İLETİŞİM Kendimizi anlatma ve karşımızdakini anlama çabası ile sözlü ya da sözsüz olarak kurulan ilişki biçimidir.
İLETİŞİMİN TEMEL KURALLARI -1- Zıtlaşmayın ve tartışmayın Dinlerken başka şeylerle uğraşmayın Konuşmayı yarıda kesmeyin Karar vermeye, yorum yapmaya zorlamayın Savunmaya geçmeyin; Sadece dinleyin Kişiler hakkında yorum yapmayın Saldırgan tavırlar takınmayın Duygularınızı gizlemeye çalışmayın Yargılamayın ve Eleştirmeyin Birisi ağlamaya başladığında tedirgin olmayın Anlatılanlara gülmeyin; utandırmayın Konuşmaları yarıda kesmeyin Çok fazla konuşmayın
İLETİŞİMİN TEMEL KURALLARI -2- Geribildirim verin Yumuşak bir sesle ve acele etmeden konuşun Göz teması kurun Gerçekçi ve belirli önerilerde bulunun Empatik, sabırlı ve kabul edici olun Basit ve anlaşılır bir dil kullanın Daha iyi anlamak için sorular sorun Çocukla yüz yüze konuşun gerekirse eğilin Uygunsa kişiye dokunun ve sarılın Dikkatli dinleyin ve dinlediğinizi davranışlarınızla belli edin Yeri ve zamanı uygun olduğunda şaka yapın ve gülümseyin Açık uçlu sorular sorun
İLETİŞİM ENGELLERİ İletişimde dinlemek ve anlamaya çalışmak yerine, hemen yargılamak, Tek bir olaydan giderek kişiyi tanıdığımızı düşünmek, Beklentilerimizin söyleneni yorumlamakta etkili olması, Kendimizi ifade etmekten kaçınmak,onun yerine anlaşılmayı beklemek, Konuştuğumuzda da herkesin bizim düşünce ve duygularımızı anlayıp onaylaması ve paylaşması gerektiğine inanmak, Kendi kişisel algımızı gerçekmiş gibi düşünmek.
Yargılamayın “Sen zaten hep böylesin” İstediğiniz gibi davranmadığında bu sizde öfke yaratabilir ve buna engel olamadığınız anda aklınıza gelen şeyleri söylemeye başlarsınız; biraz düşündüğünüzde nasıl farkında olmadan bazen yargılayıcı bir dil kullandığınızı görebilirsiniz. Öfkenizi kontrol edebilirseniz olayın birden fazla sebebi olabileceğini görme şansınız artar. Bu sayede ne siz yaptığınızdan dolayı pişmanlık duyarsınız ne de çocuğunuz “Ama ben bunu hakketmedim” hissini yaşamaz. “Sen zaten hep böylesin”
Çocuğun Üzerindeki Etkileri Çocuğun kendini yetersiz, değersiz ve aşağılanmış hissetmesine neden olabilir. Anne-babasının veya öğretmeninin olumsuz yargılarına hedef olmamak için çocuğun iletişimini kesmesine yol açabilir, Anne-babasının veya öğretmeninin yargı ve eleştirilerini gerçek olarak algılayabilir, Çocuğun benlik saygısını zedeleyebilir, Çocuğun da anne-babasını eleştirmesine ve karşılık vermesine neden olabilir.
Konferans vermeyin “Ben senin yaşındayken ne doğru dürüst oyuncağım vardı ne de böyle bilgisayar falan filan..Hiç kıymetini bilmiyorsun; halbuki biz....” En sevdiğimiz şeylerden biri kendi geçmişimizden bahsetmek: “Ben senin yaşındayken ne doğru dürüst oyuncağım vardı ne de böyle bilgisayar. Hiç kıymetini bilmiyorsun; halbuki biz....” Deneyimlerinizi çocuklarınızla paylaşmanız önemli ancak bunlar nasihat tarzında olduğu anda çocuğunuzun kapıları size kapanıyor ve iletişiminiz daha başlamadan bitmiş oluyor.
Çocuğun Üzerindeki Etkileri Çocuğa kendi sorunlarını kendi başına çözmede aciz olduğunu ima eder. Yetersizlik duygusu yaratabilir, Çocuğun sorunlarını bütün olarak düşünüp değişik çözüm önerileri geliştirip bunları denemesini engelleyebilir, Bağımlılık ya da direnme yaratabilir, Çocukta anne-babasının kendisini anlamadığı duygusunu oluşturabilir.
Örnek Olun ÇOCUKLAR KARŞILARINDA DAİMA ÖĞÜTLER VEREN İNSANLAR DEĞİL, O ÖĞÜTLERİ YAŞAYAN MODELLER GÖRMEK İSTERLER.
Tehdit etmeyin “Eğer dediğimi yapmazsan...” “Hele bir dediğimi yapma, ben bilirim yapacağımı sana!” ya da “Sınıfı geçmezsen tatil de yok!” veya “Dersini bitir yoksa televizyon yok!” gibi. Tehdit o an için çocuğunuzu sadece korkutmaya yarar; ama etkili olmaz çünkü “tehdit”tir. Söylediğiniz şeyi gerçekleştirmediğinizde de yaptığınız her türlü uyarının zamanla ciddiye alınma olasılığı düşer. En önemli nokta çocuğunuzla olan iletişim dilidir. Eğer ne istediğinizi ve bunu neden istediğinizi ona anlatır; beklentilerinizi onun potansiyeline göre belirlerseniz çocuğunuzun bunları yerine getirme olasılığı artar. “Eğer dediğimi yapmazsan...”
Çocuk Üzerindeki Etkileri Korku, boyun eğme yaratabilir, Söylenenlerin gerçekten yapılıp yapılmayacağını denemesine yol açabilir, Gücenme, kızgınlık ve isyankarlığa neden olabilir, İstenmeyen davranışı değiştirmemesine neden olabilir.
Sorgulamayın “Kim, nerede, nasıl, niçin, ne zaman, neden...” Onun hayatı hakkında bilgi sahibi olmanız çok önemli Arkadaşları kim; nerelere gider, neler yapmaktan hoşlanır? Ancak bunları öğrenmek için onu sorgulamamalısınız. Unutmayın niyetiniz “paylaşmak”. Eğer o anda size cevap vermiyorsa “Şu anda konuşmaya çok hazır değilsin; ama istediğin zaman ben seni dinlemeye hazırım” şeklinde karşılık vermeniz o anda hemen kapıları açmasa da ileride size geri dönecektir. “Kim, nerede, nasıl, niçin, ne zaman, neden...”
Çocuğu Üzerindeki Etkileri Çocuğu genellikle hayır demeye, yarı doğru cevap vermeye ya da kaçamak cevap vermeye yöneltebilir, Çocuğa kendisine güvenilmediği mesajını iletebilir, Çocuğa soruların nedeni açıklanmadığından çocukta korku ve kaygı yaratabilir, Çocuğun konuşma özgürlüğünü zedeleyebilir.
Teşhis koymayın “Bence sen...” Bir sıkıntısından, sorunundan bahsettiğinde hemen etiket koymayı, ne olduğunu bulmayı denemek yerine dinlemek ve kendisini ifade etmesine müsaade etmek daha uygun olacaktır. O anda ne hissediyor, ne yaşamış, neye ihtiyacı var, bunları anlamaya çalışın. “Bence sen...”
Çocuk Üzerindeki Etkileri Çocuğu korkutabilir ve kendisini engellenmiş hissetmesine neden olabilir, Çocuğun kendisini korumasız hissetmesine neden olabilir, Çocuk yanlış anlaşılma endişesi ile iletişimini kesebilir, Çocuğun başarısızlık ve yetersizlik duygusu hissetmesine neden olabilir.
Emir vermeyin “Ne diyorsam onu yap, soru sorma” Siz kendinizi düşünün, biri size emir verdiğinde ya da o tarzda konuştuğunda neler hissediyorsunuz? İstediğiniz şeyin nedenini açıklamanız çok önemlidir. “Ne diyorsam onu yap, soru sorma”
Çocuk Üzerindeki Etkileri Korku ve aktif direnç yaratabilir, Söylenenlerin tersini denemeye davet edebilir, İsyankar davranışlara ya da misillemeye yol açabilir, Çocuğun anne babasına karşı düşmanca duygular beslemesine neden olabilir.
Dinleyin Çocuklarınızın neler yaptığını, arkadaşlarının kimler olduğunu ve ilgilerinin neler olduğunu bilmek için düzenli olarak aile görüşmeleri yapın. Onu DİNLEYİN. İhtiyaçlarına karşı duyarlı olun ama aile içindeki liderliğinizi koruyun. İyi vakitleri paylaşın, problemleri beraber çözün. Madde kullanımına yöneltebilecek olan korkularını ve streslerini hafifletmek için onlarla ilgilendiğinizi göstererek güven verin.
NEDEN DİNLEMEYİZ ? Eğer karşımızdakinin ne söyleyeceğini biliyorsak (bildiğimizi zannedersek) dinlemeyiz. Hoşumuza gitmeyen bir şeyi duymak istemeyiz. Hoşlanmadığımız bir insanın söylediklerini dinlemekte zorlanırız. Karşımızdaki daha sözüne başlar başlamaz cevap hazırlamaya başladığımız için ne dediğini duymayız.
NASIL DAHA İYİ DİNLERİZ ? Konuşurken dinleyemezsiniz, konuşmayı kesin ve dinlemeye istekli olduğunuzu gösterin. Kendinizi konuşanın yerine koyun. Onun bakış açısını, tutumlarını değerlerini ve yaşını gözönüne alarak anlamaya çalışın. Onu daha iyi anlamak için sorular sorun. Dikkatinizi konuşulana verip duygularınızı kontrol etmeye çalışın.
ÇOCUKLARIMIZI DİNLERSEK: Çocuğun kelime hazinesi zenginleşir , düşüncelerini daha iyi ifade etmeyi öğrenir. Çocuğun sorunlarını; ağlama, öfke, saldırganlık yada içine kapanarak belirtmek yerine sözle ifade ederek rahatlamasını sağlar. Söyledikleri dinlenen çocuk kendini daha rahat ve huzurlu hisseder, bu da çocuğun kendine olan güven duygusunu artırır. Çocukla anne-baba arasında daha sağlıklı bir ilişkinin kurulmasını sağlar. Başkaları tarafından dinlenen çocuk, başkalarını da saygıyla dinlemeyi öğrenir.
Unutmayın! Yargılamayın Konferans vermeyin Dinleyin. Konuşun. Tehdit etmeyin Sorgulamayın Teşhis koymayın Emirler vermeyin Dinleyin. Konuşun. Örnek olun. Arkadaşlarını tanıyın. “Hayır” demesini öğretin Öğrenmesine yardım edin. Açık olun. Konuşmalarındaki sözel olmayan ipuçlarına dikkat edin. Alkol, sigara ve maddeler hakkında çocuğunuzla konuşun, konuşmak size zor geliyorsa çocuğun güvendiği ve değer verdiği bir diğer yetişkinden yardım alın. Maddelerle ilgili duyduğunuz sıkıntınızı, korkularınızı onunla paylaşın. Beklentileriniz çocuğunuzun yaşına ve yapısına uygun olsun, çünkü çocuğun karşılayamayacağı yüksek beklentiler, çocukta strese neden olur ve bu da madde kullanımına yönlendirebilir.
Sınırlar... Her çocuğun sınırlarını bilmeye ihtiyacı vardır. Sınırlar çocuğun kapasitesini aşmamalı. Koyduğunuz sınırlar açık ve anlaşılır olmalı. Kurallarınız çocuğa ne yapmamasını söylediği kadar ne yapması gerektiğini de söylemeli. Sınırlarınız geniş olsun ama bunları tutarlı ve “deliksiz” tutun. Çocuklar bazen neyi yapmalarının doğru olacağı konusunda karar vermekte zorlanırlar. Karar vermek için uyması gereken kuralları ve sınırlarını bilmeye ihtiyacı vardır. Beklentinizin aşırı olması çocuğun kendini başarısız hissetmesine sebep olur. beklentinizi potansiyelin altında tutmanız da kendine olan güvenini sarsabilir. “Odanı topla.” demekle “Her sabah kalktığında yatağını toplayıp gece yatmadan önce giysi ve eşyalarını dolabına kaldırmanı istiyorum.” demek arasındaki fark açık. Çocuk kendinden beklenenin ne olduğunu anladığından buna uymakta zorlanmayacaktır. “Caddede oynama” yerine “Oyun parkında oyna, cadde de değil” demek ona neyin yapılabileceğini söylediğinden sınırların daha anlaşılır olmasını sağlayacaktır. Sınırları koyarken çocuğu çok fazla sıkmamaya dikkat edin. Onun da kabul ettiği ortak bir çizgi yakalamaya çalışın. Eğer çocuk aynı kuralla ilgili her gün başka bir tutum görüyorsa bu hem sınırlara olan güvenini hem de ebeveynlerine duyduğu saygıyı yitirmesine sebep olacaktır. Bu yüzden anne babanın da koyulan kurallar hakkında hem fikir olması ve birbirinden farklı hareket etmemesi gerekir. Sınırları aşmasına bir kere bile izin vermeniz bu, sınırların delinebileceğini gösterir. Bundan sonra çocuk hep sınırlarını delmeyi deneyecektir.
Çocuklarımızın mutluluğu bizim mutluluğumuz, onların mutsuzluğu ise bizim mutsuzluğumuz olacaktır. İleride mutsuz bireyler olmak istemiyorsak, çocuklarımızı DİNLEYELİM VE SEVELİM.
daha güzel bir gelecek ve daha sağlıklı çocuklar istiyorsanız BİR IŞIK OLUN, yargıç değil; BİR ÖRNEK OLUN, eleştirmen değil; Ve BUNUN DOĞAL SONUÇLARINA İNANIN!...