İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKULTESİ

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKULTESİ
Advertisements

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKULTESİ
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKULTESİ
II.BÖLÜM GELİŞİM İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR
TED ANTALYA KOLEJİ REHBERLİK HİZMETLERİ.
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKULTESİ
Yrd. Doç. Hatice DEMİRBAŞ G.Ü.Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKULTESİ
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKULTESİ
ÇOCUKLARDA FİZİKSEL AKTİVİTE VE FİZİKSEL UYGUNLUK
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKULTESİ
TAHSİN YENTUR İLKOKULU
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKULTESİ
ÇANKAYA REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
BÖLÜM 1. BÖLÜM 1 Biyolojik, Bilişsel ve Sosyo-Duygusal Süreçler B) Gelişimin Doğası Biyolojik, Bilişsel ve Sosyo-Duygusal Süreçler Gelişim Dönemleri.
Okul Rehberlik Servisi
ANNE BABA TUTUMLARI Karatay Rehberlik ve Araştırma Merkezi.
TÜRKİYE’ DE YAŞLI İNTİHARLARI. Yapılan son sayımda elde edilen verilere göre Türkiye’ de 70 milyon 586 bin 256 kişi yaşamakta ve bunların % 7.1’ i 65.
PSİKOLOJİ EĞİTİM.
ÇANKAYA REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
ÇOCUKLARDA TİKLER İLKNUR NURKAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN VE REHBER ÖĞRETMEN
7-19 YAŞ AİLE EĞİTİMİ PROGRAMI
İLKÖĞRETİM ÇAĞI ÇOCUKLARINDA OKUL İÇİ ŞİDDETİN İRDELENMESİ: BİR ANKET ÇALIŞMASI Sözen S 1, Baysal SU 2, Ekizoğlu O 1, Tüzün B 1, Tüzün Ü 3 1 İstanbul Üniversitesi.
Çocuklarda Travma sonrası stres bozukluğu
PSİKOLOJİ İLE DİĞER BİLİM DALLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ
1. HAFTA: Özel Gereksinimli Bireyler
AKRANLAR, ROMANTİK İLİŞKİLER ve YAŞAM TARZLARI
BÖLÜM 11 ORTA ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE FİZİKSEL GELİŞİM.
BEYİN ve BİLİŞSEL GELİŞİM
BÖLÜM 5 CİNSİYET. BÖLÜM 5 CİNSİYET CİNSİYET Cinsiyet Üzerindeki Biyolojik, Sosyal ve Bilişsel Etkiler Cinsiyet Kalıp Yargıları, Benzerlikler ve Farklılıklar.
BÖLÜM 8 AİLELER. BÖLÜM 8 AİLELER AİLELER Ergenlerin ve Beliren Yetişkinlerin Ebeveynleriyle İlişkileri Aile Süreçleri Ergenlerin ve Beliren Yetişkinlerin.
BAŞARI ÇALIŞMA ve KARİYERLER
BÖLÜM 6 CİNSELLİK. BÖLÜM 6 CİNSELLİK CİNSELLİK Ergen Cinselliğini Keşfetmek Cinsel Tutum ve Davranışlar Ergen Gelişiminin Normal Bir Parçası Cinsellik.
ÖZÜRLÜLÜK(ENGELL İ )NED İ R? Bedensel, zihinsel ve ruhsal özelliklerinden belirli oranda fonksiyon kaybına neden olan organ yokluğu ve bozukluğu sonucu.
ERGENLERDE MADDE KULLANIMI VE Ş İ DDET. Madde kullanımı Gençler çok farklı nedenlerle madde kullanırlar. Ergenli ğ in hedefi güçlü bir kimlik oluşturmaktır.
ÇOCUK GELİŞİMİNE FARKLI BAKIŞ AÇILARI
ERGENLERDE MADDE KULLANIMI Sosyal Hizmet Uzmanı Ercan Mutlu
DİĞER TUTUMLAR.
BÖLÜM 7 AHLAKİ GELİŞİM, DEĞERLER ve DİN. BÖLÜM 7 AHLAKİ GELİŞİM, DEĞERLER ve DİN.
BÖLÜM 13 DEPRESYON VE İNTİHAR DAVRANIŞI. BÖLÜM 13 DEPRESYON VE İNTİHAR DAVRANIŞI.
BÖLÜM 9 DİKKAT VE AKTİVİTE BOZUKLUKLARI TANIM VE YAYGINLIK Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, dikkat ve aktivite bozuklukları için artık günümüzde.
BÖLÜM 5 Birey, Toplum ve Başkaları: Sosyal Beceriler.
ÇOCUK VE SUÇ.
Suç Olgusu, Nedenleri ve Sonuçları
ÖZEL EĞİTİME GEREKSİNİM DUYAN ÇOCUKLAR VE ÖZEL EĞİTİM
Özel Gereksinimli Öğrenciler ve Fen Öğretimi
BÖLÜM 2 NEREYE VARMAK ÜZEREYİZ: PROBLEM VE PROBLEMİN BÜYÜKLÜĞÜ.
Tik bozukluğu. Tik bozukluğu nedir? Tikler ani ve tekrarlayıcı kas kasılmaları sonucu yarı istemli bir şekilde ortaya çıkan hareket ve sesler olarak tanımlanabilir.
Anadolu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi,
Yrd. Doç. DR. Tülay KUZLU AYYILDIZ ERGENLİK DÖNEMİ SAĞLIK SORUNLARI
Yrd. Doç. Dr. Tülay KUZLU AYYILDIZ
İŞLEVSELCİLİK ÇOK ANLAMCILIK.
Sosyo-Kültürel Kuram Dr. Sadiye KELEŞ.
Erken Çocukluk Dönemi Fen ve Matematik Eğitimine Kuramsal Bakış
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü
ANA BABA VE ERGENLİK.
Kırsal Alanları Kentlerden Ayıran Farklılıklar Prof. Dr
Risk faktörleri-koruyucu faktörler perspektifi
GENÇLİK DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ
Sağlık Bilimleri Fakültesi
SOSYAL UYUM GÜÇLÜĞÜ OLAN BİREYLER. Tanım ve Sınıflandırma Sosyal Uyum: Bireyin aynı anda çevresindeki değişiklikleri algılaması, yeniliklere uyum sağlaması,
II.BÖLÜM GELİŞİM İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR. Kazanımlar Bu üniteyi tamamladığınızda aşağıdaki hedeflere ulaşmanız beklenmektedir: Gelişimle ilişkili olan.
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü
AİLEDE İLETİŞİM.
Erken Çocukluk Döneminde Sağlık Bilimleri Fakültesi
Sağlık Bilimleri Fakültesi
Spor hareketleri dönemi
Sunum transkripti:

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKULTESİ KRİMİNOLOJİ (II) SUÇ TEORİLERİ Prof. Dr. Adem Sözüer Dr. Tuba Topçuoğlu İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKULTESİ

GELİŞİMSEL YAŞAM BOYU TEORİLERİ Geleneksel olarak kriminolojideki suç teorilerinin çoğu statiktir ve bireyler arasındaki suç davranışındaki farklılıkları açıklamaya çalışmaktadır (örn: Sutherland’ın ayırıcı birliktelikler teorisi, Hirschi’nin sosyal bağ teorisi, gerilim teorisi, sosyal düzensizlik teorisi). Bazı suç teorileri doğası itibarı ile daha dinamik özellik taşırlar (örn: damgalama teorisi, sosyal öğrenme teorisi).

GELİŞİMSEL YAŞAM BOYU TEORİLERİ Ayrıca rasyonel seçim teorisi ya da rutin aktiviteler teorisi de zaten suçlular ile suç işlemeyenler arasındaki farkları değil; suçların neden meydana geldiğini açıklamaktadır. Sonuç olarak: Önceki suç teorileri çok fazla gelişimsel özellik taşımamakta ve gelişimsel yaşam boyu kriminolojisindeki önemli sorunlara pek değinmemektedir.

GELİŞİMSEL YAŞAM BOYU BULGULARI Daha önce yapılan gelişimsel araştırmalardan bilinen ve kabul edilen olgular (Farrington, 2003: 223-224): Suçluluğun en yaygın olduğu dönem ergenlik yıllarıdır (özellikle 15-19 yaş arası) (2) Suç işlemeye başlama yaşı 8-14 yaşları arasında, suç işlemeyi bırakma yaşı da 20-29 yaşları arasında zirve yapmaktadır. (3) Çocukluktan ergenlik yıllarına, ergenlikten yetişkinliğe doğru antisosyal ve suç davranışında ciddi bir devamlılık söz konusudur. (4) Kişi, suç işlemeye ne kadar erken yaşta başlarsa o kadar uzun bir suç kariyeri geliştirmekte ve göreceli olarak daha fazla suç işlemektedir.

GELİŞİMSEL YAŞAM BOYU BULGULARI (5) Suçlu nüfusun çok küçük bir bölümü (kronik suçlular) mevcut suçların büyük bölümünden sorumludurlar. (6) Suçlular, işlenen suçlarda uzmanlaşmamakta; onun yerine çok farklı türde suçlar işleyebilmektedirler. (7) Ergenlik yıllarına kadar işlenen suçlar genelde başkaları ile birlikte işlenirken; 20 yaşından sonra işlenen suçlar yalnız işlenmektedir.

GELİŞİMSEL YAŞAM BOYU TEORİLERİ Gelişimsel yaşam boyu kriminolojisi 3 temel sorunla ilgilenmektedir: Antisosyal davranış ve suçluluğun zaman içerisindeki gelişimi Farklı yaş dönemlerinde suçluluk için risk oluşturan etkenler Hayat olaylarının gelişim sürecine etkisi

GELİŞİMSEL YAŞAM BOYU TEORİLERİ Gelişimsel yaşam boyu alanındaki suç teorileri 3 grupta ele alınabilir: (1) Yaşam boyu görüşü (2) Örtük özellik görüşü (3) Yörünge yaklaşımı

YAŞAM BOYU YAKLAŞIMI Suçluluk, birçok bireysel özelliğin ve sosyal deneyimin etkisiyle şekillenen dinamik bir süreç olarak ele alınır. Yaşam içerisinde ilerledikçe kişinin deneyimleri ve maruz kaldığı etkiler değişmektedir. Bu da kişinin suç kariyerini ve davranışları sürekli değiştirecektir. Dolayısıyla; insan davranışını şekillendiren etkenler yaşam içerisinde sosyal etkileşimlere bağlı olarak değişim gösterecektir (örn: okul, çalışma hayatı, evlilik, çocuk sahibi olma).

YAŞAM BOYU YAKLAŞIMI Kişiler bu süreçlerde sorun yaşayabilir ve bazen normal geçişi zamanında gerçekleştiremez, bazen de erken yaşamak zorunda kalır. Tüm bu değişimler kişinin suç davranışını etkileyebilir. Bu yaklaşımda kişinin suç davranışı sabit değildir; yaşam içerisindeki deneyimlere, olumlu veya olumsuz geçişlere bağlı olarak değişebilir.

ÖRTÜK ÖZELLİK YAKLAŞIMI Bu yaklaşımda, insan gelişimi, doğuştan var olan ya da sonrasında erken çocukluk evresinde gelişen ve sonrasında sabit kalan bir eğilim tarafından şekillenmektedir. Bu eğilim her daim kişide var olur ve kişinin davranışını ve yaşamının alacağı yönü belirler. Bu eğilime sahip olan kişiler, yaşamlarının her döneminde suç kariyeri geliştirme noktasında yüksek risk taşıyacaklardır. Kişinin deneyimleri ve karşılaşacağı fırsatlar, her daim var olan bu eğilimin tezahürünü belirleyecektir.

ÖRTÜK ÖZELLİK YAKLAŞIMI Hirschi ve Gottfredson’un öz-kontrol teorisi bu bağlamda düşünülebilir. Aslında Farrington (2003)’a göre bu teori tam da gelişimsellik karşıtı bir teoridir çünkü önemli gelişimsel yaşam boyu konularına yönelmeyi ve hatta boylamsal çalışma yürütüp insanları zaman içerisinde takip etmeyi reddetmektedir. Öz-kontrol teorisine göre kişinin öz-kontrol düzeyi yaşamın erken evresinde belirlenmekte ve sonrasında ise büyük oranda sabit kalmaktadır.

ÖRTÜK ÖZELLİK YAKLAŞIMI Dolayısıyla, bu teoriye göre suçluluğun nedenleri her yaşta aynıdır ve de bunu belirlemek için kişilerin gelişimini zaman içerisinde takip etmeye gerek yoktur. Yani, bu görüşe göre insanların neden suç işlemeye başladığını, devam ettiğini ve bir süre sonra da vazgeçtiğini araştırmaya gerek yoktur; çünkü aslında suç kariyerinin bütün parametreleri kişinin öz-kontrol düzeyini yansıtmaktadır.

YÖRÜNGE YAKLAŞIMI Bu görüşe göre, suçlu nüfusu içerisinde birçok alt-grup vardır ve bu gruplar suç kariyeri geliştirme noktasında çok farklı gelişimsel yörüngeleri takip ediyor olabilirler. Bu görüşe göre, hem yaşam boyu görüşünün hem de örtük özellikler yaklaşımının geçerliliği olabilir. Dolayısıyla, farklı alt gruplarda kişileri suça iten etkenler, işlenen suçun türü ve sıklığı ciddi farklılık gösterebilir.

MOFFITT’İN GELİŞİMSEL TAKSONOMİSİ Moffitt, bu teorisinde yaş-ve-suç arasındaki çok iyi bilinen ilişkiyi açıklamaya çalışmaktadır:

MOFFITT’İN GELİŞİMSEL TAKSONOMİSİ Resmi suçluluk ve yaş arasındaki ilişki incelendiğinde şu bulgular ortaya çıkmaktadır: Suçluluğun yaygınlık ve sıklık oranları ergenlik döneminde en yüksek düzeyde. Yaklaşık 17 yaş civarında en üst düzeyde ve sonrasında erken yetişkinlik evresinde azalıyor. Fakat resmi istatistiklere dayanıldığı için yaş-suç eğrisinin sol tarafı sansürlü. Ancak gelişimsel olarak çocukları inceleyen çalışmalar göstermiştir ki antisosyal davranış aslında kişi ilk defa polis tarafından kayıt altına alınmadan çok daha önce başlamaktadır.

MOFFITT’İN GELİŞİMSEL TAKSONOMİSİ Moffitt, hem bu bulguları hem de gelişimsel araştırmalardan elde edilen şu bulguları açıklamak için bir taksonomi geliştirmiştir: (1) Antisosyal davranış, zaman içerisinde ciddi bir devamlılık göstermektedir. (2) Antisosyal davranışın yaygınlığı zaman içerisinde ciddi bir değişim göstermektedir; özellikle de ergenlik döneminde neredeyse 10 kat daha artmaktadır.

MOFFITT’İN GELİŞİMSEL TAKSONOMİSİ Bu modele göre toplumda 2 farklı türde suçlu grubu bulunmaktadır: (1) Sadece ergenlik döneminde suç işleyenler (2) Yaşam boyu istikrarlı suçlular Ergenlikte suç işleyenler Yaşam boyu istikrarlı suçlular

ERGENLİKLE SINIRLI SUÇLULAR Bu grup suçlu nüfusunun çoğunluğunu (~%90) oluşturmaktadır. Yaşamlarının sadece bir bölümünde—ergenlikte—suç işlerler; sonrasında antisosyal davranışları devamlılık göstermez. Bu grupta suçluluğun nedenleri daha çok ergenlik dönemi ile ilgili. Biyolojik yaşları ile sosyal yaşları arasındaki farktan dolayı rahatsızlık duyan bu ergenler, yetişkin rollerini elde etme konusunda «yaşam boyu istikrarlı suçlular» grubundaki akranlarını taklit ederek bu ikilemden kurtulurlar.

ERGENLİKLE SINIRLI SUÇLULAR Ancak bu çocukların antisosyal davranışları devamlılık arzetmiyor; çünkü yaşları ilerledikçe zaten yetişkin rollerini elde edebildikleri için antisosyal davranış için bir motivasyonları kalmıyor. Ayrıca diğer grup suçlularda olduğu gibi bu çocukların çeşitli nöropsikolojik sorunları olmadığından sosyal yatırımları ve dolayısıyla da suçluluğun devamında kaybedecekleri çok şey bulunmakta.

YAŞAM BOYU İSTİKRARLI SUÇLULAR Bu grup, suçlu nüfusun içinde bir azınlıktır (~%5-6); ancak mevcut suçların çok ciddi bölümünden sorumludurlar (~%50). Bu çocuklar, çocuklukta çok erken dönemde antisosyal davranmaya başlıyor ve sonrasında da devamlılık gösteriyor. Bu çocuklar gelişimleri süresince iki dezavantajlı duruma maruz kalırlar: doğuştan ya da erken çocukluk evresinde kazanılan nöropsikolojik bozukluklar ve suçun oluşumu açısından sorunlu sosyal çevre.

YAŞAM BOYU İSTİKRARLI SUÇLULAR Bu çocuklar okuma ve anlama güçlüğü, kendini sözlü ifade etme ve problem çözme becerisi eksikliği, dikkat eksikliği gösterir; hiperaktivite ve düşünmeden dürtüsel tepkiler geliştirirler. Bu çocuklar genelde destekleyici ailelerde dünyaya gelmezler. Ebeveynler de benzer özellikleri kalıtsal olarak taşıyabildiği gibi bu zor çocuklarla baş edebilmek için yeterli psikolojik ve maddi kaynaktan yoksundurlar. Çocukların biyolojik özellikleri ile sosyal etkenlerin etkileşimi sonucunda istikrarlı suçlu tipi oluşur.