MADAMA (ses düğmesini açabilirsiniz)
O özgür havasıyla önümden bir vals yapar gibi geçmiş, beni fena etkilemiş, peşinden sürüklemişti. Az ötemde duruyordu, aşık olmuştum ona; ama başka dünyalardan olduğumuz belliydi. Nasıl yaklaşılabilirdi; nasıl ürkütülmez, bir fotoğrafı çekilebilirdi? Doğal sarışındı; makyajın “m”si yoktu ve bu haliyle çok güzeldi.
Sessizce yürüyor; sadece nefes sesimi duyuyordum. Yere yatıyor, timsah gibi sürünüyor, santim santim yaklaşıyordum. Yaklaşıyor, yaklaşıyor, yaklaşıyordum; artık nefes bile almıyordum.
Ve onu gördüm kameramda. Nefesimi boşuna tutmuştum; beni çoktaaan fark etmiş, izin vermişti yanına yaklaşmama. Kaçmayacaktı; başını sola çevirmiş, en güzel pozunu veriyordu uzun bacaklarıyla.
Başka dünyalardandık; tek kelime konuşmadan birbirimize bağlanmıştık. Aramızda yarım santim; göz göze fotoğraflar çekiyor, - hiçbir şeyin ortasında - bitmeye mahkum bir vals yapıyor, birlikte kanat çırpıyorduk.
Sonra; sonra vedalaştık. Uçtu; bir günlük özgür ömrü doluyordu.
konuşup anlaşamayanların, “kelebek etkisi”nde kalmayanların, kanatsız uzuuun yaşayanların dünyasına dönerken, kopya bir akşam daha başlıyordu… düş hekimi yalçın ergir 18/04/ müzik: waltz of the butterfly / seitkaliyev Hava kararıyordu;