Para ve Bankacılık
Para Nedir? Para, toplumdan topluma ve aynı toplum içinde zamana bağlı olarak değişen bir yapı gösterebilmektedir. Bugün para olarak kabul ettiğimiz nesnelerin bir kısmının, bilgisayar teknolojisi ve internet aracılığı ile gerçekleşen elektronik ticaretteki gelişmeler nedeniyle, gelecekte para kapsamının dışında kalması da mümkündür. Bu nedenle para, sınırları belli, değişmez bir tanıma sahip olamaz. Dolayısıyla iktisatçılar paranın kesin ve değişmez bir tanımını yapma yerine, paranın üstlendiği fonksiyonları sıralayarak, bu fonksiyonları yerine getiren her şeyi para kavramı içerisine dahil ederler. Bu nedenle, parayı fiziksel özelliklerine göre tanımlamak yerine, fonksiyonlarına göre kapsamını çizmek daha doğru bir yaklaşımdır.
Paranın Fonksiyonları Para bir ekonomik yapı içerisinde üç temel fonksiyon üstlenmektedir: Değişim aracı olma Hesap birimi olma Değer muhafaza aracı olma
Değişim Aracı Olma Paranın üstlendiği ilk fonksiyon değişim aracı olmasıdır. Ekonomik birimler ellerinde bulunan mal ve hizmetleri parayla değiştirir, elde ettikleri parayla da istedikleri mal ve hizmeti satın alabilirler. Bir değişim aracı olarak para, mal ve hizmetlerin el değiştirilmesi sürecini kolaylaştıran ve hızlandıran bir araç niteliğindedir. Bir değişim aracı olarak paranın üstlendiği fonksiyonu kavrayabilmenin en iyi yolu, herhangi bir değişim aracının bulunmadığı bir ortamı ele almaktır. Ortak bir değişim aracı olarak paranın bulunmadığı bir ortamda, mal ve hizmetlerin yine mal ve hizmetlerle değişimi söz konusu olacaktır.
Değişim Aracı Olma Ortak bir değişim aracının olmadığı ortamlarda takas ekonomisi gündeme gelecek ve insanlar ürettikleri malları tüketmek istedikleri mallarla değiştirebilmek için takas işlemlerine girişeceklerdir. Takas sürecinde iki önemli sorunla karşı karşıya kalınacaktır: Takas sürecine girecek kişiler, ellerindeki malları birbiriyle değişmeye razı olmalıdır. Bu kişilerin değiş tokuş oranında anlaşması gerekmektedir. Takas işlemlerinde isteklerin karşılıklı olarak eşleşmesi zorunluluğu ve değişim oranının belli olmaması etkinlikten uzaklaşmaya neden olmaktadır. Paranın değişim aracı olarak kullanıldığı bir ortamda ise isteklerin karşılıklı eşleşmesine ve her alış verişte değiş tokuş oranı belirleme zorunluluğu ortadan kalkmaktadır.
Hesap Birimi Olma Bir hesap birimi olarak para, mal ve hizmetlerin değerini ölçmede ortak bir ölçüm birimidir. Ortak bir değer ölçüm aracının olmadığı bir ekonomide yani takas ekonomisinde mal ve hizmetlerin değeri yine mal ve hizmetler cinsinden belirlenmek zorundadır. Az sayıda malın olduğu bir ekonomide bu tür bir değer belirleme yöntemi büyük bir sorun yaratmayabilir, ancak binlerce tür mal ve hizmetin bulunduğu bir ekonomide bunların değerini birbiri cinsinden açıklamak çok ciddi bir vakit kaybına yol açacaktır. Mal ve hizmetlerin değerini ortak bir birim ile ifade edersek, yani ortak bir para birimi kullanırsak zaman kaybı ortadan kalkar. Yani para bir hesap birimi olarak ekonomide etkinliğin sağlanmasına yardımcı olmaktadır.
Değer Muhafaza Aracı Olma Bir değer muhafaza aracı olarak para, satın alma gücünün elde tutulmasına olanak sağlamaktadır. Örneğin sahip olunan TL mevcudu elde bulundurulan satın alma gücünü ifade etmektedir. Paranın üstlendiği değer muhafaza aracı olma fonksiyonu, ülkedeki mal ve hizmet fiyatları ile yakından ilişkilidir. Örneğin, ülkedeki tüm fiyatlar ikiye katlanırsa, sahip olunan para ile satın alınabilecek mal ve hizmet miktarı yarı yarıya azalmış olur. Bir diğer deyişle, para ile sahip olunan satın alma gücü yarı yarıya azalmış olur. Ekonomide tüm mal ve hizmetlerin fiyatı düştüğünde ise paranın satın alma gücünün artmış olduğu söylenebilir.
Paranın Evrimi Para, üstlendiği temel fonksiyonlar çerçevesinde, zaman içerisinde değişik biçimler almıştır. Çeşitli kültürlerde çok farklı nesnelerin değişim aracı olarak kullanıldığı bilinmektedir. Örneğin, Amerikan yerlileri balina dişlerini, ABD kolonileri tütün ve ineği, II. Dünya Savaşı sırasında Alman esir kamplarındaki esirler sigarayı değişim aracı olarak kullanmıştır. Altın ise birçok ülkede değişim aracı olarak uzun yıllar kullanılmıştır. Sözü edilen değişim araçlarından bugün kullandığımız kağıt parçalarına doğru geçirilen evrim, temel olarak iki kategoride incelenebilir: Mal para İtibari para
Paranın Evrimi Mal para, hem mal olarak kullanıldığında bir değere sahip olan, hem de değişim aracı olarak kullanılabilen nesnelerdir. Mal para için en iyi örnek altındır. Altın yüzlerce yıl boyunca mal ve hizmetlerin satın alınmasında bir değişim aracı olarak kullanılmıştır. Ancak altın, bir mal olarak diğer kullanım alanlarında da bir değere sahiptir. Örneğin, değişim aracı olarak kullanılmasının yanı sıra altın mücevher veya takı olarak da yüzyıllardır kullanılmaktadır. Mal paranın kullanıldığı bir ekonomik sistemde, örneğin, hem altın hem de gümüş sikkelerin aynı anda dolaşımda olması halinde bir iktisadi olgu ortaya çıkmaktadır. Altın mal olarak kullanımda daha değerli olduğu için, hiç kimse cebindeki altını harcamak istemeyecek, öncelikle gümüş sikkeleri elinden çıkarmaya gayret edecektir. Herkesin bu şekilde davranması durumunda elden ele geçen para gümüş sikkeler olacak ve altın sikkelere iyi para, gümüş sikkelere kötü para dersek, kötü para iyi parayı kovacaktır. Bu olgu Gresham yasası olarak adlandırılır.
Paranın Evrimi Bir mal olarak değeri bulunmayan, ancak mal ve hizmetlerin satın alınmasında bir değer ifade eden nesnelere itibari para adı verilmektedir. Günümüzde değişim aracı olarak kullandığımız kağıt parçalarının mal olarak hiçbir değeri söz konusu değildir. Ancak bu kağıt parçaları, mal ve hizmetlerin satın alınmasında üzerinde yazılı miktar kadar bir değer ifade etmektedir. Peki mal olarak da kullanım değeri olan nesneler varken neden değersiz kağıt parçaları para olarak kabul edilmektedir? Bu kağıt parçalarının para olarak kabul edilme nedeni devletin bu kağıtları yasal ödeme aracı olarak açıklamış olması ve toplumun da bunu kabul etmesidir. Günümüzde birçok ülkede itibari para parasal sistemin temelini oluşturmaktadır.
Paranın Çeşitleri Modern bir ekonomide para üç türe ayrılır: Bozukluk Nakit Vadesiz Mevduat Bozukluk adı verilen madeni para günümüzde toplam para miktarı içinde çok küçük bir bölümü oluşturmaktadır. Ülkemizde Hazine Müsteşarlığı’na bağlı olarak faaliyet gösteren Darphane tarafından dolaşıma çıkarılan bozukluk paranın toplam içindeki payı binde birden daha düşüktür. Günümüzde madeni paraların içindeki madenin değeri paranın ifade ettiği değerden çok daha küçüktür.
Paranın Çeşitleri Nakit, bir diğer deyişle banknotlar toplam para miktarının daha büyük bir kısmını oluşturur. Kağıt parayı genellikle ülkenin merkez bankası basmaktadır. Türkiye’de TC Merkez Bankası banknot basımında tekel yetkisine sahiptir. Günümüzde paranın değerli bir madene dönüştürülmesi söz konusu olmadığı için, bozukluk veya nakit anlamdaki paralar yasal anlamda para konumundadırlar. Paranın üçüncü türünü oluşturan vadesiz mevduatlar, yani istenen anda bankadan çekilebilen mevduatlar para miktarının oldukça büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Vadesiz mevduat hesaplarının özelliği, istendiği anda bankadan çekilebilmesi ve bu hesaplar karşılığında çek ve manyetik kartların kullanılabilmesidir.
Paranın Çeşitleri Günlük konuşma dilinde para denildiği zaman genellikle kastedilen nakit anlamda paradır. Ancak günümüzde alışverişlerde çek ve manyetik kartlar da kullanılabilmektedir. İktisatçılar gerek istendiği anda nakde dönüştürülebildiği için gerekse değişim aracı olarak kullanılabildiği için vadesiz mevduatları da para olarak kabul etmektedirler. Bu üç tür paranın toplamı ülkedeki toplam para miktarını oluşturmaktadır.
Para Benzerleri Vadesiz mevduatlar toplam para miktarına dahil edilmektedir. Ancak kişiler vadesiz mevduatların yanı sıra vadeli mevduat da bulundurabilmektedirler. Bu tür mevduatların özelliği ancak belirli bir süre sonra bankadan çekilebilmesidir. Bu nedenle, vadeli mevduat cüzdanını kullanarak herhangi bir ödemede bulunmak mümkün değildir. Vadeli mevduat hesapları üzerinden bir çek yazarak ödemede bulunma olanağı da bulunmamaktadır. Bu nedenle vadeli mevduatlar para kapsamı dışında tutulmaktadır. Uygulamada bankalar genellikle vadeli mevduatların da vadesinden önce çekilmesine olanak tanımaktadırlar. Bankaların vadeli mevduatların istendiği anda nakde dönüştürülebilmesine olanak tanımaları nedeniyle vadeli ve vadesiz mevduatlar arasındaki fark daralmaktadır.
Para Benzerleri Vadeli mevduat hesapları üzerine çek yazılamamasına karşın, istendiği anda nakde çevrilebilmeleri, çek yazılarak kullanılabilen vadesiz mevduat hesapları ile tamamen aynı olmasa da, hemen hemen aynı yapıya bürünmelerine yol açmaktadır. Bir ülkede bulunan diğer birçok finansal varlık, vadeli mevduatlar kadar olmasa da kolayca nakde dönüştürülebilmektedir. Örneğin yüksek enflasyon yaşanan ülkelerde değerini koruyabilen yabancı paralar (Dolar, Euro) Genellikle satın alma gücünü muhafaza edebilmek amacıyla kullanılmakta ve kolayca yerli paraya dönüştürülebilmektedir. Hatta bazı durumlarda yerli paraya dönüştürülmeksizin de ödeme aracı olarak kullanılabilmektedir.
Para Benzerleri Benzer şekilde, hazine bonolarını nakde çevirmek de kolaydır. Likidite olarak adlandırılan varlıkların nakde veya vadesiz mevduata dönüşüm hızı esas alındığında, birçok finansal varlık paranın sahip olduğu değişim aracı olma özelliğine bir ölçüde sahip olabilmektedir. Likidite özelliği ön plana çıkartıldığında, para olan şeylerle para olmayan şeyler arasında kesin bir çizgi çekmek kolay değildir. Likiditesi yüksek, ancak ödemelerde direkt olarak kullanılamayan bu tür varlıklara para benzerleri adı verilmektedir.
Resmi Para Stoku Tanımları Her ülkede para miktarının kontrol edilmesinden sorumlu kamu kurumu niteliğindeki merkez bankaları, kendi ülkelerindeki finansal ve ekonomik yapıya uygun farklı para arzı tanımları yapmaktadır. Bu tanımlardan bazıları az çok standartlaşmış ve ortak isimlerle adlandırılmaktadır. Yapılan para miktarı tanımları genellikle para arzı veya para stoku olarak adlandırılmakta, ancak bu iki kavram aynı anlama gelmektedir. Ülkemizde TC Merkez Bankası çeşitli para stoku tanımlar yapmaktadır. Bu tanımlardan en çok kullanılanı dar tanımlı para stoku olarak bilinen ve M1 ile gösterilen para stoku tanımıdır. M1=Dolaşımdaki Nakit+Ticari Bankalardaki Vadesiz Mevduatlar+ Merkez Bankasındaki Mevduat
Resmi Para Stoku Tanımları Tanımdan anlaşılacağı gibi M1 tanımında paranın değişim aracı olma fonksiyonu ön plana çıkmaktadır. TC Merkez Bankası tarafından yapılan ikinci tanım geniş tanımlı para stoku olarak adlandırılmakta ve M2 ile gösterilmektedir. M2=M1+Ticari Bankalardaki Vadeli Mevduatlar M2 para stoku tanımı M1’e ilave olarak ticari bankalardaki vadeli mevduatları da kapsamaktadır. TC Merkez Bankası para benzeri olarak adlandırılan finansal varlıklardan birisi olan vadeli mevduatları da yaptığı para tanımına dahil ederek likiditeyi ön plana çıkartmaktadır. TC Merkez Bankası, son yıllarda M2 para stoku tanımının farklı bir tanımına da yer vermekte ve bu yeni tanımı M2Y olarak göstermektedir. M2Y=M2+Döviz Tevdiat Hesapları Döviz Tevdiat Hesapları, Türkiye’de yerleşik gerçek ve tüzel kişilere ait ticari bankalardaki yabancı para üzerine açılmış olan mevduat hesaplarını ifade etmektedir.
Bankacılık Sistemi ve Bankaların Para Yaratma Süreci Bir ekonomik sistemde bankaların üstlendikleri fonksiyonlar ve buna uygun olarak bankaların faaliyet alanları çok çeşitli olabilir. Bazı bankalar temel olarak işletmelere hizmet sunarken tek tek bireylerle çok az ilişkileri olabilir. Bazı bankalarda ise tüketicilerden mevduat toplamak ve onlara kredi vermek amacıyla faaliyet gösterebilirler. Faaliyet alanlarının çok çeşitli olması nedeniyle, banka faaliyetleri hakkında genelleme yapmak zor olmasına karşın bu konuda temel tespitler yapılabilir.
Bankacılık Sistemi ve Bankaların Para Yaratma Süreci Bankalar, genellikle halktan topladıkları mevduatı hem şirketlere hem de kişilere kredi olarak veren, menkul kıymetlere (özellikle kamu kesimi tarafından çıkarılan tahvillere) yatırım yapan kuruluşlardır. Bankalar bu işlemleri yürütürken hedefleri de elde edilen karı en yüksek düzeye çıkartmaktır. Bankalar söz konusu karı borç verme, yatırım yapma, çekleri ödeme ve kayıt tutma gibi çeşitli hizmetler sunarak elde etmektedirler. Bankalar bu faaliyetleri sürdürerek mevduat sahiplerine ödediklerinden daha fazla faiz elde etmeye çalışarak karlı duruma geçerler. Örneğin, bir banka açtığı kredi karşılığında %20 faiz isterken mevduatlara %10 faiz ödüyorsa maliyetlerini karşılayabileceği ve kar elde edebileceği %10’luk bir gelir elde eder.
Bankacılık Sistemi ve Bankaların Para Yaratma Süreci Bankalar verdikleri krediler ve yaptıkları yatırımlardan elde edecekleri getiriyi, verdikleri kredinin ve yaptıkları yatırımın güvenli olması ile dengelemek zorundadırlar. Banka, ne kadar yüksek bir faiz oranından kredi verir ve yatırım yaparsa karı da o kadar yüksek olacaktır. Ancak normalin üzerinde getirisi olan kredi ve yatırımlar daha fazla risk taşırlar, yani bunların geri ödenmemesi olasılığı da yüksektir. Bankalar mevduat sahiplerinin paralarını ödünç olarak verdikleri için, açtıkları kredilerden ve yaptıkları yatırımlardan kaynaklanan riski sınırlandırmak zorundadırlar. Aksi takdirde iflasa sürüklenme olasılıkları yüksek olacaktır.
BANKACILIK SİSTEMİ:TİCARİ BANKALAR Ticari bankaların temel fonksiyonu mevduat kabul etmek ve bu mevduatı paraya ihtiyacı olanlara borç olarak vermektir. Ticari bankalar kendilerine yatırılan paralar için bir faiz öderler ve kredi şeklinde verdikleri borçlar için de bir faiz alırlar. Kredi faizleri mevduat faizlerinden fazladır. Çünkü mal ve hizmet piyasalarındaki firmalar gibi, ticari bankaların amacı da bu aracılık işinden azami kar elde etmektir. Ticari bankalar, genelde, paraya ihtiyacı olanlara kısa dönem (bir yılı geçmeyen) krediler verirler ve bono gibi bir yıldan kısa vadeli tüm finansal enstrümanlara aracılık yaparlar. Ticari bankaların faaliyet gösterdiği mali piyasalara para piyasaları denir.
BANKACILIK SİSTEMİ: KALKINMA VE YATIRIM BANKALARI Ekonomik kalkınma için yatırımlara gereksinme vardır. Firmalar yatırım için uzun dönemli borç para almak isterler. Firmaların yatırım için gereksinme duydukları uzun vadeli (bir yıldan daha uzun) kredileri almak için başvurdukları bankalar daha çok kalkınma ve yatırım bankalarıdır. Bu bankaların faaliyet gösterdiği mali piyasalar sermaye piyasaları diye adlandırılır. Sermaye piyasalarında, ayrıca, hisse senetleri ve uzun vadeli tahviller alınıp satılır.
Bir Bankanın Bilançosu Bir bankanın nasıl çalıştığını anlamanın en iyi yolu bu bankanın bilançosunu incelemektir. Bilançonun sol tarafına göre bankanın aktifleri toplamı 25 milyon TL’dir. Aktifler arasında yer alan en büyük kalem krediler kalemidir ve bankanın şirketlere ve kişilere kullandırdığı kredilerden oluşmaktadır.
Bir Bankanın Bilançosu Bilançonun sağ tarafı ise bankanın toplam yükümlülüklerinin 24 milyon lira net sermayesinin ise 1 milyon lira olduğunu göstermektedir. Banka borçlarının büyük bir kısmı mevduat sahiplerine olan borçları ifade etmektedir. Bu bilançoya göre, bankanın borçlarının oldukça büyük bir bölümü alacaklının istemesi durumunda hemen ödemesi gereken türden vadesiz borçlardan meydana gelmektedir. İlgili bilançoda vadesiz mevduat sahiplerinin tümü aynı anda paralarını bankadan çekmek isteseler, çekilecek miktar toplam banka borçlarının yaklaşık 1/3’’ünü oluşturmaktadır.
Bir Bankanın Bilançosu Ancak, herkesin aynı anda tüm parasını bankadan çekmek istemesi olasılığı oldukça düşüktür. Hatta gün içinde bazı mevduat sahipleri bankadan para çekerken, bazıları para yatırmaktadır. Bu yüzden banka toplam vadesiz mevduat borcundan çok daha küçük miktarda nakit veya nakde kolayca dönüştürülebilen varlıklarla o gün parasını çekmek isteyenlerin talebini karşılayabilmektedir. İncelenen bilançoda bankanın elinde bulunan nakit (ve nakde kolayca dönüştürülebilen merkez bankasında ve diğer bankalarda bulunan vadesiz mevduatları) bankanın vadesiz mevduat şeklindeki borçlarının ancak yarısını karşılayabilecek düzeydedir. Bankaların kasalarında bulunan nakit ve merkez bankasında ve diğer bankalarda tuttukları vadesiz mevduatların toplamına rezervler adı verilmektedir.
BANKACILIK SİSTEMİNDE KAYDİ PARA YARATILMASI Bankacılık sisteminde kaydi paranın nasıl yaratıldığını görmeden önce bankacılık sistemi ile ilgili karşılık oranı kavramını görelim. Ticari bankalar kendilerine yatırılan mevduatın bir kısmını merkez bankasına rezerv (ihtiyat) olarak yatırmak zorundadırlar. Mevduatın ne kadarının rezerv olarak merkez bankasına yatırılacağına merkez bankası karar verir ve bu rezerv oranına zorunlu karşılık oranı veya kısaca karşılık oranı denir. Ticari bankalar mevduatın geri kalan kısmını kredi şeklinde paraya ihtiyacı olanlara borç verirler ve karşılığında bir faiz alırlar.
BANKACILIK SİSTEMİNDE KAYDİ PARA YARATILMASI Kaydi paranın nasıl yaratıldığını bir örnekle anlatmak amacıyla bankacılık sisteminde tek bir ticari bankanın bulunduğunu, bütün mevduatın vadesiz olduğunu, karşılık oranı çerçevesinde merkez bankasına yatırılan rezerv dışında bütün mevduatın kredi olarak borç verildiğini ve bütün para yatırma ve para çekme işlemlerinde çek kullanıldığını varsayalım.
BANKACILIK SİSTEMİNDE KAYDİ PARA YARATILMASI Bu koşullarda bir tasarruf sahibinin ticari bankaya 500 bin TL yatırdığını düşünelim. Karşılık oranı %20 olsun. Ticari banka bu mevduatın %20’sini (500×0,2=100 bin TL’yi) rezerv olarak merkez bankasına yatıracak, geri kalan kısmını (500-100=400 bin TL’yi) kredi olarak paraya ihtiyacı olanlara borç verecektir. Bu 400 bin TL’yi borç olarak alanlar, parayı bankadan çekmeyecek, kendi hesaplarına yatıracak ve gerektikçe çek yazarak bu krediyi kullanacaklardır. Çek ile kullanılan bu kaydi para mal ve hizmetlerini satanlar tarafından tekrar ticari bankaya gelecektir.
BANKACILIK SİSTEMİNDE KAYDİ PARA YARATILMASI Ticari bankaya dönen bu 400 bin TL’nin %20’si (400×0,2=80 bin TL’si) rezerv olarak merkez bankasına yatacak, geri kalan kısmı (400-80=320 bin TL) kredi olarak paraya ihtiyacı olanlara borç verilecektir. Bu 320 bin TL, krediyi alanların bankadaki hesaplarına kayıt edilecek ve onlar da bu parayı çek yazarak kullanacaklardır. Bu krediyi kullananlara mal ve hizmet satanlar ellerine geçen çekleri ticari bankaya getirip hesaplarına kaydettireceklerdir. Ticari bankaya dönen 320 bin TL’nin %20’si (320×0,2=64 bin TL’si) rezerv olarak merkez bankasına yatacak, geri kalan kısmı (320-64=256 bin TL) ticari banka tarafından kredi olarak paraya ihtiyacı olanlara verilecek ve bu süreç tabloda gösterildiği gibi devam edecektir.
BANKACILIK SİSTEMİNDE KAYDİ PARA YARATILMASI Ticari bankaya yatırılan mevduat (bin TL) Zorunlu rezerv miktarı (karşılık oranı=%20) Yaratılan yeni kaydi para miktarı İlk 500 100 400 İkinci 80 320 Üçüncü 64 256 Dördüncü 51,2 204,8 : Diğer evreler toplamı 1.024 819,2 Toplam 2500 2000
BANKACILIK SİSTEMİNDE KAYDİ PARA YARATILMASI Sonuçta, ticari bankaya yatırılan 500 bin TL, bankacılık sisteminde kendisiyle birlikte toplam 500×(1/0,2)=2500 bin TL (2,5 milyon TL) kaydi paranın yaratılmasına ve ekonomide 2500-500=2000 bin TL’lik (2 milyon TL) bir ticari işlemin yaratılmasına neden olacaktır. Tablodaki toplamlar şöyle hesaplanmıştır: Zorunlu karşılık oranı (r)=0,20 Kaydi para (mevduat parası çarpanı (MD)=1/r=1/0,2=5 Ticari bankaya yatırılan toplam mevduat=MD×(ilk mevduat)=5(500)=2500 bin TL (2,5 milyon TL)
BANKACILIK SİSTEMİNDE KAYDİ PARA YARATILMASI Ticari bankaca yaratılan yeni kaydi para miktarı=(MD-1)500=(5-1)500=2000 bin TL (2 milyon TL) Toplam zorunlu rezerv miktarı= r(ticari bankaya yatırılan toplam mevduat)=0,2(2500)=500 bin TL Yukarıdaki örnekten görüleceği gibi, bankacılık sisteminde yaratılacak kaydi para miktarı ticari bankalara ilk olarak yatırılan mevduat ile karşılık oranına bağlıdır. Karşılık oranı ne kadar az olursa, bankacılık sisteminde yaratılacak kaydi para miktarı o kadar çok olur.