10. KONU: YAYGIN BENZEN TÜREVLERİ
AROMATİK BİLEŞİKLER Aroma sözcüğü Latince’de hoş koku demektir. Aromatik terimi buradan gelmektedir. Aslında aromatik bileşiklerin hepsi hoş kokulu değildir. Aromatik bileşiklerin temel çıkış maddesi benzendir (C6H6). Aromatik bileşik denince; benzen ve türevleri anlaşılır. Halkalı bileşiklerdir; ancak her halkalı yapıdaki organik madde aromatik değildir. Aromatik maddelerin özellikleri şöyle sıralanabilir:
Benzen halkasında 6 tane karbon atomu birbirlerine halka şeklinde bağlanmışlardır, dolayısıyla aromatik bileşikler en az 6 karbonludur. Karbonlar arasında bir atlayarak çift bağ vardır. Her karbon atomuna bir hidrojen bağlanmıştır. Esasında karbonlar arasındaki bağlar hem tekli hem de çiftli bağdır. Bu yapıya rezonans yapı denir. Benzenden bir hidrojen çıkarılmasıyla oluşan radikale fenil adı verilir.
Benzen; yapısında çift bağ olmasına rağmen, katılma tepkimesi vermeye elverişli değildir. Kararlı bir yapısı vardır. Yer değiştirme reaksiyonları verir. Benzen halkasına iki grup bağlanırsa üç değişik izomer oluşur. Bağlanan iki grup en yakın konumdaysa (ardışık karbonlara bağlı ise) orto, iki grup arasında bir karbonluk ara varsa meta, iki grup arasında iki karbonluk fark varsa para izomerleri olarak adlandırılır.
Benzen halkasına birden fazla aynı grup bağlandığında adlandırma numaralamayla da yapılabilir. Benzen halkasına bağlı olan atom ya da grupların öncelik sırası vardır. Benzen halkasına birbirinden farklı gruplar bağlandığında; önceliği olan atom ya da grubun bağlı olduğu karbon atomuna 1 numara verilir.
KEKULE (1829–1896)’NİN RÜYASI VE BENZEN HALKASININ KEŞFİ Kekule’nin rüyasındaki gibi sadık rüyalarla ortaya çıkan bilimsel buluş ve keşifler, hem ruhun hem de kaderin varlığına delil teşkil eder. Birçok keşif ve buluşun temelinde sadık rüyada verilen mesajlar vardır. Friedrich August Kekule, Alman kimyacıdır. Şöyle bir rüya gördüğünü anlatıyor:
“Sandalyemi ateşe doğru çevirip uyuklamaya başladım “Sandalyemi ateşe doğru çevirip uyuklamaya başladım. Atomlar gözümün önünde zıplayıp duruyordu. Küçük atomlar mütevazı bir tavırla arka plana çekilmişlerdi. Küçük atomlardan başka daha büyük şekiller de görüyordum. Yılana benzer hareketlerle eğilip bükülen uzun zincirler vardı. Birden yılanlardan biri kendi kuyruğunu ağzına aldı ve bu halka, alay edercesine gözlerimin önünde döndü. Yıldırım hızıyla uyandım.”
Kekule’nin rüyası, Bilim ve Teknik Dergisi’nin Ağustos 1972 sayısının 8. sayfasında “Rüya Görerek Başarıya Ulaşın” yazısında yayımlanmıştır.
KEKULE’NİN RÜYASINDA BENZEN HALKASINI KEŞFETMESİ BİR ANDA ULAŞILAN BİR BAŞARIDIR İlmî çalışmalarda başarıya ulaşmada iki yol vardır: Birincisi; düşünmek, ezberlemek, fikri çalıştırmaktır. Bu; zamanla olanıdır.
İkincisi; sezgi adını verdiğimiz bir anda ulaşılan başarıdır İkincisi; sezgi adını verdiğimiz bir anda ulaşılan başarıdır. Bu da iki kısımdır: Birisi kesbî ilhamla olanı, diğeri o branşta çalışmadan ilhamla olanıdır. Kesbî ilhamla olanı; çalışmakla, tecrübeyle ama çalışmanın sonucunda değil de farklı bir zamanda elde edilenidir. Rüyada Kekule’nin benzen halkasını keşfetmesi, Bohr’un atom modelini bulması buna örnektir.
Bir anda ulaşılan başarının ikincisi, o branşta çalışmadan gelen ilhamdır. Herkes potansiyel olarak buna açık var edilmiştir. Bu yolda; peygamberler, doğruluktan şaşmayan akıl sahipleri ve temiz duygu, temiz düşünce taşıyan kalp sahipleri vardır. Bu başarı; mevhibeiilahiye olarak verilir.
Bazı Benzen Türevleri FENOL (HİDROKSİ BENZEN) Fenol zayıf asit özelliği gösterir. Sulu çözeltisi FeCl3 ile mor renk verir. Bu fenolün tanınma reaksiyonudur. Fenol formaldehit ile polimerleşerek plastik oluşturur.
BENZOİK ASİT Alifatik asitlerin özelliklerini gösterir. Benzil alkolün iki derece, benzaldehitin bir derece yükseltgenmesinden oluşur.
BENZALDEHİT Benzil alkolün bir derece yükseltgenmesinden oluşur. Aldehitlerin özelliklerini taşır. Bir kademe yükseltgendiğinde benzoik asit oluşur. Fehling çözeltisine etki etmez, amonyaklı gümüş nitrat çözeltisine zor etki eder. Zayıf indirgendir.
NİTRO BENZEN Benzenin derişik HNO3 ve derişik H2SO4 çözeltileri karışımı ile tepkimeye sokulması sonucunda; –NO2 grubu benzen halkasına bağlanır. Toluenin 3 kere nitrolanmasıyla kuvvetli bir patlayıcı olan trinitro toluen (TNT) elde edilir. Trotil adıyla top mermileri, deniz ve kara mayınlarını doldurmakta kullanılır.
BENZİL ALKOL Aromatik bir alkoldür. Alifatik alkollerin özelliklerini gösterir. Bir kademe yükseltgendiğinde benzaldehit, iki kademe yükseltgendiğinde benzoik asit oluşur. Benzil alkol Na ve K gibi metallerle H2 gazı çıkarır.
ANİLİN Aromatik bir amin bileşiğidir. Zayıf baz özelliği gösterir. Benzen halkasına amino grubu ( –NH2) doğrudan bağlanamaz. Bu nedenle amino benzen (anilin) nitro benzenin indirgenmesinden elde edilir.
ÇETE, MAFYA, ÖRGÜT GİBİ MENFAAT ŞEBEKELERİ VE ŞER ODAKLARI KULLANACAKLARI ADAMI NASIL İNTİHAR KOMANDOSU YAPIYORLAR? Bu işi yapan terör örgütleri önce LSD ile kullanacakları adamın düşüncelerini boşaltırlar, beyinlerini yıkarlar. Sonra kişiyi konuşturarak telkinde bulunmaya hazır duruma getirirler.
Daha sonra hipnoz vb. yollarla belirli hedefe yönelik propaganda ile kişinin beynini yeniden doldururlar. Son olarak ecstasy (ekstazi) vb. haplarla 8–10 saat sürecek bir eyleme, bir takım kötü amaçlara yönlendirirler. Hatta onları intihar komandosu bile yapabilirler. LSD ve ecstasy (ekstazi) haplarını kişiye fark ettirtmeden çaylarının içine katarak içirirler. Bu nedenle insan uyanık olmalıdır.
HİPNOZ EDİLEREK KULLANILAN KİŞİ SORUMLU MUDUR? Hipnoz konusunda da gözü açık olunmalıdır. Her insanda, dilediği gibi hareket edebilme ihtiyarından insana verilmiş az bir parça vardır. İrade de dediğimiz bu az kısım, insandaki serbest hareket edebilme isteğidir. Başka bir ifadeyle insanın arzularındaki az bir serbestliğidir.
Hipnoz edilip kullanılan kişi, telkinleri kendi isteğiyle dinleyerek kötü bir işe alet olmuştur. Hipnoz edilerek kullanılan kişi bu sebeple sorumludur. İnsan; çete, mafya, örgüt vb. menfaat şebekelerine alet olmayacak kadar yüksek sorumluluk duygusuna sahip olmalıdır. Ancak böylece bu çeşit istismarın önüne geçilebilir. Şer odakları kullanacakları adam isterler. Yüksek mesuliyet duygusu taşıyanlar kullanılmazlar.
İnsandaki irade insana, mesuliyetten kurtulmamak için verilmiştir İnsandaki irade insana, mesuliyetten kurtulmamak için verilmiştir. İradenin bu az kısmı insana; “Sorumlu ve mükellefsin.” der.
LSD LSD, hem halüsinasyon yapan (halüsinojen madde) hem de ruhi ve fiziki alışkanlık meydana getiren uyuşturucu bir maddedir. “D–liserjik asit dietilamit (D–lysergic acid diethyl amide)” uluslararası kimyasal adıdır. Halüsinasyon yapıcı bu çeşit uyuşturuculara psikodelik madde denir.
Psikodelik maddelere LSD, phencyclidine (fensiklidin) ve meskalin örnek verilebilir. LSD, 1964 yılına kadar casuslar, gizli servisler ve yeraltı örgütleri tarafından düşünceleri anlamak ve değiştirmek için kullanılmıştır. 1964'te Helsinki Antlaşması ile insanlar üzerinde bu çeşit maddelerin kullanımı yasaklanmıştır. Gizli servislerin LSD kullanımı böylece resmen sona ermiştir.
Günümüzde resmen yasak olmasına rağmen yasa dışı olarak çete, mafya, örgüt gibi menfaat şebekeleri ve şer odakları tarafından hâlen kullanılmaktadır. Bir kişinin yiyecek ve içeceğine bu türden maddeler koyarak onun sergileyeceği tavır, davranış ve söyleyeceği sözlere dayanarak sonuçlar üretmek bilimsel açıdan kabul edilemez. LSD, yasa dışı kullanılır.
ECSTASY (EKSTAZİ) Ecstasy (ekstazi), yasa dışı sentetik bir maddedir. Günümüzde ecstasy (ekstazi), eski morfinmanlar ve yasa dışı örgütler tarafından kullanılmaktadır. 3,4–metilendioksimetamfetamin kimyasal adıdır. 3,4–metilendioksimetamfetamin, kısaca MDMA olarak yazılır.
Yasa dışı üretilen ekstazi hapının içeriğinde ek madde olarak kafein ve kokain de vardır. Ecstasy (ekstazi), vücutta serotonin maddesinin salgılanmasını sağlar. Serotonin, mutluluk meydana getiren bir maddedir. Serotonin, mutluluk anında beynin arka kısmında bulunan beyin sapındaki sinir uçlarından salgılanır.
Ecstasy (ekstazi) hapının yutulması suretiyle salgılanan serotonin sahte bir neşe sağlar. Hapı yutan kişi saatler boyunca hiper aktif ve uyanık olur. Hap, dikkati olağanüstü derece arttırır. İnsan kendisini güçlü ve enerjik hisseder. Bütün bu etkiler ecstasy (ekstazi) hapının, serotonin maddesinin bütün depolarını boşaltması suretiyle olmuştur. Vücudun dengesiyle oynanmıştır. Vücut, oyuncak değildir.
Ertesi gün bir adet daha ecstasy (ekstazi) hapı almadan, kişi kafasını kaldıramaz. Hapın etkisi geçtikten sonra ise aşırı yorgunluk ve tahmin edilemeyecek derecede bitkinlik görülür. Hap almadığı anda kişi aşırı karamsar olur (ruhsal etki). Bu nedenle kendisini hap almaya mecbur hisseder. Kişi hap aldığı zamandaki gibi hep enerjik kalmak için hapı tekrar tekrar istemeye başlar (fiziksel etki).
Zanneder ki hapı alınca mutlu olacağım Zanneder ki hapı alınca mutlu olacağım. Ne yazık ki vücutta serotonin kalmamıştır. Organizmanın dengesi bozulmuştur. Hapı almasına rağmen mutlu olamaz. Yapılacak bir şey kalmamıştır. Kişi kendisine, geriye dönüşü olmayan büyük bir zarar vermiştir. Ecstasy (ekstazi) hapı, kısa sürede ciddi bağımlılık yapar. Uzun süre kullanan bağımlı kişilerde zaman içinde ölümler görülür. Bazı kişilerde ilk kullanımda ani ölüm riski dahi söz konusudur.
Şayet kullanan kişide intikam ve nefret hissi varsa bu his açığa çıkar Şayet kullanan kişide intikam ve nefret hissi varsa bu his açığa çıkar. Ecstasy (ekstazi) hapı, aşırı güven ve kontrolsüz cesaret de oluşturur. Kişi ölümü göze alarak gösterilen hedefe yönlendirilebilir. Ecstasy (ekstazi) hapının bu etkisini bilen çete, mafya, örgüt gibi menfaat şebekeleri ve şer odakları bu etkiyi terör maksadıyla kullanırlar. Kullandıkları adamı 8–10 saat sürecek bir eyleme ve bir takım kötü amaçlara yönlendirirler. Hatta onları intihar komandosu bile yapabilirler.
Ecstasy (ekstazi) hapının toleransı yok denilebilecek kadar azdır Ecstasy (ekstazi) hapının toleransı yok denilebilecek kadar azdır. Tolerans; hoşgörü, müsamaha demektir. Ecstasy (ekstazi) hapının toleransının zayıf olması, kullanmaya başlayanların geriye dönüşü çok zor olan bir yola girdikleri anlamını taşır. Mutluluk hapı, mutluluğu bitirmiştir. İstenilenin zıddı bir durum Le Chatelier prensibi gereğince ortaya çıkmıştır.