I. Hafta Dil Akrabalıkları
1. Dil Akrabalıkları? Dillerin birbirleri ile olan alakaları insanların merak ettiği konuların başında gelmektedir. Bugün dünya üzerinde beş bin civarındaki dil hakkında bilgimiz var ve bu bilgileri dil bilimcilerin ve antropologların asırlar süren yoğun çalışmalarına borçluyuz(Ruhlen, 2006:11). Her milletin kendi dilinin kökenine merak salması, başka dillerle olan benzerliklerini araştırması, insanları dillerinin üzerinde düşünmeye itmiştir. Özellikle tek dil düşüncesinin önemini yitirmesi sonucunda Avrupa’da dillerin birbirleri ile ilişkileri merak konusu olmuştur. “Tüm Avrupa dillerin gruplandırılması yönündeki ilk teşebbüs J.J Scaliger’ni eseri oldu. Scaliger Tanrı’nın adına bağlı olarak Avrupa’da dört temel köken dil kabul eder: Latince, Yunanca, Germence, Slav Dili”(Perrot:2006:76). Karşılaştırmalı Dilbilgisi yönteminin gelişmesi ve uygulanmasıyla diller arasındaki akrabalık ilişkileri daha da derinleşmiştir. İki dilin akraba olduğu ne anlama geliyor? Bu kısaca iki dilin yakın bir zamanda veya geçmişte tek ve orijinal bir dilden geliştiği anlamına gelir. Örneğin Rumence, İtalyanca, Fransızca ve İspanyolcanın akraba olduğunu biliyoruz, çünkü bu diller iki bin yıl önce Roma’da konuşulmuş olan Latinceden gelir. Latince imparatorluğunun sınırlarlarıyla birlikte Portekiz’den Romanya’ya kadar geniş bir alana yayılmıştır. Milattan sonra 500 yıllarında Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra, Latincenin kaynağından kopan bölge ağızları, zamanla Romans dilleri olarak gelişmelerini tamamlamıştır. Benzetmede Latince ana dil, Rumence, Sardinya dili, İtalyanca, Fransızca, Katalanca, İspanyolca ve Portekizce kardeş diller olarak adlandırılır. Büyük veya küçük fark etmeden, akraba dillerin oluşturduğu dil ailesi adıyla bilinir. Bu durumda Latince ve ondan türeyen diller Romans ailesi adıyla alınır( Ruhlen, 2006:11).
Engels (1967:111), Kuzey Amerika Kızılderili aşiretlerinin, başlangıçta bir aşiret olarak yavaş yavaş geniş kıtaya yayıldığını, sonra bu aşiretlerin bölüne bölüne halklara dönüştüğünü, daha sonra dillerin birbiri için anlaşılmaz olmasını ötesinde ilk dil birliğinin kalıntısının kalmayacak biçimde değiştiğini dile getirmektedir. Bugün bizim lehçe, şive, ağız bağlamında değerlendirdiğimiz özellikler daha geniş bir zaman dilimine yayıldığı zaman bu farklılaşmanın artarak farklı bir dile dönüştüğü görülmektedir. Diller arasında rastlantısallığa dayanmadan sesler arasında var olan benzerlikler o dillerin akraba olduğu diller arasındaki bağlantıyı göstermektedir. Tabiat taklidi bazı sözcüklerinde bile ortak sesi yansıtmayan bazı sözcüklerin değer dillerdeki karşılıklarıyla benzerlik göstermesi o diller arasında bazı genetik bağların olduğunun işareti olmuştur. Dillerin akraba sayılabilmesi için bazı şartların oluşması gerekmektedir. Bu şartları Ahanov: 2008 451) şöyle sıralamaktadır: 1. Dillerin akraba sayılabilmeleri için, öncelikle söz varlıklarında anlam yönünden aynı veya benzer, söyleyiş yönünden de yakın sözlerin bulunması şarttır. Bu durumda akraba dillerin söz varlığındaki sözlerin hepsi değil, eski temel sözler dikkate alınır.
2. Dillerin akraba diller olarak tanımlanması için, o dillerin söz varlığı yönünden benzer olmaları özellikle gerekli ve öncelikli şartlardan biridir. Ancak bu yetersizdir. Dillerin akraba sayılabilmeleri için, sadece söz varlıklarındaki temel sözler yönünden değil, aynı zamanda dil bilgisi yönünden de yakın ve benzer olmaları gerekir. Dillerin dilbilgisi yönünden benzerliği ve birliği, onların ortak bir kaynaktan çıktığının ve akraba diller olduğunun en önemli kanıtıdır. 3. Dillerin akrabalığını ve tarihi gelişme yollarını belirlemede, akraba dillerdeki seslerin denkliğini hesaba katmanın büyük önemi vardır. Akrabalık teorisinin bel kemiğini bu diller arasındaki ses denklikleri oluşturur.
8. Dillerin Sınıflandırılması 8.1. Biçimbilgisel Sınıflandırma a. Tek Heceli Diller b. Eklemeli (Bağlantılı) Diller c. Bükümlü Diller a. Tek Heceli Diller: Çekim ve yapım eklerinin kullanılmadığı bu dilde sözcüklerin anlamları, cümledeki yerlerine ve başka bir sözcükle birlikte kullanılmasına göre değişir. Kelimelerin birbirleriyle anlam ilişkileri mevcuttur. Sözcükler tek heceli olduğu için yazılışları birbirine benzemekte ve okunmaları zorlaşmaktadır. Bu dillerde vurgu sistemi gelişmiştir. Çince tek heceli bir dildir. Çincede tek heceli bir sözcüğü vurgulamaya dikkat ederek okunduğunda birçok anlam elde edilebilir. b. Eklemeli Diller Bu gruba giren dillerde ek görevindeki takılar sözcüklerin köküne eklenerek yeni sözcükler elde edilir. Türemiş sözcüklerde kelimenin kökünde herhangi bir değişiklik meydana gelmez. Gel-enek, gel-iş-tir-ici, sözcükleri eklemini dilin sözcük özelliğini taşımaktadır. c. Çekimli-Bükümlü- Diller Bükümlü dillerde kelime kökleri değişikliğe uğrayabilmektedirler. Kelime kökleri, sözcük türetiminde ve çekimleme durumunda değişiklik gösterir. Birçok Hint-Avrupa dillerinde bu özellik görülmesine rağmen, Arapça bu konuda en önemli özelliği göstermektedir. Arapçadaki şkr (şükür) kökü: Şakir, teşekkür, şükran, müteşekkir vs. şekline dönüşebilmektedir.