(ses düğmesini açabilirsiniz)
Kağıtlara bakarak ciddi ciddi konuşmam mümkün değil söyleşilerde, hatta konuşmanın nereye gideceğini de bilmem. Ama bildiğim bir şey var; öğrencilerle birlikteyken çok daha kendim gibi, çok daha kantinde sohbette gibiyim. Bunu bu sene Bilkent Üniversitesi'ndeki söyleşimizde de hissetmiştim. 16 Ekim Perşembe günü, TED Ankara Koleji'ne davetliyim. Yaşamlarının en güzel yıllarına ortak olmuş bir büyük sınav öncesindeki on ikinci sınıflarla birlikteyim. Bundan sonraki hayatımın ilk gününde, bundan sonraki hayatlarının ilk günündekilere, kendi yolları için bir kazma, kendi defterleri için bir tükenmez kalem verebilme dileğindeyim. Kendilerinden de çok şey öğreneceğim üç yüz elli yürekle, kopya çekilmemiş bir hayatın sözlüsündeyim.
teşekkürler sevgili hayat beni sözlüye kaldıracağın için teşekkürler sevgili hayat "kolej'den sonra hayat var mı?" diye soranlara kolej'den sonraki hayatı - ölünceye kadar yaşamı anlattıracağın için teşekkürler sevgili hayat armağan edilmiş bir ödevi sınayacağın okul, dershane, ev eşkenar üçgenindekilerle kendi yamuğumu paylaştıracağın için teşekkürler sevgili hayat sonsuza kadar öğrenci bir yüreği seçilme ve yerleştirilme köprüsündeki 350 yürekle bir çarptıracağın için... düş hekimi yalçın ergir bilkent üniversitesi’ndeki söyleşi: müzik: gracias a la vida - joan baez