ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ: DİSLEKSİ

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
ZAMİRLER.
Advertisements

TÜRKAN YÜKSEL Tıkır Top.
DİLEK KİPLERİ.
ANLATIM BOZUKLUKLARI UYGULAMALAR
Başarılı Olmanın Genel Kuralları Nelerdir?
İngilizce’den Çeviren Dr. M. Fatih Taşar
Öğretmen okulun ilk gününde, 5
AÇILAR VE AÇI ÇEŞİTLERİ
Yabancı! Ben doğmadan birkaç ay önce, babam Tennessee’de bizim küçük kasabamıza gelen bir yabancı ile tanışmış. Babam, ilk gördüğü andan itibaren bu yabancıya.
SON NEFESİME KADAR SEN…
Bir zamanlar bir ağaç varmış
75.YIL ORTAOKULU DEĞERLER EĞİTİMİ MART-NİSAN AYI VATANSEVERLİK RAPORU
SELAMLAŞMA Amaç : Görgü kurallarını geliştirme.
1/10 Zamir A B C D Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zamir olan kelime, nesne görevindedir? Bahçede hepimiz oturuyorduk. Sınıfta kimseyi bulamadı. Hayatı.
ÇOCUK MASALLARI HAZIRLAYAN: SİBEL KIRMACI
1 2 BİR YOKMUŞ BİR YOKMUŞ BİR VARMIŞ 3 Kızı, hayatında çok sıkıntı yaşadığını ve bunlarla nasıl baş edeceğini bilemediğini söylemiş babasına. Bir baba.
BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU.
DİLEK KİPLERİ.
TIKANDI BABA Seval KEMERTAŞ tarafından düzenlenmiştir.
Sevgili günlük, Bugün çok yoruldum. Neden mi bugün hem eğlendik hem öğrendik… Merak mı ediyorsun? Peki anlatayım…
Öğretmen okulun ilk gününde, 5
OLAYLARI OLUŞ SIRASINA KOYMA Mustafa BİLGE Yenişehir/MERSİN
Psikolojik Danışman Yıldıray ÇAMDEVİREN
ZAMİRLER.
Temel, arkadaşıyla yolda giderken elindeki çakısıyla parmağını kesti
Bir zamanlar bir ağaç varmış
Altıncı Grup Birinci Harf Ğ sesi sunumu MÜRŞİT BEKTAŞ.
ANLATMAYA BAĞLI EDEBİ METİNLERDE BAKIŞ AÇISI
BİR BABANIN ENGELLİ OĞLUNA MEKTUBU
Anne ayı, “Sarı Yumak, bu gece erken uyumalısın, yarın okula başlıyorsun” dedi. Sonra okul çantasını onun ayak ucuna koydu.
SAKSIM SAKSIM Önce toprak doldurdum Önce toprak doldurdum
Sarı Yumak ile Kara Yumak arkadaş olmuşlardı
İki kardeş vardı Bu iki kardeşin Hizmete muhtaç Bir anneleri vardı
DİLEKÇE NASIL YAZILIR?.
Okulun ilk günü, ilk derste profesörümüz, önce kendini tanıttı, sonra 'Bu yıl, yepyeni bir öğrencimiz var. Çok ilginç biri bakalım bulabilecek misiniz'
Üç gün oldu, olmadı. Benzincideyim.... Gelen kadın: -Bana bir tane 710 verirmisiniz?” dedi.
VARLIKLARIN ÖZELLİKLERİNİ BİLDİREN KELİMELER (SIFAT-ÖN AD)
TIRTILIN DEĞİŞİMİ.
KARAGÖZ İLE HACİVAT MEKTUP HÜSEYİN ÖZDEMİR 6/B 1230.
NOKTALAMA İŞARETLERİ ... ? . ‘’ , !.
MADDEYİ TANIYALIM.
CÜMLEDE ANLAM 1.SORU: Aşağıdaki cümlelerin hangisinde küçümseme anlamı vardır? A.Bütün gün uğraştım ,ödevlerimi hala bitiremedim B.İnsanlara zor zamanlarında.
ÖZEL MÜZEYYEN ÇELEBİOĞLU
Gece yarısı parka bir baykuş geldi.Ağaçları tek tek
İBRETLİK BİR HİKAYE.
Tıkır Top
HAZIRLAYAN NECLA OĞUR.
YA KİMSEYE GÜVENEMESEYDİK
YA Ş ASIN TÜRKÇE ÖĞRENDİM. HAZIRLAYANLAR MEHMET İLHAN ORAL ŞEYHMUS TARKAN AFİF ALTUNKAYA.
HOCALAR UÇUK OLUNCA – 1 - HANGİ SANDALYE?
Ş.S * Okulun ilk gününde 5. sınıfın önünde dururken, öğretmen çocuklara bir yalan söyledi. Çoğu öğretmen gibi, öğrencilerine baktı.
DİSLEKSİ(ÖZEL ÖĞRENME VE ALGILAMA BOZUKLUĞU)
ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ.
KÜL KEDiSi-SINDRELLA Hazırlayan: Emine KOÇAK- 7/A
GENÇ RESSAM.
Gülay Oğuz Saime Çağlı Aralık 2012
DÜRÜSTLÜK BİR ERDEMDİR
Hazırlayan: Görkem Akalın Sınıf ve Numara: 7-C 359
Nasrettin Hoca henüz çocukmuş. Annesi bir gün onu yanına çağırmış:
Bir zamanlar bir ağaç varmış
DEVLET BAŞKANI ZALİM OLURSA. Abdullah bin Abbâs -radıyallâhu anhümâ- anlatıyor:
DÜZENLİ OLMAK.
ALAY ETME İLE BAŞEDEBİLME
CANIN KUŞLARI Can, o gün annesine ne kadar çok sıkıldığını anlatıyordu: — Neden oyuncaklarınla oynamıyorsun? diye sordu annesi. — Ama onlar benimle oynamıyorlar.
Hz. Peygamberin Selâmı Dini Hikayeler serisi 2.
İletişim zor bir süreç midir?
 Ülkenin  batısındaki küçük bir mahallenin  bir sokağının neredeyse tamamı  ressamlardan oluşmaktaydı.  Bu mahallede, üç katlı bodur bir tuğla yığınının.
Seni Benim Gibi CAN AKIN ŞAİR VE FOTOĞRAF SANATÇISI SESLİDİR.
İngilizce’den Çeviren Dr. M. Fatih Taşar
Sunum transkripti:

ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ: DİSLEKSİ

“Bir ağaç çiz” dedi, bana. “Her şey ben ilkokula yazıldıktan sonra başladı. Bir akşam evde ders çalışırken annemin bana tuhaf baktığını fark ettim. Yazdıklarımı dikkatle inceledikten sonra mırıldandı. Az sonra elinde düz beyaz bir kağıtla çıkageldi. “Bir ağaç çiz” dedi, bana.

Çizdim. Önce köklerini, sonra aşağıdan yukarıya doğru gövdesini ve daha sonra dallarını ve yapraklarını... Ben çizerken annem “Allah Allah” diye söyleniyordu. Sonra kendisi bir tane çizdi. Önce kalın bir gövde, sonra dallar ve yapraklar, en son kökler... Ne fark eder ki?

Sabah ayakkabılarımı bağlarken (ben hala bağlayamıyordum) Sonra yazı yazdırdı. Yazdım. Hemen yanına kendisi yazdı. Baktım B’leri, D’leri, N’leri benimkilere benzemiyor. Onunkiler ters. Sabah ayakkabılarımı bağlarken (ben hala bağlayamıyordum)

“Öğretmenin bu yazdıklarına bir şey demiyor mu. Diye sordu “Öğretmenin bu yazdıklarına bir şey demiyor mu? Diye sordu. Zaman zaman bana kızdığını söyledim. Tahta da yazılanları deftere geçirirken zorlandığımı, gecikince de “Tembel” diye fırça yediğimi anlattım.  

“Niye zorlanıyorsun. ” diye sordu annem “Niye zorlanıyorsun?” diye sordu annem. “Çünkü tahta da yazılanlar da senin gibi...” dedim. “Ters aynı...” Öyleydi gerçekten de, benim “ev” diye yazdığımı sınıftakiler “ve” diye okuyorlardı. N’leri, P’leri, K’ları ters yazıyorlardı. Herkesin sağ bildiği benim solumdu.Tahtadakileri defterime geçirirken düzeltmeye çalışıyordum. O yüzden gecikiyordum.

O gün öğleden sonra annem okula geldi. Öğretmenle bir şeyler konuştu O gün öğleden sonra annem okula geldi. Öğretmenle bir şeyler konuştu. Ertesi günde kapısında “Davranış Bilimleri Enstitüsü” yazan bir yere götürdü. “Bak bu abla doktor. Seninle biraz konuşacak” dedi. Güler yüzlü bir abla adını söyleyip tokalaşmak için elini uzattı. Uzattığı eli tersti. Tokalaşamadık. Sonra o da bir şeyler yazıp çizmemi istedi. Bunun çocuklarda çok sık rastlanan bir sorun olduğunu söyledi. O sözcüğü ilk kez orada duydum.... DİSLEKSİ....  

Doktor dönüp arkasındaki dosyalardan bir kağıt çıkardı.   - “Bu çizimler ve yanındaki notlar Leonardo da Vinci’ye ait” dedi. Yazılar bana çok tanıdık geldi. Benim gibi düz yazan birini bulmuştum işte.Sonra masanın üstündeki aynayı elindeki kağıda tutup bize gösterdi.Annem hayretler içinde kaldı.Notlar onların diline tercüme edilmişti sanki. Ayna bir şifre çözücü gibi düzeltmişti yazıları...

Doktor abla bunun bir hastalık değil, bazı çocuklar da rastlanan türden bir bozukluk olduğunu anlattı uzun uzun. Disleksilerin bazı harfleri ve sayıları ters yazdıklarını, ancak bunun bir zekâ eksikliğinden kaynaklanmadığını, hatta tersine, disleksili çocukların çoğunda üstün zekâ saptandığını söyledi.

Edison’un, John Lennon’ın, Michelangelo’nun, Steven Spielberg’in, Prens Charles’ın, J.F. Kennedy’nin disleksili olduklarından söz etti. Yine bir disleksili olan Einstein’ın okumayı 9 yaşında söktüğünü ve normal okulda başarılı olamayınca da babası tarafından askeri okula yazdırıldığını anlattı.

“ Bu saydığım isimlerin hepsi birer dahi idi “ Bu saydığım isimlerin hepsi birer dahi idi. Bize göre ters yazmalarına itiraz edilmediği, tersine hoşgörü ile bakıldığı için dehalarını kanıtlayabildiler.” dedi. Çıktığımızda hastalığımı sevmeye başlamıştım. Yanılmamıştım işte. Ben değildim ters yazan onlardı.... farklılığımdan utanmamaya başladım.

Ertesi gün okula cebimde bir ayna ile gittim Ertesi gün okula cebimde bir ayna ile gittim. Ayna benim tercümanım olmuştu adeta. Yazdıklarımı onların diline çeviriyordu.Onların yazdıklarını da benim için düzeltiyordu.

Ancak o gün resim dersinde koptu kıyamet Ancak o gün resim dersinde koptu kıyamet. Öğretmen hepimizden bayrak çizmemizi istemişti. Bir ay yıldız çizip, boyayacak ve sıramızın üzerine asacaktık.Önce yıldızı çizip, yanına bir hilal kondurdum. Sonra öğretmen tepemde bitti. “Bu hilal ters” dedi.

“Hayır, düz “ dedim. Kağıdı önümden çekip, sınıfa gösterdi “Hayır, düz “ dedim. Kağıdı önümden çekip, sınıfa gösterdi. “Sizce bu hilal ters mi, düz mü?” diye sordu. Çocuklar hep bir ağızdan “ ters, ters” diye bağırmaya başladılar.Öğretmen  tahtaya kalkıp doğrusunu çizmemi istedi.Kalktım, çizdim. Sınıf katıla katıla gülüyordu. Öğretmen “bak yine ters yazıyor” diye bağırdı.

“Sen benimle alay mı ediyorsun “Sen benimle alay mı ediyorsun? Bu ülkenin bayrağını ters çizemezsin herkes gibi çizeceksin” diye gürledi. Korkarak cebimden aynamı çıkardım. Tahtaya doğru tutup bakmalarını istedim. Aynaya yansıyan görüntü tam onların çizdiği gibiydi. Tersti. Aldırmadılar...

Hem alay ediyor, hem öfkeyle “Düz çiz... düz çiz” diyordu. Öğretmen, elimi avuçlarının içine aldı ve zorla bana ters bir hilal çizdirdi. Sınıfa döndü “Şimdi düz mü?” diye sordu.Herkes hep bir ağızdan düz dedi.”Haydi şimdi yerine” dedi öğretmen.

İşte ben de terstim artık İşte ben de terstim artık. Sırama doğru yürürken ensemde öğretmenin sinirli ses dalgalarını hissettim. “ Sözümü dinlerseniz, yarın hepiniz birer Leonardo olabilirsiniz” diyordu. Güldüm. Oturduğumda ay, tahtadan ters ters bana bakıyordu.