DESTAN 1. Deniz Hoca Youtube Kanalı ⇒ www.youtube.com/DenizHoca Bu sunu “Deniz Hoca” ve www.edebiyatciyim.com tarafından hazırlanmıştır. 1. Deniz Hoca Youtube Kanalı ⇒ www.youtube.com/DenizHoca 2. Konu Linki ⇒ https://www.edebiyatciyim.com/SINAV HAZIRLIĞI
Türk Dili ve Edebiyatı Dersi 2. Dönem 2. Yazılı Sınavına Hazırlık DESTAN 10.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Dersi 2. Dönem 2. Yazılı Sınavına Hazırlık
10. SINIF TDE 2.DÖNEM 2.YAZILI ⇒ Tiyatro ⇒ Anı (Hatıra) ⇒ Haber Metni Karagöz Orta Oyunu Tanzimat Dönemi’nde Tiyatro ⇒ Anı (Hatıra) ⇒ Haber Metni ⇒ Gezi Yazısı ⇒ Cümle Çeşitleri
KARAGÖZ Türk kültürünün çok önemli bir unsurunu oluşturan Karagöz Oyunu, deriden kesilmiş tasvirlere perde arkasından ışık yansıtılmasıyla oynanan bir gölge oyunudur. Oyunu perde arkasında oynatan kişiye “hayalbaz ya da hayali” denir. Karagöz’de yazılı bir metin yoktur, oyun doğaçlama oynanır. Güldürü odaklı olan Karagöz ve Hacivat oyunu daha çok taklitlere ve Karagöz’ün söylenen sözleri yanlış anlamasına dayalıdır.
KARAGÖZ Bu oyuna aynı zamanda hayal perdesi ve Küşteri Meydanı da denilmektedir. Bu oyun Osmanlı’nın sosyal hayatı ile ilgili bizlere önemli ipuçları sunmaktadır. Karagöz ve Hacivat dışında sosyal yaşamın içinde de yer alan Kayserili, Kastamonulu, Rum, Ermeni, Arap ve Yahudi gibi kişiler bulunmaktadır. Oyun “Giriş, muhavere, fasıl ve bitiş” olmak üzere dört bölümden oluşur.
KARAGÖZ OYUNUNUN BÖLÜMLERİ Giriş Bölümü: Hacivat’ın sahneye bir semai okuyarak çıktığı bölümdür. Muhavere (Söyleşme) Bölümü: Hacivat ve Karagöz’ün karşılıklı olarak atıştığı bölümdür. Fasıl Bölümü: Gölge oyununun oynandığı asıl bölüm fasıldır. Burada diğer kişiler de perdeye çıkar. Bitiş Bölümü: Hacivat ile Karagöz arasında geçen birkaç cümlelik kısa konuşmaların yer aldığı bölümdür.
KARAGÖZ OYUNUNUN KİŞİLERİ Karagöz: Okumamış ve eğitim almamış bir tipi temsil eden Karagöz, oyunun en önemli kişisini oluşturmaktadır. Hacivat: Hacivat ise biraz eğitim almış, az da olsa medrese öğrenimi görmüş bir tiptir. Bunların dışında Çelebi, Zenne, Tuzsuz Deli Bekir, Beberuhi, Tiryaki, Himmet vb. karakterler vardır.
ORTA OYUNU Geleneksel Türk tiyatrosunun bir ürünü olan “Orta Oyunu“, etrafı seyircilerle çevrilmiş bir alanda oynanan ve Pişekâr ile Kavuklu tipleri üzerinden şekillenen bir tiyatrodur. Yazılı bir metni yoktur, doğaçlama olarak oynanır. Seyircilerin etrafında toplandıkları yuvarlak bir sahnede oynanır. Bu sahneye meydan ya da palanga adı da verilmektedir. Konular günlük yaşamdan alınır.
ORTA OYUNU Komediye dayanan orta oyununda güldürüler daha çok yanlış anlaşılmalara dayanır. Oyunda yer alan kişiler usta-çırak ilişkisiyle yetiştirilir. Oyun sahnesinde dekor yok denecek kadar azdır. (dükkan - yeni dünya) Ana oyuncular Pişekar ve Kavuklu’dur. Bunun yanında çok sayıda kişi, aynen Karagöz’de olduğu gibi fasıl bölümünde sahneye çıkmaktadır. Dört bölümden oluşur: giriş, muhavere, fasıl ve bitiş.
ORTA OYUNUNUN BÖLÜMLERİ a. Öndeyiş (Giriş): Bu bölümde Pişekar sahneye müzik eşliğinde çıkar ve oynanacak oyunu takdim eder. Sunuştan sonra bir kenara çekilir ve Kavuklu’nun sahneye çıkmasını bekler. b. Söyleşme (Muhavere): Kavuklu sahneye çıkar ve Pişekar ile bir muhabbete başlarlar. c. Fasıl: Bu bölümde oyunun asıl unsuru sahnelenir. Diğer karakterler de bu bölümde oyuna dahil olur. d. Bitiş: Bu bölümde ana tipler olan Pişekar ile Kavuklu konuşmalarını bir neticeye ulaştırır. Her iki oyuncunun kalıplaşmış sözleriyle oyun sonlandırılır.
ORTA OYUNUNUN KİŞİLERİ Pişekar: Oyunun baş karakterlerindendir. Sahneye ilk çıkan kişidir. Oyunun yönlendiricisidir. Pişekar, Hacivat’ın orta oyunundaki karşılığıdır. Eğitim görmüş ve kültürlüdür. Dönemin İstanbul Türkçesini konuşur ve konuşmasında bolca Arapça ve Farsça sözcüklere yer verir. Kavuklu: Oyunun ana karakterlerindendir. Karagöz’ün orta oyunundaki karşılığı olarak kabul görür. Okumamış, saf, iyi niyetli, herkese inanan, nerede nasıl davranmasını bilmeyen, deli dolu ve işsiz bir tiptir. Oyundaki güldürünün ana kaynağı Kavuklu’dur.
TANZİMAT DÖNEMİ’NDE TİYATRO Tanzimat Dönemi ile birlikte ilk kez edebiyatımızda modern anlamda tiyatro çalışmaları başlamıştır. Batı tiyatrolarını yakından takip eden sanatçılarımız tercümelerle ve uyarlamalarla ilk çalışmalarını yapmışlardır. I. Dönem Tanzimat sanatçıları, tiyatroyu halkı eğitmekte bir araç olarak kullanmışlardır. Ayrıca Bkz -> Tanzimat Dönemi’nde Tiyatro
TANZİMAT DÖNEMİ’NDE TİYATRO Türk Edebiyatı’nda yazılan ilk Türk tiyatro eseri, Şinasi tarafından 1860 yılında yazılan “Şair Evlenmesi” adlı oyundur. Oyunda görücü usulüyle evlenmenin yanlışlığı, komedi ögeleriyle süslenerek anlatılmıştır. Bu yönüyle eser, bir “töre komedisi” olarak kabul edilebilir. Yazar, toplumdaki olumsuz örneklerden yola çıkarak halkı eğitmeye çalışmıştır. Bu eserde ”Geleneksel Türk Tiyatrosu”nun da etkileri görülmektedir.
TANZİMAT DÖNEMİ’NDE TİYATRO Sahnelenen ilk Türk tiyatrosu Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre adlı eseridir. Ahmet Vefik Paşa ve Direktör Ali Bey gibi sanatçılar bu dönemde başta Moliere (Molyer) olmak üzere Batı’dan çeviriler yapmışlardır. Bu dönemde Namık Kemal, Abdülhak Hamit Tarhan, Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmet Mithat Efendi gibi isimler tiyatroya katkı sağlamıştır.
ANI (HATIRA) Anı, bir kimsenin başından geçen ya da yaşadığı dönemde tanık olduğu olayları ve durumları konu edindiği yazı türüdür. Anıların amacı; tecrübeleri paylaşmak, bazı olaylara açıklık getirmek, toplum değerlerini hatırlatmak ve yaşatmaktır. Anı yazarı; yaşadığı olayı, üstünden zaman geçtikten sonra tarafsız bir bakış açısıyla kaleme almaya, gerçeğe bağlı kalmaya, içten bir anlatım kullanmaya dikkat eder. Yazar, anlatımda mektup, fotoğraf, günlük gibi belgelerden de yararlanabilir.
ANI (HATIRA) Türk edebiyatında anı türünün ilk örneği Babür İmparatoru Babür Şah’ın yazdığı Babürname adlı eserdir. Osmanlı’daki vakayinameler, menakıpnameler, gazavatnameler de anı özellikleri taşır.
SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİ’NDE ANI Hatıra türünün Batılı anlamda ilk örnekleri Servetifünun Dönemi’nde verilmiştir. (Bkz -> Serveti Fünun’da Anı ) Halit Ziya Uşaklıgil’in Kırk Yıl adlı eseri, Batılı anlamda anı türünün ilk örnekleri arasındadır. Bu dönemde yazılan anılarda; Servetifünun sanatçılarının bir araya gelişleri, amaçları, dönemin diğer aydınlarıyla olan tartışmaları işlenmiştir. Halit Ziya Uşaklıgil’in Saray ve Ö̈tesi, Mehmet Rauf’un Edebi Hatıralar adlı eserleri, dönemin tanınmış anı örneklerindendir.
CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE ANI Edebi tür çeşitliliği yönüyle zengin olan Cumhuriyet Dönemi’nde anı türünde de birçok eser verilmiştir. (Bkz -> Cumhuriyet’te Anı ) Bu dönemim anı örnekleri şu şekildedir: Yakup Kadri Karaosmanoğlu → Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, Anamın Kitabı, Zoraki Diplomat Yahya Kemal Beyatlı → Siyasi ve Edebî Portreler Halide Edip Adıvar → Türk’ün Ateşle İmtihanı, Mor Salkımlı Ev Yusuf Ziya Ortaç → Portreler, Bizim Yokuş Falih Rıfkı Atay → Çankaya Necip Fazıl Kısakürek → Yılanlı Kuyudan Refik Halit Karay → Üç Nesil, Üç Hayat
HABER METNİ Haber, bir olay ve bir olgu üzerine edinilen bilgidir. Haber metni ise elde edilen bilgilerin gazete, dergi gibi yayın organları ya da televizyon, radyo gibi iletişim araçlarıyla topluma duyurulması amacıyla hazırlanan yazılı metinlere denir. Haber metnini yazan kişi anlatılanlar karşısında tarafsızdır. Olay bütün yönleriyle, inandırıcı bir şekilde anlatılır, konu günceldir. Metinlerin nesnel bir anlatımı vardır. Haber metinleri açık, anlaşılır bir dille yazılır.
HABER METNİ Bir haber metninin en önemli özelliği 5N1K kuralını içermesidir. “Ne, Nerede, Ne zaman, Nasıl, Neden (Niçin), Kim” sorularının cevabının bir haberde olması okuyucuya önemli bir bilgi sunmuş olacaktır. Ajans: Asparagas: Manşet: Muhabir: Sansasyonel: Sürmanşet: Tekzip: Tiraj:
HABER METNİ Dergi: Dergiler; siyaset, edebiyat, teknik, ekonomi vb. konuları inceleyen ve belli aralıklarla çıkan süreli yayınlardır. Dergilerde araştırma, inceleme, deneme, gezi yazısı gibi birçok türde metne yer verilirken haber yazıları da dergi sayfalarında yer alır. Dergilerde yer alan haberler, o derginin alanı ile ilgili olur. Dergilerde yer alan haberler gazete haberlerine göre daha uzun olabilir.
HABER METNİ Genel Ağ Haberciliği Genel Ağ haberciliği, televizyon ve gazetenin tüm yayın ve iletim sistemlerini bütünleştirmiştir. Genel Ağ haberciliğinde geleneksel araçlarda görülen hız, yer ve güncellik konusundaki kısıtlayıcılık kalkmıştır. Genel Ağ haberciliğinde bilginin anında aktarılmasının yanı sıra okurun da içerik ve biçime istedi- ği anda düzeltme ve katkılarıyla müdahale edebilmesi Genel Ağ haberciliğinin temel avantajı olmuş- tur. İnternet haberciliği maliyet ve emek boyutunu da ortadan kaldırmaktadır.
GEZİ YAZISI Bir yazarın çeşitli sebeplerle yurt içinde ve yurt dışında gittiği yerlerdeki gözlem, tespit, deneyim ve yorumlarını canlı ve etkileyici bir dille aktardığı yazı türüne gezi yazısı denir. Gezilebilecek her yer, gezi türüne konu olabilir. Bu tür eserlerde en önemli husus gözlemlerdir. Diyaloglardan, riva- yetlerden, hikâyelerden, efsanelerden, anılardan, atasözlerinden ve deyimlerden faydalanılması bu türün önemli özelliklerindendir.
GEZİ YAZISI Bu tür eserlerde be- timleyici, öyküleyici, açıklayıcı anlatım gibi anlatım biçimlerinden; örnekleme, karşılaştırma, sayısal verilerden yararlanma gibi düşünceyi geliştirme yollarından yararlanılır. Dünya edebiyatının önemli gezi yazılarına XIII. yy.da Marco Polo’nun Seyahatname’si ile XIV. yy.da İbn-i Batuta’nın Seyahatname’si örnek verilebilir. Türk edebiyatında ilk seyahatname, Seydi Ali Reis’in seyahatlerini anlatan Mir’âtü’l-Memâlik adlı eserdir.
GEZİ YAZISI En tanınmış seyahatname örnekleri arasında Evliya Çelebi’nin Seyahatname’si, Katip Çelebi’nin Cihânnüma’sı gelir. Daha sonra Batı ile ilişkiler gelişince elçilik göreviyle ülke dışına giden sefirler gittikleri yerlerin ilgi çekici yönlerini, sefaretname adıyla yazdıkları yapıtlarda tanıtmışlardır. Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi’nin Fransa Sefaretnamesi buna örnek verilebilir.
GEZİ YAZISI Tanzimat Dönemi’nde Batılı anlamda gezi yazısı örnekleri sanatçıların Avrupa’ya gidip orada edindikleri izlenimlerini yazmaları ile başlamıştır. XIX. yy.ın sonlarında yayımlanan Ahmet Mithat Efendi’nin Avrupa’da Bir Cevelan ile Direktör Ali Bey’in Seyahat Jurnali adlı eseri de bu yüzyılın önemli gezi eserlerindendir. Cumhuriyet Dönemi, gezi yazısı bakımından yurt içi ve yurt dışı gezilerin iyice arttığı, gezilen coğrafyaların çeşitlendiği, farklı bakış açılarının getirildiği, bu türün pek çok değişik örneğinin gö- rüldüğü bir dönemdir.
GEZİ YAZISI Ahmet Haşim → Frankfurt Seyahatnamesi Cenap Şahabettin → Hicaz yolculuğunu anlatan Hac Yolunda Falih Rıfkı Atay → Denizaşırı, Bizim Akdeniz, Tuna Kıyıları, Yolcu Defteri, Gezerek Gördüklerim Haldun Taner → Düşsem Yollara Yollara Yusuf Ziya Ortaç → Göz Ucuyla Avrupa İ̇smail Habip Sevük → Tuna’dan Batıya, Yurttan Yazılar
CÜMLE ÇEŞİTLERİ 1. Yüklemine Göre Cümleler 2. Yüklemin Yerine Göre Cümleler 3. Anlamına Göre Cümleler 4. Yapısına Göre Cümleler
ANLAMLARINA GÖRE CÜMLELER 1) Olumlu Cümle Ele alınan yargının gerçekleştiği, gerçekleşmekte olduğu ya da ileride gerçekleşeceğinin ifade edildiği cümlelere “Olumlu cümle” denir. ⇒ Sonunda beklediğimiz güzel haber bize ulaştı. UYARI! Bir cümlede ifade edilen yargının hoşa gitmeyen bir durum içermesi o cümlenin olumsuz olduğunu göstermez. ⇒ Son günlerde havalar iyice soğudu. (Bkz -> Anlamına Göre Cümleler )
ANLAMLARINA GÖRE CÜMLELER 1) Olumlu Cümle UYARI! Bazı cümlelerde yüklem şekil olarak olumsuz görünse de anlamca olumlu olabilmektedir. Bu tür cümlelere “Anlamca olumlu, biçimce olumsuz” cümleler denir. ⇒ Sen ararsın da ben gelmez miyim?
ANLAMLARINA GÖRE CÜMLELER 2) Olumsuz Cümle Cümlede ifade edilen yargının gerçekleşmediğini ya da ilerleyen zamanlarda gerçekleşmeyeceğinin ifade edildiği cümlelere “Olumsuz cümle” denir. Bu tür cümlelerin yükleminde “-mA, -mAz” olumsuzluk ekleri ya da “yok, değil” gibi olumsuzluk bildiren sözcükler bulunmaktadır. ⇒ Verdiğimiz yemek siparişi evimize gelmedi. ⇒ Zannettiğinizin aksine o iyi biri değil.
ANLAMLARINA GÖRE CÜMLELER 2) Olumsuz Cümle UYARI! Bazı cümlelerde yüklem şekil olarak olumlu görünse de anlamca olumsuz olabilmektedir. Bu tür cümlelere “Anlamca olumsuz, biçimce olumlu” cümleler denir. ⇒ Bu hayatı ne sen ne de ben hak ettik. (Hak etmedik) ⇒ Söylenecek söz mü şimdi bu? (Söylenmemesi gereken söz)
ANLAMLARINA GÖRE CÜMLELER 3) Soru Cümlesi Cevap almak, bilgi edinmek ve herhangi bir kuşkuyu gidermek amacıyla oluşturulmuş olan cümlelere “Soru cümlesi” denir. ⇒ Bugün yağmur yağacak mı? UYARI! Bazen soru cümleleri herhangi bir cevap almak için değil çeşitli anlamlar ifade etmek için oluşturulabilir. Bu tür cümlelere “Sözde soru cümlesi” denir. ⇒ Bu iyiliklerini hiç unutur muyum? ⇒ Siz benim neler çektiğimi nereden bileceksiniz?
YÜKLEMİN YERİNE GÖRE CÜMLELER Kurallı Cümle Devrik Cümle Eksiltili Cümle
YÜKLEMİN YERİNE GÖRE CÜMLELER 1. Kurallı Cümle (Düz Cümle) Türkçenin doğallığı içinde yüklemlerin cümlenin sonunda yer aldığı cümlelere “Kurallı Cümle” denir. Dün akşamdan beri odasından çıkmadı. Notlarının hepsi 90 üzeriydi. (Bkz -> Yüklemin Yerine Göre Cümleler )
YÜKLEMİN YERİNE GÖRE CÜMLELER 2. Devrik Cümle Yüklemin cümlenin sonunda değil de ortasında ya da başında kullanıldığı cümlelere “Devrik Cümle” denilmektedir. Aynı hafta tayinim çıktı Ankara’ya. Yaz tatilinde buraya gelecek Kenan.
YÜKLEMİN YERİNE GÖRE CÜMLELER 3. Eksiltili Cümle Yüklemi bulunmayan ve yargının ne olduğu okuyucuya bırakılan söz öbeklerine “Eksiltili Cümle” denir. Öğretmen sınav kağıtlarını dağıttı ve sınıfa dönüp… Sokaklarda bir yerlere yetişme telaşı içinde olan insanlar…
YÜKLEMİN TÜRÜNE GÖRE CÜMLELER Cümleler yükleminin türüne göre isim ve fiil olmak üzere ikiye ayrılırlar. A. FİİL CÜMLESİ Yüklemi çekimli fiil olan cümleler, fiil cümlesidir. Kürek çekmekten vazgeçmiştim. Rüzgar gitgide artıyordu. B. İSİM CÜMLESİ Yüklemi isim soylu bir sözcük olan cümlelerdir. İsimler ekfiil alarak yüklem olurlar. Yanımdaki asker hâlâ uyanıktı. Bu sandık milyonlar değerindeymiş. (Bkz -> Yüklemine Göre Cümleler )
YAPISINA GÖRE CÜMLELER 1. Basit Cümleler Tek bir yargıyı, düşünceyi bildiren tek bir yüklemden oluşup içinde “Fiilimsi, ki bağlacı, -se, -sa şart kiplerini” barındırmayan cümlelere “Basit cümle” denir. Yağmurlu havalarda dışarı çıkmazdı. Dostluğumuz bir ömür sürsün. (Bkz -> Yapısına Göre Cümleler )
YAPISINA GÖRE CÜMLELER 2. Birleşik Cümleler Bir temel cümlenin yanında başka yan cümlelerin bulunduğu ve asıl yargıya bağlanan birden fazla yargının ifade edildiği cümlelere “Birleşik cümle” denir. Girişik Sıralı Cümle İlgi Cümleleri Şartlı Birleşik Cümle İç İçe Birleşik Cümle
YAPISINA GÖRE CÜMLELER a) Girişik Birleşik Cümle Fiilimsiler yardımıyla temel cümleye yan cümleciklerin eklenmesine “Girişik birleşik cümle” denir. Okula giderken cüzdanını düşürmüştü. Yan yatan geminin mürettebatı kurtarıldı.
YAPISINA GÖRE CÜMLELER b) İlgi Cümleleri (Ki’li Birleşik Cümle) Yan cümlecik ile temel cümle arasında “Ki Bağlacı”nın bulunduğu cümlelerdir. Ders çalışmıyor ki sınıfı geçsin. Sonradan anladım ki o günler mutluymuşum.
YAPISINA GÖRE CÜMLELER c) Şartlı Birleşik Cümle Temel cümleye “-se, -sa” ekini alan yan cümleciğin bağlanması ve bununla birlikte şart anlamı katmasına “Şartlı birleşik cümle” denir. Ders çalışırsan istediğin üniversiteye gidebilirsin. Ödevlerini bitirirsen oyun oynayabilirsin.
YAPISINA GÖRE CÜMLELER d) İç İçe Birleşik Cümleler Ara cümle olarak da bilinen bir yargının bir başka cümle içinde onun bir ögesi olacak ya da olmayacak şekilde kullanıldığı cümlelere “İç içe birleşik cümleler” denir. Deniz Hoca “Yarın sözlü yapacağım.” dedi. Antrenör “Bu sene şampiyon olamayız.” demez mi?
YAPISINA GÖRE CÜMLELER 3. Sıralı Cümle Bazen düşüncelerin ve duyguların ifade edilmesinde tek yargılı bir cümle yetersiz kaldığından anlam olarak birbiriyle ilişkili ama şekil olarak farklı olan iki cümlenin virgül (,) ya da noktalı virgül (;) ile birbirine bağlanmasına “Sıralı cümle” denir. Okula geldi, sınava girdikten sonra gitti. Güneş açıyor, deniz sakinleşiyordu. Sınavlar açıklandı, moraller bozuldu.
YAPISINA GÖRE CÜMLELER 4. Bağlı Cümle Aralarındaki herhangi bir ilgiden dolayı anlam bağlılığı bulunan iki cümlenin birbirine “ama, fakat, yalnız, ve, veya, ne…ne…, hem…hem… ” vb. bağlaçlar vasıtasıyla bağlanmasına “Bağlı cümle” denir. Güneş açtı ve insanlar sahile koştu. İzmir’e geldi ama bizi görmeden gitti.