SARILMAK ses düğmesini açabilirsiniz
İkiye ayrılır Yeni Türkü’nün Vira Vira albümünün şarkıları: aşırı güzel olanlar ve aşırı berbat olanlar. Her nedense yoktur ikisinin arası. Aşırı güzel olan şarkıların içinde bir tanesi vardır ki, zamanında çok az bilinmiş; şimdi ise hiç bilinmemektedir. Popüler olup ellerimden kaçmamış, ‘çıs-tak’laşmamış, bana kalmış, bana sarılmış, bir başka milenyumda hala gözlerimi kapatıp, bütün gece sarılabildiğim bir şarkıdır “Sarıl Bana”. Keşke bir tanıyabilseydim, keşke bir uzuuun sohbet edebilseydim, keşke ben hep sussaydım - hep o anlatsaydı Meral Özbek yazmıştır sözlerini.
Omuzumda hüngür hüngür ağlar “Sarıl Bana”. Sihirli bir klarnetle başlar gece yolculuğu bir kuşun kanatlarında, tüm serseriliği, az buçuk da sarhoşluğuyla ud gelip oturur masaya. Buğulanır gözler; ıslak mendiller asılır klasik kemençenin üç teline, gitarın mahcup ama mesut yer aldığı mecliste ve sözler çıkar sahneye:
bir kuşu ellerimden kaçırır gibi bazen kaçarım kendi ellerimden uçunca bütün kuşlar hep benden uzaklara içimde bir sızı bırakırlar gidince kuşlar bilmediğim yerlere o ben değil kendimi anlayamam beyaz kuşlar göklerde dansederken öyle yine de beni bana çağırırlar ya kaybolursa sesleri karanlıktan yana bırakma ne olursun sarıl bana...
“Eldeki bir kuş daha bir kuştur daldaki iki baykuştan” der Bertold Brecht; muhteşem şiirlerinden birinde, Can Yücel’in çevirisinde. Sarıldığım, sımsıkı sarıldığım bir kuşun, elimde tuttuğum kuştan daha bir iyi, uzaklara - bilmediğin yerlere uçmasınınsa bir o kadar berbat olduğunu hissettirircesine. Paha biçilmezdir “sarılmak”; gözlerin kapanması, kalplerin akord, bedenlerin tek olması, seslerin karanlıktan yana kaybolup gitmesi öncesi. Yaşam da ikiye ayrılır, Yeni Türkü’nün Vira Vira albümündeki şarkılar gibi: sarıldığın, sana sımsıkı sarılmış birisi düş hekimi yalçın ergir fotoğraf: yalçın ergir müzik: sarıl bana derya köroğlu / cengiz onural söz:meral özbek ve gerisi...