ÇOCUK İHMALİ VE İSTİSMARI

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Şİddet Muhammet GÜLER.
Advertisements

Yrd. Doç. Hatice DEMİRBAŞ G.Ü.Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü
Okullarda Suç ve Şiddeti Önleme
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ÖNEMİ
ÇOCUK EĞİTİMİNİN ANAHTARI: ÖZGÜVEN
Ş İ D D E T ŞEHİTKAMİL ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ
ANNE-BABA ÇOCUK İLETİŞİMİ
ERGENLİK DÖNEMİ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ ve AİLE İÇİ İLİŞKİLER
FARKI BİRLİKTE YAŞAYALIM
Okullarda Suç ve Şiddeti Önleme
ÇOCUKLARIMIZI NASIL KORURUZ
ÇOCUK İHMALİ.
ANNE BABA TUTUMLARI.
Hazırlayan Psk.Dan.Nazan MUTLU Uzm.Psk.Dan. Sinem TARHAN
ÇANKAYA REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Duyarlı olalım, çocuk haklarına saygı duyalım…. Çocuğa yönelik şiddet için yaygın olarak kullanılan terim çocuk istismarıdır ve çocuğun ailesi ya da ondan.
ÇOCUKLARDA DİKKAT EKSİKLİĞİ VE VELİLERE ÖNERİLER
Travma nedir? Travma sonrası tepkiler nelerdir?
AKRAN BASKISI.
AİLENİN OKUL BAŞARISINA KATKISI
Artık benim için yaşamak bir ıstırap. Eskiden çok değer verdiğim şeyler dahi anlamını kaybetti. En ufak şeylerden zevk alırdım. Şimdi dünyaları verseler.
RİSKLİ DAVRANIŞLAR NEDİR?
HAYIR DİYEBİLMEK LÜLEBURGAZ REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ.
GÜVENLİ AİLE ORTAMI.
Okul Rehberlik Servisi
ÇOCUKLARDA İHMAL VE İSTİSMAR
Çocuğun Eğitiminde Disiplin ve Sınırlar
AKRAN ZORBALIĞI.
ANNE BABA TUTUMLARI Karatay Rehberlik ve Araştırma Merkezi.
OKUL BAŞARISIZLIĞI.
KOCASİNAN REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
OKULDA ŞİDDET VE AKRAN ZORBALIĞI İlk-Ortaokul Öğrenci Semineri
ÇANKAYA REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
OKULDA ŞİDDET VE AKRAN ZORBALIĞI İdareci-Öğretmen Semineri
İHMAL ve İSTİSMAR.
ÇOCUK İZLEM MERKEZİ DİYARBAKIR ERDAL KARALAR SOSYAL HİZMET UZMANI.
AİLE İÇİ ŞİDDET.
ERGENLİK DÖNEMİNDE RİSKLER ve SORUNLAR
ERGENLİK ve PROBLEMLERİ
ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI
“OKUL KORKUSU” SEMİNERİ
Suç ve şiddet nedir? Çocuğun yakalanması ya da yakalanmamasına, polisle başının derde girmesi ya da girmemesine bakmaksızın hayatı boyunca bir kez suç.
KIRIKKALE REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ Rabia ERCAN.
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU
DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI
Cinsel Kimlik & İhmal ve İstismar
ERGENLERDE MADDE KULLANIMI Sosyal Hizmet Uzmanı Ercan Mutlu
DİĞER TUTUMLAR.
ŞİDDET eğilimi olan ve SUÇA itilen çocuk ve gençler
BÖLÜM 13 DEPRESYON VE İNTİHAR DAVRANIŞI. BÖLÜM 13 DEPRESYON VE İNTİHAR DAVRANIŞI.
ŞİDDETİ TANIMA MEB HİZMET-İÇİ EĞİTİM 2007.
ÇOCUK VE SUÇ.
MURAT KARADUMAN AFYONKARAHİSAR REHBERLİK ARAŞTIRMA MERKEZİ
SERVET AKAYDIN ORTAOKULU
YAŞLILIKTA DEPRESYON ANTALYA HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE GELİŞİM
Yrd. Doç. DR. Tülay KUZLU AYYILDIZ ERGENLİK DÖNEMİ SAĞLIK SORUNLARI
Engelli çocuğun kardeşlerinin tepkileri
Yrd. Doç. Dr. Tülay KUZLU AYYILDIZ
OKULDA ŞİDDET VE AKRAN ZORBALIĞI Ortaokul Öğrenci Semineri
HOŞGELDİNİZ.
Okullarda Suç ve Şiddeti Önleme REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ ADIYAMAN
ERGENLİK DÖNEMİ ANNE-BABA SORUMLULUKLARI
ZORBALIK –AKRAN ZORBALIĞI VE BAŞ EDEBİLME YÖNTEMLERİ
OKULDA ŞİDDET VE AKRAN ZORBALIĞI İlk-Ortaokul Öğrenci Semineri.
CİNSEL İSTİSMAR.
Şiddetin Birey Üzerindeki Etkileri AD ve SOYAD: Yunus Emre Ataman Sınıf:9/E No:640 Ders: Sağlık Bilgisi ve Trafik Kültürü.
10. hafta: Özel gereksinimli bireylerin korunması, ihmal ve istismar
OKULDA ŞİDDET VE AKRAN ZORBALIĞI Öğrenci Semineri
Sunum transkripti:

ÇOCUK İHMALİ VE İSTİSMARI

Anne, baba veya çocuğun bakımı, sağlığı ve korunmasından sorumlu kişilerin ihmal ettiği eylemler sonucunda çocuğun her türlü fiziksel, ruhsal veya sosyal açıdan zarar görmesi, sağlık ve güvenliğinin tehlikeye girmesi olarak tanımlanabilir.

Çocuk ihmal ve istismarına ilişkin çalışmalar ülkemizde çok yenidir ve sayısal veriler oldukça yetersizdir. Ancak son 15-20 yıldır, konuya ilginin artmış olduğu izlenmektedir. Bu ilgi giderek ihmal ve istismara ilişkin ülke genelinde bilgilerimizin artmasına, koruma ve önleme çalışmalarının hız kazanmasına neden olmuştur.

Genel olarak bakıldığında, birçok çocuk yaşamını sağlıklı ve güvenilir ortamlarda geçirmektedir. Özellikle ana-babalar çocuklarına bilerek ve isteyerek zarar vermezler.

İstismarın birçok etmenin bileşimi sonucu ortaya çıktığını biliyoruz İstismarın birçok etmenin bileşimi sonucu ortaya çıktığını biliyoruz. Tüm bunlara karşın, her gün belki de her saat dünyanın herhangi bir yerinde bir çocuk ihmal ya da istismar ile karşı karşıya kalmaktadır.

Ancak, ihmal ve istismar bir yazgı değildir Ancak, ihmal ve istismar bir yazgı değildir. Gerekli koşullar yerine getirilirse önlenebilmektedir. Bu koşullardan biri, belki de en önemlisi, çocuğun yüksek menfaatlerini korumak adına, onun temel gereksinimlerine duyarlı olmak, aileyi ve toplumda çocuk için önemli olan kişi, kurum ve kuruluşları ihmal ve istismar konusunda bilgilendirmektir.

Çocuğun ihmal ve istismarının sonuçları aile ve okul ortamlarında izlenebilir. Özellikle okulun, ihmal ve istismarı tanıma, değerlendirme ve yönlendirmede önemli işlevleri vardır.

Çünkü eğitimciler çocukların tüm özelliklerini tanıma ve eğitimleri sırasında bu eğitime engel olacak zorlukları değerlendirebilme, ortadan kaldırabilme adına yetiştirilmişlerdir. Bu özel eğitim onları, çocuk adına toplumda önemli bir yere taşır.

Çocuğun ihmal ve istismarının etkileri; çocuğun öğrenmesini engelleyen önemli etmenlerden biridir. Tüm gün çocukla birlikte olan, onun özelliklerini iyi tanıyan eğitimciler çocuklarda meydana gelecek değişiklikleri davranış ve görünümleriyle tanıma şansına sahiptirler. Tanıyabilme, değerlendirebilmeyi ve yönlendirebilmeyi de beraberinde getirmektedir.

ÇOCUĞUN KÖTÜYE KULLANIMI

Çocuğun kötüye kullanımı dört ana başlık altında toplanabilir: • İhmal • Fiziksel istismar • Duygusal istismar • Cinsel istismar

İHMAL VE iSTİSMARIN NEDENLERİ

1. SOSYOLOJİK NEDENLER:

Ekonomik nedenler: Yüksek düzeyde işsizlik, fakirlik, barınaktan yoksun olma, standartların altında ya da kalabalık ev ortamları ihmal ve istismarın her türüne zemin hazırlayan etmenler olabilirler.

Yeterli Sosyal Desteğin Olmaması: Göç ya da kayıplar yüzünden aile bireylerinin sosyal desteğinden yoksun kalma ya da boşanmaların artması ve çocuk yetiştirmenin tek bir ebeveynin üzerine kalması gibi faktörler zaten zor olan yaşam koşullarını daha da güçleştiren faktörlerdir ve aşırı derecede strese yol açarlar.

Bir diğer neden ise her iki ebeveynin de çalışmak zorunda kalması ve çocuğun bilgisiz ve yetersiz bir bakıcının eline bırakılmasıdır. Son yıllarda genç hamileliğinin artması ihmal ve istismarı doğuran etmenler arasında sayılabilir.

Çocuk yetiştirme biçimleri: Ebeveynlerin her anlamda olumsuz yaşam koşullarında büyümüş olmaları, onların bir çocuğu büyütmek için gerekli olan bilgi, beceri ve isteklerinin gelişmesini engellemiş olabilir.

Medya: Medyanın yaşamımızdaki eğitici, bilgilendirici ve eğlendirici rolü tartışmasız çok büyüktür. Ancak, saldırganlık, şiddet ve istismarı içeren görüntülerin teşhir edilmesinin ihmal ve istismar üzerinde olumsuz bir etkisi olduğu da bilinmektedir.

Madde bağımlılığı: Madde bağımlılığı da ihmal ve istismarda rol oynayan etmenler arasında sayılmaktadır.

2. PSİKOLOJİK NEDENLER

Bağlanma Kuramı

Ruh sağlığının temelleri bebeklikte ve çocukluktaki duygusal gelişime bağlıdır. Ebeveynin bebeğin duygularına ya da kendisini açığa vuran davranışlarına yanıt vermesi, bebekle anne arasında bir sevgi bağının oluşmasına yol açar. Bu bağ yaşamın ilk aylarından itibaren gelişmeye başlar ve ebeveynin davranışsal tepkisi ve süre giden ana çocuk ilişki döngüsüyle yakından ilişkilidir.

Anne-çocuk ya da çocuğun bakımını sağlayan kişi ve çocuk arasında kurulan bu çok özel sıcak, yakın ve sürekliliği olan ilişki, çocukluğun ilerki yıllarında ya da yetişkinlikte diğer insanlarla kurulan ilişkiler üzerinde çok derin bir etkiye sahiptir.

Bebeğin kendisine bakan kişiye sağlam ve sağlıklı bir şekilde bağlanması ilerde diğer insanlarla sağlıklı ilişkiler kurmasıyla yakından ilişkidir. Diğer taraftan, yetersiz ya da zayıf bağlanma ileriki yıllardaki duygusal ve davranışsal sorunlara bir temel oluşturmaktadır.

Bağlanmanın sağlıklı olamaması pek çok nedenden kaynaklanabilir: Bunlar arasında; Hamilelikte bebeğin reddedilmesi, Yaşamın ilk üç yılında uzun dönemlerde hastanede kalınması, Hamilelikte ya da doğumdan sonra madde bağımlılığı, Bakımın birden fazla kişi tarafından verilmesi, Yaşanılan mekanın sıkça değiştirilmesi, Erken yaşta yaşanan kayıplar, Katı ve tutarsız ebeveyn tutumları, Aşırı müsamaha gösteren ebeveyn tutumları, Fiziksel ya da cinsel istismar, ihmal, kronik hastalıklar gibi etmenler vardır.

Bağlanma ve ihmal, istismar arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmaların ortaya koyduğu nokta şudur; çocukken yaşanılan yetersiz ya da istismarcı bakımdan çok, yaşamın ilk yıllarına ait adı konulmayan yoksunluklar ve çözümlenmemiş duygular ebeveynlerin çocuklarına güvenli psikolojik bağlanmanın gelişimi için gerekli olan sürekli ilgi ve bakımı verme becerisinden alıkoymaktadır.

Ailedeki ruh hastalıkları

Ailedeki sosyal becerilerin ve iletişimin zayıf olması

Çocuğa İlişkin Özellikler: Bazı çocuklar diğerlerine nazaran daha fazla istismar edilme riski altındadır. Doğuştan engeli olan ya da kronik hastalığı olan çocukların bakımı çok zor olabilir ve diğer koşulların da baskısıyla (ekonomik nedenler, stres, madde bağımlılığı gibi) ihmal ya da istismara açık bir hale gelebilirler.

(ortalama üç ya da daha fazla) aileler oldukları gözlemlenmektedir. Aile Özellikleri İhmal davranışları sergileyen aileler, diğer ailelere oranla, çocukların temel gereksinimlerini karşılamada oldukça kıt kaynaklara sahip çok çocuklu (ortalama üç ya da daha fazla) aileler oldukları gözlemlenmektedir.

İHMAL

Çocuğun ihmali çocuğun kötüye kullanımının en yaygın şeklidir ve ‘barınak, yiyecek, giyecek, eğitim, denetim, sevgi, tıbbi bakım gibi onun fiziksel, bilişsel ve duygusal yetilerinin gelişimi için gerekli olan gereksinimlerinin karşılanmaması ve yaşa uygun olan bakımın verilmemesi’ olarak tanımlanır.

İHMALİN FİZİKSEL GÖSTERGELERİ

Yeterli derecede denetlenmeme: • Yalnız bırakılmaması gereken yaşta olan bir çocuğun normalden uzun bir süre yalnız bırakılması, • Evin içinde ya da dışarıda olası tehlikelerden çocuğun korunmaması • Sık sık kazaya uğrama

• Uygun olmayan kişilerin bakımına bırakılması: örneğin kendinden sadece bir iki yaş büyük başka bir çocuğun ya da çocuğa göz kulak olamayacak bir yetişkinin (bir alkoliğin; çok yaşlı birinin) bakımına bırakılması • Çocuğun terk edilmesi • Çocuğun evden kovulması • Evden kaçan bir çocuğun yeniden eve kabul edilmemesi

Eğitimin aksaması: • Kız çocuk olduğu için okula kaydedilmemesi, • Çocuğun okula gitme yaşı geldiği halde okula kaydedilmemesi, • Kız çocuk olduğu için okula kaydedilmemesi, • Çocuğun okul devamsızlığına göz yumulması,

• Geçerli bir neden olmadığı halde ailenin okul toplantılarına katılmaması, • Çağrıldıkları halde okula gitmemesi, • Çocuk hakkındaki soruların yanıtlanmaması ya da bilinmemesi, • Özel eğitime gereksinim duyan çocuğun bu eğitimi almasının engellenmesi.

Tıbbi bakım, sağlık ve hijyen koşullarının yerine getirilmemesi: • Ekonomik açıdan koşullar elverdiği ve gereksinim duyulduğu halde çocuğun tıbbi bakımının yerine getirilmemesi ya da ertelenmesi,

• Eksik ve kötü beslenme: Çocuğun yaşıtlarına göre kilosunun çok düşük olması, çocuğun sürekli yiyecek çalma ya da istifleme davranışı göstermesi, sağlıklı büyümesi için gerekli ya da uygun besinlerin verilmemesi,

• Çocuğun mevsime göre giydirilmemesi • Çocuğun aşırı derecede pis ve bakımsız olması; ciltte hijyenin yeterli derecede sağlanamamasından doğan yaralar, kaşıntılar • Çocuğun mevsime göre giydirilmemesi • Güvenli ya da uygun olmayan yerlerde barındırma

İHMALİN DAVRANIŞSAL GÖSTERGELER

• Çocuğun konuşmasına izin verilmemesi: konuşurken lafının ağzına tıkılması ya da söylediklerinin umursanmaması • Çocuğun aşırı uçta davranışlar sergilemesi: bir an alışılmışın dışında saldırgan ve yıkıcıyken diğer bir an aşırı derecede pasif ve içekapanık olması ya da altını ıslatma, parmak emme gibi regresif (geriye dönüş) davranışlar sergilemesi

• Çocuğun en küçük hatayı ya da kazayı - birşey dökmek, kırmak gibi- ailesine söylemekten korkması • Gelişimsel gecikmeler: Görünen bir fiziksel neden olmaksızın konuşma, motor ve duyusal becerilerde ciddi düzeyde gecikmeler; yetersiz beslenme ve uyaran eksikliğine bağlı olarak zihinsel gelişme geriliği

• Öğrenme güçlüğü • Sevgi ve ilgi açlığı • Uyaran eksikliğine bağlı olarak iletişim kurmada güçlük • Öğrenme güçlüğü • Sevgi ve ilgi açlığı • Madde kullanımı: Çocuğun alkol, sigara ya da uyuşturucu gibi maddeleri kullanmasına göz yumulması

Uyarı: Yukarıda tanımlanan göstergelerin değerlendirilmesinde iki nokta mutlaka dikkate alınmalıdır: 1. Göstergelerin sürekliliği: Bir çocuğun ihmal edildiğini söyleyebilmek için bu göstergelerin uzun bir zaman dilimi içinde tekrar tekrar gözlenmesi; diğer bir deyişle süreklilik taşıması gerekmektedir.

2. Sosyo- ekonomik faktörler: İhmal göstergelerinin ailenin sosyo-ekonomik düzeyi dikkate alınarak değerlendirilmesi; maddi açıdan olanakların elvermemesi ile ihmalin karıştırılmaması gerekmektedir. İhmal vakalarında koşullar elverdiği halde ya da elverdiği ölçüde çocuğun fiziksel, duygusal ve tıbbi bakımının uygun bir biçimde yerine getirilmemesi söz konusudur.

FİZİKSEL İSTİSMAR

Fiziksel istismar, istismarın en iyi tanınan şeklidir ve ‘bir kaza olmaksızın, fiziksel travma ya da yaralanmalarla sonuçlanan herhangi bir davranış biçimi’ olarak tanımlanır.

Fiziksel istismar yaralanmaları çimdikleme, ısırma, vurma, tekmeleme, yakma, ağzı kapatarak boğmaya teşebbüs etme, şiddetli bir şekilde sarsma ya da herhangi bir başka şekilde çocuğun bedenine zarar vermektir. Bu yaralanmaların bir kısmı çocuk oyun oynarken kaza ile olmuş olabilir; ancak yaraların yeri, yaralanmanın sıklığı fiziksel istismardan şüphelenmeye yönlendirmelidir.

Her yıl binlerce çocuğun ebeveynleri ya da yakın akrabaları tarafından fiziksel olarak istismar edildiği tahmin edilmektedir. Bu çocukların arasında ciddi şekilde yaralananlar ve hatta yaşamını yitirenler olduğu söylenmektedir.

Fiziksel istismarın yol açtığı duygusal travmanın, fiziksel yaralar kadar çabuk iyileşmediği de bilinmektedir. Duygusal zararın etkisi genellikle ergenlikte ya da daha sonra; fiziksel olarak istismar edilen pek çok çocuğun istismar eden bir ebeveyn olduğunda ortaya çıkmaktadır.

Çocuğa Şiddeti Uygulayan Kimlerdir? Çocuğa karşı şiddeti uygulayan genellikle tanıdığı, evi, okulu, işyeri gibi yakın çevresinde bulunan erişkinlerdir. Aile içi şiddet çocuğa anne, baba ya da evdeki diğer büyükler tarafından, okulda şiddet ise öğretmenler ve diğer görevliler ya da diğer öğrenciler tarafından uygulanmaktadır. Bunlara ek olarak zihinsel ya da bedensel özürlü, hiperaktif ya da uyum güçlüğü çeken çocuklar şiddete daha sık maruz kalmaktadır.

Aile içinde; anne babanın yaşının çok genç olması, işsizlik, eğitim düzeyinin düşük olması, ekonomik düzeyin düşük olması, ailede uyuşturucu kullanımı ya da alkolizm, aile içi geçimsizlik, çok çocuklu aile ortamı, istenmeyen çocuk olma, anne ya da babada ruhsal bozukluk olması gibi etmenler çocuğa yönelik şiddetin artmasına neden olmaktadır.

Okulda ise; çok kalabalık sınıflar, sosyal baskılar, disiplin yöntemi olarak dayağın kabul görülmesi ya da öğretmenin kişilik yapısına bağlı olarak şiddet artabilmektedir.

Bunun yanı sıra çocuklar; kreşler, yuvalar, bakım evleri gibi kurumlarda da şiddete maruz kalabilmektedir. Buralarda uygulanan şiddet diğer yerlerde olduğu gibi fiziksel, duygusal ya da cinsel istismar şeklinde olabilir.

FİZİKSEL İSTİSMARIN SONUÇLARI

Kısa dönemde görülenler: • Morluklar, yaralar, kırıklar

Uzun dönemde görülenler: • Düşük benlik saygısı: Fiziksel istismara uğrayan çocukların çoğunun düşük ya da zayıf benlik saygısına sahip olduğu gözlemlenmektedir. Bu çocukların çoğu, arkadaşlarıyla sosyal etkinliklere girmeyi reddedebilir ve kendilerine yönelik zarar verici davranışlara götürebilecek çaresizlik ya da umutsuzluk duyguları yaşayabilirler,

• Saldırgan, yıkıcı ve bazen yasal olmayan davranışlar: Şiddet içeren davranışlar, diğer davranışlar gibi öğrenilmektedirler. Aile içi şiddet davranışlarına şahit olan ya da bu davranışlara maruz kalan çocukların, problem ya da çatışma çözme davranışları olarak bu yolu benimseme olasılığı çok yüksektir.

• Öfke ve intikam duyguları

Başkalarına güvenme ve başkalarını sevme becerisinden yoksun olma ve yeni ilişkilere girmeye korkma: Şiddet içeren bir ortamda büyüyen çocuklar yetişkin olduklarında sağlıklı ve yakın ilişkiler kurmada zorluk çekebilirler. Duygularını ve kendilerini ifade etmekte zorlanabilir; ilişkilerinde gerçekçi olmayan beklentiler içine girebilirler. Yıllarca istismar edilmenin sonucunda güvenin ve şefkatin sağlıklı gelişimi engellenmiş olabilir. Ayrıca uygun problem çözme becerileri gelişemediğinden fiziksel olarak istismar edilen bir çocuğun ileride istismar eden bir eş ya da ebeveyn olma olasılığı çok yüksektir.

• Pasif ya da içe kapanma davranışları: Fiziksel olarak istismara uğrayan çocukların bir kısmı, gereksinimlerini karşılamada ve şiddetle başa çıkmada konusunda pasif ya da içe kapanma davranışlarını benimseyebilirler. Eğer yetişkin olduklarında da bu kurban rolünü benimsemeye devam ederlerse kişiler arası ilişkilerinde ciddi sorunlar yaşayabilirler.

• Kaygı, korku

• Kabuslar

• Okul sorunları ve başarısızlık: Evde şiddet gören ya da şiddete maruz kalan çocukların okulda problem çözmede fiziksel saldırganlıktan yararlandıkları, akademik olarak çoğunlukla düşük başarı düzeyine sahip oldukları, dikkat eksikliği problemi ve okuldan kaçma davranışlarının olduğu görülmektedir.

• Mutsuzluk ya da depresyonun diğer belirtileri

• Madde bağımlılığı: Alkol ya da diğer maddelerin bağımlılığı şiddetten kaçmak için bir araç olarak görülebilir. Özellikle ebeveynlerin de bağımlılıklarının olması bu olasılığı güçlendiren bir faktördür.

• Evden kaçma

Çocuklukta şiddete maruz kalan çocuk ileriki yaşantısında bunu sadece kendi çocuğuna yönelik olarak değil başkalarına yönelik olarak da kullanmaktadır.

Babanın anneye saldırgan davranışını gören çocuklar, şiddet kendilerine yönelmese bile kurban durumundadır.

Çocukluklarında fiziksel ceza görmüş üniversite öğrencilerinin yoğun kaygı ve depresyon yaşadıkları, sosyal ilişkilerinin olumsuz olduğu belirlenmiştir.

Çocuklukta karşılaşıla fiziksel ceza sonucunda ilerideki yaşlarda ortaya çıkan saldırganlık davranışları erkeklerde kızlara oranla daha fazladır

Aile içi şiddet araştırmaları, çocuk ve ergen yaşta dayağa maruz kalmanın yaşamın sonraki devrelerinde eşe yönelik şiddet olgusunun hazırlanmasında etken olduğunu göstermektedir.

ANNE BABALARIN BİLMESİ GEREKENLER

Çocuklar, yetişkinlerin bakımına ve korumasına muhtaçtırlar ve hiç bir şekilde fiziksel istismara maruz kalmamaları gerekmektedir. Ne yaparsa yapsın, hiçbir çocuk dövülmeyi ya da istismar edilmeyi hak etmez ve bu tür bir davranıştan öğrenebileceği hiç bir olumlu ders yoktur. Çocuğun öğrenebileceği tek şey, bunun bir sorun çözme yolu olduğudur.

Çocuklar doğruyu yanlışı ebeveynlerini taklit ederek bulurlar Çocuklar doğruyu yanlışı ebeveynlerini taklit ederek bulurlar. Eğer siz ona vurursanız, o da başka birine vurmanın yanlış olmadığını düşünecektir. Pek çok yetişkin, bunu terbiye vermenin bir yolu olarak görse de fiziksel ceza çocuğa zarar verir ve ciddi hasarlara yol açabilir. Şiddet çatışma yaratır.

DUYGUSAL İSTİSMAR

‘Sistemli bir şekilde çocuğun aşağılanması ya da görmezlikten gelinmesi gibi, onun sağlıklı duygusal gelişimini ve benlik saygısını ciddi bir biçimde etkileyen davranış kalıpları olarak’ tanımlanır. Duygusal istismar en sık görülen ancak en zor tanımlanabilen bir istismar biçimidir. Tanımlanması çok zor olduğundan bizlerin her olumsuz ebeveyn tutum ve davranışını bu kategorinin altına almamaya özen göstermemiz gerekmektedir.

Zaman zaman ebeveynlerin, kontrollerini kaybedip çocuklarına kırıcı sözler sarf ettikleri, onların ilgiye gereksinim duydukları zamanda bunu görmezden geldikleri ya da istemeden onları incittikleri anlar olur.

Bu nedenle duygusal istismarın tek bir olayla sınırlı olmadığını tekrarlayan ve sürekliliğini koruyan hakaret etme, tehdit etme, aşağılama, izole etme ve/veya karşıdaki kişiyi kontrol etme gibi davranışlardan oluşan bir örüntü olduğunu anlamak çok önemlidir.

Duygusal istismar; yalnız görülebileceği gibi ihmal, fiziksel istismar ve cinsel istismar gibi tüm istismar türlerine eşlik eder.

DUYGUSAL İSTİSMARIN TÜRLERİ

Reddetme: Çocuğun varlığını ve değerini kabul etmeyi reddetme, çocuğa işe yaramaz, istenmeyen biri olduğu iletisini verme, çocuğu başarısız olarak tanımlama, onaylamama, takdir etmeme, onun düşünceleri ve duyguları olduğunu göz ardı etme,çocuğa kardeşlerinden farklı davranma

Aşağılama: Hakaret etme, alay etme, isim takma, taklit etme, bağırma, azarlama, küfretme, herkesin içinde küçük düşürme gibi çocuğun kimliğini, onurunu ve kendilik değerini yok eden davranışlar

Umursamama: Çocuğun psikolojik gereksinimlerine karşı duyarsız olma, çocuğun gelişimi için gerekli olan uyarıcı ya da tepkilerden yoksun bırakılması, sevgi ve şefkat göstermeme, ismiyle hitap etmeme, hiç bir davranışını önemsememe, onu yok sayma

Yıldırma: Çocuğu aşırı derecede korkutma, çocuğa dünyanın acımasız ve öfkeli bir dünya olduğuna inandırma, kapalı yerlere kapatma, şiddet içeren davranışları zorla izlettirme, çocuğu terketme, yaralama ya da öldürme tehdidinde bulunma, çocuğun sevdiği kişi, hayvan ya da eşyaya zarar verme ya da zarar verme tehdidinde bulunma, terketme tehdidinde bulunma

Yoksun bırakma: Çocuğun yaşıtlarıyla uygun oyun ve aktivitelere girmesine izin vermeme, bebeği sürekli odasında tutarak uyarıcılardan yoksun bırakma, ergenleri ders dışı etkinliklere katılmalarını engelleme, çocuğa zamanının çoğunu odasında tek başına geçirmesini söyleme ya da zorlama, kendi ortamında bile çocuğun özgürlüğünü kısıtlama

Davranış bozuklukları sergilemesine göz yumma: Çocuğun alkol ve diğer maddeleri kullanmasına göz yumma, şiddet ya da pornografi içeren materyalleri izleme ya da okumasına; çalma, fuhuş, kumar gibi suçları izlemesine ya da işlemesine izin verme, çocuğun anti-sosyal davranışlarına göz yumma ve çocuğun sosyal normlara uyumunun engellenmesi

DUYGUSAL İSTİSMARIN OLASI GÖSTERGELERİ

Çocuklarda Depresyon Geri çekilme Düşük benlik saygısı Yüksek kaygı düzeyi Korku dolu olma Fiziksel, ruhsal ve duygusal gelişimde gecikmeler Saldırganlık Kendine zarar verici davranışlar Duygusal değişkenlik

Uyku bozuklukları Tıbbi temeli olmayan fiziksel şikayetler Yaşa ve gelişime uygun olmayan davranışlar Aşırı derecede utangaç, pasif ya da itaatkar olma İntihar girişimleri ya da intihardan söz etme Aşırı derecede bağımlı olma Olması gerekenden daha az başarılı olma Güvenememe Çalma Bilinen ya da şüphelenilen diğer istismar türlerinin de olması

Ergenlerde Depresyon Geri çekilme Düşük benlik saygısı Yüksek kaygı düzeyi Korku dolu olmak Utanç ve suçluluk duyguları Sık sık ağlama Kendini suçlama / kendini değersiz görme

Aşırı derecede utangaç, pasif ya da itaatkar olma Sosyal izolasyon Tıbbi bakım almayı erteleme ya da reddetme Kendisine bakan kişi ya da akraba etraftayken huzursuz ya da sinirli olma İntihar teşebbüsü ya da intihardan söz etme Madde bağımlılığı Göz kontağından kaçma Bilinen ya da şüphelenilen diğer istismar türlerinin de olması

DUYGUSAL İSTİSMARIN ETKİLERİ

Duygusal istismar gözle görülür yaralar açmaz, ancak genellikle benlik saygısına bundan çok daha fazla zarar verir. Duygusal istismar, etkileri sonradan ortaya çıkan izler bırakır.

Duygusal istismar kişinin varlığına, benlik saygısına bir saldırıdır Duygusal istismar kişinin varlığına, benlik saygısına bir saldırıdır. Bu nedenle duygusal istismarın verdiği acı istismarın bitmesiyle son bulmaz. Çünkü istismar edilen kişi, bu iletilen içselleştirir. Kişi kendini önemsiz, değersiz, güvenilmez, duygusal açıdan bağımlı, hiçbir şeyi hak etmeyen ve sevilmeye layık olmayan biri olarak görebilir ve sanki gerçekten kötüymüş gibi, cezalandırılmayı ve suçlanmayı hak ettiğini düşünebilir.

Duygusal istismara maruz kalan kişi içe kapanabilir, intihanı düşünebilir, kaygılı ya da depresif bir hale gelebilirler. Sık sık iş değiştirme, uyku bozuklukları, kompülsif davranışlar, panik atak, obsesyonlar, fobiler, kendine zarar veren davranışlar ya da aşırı derecede riskli davranışlar görülebilir.

Çocuklarda ise, duygusal istismar konuşma bozukluklarına, fiziksel, zihinsel ve/veya duygusal gelişimde gecikmelere, bağımlılığa yol açabilir. Düşük benlik saygısı, içe kapanma, yıkıcı davranışlar (yangın çıkarma ya da hayvanlara eziyet etme gibi) gibi davranışlar görülebilir. Çocuğun başkalarıyla gerçek ilişkiler kurma becerisi ciddi bir biçimde yara alabilir. Duygusal olarak istismar edilen pek çok çocuk yaşam boyu başkalarının onayının (- ki kendileri bunu sevgi olarak adlandırırlar) peşinden koşabilir. Onlar bu ‘sevgiyi’ o kadar çok isterler ve bunu hak etmediklerine o kadar emindirler ki, yakın ilişkide istismara çok açık bir hale gelebilirler.

Bütün çocukların kabul edilmeye, sevgiye, cesaretlendirilmeye, disipline, tutarlılığa ve yaptıkları olumlu şeylerin görülmesine gereksinimleri vardır. Duygusal istismara maruz kalan çocuklar genellikle kendilerinde bir eksiklik olduğu düşüncesiyle büyürler ve kendileri ebeveyn olduklarında kendi çocuklarına karşı aynı tutum ve davranış içine girebilirler.

EBEVEYNLERE ÖNERİLER

İHMAL, FİZİKSEL VE DUYGUSAL İSTİSMAR Öncelikle ebeveyn olarak bilmeniz gereken şey, küçük bir bebeğin ya da çocuğun gereksinimlerine, isteklerine sürekli aynı sabırla ve ilgiyle yanıt vermenin oldukça zor bir iş olduğudur. Bu durum, özellikle sıkıntılı, stresli, yorgun ya da üzgün olduğumuz zamanlarda ya da çocuğun bakımında bize yardım edecek bir aile üyesi ya da arkadaşımız olmadığında daha da zorlaşır.

Her ebeveyn çok zor ve sorunlu günler geçirebilir ya da olan bitenin acısını çocuklardan çıkardıkları zamanlar olabilir. Bu, onların iyi ebeveynler olmadıklarının göstergesi değildir. Onlar sadece zorlu koşullarda uygun sorun çözme becerilerini kullanamayabilirler. Anne babaya düşen uygun sorun becerilerini geliştirmek; topluma düşen de anne babaların bu tür becerileri öğrenmeleri için gerekli koşulları sağlamaktır.

Çocuğunuza sık sık onu sevdiğinizi söyleyin Çocuğunuza sık sık onu sevdiğinizi söyleyin. İster bebek olsun ister bir ergen, tüm çocuklar sevildiklerini ve değer verildiklerini hissettiklerinde: • Daha mutlu olurlar. • Yeni şeyleri denemek için kendilerine olan güveni artar. • Kendi başarılarını fark eder ve bundan keyif alırlar. • Kendilerine ve diğer insanlara değer veririler. • Gelecek için umutları olur.

Her ebeveyn çocuklarının doğru seçimler yapması ve iyi davranışlarda bulunması konusunda onlara yol göstermekten sorumludur. Bunu yapabilmenin en uygun yolu, çocuğunuza sizin ulaşmaya çalıştığınız sonuçlardan oluşan bir dizi seçenek sunmaktır. Örneğin, sizin istediğiniz Çocuğunuzun iyi beslenmesi ise, onun sevmediği bir şeyi yemesi için onu zorlamak yerine, onun eşit besin değerine sahip yiyeceklerden bir seçim yapmasını sağlamaktır. Bu, sizin ve çocuğunuz arasında yaşanacak bir güç savaşını önler.

Çocuğunuzdan birşey yapmasını isterken, onun anlayabileceği bir dille bunun nedenini de açıklayın. ‘Çünkü ben öyle istiyorum’ demenin bir dahaki sefere hiç bir yararı olmayabilir. Bu nedenle, çocuğunuz birşeyi yanlış yaptığında hatanın ne olduğunu ve bunu nasıl düzeltebileceğini onunla tartışın.

Çocuğunuzla konuşurken onun kendisini, varlığını değil; davranışını reddettiğinizi anlaması gerekir. Örneğin, çocuğa oyuncaklarını doğru düzgün toplamadığında ‘Sen ne beceriksiz çocuksun? ’ diye çıkışmakla, ‘ Eline sağlık güzel olmuş, hadi gel bakalım biraz daha toplayabilir miyiz? ’ demek arasında gerçekten çok büyük bir fark vardır.

Çocuğunuzu dinleyin ve görüşlerine saygı gösterin Çocuğunuzu dinleyin ve görüşlerine saygı gösterin. Onunla iletişim kurun ve sorunların çözümünü beraberce bulmaya çalışın.

Çocuğunuzun davranışları için yaşına uygun, mantıklı sınırlar koyun Çocuğunuzun davranışları için yaşına uygun, mantıklı sınırlar koyun. Gerekiyorsa çocuğun gelişim dönemlerine ilişkin bilgi toplayın, uzmanlara danışın.

Eğer kontrolünüzü kaybedip istemediğiniz bir şeyi öfkeyle çocuğunuza söylerseniz asla özür dilemekten utanmayın. Bu şekilde çocuğunuz yetişkinlerin de hata yapabileceğini ve bunu açıklayabileceklerini görür.

Çocuğunuza davranışını, görünüşünü etiketleyen isimler takmayın Çocuğunuza davranışını, görünüşünü etiketleyen isimler takmayın. Bu isimler onun benlik saygısına zarar verebilir.

Çocuğunuzu, iyi ve olumlu davranışından dolayı takdir etmekten çekinmeyin. Bu onu şımartmaz; aksine bu iyi ve olumlu davranışı yeniden yapması için onu yüreklendirir ve kendine güveninin artmasını sağlar. Onların yeteneklerine saygı duyun. En ufak başarılarını bile övün. Unutmayın ayakkabısını bağlamak gibi basit bir şey bile küçük bir çocuk için çok büyük bir başarıdır.

Siz onların iyi davranışlarını gördükçe ve bunun için onları takdir ettikçe onlar dikkatinizi çekmek için daha az yakınacaklardır.

Çocuklara ve ergenlere başarısızlıklarla ve hayal kırıklıklarıyla nasıl baş edeceklerini öğretin. Hiç kimse herşeyi mükemmel bir biçimde yapamaz. Çocukların bazen başarısız olacaklarını öğrenmeleri çok önemlidir. Onların hayal kırıklıklarını paylaşın ve onlarla konuşun.

Duygusal istismarda dahil, pek çok ihmal ve istismar kasıtlı olarak gerçekleşmez. Çok büyük bir kısmı ebeveynin çocuk gelişimine ilişkin yetersiz ya da uygun olmayan bilgilerinden kaynaklanır. 0 halde kendiniz ve çocuğunuz için yapabileceğiniz en iyi şey, doğru kaynaklardan çocuk gelişimi ve bakımına ilişkin mümkün olduğunca çok bilgi toplamanız ve size bu konuda yardım edecek beceriler edinmenin yollarını aramaktır.

Son olarak eğer çocuğunuzu istemeden de olsa fiziksel ve duygusal olarak incittiğinizi ve buna engel olamadığınızı düşünüyorsanız bir psikiyatristten ya da psikologdan yardım almaktan çekinmeyin.

ÇOCUĞUNUZA KARŞI KONTROLÜNÜZÜ KAYBEDECEĞİNİZİ HİSSEDİYORSANIZ: • Hemen durun ve içinizden 1O’a kadar sayın. Bunu yaparken bir kaç kez derin nefes alın ve yavaş yavaş verin. • Çocuğunuza çok öfkeli olduğunuzu ve sakinleşene kadar bu konuyu konuşmak istemediğinizi söyleyin. • Kendi kendinize ‘Sakin ol’ deyin.

• Kendinize sevdiğiniz bir yiyecek ya da içecek hazırlayın. • Telefonla bir arkadaşınızı ya da akrabanızı arayın ve başka konulardan konuşun. • Sizi sakinleştirebilecek bir etkinlikle uğraşın; örneğin çiçeklerinizi sulayın.

• Çocuğunuzun yanından uzaklaşın; mümkünse odanıza gidin ve sakinleşene kadar orada kalın. Hala sakinleşemediyseniz gidin bir yastığı yumruklayın. • Sakinleşince çocuğunuzun yanına dönün ve sorun davranışa çözüm bulmaya çalışın. Unutmayın tüm bunları yapmakla, bir yandan onu ve kendinizi incitmekten kaçınırken diğer yandan da ona öfkenin nasıl kontrol edilebileceğini öğretmiş olursunuz.

ÇOCUKLAR ARASINDAKİ DUYGUSAL VE FİZİKSEL İSTİSMAR

Çocuk ya da ergenler arasında duygusal ve fiziksel istismarın (sindirme) yaşanması okullarda rastlanabilen bir olgudur ve “öğrencinin, bir ya da daha fazla öğrenci tarafından tekrar tekrar ve sürekli olarak olumsuz davranışlara maruz bırakılması” olarak tanımlanır.

Çocuk ya da ergenlerin birbirlerini sindirmeleri fiziksel, duygusal ya da ikisinin karışımı şeklinde olabilir. Çeşitli şekillerde karşımıza çıkan sindirme olaylarında bir çocuk başka bir çocuğu, bir grup tek bir çocuğu ya da bir grup diğer bir grubu (çete) hedef olarak seçebilir.

Uzun bir zaman bu olgu büyümenin bir parçası olarak görülmüş ve çocuklar büyüdükçe bu davranışlardan vazgeçeceklerine inanılmıştır. Ancak bu olayın çocuklar arasında yaşanan günlük kavgalardan ayırdedilmesi, çok erken dönemlerde tanınması ve müdahale edilmesi gereken bir durumdur. Müdahale edilmediği takdirde sindirme; duygusal, sosyal ve akademik açıdan ciddi sorunlar doğurabilir.

İsim takma, dışlama, alay etme, diğerlerine saldırgan bir biçimde davranma, sorunları kaba kuvvetle çözmeye çalışma çocuk ve ergenler arasındaki fiziksel ve duygusal istismarın örneklerindendir. Sindirme, süregiden fiziksel ve psikolojik saldırganlık davranışıdır ve maruz bırakılan kişinin kendisini güçsüz hissetmesine neden olur.

Sindirme daha çok erkek çocuklar arasında yaygın olsa da kızlarında birbirlerini sindirdikleri ya da sindirildikleri bilinmektedir. Ancak, kız çocuklarıyla erkek çocukları birbirinden farklı sindirme yolları seçme eğilimindedirler. Örneğin, erkek çocukları çoğunlukla fiziksel güç kullanırken, kızlar alay etme, dedikodusunu çıkarma ya da dışlama gibi dolaylı yolları seçerler.

SİNDİRME DAVRANIŞLARI İsim takma O çocuk hakkında dedikodular üretme Onun başını belaya sokacak hikayeler uydurma Tüm arkadaşlarını elinden alarak onu yalnız bırakma Diğer çocuklara onunla arkadaş olmamalarını söyleme Ona vurma, tekmeleme, çelme takma ya da itip kakma

Ailesi, ekonomik durumu, kültürüyle dalga geçme Görünüşü, giyinişi ya da kilosuyla dalga geçme Özrüyle ya da sağlık durumuyla dalga geçme Onu sınıfta eş olarak seçmeme Oyun için ekip kurarken onu ekibe almama Onun eşyalarını alma, saklama ve eşyalarını geri vermek için para isteme Onun eşyalarına zarar verme

Onun üzüntüsüyle dalga geçme Ona açık saçık, kötü ya da tehdit içeren mesajlar gönderme Hoşlanmadığını bile bile ona ağır şakalar yapma Oynamak istemediği oyunlara onu zorla dahil edip onu zor durumda bırakma Onu tehdit etme Tüm bu davranışları yapan çocuk ya da çocuklarla beraber olma ve durdurma girişiminde bulunmama

ÇOCUĞUN SİNDİRİLDİĞİNİN BELİRTİLERİ Sindirilen çocuk, tehdit edilmesi, korkutulması ya da duyduğu utanç nedeniyle ebeveynlerine başına gelenlerden söz etmeyebilir. Ancak ebeveynler bazı ipuçlarından yararlanabilirler:

Kayıp ya da yırtık giysiler Kesikler, yaralar, morluklar Eşyalarının sık sık kaybolması ya da çalınması Yakın arkadaşlarının artık onunla arkadaş olmak istemediklerini ya da olmadıklarını söylemesi Okula gitmeyi istememe Uyku ve yemek bozuklukları Okul performansında değişiklikler Gizlilik İletişimsizlik Yatak ıslatma

Sindiren çocuk herhangi bir çocuğu şişman ya da zayıf olduğu, çalışkan sessiz olduğu, gözlük taktığı, başka bir kültürden geldiği, giyiminden hoşlanmadığı, farklı zevklere sahip olduğu gibi gerekçelerle, hedef olarak seçebilir.

SİNDİRİLENÇOCUĞUN AİLESİNE DÜŞEN GÖREVLER Çocuğunuzun okulda bir veya bir kaç çocuk tarafından sindirildiğini öğrenmek stresli ve rahatsız edici bir deneyimdir. aklınızın karışması, öfke ve suçluluk hissetmeniz son derece doğaldır. Ancak yine de aşırı tepki göstermemeye, sakin kalmaya özen gösterin. bu durumu daha da zorlaştırır.

Çocuğun öğretmeninden, idarecilerden ve rehber öğretmeninden olabildiğince detaylı bilgi toplayın. Bunun bir kereye özgü bir olay mı yoksa uzun süredir devam eden bir olay olduğunu öğrenin.

Kendi çocuğunuzu, kendinizi, sindiren çocuğu ve ailesini suçlamaktan kaçının.

Çocuğunuzun arkadaşlarıyla ilişkisini güçlendirmesine yardımcı olun Çocuğunuzun arkadaşlarıyla ilişkisini güçlendirmesine yardımcı olun. Örneğin birkaç arkadaşını eve davet edin.

Asla çocuğunuzu kavga etmesi için ya da kendisine yapılan davranışa aynı şekilde karşılık vermesi için cesaretlendirmeyin.

Duygularını ifade etmesine izin verin Duygularını ifade etmesine izin verin. Suçluluk, utanç ve korku duyabilir. Ona bu duyguların normal olduğunu, sindiren çocuğun onu kontrol etmek için onda bu duyguları özellikle uyandırmaya çalıştığını anlatın. Bu olayın onun suçu olmadığını vurgulayın.

Hiç kimsenin onu sindirmeye, istismar etmeye ve onunla dalga geçmeye hakkı olmadığını ona anlatın. Günlük tutmasını tavsiye edin.

SİNDİREN ÇOCUĞUN AİLESİNE DÜŞEN GÖREVLER

Çocuğunuzun okulda birini sindirmekle suçlandığını öğrendiğinizde ilk tepkiniz inanmamak ve hemen savunmaya geçmek olabilir. Ancak savunmak yerine dinlemek ve olay hakkında detaylı bilgi toplamak sorunu çözmek için ilk adımdır. Öğretmenlerinden, idarecilerden ve rehber öğretmeninden bilgi alın ve sorunu beraber çözmeye çalışın.

Çocuğunuzu suçlamaktan kaçının Çocuğunuzu suçlamaktan kaçının. Onun ne tür duygularla bunu yaptığını anlamaya çalışın.

Onunla konuşun. Ona sakince neyle suçlandığını anlatın ve açıklama isteyin. Açıklama bittikten sonra bunun kabul edilemez bir davranış olduğunu ve devam ettiğinde sonuçlarının neler olabileceğini kesin bir dille anlatın.

Son zamanlarda yeni arkadaşlar edinip edinmediğini, başkalarının da bu davranışı yapıp yapmadığını öğrenin. Belki o da hedef olmamak için sindiren çocuğun yanında yer alıyordur.

CİNSEL İSTİSMAR

Cinsel istismar, duygusal ve bilişsel olgunluğa erişmemiş çocuk ve gencin tam olarak anlayamadıkları, bilerek onaylamadıkları, sosyal tabuları ve aile içi kuralları çiğneyen eylemlere karıştırılmasıdır.

ensest - aile içi sevi denmektedir. Başka bir anlatışla, çocuğun, bir erişkininin cinsel gereksinim ya da isteklerinin doyumu için cinsel nesne olarak kullanılması ya da kullanılmasına göz yumulmasıdır. Çocuğun, ailenin bir bireyi ya da bireyleri tarafından cinsel amaçlar uğruna kullanılmasına ise ensest - aile içi sevi denmektedir.

Çocuk Cinsel Tacizini Arttıran Etmenler 1-Düşük gelir   2-Çocuğun sosyal izolasyonu 3-Üvey baba 4-Daha çok tutucu görünen babalar 5-Çocuklarına fiziksel olarak dokunmayan babalar 6-Anne yokluğu 7-Eğitimi düşük anne 8-Cinsel konularda cezalandırıcı anne

Tacize uğrayan ne hisseder? 1- “Her şey gizli kalmalı” (aile yıkılabilir) 2- Çaresizlik, sevgi objesini kaybetme korkusu; kendini suçlama ve kendinden nefret etme. 3- Tutsaklık ve süreklilik varsa çocuk bu duruma adapte olabilmek için uzun dönemde patolojik bağımlılık, kendine zarar verme davranışları, dissosiasyon (yabancılaşma hissi), çoğul kişilik gibi savunma mekanizmaları geliştirir.

Bir çocuk için onu önemsemeyen, zarar veren bir ana-baba imajı dayanılamayacak kadar acı bir durumdur, o nedenle çocuk tacizi kendisinin provake ettiğini düşünmeye başlar. 4-İtiraf: Çoğunlukla olmaz, olursa babaya inanmak özellikle annenin işine gelir. 5-Geri çekilme; itiraf başladığında olayların büyümesi üzerine çoğunlukla geri çekilir

Günümüzde ensestin sıklığı üzerine kesin rakamlar yoktur Günümüzde ensestin sıklığı üzerine kesin rakamlar yoktur. Bunun en önemli nedenlerinden birisi kişide ve tüm ailede genel bir utanç duygusunun ortaya çıkmasıdır. Varlığı ancak yasaların uygulanmasının gerektiği durumlarda veya taraflardan birisinin psikiyatrik yardım araması sonucu ortaya çıkmaktadır.

Genellikle alkolün kötüye kullanımının olması, kalabalık aile, artmış fizik yakınlık, ailenin izole olması gibi değişik etkenler ensest sıklığını değiştirmektedir. Ancak kesin saptanmış bir ilişki yoktur.

Güvendikleri bir yakınlarından cinsel tacize, tecavüze uğrayanlar, zihinsel yetersiz ya da çocuk bile olsalar, kendilerine yapılanın iyi bir şey olmadığını anlamakta, kötü bir şeye maruz kaldıklarını bilmektedirler. Çünkü, kendileri gerçeği ayırt edebilecek durumda olmasalar bile, cinsel istismarda, tecavüzde bulunan bu yakın; olayı gizli tutması, saklaması için onlara telkinde bulunmakta, baskı, tehdit ve ağır şiddet uygulamaktadır.

Ensestin sarsıcı bir diğer yanı ise çocuğun ya da gencin kendisini dışarıya göre en güvende hissettiği yer olan evinde cereyan etmesidir. Karşılaştığı veya karşılaşacağı zorluklardan korunmak için evine sığınan çocuk, evinde daha da büyük bir zorlukla karşılaşır. Artık yatak odasında bile güvende değildir, sığınacak kaçacak bir yeri kalmamış tam bir tuzağa yakalanmıştır.

Çocuk, ya yaşatılanlara boyun eğip yaşamını sürdürmeye çalışacak, ya da güvenliği evden kaçarak bir başka yerde arayacaktır. Kendisini korumasız, güçsüz, yalnız ve çaresiz hissedip bu durumuyla yaşamayı öğrenecektir. Bu yaşananlar yetişkinlik yıllarında da onun peşini bırakmayıp bir sürü zorlukla karşılaşmasına sebep olacaktır. 

Türkiye'de yapılan cinsel taciz çalışmaları çok sınırlı sayıda olduğu için ne oranda ensestle karşılaştığımızı kesin olarak söylemek mümkün olamamaktadır.

Cinsel istismarda en temel öğe, yetişkinin gücünü kullanarak, bir çocuğun gereksinimlerini yok sayarak ya da yadsıyarak kendi doyumu için çocuğu kötüye kullanmasıdır.

İstismara uğramış bazı çocuklar, sanki içlerinde ta derinden bir şeylerin bozulduğunu, parçalandığını hissettiklerini dile getirmektedirler.

Cinsel istismarı gerçekleştiren kişi, erkek ya da kadın, bir yabancı ya da bir aile dostu, bir komşu ya da yakın bir akraba gibi bildiği ve güvendiği bir kişi olabilir.

İstismarcı Kimdir? İstismarcı hemen her zaman erkektir ve çocuğun ailesinden biri ya da tanıdığı bir kişidir. Cinsel taciz aile içinde ebeveynler, üvey ebeveynler, kardeşler, eş akrabası tarafından; aile dışında ise arkadaş, komşu, çocuk bakıcısı, öğretmen ya da nadiren yabancı biri yapılabilir. Bunlar genellikle çekingen, kendine güveni ve saygısı olmayan kişilerdir.

CİNSEL İSTİSMAR KAPSAMINA GİREN DAVRANIŞLAR

Cinsel istismar kapsamına giren davranışlar çok geniş bir yelpaze üzerinde yer alırlar ve üç sınıf altında toplanabilirler:

Dokunmanın olmadığı istismar davranışları: Sözel olarak cinsel uyarı, teşhircilik, çocuğa pornografik yayınlar ya da bilerek cinsel içerikli davranışları izlettirme, cinsel muayeneye zorlama ve pornografik yayınlarda kullanılması Dokunmanın olduğu istismar davranışları: Uzayan ve aşırı bir biçimde yakınlık içeren öpme, okşama, çocuğun yetişkinin cinsel organına dokunmaya zorlanması, bir yetişkinin çocuğun cinsel organına tıbbi bir amaç olmaksızın cinsel amaçla dokunması Cinsel birleşmenin olduğu istismar davranışları: Her türlü cinsel ilişki, çocuğun fuhuşa teşvik edilmesi

Çocuklar Yaşadıklarını Neden Söylemezler?   Kendilerine inanılmayacağından korkarlar. Başlarının belaya gireceğinden korkarlar. İstismarcının tehditlerinden korkarlar. İstismarcıyı korumak isteyebilir, sevebilir ama yaptıklarını sevmezler. Nasıl anlatılacağını bilmeyebilirler. Cinsel davranışların yanlış olduğunu bilmeyebilirler.

Arkadaşları tarafından dışlanabileceklerinden korkarlar. Homoseksüel olarak adlandırılabileceklerinden korkarlar. Büyüklerle (otorite figürleriyle) cinsel konuları konuşmaktan utanırlar, korkarlar. Gammaz olarak adlandırılmak istemezler. Iyi çocukların cinsellikle ilgili sözcükleri kullanmasının doğru olmadığı söylenmiştir.

Çocuklar Sonunda Nasıl Söylerler? İstismarın derecesi, sıklığı artar ve çocuğu korkutursa, Cinsel istismardan korunmayla ilgili bilgi alırsa ve kendisine yapılanın doğru olmadığını fark ederse ve söylenmesi gerektiğini öğrenirse, Çocuklar sırlarını en yakın arkadaşları ile paylaşmak isteyebilirler.

Kardeşleri kendisinin ilk istismar edildiği yaşa gelmişse onları korumak maksadıyla; Ergenliğe gelmişse hamilelikten korkar ya da istismarcının baskısından kurtulmak için, Çocuk güvenebileceği ve kendisi ile yakından ilgilenen bir yetişkinle karşılaştığı zaman, Fiziksel bir yakınması (üriner enfeksiyon vb.) sonrası doktora gittiğinde.

CİNSEL İSTİSMARIN DUYGUSAL VE DAVRANIŞSAL GÖSTERGELERİ

Küçük çocuklarda:

Hiperaktivite Aşırı talepkar olma Mutsuzluk, kaygı, ağlama Öfke patlamaları Aşırı derecede itaatkar olma Hiçbir şeye ilgi göstermeme, sanki bir rüya aleminde yaşama Diğer çocuklara ya da oyuncaklara karşı cinsel içerikli davranışlarda bulunma ve öfkeli, saldırgan ya da kontrolcü bir biçimde davranma Davranışlarda gerileme; parmak emme, yatak ıslatma gibi

Cinsel organıyla çok fazla meşgul olma Kendisine bakan kişinin eteğine yapışma ya da aşırı bağımlı bir hale gelme Uyku bozuklukları: kabuslar, yatağa gitmekten korkma, çığlık atarak uyanma, fobiler İştahta değişiklik Daha önce tanıdığı bir kişiyle yalnız kalmaya aşırı tepki gösterme

Evin belli bir bölümünden, belli bir kişiden ya da belli cinsiyette olan biriyle yalnız kalmaktan korkma Ortada görünen bir neden olmaksızın bir akrabanın ya da arkadaşın evine gitmeyi reddetme Yabancılara karşı aşırı derecede yakınlık gösterme Yaşıyla orantılı olmayan cinsel davranışlar, oyunlar ya da konuşmalar sergileme, cinsel içerikli resimler çizme Fiziksel bir neden olmaksızın baş ağrısından, mide bulantısından şikayet etme Ani huy değişikliklerinin olması

Okul başarısının gerilemesi Dikkati yoğunlaştıramama Akranlarıyla ilişkilerinin bozulması ya da arkadaş edinmede zorluklar Olayı anımsatan yerler, kişiler, görüntüler ve konuşmalardan kaçınma Yineleyici oyunlar (olay sırasında yaşadığı sıkıntıyı oyun sırasında yenerler, çünkü oyunu kendileri yönlendirebilirler) Zayıf benlik imajı ve benlik saygısının olmaması Sosyal etkinliklere katılmada gönülsüzlük Başkalarına güvenememe

Ergenlerde:

• Okul başarısının gerilemesi • Dikkati yoğunlaştıramama • Arkadaş ilişkilerinin bozulması • Okul başarısının gerilemesi • Dikkati yoğunlaştıramama • Okuldan kaçma • İçe kapanma • Fizyolojik nedeni olmayan baş ağrıları, mide bulantıları

• İnsanlara güvenememe • Hiçbir şeyden keyif alamama • Depresyon • İntihar düşünceleri ya da girişimleri • Kendine zarar verici davranışlar içine girme, madde ya da alkol bağımlılığı • Kişisel bakımın ihmal edilmesi

• Yeme ve uyku bozuklukları • Saldırgan bir biçimde davranma • Zayıf benlik algısı ve benlik saygısının olmaması • Yeme ve uyku bozuklukları • Saldırgan bir biçimde davranma • Cinselliğe, hamileliğe ya da cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı ani ve aşırı ilgi • Cinsel içerikli davranışlarda bulunma

CİNSEL İSTİSMARIN ETKİLERİ

Duygusal tepkiler: Aldatılmışlık, kızgınlık, suçluluk, utanç, korku, kendini suçlama, güçsüzlük, çaresizlik, kendi duygu ve algılarına güvenememe, duygusal açıdan kendini kapama, kendine ilişkin olumlu yanları görememe, düşük benlik saygısı, mükemmeliyetçilik, sevgi verme ve almada zorluk, ne olduğuna ve istismarcıya ilişkin karmaşık duygular, kirlenmişlik hissi, güvensizlik, kaygı, başına gelenlerden gizlice zevk aldığından dolayı endişelenme, iyiymiş gibi görünme

İlişki problemleri: ‘hayır’ diyememe, başkalarına güvenememe, kendini ve/veya başkalarını idealize etme ya da değerinden az görme, kendini izole etme ya da aşırı bağımlı bir hale gelme

İnançların sarsılması: İstismarın her türü, özellikle de cinsel istismar, çocuğun ya da ergenin yaşamını sürdürebilmesi, sağlıklı gelişebilmesi ve ilişkiler kurabilmesi için gerekli olan temel inançlarını sarsar

ANNE VE BABALARIN DUYGULARI

Şok, inanamama Çocuktan uzaklaşma Çaresizlik Yas, aldatılmışlık Kızgınlık, suçluluk, öfke Şok, inanamama Çocuktan uzaklaşma Çaresizlik Yas, aldatılmışlık İntikam

ANNE VE BABALARDA ORTAYA ÇIKAN DAVRANIŞLAR

Olayın inkarına neden olabilir. Bu duygular anne ve babada: Çocuğa ve diğer çocuklara karşı aşırı koruyucu ve kollayıcı tutumların ortaya çıkmasına, Utanç duymalarına Olayın inkarına neden olabilir.

CİNSEL İSTİSMARA UĞRAYAN ÇOCUK YA DA GENÇ:

İstismar edenden, Kendine ve ailesine sorun çıkarmaktan, Kendileri için önemli olan kişileri kaybetmekten ve Farklı olmaktan KORKARLAR.

Kendilerinde bir şeylerin değiştiğini hissettikleri için, Başlarından geçen deneyimde yalnız kaldıkları için, İstismara ilişkin konuşmakta zorluk çektikleri için YALNIZLIĞA YÖNELİRLER.

Kendilerinde bir şey alındığı için, Bedenlerinden bir şeyler kaybettikleri için, Güvendikleri kişi ya da kişiler tarafından aldatıldıkları için ÜZGÜNDÜRLER.

Hem istismarcıya, Hem kendilerini koruyamayan yetişkinlere Hem de böyle bir ilişkiye katılmış olmaktan dolayı kendilerine ÖFKE DUYARLAR.

İstismarı durduramadıkları için, Bedenlerinin verdiği tepki için SUÇLULUK DUYARLAR.

Her şeye karşın hala istismarcıyı seviyor olmaktan Duygularının sürekli değişiyor olmasından dolayı KARMAŞIK DUYGULAR YAŞARLAR.

NEDEN BAZI ÇOCUKLARDA HİÇ BELİRTİ GÖRÜLMEZ?

Deneyim, belirti çıkaracak düzeyde olmayabilir. Bu çocuklar istismara ilişkin güçlüklerle baş edebilecek güçte, korunma düzeyi yüksek çocuklar olabilirler. Henüz klinisyenler ve araştırmacılar istismarın neden olabileceği sorunları nasıl ortaya çıkarabileceklerini tam olarak bilmiyor olabilirler. Çocuklar “kaçınma savunma düzeneğini” kullanarak, istismara ilişkin çatışma ve sıkıntıları başarılı bir biçimde bastırabilir ve bu yol kısa süreli de olsa işlevsel olmuş olabilir.

CİNSEL İSTİSMARIN ETKİSİNİ BELİRLEYEN FAKTÖRLER

Bir çocuğun maruz kaldığı cinsel istismarın onu ne kadar etkileyeceği bir takım faktörlere bağlıdır: • İstismarın süresi ve sıklığı: Cinsel istismar, ne kadar uzun sürer ve ne kadar sıklıkla olursa duygusal ve cinsel etkileri o denli ciddi olur.

• Cinsel ilişkinin türü: Cinsel birleşmenin yer aldığı istismar en fazla zarar verendir. • Güç ve saldırganlığın kullanılması: Ne kadar çok güç ya da şiddet kullanılırsa etkileri o denli ağır olacaktır.

• Yaş Faktörü: Uzmanlar arasında yaş faktörünün etkisi konusunda fikir ayrılığı vardır. Bazı uzmanlar istismara uğrayan çocuğun yaşı ne kadar küçükse bu olayın o denli çok zarar vereceğine inanırken diğerleri, küçük çocukların duygusal olarak daha fazla desteğe sahip olduğuna, dolayısıyla yaşın büyümesiyle etkilenmenin daha fazla olacağına inanırlar.

• İstismarcının çocukla ilişkisi: İstismar eden kişinin çocuğa yakınlık derecesi arttıkça istismarın etkisi de artar. • Çocuğun direnmemesi ya da olaya isteyerek katılması: Her iki durumda da çocuk sonradan daha fazla acı çeker.

• Olay açığa çıktıktan sonra destek alınmaması: Çocuk olayı anlattıktan sonra destek almazsa, cinsel istismarın etkisi, olayı bir sır gibi saklayan çocuğa nazaran daha ciddi ve uzun süreli olmaktadır. • Ebeveynlerin tepkisi: Çocuk, eğer ailesi onu suçlamak, inkar etmek ya da istismarın etkisini hafife almak gibi olumsuz tepkiler gösterirse daha fazla travmaya maruz kalmaktadır.

• Kurumsal tepki: Çocukla ilgili kurumların çocuğun yaşadığı cinsel istismara maruz kalmasına karşı olumsuz ya da duyarsız bir tavır takınması da istismarın olumsuz etkilerine katkıda bulunmaktadır.

ETKİLENME DERECESİNİ ETKİLEYEN ARA DEĞİŞKENLER

Bireysel özellikler Aile çevresi Toplumun özellikleri Çocuğun olaya ilişkin düşünceleri

1. BİREYSEL ÖZELLİKLER • Kendini koruma yetisi yüksek güçlü çocuklar zorlu yaşam olaylarından daha az etkilenmektedir.

2. AİLE ÖZELLİKLERİ • Destekleyici • Tutarlı • Dengeli • Sıcak • Destekleyici • Tutarlı • Dengeli • Düzenli aile ortamları

3. ÇOCUĞUN OLAYA İLİŞKİN ATIFLARI Cinsel istismara uğramış bir çocuk suçun kimde olduğuna ilişkin üç yönde atıfta bulunabilir. Buna göre suçlu: 1) Kendisidir, 2) İstismar edendir, 3) Kendini koruyamayan ailesidir.

ÇOCUĞUN KENDİSİNİ SUÇLAMASININ NEDENLERİ • Cinsel ilişkiye katılmış olma • Yardım istememiş olma • Kontrol edememiş ve engelleyememiş olma • Belirli düzeyde haz almış olma

KENDİNİ SUÇLAMANIN “İŞE YARAR” YÖNLERİ Bireyin yaşamak zorunda kaldığı dünyaya inancını sürdürmesi gerekmektedir. Çocuk yetişkinin bakımına bağlıdır ve verilen bakımın niteliği ne olursa olsun bunu bu şekilde kabul etmek durumundadır.

• Çocuk, bu benim yaptığım birşeyden dolayı oldu; o halde bunu yine ben durdurabilirim diyebilir. • Hem kendini hem de diğerlerini suçlama çok daha fazla karışıklığa ve çatışmaya neden olabilir.

KENDİNİ SUÇLAMANIN SONUÇLARI Düşük benlik saygısı Yüksek depresyon düzeyi İlişki kaygısı Yakınlık kuramama

İSTİSMAR SÜRECİNİN AŞAMALARI

1. HAZIRLIK • Çocuk ile yalnız kalma, yalnız kalmaya olanak yaratma • Kandırma, güven sağlama, çocuktan yardım isteme • Çocuğa cinsel ilişkiyi oyun, doğal bir etkinlik sevgi göstermenin bir biçimi gibi sunma, şiddet ya da tehdit kullanma

2.CİNSEL ETKİLEŞİM • Dokunma, okşama • Cinsel ilişki • Çıplaklığa maruz bırakmak • Dokunma, okşama • Cinsel ilişki

3.GİZLİLİK Amacı: • Aile sisteminin korunması • Failin kendini koruması • Failin cinsel eylemi tekrarlayabilmesi

4. AÇILMA- ORTAYA ÇIKMA a) TESADÜFEN • Başka ruhsal belirtiler • Çocuğun yaşca küçük çocuklarla ya da yaşıtlarıyla oynadığı tekrarlayıcı cinsel içerikli oyunlar • Görülme • İhbar • Gebelik • Cinsel ilişki ile bulaşan hastalıklar • Çocuğun yaşına uygun olmayan bir biçimde cinsel bilgi ve davranışlar sergilemesi • Fiziksel yaralanma b) PLANLANARAK

5. ÖRTBAS ETME Namus kavramı: Olaydan toplumun haberdar olmasını ve tedavi girişimini engelleme. • Sistemin kendini koruması • Çevre baskısından korunma • Çocuğun başına gelen olayın inkarı • Çocuğun suçlanması • Çocuğun sistem içinde izole edilmesi • Çocuğun verdiği ifadenin güvenirliğinin azalması • Davanın düşürülmesi yönünde girişim

NEDEN ÇOCUKLAR İSTİSMAR EDİLDİKLERİNİ SÖYLEMEZLER? • Ona kimsenin inanmayacağından korkarlar. • Cinsel istismarın kendi hataları olduğundan ve bu yüzden başlarının belaya girmesinden korkarlar. • Bu davranışlardan hoşlanmadığı halde, istismar eden kişiyi sevebilir ve onun başının belaya girmesinden korkabilir.

• İstismar eden kişi tarafından tehdit edilmiş; korkutulmuş olabilir. • Bazı çocuklar bunun yanlış olduğunu bilmeyebilir. • Daha büyük çocuklar bu konuda konuşmaktan utanç duyabilir. • Çocuk konuşmak için uygun zaman, zemin ve kişi olmadığını düşünebilir. • Çocuk, böyle bir şeyi nasıl anlatacağını bilmeyebilir.

RİSK FAKTÖRLERİ Cinsel istismar ve ensest her toplumda, her sınıfta, her dinde, her kültürde ve her ülkede ortaya çıksa da bazı risk gruplarında ya da bazı ev ortamlarında yaşayan çocukların bu istismar türüne maruz kalma olasılıkları daha yüksektir:

• Cinsiyet: Her ne kadar, kız çocuklarının cinsel istismara maruz kalma olasılıklarının erkek çocuklarına nazaran daha yüksek olduğuna inanılsa da erkek çocukları da cinsel olarak sıklıkla istismar edilmektedirler.

• Daha önce cinsel istismara uğramış çocuklar: Bir kez cinsel istismara uğramış ve uygun bir şekilde yardım almamış, desteklenmemiş ya da neler olduğunu tam olarak anlayamamış bir çocuğun bir kez daha cinsel istismara uğrama olasılığı daha yüksektir.

• Duygusal gereksinimleri karşılanmamış çocuklar: İhmal, fiziksel ya da duygusal istismar sonucunda ya da kronik hastalıklara ya da gelişimsel bozukluklara sahip olmaları nedeniyle duygusal olarak yoksunluk çeken çocuklar da cinsel istismara açık çocuklardır. Çünkü bu çocukların ilgi ve sevgiye aç olmaları istismar eden kişi tarafından kullanılır.

• Alkol ve/veya madde bağımlılığı • Düşük benlik saygısı • Ağır aile geçimsizliği • Alkol ve/veya madde bağımlılığı • Düşük benlik saygısı • Ailede ruhsal hastalıklar • Suç işleme • Ekonomik güçlükler

• Aşırı kalabalık ev ortamı • Zayıf etkileşim • İşsizlik • Evsizlik • Eğitim düzeyinin düşük olması • Aşırı kalabalık ev ortamı • Zayıf etkileşim • İşsizlik • Evsizlik • Göç • Deprem ve sosyal destek eksikliği

YENİDEN İSTİSMARA UĞRAMA OLASILIĞI Araştırmalar, cinsel istismara uğramış bireylerin daha sonra yeniden istismara uğrama olasılıklarının yüksek olduğunu göstermektedir.

Bunun nedenleri: • Bireylerin yaşadıkları cinsel davranış repertuarına uymayan davranışların konulması • Yeterlilik duygusunun azalması ve kendini değersiz hissetme • Çaresizliğin öğrenilmesi gibi mekanizmaların varlığına bağlanmıştır

Ensest ve Cinsel İstismara Yönelik Yanlış İnanışlar

Mit: Çocuklukta cinsel istismar nadirdir. Gerçek: Ensest ya da cinsel istismar sıktır. Her dört kadından biri her on ya da yedi erkekten biri on sekiz yaşına gelene kadar en az bir kez cinsel olarak istismar edilmektedir.

Mit: Çocukların büyük çoğunluğu bir yabancı tarafından saldırıya uğrar. Gerçek: İstismara uğrayan çocukların %80’i bildikleri birisi tarafından istismar edilirler.

Mit: İstismarcılar şüpheli görünürler. Gerçek: İstismarcıların büyük bir çoğunluğu görünümde diğer kişilerden farklılık göstermezler. Genellikle iyi vatandaşlardır.

Mit: Kadınlar da erkekler kadar cinsel istismarda bulunabilirler. Gerçek: Çocuklara temel bakım veren kişiler kadın olsa bile kadın ya da çocuklara karşı suç işleyenlerin %80’ini erkekler oluşturmaktadır.

Mit: Çocuklar hayal güçlerinin zenginliği nedeniyle cinsel istismarı uydururlar. Gerçek: Çocuklar bu konuda genellikle yalan söylemezler. Bu konudaki en önemli kural çocuğun söylediklerine inanmaktır.

Mit: Yaşanmış bir iki olay önemli değildir Mit: Yaşanmış bir iki olay önemli değildir. Çocuklar olup biteni çabuk unuturlar. Gerçek: Bir kez ya da birden fazla sayıda tekrarlanan cinsel istismar çocuğun ruh sağlığını önemli ölçüde olumsuz olarak etkiler.

Mit: Olayı provoke eden, şirin ve cazip kız çocukları, evden kaçan çocuklar ve ihmal edilmiş çocuklar potansiyel kurbanlardır. Gerçek: Her sosyo-ekonomik düzeyden ve kültürel gruptan gelen kız ve erkek çocuklar kurban olabilir.

Mit: İstismara genellikle yoksul ailelerde rastlanır. Gerçek: Etnik köken, gelir düzeyi ya da dini inanışına bakılmaksızın her türlü ailede istismara rastlanabilir.

Mit: Çocukların büyük çoğunluğu bunu hak ederler. Gerçek: Hiçbir çocuk cinsel olarak istismar edilmek istemez. Yaşamlarındaki erişkinlerden duygusal yakınlık beklerler.

Mit: Parklar, genel tuvaletler, karanlık sokaklar, karanlık yerler, boş inşaat sahaları tehlikeli bölgelerdir. Gerçek: Olayın olduğu yer genellikle ev, okul, ev ile okul rasındaki yol gibi çocuğun içinde bulunduğu çeredir.

CİNSEL İSTİSMAR

CİNSEL İSTİSMAR AÇIKLANDIĞINDA NE YAPMALI?     Duyulduğunda önce ona inanmalı. Çocuklar cinsel taciz konusunda yalan söylemeyi bilmezler. Olanları anlatabilmenin ne kadar güç olduğu bilinmeli ve ona anlayış gösterilmeli. Çocuklar yaşadıkları olayı arkadaşlarına oyun gibi anlatıp gösterebilirler, buna engel olunmamalı. Bu çocuğa iyi gelecektir.

Olan bitenin onun suçu olmadığı ona söylenmeli. Sakin olmaya çalışmalı Olan bitenin onun suçu olmadığı ona söylenmeli. Sakin olmaya çalışmalı. Çocuk tedirgin olmamalı. Tedirgin olan çocuk olayı yeniden kapatabilir, susabilir. Yetişkin ve çocuk için bilgi ve yardım istemek gerekir. Bunun için de en güvenilen yakınlar, arkadaşlar ve uzmanlar yardımcı olabilirler.

• Çocuklar size bir şey söylemek istediğinde, ONLARI DİNLEYİN. • Çocukların başkaları hakkında anlattıklarını CİDDİYE ALIN. • Çocuğunuz okulda başka çocuklar tarafından hırpalanıyor, alay ediliyor ya da farklı davranılıyor ise bunu DİKKATE ALIN.

• Çocuğunuzun etrafındaki güvenebileceğiniz büyüklerin çocuğunuzla ilgilenmesini İSTEYİN. • Çocuğunuzu güvenmediğiniz akraba, yetişkin ya da arkadaşlarla yalnız BIRAKMAYIN. • Çocuğunuzun kimlerle, nerede vakit geçirdiğine DİKKAT EDİN.

• Onun izbe yerlere yetişkinlerle ya da kendinden çok büyük çocuklarla gitmesine İZİN VERMEYİN. • Aşırı tepki vermeyin. Sakin kalmaya çalışın ve durumu tepkisel olmadan ele alın. Çocuklar böylece sizin geri bildiriminize GÜVENEBİLSİN. • Cezalandırmayın, Bağırmayın, BİLGİLENDİRİN.

EBEVEYNLERİN ÇOCUKLARINA CİNSEL İSTİSMAR KONUSUNDA VEREBİLECEKLERİ İLETİLER

Sen özel ve önemlisin. Bedenin sana aittir. Bedeninde çok özel olan yerler var. Eğer birisi buralara dokunmak isterse ona ‘HAYIR’ deme hakkına sahipsin. Bu tanıdığın, sevdiğin bir yetişkin olsa da ben sana ‘HAYIR’ deme iznini veriyorum.

Duygularına kulak ver. İnsanlar sana dokunduklarında ve sen bundan hoşlanmıyorsan duygularına güven. Eğer biri seni rahatsız ederse bunu hemen gelip bana söylemeni istiyorum. Sana söz veriyorum: söylediğin herşeye inanacağım. Eğer biri, doğru olmayan bir biçimde sana dokunursa bu senin hatan değil. 0 yetişkin sana ne yaparsa yapsın senin hatan değil.

Eğer Çocuğunuzun İstismara Uğradığını Düşünüyorsanız Neler Yapabilirsiniz

Sizinle ya da güvenilir bir erişkinle konuşmasını sağlamak amacıyla güvenli bir ortam oluşturun. Yaşadıklarını anlatması konusunda onu cesaretlendirirken, olmayan şeyleri anlatmaması konusunda uyarın. Çocuğun anlatmasını engelleyecek duygusal tepkilerden kaçının.

Yanlış bir şey yapmadığı konusunda ona güvence verin. Psikolojik sağlığı açısından psikiyatri desteği almanız gerekebilir. Tıbbi muayene yapılmasını sağlayın. Bu konuda uzman bir hekim seçin.