gerektirecek derecede farklılık gösteren ve ancak bu değişiklikler sayesinde kapasitesini gerçekleştirebilen çocuktur’’. Ancak bu tanımın bazı sınırlılıkları var. Her şeyden önce eğitim ortamı bireysel farklılıklara göre düzenlemelere ne denli az yer verirse özel eğitime gereksinim duyan çocuk oranı da o derece artar. Bireyleri ‘‘özel eğitime gereksinim duyan’’ ve ‘‘normal’’ olarak ikiye ayırmak ne derece sağlıklıdır? ‘Genel‘ ve ‘Özel’ eğitim ayrımı yapıp ikisini çok farklı eğitim biçimleri gibi düşünmek ve uygulamada da büyük farklılıklar beklemek yarar yerine zarar getirir.
Özel Eğitime Gereksinim Duyan Çocuğa Ailenin İlk Tepkileri Çoğu kez aileler çocuk sahibi olmayı kendileri seçer. Ama hiçbir ana baba özel eğitime gereksinim duyan bir çocuğa sahip olmayı bilerek ve isteyerek seçmez. Böyle bir göreve hiçbir ana baba hazır değildir. Özel eğitime gereksinim duyan bir çocuğa ana babalık etmek, özellikle ilk zamanlar, zor, stresli, çapraşık ve moral bozucu bir görevdir. Toplum ve aile çevresi de, çoğu kez, aileyi sorunuyla baş başa bırakır. Toplum ve çevre, çocuğun, yetersizliği ne olursa olsun her şeyden önce insan olduğunu çoğu kez göz ardı eder. Bunun, herkesin başına gelebilecek doğal bir olay olduğunu anlamazlıktan gelir.
Özel eğitime gereksinim duyan çocuğa ana babalık etmek kolay bir görev değildir. Aileye yardım ederken, yalnızca çocukta değil, tüm ailede odaklaşmak gerekir. Yani, aile eğitimi, çocuk merkezli değil, aile merkezli olmalıdır. Aile eğitimi, bireylerin normal yaşıtlarını çok fazla değiştirmeksizin özel eğitime gereksinim duyan çocukla ilgilenilecek bir ortam yaratılmasına yardımcı olmalıdır. Annenin ya da diğer aile bireylerinin başka işlerini ve diğer aile bireylerini ihmal ederek yalnızca özel eğitime gereksinim duyan çocukla ilgilenmesi, yarar yerine zarar getirir. Ailenin yaşadığı sıkıntı ve stresin oranı, yetersizliğin derecesi ile doğru orantılı olmayabilir.
Aile Sisteminin Özellikleri Ve Stresle Başa Çıkma Aile Bağları ve uygum sağlama gücü stresle başa çıkmada önemli etkenlerdir. Aile bağları, (a) aile bireyleri arasındaki duygusal bağlılık ve (b) her bir aile bireyinin aile içindeki özerkliği ile belirlenir.
Uyum Sağlama Gücü Uyum sağlama gücü, stres karşısında ailenin yapısında ve işlevlerinde gerekli değişiklikleri yapabilme yetisidir. Uyum gücü ne denli fazla ise, stresle başa çıkmada o denli başarılı olunacağı öne sürülür.
Özel eğitime gereksinim duyan çocuğun ailede strese yol açmasının nedenlerini şöyle özetleyebiliriz: Harika çocuk mitinin yıkılması ve bunun sonucunda ailenin çocuğu kabulde ve duygusal bunalımı atlatmada çektiği zorluk; normal çocuk sahibi kişilere bakıp, ‘‘Neden ben? ‘’ sorusunu yanıtlama çabaları, Aile bireylerine, çocuğun kardeşlerine, yakınlara ve çevreye çocuğun durumunu açıklamada çekilen zorluk, Çocuğun durumuna ve özelliklerine ilişkin elde edilen bilginin yetersizliği ve /veya tutarsızlığı,
Çocuğun yetersizliğinin yol açtığı davranış ve sağlık sorunları ve bu sorunlarla başa çıkma çabaları; çocuğun bakımının zaman, emek ve para gerektirmesi anne babanın kendilerine ve diğer çocuklara kaynak ayıramaması, Çocuğun gelişiminde önemli aşamaları yaşayamama ya da çok geç yaşama özel eğitime gereksinim duyan çocuğun küçük kardeşlerinin gelişimi açısından daha ileride olması, Çocuğa karşı gösterdiği olumsuz tutumlar; yakın çevrenin aileden uzaklaşması, Pek çok uzman ile görüşme gereği, En uygun eğitim ortamını bulma çabaları, Çocuğun geleceğine ilişkin duyulan kaygılar.
Ailede çocuk sayısı genellikle fazladır. Özel Eğitime Gereksinim Duyan Çocukların Geldikleri Aile Ortamının Özellikleri Ailenin sosyo-ekonomik düzeyi en alt, alt, orta düzeyler arasındadır. Üst düzey çok azdır. Ailede çocuk sayısı genellikle fazladır. Ailede çoğunlukla anne baba gündüz çalışmakta çocukla meşgul olacak kimse bulunmamaktadır. Ailede genellikle ölüm ve boşanma olayları fazladır. Anne babanın eğitim düzeyi düşüktür. Aile içinde geçimsizlik görülür. Aileler bu çocuklara sahip olmayı istemezler. Aile çocuğun gelişimini engelleyecek olumsuz çevre etmenlerine sahiptir.
Özel Eğitime Gereksinim Duyan Çocuğa Sahip Olan Ailelerin Geçirdiği Evreler Anne babalar gelişim geriliği olmayan bir çocuğa oranla, özel eğitime gereksinim duyan bir çocukla uğraşırken çok daha fazla enerji sarf etmektedirler. Uzun saatler boyunca, bir çocuğa bakım vermek, onun fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmak oldukça zordur. Anne babalar zaman zaman, çocukları ile uğraşmaktan kendilerini sürekli geri plana atmakta ve bir süre sonra da tükenmeye başlamaktadırlar. Anne-babaların yaşadıkları, gerçekten bir çok zorluğu içermektedir. Ancak, yaşananlar karşısında güçlü olmak, mücadele etmek ve sorunlarla başa çıkabilecek bilgi-beceriyi kazanmak mutsuzlukları azaltacak; mutlulukları da artıracaktır. Anne-babanın psikolojik yönden dayanıklı olması hem kendileri açısından hem de çocuğa sağlayacakları katkı açısından son derece önemlidir.
Özel eğitime gereksinim duyan bireylerin anne-babaları, yaşadıkları zorluklar karşısında doğal olarak çeşitli duygusal tepkiler vermektedirler. Bu tepkiler, anne-babanın kişilik özellikleri, durumu algılayış biçimleri ve birbirleri ile ilişkilerindeki kaliteye bağlı olarak farklılaşabilmektedir.
Şok Çocukları ile ilgili gerçeği ilk öğrendiklerinde anne-babaların yaşadıkları en sık duygu “şok”tur. İnkar Herhangi bir travmatik durum ortaya çıktığında kişiler şoka dayanan bir inkar yaşarlar. Çocuğu ile ilgili gerçeği öğrenen anne-babalar, yaşanan sorunlarla ilgili olarak öncelikle inkar yolunu seçebilmektedir. Pazarlık Bu basamakta ana-baba öyle ya da böyle çocuk hakkında konulmuş olan tanıyı kabul eder ancak, bu tanının gelişim seyri ile ilgili görüşleri benimsemez.
Suçluluk Çocukla ilgili tanı konduktan sonra anne-babalar bir süre için “Neden ben?”, “Neden bizim çocuğumuz?”, “Ne yaptık da bu başımıza geldi?”, “Ne günah işledik de bunları yaşıyoruz?” gibi düşüncelere kapılarak suçluluk duygusu geliştirirler. Öfke Öfke, çeşitli biçimlerde olabileceği gibi çeşitli hedeflerde de olabilir. Gerçekle yüzleşmenin getirdiği ağırlık, çaresizlik, suçluluk, yetersizlik duyguları belirli bir aşamadan sonra öfkeye dönüşebilir. Öfke duygusu arada sırada çocuğa da yönelebilir. Evlerde en çok yaşanan ve öfkeye neden olan sorunlardan biri de ihtiyaçlar çatışmasıdır. Öfke ikincil bir duygudur.
Öfkeyi dışarıya 3 yolla aktarabiliriz: 1) Kavga etme, saldırgan davranışlarda bulunma, 2) Ağlama, 3) Açık olarak ifade etme. Öfkenin sağlıklı şekilde ifade edilebilmesi için şunların yapılması gerekir: Öfkenin kabul edilmesi Neden öfkeli olduğunun anlaşılmaya çalışılması Öfkeye neden olan sorunu kiminle çözeceğine karar verilmesi
Depresyon (Çöküntü) Yaşanan travmatik duruma uygun olmayan tepkiler ve ailenin içine düştüğü suçluluk duygusu, kişiyi depresyona götürür. Her şeye rağmen yetersizlik durumunun devam etmesi ailede bir çöküntüye neden olmaktadır. Alan uzmanlarının aileye en zor yardım edebildikleri aşama bu aşamadır. Aileler artık yavaş yavaş durumun gerçek bir durum olduğunu, diğer bir deyişle farklı özelliklere sahip bir çocukları olduğunun farkında olmaya başlarlar. Özel eğitime gereksinim duyan çocuğu olan bazı anne-babalar, duygusal yönden yaşadıkları sorunları çözümleyip aşamazlarsa, depresif tepkiler verebilirler. Anne-baba, çocukları için bir çok şey yapmıştır; ancak hiç bir değişiklik olmamıştır. Bunu fark ettiklerinde büyük bir hayal kırıklığı ve çöküntü içine girerler.
Kabul Son aşama kabul ya da özel eğitime gereksinim duyma durumuyla baş etme evresidir. Bu evre, kabulden çok çocuğun özel eğitime gereksinimi oluşuyla ilgili durumla baş etme, kontrol altında tutma olarak benimsenmektedir.
Her ana-babanın bu basamakları geçişi farklıdır Her ana-babanın bu basamakları geçişi farklıdır. Kimi ana-baba hiçbir zaman çocukta yetersizlik olduğunu kabul etmez. Kimi ana-baba da çocuğun gelişim evreleri içinde her basamağa ulaşmasında bu evreleri tekrar tekrar yaşar. Bu aşamaya erişebilen anne babalar çocuklarını olduğu gibi kabul etmeye, çocuğu ailenin bir ferdi olarak kabul etmeye hazırdırlar.
Stresle Başa Çıkma Yöntemleri Olumlu Yöntemler Beklentileri ayarlama: Çocuğun yetersizliğini anlayıp kabul ettikten sonra ana-babalar beklentilerini gerçekçi bir düzeyde tutabilirler. Normal çocuklarla karşılaştırmaya gereksinim duyulmaksızın kendi çocuklarının gösterdiği gelişmelerden coşku ve mutluluk duyarlar. 2. Uzmanlardan yardım alma: Aile eğitiminden yararlanarak çocukla daha iyi iletişim kurma ve çocuğun eğitimine katkıda bulunma. 3. Çocuğun eğitimiyle ilgili bir alanda çalışmaya başlama.
Olumsuz Yöntemler 1. Çevreden soyutlanma. 2. Aşırı korumacılık. Tüm aile bireylerinin özel eğitime gereksinim duyan çocuk için özveride bulunmaya hazır olması. Çocuğun kendisine fırsat tanımadan bütün gereksinimleri yerine getirme. Çocuğun her yaptığı ile aşırı ilgilenme. Çocuğun yaşamını sınırlama. Çocuğun tek başına bir şeyler yapmasına fırsat vermeme.
Özel Eğitime Gereksinim Duyan Çocuğun Evlilik Üzerindeki Etkileri Halihazırdaki evlilik sorunlarının artmasına yol açabilir: Boşanma, alkolik olma ve intihara daha sık rastlanılır, Sorunlu bir evliliğin sona ermemesini sağlayabilir: Bu durum olumlu ya da olumsuz etki yapabilir, Evliliği güçlendirebilir.
Özel Eğitime Gereksinim Duyan Çocuk Ve Ailedeki Diğer Çocuklar Özel eğitime gereksinim duyan çocuğun kardeşleri, anne babanın tutumlarından etkilenerek çok çeşitli tepkiler gösterebilir: 1. Öfke Evde bütün ilginin özel eğitime gereksinim duyan çocuk üzerinde toplanması, Pek çok etkinliğin engellenmesi, Parasal sorunlar,Özel eğitime gereksinim duyan çocuğa bakma görevini üstlenmek, Anne babaların özel eğitime gereksinim duyan çocukların yapamadıklarını normal çocuklardan istemeleri.
2. Kıskançlık: İlgi çekmek için özel eğitime gereksinim duyan kardeşe benzeme çabaları. Özel eğitime gereksinim duyan çocuğun gösterdiği gelişmelerin ve başarıların çok daha fazla ilgi çeker. 3. Düşmanlık: Özel eğitime gereksinim duyan kardeşe ve/veya ana babaya yönelik saldırganlık ( sözel ya da fiziksel ) davranışları gösterirler. 4. Suçluluk: Öfke, kıskançlık ve düşmanlık gibi olumsuz duygular içinde bulunmaktan ve özel eğitime gereksinim duyan kardeşe gereken ilgiyi göstermemekten dolayı suçluluk duyabilirler. 5. Üzüntü: Özel eğitime gereksinim duyan bir kardeşe sahip olmak diğer kardeşlerde yoğun üzüntülere yol açabilir. 6. Korku: Özel eğitime gereksinim duyan kardeşin geleceği ile ilgili kaygılar; kendilerinin ya da çocuklarının benzer bir yetersizliği edinebileceği düşüncesi ile ilişkili kaygı duyabilirler. 7. Utanç: Özel eğitime gereksinim duyan kardeşin arkadaşlar tarafından bilinmesi ve görülmesi utanç duymalarına yol açabilir. 8. Reddetme: Yetersizliği ya da özel eğitime gereksinim duyan kardeşi görmezden gelme. Bunu sağlamak için çocuk kendisini başka şeylerle aşırı meşgul edebilir.
Özel Gereksinimli Çocuk Ailesinin Gereksinimleri Bütün aileler gibi özel eğitime gereksinim duyan çocuğu olan ailelerin de kendine özgü gereksinimleri vardır ve bu gereksinimler zaman içinde değişebilmektedir. Bu gereksinimler aileye yardım eden uzmanlar tarafından belirlenmeli ve işbirliği içersinde ele alınmalıdır . Özel gereksinimli bireylerin ailelerinin gereksinimlerini; ailenin bilgilendirilmesi, çevrenin çocuk hakkında bilgilendirilmesi, ailenin eğitimi, aileye danışmanlık hizmetlerinin götürülmesi, ailenin isleyişi ve toplumsal servisler başlıkları altında toplandığı görülmektedir.
Bilgi Gereksinimi: Öncelikli gereksinimler arasında ailelerin çocukları hakkında bilmeleri gereken bilgiler gelmektedir . Bu bilgiler arasında; daha iyi anne-baba olma, çocukları ile nasıl iletişim kurmaları gerektiği, öğretim çalışmalarını nasıl gerçekleştirmeleri gerektiği, hangi hizmetlerden yararlanabilecekleri, su an için veya gelecekte hizmetleri nasıl elde edebilecekleri yer almaktadır.
Eğitim: Özellikle annelerin çocuklarının gelişimine katkıda bulunabilmek için eğitime, bilgiye ve beceriye duydukları gereksinim anne-babaların çocuklarına öğretici olarak yetiştirilmelerini amaçlayan aile eğitimi programlarının geliştirilmesiyle giderilebilecektir. Diğerlerine Açıklama Yapma: Özel gereksinimli çocuğun doğumu ile aile yaşantısında bir takım değişmeler gözlenir. Özel gereksinimli çocuk ile aileler ne yapacaklarını, nereye gideceklerini, kime ne söyleyeceklerini ve soracaklarını bilemezler dolayısıyla bocalamaya başlarlar.
Toplumsal Hizmetler: Ailenin yalnızca ulaşılabilir sosyal hizmetler hakkında bilgi edinmesi yeterli değildir. Çünkü anne-babaların var olan hizmetlerden. yararlanması gerekmektedir. Maddi Gereksinimler: Bu gereksinimler beslenme, giyim, ev kurma ve is durumundan dolayı taşınma masrafları gibi basit gereksinimlerden, çocuğun sağlık ve eğitimi ile ilgili özel gereksinimlerinin giderilmesini sağlamaya kadar olan maddi gereksinimleri kapsamaktadır . Destek Gereksinimi: Anne babalar uyum sürecinin değişik aşamalarında farklı davranış biçimleri sergileyebilirler, çevreye uyumda zorluk çekebilirler. Bazen de danışmanlık hizmetlerine gereksinim duyabilirler. Bu yüzden anne-babaların içinde yasadıkları toplumda bir destek sistemi oluşturmaları gerekir.