HA GAYRET!... Özgürce yaşam…; Akıl, izan, vicdan… Özgürce yaşam…; Akıl, izan, vicdan… pınarından sulanan!... Kula,kuldan değil!... Doğrudan… Doğadan!... Armağan!.. Metin : Mehmet Halil Arık (Emekli eğitimci ) Müzik : Saz Beşlisi-Türk Marşı-Mozart
İnsanlığın aynasıdır erdem, İnanıyorsan; Elinde tut yüreğini… Hazırolda!.. Yürekler özgürlük tarlasıdır… Çalış, Didin… Çabala… Umudun kandili sönmesin yarıyolda!... BİRLİK HER ENGELİ AŞAR..!
Susma!.. “Sönmez bu şafaklar!..” de!... Çapa ol, pulluk ol… işle özgürlüğün toprağını. Kılıç düşmanıdır barışın, sen kalem ol!...Kitap ol!.. Aydınlık günlere nefer olmaksa görevin senin; Daha gür çıkmalı… sesin!... Tükenmeden nefesin!.. Bitmeden işin,!.. Cepheyi terk e t m e m e l i s i n
Tohumların olmalı avuçlarında insanlığa dair... Senden sonra geleceklerin, umudu sensin!.. Yüreklere filiz filiz UMUT ekmeyi... İlk görev bilmelisin, Emek ister hem ekim, hem de hasat!..
Ekmeden deremezsin ki çiçeği. Su uyurda, uyumazsa hain; Uykusuz kalmayı sen de öğrenmelisin!... Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir, demişse Atan.
Sen de kulun kula kulluğunu lanetlemelisin!.. Sevda çiçekleri barınmaz umutsuzluk tarlasında Kara günler; nadasıdır yüreğin… Korkma!.. Karşılıksız kalmaz emeğin!.. Göreceksin, Umut bahçesinde açan bin bir renk barış güllerini Gün gelende; Kendi ellerinle dereceksin!..
Sür yeniden… özgürlük tarlasını… Derinlerdedir umut!.. Yüreğin, özgürlüğe battığınca sür… Tohum toprağa düşmekle kalmasın; Daha derinlere… derinlere kök salsın!.. Fırsatçıdır ayrık otları… Zehirli sarmaşıklardan farksız… Saklanır köşe bucak, beslenerek karanlıklardan, Bulduğu ilk fırsatta, sarar özgürlük tarlasını… Apansız!.. Arsız!..
Tırnağınla işle can toprağını.. Gözyaşınla değil, alınterinle sula, Bırakma, ayrık otları sarmasın, Bin-bir emekle..gayretle… yürekle ekilen, Cumhuriyet ve bağımsızlık tohumlarını… Bereketli topraktır yürek.. Ha gayret!... Muhtaç olduğun tek kudret; İhanet içindekiler kadar cesaret!... Mehmet Halil Arık (Emekli eğitimci ) mehmethalilarik@gmail.com –
BEN’KİŞOT!... Devlere saldırırken Donkişot; Devlere saldırırken Donkişot; Aklında yalnızca doğrunun zaferi vardı. Sahte gerçeğe onurla meydan okurken, Elinde kör bir kılıç, gönlünde Dulsiyana’sı vardı. Düşünmedi alaşağı olacağını, Yolu yok; İnançla, gayretle emekle… O yedi kanatlı devle… Amansız bir savaş o l a c a k t ı !. Belki bir kanat çırpışıyla devin, Tam da arefesindeyken zaferin, Savrulup yitmek de vardı!..
Ben’kişot olmuşuz!... Bir onur savaşıdır bu, kaybı ölümden beter… Ya onurlu bir zaferle kazanılırdı aşk; Ya da onursuz bir teslimiyetle biter!... Sever miydi sanırsın şirin; korkak olsaydı Ferhat’ı… Gönlünü sarmasaydı Aslı’nın aşkı, sımsıcak; Kalır mıydı bu güne, Kerem’in aşkını anımsayacak!?..!.. ** Özgürlükle örülmüş bir onur savaşıdır bu!.. Siz her ne kadar vurdum duymasanız da; Biz o kadar vurup duyuracağız!.. Donkişot’un onuruyla dolu, Doğrunun, emeğin, özgürlüğün kulu… Ben’kişot olmuşuz!... Mehmet Halil Arık Emekli eğitimci – DENİZLİ (mehmethalilarik@gmail.com)
Sunu : vasfiayaz@gmail.com