Bilim ve Felsefe-DEVAM Bilimsel Araştırma Yöntemleri-4 Bilim ve Felsefe-DEVAM Oğuzhan UYSAL Bu dosya dersimiz.com sitesinden indirilmiştir.
2.VARLIK FELSEFESİ Varlığın Gerçekten Var Olup Olmadığı Problemi VARLIK YOKTUR Taoizm Nihilizm VARLIK VARDIR Realizm Varlığın Aslında Ne Olduğu Problemi İdealizm Platon İdealizmi Epistomolojik İdealizm Metafiziksel İdealizm Materyalizm İlkçağ Materyalizmi Mekanik Materyalizm Diyalektik Materyalizm Tarihi Materyalizm Varoluşçuluk Postmodernizm Fenomonoloji
VARLIK FELSEFESİ Ontoloji Zihinde varlığını sürdüren düşüncelerin ve duyu organlarıyla algılanabilen olguların varoluşlarını inceler Ontoloji kavramını ilk defa ortaya atan Aristoteles’tir
ONTOLOJİ SORULARI Varlık denilen şey gerçekten var mıdır, yoksa tüm gördüklerimiz aklımızdan ve duyularımızdan kaynaklanan birer yanılsama mıdır? Eğer varlık gerçekten varsa varlığın özünde ne yer alır?
ONTOLOJİ Anlamsız ve totolojik olduğunu söyleyen Kant; Transandantal felsefe demiştir Schelling “transandantal idealizm” Hegel “transandantal mantık” Transandantal: deney üstü, tecrübe üstü, doğrudan tecrübeyi aşan, kökeni a priori bilgi A priori bilgi: deney yapılmadan elde edilen ve zihinde başlangıçtan beri saklı durduğuna inanılan bilgi
VARLIĞIN GERÇEKTEN VAR OLUP OLMADIĞI PROBLEMİ Varlık yoktur Varlık vardır
VARLIK YOKTUR Taoizm Nihilizm
TAOİZM “Yavaşlık seni sana getirir” MÖ 5 yy. Çin’de ortaya çıkan felsefi akım İnsanın kendi içinde yapacağı yolculuğa yol göstermeyi amaçlayan bir öğreti Tao: YOL Doğadaki tüm çeşitliliğe karşın gerçek birdir, Bu birlik biçimden, maddeden ve tüm adlandırmalardan bağımsızdır Bu dosya dersimiz.com sitesinden indirilmiştir.
TAOİZM İnsanın aydınlanması, kendisini gereksiz herşeyden arındırması ve içinde nurlu bir boşluğa yer açmasına bağlı BOŞLUK: Tao’nun ruhu, bu ruhun tasviri kelimelerle yapılamaz Tao her yerde, insan ona ulaşmak için iç yolculuk yapmalı İÇ yolculuk, insanın bedenini eğitmesiyle başlar
NİHİLİZM Hiççilik “Bir ideal uğruna harcanan her çaba, yokluğa doğru atılan bir adımdır” Felsefeden ziyade Başkaldırı ama neye: Daha iyi bir dünya için kurulan hayallere Sanattaki estetizm anlayışına Toplumdaki görgü kurallarına Milliyetçiliğe Toplumculuğa Aydınlanmacılığa
NİHİLİSTLER, BAŞTA KİLİSE, AİLE, DEVLET VE GELENEKSEL TOPLUM DÜZENİ OLMAK ÜZERE OTORİTENİN HER TÜRLÜSÜNE KARŞI ÇIKAR. BU YÖNÜYLE NİHİLİZM, ANARŞİZM FELSEFESİNİN DE ÇIKIŞ NOKTASINI OLUŞTURUR
NİHİLİZM İnsanın yeterli olgunluğa ulaşmasının önündeki en büyük engel: Mevcut ekonomik, sosyal ve politik sistemler Bu sistemler, insanları bir arada tutabilmek için milliyet, bayrak, gelenek gibi yapay değerlere ihtiyaç duyar Aidiyet duygusuyla ortaya çıkan toplum psikolojisi ise bireyin kendini yitirmesine neden olur
REALİZM Varlık vardır Ortak payda realizm=GERÇEKÇİLİK “Varlık, bireyden bağımsız olarak vardır” Varlık, insan bilincinin dışında ve insan bilincinden bağımsız olarak var Varlığın nesnel olarak var olduğunu, sanatta ve edebiyatta hayatın idealize edilmeden, olduğu gibi betimlenmesi gerektiğini savunan akım
REALİZM Çocuksu realizm Elea realizm Maddeci realizm Toplumcu realizm
ÇOCUKSU GERÇEKÇİLİK Her insanda bulunan standart materyalist dünya anlayışı Bütün nesneler insan bilincinden bağımsız olarak vardır ve İnsan onlar hakkında çeşitli şeyler bilebilir Bu dosya dersimiz.com sitesinden indirilmiştir.
ÇOCUKSU GERÇEKÇİLİK İNANÇLARI: Fiziksel nesnelerden oluşan bir dünya vardır Duyularımız, bu nesneler hakkında doğru bilgilere ulaşabilmemizi sağlar Nesneler algılansalar da algılanmasalar da vardır, yani varlıkları algıya bağlı değildir
ELEA GERÇEKÇİLİK Sokrates ve Platon, çocuksu gerçekçiliğin hayata bakış açısını beş duyuyla sınırlamasına karşı çıkmış Elea gerçekçiliğini ortaya atmış (idealizm) Gerçek tümeldir (soyut, ussal, genel kavram), tikel (bireysel) değildir
GERÇEK TÜMELDİR (SOYUT, USSAL, GENEL KAVRAM), TİKEL (BİREYSEL) DEĞİLDİR Dünyada filler vardır ama fillik yoktur Fillik tümel, filler tikel Fillik tümeldir ancak fillerde var olabilir Genel kanının aksine; gerçek olan filler (tikel) değil filliktir (tümel) Çünkü fillik ideası ortadan kaldırılırsa dünyada fil kalmaz Önce fillik düşüncesi ortaya çıkmış, Bu düşüncenin doğal bir sonucu olarak da filler meydana gelmiştir Bu nedenle, filler bağımlı var oluşa, fillik ise bağımsız varoluşa sahiptir Gerçek de bağımlı varoluşa değil, bağımsız varoluşa sahip olan YANİ, GERÇEK MADDEDE DEĞİL, İDEADA GİZLİDİR
MADDECİ GERÇEKÇİLİK Çocuksu gerçekçiliğin felsefi açıdan haklı çıkarılma çabası (ampirizm+materyalizm) Bütün bilgilerin duyusal deneyimler yoluyla elde edildiğini savunan ampirizm Gerçeği maddeyle özdeş kabul eden materyalizm
TOPLUMCU GERÇEKÇİLİK Sanatı, toplumun gelişimi için sahnede, romanda, resimde ya da müzikte nesnel gerçekliğin yansıtılması olarak görür Doğayı ya da nesnel gerçekliği aynen kopya etme değil, ona katkıda bulunarak ve TOPLUMA OLMASI GEREKENİ göstererek sunmayı gerektirir Natüralistlik karşıtı
VARLIĞIN ASLINDA NE OLDUĞU PROBLEMİ İdealizm Materyalizm Varoluşçuluk Postmodernizm
1.İDEALİZM “Gördüğün her şey aslında bir düşüncenin yansımasıdır” Gerçekliğin idea cinsinden olduğu (PLATON) Gerçeklik, insan zihninden bağımsız değil (Epistemolojik idealizm) Metafiziksel idealizm
İdealizm PLATON İDEALİZMİ Algılanan tüm nesneler, idealar dünyasındaki değişmez kalıpların eksik birer yansımalarıdır TİKELLER, yani dünyada gördüğümüz nesneler geçicidir, sonsuza dek yaşayacak olansa TÜMELLER, yani idealardır İdealar dünyasında sonsuz sayıda idea vardır Çünkü hiçbir şey ideası olamayacak kadar değersiz değildir Nesnelerin, ilişkilerin, niteliklerin, oluşların ideaları vardır Masaların, koltukların, renklerin ve seslerin ideaları olduğu gibi sağlık, hastalık, uzunluk, kısalık, iyilik ve doğruluk ideaları da vardır SONSUZ sayıda olsalar bile idealar KAOS içinde değildir Evrensel bir İYİ ideası, idelar arasındaki birliği ve güzelliği oluşturur Bu dosya dersimiz.com sitesinden indirilmiştir.
İdealizm PLATON İDEALİZMİ Platon’a göre kötülüğün ortadan kalkması mümkün değildir, çünkü iyiliğe zıt bir kavram gereklidir
EPİSTEMOLOJİK İDEALİZM Öznel İdealizm Yüzyıllar boyunca yeni bir düşüncenin eklenmediği idealizm anlayışına 17. yy’da Descartes Descartes’e göre görünen madde dünyası gerçek değildir, Ama Tanrı insanın nesneler dünyasının gerçek olduğuna inanmasını istediğine göre, Algılanan dünyaya gerçekmiş gibi davranmalıdır Berkeley’e göre algılamaların beynimizdeki yansımaları yalnızca fikirlerdir ve bu yüzden dış dünyayı fikirlerimiz oluşturuyor Epistemolojik idealizmin kurucusu BERKELEY
EPİSTEMOLOJİK İDEALİZM Fiziki nesnelerin, onları algılayan zihinden bağımsız bir varoluşa sahip olmadığını savunan Realizmin tam karşısında yer alan
İdealizm BERKELEY Kimine ağır gelen şeyin kimine hafif gelmesi, kırmızı gördüğümüzü bazı hayvanların gri görmesi, güneşi yuvarlak, yassı ve kırmızı görmemiz gibi duyuların izafiliğine ve bizi ne kadar yanılttığına dair örnekler; aynı şeyleri bir çok kişi farklı gördüğüne göre renkler, biçim, sıcaklık gibi kavramlar MADDENİN KENDİSİNDE DEĞİL BİZDE OLDUĞUNU GÖSTERİR
EPİSTEMOLOJİK İDEALİZM (BERKELEY) Madde olarak algıladığımız şeyler, zihnimizin duyulara verdiği formlardan başka bir şey değildir Tanrı tarafından algılanıyor, varlıklarını Tanrı’nın düşüncelerine borçlular
EPİSTEMOLOJİK İDEALİZM (KANT) Zamansal ya da mekansal her şey yalnızca görünüşten ibaret Görünüşlerin gerisindeki hakikat hiçbir zaman bilinemez, bu yüzden bu konuda yorum yapmak anlamsız Nesnelerin insan zihninden bağımsız olmadığını bir anlamda insan zihni tarafından yaratıldığını öne süren öznel idealizm, bilime zarar vermez. İdealar dünyasının gerçeği bilinemeyeceğine göre eldeki gerçekle yetinilmeli ve bilimle metafizik karıştırılmamalı
METAFİZİKSEL İDEALİZM Fichte, Schelling, Hegel Bilim felsefesi alanında diyalektik yöntemi öne çıkarmış Bu dosya dersimiz.com sitesinden indirilmiştir.
HEGEL VE DİYALEKTİK DÜŞÜNCE İdealizm Dış dünya ile zihnimiz özdeştir Dış dünya görünüş değil aklın kendisidir Sadece düşünce ile DENEYE BAŞVURMADAN kesin bilgiye ulaşılabilir Felsefe, varlığın kendi kendisini düşünmesidir Felsefi düşünmede dışarıdan gelecek malzemeye ihtiyaç yoktur
HEGEL VE DİYALEKTİK DÜŞÜNCE İdealizm HEGEL VE DİYALEKTİK DÜŞÜNCE Düşünce hiçbir zaman durmaz gelişir Düşünce gibi varlık da diyalektik olarak gelişir DIŞ DÜNYA DÜŞÜNCENİN KENDİSİ Tanrı, insan ve madde birbirlerinden ayrı düşünülemez Gelişen ve düşünce basamaklarını kat eden insan sonunda kendisine döner ve gerçek ruhun kendisi olduğunu keşfeder Aslında insan tanrı, tanrı da insandır
HEGEL VE DİYALEKTİK DÜŞÜNCE İdealizm HEGEL VE DİYALEKTİK DÜŞÜNCE Diyalektik, herhangi bir olgunun çevresiyle arasındaki bağımlılığın çözülmezliğini ve birliğini görmek demektir İnsanlık tarihi, toplumların gelişimi, doğanın yasaları, düşünce evrimi gibi olgular bilimsel objektiflik içinde incelendiğinde hiçbir şeyin olduğu gibi olduğu yerde, olduğu biçimde kalmadığı, herşeyin birbirini etkilediği ve gelişimin tarihin hiçbir döneminde durmadığı rahatlıkla görülür. İşte varlık alemindeki değişimin ve karşılıklı etkileşimin sistematik olarak incelenmesi diyalektik düşünceyi doğuran başlıca unsur olmuştur
DİYALEKTİK DÜŞÜNCE Filozoflar arasında, doğadaki hareketi ilk defa gözlemleyen Herakleitos “Hiç kimse aynı ırmakta iki kez yıkanamaz” Hegel, “doğadaki hareket düşüncedeki hareketten kaynaklanmaktadır” Hegel: EVREN, MADDELEŞMİŞ DÜŞÜNCE Mucit, yeni birşeyi ortaya koyarken öncelikle onu düşüncesinde oluşturur. Mucidin düşüncesi daha sonra gerçekleşir ve düşünce, maddedeki değişiklikleri yaratmış olur
DİYALEKTİK DÜŞÜNCE YAPISI… Bireyin eğitim yoluyla kazandığı klasik düşünce yapısından oldukça farklı Bireyin klasik düşünce yapısından diyalektik düşünceye geçmesi, onun hayatın her alanına bakışını değiştirecek bir paradigma devrimidir Günümüzdeki eğitim sistemlerinin çoğu bireyin diyalektik düşünce yapısını oluşturmasının önünde bir engeldir
EĞİTİMLİ BİREYLERİN DİYALEKTİK DÜŞÜNCEDEN UZAK YETİŞMESİNİN NEDENLERİNDEN BİRİ, EĞİTİM SİSTEMİNİN TEMELLERİNİ OLUŞTURAN ARİSTO MANTIĞININ, ÖKLİT GEOMETRİSİNİN VE NEWTON MEKANİĞİNİN, OLGULARI ZAMAN BOYUTUNU GÖZ ÖNÜNE ALMADAN VE HAYATIN DİĞER ALANLARINDAN SOYUTLAYARAK ELE ALMASIDIR Bu dosya dersimiz.com sitesinden indirilmiştir.
DİYALEKTİK DÜŞÜNCE… Aslında doğa diyalektiğin kanunlarıyla hareket eder Ama insanlar doğayı inceleyebilmek için herşeyi sınıflandırmakla başlamıştır Başlarda bilimsel gelişimi destekleyen bu sınıflandırma, tehlikeli bir düşünce alışkanlığını da beraberinde getirmiş İnsan zihni, herşeyi kategorilere ayırıp birbirinden ve zamandan bağımsız inceledikçe bu bir alışkanlık haline gelmiş 20. yy. başlarında bilimde metodolojik bir tıkanma yaşanmış
Analitik Düşünce Diyalektik Düşünce Analiz, zaman kavramı durdurularak yapılır. Belirli bir süreçler topluluğunun arka arkaya çekilmiş fotoğrafları incelenir İncelemede zaman boyutu mutlaka göz önüne alınır. Her olgu geçmişiyle geleceği arasında bir geçişten ibaret görülür
Analitik Düşünce Diyalektik Düşünce Derinlemesine analiz için bütün, olabildiğince küçük parçalara ayrılarak incelenir Derinlemesine analiz için, bir olguyu oluşturan tarihsel süreçler irdelenir
Mantık, Aristo (1-0) mantığıdır. İyi iyidir, kötü de kötü Analitik Düşünce Diyalektik Düşünce Mantık, Aristo (1-0) mantığıdır. İyi iyidir, kötü de kötü 1 ve 0 mantığı yoktur. Doğru ve yanlış, iyi ile kötü, hayat ile ölüm birbirinden bağımsız düşünülemez. Her şey zıddını içinde barındırır Bu dosya dersimiz.com sitesinden indirilmiştir.
Analitik Düşünce Diyalektik Düşünce Doğa, olaylar, bilimler, insanlar, düşünceler keskin çizgilerle birbirinden ayrılarak analiz edilir Her şey, karmaşık süreçler bütününün sonunda oluşur ve her şeyin nedeni birden fazladır. Keskin çizgilerin, net ve yalın sebep-sonuç ilişkilerinin ortaya konma çabası doğayı incelemek için yetersizdir
DİYALEKTİK DÜŞÜNCE… Her ne kadar analitik düşünce ve diyalektik düşünce biçimi birbirinin zıttı olarak görünse de, aslında birbirlerinin tamamlayıcısı niteliğindedir Daha günümüzden 150 yıl öncesine kadar bilimler birbirinden tamamen bağımsız çalışmaktaydı Örneğin, kimya, fizik, biyoloji ayrı ayrı incelenmekte ve aralarında hiçbir ilişki kurulmamaktaydı Fizik biliminde ses, ısı, manyetik, elektrik gibi konular arasında hiçbir ilişki yokmuş gibi davranılırdı Günümüzde biyolojinin alanına giren sindirim kimya bilimine başvurmadan incelenememekte Birbirlerine tamamen yabancı olduğuna inanılan ses, ısı, ışık ve enerjinin birbirlerine dönüşebilecekleri ortaya çıktı Artık hiçbir bilim dalı, diğerlerinden bağımsızmış gibi davranmamaktadır İşte bilimde yaşanan tüm bu gelişmeler, diyalektik düşüncenin önemini ortaya çıkarmıştır
DİYALEKTİK DÜŞÜNCENİN PRENSİPLERİ Diyalektik hareket Karşılıklı etki Çelişme Hamleli ilerleyiş
Diyalektik Düşüncenin Prensipleri 1.DİYALEKTİK HAREKET Hiçbir şey olduğu gibi ve olduğu yerde kalmaz Bu nedenle, nesneleri ve olguları incelerken, onları tarihiyle ve değişimiyle birlikte ele almak gerekir Analitik metodda bir KAR TANESİ biçimiyle ve içeriğiyle ele alınırken, Diyalektik düşüncede o kar tanesi yine biçimi ve içeriğiyle ele alınırken aynı zamanda geçmişiyle (BUHAR), geleceği (SU) arasında bir noktadan ibaret görülür
Diyalektik Düşüncenin Prensipleri 2.KARŞILIKLI ETKİ Karşılıklı etki kanunu Olayların, kavramların, bilimlerin, düşüncelerin, örgütlerin vb. herşeyin herşeyi etkilediğini gösteren bir süreçler zincirinin var olduğunu ortaya koyar Analitik düşüncede, bir KAR TANESİnin nereden geldiği sorusuna “gökyüzündeki bulutlardan” cevabı verilirken; Diyalektik düşüncede kar tanesi DOĞANIN BİR ÜRÜNÜDÜR
Diyalektik Düşüncenin Prensipleri 3.ÇELİŞME Tez, antitez, sentez (olumlama, inkar, inkarın inkarı) Analitik bir incelemede hayat ve ölüm, doğru ve yanlış, iyi ile kötü birbirinden net biçimde ayrılmıştır Diyalektik bakış açısında ise her şey dönüşüp kendi zıttı haline gelir, çünkü her şey zıddını içinde barındırır ve ZIDDIYLA VARDIR
Hayat, ölümle vardır, güçlü güçsüzlükle, bilgi bilgisizlikle vardır Hayat, ölümle vardır, güçlü güçsüzlükle, bilgi bilgisizlikle vardır. Bir kar tanesi erime kavramını içinde barındırır ve bir süre sonra da erir. Taze bir meyvenin taze olduğunu söylerken doğruyu söylemişizdir, ama bu sözü söylediğimiz anda bile o meyve hem çürük kavramını, hem de çürümenin kendisini içinde barındırmaktadır Doğada öncelikle durumu muhafaza etmeye yönelik bir kuvvet vardır. Sonra, bu kuvvet kendi zıddını yaratır. Yani antitezi yaratan şey tezin kendisidir. Antitezle tezin çatışmasından da sentez ortaya çıkar
ANTİTEZ: Global Devlet ANTİTEZ: Sosyalizm SENTEZ: Bilinmiyor Bu yüzden dünya üzerinde yaşamını sürdüren bütün sistemler, güçlenmek ve yaşamını devam ettirebilmek için kendi zıtlarına ihtiyaç duyarlar. Herhangi bir sistemin karşısında yer alan oluşumlar, kontrol altında tutuldukları sürece o sistemi kuvvetlendirirler TEZ: Kapitalizm TEZ: Ulus Devlet ANTİTEZ: Global Devlet ANTİTEZ: Sosyalizm Bu dosya dersimiz.com sitesinden indirilmiştir. SENTEZ: Bilinmiyor SENTEZ: Sosyal Devlet Bazı şeyler henüz tez, bazıları ise antitez aşamasında olabilir
4. HAMLELİ İLERLEYİŞ KANUNU Tarihteki büyük değişimler reformla değil, ani birer sıçrama ile olmuştur. İstanbul’un fethi, Fransız ihtilali, Hitler’in iktidara gelmesi Tüm bu ani sıçramalar için sebepler birikmiş, ama dönüşüm bir anda olmuştur Dönüşümlerin bir anda olması, bu dönüşümlerin tesadüf olduğu anlamına gelmemektedir NİCELİĞİN NİTELİĞE DÖNÜŞMESİ Suyun ısınması 0-99 ◦C “niceliksel” 100 ◦C “niteliksel” Nicel değişim uzun bir süreçte gerçekleşirken nitel değişimler ansızın olur NİCELİĞİN NİTELİĞE DÖNÜŞÜMÜ KANUNU TAM OLARAK ANLAŞILDIĞINDA TARİHİN KAHRAMANLARLA KÖTÜ ADAMLAR ARASINDA GEÇEN SÜREÇLER BÜTÜNÜ OLDUĞUNA YÖNELİK BAKIŞ AÇISI SON BULACAKTIR
4. HAMLELİ İLERLEYİŞ KANUNU Üniversite sayısı, nitelikler Patent sayıları, nitelikler
1995 1690 1996 902 1997 1531 1998 2483 1999 3020 2000 3433 2001 3214 2002 1874 2003 1152 2004 2262 2005 3462 2006 5165 2007 6189 2008 7137 2009 7241 2010 8343 2011 10241 Patent Sayıları
2.MATERYALİZM Maddecilik “hiç kimsenin olmadığı bir yerde bir ağaç devrilirse o ağaç ses çıkarır” Nesneyi gerçek sayan ve bilimin temelini maddeye dayandıran felsefi akım Madde düşünceden önce gelir Düşünceyi yaratan maddedir Doğadaki herhangi bir nesnenin varlığında kimsenin algısıyla ilgisi yok İnsanın düşünce gücü ya da algıları herhangi bir şeyi madde yapamaz O madde olduğu için maddedir
MATERYALİZM Fransız düşünür La Mettrie’ye göre insan bir makinedir, düşünceler de mekanik devimlerdir Beyin, karaciğere safra salgıladığı gibi düşünce salgılamaktadır Bu akıma göre dünya değişmemekte ve düzenli aralıklarla birbirine benzeyen durumlara dönüp gelmektedir Bu akıma göre TARİH TEKERRÜRDEN İBARET Mekanik materyalizm, değişimi maddenin yer değiştirmesinden ibaret görür MARX’a göre düşünceler, madde ve olguların yansıması
3.VAROLUŞÇULUK “İnsanın kendi kendini yitirdikten sonra bütün dünyayı ele geçirmesi neye yarar” egzistansiyalizm Toplumsal olayların ve dünyada yaşanan gelişmelerin içinde kaybolan bireyin varoluşunu ele alan felsefi akım İNSAN, tüm süslerinden arınmış, ölüm korkusu olan, kaybolmuş, ahlaki değerler arasında sıkışmış, çeşitli ideallerin baskısı altında kalan güçsüz bir varlık
TIPKI NİHİLİZM GİBİ, VAROLUŞÇU FELSEFE DE BİREYİN HANGİ AMAÇ UĞRUNA OLURSA OLSUN KİTLE PSİKOLOJİSİ İÇİNDE KENDİSİNİ KAYBETMESİNİN ONUN BAŞINA GELEBİLECEK EN KÖTÜ ŞEY OLDUĞUNU SÖYLER. VAROLUŞÇULARA GÖRE BİREY, HERHANGİ BİR DERNEK, PARTİ, SINIF GİBİ AİDİYET DUYGUSUNU TATMİN EDECEK KOLEKTİF BİR OLUŞUM İÇİNE GİRDİKÇE VAROLUŞUNU YİTİRİR
VAROLUŞÇULUK Felsefesinin çıkış noktası: Sanayi toplumuyla ve toplumların politik kamplaşmaların içine girmesiyle birlikte insanları yığınlaşmaya ve tek tip olmaya sürükleyen sürecin karşısında yer alma gerekliliği Tepkisel bir akım Bireyin kendisini var edecek yolları bulması gerekliliği dışında BÜYÜK SÖYLEM YOK Öznellik, bireysellik ve özgürlük; varoluşçuluğun temel kavramlarıdır VAROLUŞÇULAR KİMSEYE YENİ BİR ŞEY ÖĞRETMEK İSTEMEZ, YALNIZCA İNSANLARI TAVIR ALMAYA ÇAĞIRIR
JEAN PAUL SARTRE İnsan, kimliğini doğuştan değil, tıpkı gösterdikleri cesaretle adlarını sonradan alan Kızılderililer gibi doğduktan sonra yaptıklarıyla kazanır Aldığı cesur kararlarla ve yaptığı seçimlerle insan kendi varoluşunu kendisi yönetir
4.POSTMODERNİZM İnsan anlamdan, mantıktan, hedeflerden ve umutlardan bir an önce kurtulmalıdır Postmodernizmin yarattığı dünyada amaç oyuna, tasarım rastlantıya, hiyerarşi anarşiye, toplum bireye, tarih yaşanan ana, varlık yokluğa, güç bitkinliğe, derinlik yüzeyselliğe, simgesel sanat imgesel performansa, mantık da mantıksızlığa dönüşmüştür Postmodernizm, bir önceki dönemden kopuş anlamında Modernizm sonrası İkinci Dünya Savaşı sonrasında sanat, edebiyat ve bilimsel alandaki inançların ve iyimserliğin kaybolmasını ifade eden bir düşünce biçimi Nitekim, modernizmin kaybolmuş düşlerinin yerine, postmodernizm yeni bir ütopya koymamıştır
POSTMODERNİZM Postmodernizmde anlamlar sürekli değişmekte ve gelişmektedir Takipçilerine “her şeyi” ve “herkesi” eleştirme hakkı verir Örneğin postmodernist bir akademisyen ahlaken, hukuken, estetik veya bilimsel olarak hiçbir doğruyu kabul etmez Kuralsızlığın kural, ilkesizliğin ilke olduğu bir görüş açısı veya yaşam tarzı Postmodern bakış açısında gerçeklik ÖZNELDİR Nesnel gerçeklik olmadığı için bilinecek bir gerçeklik de yoktur. Eğer bilgi gerçeklik ile özdeşleştirilemiyorsa, bilgiden vazgeçmeli, inanç ile yetinilmelidir
POSTMODERNİZM Postmodernizm mantıksızdır MANTIKSIZLIK yüklemi, postmodernizm için bir suçlama değil bir onurdur Postmodernizm mantığı tanımaz Postmodernizmde eşitlik ilkesi vardır Akılsızı akıllı ile, değerli olanı değersiz olanla, iyiyi kötüyle, güzeli çirkinle eşitlenir Postmodernizm, modern toplumun çelişkileri ve çatışmaları ile uyum içinde varolmayı kabul etmenin ideolojisidir
5.FENOMONOLOJİ Olgubilim “varlıkların özüne yalnızca bilinçle ulaşılabilir” Fenonomonoloji=pozitivizm + rasyonalizm Fenomonoloji, olgu ve mantık kelimelerinin birleşiminden oluşur Bu akımı savunanlara göre ne düşünüyorum (cogito) diyerek gerçeğin yalnızca insan zihninden çıktığı söylenmeli ne de insan bilincini boş bir levha olarak kabul etmelidir ÇÜNKÜ, insan bilinci ne dış dünyadan tamamen bağımsızdır ne de dışarıya tamamen muhtaçtır İnsan, varlığın özüne ulaşırken hem duyularını hem de aklını kullanır FENOMENLERİ VE BİLİNCİN VERİLERİNİ İNCELEYEREK FENOMENİN İÇİNDEKİ ÖZÜ YAKALAMAYA ÇALIŞAN AKIM
BİLİM FELSEFESİ Tümdengelim Tümevarım Viyana Çevresi Yanlışlama Paradigma Ekol
BİLİM FELSEFESİ VE BİLİMSEL YÖNTEM Bilimsel tutuculuğun önüne geçebilmek ve bilimsel gelişme kavramını tam olarak algılayabilmek için her araştırmacının bilimin “O ANKİ DOĞRU”dan ibaret olduğunu iyice kavraması gerekir
TÜMDENGELİM Tümdengelim, tümelden tikele, yani genelden özele varan düşünme yöntemidir CD…/CD…/CD…./CD…./CD…../CD…./alfa.dat Varsayımları Doğadaki her şey kendisinden daha üst bir sistemin parçasıdır Bir nesneyi ya da bir olguyu tanımlamak için onun alt ve üst sınıflarını ortaya koymak gerekir
TÜMDENGELİM Tümdengelim yöntemini kullanan insan aklı, kabul edilen herhangi bir evrensel doğrudan yola çıkarak ortaya yeni doğrular koyar BÜYÜK ÖNERME: Bütün domatesler kırmızıdır KÜÇÜK ÖNERME: Bahçemizde yetişen şey domatestir ÇIKARIM: Bahçemizde yetişen şey kırmızıdır Tümdengelim yöntemi mevcut paradigmayı güçlendirerek bu paradigmayla ulaşılan sonuçları genişletmekten başka bir fonksiyonu yok Yeni sorgulama yok
TÜMEVARIM Tikelden tümele Yani özelden genele varmaya çalışan yöntem Tümevarımın herhangi bir ön kabulü yoktur Tekil gözlemler aracılığıyla genellemelere ulaşır Tümevarımın temel ilkesi determinizmdir Olayların geçmişte ve gelecekte şu an göründüğü gibi olduğu kabul edilir Bu kabulü güçlendirmek için deney sayısı olabildiğince arttırılır Aynı şartlarda aynı sonuçların elde edildiği görülerek zamandan ve mekandan bağımsız genellemelere gidilir
TÜMEVARIM Deneysel bilimlerin kullandığı temel yöntemdir
BÜTÜN KUŞLARIN GAGASI SİVRİDİR Gördüğüm 1. kuşun gagası sivriydi Gördüğüm 2. kuşun gagası sivriydi Gördüğüm 3. kuşun gagası sivriydi Gördüğüm 4 kuşun gagası sivriydi Gördüğüm 5. kuşun gagası sivriydi Gördüğüm 6. kuşun gagası sivriydi Gördüğüm 7. kuşun gagası sivriydi Gördüğüm 8. kuşun gagası sivriydi Gördüğüm 9. kuşun gagası sivriydi Gördüğüm 10. kuşun gagası sivriydi Gördüğüm n. kuşun gagası sivriydi
Tümevarımda sınırlı sayıda gözlem ya da deneyin bütün evreni simgelediği varsayılır Yapılan gözlemlerden bir sonraki gözlemin farklı bir sonuç vermeyeceğinin garantisini kimse veremez Doğrulamak için çok sayıda örnek gerek ama…. İstisnalar kaideyi bozar Tümevarım bilim açısından bir zafer, felsefe açısından ise bir skandaldır
Tümevarımın da bilimsel güvenilirliği, tıpkı tümdengelim gibi mevcut literatürün kendisine sunduğu ön kabullere bağlıdır
KARL POPPER VE YANLIŞLAMA İLKESİ Bilim insanları; Çalıştıkları alanda gözlem sayısını ne kadar arttırırsa arttırsın doğruya ulaşma olasılıklarını değiştiremezler Bilimsel çabalar, herhangi bir olgunun doğruluğunu değil, yanlışlığını kanıtlamaya yönelik olmalıdır
KARL POPPER BİLİMSEL BİLGİ, DOĞRULARIN BİRİKTİRİLMESİ İLE DEĞİL, YANLIŞLARIN AYIKLANMASI İLE İLERLEYEBİLİR. TÜMEVARIMCI DOĞRULAMA YÖNTEMİNDE ÇOĞU BİLİM İNSANI FARKINDA OLMADAN KENDİSİ DE ÖN KABULLERİN ARZULADIĞI YÖNDE SONUÇLAR ÇIKARIRKEN; POPPER’IN YANLIŞLAMA METODUNDA HER BİLİM İNSANI KENDİ ÖNERMESİNİ YA DA O AN GEÇERLİ KABUL EDİLEN BAŞKA BİR ÖNERMEYİ YIKMAYA ÇALIŞIR. BU ÇALIŞMALARIN SONUCUNDA ORTAYA ÇIKAN TEK BİR AYKIRILIK BİLE ÖNERMENİN YANLIŞ OLDUĞUNU GÖSTERİR VE O ÖNERME REDDEDİLİR. BÖYLECE YALNIZCA DOĞRU VE TEMELİ SAĞLAM OLAN ÖNERMELER AYAKTA KALIR
KARL POPPER Bilim taşların yığılmasıyla değil heykelcilikle ilerler
Bu dosya dersimiz.com sitesinden indirilmiştir. FELSEFİ AKIMLARDAN BİRİNİ TAKIM TUTAR GİBİ SAHİPLENMEYELİM, DİĞERLERİNİ DIŞLAMAYALIM