ARUZ ÖLÇÜSÜ
ARUZ ÖLÇÜSÜ Aruz ölçüsü; hecelerin kısalığı ve uzunluğu sırasına göre düzenlenmiş kalıplardan kurulu şiir ölçüsüne denir. İslam Medeniyetine bağlı devletlerin kullandığı ortak ölçüdür. Hicretin ikinci yüzyılında yetişmiş bir dil ve edebiyat bilgini olan İmam Halil aruz ilminin kurucusu sayılır.
ARUZ ÖLÇÜSÜ Dizelerdeki hecelerin açıklık, kapalılık değerine dayanan bir ölçüdür.Arap edebiyatından İran edebiyatına, oradan da Türk edebiyatına geçmiştir.Klasik Türk şiirinde bu ölçü kullanılmıştır. 11.yüzyılda Türk edebiyatına girmiştir.Aruz ölçüsünün temel özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
ARUZ ÖLÇÜSÜ 1. Aruz ölçüsünde heceler açık, kapalı ve bileşik heceler olmak üzere üçe ayrılır.
AÇIK HECE Sonu ünlü ile biten heceye denir.Nokta işareti ile gösterilir. Örnek a - ra - ba -lı A - na - do - lu . . . . . . . .
KAPALI HECE Sonu ünsüz ile veya uzun ünlü ile biten heceye denir. Örnek Yat, Gel, Yol, Ak, bâ, kâ - - - - - -
BİLEŞİK HECE Arapça ve Farsça’dan gelme uzun ünlülerle kurulan “âb , ûl”gibi iki sesli “rûz , bûy” gibi üç sesli ve dört sesli heceler bir buçuk hece olarak kabul edilir ve “- .” işareti ile gösterilir. Örnek âb , hâl , aşk , çeşm , yâr , rûz - . - . - . - . - . - .
Aruz vezninde tef ileler heceleri bölebilr. Örnek Dinle neyden / kim hikayet / itmede Ayrılıklar / dan şikayet / itmede. Fâ i lâ tün / Fâ i lâ tün / Fâ i lün - . - - / - . - - / - . -
BAŞLICA TEF İLELER (Kalıplar) Fâ ilün , fe û lün , mef’û lün , fe i lâ tün , fâ i lâ tün , me fâ î lün , me fa i lün , me fa i lü , müf te i lün , müs tef i lün , müste fa i lün.
Düz diziler: “fâilâtün”,“feilâtün”,”fâilün” gibi kalıplardan aynı kalıpların sıralanmasıdır. Karışık diziler: “fâilâtün”,”feilâtün”,”fâilün” gibi kalıpların karışık sıralanmasıdır.
İmale:Kısa hecelerin uzun okunmasıdır. Zihaf:Uzun hecelerin kısa okunmasıdır. Vasıl:Sonu ünsüzle biten bir kelime ile kendisinden sonra gelen ve ünlüyle başlayan bir hecenin bağlanarak okunmasıdır.
Fâ i lâ tün / Fâ i la tün / Fâ i lün _ . _ _ _ . _ _ _ . _ Örnek: Amine Hatun Muhammed anesi Ol sadeften doğdu ol dür danesi
Fe i lâ tün / fe i lâ tün / fe i lün . . _ _ . . _ _ . . _ Örnek: Koyamam kargayı bülbül yerine Çiçek açmış dikeni gül yerine
. _ _ _ . _ _ _ . _ _ Örnek: Me fâ î lün/me fâ î lün/fe û lün . _ _ _ . _ _ _ . _ _ Örnek: Demir dağ sanki deprendi yerinden Yahud ayrıldı gökler birbirinden
Me fâ î lün/me fâ î lün/me fa î lün/me fâ i lün . _ _ _ . _ _ _ . _ _ _ . _ _ _ Örnek: Ne mümkün zulm ile bî dâd ile imhâ-yı hürriyet Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyyetten
Fe i lâ tün/me fâ i lün/fe i lün . . _ _ . _ . _ . . _ Örnek: Yedi yüzyıl süren hikâyemizi Dinlemiş ihtiyar çınarlardan
Me fâ i lün/fe i lâ tün/me fâ i lün/fe i lün . _ . _ . . _ _ . _ . _ . . _ Örnek: Getirdim ey dil-i âvâre sîneye bir bir Ne türlü gussa vü gam varsa âşinâ diyerek
Mef’û lü / me fâ i lün / fe ü lün _ _ . . _ . _ . _ _ Örnek: Artık ne gelenden haber var; Tenha yolun ortasında rüzgâr Teşrin yapraklarıyla oynar
Örnek: Mef’û lü/me fâ î lü/me fâ î lü/fe û lün _ _ . . _ _ . . _ _ . . _ _ Örnek: Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
Mef’û lü/fâ i lâ tü/me fâ î lü/fâ i lün _ _ . _ . _ . . _ _ . _ . _ _ _ . _ . _ . . _ _ . _ . _ Örnek: Âvâzeyi bu âleme Dâvût gibi sal Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş