R.B. Hazırlayan Nisa Çilingir Lütfen akışında izleyiniz
Yürürken bir taşa bastığım zaman,
gezegenimizin kabuğunu oluşturan bu taşın kim bilir kaç milyon yaşında olduğunu hep merak etmişimdir…
Çünkü taşlar,yerkabuğunun en eski ve sonsuza kadar varolacak sahipleridirler…
Taşlar, önce ateş,su ve rüzgar tarafından biçimlendirildi…
Bir kısmı başkalaştı,bir kısmı ufalandı,kum ve toz haline getirildi…
Sadece bu taşlar diğer taşların aksine günden güne büyüyorlar…
Taşlar, dünya tarihinin önemli bir parçasıdırlar…
Geçmiş uygarlıkların ekonomik,sosyal, kültürel hayatlarının tanığı ve belgeleridirler…
Taşlar, daima dinin, gücün, ihtişamın ifade aracı olmuşlardır…
Başkalaşım geçiren bazı taşlar az bulunur ve çok değerlidirler…
Öyle ki, her zaman bu taşların değeri pek çok insanın hayatından daha fazla olmuştur…
Bu ölümsüz taşların güçlü sahipleri ise bir süre sonra onları başka güçlülere bırakıp giden ölümlülerdir…
Bazı taşları da biz üretiriz,kendi bedenimizde…
Bunlar böbrek taşları ve kesitleri… Üretiriz, biz gideriz ama onlar kalırlar…
İşte bu yüzden ben bastığım her taşı merak ederim ve ona hayranlık duyarım…