SÖZCÜĞÜN YAPISI Sözcük oluşturmanın değişik yolları vardır. Bazen başka bir dilden alınan sözcük, olduğu gibi, yani kök olarak kullanılır. Bazen sözcük köklerine, yapım ekleri getirilerek yeni sözcükler yapılır. Bazen de farklı sözcükler bir araya gelerek kendi anlamlarından az çok farklı bir anlam verecek biçimde sözcük oluşturabilirler. İşte sözcüğün bu oluşum şekilleri onun yapısını belirler.
Buna göre sözcüğün yapısını üç grupta inceleyebiliriz Basit sözcük, Türemiş sözcük, Bileşik sözcük.
A. BASİT SÖZCÜK Yapım eki almayan sözcüklerdir. Bu tür sözcükler çekim eki almış olabilir. Yapım eki almadıklarından bunlar daima kök halinde bulunur.
İsim Kök Çoğul eki Hal Eki Ben - im Zamir ilgi eki ''Kitapları benim masama bırakmışsın sanırım." cümlesindeki sözcükleri inceleyelim. Kitap - lar - ı İsim Kök Çoğul eki Hal Eki Ben - im Zamir ilgi eki Sözcükler yapım eki almamış, çekim eki almış, yani hepsi kök halinde bulunan basit sözcüklerdir.
B. TÜREMİŞ SÖZCÜK Yapım eki alan sözcüklerdir. Yapım eklerinin işlevlerini önceki dersimizde gördük. Türemiş sözcükler cümledeki görevlerine göre belli türleri karşılar. Böylece sözcük hem yapı hem görevce adlandırılır; yani türemiş isim, türemiş sıfat, türemiş fiil... gibi.
''Bu köşeye bir kitaplık kurmak lazım.'' cümlesinde altı çizili sözcük "kitap" ismine, isimden isim yapım eki "-lık" getirilerek yapılmıştır. Buna türemiş isim diyebiliriz.
''Bana bir silgi verebilir misin?'' cümlesindeki altı çizili sözcük ise ''silmek'' fiiline ''-gi'' fiilden isim yapma eki getirilerek türetilmiştir, yine türemiş bir isimdir.
''Sınıfımızın başkanı çok dalgın biriydi.'' cümlesinde altı çizili sözcük ''dalmak'' fiiline ''-gın'' fiilden isim yapma eki getirilerek türetilmiştir. Sözcüğün cümledeki görevi ''biri'' zamirinin sıfatı olmaktır. Öyleyse bu sözcük türemiş sıfattır.
''0 her zaman büyük düşünürdü.'' cümlesinde altı çizili sözcük ise ''büyümek'' fiiline ''-k'' fiilden isim yapma eki getirilerek türetilmiştir. Sözcüğün cümledeki görevi zarf olduğu için bu sözcük türemiş bir zarftır.
''Yolda çok hızlı yürürdü .'' ''Çocuklar asla sevgisiz yaşayamaz.'' cümlelerindeki altı çizili zarflar da türemiştir.
''Çok acıktım, haydi yemeğe gidelim.'' cümlesinde altı çizili sözcük, ''aç'' ismine "-ık“ isimden fiil yapma eki getirilerek türetilmiştir. Buna türemiş fiil diyoruz.
''0 her zaman yanında çalışanları gözetirdi." ''Şiir, özellikle gençler arasında çok tutuluyor." cümlelerindeki altı çizili fiiller de türemiş fiile örnek gösterilebilir.
''Yaprakların hışırtısı ''Yaprakların hışırtısı. kuşların cıvıltısına karışmış, tatlı bir musiki oluşturmuştu.'' cümlesinde altı çizili sözcükler ''hışır'', ''cıvıl" yansıma sözcüklerine ''-tı'' eki getirilerek yapılmıştır ve yansımadan türeyen isim oluşturulmuştur.
Bazı pekiştirmeli sözcüklerde sözcüğün başına bir hece eklendiği görülür. "Etraf bembeyaz olmuş, göz kamaştırıyordu.'' cümlesinde altı çizili sözcüğü incelediğimizde ''beyaz" sözcüğünün ilk hecesinden oluşturulmuş "bem" hecesinin sözcüğün başına geldiğini görüyoruz. Bu bir ek olmadığından sözcük yapım eki almamıştır; yani basittir.
Diğer taraftan, Türkçe sondan çekimli bir dildir, ekler daima sözcüğün sonuna eklenir. Bir sözcük sadece kökten türetilmez; gövdelerden de türetilebilir. "Şuralarda bir gözlükçü vardı eskiden.'' cümlesinde altı çizili sözcük ''göz" isminden ''gözlük", ''gözlük'' isminden ''gözlükçü" olmuştur. Görüldüğü gibi ''-Iük" eki sözcüğün köküne, ''-çü" eki gövdesine eklenmiştir. Elbette sözcük yine türemiş bir isimdir.
Bütün sevgileri atıp içimden '' I Varlığımı yalnız ona verdim ben fş9'' II III Elverir ki bir gün bana derinden IV Ta derinden bir gün bana gel desin V Bu dizelerde numaralanmış sözcüklerden hangileri türemiş sözcüğe örnek olarak gösterilebilir? A) I -II. -IV. B) II - III.-V C) I.-II.-III. D)III-IV-V. E) I.-II.-V.
Çözüm Türemiş sözcük, yapım eki almış sözcüktür. Öyleyse altı çizili sözcükleri ekine köküne ayıralım. Sev - gi - ler - i türemiş Var - lığ(k) - ım türemiş Yal(ı)- ız türemiş Ben- e türemiş De - sin türemiş Cevap C
Görüldüğü gibi I. , II. ve III. sözcükler yapım eki almışlardır. Öyleyse bunlar, karşılarında da gösterildiği gibi türemiştir. Burada ''bana'' sözcüğünün kullanılışına da dikkat edelim. Görüldüğü gibi hal eki eklendiği zamirin yapısını değiştirmiştir. Bu, Türkçe’nin yapısal özelliğine aykırı bir kullanımdır. Aynı durumu bir de ''sen'' zamirinde görüyoruz.Bu zamir de ''-e'' hal ekini aldığında ''sana'' şekline gelir. Başka hiçbir sözcükte ekin, sözcüğün yapısını değiştirdiği görülmez.
C. BİLEŞİK SÖZCÜK İki farklı sözcüğün bir araya gelerek kendi anlamlarından az çok farklı bir anlam oluşturacak biçimde kaynaşmasıyla oluşan sözcüklerdir.
Bileşik sözcükler değişik şekillerde oluşur. Kimileri isim tamlamalarının, kimileri sıfat tamlamalarının, kimileri cümle özelliği gösteren söz öbeklerinin kaynaşmaları sonucunda oluşmuştur. Bu kaynaşma sırasında sözcüklerin her ikisi anlamını kaybedebilir.
Örneğin; ''Bahçeden çok güzel hanımeli kokusu geliyordu.'' cümlesinde altı çizili bileşik sözcük ''hanım'' ve ''el'' sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Bir çiçek ismi olan bu sözcüğün ne ''hanım'' ile nede ''el'' ile bir ilgisi vardır. iki sözcük de kendi anIamlarını kaybedip yeni anlamlı bir sözcük oluşturmuştur.
Sözcüklerden sadece biri anlamını kaybetmiş olabilir. ''Yeryüzü yemyeşil olmuştu yine.'' cümlesindeki altı çizili sözcük ''yer'' sözcüğüyle ''yüz'' sözcüğünün birleşmesinden oluşmuş. BunIardan ''yer'' kendi anlamında olduğu halde, ''yüz'' anlamını kaybetmiştir. Yani bu sözcük, sözcüklerden birinin anlamını kaybetmesi yoluyla oluşmuştur.
Sözcüklerden hiçbiri anlamını tam olarak kaybetmemiş olabilir. ''Bu kış yeni bir ayakkabı almam gerek.'' cümlesinde kullanılan altı çizili sözcük ise ''ayak'‘ ve ''kap'' sözcüklerinden oluşmuştur. Her iki sözcük de temel anlamlarını kaybetmeden bir nesnenin ismi olmuşlardır.
Bileşik sözcükler yapılışlarına göre değişik özellikIer gösterir Bileşik sözcükler yapılışlarına göre değişik özellikIer gösterir. Bunları şu şekilde gruplandırabiliriz. 1. İsim Tamlaması Yoluyla 2. Sıfat Tamlaması Yoluyla 3. iyelik Ekinin Kaynaştırması Yoluyla 4. iki Çekimli Fiilin Kaynaşması Yoluyla 5. Bir İsimle Bir Çekimli Fiilin Kaynaşması Yoluyla 6. isim ve Fiilimsinin Kaynaşması Yoluyla
1. İsim Tamlaması Yoluyla ''Komşunun çocuğu kuşpalazına yakalanmış.'' ''Onlar düğünden sonra balayına gidecekler.'' ''Üzerinde camgöbeği renginde bir kazak vardı.'' ''Bahçenin bir köşesine aslanağzı ekmişlerdi.'' cümlelerinde altı çizili bileşik sözcükler isim tamlaması yoluyla oluşmuştur. Sözcükleri ayrı düşündüğümüzde bu, açık olarak anlaşılır.
Bazen bu yolla oluşan isimlerin -özellikle yer isimIeri -sonunda iyelik ekinin düştüğü görülür. ''Edirnekapısı -- Edirnekapı'' ''Kadıköyü -- Kadıköy'‘ sözcüklerinde altı çizili eklerin düştüğünü görüyoruz.
2. Sıfat Tamlaması Yoluyla ''0 ne açıkgöz adamdır bilsen.'' ''Buradan Acıgöl'e yol var mı?'' ''Buralarda eskiden çok sivrisinek olurdu.'' ''Bu mevsim tam karatavuk avlama mevsimidir.'' cümlelerinde altı çizili bileşik sözcükler sıfat tamlamalarının kalıplaşmasıyla oluşmuştur.
3. iyelik Ekinin Kaynaştırması Yoluyla ''Burası bağrıyanık insanların diyarıdır.'' ''Çocukları fazla başıboş bırakmamalıyız.'' ''0 sütübozuk adama güvenir miyim hiç?'' cümlelerindeki altı çizili sözcüklerde, birinci sözcük isim, ikinci sözcük sıfat özelliği gösteriyor ve isim olan sözcük iyelik eki almıştır.
4. iki Çekimli Fiilin Kaynaşması Yoluyla ''Odaya yeni bir çekyat alalım.'' ''Bu denizlerde gelgit olayı pek görülmez.'' ''Ekinler biçerdöverlerle biçilip ambarlara doldurulurdu.'' ''Onunla uyurgezer diye dalga geçerlerdi.'' cümlelerinde geçen altı çizili sözcüklerde, her iki sözcük de çekimlidir. Birleşerek kendi anlamlarından farklı bir anlam ifade etmişler, ya da tür değişikliğine uğrayıp ad ve sıfat görevinde sözcükler oluşturmuşlardır.
5. Bir İsimle Bir Çekimli Fiilin Kaynaşması Yoluyla ''Onun gibi mirasyedi birinden, başka ne beklenir ''Yeni bir ateşkes imzalanacakmış.'' ''Bu Iokantada imambayıldı güzel yapılır.'' cümlelerinde altı çizili sözcüklerin birincisi isim, ikincisi çekimli bir fiildir. Sözcükleri gerçek anlamlarında düşündüğümüzde bunların bir cümle özelliği gösterdiğini söyleyebiliriz.
6. isim ve Fiilimsinin Kaynaşması Yoluyla ''Bu bölgede günebakan yetişmiyormuş.'' ''Ahmet karakaçanın sırtına binmiş gidiyordu.'' ''Böyle oyunbozanlık edersen seninle geçinemeyiz.'' ''Bu Iimana bir dalgakıran yapmak Iazım.'' ''Onun gibi çöpçatan birini görmedim, doğrusu.'' cümlelerinde birincisi isim soylu sözcük, ikincisi sıfat-fiil olan bu sözcüklerden bir bileşik sözcük meydana gelmiştir. Bunlardan başka yollarla da bileşik sözcük oluşturulabilir. Önemli olan iki ayrı sözcüğün kaynaştığını anlayabilmektir
Bileşik sözcüklerin kimileri oluşurken ses kaybı olabilir. ''Pazartesi günü size geleceğim.'' cümlesindeki sözcüğün oluşmasına bakalım. Pazar -ertesi -- Pazartesi Görüldüğü gibi ''er'' hecesi düşmüştür.
Bazı bileşik sözcüklerin oluşumunda ise iki ayrı sözcüğün varlığı bile hissedilemez. sütlü aş -- sütlaç ne asıl -- nasıl bu öyle -- böyle
Buraya kadar anlattığımız bileşik sözcükler, bileşik sıfatlardan, bileşik fiillerden farklıdır. Bileşik sözcüklerin en önemli özelliği bitişik yazılmalarıdır. Çünkü ayrı yazılan birden fazla söze, anlamca bir bütün oluştursa bile, artık sözcük değil söz öbeği denir.
Örneğin; deyimler tek bir kavramı karşılayan birden fazla sözcükten oluşur. Elbette bunu bir sözcük saymak mümkün değildir. ''Bu sözler kulağına küpe olsun.'' cümlesinde altı çizili deyim anlamca kaynaşmış bir bileşik fiil sayıldığı halde bir bileşik sözcük sayılamaz.
Bileşik fiillerin durumunda biraz farklılık görülür. Her zaman bitişik yazılan ''kurallı bileşik fiiller'‘ ve ses düşmesi ya da türemesi olduğunda bitişik yazılan ''yardımcı fiille yapılan bileşik fiiller'' genellikle bileşik sözcük sayılır; ancak ayrı yazılan biIeşik fiiller bileşik sözcük sayılmaz.
''Ben de bir soru sorabilir miyim?'' ''Biraz da sabretmeyi bilmek Iazım.'' cümlelerinde altı çizili sözcükler bileşik sözcük sayıldığı halde, ''Kardeşini yolcu etmeğe gitti.'' ''Bu soğukta en sağlam kişi bile hasta olur.'' cümlelerinde altı çizili sözcükler bileşik sözcük sayılmaz.
Ancak ayrı da yazılsa bitişik de yazılsa bunlara bileşik fiil diyoruz. Bu türde çıkmış sorulara baktığımızda tartışmaya meydan verecek bir kullanımın olmadığını görüyoruz. Bileşik sözcük olduğunda kimsenin şüphesi bulunmayan sözcükIer seçilerek sorulmuştur.
Aynı durum bileşik sıfatlarda da görülür. ''Yalın ayaklı çocuklar, ellerinde su testisi, geIen geçene su satıyordu.'' ''Duvarları göçük bir bahçenin içinde eski bir havuzun yıkıntıları vardı.'' cümlelerinde altı çizili sözcükler bileşik sıfattır, ancak bileşik sözcük değildir. Oysa, ''Bu çıtkırıldım adama da şaka yapmaya gelmiyor.'' cümlesinde altı çizili sözcük sıfat görevinde bulunan bir bileşik sözcüktür.
"Gecekondu, uyurgezer, mirasyedi, ateşkes'' gibi bileşik sözcükler aşağıdaki yöntemlerden hangisiyle oluşmuştur? A) Her iki sözcük de kendi öz anlamı dışında kulIanılmıştır. B) Birinci sözcük kendi öz anlamı dışında kullanılmıştır. C) ikinci sözcük kendi öz anlamı dışında kullanılmıştır. D) Eylem soylu sözcükler, birleştikleri sözcüklerle birlikte tür bakımından değişikliğe uğrayarak ad ve sıfat olmuştur. E) Ses değişimi yoluyla oluşan bileşik sözcüklerde, iki ünlü kaynaşmış ya da hece düşmesi olmuştur. (1989 -ÖYS)
Çözüm Örnek olarak verilen bileşik sözcükleri incelediğimizde "gecekondu, mirasyedi, ateşkes" sözcükIerinin ad soylu bir sözcükle bir eylemin birleşmesinden; "uyurgezer'' sözcüğünün ise iki çekimli eyIemin birleşmesinden oluştuğunu söyleyebiliriz. ''Uyurgezer'' sözcüğündeki iki sözcük de kendi anlamını kaybetmediğinden A, B, C seçenekleri doğru cevap olamaz. Ses değişimine uğrayan herhangi bir sözcük, örnek olarak verilen sözcüklerde görülmediğinden E de cevap olmaz. ikinci sözcükIerin hepsi eylemdir. Bunlar eylem ya da ad soylu sözcüklerle birleşmiş ve "ateşkes, gecekondu'' gibi isim, "uyurgezer , mirasyedi'' gibi sıfat olabilecek sözcükler oluşturmuşlardır. Dolayısıyla bunların, D'de sözü edilen bir yöntemle yapıldıkları söylenebilir. Cevap D