MANZUME VE ŞİİR
MANZUME VE ŞİİR HAKKINDA Nazım; belli bir ölçüye ve kafiye düzenine bağlı mısralarla oluşturulan anlatım şekline denir. Nazımla yazılmış eserlere “manzûm eser” denir. Manzume; Alt alta sıralanmış mısralardan oluşan, her mısrası büyük harfle başlayan, sanatsal bir değer taşıma zorunluluğu olmayan, ölçülü ve kafiyeli metinlere denir.
Eskiden manzum olarak yazılmış bütün eserler aynı zamanda şiir olarak değerlendiriliyordu. Günümüzde ise belli bir ölçüye göre yazılmak şiir için yeterli bir unsur olarak görülmemektedir.
Bir söz grubunun şiir sayılması için özgün imgelere sahip olması, şiirsel bir anlatımının olması, çağrışım gücü yüksek sözcüklerle yazılması, güzel sanat eseri sayılma özelliklerini üzerinde taşıması gerekir.
”Hasta Çocuk” ve “Hikâye” isimli metinleri; ses, ritim, yapı, dil, anlam ve gerçeklik bakımlarından farklılık ve benzenliklerini şöyle inceleyebiliriz:
1. “Hasta Çocuk” metninde olaya bağlı olarak duyguyu yansıtan güçlü bir ses akışı vardır. Metnin ritmi aruz ölçüsü, dize sonlarında kafiye ve rediflerle sağlanmıştır. Yapı bakımından bir manzume ya da manzum hikâye özelliği göstermektedir. Metindeki kelimeler genellikle gerçek anlamıyla kullanılmıştır. Metinde anlatılanlar gerçeklik bakımından yaşanması mümkün olan olaylar üzerine kurulmuştur.
2. "Hikaye" metninde ise duyguyu yansıtan bir ses akışı vardır 2. "Hikaye" metninde ise duyguyu yansıtan bir ses akışı vardır. Ayrıca her birim sonunda tekrarlanan sözcükler ses akışına yardımcı olur. Metnin ritim benzerlikleri, birimlerin başı ve sonlarında tekrarlanan sözcükler tarafından sağlanmaktadır. Yapı bakımından dört dizeli altı birimden oluşmaktadır. Metindeki sözcükler gerçek anlamlarıyla kullanılmıştır. Öznel duyguların yansıtıldığı bir gerçeklik vardır. Bu şiir gerçekliğinde çağrışım çok kuvvetlidir.
3-Hikâye’nin düz yazıya çevrilmesi zordur 3-Hikâye’nin düz yazıya çevrilmesi zordur. Çünkü çağrışım gücü yüksektir. Fakat Hasta Çocuk’un düz yazıya çevrilmesi kolaydır. Manzûmede anlatma ve gösterme; şiirde ise öznellik, duygu ve çağrışım önemlidir.
4.Manzûmede yaşanmış veya yaşanabilecek olaylar, şiirde ise olaylar, durumlar karşısındaki seziş, duyuş ve hayal dile getirilir. 5.Manzûmelerde ve şiirlerde konular işlenirken lirik, epik, pastoral, didaktik, dramatik, satirik gibi batı edebiyatlarından alınma türler kullanılmaktadır.
Manzume midir şiir mi? SERÇE Sonbahar geliyor serçe, Yuvanı nereye yapacaksın? Ayva çiçek açmadan önce; Meyvelerin içi geçecek, Rüzgar başka çeşit esecek, Yağmurlarla ıslanacaksın, Halbuki ne kadar sıcaksın… Cahit KÜLEBİ
KÜÇÜK ASKER Küçük asker, silah elde Kahramanca ilerliyor Karşısında bütün belde "Kahramanım, yaşa!" diyor... Küçük asker, küçük asker! Vatan senden hizmet ister. Vatan için çeker emek Herkes; bu borcu herkesin. Vatan demek ninen demek, Sen nineni sevmez misin?.. Küçük asker, küçük asker! Vatan senden şefkat ister.
Vatan için çeker emek Herkes; bu borcu herkesin Vatan için çeker emek Herkes; bu borcu herkesin. Vatan demek ninen demek, Sen nineni sevmez misin?.. Küçük asker, küçük asker! Vatan senden şefkat ister. Vatan senden hayat umar, Sen yaşarsan o canlanır; Vatan için ölmek de var, Fakat borcun yaşamaktır... Küçük asker, küçük asker! Vatan senden kuvvet ister.
Minimini omuzların Taşıyacak yarın tüfek; Tüfek değil, vatan yarın O omuza yüklenecek... Küçük asker, küçük asker! Vatan senden gayret ister. Küçük asker dinle bunu: Sakın boşa silah atma; Kılıcını, kurşununu Haksızlığa karşı sakla... Küçük asker, küçük asker! Hak da senden kuvvet ister. Tevfik Fikret
KUŞLARLA Kuşlar uçar, Ben koşarım KUŞLARLA Kuşlar uçar, Ben koşarım." Onların kanatları var, Benim kanadım kollarım. Kuşlar kanadını çırpar, Ben de kolumu sallarım. Uçun kuşlar, uçun kuşlar, Hepinizle yarışım var. Tevfik Fikret
ŞUBAT AYI Çocuklar Öğretmenimiz “On iki ayın içinde En bilgisiz olanı Şubattır” diyor. Yanlış mı baksanıza Daha otuza kadar Saymayı bile Bilmiyor. Yalvaç URAL
Hangisi manzume, hangisi şiirdir? KAR KAR Göklerden uçan kara bulutlar Kardır yağan üstümüze geceden, Serpiyor göklerden kucak kucak kar Yağmurlu, karlı bir düşünceden, Ormanın uğultusuyla birlikte Bembeyaz dallara serçeler konmuş Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte Hep yollar kapanmış,dereler donmuş Kar yağıyor üstümüze inceden. Bütün sertliğiyle geldi karakış Buğulandıkça yüzü her aynanın Damların üstünde karlar bir karış Beyaz dokusunda bu saf rüyanın Göğe uzanır tek tenha bir kamış Ağaçlar kökünden kopacak gibi Sırf unutmak unutmak için, ey kış Bir türlü dinmiyor başlayan tipi Büyük yalnızlığını dünyanın
Şiir , yalnız kendisine özgü bir söyleyiş ve kendi şartlarında bir iletişim aracıdır. Şiirinkendine özgü bir sesi ve yapısı vardır.Şiirde insana özgücoşku, heyecan ve duygusallık kendi dilini ve söyleyişini bulur. Şiirde lirik,epik ,dramatik, satirik (mizahi) ve pastoral gibi anlatım türleri kullanılır. Lirik anlatım şiirin ayırıcı özelliklerinden biridir. Çünkü şiir, insanın kendisini coşku ve heyecanla ifade etmesi üzerine kurulmuştur.
Lirik şiir: Toplumun hemen her kesimini ilgilendiren sevinç veya acı gibi ortak duyguların veya aşk, ayrılık, özlem gibi bireysel duyguların coşkulu bir tarzda işlendiği şiirlere lirik şiir denir. Eski Yunan edebiyatında bu tarz şiirler lir denen bir sazla söylendiği için böyle adlandırılmıştır. Bizim edebiyatımızda halk âşıklarının (veya halk şairlerinin) söylediği şiirlerin çoğu liriktir. Sakın bir söz söyleme, yüzüme bakma sakın Sesini duyan olur, sana göz koyan olur Düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın Annen bile okşasa benim bağrım kan olur
2. Epik şiir ( Kahramanlık şiirleri) : Bir milletin hayatında önemli izler bırakan (büyük göçler, savaşlar, doğal afetler vb. gibi) olaylarla, yiğitlik, kahramanlık, mertlik, yurt sevgisi gibi konuların destan havası içinde işlendiği şiirlere kahramanlık şiirleri (epik şiir) denir. Bizdik o hücumun bütün aşkıyla kanatlı Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle Canlandı o meşhur ova at kişnemesiyle
3. Didaktik şiir (Öğretici şiirler): Bilim, sanat, felsefe, din, ahlâk gibi alanların kurallarını, temel ilkeleri öğretmek ve öğüt vermek amacıyla yazılan şiirlere öğretici şiir (didaktik şiir) denir. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz Şahsın görünür rutbe – i aklı eserinde
Camda kocaman bir arı, Biz sokarız iplik hazır… ARI SOKAR Camda kocaman bir arı, Biz sokarız iplik hazır… Ahlka halka ,siyah sarı Hepsi hazır, haydi!-Aman, Kamburunu çıkararak Anne yetiş!-Ne var? -Hayvan Tamburunu da çalarak Soktu beni! –İşte buldun Dolaşıyor dolaşıyor… Aradığını ,oh olsun! -Şuna bir iplik takmalı Al dersini, otur şimdi, Nasıl vızlıyor bakmalı. Sana demedim mi idi: -Yavrum sakın, arı sokar “Yavru sakın arı sokar, İğnesinden zehir akar. İğnesinden zehir akar. Acısına dayanılmaz… Kim söz anlar hem biz kurnaz. Değil miyiz? O sokmadan Damla zehiri akmadan Tevfik FİKRET
4. Dramatik şiir: Heyecan veya üzüntü veren konuların tiyatro (dram, trajedi, komedi) tarzında işlendiği şiirlere dramatik şiir denir. CANAVAR tiyatrosundan ÖMER-Eğer sen istiyorsan bu şerefi bu şanı Sana geçsin Ömer’in Memişzade ünvanı Yalnız saadetinden bana da bir hisse ayır AHMET-Yediğiniz her lokma bir fakir ahı taşır Sizden uzaklaşanlar Allah’a yakınlaşır.
5. Pastoral şiir: Tabiat güzelliklerini, çoban ve kır hayatını işleyen şiirlere pastoral şiir denir. Bunlar içinde doğrudan doğruya kır hayatının güzelliğini işleyen kısa şiirler idil; birkaç çobanın kır hayatı, aşk vb. konular üzerinde karşılıklı konuşmaları tarzında yazılanlara eglog denir. (EglogTürk edebiyatında hemen hemen hiç kullanılmamıştır.) Hülyana karışmasın ne şehir ne de çarşı Yamaçlarda her akşam batan güneşe karşı Uçan kuşları düşün, geçen kervanları an Madem ki kara bahtın adını koydu çoban
6. Satirik şiir: Eleştirici bir anlatımı olan şiirlerdir 6.Satirik şiir: Eleştirici bir anlatımı olan şiirlerdir. Bir kişi, olay, durum, iğneleyici sözlerle, alaylı ifadelerle eleştirilir. Bunlarda didaktik özellikler de görüldüğünden, didaktik şiir içinde de incelenebilir. Ancak açık bir eleştiri olduğundan ayrı bir sınıfa alınması daha doğru olur. Bu tür şiirlere Divan edebiyatında hiciv, Halk edebiyatında taşlama, yeni edebiyatımızda ise yergi verilir. Elin kapısında karavaş olan Burunu sümüklü gözü yaş olan Bayramdan bayrama bir tıraş olan Berbere gelir de dükkân beğenmez
Görgü kurallarını konu alan manzum yazılmış bir eser , coğrafya kitabı,tarihi olayı anlatan bir metin şiir olamadığı gibi manzum hikaye de şiir değildir. Çünkü manzum hikayenin yapısı ve anlatım biçimi şiirden çok farklıdır.
“SEYFİ BABA Geçen akşam eve geldim. Dediler: - Seyfi Baba Hastalanmış, yatıyormuş. - Nesi varmış acaba? - Bilmeyiz, oğlu haber verdi geçerken bu sabah. - Keşki ben evde olaydım... Esef ettim, vah vah! Bir fener yok mu, verin... Nerde sopam? Kız çabuk ol! Gecikirsem kalırım beklemeyin... Zîrâ yol Hem uzun, hem de bataktır... - Daha a'lâ, kalınız Teyzeniz geldi, bu akşam, değiliz biz yalınız. Sopa sağ elde, kırık camlı fener sol elde; Boşanan yağmur iliklerde, çamur tâ belde. Hani, çoktan gömülen kaldırımın, hortlayarak; "Gel!" diyen taşları kurtarmasa, insan batacak. Saksağanlar gibi sektikçe birinden birine, Boğuyordum! müteveffâyı bütün âferine.
Sormayın derdimi, bitmez mi o taşlar, giderek, Düştü artık bize göllerde pekâlâ yüzmek! Yakamozlar saçarak her tarafından fenerim, Çifte sandal, yüzüyorduk, o yüzer, ben yüzerim! Çok mu yüzdük bilemem, toprağı bulduk neyse; Fenerim başladı etrâfını tektük hisse. Vâkıâ ben de yoruldum, o fakat pek yorgun... Bakıyordum daha mahmurluğu üstünde onun: Kâh olur, kör gibi çarpar sıvasız bir duvara; Kâh olur, mürde şuâ'âtı düşer bir mezara; Kâh bir sakfı çökük hânenin altında koşar; Kâh bir ma'bed-i fersûdenin üstünden aşar; Vakt olur pek sapa yerlerde, bakarsın, dolaşır; Sonra en korkulu eşhâsa çekinmez, sataşır;
ÖZEL İZMİR BİLGE ATA LİSESİ M. Mustafa KILINÇER TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENİ