SINAV DÖNEMİNDE ANABABALIK

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Bu sözleri hiç duydunuz mu?
Advertisements

VERİMLİ DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ VELİ SUNUMU
…Bu sunuda anlatılan olaylar gerçekten yaşanmıştır…
SINAV DÖNEMİNDE ANABABALIK
Bir süre önce, başka bir kadınla çıkmaya başladım ve bu aslında
SINAV KAYGISINDA ANNE BABANIN ROLÜ
SBS - AİLELERE ÖNERİLERİMİZ
ÇOCUĞUNUZUN OKUL BAŞARISINDA ÖNEMLİSİNİZ!!!
SINAVLARA HAZIRLIKTA AİLELERİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR.
ÇOCUĞUNUZ SINAVA HAZIRLANIYOR!..
PSİKOLOJİK DANIŞMAN MERAL ŞAHİN
Yavrum ve ben.
SINAVLARA HAZIRLIKTA ANNE-BABA TUTUMLARI
HAYIR DEMEYİ ÖĞRENME.
Bursa Birey Dershaneleri
OKUL KORKUSU NEDİR? Uzm. Psikolog Arzu YILDIRIM
Sınav ve Ders Başarısında
10. Sınıf 9 nolu kazanım etkinliği
ANNE-BABA ÇOCUK İLETİŞİMİ
ÜÇ İHTİYAR MİSAFİR ÖYKÜSÜ
…Bu sunuda anlatılan olaylar gerçekten yaşanmıştır…
HALKALI GÜNEŞ ORTA OKULU
SINIF YÖNETİMİ “ÇOCUK EĞİTİMİ Mİ ANNE-BABA EĞİTİMİ Mİ?”
DE Ğ ERLER İ M İ Z Kazanım: De ğ erlerini fark eder. 9. Sınıf 21 nolu kazanım etkinli ğ i.
ANNELER BABALAR/ÇOCUĞUNUZ SINAVA GİRİYOR …. Çocuklarımızı çok severken kişisel isteklerimizin, beklentilerimizin onlar için belki de aşırı bir yük olacağını.
Sen hangisini seçerdin?
SINAVA İLİŞKİN DUYGULAR
Şiddetle itiraz ettim: "Ama ben seni seviyorum!!!"
HAYIR DEMEYİ ÖĞRENELİM Erkan İLGÜN Rehber Öğretmen
BAŞARI VE MOTİVASYON.
AİLENİN OKUL BAŞARISINA KATKISI
İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ
“Hayatın Ortağı Olmak…”
Sınav Kaygısı ve Önleme Yolları.
ANNELER BABALAR/ÇOCUĞUNUZ SINAVA GİRİYOR …
ANNE BABA TUTUMLARI Karatay Rehberlik ve Araştırma Merkezi.
Afyon Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü Büyük düşün, küçük adımlarla başla...
EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAHAR DÖNEMİ AİLE EĞİTİM SEMİNERİ
SINAV KAYGISI.
MUSTAFA AY Rehber Öğretmen Ergenle iletişim kurmak neden bu kadar zor?Acaba ergenlerin bize mesajlarını iletmekte zorlanması da aynı nedenlerden kaynaklanıyor.
EĞİTİMDE AİLENİN ÖNEMİ
KAYGI VE TEST EDİLME KAYGISI
ÇOCUKLARIMIZ Çarşılarda bir şey Biz pazar aramazdık, çocuklar olmasaydı. Kasaplarda, manavlarda bazı yorgun kadınlar Hep de tenha saatleri seçerler Sonra.
NASIL BAŞARILI OLUNUR?.
ANNE-BABALARA ÇOCUKLARININ OKUL BAŞARISI İÇİN TAKTİKLER
PSİKOLOJİK DANIŞMAN MERAL ŞAHİN
VERİMLİ DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ VELİ SUNUMU
ALAN TERCİHLERİ VE MESLEK SEÇİMİ
AHMET BAHADIR İLHAN ORTAOKULU REHBERLİK SERVİSİ
MERHAMET ŞEVKAT FEDAKARLIK
ÇOCUKLARINIZ DİYOR Kİ;
ERGENLİK DÖNEMİ VE GENÇLERLE İLİŞKİLER
KAYGI NEDİR. Büyük felaketler büyük insanların yetiştiği okuldur
1 CANSAN İLKÖĞRETİM OKULU. 2 “Dünyanın en güzel insanlarına” Sevgili anneme ve babama mektup.
VERİMLİ DERS ÇALIŞMA TEKNİKLERİ
ŞEHİT ALBAY İBRAHİM KARAOĞLANOĞLU ORTAOKULU
A.PAKSOY ANADOLU LİSESİ REHBERLİK SERVİSİ
SBS - AİLELERE ÖNERİLERİMİZ ERHAN BUDAK (Psikolojik Danışman)
SINAV KAYGISI KONUSUNDA VELİLERE ÖNERİLER
AİLE OLMAK DEĞERLER EĞİTİMİ.
VERİMLİ VE PLANLI DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ NİHAT HASPOLATB.MUSTAFA YAĞMUR Rehb.ve Psi.Dan. Rehb.ve Psi.Dan.
BAŞARIYA GÖTÜREN AİLE.
VURUR YÜZE İFADESİ TEOG ZAMANI GELMİŞ BİTANESİ
BİRİKİM YAPACAĞIM.
DAHA İYİ BİR İLETİŞİM İÇİN…
BAŞARIYA GÖTÜREN AİLE KONURALP LİSESİ REHBERLİK SERVİSİ AHMET ATİLLA.
KAYGILISINIZ Çünkü anne-babasısınız ve çocuğunuzun başarılı olmasını istiyorsunuz.Ne var ki şunu da çok iyi biliyorsunuz ki diğer ailelerde çocukları.
BAŞARIYA GÖTÜREN AİLE Hazırlayan: Psikolojik Danışman Nur Türkoğlu.
ANNE BABALAR SINAVA HAZIR MISINIZ?
ANNE BABA ve ERGEN İLETİŞİMİ
Sunum transkripti:

SINAV DÖNEMİNDE ANABABALIK BAŞARIYA GÖTÜREN AİLE SINAV DÖNEMİNDE ANABABALIK

Etkili ve verimli çalışmayı engelleyen en temel etmenler kaygı, stres ve paniktir. Kaygı ne kadar büyükse belleğin kapasitesinde o kadar yer alır.

Timuçin, babasının ve annesinin korkusuyla, kaygı ve stres içinde, günde 5 saat hazırlanmış olsun. Sınav gününe kadar bilgi miktarını 500 sayısıyla ifade ettiğimizde 500 bilginin ancak 120 sini bir saatlik sınav süresi içinde cevap kağıdına aktarabilir.

A B SORU: A noktasından hareket eden araç 60 km hızla B noktasına kaç saatte varır? X= V.t

Bizim için önemli olan ne? Gidilecek yol mu? Bu yolda gidilen hız mı? Bu yolu aldığı zaman mı?

HİÇBİRİ… ÖNEMLİ OLAN ARABAYI KULLANAN KİŞİ… GİDİLEN YOLU KİM BELİRLEDİ HİÇBİRİ… ÖNEMLİ OLAN ARABAYI KULLANAN KİŞİ… GİDİLEN YOLU KİM BELİRLEDİ? BİZ Mİ? ÇOCUĞUMUZ MU? Şöyle düşünelim: Adamın arabası var ama bir başkası direksiyona oturuyor ve direksiyona oturan kişi arabayı kendi istediği yöne götürmek istiyor. NEREYE KADAR?

SİZİN İSTEMENİZ, ONU ŞEVKLENDİRMEYE ÇALIŞMANIZ, ZORLANMANIZ, TEHDİT ETMENİZ, HEDİYELER VAAT ETMENİZ, TAŞIMA SUYLA DEĞİRMEN DÖNDİRMEYE BENZER.   Şuana kadar çocuğunuzu sürekli denetlemeye alışmışsanız bu fikre kuşkuyla bakabilirsiniz. “O daha küçük çocuk, nereden bilsin neyi isteyip istemediğini! Nereden bilsin onun için neyin iyi, neyin kötü olduğunu!

Peki buna alışan bir çocuk neler düşünüyor? Ben kendi yaşamımın direksiyonuna oturma gücüm yok… Bunu yaptığım zaman kendini bilmez şekilde davranıyorum annemi babamı üzüyorum… Ben akıllı bir çocuksam onların benim yaşamımı yönetmelerini kabul ederim bunun için onlara minnettar olmalıyım… Aslında benim yaşamımda neler olup bittiğini ben değil annem babam bilir... … Çocuğumuzun düşünceleri bu yöndeyse direksiyonu eline aldığında kendini hazır hissetmeyecek ve ailesine karşı nankörlük yapmış gibi kendini suçlu hissedecektir.

Anne baba olarak sizlerde kaygılısınız hatta öfkelisiniz.  Anne baba olarak sizlerde kaygılısınız hatta öfkelisiniz. Kaygılısınız; çünkü “ Ya kazanamazsa!” Siz de çocuğunuzun sınava önceden hazırlanmaya başlamasını ve sınavda iyi bir okula gidebilecek başarıyı elde etmesini istersiniz. Öfkelisiniz; çünkü “ Bu çocukları böyle bir bunalıma sokmak günah değil mi?” Siz de okula göndermek için yaptığınız masrafların yanı sıra, önemli miktarda para harcayarak dershaneye göndermek zorunda kalmanıza öfkelisiniz.

Hatta bunun üzerine çocuğun umursamaz davranışları olunca kaygı ve öfkeniz artıyordur. Tıpkı Nihat Bey’ de olduğu gibi:   Nihat Bey işyerinde çok ciddi bir iş hazırlığı içindedir. Yorgun argın eve geldiğinde Timuçin’in evde olup olmadığını sorar. Timuçin, lise son sınıf öğrencisi ve bu yıl üniversiteye giriş sınavına hazırlanıyordu. O akşam Timuçin evde yoktu. Baba burnundan soluyordu: - Ne demek arkadaşlarıyla buluşma, onun şimdi oturup dersine çalışması gerek.” dedi.

Timuçin’in ablası da üç yıl önce liseden mezun olmuştu Timuçin’in ablası da üç yıl önce liseden mezun olmuştu. üniversite sınavında ilk yıl başarılı olamamıştı. İkinci yıl ise bir meslek yüksek okuluna girmeye hak kazanmıştı. Hiç kimse bu durumdan memnun olmasa da ablası istemeye istemeye başka bir şehre teyzesinin yanına gidip eğitimine orada devam etmeye başlamıştı.   Nihat Bey aynı durumun şimdi Timuçin’in başına gelmesinden korkuyordu. Güç hiyerarşisi içinde güçlüden güçsüze doğru farkına varmadan bir eziyet etme, bunaltma mekanizması başlatır ve tüm aile özellikle sınava girecek olan çocuk bundan nasibini alır.

Eğer ailede gerçekleri algılama konusunda sorunlar varsa, “ Çalışırsa yapar.” düşüncesi gittikçe artar ve sınavdaki başarısızlığın nedeni “Çocuğun yeterince çalışmaması” olduğu düşünülür.

Nitekim Nihat Bey’de belli etmese de düşündüğü buydu: “Biraz daha çalışsaydı 4 yıllık Fakülte kazanabilirdi! Günde 4-5 saat ders çalışma performansına katlanan öğrenciler olduğu gibi bu durumu kaldıramayanlar da oluyor. Bir psikologun başından geçen bir olay: Bir baba seminer sonrası psikologun yanına gider ve şöyle der: “Kızımın kendini niçin öldürdüğünü ancak şimdi anladım. Kızım ölmeden önce dershaneye gelen konuşmacının söyledikleriyle bu hale gelmişti.” Söylenenler:”Sınava 2 milyona yakın kişi katılacak ve bunlardan ancak 250 bini üniversiteye yerleşebilecek. Öğrenciler zamanını ve enerjilerini dikkatli kullanmalılar.”demişti. 17 yaşındaki genç o gün kendini öldürmüştü …

Baba önce bütün suçu dershaneye ve konuşmacıya atmıştı Baba önce bütün suçu dershaneye ve konuşmacıya atmıştı. Daha sonra neden başkalarının çocuğu değil de benim çocuğum intihar etti? Hiçbir anne baba bile bile kötülük yapmak istemez. Babanın annenin niyeti kızının oğlunun gözünü biraz korkutmak, derslerine daha ciddi çalışmasını sağlamaktı; o nedenle kızının oğlunun yapılan fedakarlıkların farkına varmasını istemişti.

Nihat Bey’de kızına bir şey söylemese de yüzü kaygı ve öfkeyi gizleyemiyordu. Şimdi oğlunun başarılı olması için “Çok çalış oğlum!” demenin ötesinde elinden bir şey gelmiyordu.

Anababalar sınava hazırlanan çocuklarının başarısı için onlara çok önemli katkıda bulunabilirler. Peki nasıl?

Çocuğun başarısı için maddi durumunuzu zorlayarak tüm olanakları kullanıyorsunuz. Hatta kendi harcamalarınızı kısarak çocuğun eğitimi için olanaklar yaratıyorsunuz. İyi bir eğitim= İyi başarı Bizim çocuklardan beklediğimiz şeyler ve bu yönde çocuklarda kurduğumuz ilişki çocuğun özünü, karakterini, yaşama bakışını biçimlendirir.

Biz çocuklarımızdan ne bekliyoruz? Başarı nedir?

DERS VE OKUL BAŞARISI MI?

MESLEK VE İŞ BAŞARISI MI?

YAŞAM BAŞARISI MI?

Ayşe zeki, başarılı bir kızdı Ayşe zeki, başarılı bir kızdı. Annesi hekim, babası başarılı bir iş adamıydı. Her ikisi de meşgul olsalar da istedikleri kadar kızıyla vakit geçirmese de çocuklarının iyi bir eğitim alması için her şeyi yapıyorlar. Para kazanmalarının altında kızları için iyi olanak yaratmak yatıyor. İlk ve ortaokulu başarılı bir şekilde bitiren Ayşe iyi bir lise başarısından sonra üniversite giriş sınavlarından da yüksek not alarak gözde bir üniversite de istediği bölüme burslu olarak başladı.

Ayşe başarılı bir öğrenci mi *Ayşe başarılı bir öğrenci mi? *Peki Ayşe’nin anne babası başarılı bir anne baba mı?

Nihat Bey kızının başarısızlığını kendi başarısızlığı olarak görüyor: Nerede yanlış yaptım? Çok mu yumuşak davrandım? Acaba annesini dinlemeyip daha çok mu baskı yapsaydım? gibi sorular aklına geliyor.

Birçok ailede bu şekilde düşünmektedir Birçok ailede bu şekilde düşünmektedir. Bütün bu duygu ve düşüncelerinin altında okul başarısını çok önemsemek yatar.

Annesi ev hanımı, babası devlet memuru olan Ahmet okul hayatı boyunca ailesinin yüzünü hep güldürdü. Annesi ve babası çocuklarının başarılı olmasını çok istiyor ve her fırsatta dile getiriyor. Ahmet iyi bir üniversiteyi birincilikle bitirdi ve burslu olarak yurt dışında yüksek lisans diploması aldı ve Türkiye’ye döndü.

Ahmet başarılı mı? Ahmet’in ailesi başarılı bir aile mi?

Hikayenin devamı: Ahmet’in annesi ve babası çocuklarının okul başarısı için evde öyle bir disiplinli hava yaratmışlar ki Ahmet iyi bir öğrenci olmanın dışında hiçbir değeri olmadığını düşündü ve özgüvenini ve özsaygısını geliştiremedi. Nitekim işe başladığında da ürkek, emir kulu bir tavır içinde sıradan bir ömür tüketti.

Ahmet mesleğinde başarılı bir iş adamı mı? Ya ailesi…?

Nihat Bey yine de okul başarısını veya meslek başarısını ister miydi?

Bütün bu başarılara kişinin aile yaşamındaki mutluluğu yatıyor. Nitekim okul başarısında anlatılan Ayşe’nin öyküsünün devamında: Ayşe gittiği üniversiteden ikinci yılında ayrıldı. Öyle bir arkadaş gurubuna girdi ki arkadaşlarıyla birlikte uyuşturucu kullanmaya başladı ve bağımlı hale geldi. Aile bunun farkına varınca çocuklarını o gözde üniversiteden aldılar ve kendi şehirlerinde bir üniversiteye yazdırdılar. Fakat Ayşe bu bağımlılıktan ve çevreden kurtulamadı. Yüksek dozdan komaya girerek hayatını 20 yaşında kaybetti. …

O halde başarı demek yaşam başarısı mı?

Yaşam başarısı bütün başarılara anlam verir. Okul başarısı ya da iş başarısı saplantı haline gelirse yaşam başarısı engellenir. İntihar eden ve uyuşturucu kullananlarla ilgili birçok araştırma sonuçları bunu destekler nitelikte.

Bizler gerçekten ne istediğimizin farkına varmalıyız!

Elbette yaşam başarısı için kişinin ekonomik özgürlüğü kazanabilme becerisi olmalıdır.

Başarılı bir çocuk istiyorsak; Çocuğumuzun yaşamında keşkeleri değil, iyi kileri çok olsun. Bir kişi yaşamında bütüne değil bir yönüne odaklanırsa, okul başarısı, meslek başarısı, iş başarısı gibi bir saplantı geliştirirse sonunda o hayatta keşkeleri çok olur. Yaşamın bir bütün olduğunun bilinci ön planda tutulmuşsa iyi kileri çok olur.

Çocuğunuzun karakter yapısı onun nerde ve nasıl başarılı olacağını etkiler. İki tür karakter düşünebilirsiniz. Biri kurnazlık ve açıkgözlülük diğeri ise vicdanının sesini dinleyerek doğru olanı yapma ahlakıdır. Belki, Hayır! “Benim çocuğumun hakkı yeneceğine, onun başkasının hakkını yemesini tercih ederim.” diyebilirsiniz.Ama zamanınız varsa yüzlerce yıldır ayakta olan kültürlere ve ticari kurumlara baktığımızda üretken, güçlü ve akıllı insanların yönetimindeki kurumların hayatta kaldığını görürüz.

Çocuğumuz kendisine güvenmeyen ve kimsenin güvenmediği, bilgisi ve diploması olan ama pısırık ve şevksiz çalışan biri değil özgüveni ve özsaygısı olan “Ben yapabilirim! Duygusu güçlü, girişken ve sorumlu birisi olsun. Ayşe’nin kendine güveni olsaydı uyuşturucunun tutsağı olmazdı, o tür arkadaş grubuna saplanıp kalmazdı. Ya da Ahmet’in durumu… Ahmet’in ya da Ayşe’nin hayatında ailesiyle bolca can cana vakit geçirme imkanı yoktu.Ahmet o ailede ona verilen mesaj: “Bizim gözümüzde sen okul başarın kadar varsın ve değerlisin.”dir.

Ve izin verin çocuğunuz yaşamını tribünlerde seyirci olarak değil, sahada oyuncu olarak geçirsin. Yaşam başarısını gönlünce geçirememiş kişiler ömürlerinin sonunda “Bu hayatta ben var mıydım?”, “Bu hayat benim gönlümün istediği hayat mıydı?” diye sorduklarında “Hayır! Yoktum cevabını verirler.

ÇOCUKLARIMIZI DEĞERLENDİRELİM Kendi yaşamının sorumluluğunu alabiliyor mu? Sumru 5 yaşında ve annesi yemek yemesi için önüne dört köfte koyar. Sumru ikisini yer ve doydum der. Anne “Hayır, doymadın. İki köfteyle doyulur muymuş. Hepsini bitirmelisin!” Sumru bu sefer dışarı çıkmaya karar verir. Anne “Hırkanı giy!” der. Sumru, “Üşümüyorum, hava sıcak.” dediğinde, “Sana hırkayı giy dedim, yoksa dışarı çıkamazsın!”

Sumru hayatı boyunca sen bilmezsin, büyükler daha iyi bilir Sumru hayatı boyunca sen bilmezsin, büyükler daha iyi bilir! Mesajına inanır ve ömrü boyunca başkaları tarafından yönetilmeyi bekler. Kendi yaşamı için karar vermekten aciz hale gelir. Yaşamının direksiyonuna oturmaması gerektiğine karar verir.

Peki sorumluluk konusunda nasıl davranmalıyız Peki sorumluluk konusunda nasıl davranmalıyız? Elbette ki her şey çocuğun istediği gibi olmamalı. Sumru iki köfteyle doymuşsa sofradan kalkabilir; fakat bir sonraki yemek saatine kadar abur cubur yemeyeceğini ve acıksa da bekleyeceğini bilir. Bu kurallar açık seçik anlatılmıştır. Tıpkı direksiyona oturan kişi nasıl ki aklına geldiği gibi arabayı kullanamıyorsa çocuklarda hayatlarının sorumluluğu eline verildiğinde nasıl davranacaklarını kuralların neler olduğunu kendileri yaşayarak öğrenecekler ve ona göre yaşayacaklar.

Ödevler ne zaman yapılır. Nasıl ders çalışılır. Yemek ne zaman yenir Ödevler ne zaman yapılır? Nasıl ders çalışılır? Yemek ne zaman yenir? Çocuklar ve gençler bunun farkında olmalıdır.

Ne yaptım. Neleri iyi yaptım. Neleri daha iyi yapabilirdim Ne yaptım? Neleri iyi yaptım? Neleri daha iyi yapabilirdim? Peki, bu deneyimden ne öğrendim?

Timuçin kullandığı arabada onun beynidir ve kendi beyninin nasıl çalıştığını bilmeli, yani beynini tanıma fırsatı verilmeli. İnsan beyninin bir hedefe ulaşma isteği yoksa görevini gereği gibi yapamaz. Bu istekle sorumluluklarının farkına vararak ortaya çıkar.

Çok mu çalışmalı, verimli mi çalışmalı Çok mu çalışmalı, verimli mi çalışmalı? Birçok anababa iki çalışma arasında verilen molanın öneminin farkında değildir. öğrenci iki saat çalışsa neden üç saat çalışmıyorsun, üç saat çalışınca neden dört saat çalışıyorsun diyor ve bunun sonu yok… Zavallı çocuk ben yemeyeceğim, uyumayacağım, tuvalete gitmeyeceğim, bu odadan hiç çıkmadan 24 saat çalışacağım! Dese. Babası, nereye neden 25 saat çalışmıyorsun ki? diyecek. 

Önemli olan çok çalışmak değil, verimli çalışmak. Ya da sınavdan 98 alır eve gelince bunu büyük bir sevinçle söyler anne babanın verdiği cevap “Neden 100 almadın!” demesi çocuğun bütün sevincini kursağında bırakır. Önemli olan çok çalışmak değil, verimli çalışmak. Niçin çalışıyorum? Ne zaman çalışmalıyım? Ne kadar çalışmalıyım? Hangi aralıklarla çalışmalıyım? Bu soruların cevabını kendi veren çocuk bütün sorumluluğu üzerine alır ve buna uygun verimli çalışmalarını sürdürür.

Ailenin denetleyici olmasının karşısında bazı ailelerde çocuk evde var mı, yok mu? Yemeğe geç mi gelmiş, istediği paraysa verilir… aşırı serbest olan ailelerde çocuklar sınırları ve sorumlulukları, danışmayı, soruşturmayı, fikir almayı öğrenemez. Tercih günü geldiğinde uzman birinden yardım almak aklına gelmez. Denetleyici ailede ise tercih döneminde çocuğun fikri sorulmadan aile karar verir. Her iki tutumda sağlıksız bireyler geliştirir.

KAYGIYI ARTIRAN DİĞER AİLE TUTUMLARI

Ailenin çocuğu araç olarak görmesi “Ben olamadım, bari şimdi o olsun Ailenin çocuğu araç olarak görmesi “Ben olamadım, bari şimdi o olsun!” yanlışı Ben istedim, parasızlıktan okuyamadım. Bari şimdi o okusun! Ve çocuklar –mış gibi yaşamak zorunda kalırlar…

Yediğin önünde yemediğin ardında, bir tek işin var, çalışmak. yanlışı Yediğin önünde yemediğin ardında, bir tek işin var, çalışmak! yanlışı. Çocuklarına çok emek verdiklerini, iyi bir yere gelmesini ona ana babalar tekrar tekrar söylemeye başlayınca bu sözler ilgi ve şevkat sözleri olmaktan çıkıyor çocuk üzerinde yoğun baskı oluşturduğu için kaygıyı artırıyor. Dershane dedin gönderdik, özel ders dedin aldırdık, cep telefonu dedin, verdik. Yediğin önünde yemediğin ardında! denildiğinde çocuklar verilenin başlarına kakılmış olduğunu hissediyor. Ve oradaki sevgi alışverişe dönüyor.

Kıyaslama: “ Cemal Bey’in oğlu Fen Lisesi’ni kazanmış. ” yanlışı Kıyaslama: “ Cemal Bey’in oğlu Fen Lisesi’ni kazanmış!” yanlışı. Kıyaslama aile içinde biriyle olabilir: “Bak ablan yaptı sen de yapabilirisin.” Aile dışı kıyaslamalar çocukların hevesini kırar.

Aile ortamı:”İlgi ve sevgi yerine para verme” yanlışı. Genel olarak ailelerde ama özellikle parçalanmış ailelerden gelen çocuklarda, bilinçsiz teknolojik ürün tüketimi görülüyor. Bilgisayar, cep telefonu gibi araçlara harcanan para ve çocuğa verilen para abartılıyor.

“Çok zeki ama çalışmıyor.” yanlışı Gerçeğe saygı: “Çok zeki ama çalışmıyor.” yanlışı Anababanın, çocuğunun gerçek kapasitesini görmemesinden kaynaklanmaktadır. Çocuğun başarısız olmasına öfkelenen anne baba çocuğun üzerinde daha fazla baskı kurmalarına neden oluyor.Burada aileler daha çok çocuğun başarısızlığını kendi başarısızlığı olarak görmesi durumu kötüleştiriyor. Çocuğun yeteneğini gerçekçi olarak değerlendirmek ve onu gerçek yeteneği çerçevesinde teşvik etmek çok önemlidir. Ufak dahi olsa her başarı görülmeli. Ve çocukta bu tuğlaları üst üste koyarak kendi başarı inşasını oluşturacaktır.

“Ergenlik dönemini görmeme.” yanlışı Ergenlik dönemi, bireyin yaşamındaki en önemli aşamalardan biridir. Bu dönemin en belirgin özelliği, aileden daha bağımsız olmak ve arkadaşlarıyla ilişkilerine daha çok önem vermektir. Sınava hazırlık dönemi ergenlik dönemine rastladığından, öğrencinin aileden uzaklaşma ve birey olma eğilimlerinin anlayışla karşılanması gerekir.

Çocuğu tanımaktan kaynaklanan yanlışlar Ben çocuğumu tanımaz mıyım? derken öte yandan “Ablası/ abisi şöyleydi, bu niye böyle? diyebiliyor. Çocuğun kendine has özellikleri göz ardı ediliyor.

“Çocukla gereksiz çok konuşma” yanlışı “ Biz konuşuyoruz, bizi dinlemiyor. Sizi dinler! diyorsanız konuşmalarınızı gözden geçirmeniz gerekir. Çocukla yerli yersiz konuşmak sözlerin etkisini yitirmektedir.

Nihat Bey oğlunu tanıma fırsatı bulabilirdi Nihat Bey oğlunu tanıma fırsatı bulabilirdi. Ayşe’ye hayatının sorumluluğu verilmiş olurdu. Sumru iki köfte yiyip o sofradan kalkabilirdi. Ahmet işinde kimsenin boyunduruğuna girmeden özgüvenli hayatını sürdürebilirdi.

KÜÇÜK BİR TEST Çocuğumla ilişkimin temelinde hangi tür başarı beklentisi olduğunun farkında mıyım? a) Okul başarısı mı? b) Meslek başarısı mı? c) İş başarısı mı? d) Yaşam başarısı mı? 2) Çocuğumla kurduğum iletişim tarzı, onu nasıl etkiliyor? Kendini değerli kılan yönde mi? Kendini değersiz kılan yönde mi?

3)Farkına varmadan çocuğumun başarısında nasıl bir etkim var? a)Destek mi oluyorum? b)Köstek mi oluyorum? 4) Farkında olmadan herhangi bir başarı saplantım var mı? Okul başarısı saplantısı var mı? Meslek veya iş başarısı saplantım var mı?

5)Yaşam anlayışım hangisine daha yakın? “El alem ne der!” mi önemli? Çocuğumun kendi yaşamı için ne istediği mi önemli? 6)Ailedeki sosyal ortam ve genel olarak çocuğumla etkileşimim hangi türden? Kaygı, stresi panik yükleyen türden mi? Kaygı, stresi panik gideren veya önleyen türden mi?

TEŞEKKÜR EDERİZ!  ELİF YANAR REHBER ÖĞRETMEN