Bir Motosiklet Yazısı: “Kanatlar” (Muzır Neşriyat) ses düğmesini (çok) açabilirsiniz.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
ses düğmesini açabilirsiniz
Advertisements

(ses düğmesini açabilirsiniz)
(ses düğmesini açabilirsiniz) OR’DA, BİR MAHALLE VAR UZAKTA…
- Para versen gitmem!...
NEVESER “Çaresiz”in Şarkısı ses düğmesinin açık olması gerekmektedir.
SON NEFESİME KADAR SEN…
ses düğmesini Murat Suyu’ndan da, Mavi Nil’den de duyulacak kadar açabilirsiniz SON ON BİR.
(ses düğmesini açabilirsiniz)
küçük bir internet masalı
“bizden” spor haberleri * ses düğmesini açabilirsiniz *
(ses düğmesini açabilirsiniz) Kağıtlara bakarak ciddi ciddi konuşmam mümkün değil söyleşilerde, hatta konuşmanın nereye gideceğini de bilmem. Ama bildiğim.
BOZKIR’A NİNNİ ses düğmesini açabilirsiniz Ali Demirsoy hocamızın göndermiş olduğu bu fotoğraftan müthiş etkilenmiştim.
Sen benimsin; bana aitsin... ses düğmesini açabilirsiniz.
tek çeker günlüğü ses düğmesini açabilirsiniz Niye bilmiyorum; ben bu “Motosiklet Günlüğü” filminden ve müziklerinden çok etkilendim, bu serseri yolculuğa.
(ses düğmesini açabilirsiniz) Birisi size derse ki:
Paris ve sen Yağmur yağıyor Bu sonbahar Eskiden olduğu gibi
onca gerçek; (ses düğmesini açabilirsiniz) onca düş varken…
Resim-iş dersi ses düğmesini açabilirsiniz.
Meksika'da Inka tapınaklarına ç ıkmak isteyen Avrupalı bir grup arkeolog, birka ç yerli rehberle yola koyuluyor. Dağın tepesindeki tapınaklara giden uzun.
(ses düğmesini açabilirsiniz) ilk damla en büyüğüdür.
SARILMAK ses düğmesini açabilirsiniz İkiye ayrılır Yeni Türkü’nün Vira Vira albümünün şarkıları: aşırı güzel olanlar ve aşırı berbat olanlar. Her nedense.
Ağlarsam sesimi duyar mısınız
Zor elde ettiklerinizin kıymetini bilirsiniz; bu küçük öykümüz de, bir zor elde edişle, bir kıymet bilişle ilgili... (ses düğmesini açabilirsiniz)
“Sonsuza Dek” sesli.
İnsan ne kadar az düşünürse o kadar çok konuşur....
ses düğmesini açabilirsiniz RAMAZAN GÜZELDİR.
ses düğmesini açabilirsiniz ilerlemek için ‘mouse’u tıklayınız.
müzik: sonsuza dek (‘sonsuza dek aşık, sonsuza dek genç’ müzikalinden)
ANNEYE NİNNİ (bütün anneler bebektir) Bugün sonucu içimizi rahatlatan bir anjiyo yapıldı anneme. Henüz icat olmamış bir alet ile bakılsaydı, aslında.
Kızılderililer ilk defa bir at gördüklerinde,
KİBRİT ÇÖPÜ TARPAN ses düğmesini açabilirsiniz
Can Baba’nın anısına, saygıyla...
(ses düğmesini açabilirsiniz)
ALÇAKLIK KORKUSU (sesli). ALÇAKLIK KORKUSU (sesli)
KALANIN ARDINDAN (sesli) Hep birlikteydik, masmaviydi hava; ne çok seviyordu herkes birbirini. Gitara yeni başlamıştım; çalacaktım ama utanıyordum.
ses düğmesini açabilirsiniz
Bu akşam Bourbon Caddesi’nde bir Ay var. Yüzler görüyorum soluk lambanın altından geçerlerken. Bu çağrıyı izlemekten başka seçeneğim yok. Parlak ışıklar,
(sesli).
Üzerinde kuğu resmi olan, masmavi bir uçan balonum vardı.
KISKIVRAK (ses düğmesini açabilirsiniz) Kıskıvrak yakalanmışsın; gıyabi tutukluluğun vicahiye dönüşmüş doğumunla. Hep seçememiş, seçilmişsin ömrün boyunca.
(ses düğmesini açabilirsiniz)
birlikte yaşlanıp, (ses düğmesini açabilirsiniz) birlikte ölebilmek…
ANKARA’NIN MAHZUN BANLİYÖ İSTASYONLARI (Doğu Yakasının Hikayesi) (sesli)
bir mesai sonrası ses düğmesini açabilirsiniz Son hastam da, sevgili asistanım da gidiyor, kalıyormuşum bir başına, eski bir apartmanın zemin katında.
ses düğmesini açabilirsiniz seksen iki yılda; açık alınla... Bir kutlama kartı geldi Korkut’tan; yani evvel zaman, kalbur saman içindeki, “bizim.
iş’te keyif… 1990 sevgili kızıma; iş yaşamının kapısında,
bir tatlı huzur (sesli) DİZİDE, TARTIŞMADA, TRAFİKTE, TELEFONDA, İŞTE, OKULDA, TOPLANTIDA, ALIŞVERİŞ KUYRUĞUNDA; HANGİ KAPIYI ÇALSAN, BURUK ACI GİBİ.
MADAMA (ses düğmesini açabilirsiniz) O özgür havasıyla önümden bir vals yapar gibi geçmiş, beni fena etkilemiş, peşinden sürüklemişti. Az ötemde duruyordu,
yumurtanın hep sarısı, hep beyazı bildiklerimiz; ya olmazsa olmaz mavisi?? sesli.
FRAGMAN ses düğmesini açabilirsiniz.
mazeret ses düğmesini açabilirsiniz bir fotoğraf makinasının, cepte beş kuruş parasının, aydınlık bir geleceğinin olmayışı da, Değil bir "makro" objektifinin;
(ses düğmesini açabilirsiniz) PROFESYONEL Léon, hayatımın filmlerindendir.
ses düğmesini açabilirsiniz
ses düğmesini açabilirsiniz
ses düğmesini açabilirsiniz ilerlemek için sadece ‘mouse’u tıklayınız.
(ses düğmesini açabilirsiniz) son babalar son patronlar son kuşlar.
ses düğmesi açık olmalıdır ŞAİR Ödü patlıyordu ama sormalıydı, karnı acıkmıştı ve karısı kendini odaya kilitlemiş, aşk şiirleri yazıyordu. Usulca tıklattı.
ses düğmesini açabilirsiniz Bir sararmış fotoğraftayız.
denizin arnavut kaldırımına; (ses düğmesini açabilirsiniz)
ses düğmesini açabilirsiniz ilerlemek için sadece “mouse”u tıklayınız.
ses düğmesini açabilirsiniz 18 aralık 2009 Cuma - 20:00 o kamyonun kasasında olabilmek.
ses düğmesini açabilirsiniz - ilerlemek için mouse’u tıklayınız.
MASAÜSTÜ ARKA PLANI (ses düğmesini açabilirsiniz)
Balta çıkmamış bir ormanın, yalnız ağaçlarına... (ses düğmesini açabilirsiniz)
GÜNDÜZ MASALI 1. Masal: binBİR GECElik MASALI masal - (sesli) devam etmek için düğmeye.
fısıltıyla da olsa çok sesli + 1 çok başka şeyler olmalıyken “çekinilecekler”, “sonra ne derler?”ler, “uymaman gereken!”ler; ardına dek açılmış kollarla.
SAVAŞ ÖLÜM YANGIN ŞİDDET DEPREM.
YönlerİMİZ K D B BİLGİ YUVAMIZIN KUZUCUKLARI G.
NEFSİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR
Sunum transkripti:

Bir Motosiklet Yazısı: “Kanatlar” (Muzır Neşriyat) ses düğmesini (çok) açabilirsiniz

Bir “Dr. Jekyl ve Mr. Hyde” yazısı bu. Önce, o cumartesi’den, o 15:00’e kadarki yoğun şekilde: Dr. Nuri Danışman’dan (Jinekolog), Dr. Kürşat Teker’den (Ortopedist), Dr. Yalçın Ergir’den (Ortodontist), o 15:00’den sonraki, o kuş gibi: Nuri’den, Kürşat’tan, Yalçın’dan, o özgürlüğe kaçanlardan bahsetmek istiyorum; ardından da “kanat görselleri”ni paylaşıyorum... (Muzır Neşriyat)

Müthiş paraların harcandığı Amerikan Sinema Endüstrisi’nde, 1969’da son derece hesaplı bütçeyle çekilmiş bir “yol”, bir “özgür ruh” filmi kavramları alt üst etmişti. Endüstrinin ilk 100 filmi arasında yer alarak, bir değişim dönemine silinmez damgasını vurmuştu: Easy Rider.

Bu filmde, motorlarıyla bomboş yolarda alıp başını gidenleri – “İliklerine Kadar Tutuklu Ruhlar İmparatorluğu”nda, özgürlüğe kanat çırpan o Demir Atlılar’ı seyredip de, fonda çalan Jimmy Hendrix’i dinleyip de, ayakları, akılları bir karış yerden kesilmemiş olan azdır herhalde.

Motosiklet tehlikelidir. Bir kaza esnasında kaporta bedendir. Tamam; ama bundan sonra yazacaklarım, yazmam gerekenler değil, yazabilmek için can attığım hislerdir. “Sizi örnek alıyor…” dedikleri çocuk hastalarımın değil, 77 yaşından büyüklerin okuması gerekmektedir. Evet, motosiklet tehlikeli olabilir; AMA, müthiş bir özgürlüğün, düşlerde değil - düşülmüş yollarda kanat takmanın ta kendisidir.

Motosikletle gece gitmek de, gündüz gitmek de, gün doğarken gitmek de, gün batarken gitmek de, güneşte gitmek de, yağmurda gitmek de, asfaltta gitmek de, toprakta gitmek de, ya da “motosikletle gitmek”, muhteşem bir keyiftir. Hele yan aynadan gözlerini gördüğün sevgi’nin, her yerde seninleyim’in sımsıkı beline sarıldığı bir yolculuk - Sfenks gibi bir suratla yan yana oturulmuş dört çeker yolculuğundan daha paha biçilmezdir. Bir insanın mesleği ağır sorumluluklar getirebilir; o bedenin, o ellerin, perinatolojide, endoskopik cerrahide, maloklüzyonların incecik tellerle tedavilerinde sapasağlam olması gerekebilir. AMA zorunlu olmasa da, bir Mesleki Manevi Sorumluluk Sigortası gereklidir. Bedenler, içlerindeki ruhlar özgürken, ya da bedenler ruhlarının içindeyken üretkendir. Köşeye sıkışmış ruhlardan bir hayır gelmeyeceği bellidir. Motosiklet alınabilecek en hesaplı, bir litre benzinle en uzağa gidilebilecek, her yere park edilebilecek, yolda gerekenden on beş misli fazla yer işgal etmeyecek, lastiğinden, bujisine en az masraf yapılabilecek bir araçtır. Rüzgardan bir denizde, insanın iki kolunu kanat gibi iki yana açmak isteyeceği, binmeyen birisine tarif de, izah da edilemeyeceği, bir kere binenin, artık iflah olamayacağı bir attır.

O adrenalinle üçünüz de motorunuzda ayağa kalkıp kilometrelerce o şekilde gidebilir, karşıdan uyuklaya, uyuklaya gelen otobüs şoförünün gözlerini fal taşı gibi açtırabilirsiniz. Sonra önce iki eli bırakıp, ardından kolları kanat çırpar gibi bir aşağı bir yukarı sallayarak yine kilometrelerce yol alabilirsiniz. Ve içeriden bir bardak su getirmeye üşenen ezelden beri yaşlılar kampına geri döndüğünüzde, sonsuza bir gün daha, biraz daha gençleşmiş olarak, yorulmuş değil, görünmez bir dinamo tarafından yaşam enerjisiyle şarj olmuş olarak varırsınız. Ezelden beri yaşlı değilseniz, sonsuza kadar genç kalabilirsiniz. Sizin gibi hissedenlerle bir yabancı film karesinde değil, ta kendi yaşam sahnenizde yol alabilirsiniz. Gündüz gece, sonra gece gündüz olurken, yüzünüzde alev alev rüzgar, “polen filtresiz” aracınızda tozu dumana katabilinirsiniz.

Tabii hiç dönemeyebilirsiniz de; ama bu uçuşu yaşamadan, her daim o üçlü koltukta, o ekran karşısında emniyetten patlayabilirsiniz de. Neredeyse tümü “alınmasa da olur”larla dolmuş market arabalarını iterken, bedavaymış gibi sağa sola şifrenizi tuşlarken, “böyle gidebilme”nin büyüsünü asla bilemeyebilirsiniz de. Bir tehlikeye bu kadar övgüye kızabilirsiniz de; hem de böyle gidenler dönemeyebilse de, hiç gitmeyenlerin zaten dönemeyeceğini bile bile… düş hekimi yalçın ergir (kamera, katran ve tüy) (müzik: the weight – easy rider soundtrack) (özür ve hep sevgilerimle)