Irem Yavuz Anaokulu Rehberlik Servisi Ebru AKYOL TV Ve Bilgisayarın Çocuklara Etkileri & Depresyon Hayatımızdaki Stres Faktörleri ile Başa Çıkma Irem Yavuz Anaokulu Rehberlik Servisi Ebru AKYOL
Çocuklar –Televizyon - Bilgisayar Son zamanlarda yapılan araştırmalara göre çocukların ve gençlerin ekran (TV ya da bilgisayar ekranı) karşısında geçirdikleri süre günde 2-5 saat arasında değişmektedir. Yani çocuklarımız uyumak dışında yapılan her şeyden daha fazla zamanlarını ekran karşısında geçiriyorlar. Üstelik okul öncesi dönem çocukları genellikle tüm gün evde oldukları için ekran karşısında geçirdikleri süre çok daha uzun olabiliyor. Evlerde televizyonlar bütün gün açık oluyor ve çocuklar doğrudan izlemeseler bile oradan gelen ses ve görüntülere maruz kalıyorlar.
ÇOCUKLAR EKRAN ARACILIĞIYLA NE İLE BAŞ BAŞA KALIYORLAR ? Çizgi Filmler: Büyük çoğunluğunda saldırma, yok etme, vurma, savaş, büyü, sihir… Diziler: Mafya, cinsellik, şiddet, çeşitli sahtekarlıklar, doğa üstü güçler, ruhlar… Haberler: Savaş, terör, kapkaç, kaçırılma, hırsızlık, cinayet... ÖZETLE, Erişkin dünyasında tanık olmasını istemeyeceğiniz her şeyle, çok erken yaşta medya aracılığıyla tanışıyorlar. ÇOCUKLAR NEDEN DAHA DUYARLIDIR ? Davranışları izleyerek öğrenirler. Gerçekle fanteziyi ayırt edemezler. Erişkinin yargılama, neden sonuç ilişkisi yetilerine sahip değildirler.
Çocuklara 3 Yaş Öncesinde Televizyon Seyrettirilmesinin Sonuçları: Çocukların konuşma becerisini ve dil gelişimini olumsuz etkiliyor. Bu çocukların kelime dağarcığını daraltıyor. Karşılıklı sosyal etkileşimi öğrenemiyorlar; iletişim kurma yeteneğini zayıflatıp, asosyalleştiriyor. Sağ-sol yarıküreler arası denge ve iletişim bozuluyor. Bu da ileride okuma yazma güçlükleri, eğitim hayatında zorlanma ve isteksizliklere neden olabiliyor. Beyin nöronlarını ve nöronların bağlantılarını öldürüyor. Dikkat dağınıklığına neden oluyor, odaklanmayı bozuyor. Çocuklarda aktif öğrenmeyi olumsuz etkiliyor; yani konuşma, yazma ve düşünmeyi olumsuz etkiliyor. Yukarıda sayılan nedenlerden dolayı 0-2 yaş arasındaki çocukların yaşamında televizyon ya da bilgisayarın hiç yer almaması önerilmektedir!
TV VE BİLGİSAYAR BAŞINDA UZUN SÜRE GEÇİRMENİN OLUMSUZ SONUÇLARI NELERDİR ? Fiziksel sonuçlar: Hareketsizlik ve buna bağlı sağlık, kilo sorunları. Duygusal sonuçlar: Korkular, kaygılar, sinirlilik, aşırı duygusallaşma Bilişsel: Sözel becerilerde kısıtlılık, dikkat dağınıklığı, okul başarısızlığı, yaratıcılığın azalması, okumaya ilgisizlik Davranışsal sonuçlar: Şiddet eğilimi, küfür, cinsellikle erken tanışma, dürtüsellik, tüketim ve marka tutkusu, bağımlılıklar Sosyal sonuçlar: Sosyal ilişkilerde zorluk, kısıtlılık, farklı değerler ve inançlar-yalan,sahtekarlık.
Okul Öncesi Dönemde Bilgisayar Kullanımıyla İlgili Alınması Gereken Önlemler Okul öncesi çocuğu henüz okuma yazma bilmediği için anlayabileceği ve okulda işlenen okul öncesi eğitim programlarını destekleyen yazılım programlarının kullanılması, Çocuğun yanında bilgisayar kullanmayı bilen mutlaka bir yetişkinin olması, bazı konularda dikkatinin çekilmesi ve çocuğun sorularına cevap verilmesi gereklidir. Çocuğun bilgisayarı kullanımı mutlaka belli bir program dahilinde ve sınırlı olmak durumundadır. Çocukların gelişmek için harekete konuşmaya oyun oynamaya deneyimlemeye yaşayarak öğrenmeye gereksinimi vardır. Bu ihtiyaçlarını bilgisayarla karşılayabilmesi mümkün değildir.
Sadece bilgisayara dayalı bir okul öncesi eğitim çocuğa zarar verir, bilgisayar gerek okul öncesinde gerek ilkokullarda eğitimciye yardımcı bir araç, eğitimsel programları destekleyen bir materyal olarak kullanılmalıdır. Çocuğu doğal oyun ortamından alıp sanal âleme itip kafasını karıştırmanın ve gelişimini ve doğal öğrenme sürecini bozmanın bir anlamı yoktur. Bu yaş çocukları deneyerek ve yaşayarak öğrenir, dikkat süresi kısadır ve dikkati çabuk dağılır, kavram bilgisi sınırlıdır bu kriterlere dikkat edilerek kullanılacak programlar seçilmelidir. Çocuğa bilgisayar öğretmek için aceleci davranmaya gerek yoktur. Ancak çocuk bilgisayara ilgi duyuyorsa ve öğrenme isteği varsa görmezden gelmemek gerekir.
TELEVİZYONUN OLUMSUZ ETKİLERİNİN NEDENLERİ NEDİR ? Televizyon ve bilgisayar ekranında görüntüler her 5-6 sn’de bir değişir. Bu hızla değişen görüntü ve sesleri izleyen kişi düşünmeden, yorumlamadan pasif izleyen konumuna geçer. TV izlerken hem beden hem de zihin tamamen pasif durumdadır. Ekrandaki görüntüler , sesler ve efektler ilginin dağılmasını önleyecek şekilde hazırlanmıştır. Sürekli hareket, değişim, heyecan vardır. Bu harekete ve hıza alışan bir zihin için gerçek dünya durağan, sıkıcı gelmeye başlar. Farklı etkinliklerle kendi kendini oyalama becerisi azalır. Çok televizyon izleyen çocuklar televizyonun olmadığı ortamlarda sürekli can sıkıntısından yakınırlar. Ekrandaki korkunç görüntüler ve sesler çocukların belleklerinde kalıcı bir biçimde saklanır. Bundan sonra en ufak bir uyarandan sonra aşırı korku, panik, gece kabusları, uyku bozuklukları gelişebilir. Ekrandaki şiddet içerikli görüntüler çocuğa şiddetin yaygın olduğu, olağan bir baş etme yolu olduğu düşüncesini kazandırır.
TELEVİZYONU BAKICI YERİNE KOYMAYIN!!! Çocuğunuz özenerek yaptığınız sebze çorbasını nazlanmadan içsin, durmaksızın ağlıyorsa bir an önce sussun, işlerinizi bitirirken oyalansın ya da misafir gelecek aman evi dağıtmasın diye televizyonu kurtarıcı olarak mı kullanıyorsunuz? O halde bugün beyaz ekranın karşısında saatlerce oturttuğunuz çocuğunuz; ileride miskin, asosyal, konuşamayan, yeme bozukluğu ve iletişim eksikliği olan, yaratıcılıktan uzak ve odaklanamayan biri olarak karşınıza çıkarsa sorumlusunu uzaklarda aramayın! Televizyon izlemek; çocukların zihinsel gelişimini olumlu yönde etkileyen anne veya bakıcısıyla yüz yüze etkileşim, iletişim kurmayı öğrenme ve yaratıcı problem çözebilme yeteneklerini de zarara uğratıyor.
Türkiye’de Okuma ve İzleme Oranları Dergi okuma oranı % 4 Kitap okuma oranı % 4,5 Gazete okuma oranı % 22 Radyo dinleme oranı %25 Televizyon izleme oranı %94 Yapılan araştırmalarla, medya araçlarının çocukların fiziksel, psikolojik, sosyal gelişmelerini olumsuz etkilediği uzmanlar tarafından belirtilmektedir. Çocukların TV programlarına eleştirel bakmaları öğretilmeli, yani bilinçli bir medya araçları kullanıcısı olmalarına yardımcı olunmalıdır. 10 yaşın altındaki çocuklar interneti kullanırken tamamen anne baba gözetiminde olmalı. Çocukların internette ne kadar zaman harcayabileceği sınırlanmalı. İnternet bağlantısı bulunan bilgisayarın çocuğun odasında değil,bir ortak kullanım alanında olmalıdır.
Neler Yapabilirsiniz? İki yaş altındaki çocuklar TV izlememeli. TV çocuğu oyalama aracı olarak kullanılmamalı. TV karşısında yemek yedirilmemeli. İki yaşından sonra günde en fazla 1 saat: Program seçimini anne baba yapmalı, Anne baba çocukla birlikte konuşarak, tartışarak izlemeli, TV izleme tutumu konusunda anne baba örnek olmalı: Seçici olmak, program bittiğinde TV’i kapatabilmek. TV dışında etkinlikler, sohbet, okuma, oyuna zaman ayırmak. Aile kuralları: Yemek yerken TV izlenmeyecek. TV bütün gün açık olmayacak. Yatak odalarında TV olmayacak. Çocuğun hobileri, oyunları, diğer çocuklarla bir araya gelmeleri desteklenmeli. TV ödül ya da ceza olarak kullanılmamalı.
Diğer yapabileceklerimiz... Kendi alışkanlıklarınızı değiştirin!Eğer siz de günde 3-5 saat arası televizyon seyreden biri iseniz bu süreyi azaltmaya çalışarak işe başlayabilirsiniz.Çünkü çocukların en etkili öğretmenleri onların anne ve babalarıdır.Farklı uğraşlar edinmeye çalışın, hatta bu uğraşlarınızı seçerken çocuğunuzla beraber yapabileceğiniz bir şeyler bulmaya çalışın. Çocuklarınızı plan yapmaları konusunda teşvik edin. O hafta içerisinde hangi programları izlemek istiyorsa onların belirleyin ve bu programların dışında her hangi bir programı izlemesine izin vermeyin.Program seçimi yaparken programın çocuğunuzun gelişimine uygun olmasına dikkat edin. Televizyonu sürekli açık tutmayın, sadece izleyeceğiniz zamanlar açık olsun, izlediğiniz program bittiğinde de televizyonu kapatmaya özen gösterin.Böylece çocuğunuz için televizyonu hayatının vazgeçilmez bir öğesi olarak değil sadece keyifli vakit geçirmek için kullanılan bir araç olarak görecektir.
Çocuğunuz televizyon seyrederken ona eşlik edin Çocuğunuz televizyon seyrederken ona eşlik edin.Çocuklar televizyon seyrederken her şeyi anlamayabilir yada yanlış anlayabilirler, bu nedenle onlarla beraber izlemek ve anlamadıkları kısımları onlara izah etmek gereklidir.Programı izledikten sonra izledikleriniz hakkında konuşun, bu konuşma çocuğunuzun zihinsel, duygusal ve dil gelişimine katkıda bulunacaktır unutmayın! Haftada en az bir kez televizyon izlememe günü oluşturun.Bu gün içerisinde çocuğunuzla beraber çeşitli aktiviteler yapın.(Piknik yapın, beraber yemek yapın, puzzle yapın…) Çocuğunuz hayatında televizyon olmadan da eğlenebileceğini keşfetsin. Yemek yerken televizyon seyretmeyin ve çocuğunuzun da seyretmesine izin vermeyin.Çünkü yemek saatleri bütün ailenin toplandığı ve aile bireylerinin iletişimine en müsait anlardır.Bu anları televizyon seyrederek harcamak yerine kendi aranızda konuşmaya ayırmalısınız.
ÇOCUKLARDA DEPRESYON Artık oyun oynamaktan zevk almıyor, bahçeye çıkmak istemiyor mu? Hırçın, sinirli ve içine kapanık mı? Çocuğunuzdaki bu değişimler depresyona girdiğinin habercisi olabilir. Bu tür belirtiler gördüğünüzde ciddiye alın ve bir uzmana başvurun. Her yaşın hastalığı depresyonun çocuklarda da görüldüğünü unutmayın!
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE DEPRESYON Okul öncesi çocuklarda depresyon genellikle oyun oynamada isteksizlik, en küçük şeylere bile ağlama, arkadaşlardan uzaklaşma, içe kapanma gibi belirtiler verir. Bunun dışında nedeni anlaşılmayan fiziksel belirtiler bu yaş gurubunda sıklıkla depresyon belirtisi olabilir. Yeme ve uyku uyumada sorunlar ortaya çıkabilir. Bu yaş grubu çocuklar ilk kez kendilerini güvenli hissettikleri ev ortamından dışarı çıkarlar. Bazı çocuklarda bu durum güvensizlik doğurur. Aile içi sorunlar bu yaş grubu çocukları etkiler. Ailede hastalık, ayrılık, şiddet gibi durumların yaşanıyor olması çocuğun aileden uzak geçirdiği saatleri daha kaygılı geçirmesine neden olur. Kardeş doğumu, kendisinin daha az sevildiği düşüncesi de bazen çocukların benlik saygısının azalmasına ve depresyon belirtilerinin görülmesine neden olabilir.
TEDAVİSİ NASIL OLMALI? Bu yaş grubu çocuklarda tedavi, altta yatan nedeni ortaya çıkarmaya ve düzeltmeye dayanır. Genellikle sorun hızla çözülür. Anne baba görüşmeleri ile ailede yapılacak düzenlemeler çocuğun duygusal izolasyonu ile nasıl baş edebileceklerini aileye anlatmaya yarar. Yuvadaki öğretmenlerin yardımı sosyal ilişkilerini desteklemeye ve kendini arkadaş grubu içinde rahat hissetmesini sağlamaya büyük katkı sağlar. Eğer altta yatan neden aile içi şiddet, çatışma, ayrılık gibi sorunlarsa aile terapisi gereklidir.
OKUL ÇAĞINDAKİ ÇOCUKLARDA DEPRESYON Moral bozukluğu, hırçınlık, içe kapanma şeklinde ortaya çıkabilir. Arkadaş ilişkileri azalır; oyun oynamak, dışarı çıkmak gibi daha önce yaptığı şeylerden zevk almamaya başlar. Enerjisi azaldığı için daha çok televizyon karşısında vaktini geçirir. Okul başarısızlığı da depresyon nedenlerinden biridir. Aynı zamanda çocuktaki depresyon da dikkat ve konsantrasyon bozukluğuna, isteksizlik ve enerji yokluğuna neden olarak okul başarısını düşürür. Etkileşim iki yönlüdür, depresyondaki çocuk derslerle daha az ilgilenebilir, derslerle daha az ilgilenince okul başarısı daha da düşer ve bu da depresyonun derinleşmesine neden olur. Sık tekrarlayan fiziksel yakınmalar görülür. Karnı ağrır, midesi bulanır. Genellikle depresyona kaygı belirtileri de eşlik eder. Sürekli kötü bir şeyler olabileceği endişesi taşır. Bazı çocuklar kendisini beğenmez, kimsenin kendisini sevmediğini düşünür.
İLAÇ KULLANMAK DOĞRU MU? Çocuklar aile içindeki çatışma ve gerginliklerden olumsuz etkilenirler. Bazı çocuklar huysuzluk yaparak yaşadıkları gerginliği dışa vururlar. Bazı çocuklar ise ailedeki sıkıntıyı arttırmamak için aşırı bir uyum çabası, anne babayı memnun etme davranışı içine girerler. Aile içi çatışmalardan kızların erkeklere oranla daha fazla etkilendiği, kızlarda depresif belirtilerin daha sık görüldüğü ortaya çıkmıştır. Çocukların depresyonunda erişkinlerde olduğu gibi antidepresan ilaç tedavisi bir seçenek olmakla birlikte genellikle ilk seçenek değildir. Çünkü çocuklardaki depresyon çevresel düzenlemelerle kolayca düzelebilir. Derslerinde sorun yaşıyorsa bu konuda yardımcı olmak ya da arkadaş ilişkilerinde yaşadığı sorunlar için sosyal becerileri üzerinde çalışılması çoğu kez yeterli olacaktır. Çocuğun depresyonu aile içi sorunlarla bağlantılı ise tedaviye mutlaka aile terapisi de eklenmelidir. Çocuk ve ergen depresyonunun tedavisinde sadece var olan depresyonun tedavisi ile yetinilmez. Önleyici rehberlik de yapılmalıdır. İLAÇ KULLANMAK DOĞRU MU?
BU BELİRTİLERE DİKKAT! Çocuğunuzda aşağıdaki depresyon belirtilerinden biri veya daha fazlası uzun bir süredir mevcutsa, uzman yardımı almanız önerilir: Sık sık üzüntülü olma ve ağlama, Umutsuzluk, Olağan aktivitelere ilginin azalması veya daha önce severek yaptığı aktivitelerden zevk alamama, Sürekli bir can sıkılması, enerji eksikliği, Sosyal soyutlanma, iletişim eksikliği, Öz saygı eksikliği ve suçluluk duygusu, Reddedilme veya başarısızlık konusunda aşırı hassasiyet, Alınganlık, öfke veya düşmanlık davranışlarında artma, İlişkilerde sorunlar yaşama, Sık sık baş ağrısı, karın ağrısı gibi fiziksel şikayetler,
Okul devamı veya okul başarısında düşüklük, Konsantrasyon eksikliği, Yeme ve/veya uyuma alışkanlıklarında büyük değişiklik, Evden kaçmakla ilgili sözler veya teşebbüsler, İntihar veya kendine zarar verici davranış düşünceleri veya ifadeleri... Çocukluktaki depresyon genellikle gözden kaçar, çünkü bu çocuklar okulda sessiz ama uyumludurlar, sorun yaratmazlar, öğretmenlerin gözüne batmazlar. Evde ise içe kapanık, pek problem çıkarmayan çocuklardır. Çoğu zaman çevredeki erişkinlerin çocuğun depresyonundan haberi olmaz. Bu nedenle çocukluk depresyonu çoğunlukla tedavi edilmeden kalır. Ailelerin çocuklardaki huy değişiklikleri, içe kapanma gibi belirtilere karşı duyarlı olması gerekir.
Stresle Baş Etmek İçin Anne Babalara Öneriler Anne babalık başlı başına önemli bir stres kaynağı olabilir. Anne babanın kendi stresini kontrol edebilmesi ve depresif duygularla baş edebilmesi hem kendisi hem de bebeği için son derece önemlidir. Bir takım öneriler stres ve depresyona baş etmede işe yarayabilir. Temel teknikler: Gevşeme egzersizlerini öğrenin. Örneğin, Türk Psikologlar Derneği’nin çıkarmış olduğu CD’yi edinebilirsiniz. Kendi kendinize uygulayabilirsiniz. Bu uygulamaya günde 30-45 dakikanızı ayırmak (ör, yatmadan önce) uyku kalitenizi de artırabilir. Hayatınızdaki stres etmenlerinin listesini çıkarın. Her birini birbirinden ayrı olarak maddeler halinde listeleyin. Çözümü kolay gözükenlerden ve acil olanlardan başlayarak, her biri için uygulama planları belirleyin. Daha zor olanlar ve nispeten acil olmayanları ayrı bir liste olarak saklayın ve en az 48 saat geçene kadar, o listeyi bir çekmecede saklayın. Tüm maddeler için parçalar halinde çözüm önerileri belirleyip, her birini bir takvime yayın. Böylelikle göreceksiniz ki, “şu anda” üzerinde düşünmeniz gereken sorunların sayısı oldukça azalmış olacaktır.
Yapacağınız bazı küçük değişiklerin bile çok olumlu sonuçları olabildiğini göreceksiniz. Yeter ki, çözüme ve olumlu sonuca odaklanın ve harekete geçme inisiyatifini elinize alın: Sabahları daha erken kalkın. Kahvaltı yapmadan güne başlamayın. Bir gece önceden ertesi gün neler yapabileceğinizi hayal edin ve şartlanın ve kolay kalkmak için bir sebebiniz olsun. Sabahları alınan ılık bir duş günün iyi geçmesine çok olumlu katkı yapar. Erkekler) Traş olmayı ihmal etmeyin, iyi bir koku sürün. (Kadınlar) Günlük bakımınızı, özellikle saçlarınızı ihmâl etmeyin. Günlük işleriniz için önceden yazılı bir liste yapın ve yapılacakları sıraya koyun. Her bir madde için gerçekçi ve esnekliği olan süreler belirleyin ve yapamayacağınız yoğunlukta ve sayıda işleri listeye koymayın.
Sabah saatlerinde radyodan (ya da TV’den) günlük haber özetlerini dinlemeyi ihmâl etmeyin. Dünyadan haberdar olmak sizi kendi iç dünyanıza odaklanmaktan biraz uzaklaştırabilir. Ertelemeyin. Bir şeyi yapmak aklınıza geldiğinde, eğer zaman uygunsa onu yapın (ör, “çöpü dışarı çıkarmanız gerektiği” aklınıza geldi, hemen çıkarın; bir arkadaşınızı aramanız gerekiyor, hemen arayın). Aşırı miktarda kahve, kola ve çay tüketmemeye dikkat edin. Hedeflerinizi mümkünse küçültün. Çıtayı bir süreliğine aşağı indirmiş olmanız, bir sonraki seferde tekrar yükseltme şansınızı ortadan kaldırmaz. B planlarınız da olsun. İşler ters gidebilir. Alternatif planları vakit kaybetmeden hayata geçirirsiniz ve hem zaman kaybetmemiş olursunuz, hem de hayal kırıklığı ve üzüntü hissini daha az yaşarsınız.
Diğer insanlardan da destek almayı ihmâl etmeyin Diğer insanlardan da destek almayı ihmâl etmeyin. İnsanlarla birlikte çalışmak hem sosyal açıdan işlevselliğinizi artırır, hem de işbölümü yaparak pek çok iş yükünden kurtulursunuz. Bazen diğer insanlar sizin aklınıza gelmeyen ve sizin işinizi çok kolaylaştırabilecek önerilerde bulunabilirler. İşler yolunda gitmediğinde bir süre mola verin ve kendinize sorular sorun. Dışarıdan bir gözlemci gibi süreci inceleyin ve girilen yanlış yolları, eksik adımları ortaya çıkarın ve planınızı yeni duruma göre yenileyin. Her saniye bir saniye öncesine göre yeni koşullar ve olanaklar sunabilir. İnsanlara “hayır” demenizin gerekli olduğu zamanlar olabilir. Bireysel önceliklerinize yönelmeniz “bencil” olduğunuz anlamına gelmez. Haftanın belli günleri, günün belli saatleri için kendinize “hiçbir şey yapmama” ödevi koyun. Sadece 15 dakika bile olsa, o zaman size özeldir. Rüzgarın sesini dinleyin, bulutları seyredin, güzel yerleri düşleyin.
Günün belli saatlerinde müzik dinleyin Günün belli saatlerinde müzik dinleyin. İçinizden ne tür müzik dinlemek geliyorsa onu dinleyin. Hayatta en temel ihtiyaçlarımızın yemek, su ve hava olduğunu, diğer her şeyin aslında bir tercih unsuru olabileceğini, zorunlu olmadığımızı hatırlayın. Mesleğiniz dışındaki insanların gittiği kurslara (yabancı dil, resim, müzik, tiyatro vs.) kaydolun. Sizden farklı yaşam tarzları olan insanlarla tanışma şansınız olur ve bu da size farklı bakış açılarından bakabilme şansı verir. Spor yapın. Yürümek, koşmak, yüzmek, top oynamak iyi gelir. İçinizden geçenleri yazın, cümleler hâline getirmek kafanızı toparlamaya yardım eder. Başkalarına yardım edin. Birine maddi veya manevi destek olmak iyi gelir.
SEMİNERİMİZE KATILDIĞINIZ ve BENİ DİNLEDİĞİNİZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.