Tek Kişilik Aşk Müzik: Candan Erçetin/Sensizlik İnternetten alıntı.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
‘’ O Mahur Beste …..’’.
Advertisements

KIRKINCI ODA Bu slayt EBRU TEZKAN tarafından hazırlanmıştır. Lütfen üzerinde oynamayalım.
Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan, Güneş kucağındadır, bilemezsin. Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür, Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan, Güneş kucağındadır, bilemezsin. Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür, Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Her şey sende gizli: Yerin seni çektiği kadar ağırsın
İnsanlara kendimi zorla sevdiremeyeceğimi öğrendim.
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer... Dayanılması o kadar da zor.
AŞK YARASI SESLİDİR.
UZAKTAN UZAĞA… Öyle gülüp harap etme içimi, İçimden bir şeyler düştü, düşecek.. Bilmem, nasıl aşık ettin ki beni, Ulaşamadığım, sen kaldın bir tek..
LÜTFEN slaytı sesli ve kendi akışında izleyiniz. Hazırlayan: yilmazgurler gmail.com Yazarı: alicanyasar gmail.com “FOTOĞRAFLAR, ERMENİ ÇETELERİNCE KATLEDİLEN.
Kırk Satır.. Ziya Levent Topçuoğlu.
Aşk nedir ?.

Benim biricik Canım Babacığım
Diyelim başınıza istemediğiniz bir olay geldi. Yıkık, perişansınız.
Zaman Bırakır Seni Avuçlarıma Ben ne çabuk sen oldum, sarardı mevsimin tenindeki dokunuşu, Yağmurlarda üşüdüm, bekledim seni ey sevdiğim, Hasretine.
BİR KADINI BEKLEMEK ATAOL BEHRAMOĞLU
O Mahur beste çalar…..!!.
P a z a r S a b a h l a r ı.
Hazırlayanlar kimmiş biliyor musun?
AH YÜREĞİMİN SEGAH MAKAMI Ah be sevdalım Ah be belalım Ah Yüreğimin segah makamı! Yazlarım üşüyor yoksun! Kaçıncı koyduğum işaret takvimlere? Kaç sonbaharı.
Lider dediğin; Hedefleri gibi Zafer zafer benimdir diyebilenin, muvaffakiyet, muvaffak olacağım diye başlayanın ve muvaffak oldum diyebilenindir.
Şiir, Ali YAŞAR ‘ın DELİ IRMAK isimli kitabından alınmıştır… Ali YAŞAR Lütfen slaytı sesli ve kendi akışında izleyiniz.
İngilizceden çeviri : Orkideler İngilizceden çeviri : Müzik: Autumn Rose.
Kıl Beni Ey Namaz !.
UNUT BENİ CAN Bu kaçıncı gece hasretinle yandığım kaçıncı gece yıldızları yıkadığım göz yaşlarımla? Mesafeler yırtıldı hıçkırıklarımla Bosnalı kadınlar.
ÖYLE BİRİNİ SEVİN Kİ.
HAYAT DİYE BİR ŞEY VAR "Nedir, ne oluyor, unuttunuz mu yoksa yaşadığınızı”
1937. Tarsus. Topçu Alayı tatbikat için dağılmıştı. Çadırlar henüz kurulmuştu ki, şiddetli bir yağmur başladı. Her taraf çamur kesildi.
Sunum otomatik olarak da gidiyor. istersen. Hoparlörü açabilirsin.
YAŞ OTUZBEŞ.
Hiç kimse geri dönemez ve parlak geçmişini geri getiremez. Ancak şu andan itibaren herkes yeni bir başlangıç yapabilir ve parlak bir sona ulaşabilir.
Herkes Ve Birkaç Kişi.
SeNi SeVMeK BiR GüL KoKuSuYDu..
GELMEZMİYİM BEN? Seyhan Süzer. GELMEZMİYİM BEN? Seyhan Süzer.
Halil KANARGI’dan BEN TUTSAĞIM YÜREĞİNDE SENİN
Yalnız sana borçluyum bugün dünyada varsam:
GÖZLERİN KAL DİYOR Bu nasıl ayrılık, bu nasıl veda Gözlerin kal diyor dudakların git Bakışın anahtar, gözlerin kilit Ellerin aç diyor, dudakların git.
mavi Parlak, mavi bir sabah; sakin, sessiz...
BEŞ VAKTE BEŞ YAZI. BEŞ VAKTE BEŞ YAZI Sabah Namazı ; Vakit seher Sabah Namazı ; Vakit seher? Zamanın rahmine sabahın nutfesi düştü az önce. Gün doğuyor.
DAYANIŞMA VE YARDIMSEVERLİK
GERÇEK ANLAM MECAZ ANLAM
Sevgiye hasret kalmış,zavallı sürgün yüreğim o gecelerin karanlığında kavrulur da kimseler bilmez. Sevdayı alıp ta mahvedenlere.
Merhaba arkadaşlar.size kendimi tanıtayım. Benim adım şapar.Köpeklerin en mutlusuyum.Yer uyur gezerim.Gittiğim her yerde kendi evimmiş gibi rahat hissederim.Tıpkı.
Zamansızdır hep ayrılık.... Yalnız hayat bin işkence, Kim demiş ki bahtiyarlık? Can bedenden gitmeyince, Zamansızdır hep ayrılık.
Kalbim şimdi bir sokak çocuğu Kelebekleri göç etti gönlümün
BOZACININ ŞAHİDİ ŞIRACI
AYDINLANMA Nasıl anlatsam bilmiyorum Düşündükçe şaşırıyorum. Dün akşam bir haller yaşadım Aydınlanıverdi sonra aklım. Yarı uykulu yarı uyanık Oda oldukça.
IHLAMURLAR ÇİÇEK AÇTIĞINDA GEL...
MAVİYDİ DÜŞLERİM, ÇÜNKÜ BEN ÇOCUKTUM... ÇÜNKÜ SİYAH DEĞİLDİ
Alıntı. Slaytı kendi akışında ve sesli izleyiniz.
TELİF HAKKI.
Sesi AçınızAkışına Bırakınız Önümde bir beyaz kağıt, Özlemini yazıyorum satırlara. Yokluğunda yanan bir ağıt, Gözyaşlarını asıyor duvarlara. Bugün.
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir,
SEVDALILARIN.
BİR AŞK HİKAYESİ Bizimkisi bir aşk hikayesi
SeNDeN SoNRa.
GÜNEŞ ISITIR HERKESİ MEVSİMLER HERKES İÇİNDİR YALNIZ ÇIĞ ALTINDA KALAN SELE KAPILAN HER ZAMAN BİRKAÇ KİŞİ… K .M.
KAVGAYI ağacın yaprağına yaz; Sonbahar gelsin yaprak KURUSUN diye.
OTUZ BEŞ YAŞ.
ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ SINIF ÖĞRETMENLİĞİ A.B.D HAYAT BİLGİSİ ÖĞRETİMİ HAZIRLAYAN: EDANUR ALAS.
Test de la banane: Tıklayınız lütfen…. Kocaman bir Hindistan cevizi ağacı ve 4 hayvan vardır ve hepside bu ağacın çok yakınındadırlar. Bir Arslan Bir.
BİR KAYISI AĞACI ABDÜLKADİR MERİÇBOYU.
T.C. ORMAN ve SU İŞLERİ BAKANLIĞI Sunu Bakanlığımızca yapılan fotoğraf yarışmasında derece giren 50 tane resimden oluşmaktadır. Resim üzerindeki yazılar.
Sevdan Beni Terketmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım, Hayın, karanlıktı gece, Can garip, can suskun, Can paramparça... Ve ellerim,kelepçede,
“CAN” CAN AKIN ŞAİR VE FOTOĞRAF SANATÇISI.
İnsanlara kendimi zorla sevdiremeyeceğimi öğrendim.
Sevdan Beni Terketmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım, Hayın, karanlıktı gece, Can garip, can suskun, can paramparça... Ve elerim kelepçede,
Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan, Güneş kucağındadır, bilemezsin. Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür, Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Aşk nedir ?.
Sunum transkripti:

Tek Kişilik Aşk Müzik: Candan Erçetin/Sensizlik İnternetten alıntı.

Dünyanın en uzak, en yakın, en kalabalık ve en yalnız yerinde aşk, aynı aşktı. Eğer kişi içinde taşıyabiliyorsa -ki iç, kaybolacak kadar küçük, taşıyamayacak kadar ağırdır- her gittiği şehre ve elbette şehir onun kadar tehlikeliyse kendine; aşk her yerde aynı aşktı. Hiç beklenmedik bir yazda, olur olmadık bir durumda, sonra küçükken, sonra yer, ağaç ve elleri dahi sütbeyaz, tozpembeyken, kendi hapishanesini kendi hazırlarmış da insan; ruhu bile duymazmış. Ama nasıl? Tüm sonbahar sarısı kadar yoğun, tüm sonbahar kadar hiddetli... Ama nasıl? Tüm saatlerin bir saniyeye sıkıştığı kadar hızlı ve bir saniye kadar meyilli ölüme...

Hapishanesini kendi hazırlarmış da insan; ruhu bile duymazmış Hapishanesini kendi hazırlarmış da insan; ruhu bile duymazmış. Önce parmakları duvarda gezer, sonra aynı duvara sırtını yaslarmış. Fakat atlas değil ki dünyayı kucaklayan! Hangi boşluk kaldırsın bilirkişinin bilemediklerini ve göremediklerini? “Bu parmaklık benden de hafif.” dermiş de; aldanırmış... Aşk her yerde aynı aşktı ama neden her yer farklıydı? Yattığı yatak, baktığı ayna ve hiç önemsemediği anahtarı dahi farklıysa, üstelik kilitler farklı odalara açılıyorsa, yalnızlıktan başka sahip olabildiği tek şey aşktır kişinin. İşte tam bu noktada 'farkındalık' ilişkinin kaç kişilik olduğunu belirliyor, kör ve sağırlar kendilerini kör ve sağır yapmalarının cezasını çekmeye zorlanıyordu.

Şehrin tüm duvarlarına tek bir cümle yazıldı: "Aşk farkındalık gerektirir.“ Çaba göstermeden büyütülen tek şeyin, pamuklara sarıp da karanlıklara bırakılan deney fasulyesi olduğu bilindiği halde, karanlıklarda aşk yetiştirmeye çalışanlar, tek celsede ve üstelik en aydınlık yerlerde idama sevk ediliyordu kalbi elinde yürüyenlerin evreninde. Şimdi hangi tarih yazsın ölüp ölüp de dirilenlerin hikayesini? Ya da hangi toprak kabul etsin pişmanlıktan önce kalbi durmuş bedeni? Yazamadı kimse bilirkişinin bilemediklerini ve göremediklerini. Müfredata tek ders konuldu ibret-i âlem olsun diye: "Aşk emek gerektirir.“ "Sihirsiz bir nefes gibisin, bence artık sende herkes gibisin." dermiş de Nazım; ruhu bile duymazmış. Tüm kulakların işittiği bu yalanı, hangi "iç" kabul etsin o hala gözyaşlarını inci gibi dizip de ipe, sevdiğinin boynuna asarken?

Gecenin 3'ünde "seni sevmiyorum"la başlayan cümlelerin "geri dön"le bittiğine tüm evrensel aşk yasaları teker teker şahit olurken, kendini dahi kandırmayı beceremeyen bu kişi "eden bulur" deyiminin sözlük anlamını baştan yazar, sondan okurmuş: "Buldu eden.“ Düşün ki; her tan vakti gözlerini başka bir sabaha açmaktan korkar insan. Ya da biliyorsa hangi yanlış yer ve yanlış zamanda olacağını önceden, her gün farklı bir şehrin farklı bir sabahına uyanmaktan korkar. Sonra yumar gözlerini sıkıca...

Düşün ki; damarlarına kadar kaskatı kesilmiş ve zamanın kat ettiği mesafeyi beynine çaka çaka gösteren o saati ve yeryüzündeki tüm saatleri- parçalamak içim can atan bir insan. Elbette kimsenin bilmesi gerekmiyor değişmez doğa ve evrenin işleyiş kanunlarını. Fakat güneş bu. Nerde görülmüş dünyayı terk edipte başka bir gezegenin etrafında dönmeye giderken? Yavaşça soğumakta olan kalbin bile alıkoyamaz onu daimi görevinden. O döner durur. Bugün pazartesi. Ertesi gün cuma. Bir nefes koparmışsın kocaman havadan dün sabah, huzurla doldurmuşsun ciğerlerine, bugün akşam oluyor.

Sonra düşün ki; her tan vakti farklı bir sabahın, farklı bir göğüne, güneşine uyanmaktan korkan bir insan. Katlanamaz. Yumar gözlerini sıkıca... Şimdi ben biliyorum hangi yanlış yer ve zamanda olacağımı önceden. Başka bir şehrin başka bir sabahına gözlerimi açtığımda, hangi ölü kesicinin beni içine koymak için toprağı ikna etmeye çalışacağını dahi biliyorum. Kim gibi, kimler gibi olduğumu anlarken, kulaklarımın neyi işitmesi gerektiğini ve aşkın kaç kişilik olduğunu da biliyorum.

Bilirkişinin bilemedikleri ve göremedikleri ne kadar da aleni imiş meğer. Artık ben bilirkişin "aslında" neyi bilmesi gerektiğini de biliyorum. O kadar hoyrat harcadım ki avucumdaki suyu, şimdi susuzluktan dudaklarım çatlıyor. Artık söyleyecek bir şey yok. Ben yağmurumu kaçırdım. Gidiyorum... yilmazgurler@gmail.com