KONU:İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN KİTABININ İNCELENMESİ
HAYATI Ailesi ve Çocukluğu 25 Şubat 1907'de Gümülcine sancağına bağlı olan Eğridere'de dünyaya gelen Sabahattin Ali, asker kökenli bir ailenin çocuğudur. Babası piyade yüzbaşısı Salahattin Bey, annesi ise yine bir asker çocuğu olan Hüsniye Hanım'dır. Salahattin Bey jöntürkleri destekleyen, oğluna ismini verdiği Prens Sabahattin ve Tevfik Fikret ile dostlukları bulunan biridir.Tevfik Fikret Salahattin Bey'in askerlikten istifa etmesi sebebiyle aile Edremit'e yerleşir yılında I. Dünya Savaşı nedeni ile Salahattin Bey askere alınınca, aile Çanakkale'ye geçer.
Histeri olan annesinin tüm olumsuzluklarına, kendisi ve iki kardeşi için göğüs gerdiğini düşündüğü babasının, onun gözünde çok ayrı bir yeri vardır.. Sabahattin Ali'nin, eserlerindeki gerçekçiliğin temellerini atan Salahattin Bey'in gözündeki değerini onun için yazdığı Babam İçin adlı şiirde bulmak da mümkündür.
Bu yıllarda okumaya düşkün, başarılı, zeki bir çocuktur senesinde eğitimine devam etmek için İstanbul'a, dayısının yanına gelir; ancak bir yere giremeyince bir yıl sonra Balıkesir Dârülmuallimîn'e girer. Sabahattin Ali aslında baba mesleğine devam etmek, orduya katılmak istemişse de, o yıl askerî okula öğrenci alınmayınca bu isteğini hayata geçiremez.
ESERLERİ
2014 (32. basım)
"Onu ben çocukluğumdan, İlk rüyalardan tanırım. Yalnız yürüdüğüm zaman Odur arkamdaki adım. Onun korkusu, içimde Ürkek bir dünya yaratan..." Syf: 51 "Asıl sebep ve illetlere varabilseniz göreceksiniz ki en zayıf tarafımız dışımızdadır. Gözümüzü kör eden yedi renktir, kulağımızı sağır eden sesler, ağzımızı paslandıran yediklerimiz, kalbimizi önce coşturup sonra durduran sonsuz koşmalarımızdır. Yüksek insan dışına değil, içine kıymet verendir." Syf: 51
"İlkbahar gibi bir mevsimi olan bu dünya, üzerinde yaşanmaya değer... Ne olursa olsun..." Syf: 61
"Bilhassa kızlara, o zamana kadar görmediği garip mahluklar gibi bakıyordu. Suni boyalı ve suni kıvırcık saçlarını bir taraftan bir tarafa fırlatmak için başlarını suni şekilde ve hızla çeviren, suni kırmızı dudaklarını büzerek enteresan olmak ve üçüncü sınıf film yıldızlarına benzemek isteyen, buna rağmen ne kadar biçare oldukları, tesadüfen rol yapmadıkları her anda derhal görünüveren bu kızcağızlara karşı içinde samimi bir tecessüs duyuyordu. Bir insanın nasıl olup da kendini bu kadar inkâr edebileceğini anlamıyordu." Syf: 80
"Bizi buraya asıl bağlayan bir alışkanlıktır... Biz burada maksatsız yaşamayı ve boş beyinle dolaşmayı tatlı bir meşgale haline getirmek yolunu keşfetmişiz... Hepimizi İstanbul’a bağlayan sadece bu... Burada insan, kafasını zerre kadar işletmeden, mütefekkir bir kimse olduğuna inanmak ve buna başkalarını da inandırmak imkânına malik... Bu şehrin ve buradaki muhitlerin dayanılmaz cazibesi işte bundan ibaret!.." Syf: 136 "İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir. dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek, beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır." Syf: 200
KİTAP NİÇİN OKUNMALIDIR? Çok sürükleyici ve eğlenceli bir kitap. Okumalısın çünkü eğlenmek istiyorsan hayattan bir şeyler öğrenmek istiyorsan okumalısın.
KAYNAKÇA Ali, Filiz & Özkırımlı, Atilla; Sabahattin Ali; De Yayınevi; İstanbul; Bezirci, Asım; Sabahattin Ali Hayatı/Hikâyeleri Romanları; İstanbul; Kutlu, Mustafa; Sabahattin Ali; Dergâh Yayınlan; İstanbul; Uyguner, Muzaffer; Sabahattin Ali Yaşamı Sanatı Yapıtlarından Seçmeler; Bilgi Yayınevi; Ankara; 1992.
DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER!!!