SINAVA HAZIRLANAN ÖĞRENCİNİN ANNE VE BABASINA DÜŞEN GÖREVLER Üniversite giriş sınavlarına hazırlanan bir öğrencinin yaşadığı kaygının iki sebebi vardır:Birinci sebep gerçek ve akılcı bir temele dayanır.Sonuçları hayatın akışını etkileyecek bir yarışta yer alacak olmaktan kaygı duymak,doğal ve yerindedir.Ancak ikinci sebep birincisi gibi gerçek ve akılcı bir temele dayanmaz. “Anne babama ne diyeceğim?” “Arkadaşlarımın yüzüne nasıl nasıl bakacağım?”gibi düşünceler sınava hazırlanan öğrencinin kaygısını yükseltir.
Anne babanın küçük yaştan itibaren başlayan yüksek başarı beklentisi,çocuğun hatalarını düzeltmek için onu eleştirmek,çocuğun dayak,hırpalama gibi cezalarla eğitilmesi,yargı ifadesi taşıyan olumsuz sıfatlarla nitelemek(haylaz,tembel,sorumsuz)çocuğun kendine olan güvenini zayıflatır.Bunun sonucu ortaya çıkan kaygı,başarıya olumlu katkısı olmayan kaygıdır ve bununla başa çıkmak çok zordur.
ÇOCUĞUNUZUN KAYGISINI ARTTIRMAYIN! “Bu kadar çalışmayla kazanamazsın…” “Bu kafayla gidersen zor kazanırsın…” “Amcanın oğlu Boğaziçi Üniversitesini kazandı,bakalım sen ne yapacaksın…”türünden yaklaşımlar genci çalışmaya teşvik etmez,tam tersine yükselen kaygı sebebiyle onu adeta “kıpırdayamaz” duruma getirir.
SINAV KAYGISI Sınavdan korkmakla,sınav korkusu arasında büyük fark vardır.Sınavdan korkan bir öğrenci yaklaşan sınava zamanını programlayarak çalışır ve zaman geçtikçe de korkusu azalır.Hiç şüphesiz öğrenci sınavdan hemen önce bir heyecan duyar,ancak bu heyecan onu başarıya götürecek,canlı ve diri tutacak ölçüde olan olumlu ve gerekli bir duygudur. Araştırmalar çok başarılı öğrencilerin başarılarının kaygının yüksek veya düşük olmasına bağlı olmadığını gösteriyor.Aynı şekilde az başarılı öğrencilerin başarısı da kaygıdan fazla etkilenmiyor. Yüksek stres doğuranın sınava hazırlanmak,yoğun eğitim programları içinde bulunmak olmadığıdır.Stresi doğuran anne baba davranışlarıyla şekillenen bakış ve öğrencinin olayı algılayış ve yorumlayış biçimidir.
ÇOCUĞUNUZUN SINIRLARINI ZORLAMAYIN! Çocuğunuz sınıfında ders başarısı açısından ön sıralarda yer alan sosyal faaliyetlerinde girişken ve liderlik özelliği olan,belirli bir ders veya alandaki başarısı öğretmenlerinin veya çevresindekilerinin takdirini kazanan biriyse ne mutlu size.Bu durumda çocuğunuzla ilgili beklentilerinizi yüksek tutmakta gerçekçi sebepleriniz var demektir. Eğer çocuğunuz sınıfını ancak geçebildiyse,sınıfını geçerken çeşitli yardımlara ihtiyaç duyduysa,öğretmenleri kendisini, “Biliyor ama bildiğini ortaya koyamıyor ”veya “Çalışırsa yapar,ancak çalışmıyor ”diye değerlendirirlerse,okul dışı hayatında başarı göstermesi mümkündür.Çocuğunuzla ilgili beklentilerinizi kontrol edin ve ideallerinizi onun sınırlarını zorlamasını önleyin.
SINAVDA BAŞARILI OLAMAZSA YAŞAYACAĞINI BİR CEZA GİBİ GÖSTERMEYİN! Çocuğunuz istediğiniz üniversiteyi kazanamazsa,gideceği okulu bir ceza gibi göstermeyin.Çünkü gerçekten kazanamadığı takdirde alacağı eğitim,hayatı açısından yine de büyük önem taşır.
KENDİNİZE “HAYATIN AMACININ NE OLDUĞUNU” SORUN Sınavda başarılı olmak,diploma sahibi olmak bu temel bir amaca yönelik araçlardır. “Okumak,yüksek öğrenim görmek ”hayatın seçeneklerinden biridir.Neyse ki hayatın seçenekleri bu kadar sınırlı değildir.Eğer amaç para kazanmaksa mutlaka falan okula gitmeden yada filan üniversiteyi bitirmeden de bunu sağlamak mümkündür. Anne baba olarak görevinizin çocuğa iyi bir eğitim vermek olduğu kadar,ona hayatı sevdirmek ve yaşama sevincini aşılamak olduğunu göz ardı etmeyin.
BİRBİRİNİZE BAĞLILIĞIN AMAÇ,SINAVIN ARAÇ OLDUĞUNU UNUTMAYIN! Çocuğun sınavda başarılı olması uğruna yapılan mücadele bazen aileyle çocuk arasına soğukluk girmesine ve duygusal açıdan uzaklaşmaya sebep olmaktadır. Eğer çocuğunuzla ilişkiniz genel olarak iyi ve yumuşak ise,ölçülü miktarda çalış uyarısı ve çalışma şartlarının hazır edilmesi,biraz sıkıcı gelse de çocuğunuza sorumluluğunu hatırlatacaktır. Ancak çocuğunuzla ilişkiniz iyi gibi gözükse de sık sık sertleşiyorsa,o zaman çalış uyarıları aranızda ki gerginliğin dozunu arttırmaktan başka işe yaramayacaktır.Böylece birbirinize kızmak için özel bir sebebe ihtiyacınız kalmayacak,eğitim ve diplomadan daha önemli şeyi,çocuğunuzla aranızdaki sıcaklığı kaybedeceksiniz.
SİZİN DEĞER VERDİKLERİNİZ NELERDİR? Bu anlattıklarımızdan,çocuğunuza “çalış” demeyin anlamını çıkarmayın.Çocuğunuzun başarısı için maddi manevi fedakarlık yaptığınız ve gayret gösterdiğiniz doğrudur.Bunun karşılığını beklemeniz son derece doğaldır.Ancak çocuğunuzun elinden geleni yaptığına inanın.Eğer sonuç istediğiniz gibi olmazsa çocuğunuzun elinden gelenin bu kadar olduğunu da kabullenin.
İSTEK -HAYAL “İstek”le “hayal” arasındaki ilişki açık seçik ortaya çıkmaktadır.Bu öğrenciler,insanın istediğine “kendiliğinden” ulaşabileceğine veya istediğini elde etmenin bir “şans işi” olduğuna inanmaktadır.Eğer öğrenci amacının Boğaziçi Elektronik Mühendisliği olduğuna açıkça karar vermiş,buna inanmış ve bu amacını gerçekleştirmek için kendisine aylık,haftalık ve günlük programlar yapmış olsaydı,amacına ulaşma şansı çok daha fazla olacak ve isteği bir “dilek ”olmaktan öteye geçerek, gerçekçi bir amaç haline gelecekti.
BİR DİPLOMA ALMAK İÇİN OKUMAK “Bir diploma sahibi olmak…”üniversite giriş sınavlarına hazırlanmanın ve 4yıl yüksek öğrenim görmenin bir sebebi olamaz.Oysa gözlemlerimiz ve tecrübelerimiz,üniversite eşiğindeki birçok gencin sadece “bu sebeple” yüksek öğrenime yöneldiğini bize göstermektedir.
DÜZENLİ BİR AİLE HAYATI Başarı konusunda önemli faktörlerden bir tanesi de düzenli bir aile hayatıdır. Stres ölçeğinde insan hayatına en büyük yükü getiren 14 olayın 12 tanesi aile hayatı ile ilgilidir. Kişi uzlaşma içinde olduğu bir aile hayatı sürdürmüyorsa sağlığını koruması, ve enerjisini işine yönelterek yaratıcı ve başarılı olmanın temel şartlarından birinin uyumlu bir aile hayatı olduğunu söylemek son derece yerindedir.
STRESE KARŞI DİRENÇLİ AİLELER Sağlıklı aile yapısı içinde,problemler inkar edilmek yerine kabul edilir ve çözüm yolları aranır.Böylece aile stresli bir durumu,gelişme yolunda bir fırsata çevirerek daha da güçlenir. Problemlerin kabul edilmesini kolaylaştıran temel yaklaşım birbirini seven ve değer veren insanların arasında da çatışma ve anlaşmazlık çıkabileceğinin kabullenilmesidir.Anlaşmazlık çıkması,aile üyelerinin birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez.
OLGUN İNSANLAR YETİŞTİRMEK İÇİN…. Çocuklarımıza karşı insaflı olmamız ve onlarında olgunlaşma şanslarının olacağını içimize sindirmemiz gerekir.Hoşgörü karşımızdakini istediğimiz gibi olmaya zorlamak değil,kendi istediği gibi,mutlu olmasına imkan verme büyüklüğüdür.Unutmayın ki,kendi varlıklarından memnun olanlar iyi sonuçlar yaratırlar…
TEŞEKKÜR EDERİZ.