ERZURUM BEAH AİLE HEKİMLİĞİ As. Dr. Seçil Menekşe Aslan OBEZİTE ERZURUM BEAH AİLE HEKİMLİĞİ As. Dr. Seçil Menekşe Aslan
Obezite nedir? Obezite, vücuda besinler ile alınan enerjinin, harcanan enerjiden fazla olmasından kaynaklanan ve vücut yağ kitlesinin, yağsız vücut kitlesine oranla artması ile karakterize olan kronik bir hastalıktır. Diğer bir deyişle vücutta aşırı miktarda yağ toplanmasıdır.
Obezite insan yaşamının çok uzun olmadığı çağlardan 70 li yıllara kadar refah, güç ve sağlık simgesi olarak gösterilirdi. O zamanlarda böyle resmedilen peşin satan adam bugünlerin metabolik sendrom tanısını almış ve birçok hastalığa davetiye çıkarmış kederli adamı olmaktadır.
Resimdeki “peşin satan” adam o zamanlar sağlıklı olarak gorulurken, aynı adamın gunumuzdeki yorumu tipik bir “metabolik sendrom” olacaktır.
Obezite bugün, yol açtığı komplikasyonlar nedeniyle yaşamı tehdit eden bir durum olarak görülmektedir.
Obeziteye neden olan faktörler nelerdir? genetik, metabolik, hormonal, hipotalamik psikolojik, sosyo-ekonomik beslenme ve fiziksel aktivite düzeyi Rol oynamaktadır..
Genel olarak obeziteye neden olan etmenler: İyatrojenik nedenler: İlaçlar ve hormonlar Hipotalamus cerrahisi 2. Diyete bağlı obezite: İnfant dönemde yeme bozukluğu Sık yemek yeme Yüksek yağ içeren yemekler Aşırı yemek yeme Genel olarak obeziteye neden olan etmenler:
3.Nöroendokrin obezite: Hipotalamik sendrom Cushing sendromu Hipotiroidizm Polikistik over sendromu Hipogonadizm GH (Büyüme hormonu) yetmezliği Psödohipoparatiroidizm Gece yeme sendromu Kromozomal anormallikler
4.Sosyal ve davranışlara bağlı: Sosyo-ekonomik faktörler Etnisite Psikolojik faktörler Mevsimsel affektif bozukluklar
5.Genetik obezite: Otozomal resesif Otozomal dominant trait X-linked trait Kromozom anormallikleri 6.Sedanter yaşam: 7.Post operatif inaktivite: 8.Yaşlılık:
KİLO KONTROLÜNDE ÖNEMLİ OLAN ENERJİ HOMEOSTAZININ NÖROENDOKRİN DÜZENLENMESİ Vücut ağırlığı çoğu insanda stabil seyreder; çünkü enerji alımı ve tüketimi uzun süre boyunca birbirini karşılar. Bu homeostatik sistem vucudu kilo almadan ziyade kilo kaybına karşı korur.
OREKSİJENİK (İŞTAH ARTTIRICI) PEPTİDLER • Noropeptid Y (NPY) • Agouti-related protein (AGRP) • Endojen opioid peptidler • Endokannabinoidler • Melanin-konsantre edici hormon • Hipokretinler/oreksinler
ANOREKSİJENİK (İŞTAH AZALTICI) SİNYALLER • Alfa-MSH • Kortikotropin-salgılatıcı hormon (CRH) ailesi peptidler • Urokortin • Norotensin • Glukagon-like peptid-1 • Kokain ve amfetamin-duzenleyici transkript • Hipotalamik ghrelin
İştahın düzenlenmesi insanlarda santral sinir sistemi düzeyinde olmaktadır ve bu düzenlenmeye aracılık eden başlıca molekul yağ hücreleri tarafından üretilen leptin’dir. Leptin, vücut yağ içeriği ile orantılı düzeyde kanda bulunur ve santral sinir sistemine geçer .
Leptin: Arkuat Çekirdekte anoreksijenik (iştahı azaltıcı) nöronları uyarırken oreksijenik (iştahı arttırıcı) nöronları baskılar
Arkuat cekirdekte leptin benzeri anoreksijenik etki gosteren insulin düzeyi de yağ dokusu miktarıyla doğru orantılıdır. Ayrıca insulin düzeyleri, metabolik durum ve enerji dengesindeki akut değişiklikleri leptine gore daha iyi yansıtır.
İnsulin : Glukozun yağ hücrelerine girişini sağlayan yağ sentezini arttıran hormondur.
İNSÜLİN NEDEN ÖNEMLİ? Yüksek glisemik indekse sahip karbonhidratların fazla tüketilmesi kanda insülin hormonunun hep yüksek olmasına, doygunluğun kısa süreli olmasına, açıkma ataklarına ve kilo almaya neden olur.
İNSÜLİN DİRENCİ: insülin direnci oluştuğunda hücredeki insülin reseptörleri , insüline karşı duyarsızlık geliştirmektedir. Hücreler enerji sağlayamadığı için iştah fazla olur. İnsülin direncinin olduğu durumlarda ise salgılanan insülin yeterli gelmediği için vücut 2-3 kat daha fazla insülin salgılamak zorunda kalmaktadır. İnsülin yağ yapımını artırdığı için bireylerin vücut yağlanması artmaktadır. İnsülin direnci olan bireyler tedavi edilmezse diyabet gelişme riski yükselmektedir
Obezite Hastası ile karşılaştığımızda ne yapalım?
OBEZİTE BELİRTEÇLERİ VE VÜCUT YAĞ BİLEŞİMİNİN ÖLCÜLMESİ Obezite tanısında kullanılan kriterler daha cok hastalık oluşturan vucut ağırlığının belirlenmesine yöneliktir. VKİ ve bel çevresi ölçümü obezite tanısı icin genellikle yeterlidir.
obezite değerlendirilmesinde kullanılan testler A-Klasik referans yontemler 1- Vucut yoğunluğu (%yağ= (4.95/d-4.5).100) (d: vucut yoğunluğu) 2- Toplam vucut suyu 3- Toplam vucut potasyumu B-Yeni teknikler 1-İn vitro notron aktivasyon analizi 2-Dual enerjili X ışını absorbsiyometrisi 3-Goruntuleme C- Prediksiyon Teknikleri 1-Ağrılık /Boy İndeksleri:VKİ 2-Deri Kıvrım Kalınlığı 3-Bel Cevresi ve Bel/kalca oranı 3-Biyoelektrik impedans 4-Kızılotesine yakın interaktans
VKİ:VÜCUT KİTLE İNDEKSİ (VKİ)= Vucut ağırlığı (kg)/ boy (m)2 ).
evre I (BKİ 30-39.9) … orta risk evre II (BKİ 40-49.9) …ağır risk evre III (BKİ>50), ……..cok ağır risk
Beden Kitle İndeksi (BKİ)’ne göre obezite sınıflaması Zayıf <18.5 Normal kilo 18.5-24.9 Overweight=Toplu 25-29.9 Obezite Basamak 1 30-34.9 Obezite Basamak 2 35-39.9 Obezite Basamak 3 (Morbid) >40
Daha yüksek VKİ daha yüksek ölüm oranı demektir VKİ 5 kg/m2 arttığı zaman toplam ölüm oranının %30 arttığı gösterilmiştir VKİ’deki her bir birimlik artışta: erkeklerde %5, kadınlarda %7 daha yüksek kalp yetmezliği riski vardır
Vücut Yağ Yüzdesi: Vucut Yağ Yuzdesi: 1.2 (BKİ) + 0.23(Yaş) –10.8(Kadın 0/Erkek 1) –5.4
VYO değerleri Erkek Kadın Oranlar % 2-4 % 10-12 Minimum oran % 14-17 arası % 21-24 arası Normal sağlıklı beden % 18-25 arası % 25-31 arası Kabul edilebilir sınır
Vücut yağlarının dağılımı: Vucut yağlarının tumu eşit ozellikte değildir. Santral yada visseral-abdominal obezite (elma bicimli obezite, erkek tipi obezite) metabolik profil ve kardiyovaskuler risk faktorleri acısından daha anlamlı ilişki gostermektedir gluteal-femoral obezite (armut bicimli obezite, kadın tipi obezite)
Vucut Yağ Dağılımını Yansıtan Belirtecler: BKO-BEL ÇEVRESİ bel/kalca oranı (BKO) ve bel cevresi (BC) cok yaygın olarak kullanılmaktadır.KVS hastalık riski ile ilişkilidir BKO: kadınlarda >0.9 erkeklerde >1 santral obezite . Bel Çevresi: erkeklerde >102, kadınlarda >88 cm
Vücut yağ dağılımına göre obezite sınıflaması: Yağ dokunun vücudun değişik bölgelerine dağılımı genetik kontrol altında olup, kadın ve erkeklerde farklıdır. Yağın daha çok vücudun alt bölümünde (kalça,uyluk ve bacaklarda) toplanmasıyla ortaya çıkan tip “jinoid tip”(armut biçimi) olarak bilinir ve daha çok kadınlara özgüdür.
Yağın vücudun üst bölümünde (bel,üst karın ve göğüs) toplanması da “android tip”i (elma biçimi) tanımlar. Bu da erkeklerde sık görülen obezite türüdür.
OBEZİTE EPİDEMİYOLOJİSİ Obezite, hemen hemen bütün toplumlarda çok yaygın görülen bir sağlık sorunudur ve giderek küresel bir epidemi halini almaktadır
DSÖ: DÜNYA NÜFUSUNUN %25’i obez, %25’i fazla kilolu, %25’i de normal kilolu ancak genetik olarak obeziteye eğilimlidir.(:metabolik obez sınıfı) Bu son grup surekli diyet ve egzersiz gibi cabalarla kilosunu koruyabilen, bunlara dikkat etmediği takdirde kolaylıkla kilo alarak fazla kilolu veya obez sınıfına geciş gosterebilen bireylerdir
Obezite Prevelansı: Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere tüm dünyada obezite prevalansı gittikçe artmaktadır. Dünya genelindeki obezite sıklığı 1980’den beri iki katına çıkmıştır.
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ(WHO) 2008 araştırması: 20 yaş ve uzeri 1.5 milyar yetişkinde kilo fazlalığı vardır yaklaşık 200 milyon erkek ve 300 milyon kadın da obezdir. 2010 araştırması: 5 yaş altı yaklaşık 43 milyon çocukta kilo fazlalığı saptanmıştır.
Zimmerman RL, 2002). Ucuncu Ulusal Sağlık ve Beslenme İncelemesi Takibi (NHANES) ABD’de, 1991 yılından 1999 yılına kadar obezite prevalansı %50-70 oranında artmıştır
(Flegal ve arkadaşları, 1998). ABD’de 20 yaşın üzerindeki genel nüfusun % 54.9’unun aşırı kilolu % 22.5’inin obez
HOLLANDA: 1976- 1997 yılları arasında obezite prevalansı (37-43 yaş arası yapılan çalışmada) erkeklerde %4.9’dan 8.5’a, kadınlarda ise %6.2’den 9.3’e
İNGİLTERE: (Bjorntorp P. Lancet 1997 çalışması) 1980- 1991 yılları arasında her iki cinste de fazla kiloluluk prevalansı yaklaşık %25, obezite prevalansı ise yaklaşık %100 artmıştır
AVRUPA’DA EN DÜŞÜK VE EN YÜKSEK OBEZİTE PREVELANS DEĞERİ: Avrupa’nın karşılaştırmalı verileri prevalans oranlarının en duşuk değerler gösteren İsvec’te sırasıyla erkeklerde ve kadınlarda % 7 ve % 9, en yüksek değerler gösteren Litvanya’da erkeklerde ve kadınlardaki % 22 ve % 45aralığında olduğunu göstermektedir. Avrupa’daki ortalamalar erkeklerde ve kadınlarda sırasıyla yaklaşık % 15 ve %20’dir (Seiden, 1997)
TÜRKİYE’DE OBEZİTE PREVELANSI: TURDEP 1 calışmasının sonucları 24.788 kişi katıldı. Obezite prevelansı: kadınlarda %30, erkeklerde %13,
OBEZİTE YAŞ DAĞILIMI: TURDEP-1 ÇALIŞMASI:1998 obezite sıklığının 30’lu yaşlarda arttığı, 45-65 yaşları arasında pik yaptığı görüldü
Obezite prevalansı-coğrafi özellikler :TURDEP-1 1998 Kentsel alanda %23.8 Kırsal alanda %19.6 olarak tespit edilmiştir. Ülke geneli değerlendirildiğinde Doğu Bölgelerinde daha az obeziteye rastlanmıştır
SANTRAL OBEZİTE PREVELANSI:TURDEP 1 kadınlarda %49, erkeklerde %17
TURDEP-2 : TURDEP-I calışmasından 12 yıl sonra yapılan TURDEP-II calışmasının sonucuna göre diyabet sıklığı %90 artarak, %7.7'den %13.7'e yükselirken obezite oranlarında %44 artış saptandı . Aynı süreçte erişkin nüfusun yaş ortalaması 4 yıl, boy uzunluğu 1 cm, arttı kadınların vücut ağırlığı ortalama 6 kg, erkeklerin vücut ağırlığı ortalama 8 kg arttı. Yine kadınların beli 6 cm, kalçaları 7 cm, erkeklerin bel çevresi 7 cm, kalçaları ise 2 cm kalınlaştı
Türkiye’de kadınlardaki obezite prevalansının dünya ortalamalarına göre yüksekliği şaşırtıcıdır. Bu konuda kadınlardaki yüksek doğum sayısının ve düşük eğitim düzeyinin obezite üzerinde etkili olduğu anlaşılmıştır. (Ertem M veBahceci M, 2007)
Erişkin obezitesindeki artış kadar önemli bir artış da çocukluk ve adölesan donemi obezitesinde yaşanmaktadır Bu dönemdeki obezitenin erişkin dönemindeki obeziteye öncülük ettiği bilindiğinden koruyucu hekimliğin önemli bir hedefi de çocukluk ve adölesan dönemindeki bireylerin kilo kontrolünü sağlamaktır.
‘Türkiye Obezite (şişmanlık) ile Mücadele ve Kontrol Programı (2010-2014)’ Obezite ile mücadele yalnızca bireysel değil aynı zamanda kurumsal da olmalıdır. Bu amaçla Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından ülkemizdeki birçok sağlık derneği ve üniversitenin işbirliği ile ‘Türkiye Obezite (şişmanlık) ile Mücadele ve Kontrol Programı (2010-2014)’ hazırlanmıştır.
1. BASAMAK SAĞLIK KURULUŞLARINDA OBEZİTE YAKLAŞIM: BOY ÖLÇÜMÜ VÜCUT AĞIRLIĞI ÖLÇÜMÜ TA ÖLÇÜMÜ BEL ÇEVRESİ ÖLÇÜMÜ YAĞ ANALİZİ HESABI EŞLİK EDEN HASTALIKLARA UYGUN DİYET FİZİKSEL AKTİVİTE ARTTIRACAK MOTİVASYONU SAĞLAYALIM PSİKOLOJİK DESTEK VERELİM TAKİP EDELİM OBEZİTEYE NEDEN OLACAK ALTTA YATAN PATOLOJİ DÜŞÜNÜYORSAK SEVK EDELİM
TEŞEKKÜRLER…