KLASİK DEMOKRASİ Eski Yunan şehir devletlerine dayanır. En iyi uygulayıcısı ve o dönemde en güçlü şehir olan Atina’dan dolayı Atina demokrasisi olarak da adlandırılır. Devlete ait her türlü egemenliğin millete ait olduğunu savunan modeldir. Klasik demokrasi bir diğer ifadeyle Atina demokrasisi, kitle toplantısı yoluyla yönetim anlamına gelir.
Klasik demokrasi üç bölüme ayrılmaktadır: I-Doğrudan doğruya demokrasi II- Yarı doğrudan demokrasi III-Temsili demokrasi
Doğrudan doğruya demokrasi; eski Yunanlılarda uygulanan tarihi bir sistemdir. Buna göre, halk toplanarak topluca yönetim şekline katılır. Bugün bu sistemle idare, İsviçre’nin küçük kantonlarında vardır.
Yarı doğrudan demokrasi, bu sistemde, gerçek yönetim halkın seçtiği temsilciler de olmakla beraber, yerine göre halk da, referandum, plebisit(halk oylaması) ve "kanunları veto" usulleriyle yönetime iştirak etmektedir. Yine bu sistem İsviçre’de en geniş şekliyle uygulanmaktadır.
Temsili demokrasiye gelince, bu sistemde, hakimiyetin millete ait olduğu prensibi vardır. Yönetim milletin seçtiği temsilciler tarafından ve anayasaya uygun olarak yürütülür. Temsili demokrasiler, hükümet şekillerine göre, "Parlamenter Sistem", "Meclis Hükümeti Sistemi" ve "Başbakanlık Sistemi" gibi değişik hükümet şekillerine ayrılır. Fakat hepsinde temel esas, devletin, halkın seçtiği ve milleti temsil etmekte olan temsilciler tarafından idare edilmesidir. Bu sistem, kaynaklarını, tabii hukuk ve içtimai mukaveleden alır. Hukuk literatüründe bunların da temsilcileri; Hobbes, Locke, Montesquieu ve Rousseau’dur.
Klasik demokrasinin özelliği, vatandaşlarının siyasi sorumluluklara geniş çapta katılma isteğinin bulunmasıdır. Tabi bunun en önemli nedeni, demokrasiye zıt bir şekilde uygulanan kölelik sistemidir. Böylelikle oy verme hakkına sahip Atina doğumlu 20 yaş üstü tüm erkeklerin günlük hayattaki sorumluluklarının çok büyük bir kısmını kölelerin sırtına yüklemiştir. Bununla beraber kadınların, şehirli olmayanların ve kölelerin oy kullanma hakkı yoktu.
Bu model o dönemde Rousseau ve Marx gibi sonraki dönem düşünürleri üzerinde büyük etki bıraksa da modern dünya da çok sınırlı bir uygulama alanı mevcuttur. Belli başlı tüm kararlar, bütün vatandaşların üye olduğu Meclis veya Ecclesia tarafından alınıyordu. Bu meclis senede en azından 40 defa toplanırdı. Tam zamanlı olarak çalışacak kamu görevlilerine ihtiyaç duyulduğunda, bütün vatandaşları temsil eden küçük bir örnek olmaları için bu görevliler kur'a usulüyle veya dönüşümlü olarak seçiliyorlardı ve mümkün olan en geniş katılımın sağlanabilmesi için görev dönemleri kısa tutuluyordu.
Meclis'in yürütme veya idare komitesi olarak faaliyet gösteren ve 500 vatandaştan oluşan bir Konsey vardı ve 50 kişilik bir Komite de bu Konseye teklifler hazırlardı. Komite Başkanlığı görevi sadece bir günlüktü ve hiçbir Atinalı bu onura hayatında bir defadan fazla kavuşamıyordu. Bunun tek istisnası, çalışma ve tecrübeye duyulan ihtiyaçtan dolayı, diğer kamu görevlilerinden farklı olarak on generalin yeniden seçilmesinin mümkün olması durumuydu.
Atina demokrasisini bu kadar dikkate değer kılan özelliği, onun vatandaşlarının siyasi aktivite düzeyleriydi. Vatandaşlar sadece Meclis'in düzenli olarak gerçekleştirilen oturumlarına katılmakla kalmıyorlar, geniş topluluklar halinde kamu görevlerinin ve karar verme sürecinin sorumluluklarını üstlenmeye hazır görünüyorlardı.
KLASİK DEMOKRASİ’YE ELEŞTİRİLER Bu demokrasi şeklinin en etkili çağdaş eleştiricisi, filozof Eflatun'du. Eflatun, halk kitlelerinin kendi adlarına kendilerini dirayetli bir şekilde yönetmeleri için ne yeterli bilgiye ve ne de gerekli tecrübeye sahip oldukları fikrinden hareketle siyasi eşitlik fikrine saldırdı. Onun Devlet'inde geliştirdiği çözüm, yönetimin bir bilge krallar, yani Koruyucular sınıfının elinde olmasıydı ve onların yönetimi bir tür aydınlanmış diktatörlük anlamını taşıyacaktı.
Klasik demokrasinin en büyük eksikliği, siyasi faaliyette görev alan kitleleri sınırlamasıydı. Başta da söylediğimiz gibi belirli zümrelerin özellikle kadın ve kölelerin siyasi hakları yoktu. Bu anlamda klasik model, gerçekte demokratik idealin tam zıddı olarak görülebilir. Günümüzde klasik model New England (ABD) ve İsviçre’nin küçük kantonlarında canlılığını korumuştur.