DOĞMAMIŞ BEBEKTEN MEKTUP VAR

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
ÇOCUK NASIL ÖĞRENİR?.
Advertisements

TÜRKAN YÜKSEL Tıkır Top.
Değişkenler.
Bu sözleri hiç duydunuz mu?
Çelebi Grubu.
KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ.
SLAYTI MUTLAKA SESLİ İZLEYİNİZ… İYİ SEYİRLER…
5 EKİM Bu gün var edildim, buradayım, varım. Müthiş bir
ASIL EKSİKLİK Asıl eksiklik, eksik olduğumuzu düşünmekti. Asıl eksiklik, çareyi başkasında aramaktı.
OLGUNLAŞMAK Can DÜNDAR.
Bir süre önce, başka bir kadınla çıkmaya başladım ve bu aslında
2.Element ve BileŞikler Okul bahçemizi çevreleyen demir parmaklıklar, mutfakta kullandığımız bakır cezve ve alüminyum tencereler sırasıyla çok sayıda demir,
Günay GEÇKİN Fen Bilgisi Öğretmeni
10.Kasım…Hissetmek lazım Hasan Ağabey…TDK
ANNE BEN NASIL DOĞDUM? Ooo! Hayır tatlım, sen benim içimde büyüdün. Sonrada…… Anne ben bu yumurtadan mı çıktım?
Simdi bu oyunu ciddiye al ve sakın oyun bozanlık yapma!!!!
NUTFE DÖLLENME ALAKA. NUTFE DÖLLENME ALAKA İnsan döllenmiş bir yumurtadan oluşmadı mı. Sonra alaka haline dönüştü İnsan döllenmiş bir yumurtadan oluşmadı.
Meksika'da Inka tapınaklarına ç ıkmak isteyen Avrupalı bir grup arkeolog, birka ç yerli rehberle yola koyuluyor. Dağın tepesindeki tapınaklara giden uzun.
MAYOZ BÖLÜNME
Sayın kaymakamım. Sayın İlçe Milli Eğitim müdürüm ve Şube Müdürlerim
Türkçe Öğretmenliği 2. Sınıf (Gündüz)
Zor insanla başa çıkma yolları
TIKANDI BABA Seval KEMERTAŞ tarafından düzenlenmiştir.
Hayatın Ortağı Olmak... Erdal ATABEK Remziye Örselli/11 Şubat 2009.
“ Hayatın Ortağı Olmak …” ''günümüz ergenleri” ile erişkinler arasındaki uzaklık daha da artacaktır. Günümüzün ''ergen dünyası'' nı, bu dünyada geçerli.
Kırlangıcın biri, bir adama aşık olmuş
NORMAL GEBELİK O BİR İNSAN,YAŞAMAK ONUN DA HAKKI.
“Sonsuza Dek” sesli.
KABUL EDEMEM.
1 HUKUK ve SİYASET OKULU – 8 Şubat 2008 X BAYAN: Biz uluslar arası ilişkilerde… ( Montaj Arası ) Birol BAŞARAN: Ben bütün toplumlarda hukuka ihtiyaç olduğunu,
UYUMAK İSTEMEYEN ZÜRAFA
UYUMAK İSTEMEYEN ZÜRAFA
BAYKUŞ KARDEŞİN PARTİSİ.
OLGUNLAŞMAK Can DÜNDAR.
DiŞ DOKTORU Diş hekiminin odasına giren genç ve güzel kadın:
ANLATMAYA BAĞLI EDEBİ METİNLERDE BAKIŞ AÇISI
WİNDOWS 7 KURULUM.
İŞTE MASALIMIZ BAŞLIYOR.
ÇİRKİN ÖRDEK YAVRUSU …
Sarı Yumak ile Kara Yumak arkadaş olmuşlardı
ANNELER BABALAR/ÇOCUĞUNUZ SINAVA GİRİYOR …. Çocuklarımızı çok severken kişisel isteklerimizin, beklentilerimizin onlar için belki de aşırı bir yük olacağını.
Sen hangisini seçerdin?
BABALAR VE KIZLARI.
Okulun ilk günü, ilk derste profesörümüz, önce kendini tanıttı, sonra 'Bu yıl, yepyeni bir öğrencimiz var. Çok ilginç biri bakalım bulabilecek misiniz'
Şiddetle itiraz ettim: "Ama ben seni seviyorum!!!"
yumurtanın hep sarısı, hep beyazı bildiklerimiz; ya olmazsa olmaz mavisi?? sesli.
“Hayatın Ortağı Olmak…”
ANNELER BABALAR/ÇOCUĞUNUZ SINAVA GİRİYOR …
HAYATIN ANLAMI.
Tıkır Top
KADINLAR NE İSTER..? Kral Arthur, bir soruya doğru cevap verebilirse
Küçük kız babası ile ormanda yürüyüş yaparken, ayağı takılıp yere düşüyor. Can acısıyla "Ahhh" diye bağırınca ilerideki dağın tepesinden "Ahhh" diye bir.
SEVGİ ZENGİNLİK BAŞARI
İmza: Kızın Babamıza söylemek isteyip de söyleyemediklerimiz... İmza : Kızın.
PENGU İLE KARTOPU BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ EVVEL ZAMAN İÇİNDE KALBUR SAMAN İÇİNDE ÇOK UZAK VE SOĞUK BİR ÜLKEDE PENGU İLE KARTOPU YAŞARMIŞ.BİRBİRLERİNİ ÇOK.
S A R I Ş I N L A R I SİZİN İÇİN İNCELEDİK.
MERHAMET ŞEVKAT FEDAKARLIK
FEDAKARLIK.
ASIL EKSİKLİK.
 Attack on itan adlı japon dizisinde insaların titalara karşı verdiği savaşı anlatıyor, Eren adlı ana karakter 40 metrelik duvarlar arasındaki bir.
BOŞANMA SEBEBİ.
Bunu okumak sizi herhangi bir borç yükü altına sokmayacaktır.
ALAY ETME İLE BAŞEDEBİLME
CANIN KUŞLARI Can, o gün annesine ne kadar çok sıkıldığını anlatıyordu: — Neden oyuncaklarınla oynamıyorsun? diye sordu annesi. — Ama onlar benimle oynamıyorlar.
VURUR YÜZE İFADESİ TEOG ZAMANI GELMİŞ BİTANESİ
ÇOCUKLARDA CİNSEL GELİŞİM
Prof. Dr. Güler Küçükturan
Sunum transkripti:

DOĞMAMIŞ BEBEKTEN MEKTUP VAR Bebeğimiz henüz doğmadığından yaşını veremiyoruz, ve kendisine tüm çabalara rağmen isim beğendiremedik, kaç haftalık olduğunu bile bilmiyoruz. Elimizde böyle bir resmi var yalnız ca. Her neyse, bizlere belli aralıklarla yazı göndermeye söz verdi

SENCE NORMAL DOĞUM MU DAHA İYİ??? Bize sorulsa belki biz de muhtemelen ikiye bölüneceğiz. Ben mesela normal doğum istiyorum. Neden, çünkü bir arkadaşım vardı, geçenlerde sezeryanla doğdu, annesini ilk gördüğünde annesi hala baygın bir şekilde yatıyormuş ve bu çocuk iki saat aç beklemiş, düşünseniz ya iki saat. En azından bari spinal veya epidural ya da herneyse öyle anestezi verselerdi de çocuk aç kalmasaydı...

Burada bir arkadaş var, kendisi biraz iri yapılı (laf aramızda tosuncuk, 38. haftaya geldi 4000 gram geliyor...)). Bu çocuk sezeryan istemekte haklı, sığmıyor işte doğum kanalına, annesinin boyu 1.60. Başka bir arkadaş var burada, "ben yan duruyorum bir türlü başaşağı gelemedim." diyor, bu da sezeryan istemekte haklı... Bir de burada ikizlerimiz var, bunlar tüp bebekle oluşmuşlar. O kadar komikler ki, biri başaşağı duruyor, biri başyukarı, her taraf kol-bacak, kordon dolu. Birisini hıçkırık tuttuğunda diğerini de tutuyor, birisi uyurken diğerinden bir tekme yiyor uyanıyor, gerçekten hoş bir ikili oluşturmuşlar. İyi ki aralarında bir zar var, o da olmasa iyice birbirlerine girecekler. Onlar bakalım ne şekilde doğacaklar...

Size komik bir olay daha anlatıyım Size komik bir olay daha anlatıyım. Geçenlerde bizim bir arkadaşın annesi ultrasona giriyor. Klasik cinsiyet baktırma olayı. Bizimkisi de bu olaya karşı, anne ve babasına sürpriz olsun istiyor. Ve genital bölgesini öyle bir kapatıyor ki, zavallı doktor bakmış bakmış bulamamış, sonra da kafayı yemiş.:)) İşte böyle, biz istemezsek cinsiyeti göstermeyiz. Bizim bir arkadaş var, 42. haftası dolmuştu, ama hala doğmak istemiyordu, tabii rahat yeri buldu, sıcacık, istediği herşey geliyor, fakat geçenlerde sıvısı azalmaya başlayınca panik oldu hemen ağrıları başlattı ve doğdu. Benim doğumuma ne kadar kaldığını merak edenler olacaktır. Hiç acelem yok, belki hep burada yaşarım, bilemiyorum şimdiden.

Biraz da heyecanlıyım galiba. Nasıl olacak acaba Biraz da heyecanlıyım galiba. Nasıl olacak acaba? Bir abimiz doğum sonrası gönderdiği e-mail'de doğum olayını şöyle tarif etmişti: "Birden etrafında bir baskı hissediyorsun, adeta etrafındaki duvarlar kasılarak üzerine üzerine geliyor. Sonra tekrar gevşeme sonra tekrar kasılma. Bir tünele giriyorsun ve burada ilerlemeye başlıyorsun. Tünelde etrafta tümsekler çukurlar falan var, başını öyle bir hareket ettirmelisin ki o tümseklerden geçebilesin. ("Aslında oldukça zevkli bir deneyim. Bilgisayar oyunu gibi") Sonra birden etrafındaki su kesesi açılıyor, çıkışa yaklaştığını hissediyorsun. Biraz daha ilerlediğin zaman artık sesleri daha net duymaya başlıyorsun. "Ikın, derin nefes al." gibi sesler duymaya başlıyorsun. Sonra başın dışarı çıkıyor, iki el sana uzanmış seni bekliyor sen "tamam yardım geldi" diyorsun, eller seni çıkarıyor, ancak sonra popona şaplağı yiyorsun ve ağlamaya başlıyorsun. Sonra seni sıcacık bir yere yatırıyorlar. Başında garip giyimli bir şahıs. "Annem nerde?" diye ağlaman üzerine seni sarıyorlar ve annene teslim ediyorlar

Her şey iyi de şu şaplak olayı olmasa daha iyi olurdu Her şey iyi de şu şaplak olayı olmasa daha iyi olurdu. Aslında şaplak yerine ayak altlarını gıdıklama şeklinde uygulayan merkezler varmış, ben anneme söyleyeyim de beni orada doğursun. Şaka, şaka... Dünyaya ilk geliş ilk soluk için bu uyaran gerekli, hem şaplak değil daha çok sıvazlama şeklinde, ben biliyorum. Dünya böyle işte bir şey den çok aşırı korkanlar o olayı yaşadıktan sonra aynı olayı yaşayan ve korkmayan insanlara tahammül edemiyorlar ve o yüzden aslında olmayan şeyleri abartarak anlatıp korkutmaya çalışıyorlar. Bunu benim annemde de denediler, başarılı olamadılar, o bilgiyi kaynağından almayı ve güvenilir olanı almayı tercih ediyor ..

2. MEKTUP Herkese merhaba; İşte size kendi bilgisayarımda oluşturduğum bir resmim. Üçboyutlu ultrason falan çıktı şimdi, ama böyle bir görüntülemeyi henüz kimse başaramadan ben başardım ve yeni şeklimle karşınızdayım... Hergün internete giriyorum ve gebelikle ilgili siteleri dolaşıyorum. Hatta anneler kulübüne bile üye oldum ve orada çaktırmadan anne adayları ve annelerin birbirlerine yazdıklarını heyecanla okuyorum. İyi bir ortam gerçekten. Sohbet odalarına giriyorum, ama orada bana "slm", "nerdensin?", "kaç haftalıksın?" falan gibi sorular sorunca mecburen kaçıyorum. Dr. Kağan Bey'e sorular soruyorum. O da beni anne adayı sanıp cevaplıyor garibim. Yani anlayacağınız içeride hayatım iyi geçiyor, gün geçtikçe kilo alıyorum, büyüyorum. Bu site faydalı oldu bana da. Ancak bazen düşünüyorum da aslında "gebelik" ve bunun sonucunda oluşan olaylar, bizim gelişimimiz, o kadar da karmaşık olaylar değil. Size öyle gösterilmek isteniyor. Ben size bu ve takipeden yazılarımda içeride olayları daha basit bir şekilde anlatacağım. Bunun için özel bir anlatım tekniği geliştirdim. Umarım beğenirsiniz.

İşte başlıyorum anlatımıma: Öncelikle yeni bir yaşamın temel taşlarını oluşturan sperm hücresi ve yumurta hücresinin kendilerinin de ayrı birer canlı olduklarını, her birinin kendilerine özgü bir kişilikleri olduğunu, yani aynen sizler gibi birer birey olduğunu bilmelisiniz. Onlar sizlerin içinde yaşıyor, yemek yiyor, su içiyor, sohbet ediyor, düşünüyor, hissediyor, büyüyor ve ölüyorlar. Aralarında doğum yapanlar da var (gerçekten var). Sadece boyutları ve dış görünüşleri sizden farklı, bunun dışında hemen herşey aynı. Örneğin sperm hücresini ele alalım: Uzun kuyruğu sayesinde iyi bir yüzücü, dış görünüşü biraz garip, çirkin bir balığı andırıyor. Savaşçı ve rekabetçi bir kişiliğe sahip. Doğduğu yer baba adayının testisinin içi, buradan epididim adı verilen bölgeye göçüyor ve yaşamını burada devam ettiriyor. Tek amacı buradan dışarı çıkmak ve hayatının kadınıyla evlenerek çocuk yapmak. Yaşadığı yerde kendisi gibi milyonlarcasının olması ve hepsinin aynı amaca sahip olması sinirini bozuyor. Diğerleri gibi o da sürekli olarak antrenman yapıp "o gün" geldiğinde daha güçlü olabilmek için form tutuyor. Burada bulunanlar temelde birbirine benzemelerine rağmen aralarında bozuk şekilli olanlar, kuyruğu olmayanlar, çift kuyruğu olanlar falan var. Aralarından kendi kuyruğunu yakalamak için sürekli kendi etraflarında dönenler bile çıkıyor bazen. Burada spermler temel olarak X ve Y olmak üzere iki ayrı gruba bölünmüş.

Bizim hikayemizin kahramanı da bir X grubu üyesi, ancak o henüz bunun ne kadar derin bir anlam taşıdığını bilmiyor. İleride bu grubun özelliği nedeniyle bir kız bebeğin oluşumuna katılacak olduğunu bilseydi ne derdi acaba? Kendisine yaşlı spermlerin anlattığı hikayelerden işinin ne kadar zor olduğunu anlıyor ve heyecanla kapıların açılacağı ve dış ortama gidecekleri günü bekliyor. Kahramanımız aynen diğerleri gibi yapısı gereği sıcağı sevmiyor, hatta aralarında aşırı sıcaklardan ölenler bile var. Kahramanımızın bir ismi olması gerektiğinden ben ona sonradan anlatacağım bazı nedenlerle BEKİR ismini verdim.

Hikayemizin diğer kahramanı olan yumurta hücresinin ne gibi özellikleri var? Bu hücrecik anne adayının yumurtalığında yaşıyor. Yusyuvarlak ve tostoparlak, irice bir hücre, ama yine de bir kadın zerafetinin tüm inceliklerini taşıyor. Sayıları ancak yüzlerle ifade edilebilecek komşularıyla beraber yumurtalığın içinde yaşamını sürdürüyor. Sperm hücresinin aksine sakin yapılı. Anne adayının henüz kendi annesinin karnında olduğu dönemlerde doğmuş. Bu kahramanımızın da bir ismi olması gerekiyor. Ona da BERNA ismini verelim, olsun bitsin.

Yumurtalıklarda belli aralıklarla "garip olaylar" meydana geliyor: Hücrelerden birisi her ayın başında kendi isteği dışında değişime uğruyor. Etrafı birden bir örtüyle kaplanıyor ve bu örtünün içi gün geçtikçe sıvıyla dolup şişiyor ve kocaman bir su kesesi haline geliyor. Buna folikül adını veriyorlar. Sonra bu folikül birden çatlayıp patlıyor ve içindeki hücre yumurtalığı terkediyor. Çok sayıda uzun kolları olan bir yaratık onu yakalıyor ve içine alıyor ve ondan sonra uzunca zaman ondan haber alınamıyor. Sanki bir hastalık gibi. Tecrübeli olanlar ise bu olayın ne anlama geldiğini biliyorlar: Bu bir hastalık değil, değişime uğrayan kişinin görev için seçildiğinin işareti. Bu kişi prensini bulmaya gönderiliyor.

Berna, yapı olarak çok seçici. Kolay kolay herkesi beğenmiyor Berna, yapı olarak çok seçici. Kolay kolay herkesi beğenmiyor. "Beni etkileyecek olan erkeğin çok güçlü olması gerekiyor" diyor. Herkes gibi o da biliyor ki prens aslında çok çok uzaklarda. Belki de o prensle hiç karşılaşamayacak. Çünkü görev için seçildiğinde yumurtalığı terkettiği andan itibaren prensini bulmak için en fazla 24 saati var. Eğer bu esnada hayatının erkeğiyle karşılaşamazsa ölecek...

Bir de postakutumda aşağıdaki mektubu buldum: MERHABA KÜÇÜĞÜM, BİR HAFTADIR İŞE GELİR GELMEZ VE HER BOŞ VAKTİMDE BU SAYFALARI OKUYORUM. NEDENINI BILMIYORUM AMA GARİP BİR DUYGU YOĞUNLUĞU VE MERAK BENİ BUNA ZORLUYOR. HİSLERİME ANLAM VEREMİYORUM BİR TÜRLÜ. BİRAZ SONRA BİR ECZANEYE GİDİP İÇİMDEKİ HİSLERE İSİM VERECEK ŞEYİ ALACAĞIM. VE YARIN SABAH .....  BİLMİYORUM.KORKUYORUM. SENİ HEM BU KADAR YAKIN, HEM DE BİLİNMEZLİK KADAR UZAK HİSSETMEK BENİ KORKUTUYOR. Bu duygu dolu mektubu gönderen okurumuza çok teşekkür ediyorum.

Yoksa siz SIMCITY oynamadınız mı? SIMCITY ve benzeri oyunları oynayanlar bilirler. Şehri kurarken şehre en tepeden bakıp kuşbakışı görebiliyor ve artı işaretine basa basa içinde yaşayan insanları görecek kadar yakınlaşabiliyorsunuz. Biz de hikayemizde bunları yapacağız. Yoksa siz SIMCITY oynamadınız mı? Eveet, şimdi olaylara kuşbakışı bakalım:

Annemin tam yumurtlama döneminde denk gelen bir gündeyiz Annemin tam yumurtlama döneminde denk gelen bir gündeyiz. Bu tarih son adet tarihinin ilk gününden itibaren hesaplanıyor. 28 günde bir adet gören bir kadında siklusun tam ortasına, yani 14. güne denk geliyor. Annemle babam artık planlarını yapmışlar, bütçelerini oluşturmuşlar ve bir bebek sahibi olmaya karar vermişlerdi. İşte şimdi olay yerine taa BERNA'yı yakından görebilecek kadar yakınlaşıyoruz. Birinci yakınlaşma planında uterus ve yumurtalıkları, ikincisinde sadece sağ yumurtalığı, üçüncüsünde ise BERNA'yı net olarak görüyoruz. BERNA kendinde bir değişim hissediyor zaten uzun zamandır. Sanki son zamanlarda biraz fazla kilo almış gibi. Annemin adetinin 5. gününe denk gelen bir günde birden etrafını bir örtü çevreliyor, etrafı sıvıyla doluyor (bu yapıya folikül adını vermişler), artık diğer arkadaşlarını göremez oluyor ve bu yaklaşık 8-10 gün devam ediyor. Berna tabi artık sıranın onda olduğunu anlamış durumda.

Bir sabah "çat" diye bir ses çıkıyor ve folikül çatlıyor, içerideki sıvı hızla boşalıyor ve Berna bu sıvının içinden çıkarak kendini birden yaratığın kollarında buluyor. Bu "yaratık" denilen aslında Fallop tüpü adı verilen yapının saçaklarıymış ve aslında iyi biriymiş. Eğer o olmasaydı Berna karın boşluğuna düşer ve orada ölür gidermiş. İşte Berna bu "yaratığın" kolları tarafından kapılıp içeri alınıyor. O sırada bir levha görüyor: "Fallop tüpüne gider" diye. İçerisi karanlık. Dar bir kanal gibi. İçeride böyle bir bataklık gibi ve uzun uzun püskül gibi yapılar BERNA'yı ileriye doğru sürüklüyor, Berna geri kaçmak istiyor, ama bu püsküller sadece tek bir yöne gidilmesine izin veriyor. Bu püsküller sayesinde Berna Fallop tüpünün içinde ilerlemeye devam ediyor. Belli bir süre ilerledikten sonra Berna enerjisinin giderek azaldığını hissetmeye başlıyor ve kendisine söylenenleri hatırlıyor, "Unutma kızım büyük karşılaşma için 24 saatin var." Berna kaygılanıyor. İşte tam o sırada "Hey bu taraftan gelin, burda gördüm onu!", "İttirmeyelim beyler, hepimize yer var burada." falan şeklinde bağırıp çağıran, naralar atan muazzam bir kalabalığın kendine doğru geldiğini görüyor. Böyle bir görüntü neyle karşılaştırılabilir? Hah tamam: Yolda yürürken kendinize doğru binlerce arıdan oluşan bir sürünün uçarak geldiğini düşünün. Gerçekten de oransal olarak da görüntü böyle.

Berna hem korkuyor hem de kendi kendine "Bu minyatürlerden mi kendime prens bulacağım ben şimdi?" deyip hafifçe aşağılıyor topluluğu. Topluluk Berna'nın dört bir yanını sarmış, Bernayı ordan burdan çekiştiriyor, Bernanın içine girmeye çalışıyorlar. O da "bırakın, çekilin, yavaş olun" "istemiyorum sizi", "sadece bir kişiyi arıyorum ben" falan diyor, ama bunlarla başa çıkmak imkansız, bağırış çağırış. İşte o sırada Berna Bekir'i farkediyor. Love story çalmaya başlıyor. "İşte o, eminim o" diyor ve hemen Bekir'in girmesine izin veriyor. Bekir kuyruğunu mecburen dışarıda bırakarak giriyor içeri. Diğerleri kahırlarından kısa zamanda ölüyorlar.

Evet işte "baba" içeride. Bu arada kuyruğu da dışarı da kaldığı için kendini biraz garip hissediyor, çıplak falan gibi. "Ben nereye geldim?", Nebiçim yer burası" falan derken Bekir içerisinin bir labirent gibi olduğunu farkediyor, "nereye gitsem acaba?" falan derken içgüdüsel olarak yollardan birini seçip onu takip ediyor. Gidiyor, gidiyor bir bakıyor ki karşısında bir oda. Kapıda "BİLGİ İŞLEM MERKEZİ" yazıyor. (Burası aslında yumurta hücresinin genetik bilgilerinin depolandığı hücrenin çekirdeği). Kapıda kuru kafa işareti, "dikkat köpek var" gibi uyarı işaretleri. Bekir elbette korkmuyor ve kapıyı açıp hop içeriye giriyor.

İçerisi muhteşem bir yer. Yanıp sönen ışıklar, etrafta gidip gelen araçlar falan. Tüm bu keşmekeş içinde odanın ortasına doğru ilerliyor ve o sırada çok güzel bir kadın sesi duyuyor: "Merhaba, seni bekliyordum. Demek bu kadar kişi arasından sen başardın?" "PEKİ NİYE BURADA OLDUĞUNU BİLİYORMUSUN?" "Tahmin bile edemiyorum, neden?" diye cevap veriyor Bekir.

"Bu bizlere verilmiş bir görev. Dünyaya yeni bir canlı getireceğiz "Bu bizlere verilmiş bir görev. Dünyaya yeni bir canlı getireceğiz. Bu canlı hem benden hem de senden özellikler taşıyacak. Öncelikle beraberinde getirdiğin disketleri bana vermelisin." "Ne disketi?" diye şaşırıyor Bekir. Ama sonra ceket iç ceplerinde toplam 23 adet disket buluyor (Bunlar Bekir'in kromozomları) ve bunları Berna'ya teslim ediyor. "Evet şimdi bu bilgilerle benim bilgilerimi birleştireceğiz. Bende de toplam 23 klasörden oluşan bir program var." (Bunlar da Berna'nın kromozomları) "Bu birleştirme gerçekleştikten sonra adım adım bize ne yapmamız gerektiği ekranda çıkacak." (Berna birden nasıl böyle biligili bir şahıs haline geldi ben de anlamadım, ama kadınlar zeki oluyor işte)

Birleşme işlemi başladı. Birleşme işlemi %1 tamamlandı. Berna Bekir'in disketlerini teker teker bilgisayara yüklüyor. Daha sonra "Install new human being (Yeni canlı oluşturma işlemine başla)" adlı simgeye tıklıyor ve ekranda şunlar beliriyor: Birleşme işlemi başladı. Birleşme işlemi %1 tamamlandı. Birleşme işlemi %10 tamamlandı vs. vs ve nihayet: "Birleşme işlemi tamamlandı. Lütfen bekleyin" (Hayret ya, burada da mı Windows kullanılıyor? olamaz...) Bekleme sonunda ekranda aşağıdaki bilgiler belirir:

"Seri numarası kabul edildi." Lütfen seri numarası giriniz." Burada Bekir'in seri numarası girmesi gerekiyor. (Bu adım gerçekten önemli. Aslında insan neslinin yanlızca insan nesliyle birleşebilmesinin garanti eden aşama) "Seri numarası kabul edildi."

"New Human Being" programına hoşgeldiniz "New Human Being" programına hoşgeldiniz. Şimdi size adım adım ne yapmanız gerektiği gösterilecektir. Lütfen sıra atlamadan yazılanları yerine getiriniz. Eğer herhangi bir aşamada yardım gerekirse Yardım tuşuna basıp bekleyiniz. 1-Öncelikle Fallop tüpü içinde ileri doğru hareketinize devam etmelisiniz. Asla ve asla durmayın ve etraftan geçenlerle hiçbir iletişim kurmayın (Burada kastedilen, bakteri hücresi, lökosit hücresi gibi zararlı olabilecek hücrelerden korunma). 2-Bu ileri hareket esnasında iki eşit parçaya bölüneceksiniz. Bu bölünme sonucunda, buradaki bilgilerin hepsi bölünme sonucunda oluşan iki hücrede aynen yeralacak. 3-Bölünen bu iki hücre, kendi aralarında tekrar tekrar bölünmeye devam edecek. Böylece sayınız 2, 4, 8, 16, 32 şeklinde hızla artacak. 4-Belli bir aşamaya gelindikten sonra size bildirilecek olan yerleşim alanına ulaşmış olacaksınız.

VE BEBEK OLUŞUYOR….Bu arada benim adım FETO fetüsün kısaltılmış hali HERKESE BBBYYY