I’d like to show to you a report if you don’t mind.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Do you know who I am? Kim olduğumu biliyor musun?.
Advertisements

FORM 3 USE OF THE PRESENT CONTINUOUS TENSE • a)Bu tense ile temel olarak içinde bulunduğumuz anda yapmakta olduğumuz eylemleri anlatırız. Zamanı.
“BE” fiilinin Şimdiki ve geçmiş zamandaki şekilleri
A GAP YEAR PLAN Bir ara / boş YIL PLANI
THE PRESENT PERFECT TENsE
CONDITIONALS (IF CLAUSES) Type -1
READING AND WRITING IN FOREIGN LANGUAGE
If you delete this after reading... you'll spend a year of ill luck! But... if you send it to (at least) 2 friends... you'll have 3 years of good luck!!!
Yabancı Dil - II Bölüm - 1.
(OLMAK FİİLİNİN GEÇMİŞ ZAMANI)
Past tense ● Time expressions
RELATIVE CLAUSES WHOSE WHOM WHERE WHEN DEFINING RELATIVE CLAUSES
UNIT FIFTEEN Health and Sports
SÜMEYYE KARABOYUN İÖP-1
Soru sorma Geniş zaman “DO – DOES”
EXPRESSING OPINIONS ( fikirleri belirtme)
NOUN CLAUSES (İSİM CÜMLECİKLERİ).
SORU CÜMLESİ (?) (QUESTIONS)
İNGİLİZCE MAKING SUGGESTIONS
REQUESTING OTHERS TO DO SOMETHING
Birthday party. birthday party new year's party new year's party New Year's Party.
FİİLER GEÇMİŞ ZAMAN EKİ TÜRKÇESİ Answer Answered Cevap vermek ask Asked Sormak carry.
PAST SIMPLE TENSE GEÇMİŞ ZAMAN.
21/02/2016 A Place In My Heart Nana Mouskouri « Istanbul « (A Different Adaptation)
Expressing Daily Routines
TEOG SINAVINA BU KELİMELERİ BİLMEDEN GİRMEYİN UNIT 4.
5. Sınıf Unit 7 Party Time (Ünite 7 Parti Zamanı)
PRESENT CONTINUOUS © 2016 ingilizcebankasi.com.
© 2016 Future simple (will) © 2016 ingilizcebankasi.com.
©2016 be ©2016 ingilizcebankasi.com.
SIMPLE PAST TENSE YAPISI
Ben İstanbul'um I'm Istanbul Poem : Nilufer DURSUN Translated by : Can AKIN.
Near future (be going to)
SIK kullanılan CÜMLELER
Practice your writing skills
Must ©2016 ingilizcebankasi.com.
First Conditional Sentences. LOOK AT THE EXAMPLES If the weather is fine, we’ll play tenis If I have enough money, I’ll buy the car If it rains, we’ll.
:Hazırlayan: BARIŞ AKYÜZ
SO THAT IN ORDER THAT IN ORDER TO IN CASE. So that In order that cümle Özne + fiil + nesne Sentence Subject + Verb + Object So that: için in order that:
Grade 8 Unit 7 Bilginbakterim.com.
SHOULD EXPLANATION   *Should öğüt ya da tavsiye bildirmektedir. Bir kişiye öğütte bulunurken kullanılmaktadır. Yapılmasının iyi olmayacağını söyleyebilmek.
YDI101 YABANCI DIL 1 HAFTA 1. We use subject pronouns when the pronoun is the subject of the sentence. When the subject appears the second time, we don’t.
IF CLAUSE TYPE 2 Conditionals.
8th grade english lesson friendship topic presentation. -8
Can I walk there? Is it far?
Who wants to start? Kim başlamak ister? 401.
-Nereden bi ingilizce gazetesi alabilirim biliyor musunuz?
I’m going home now. Şimdi eve gidiyorum. 241.
Would you like a different color?
I understand. Anlıyorum. 121.
You should be pround of her.
I’m sorry Michael but I have to go now.My friends are waiting for me.
Excuse me. Afedersiniz. 1.
If you delete this after reading... you'll spend a year of ill luck!
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK. THE LIFE OF MUSTAFA KEMAL.
Future: I will/shall & I am going to. Structure: Subject+will/shall+verb(base form)+object.
tomorrow soon next week / year in five minutes/ in two hours later today I'll go to the market tomorrow. Don’t worry. He will be here soon. There.
Birthday party. birthday party new year's party new year's party New Year's Party.
CONDITIONALS TYPE
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
5. Sınıf Unit 7 Party Time (Ünite 7 Parti Zamanı)
5. Sınıf Unit 7 Party Time (Ünite 7 Parti Zamanı)
8. SINIF 1. ÜNİTE söz kalıpları
PRESENT CONTINUOUS. Present continuous (am/is/are + V-ing) I am (=’m) playing football today. He She It is (=’s) We You They are (=’re)
Mert and Doruk played football yesterday. Begüm was angry this morning because Cem made faces to her. What did Mert and Doruk play yesterday? Why was.
CONDITIONALS TYPE
İNGİLİZCE THE FUTURE TENSE ( BE GOING TO ). Be going to gelecek zamanda olan bazı olayları ifade etmek için kullandığımız bir yapıdır. İNGİLİZCE THE FUTURE.
“8. SINIFLAR” MASTERMIND UNIT 4 On the phone Wopenglish GURURLA SUNAR…
NAME:MERYEM SURNAME:ACAR CLASS:7/E NUMBER:628. UNIT 7 DREAMS.
SHOULD EXPLANATION   *Should öğüt ya da tavsiye bildirmektedir. Bir kişiye öğütte bulunurken kullanılmaktadır. Yapılmasının iyi olmayacağını söyleyebilmek.
Sunum transkripti:

I’d like to show to you a report if you don’t mind. Sakıncası yoksa size bir rapor göstermek istiyorum. 361

Can you show (to) me the report please? Bana raporu gösterebilir misin lütfen? 361

Can I open the window if you don’t mind? Sakıncası yoksa pencereyi açabilir miyim? 361

I will show you a report.(I am going to showing you a repeort.) Size bir rapor göstereceğim. 361

Size bir rapor gösterebilirim. I can show you a report. Size bir rapor gösterebilirim. 361

I want to show you a report. Size bir rapor göstermek istiyorum. 361

I have to show you a report. Size bir rapor göstermek zorundayım. 361

Size bir rapor gösterdim. I showed you a report. Size bir rapor gösterdim. 361

Show me the report. Bana raporu gösterin. 362

Show us the report. Bize reporu göster. 362

Don’t show me the report. Bana raporu gösterme. 362

You have to show me the report. Bana raporu göstermek zorundasın. 362

Let me Show you the report. Size raporu göstereyim. 362

Please show them the report. Lütfen onlara raporu gösterin. 362

Would you like to show me the report? Bana raporu göstermek ister misiniz? 362

Whene will you show us the report? Bize raporu ne zaman göstereceksiniz? 362

Whene will you show us the report? Bize raporu ne zaman göstereceksiniz? 362

I’d like to invite you to my birthday party. Seni doğum günü partime davet etmek istiyorum(isterim). 363

I invite you to my birthday party. Seni doğum günü partime davet edebilirim. 363

I invited you to my birthday party. Seni doğum günü partime davet ettim. 363

He didn’t invite me to his birthday party. O beni doğum günü partisine davet etmedi. 363

Who(m) do you want to invite to your birthday party? Doğum günü partine kimleri davet etmek istiyorsun? 363

I am going to invite all of my friends to my birthday party. Tüm arkadaşlarımı doğum günü partime davet edeceğim. 363

Did you invite your friends to the birthday party? Arkadaşlarını doğum günü partisine davet ettin mi? 363

Evet, onları davet ettim. Yes, I invited them. Evet, onları davet ettim. 363

It is going to be a big birthday. Büyük bir parti olacak. 364

Is it going to be a big party? Will it be a big party? Büyük bir parti mi olacak? 364

Everything is going to be (just) fine. Her şey çok iyi olacak. 364

Was it big party? Büyük bir parti miydi? 364

Büyük bir parti olabilir. It can be a big party. Büyük bir parti olabilir. 364

It was a big party Büyük bir partiydi 364

It is not going to be a big party. Büyük bir parti olmayacak 364

I wish it will be a big party. Büyük bir parti olmasını diliyorum. 364

What would you like to have as a present? Hediye olarak ne istersin? 365

What don’t you want to have as a present? Hediye olarak ne iste miyorsun? 365

My friends works there as a teacher. Arkadaşım orada öğretmen olarak çalışıyor. 365

My father bought to me a car as a birthday present. Babam bana doğum günü hediyesi olarak bir araba aldı. 365

He bot me a car as present. O bana hediye olarak bir araba aldı. 365

It is very difficult to find a good job in Istanbul. İstanbul’da iyi bir iş bulmak çok zor. 366

Is it difficult to find a good job in Ankara? Ankara’da iyi bir iş bulmak zor mu? 366

It was very difficult to find a good job in Istanbul last year. Geçen yıl İstanbul’da iyi bir iş bulmak çok zordu. 366

It was very difficult to find a good job in Istanbul. İstanbul’da iyi bir iş bulmak çok zordu. 366

It is going to be more difficult to find a good job in Istanbul. Gelecek yıl İstanbul’da iş bulmak daha zor olacak. 366

İstanbul’da iş bulmanın gelecekte daha zor olacağını düşünüyorum. I think,it will be more diffucult to find a good job in Istanbul next year. İstanbul’da iş bulmanın gelecekte daha zor olacağını düşünüyorum. 366

It is going to be more difficult to find a good job in Germany in next 5 years. Gelecek beş yıl içerisinde Almanya’da iyi bir iş bulmak daha da zor olacak. 366

I’m sorry.What did you say? Afedersiniz.Ne dediniz? 367

I didn’t understand. What did you say? Anlamadım. Ne dediniz? 367

I’m sorry.What did you ask? Afedersiniz.Ne sordunuz? 367

What do you do in your spare time? Boş vakitlerinde ne yaparsın? 368

What do they do in their spare time? Onlar boş zamanlarında ne yaparlar? 368

What does she do in her spare time? O(kadın) boş zamanlarında ne yapar? 368

What does he do in his spare time? O(erkek) boş zamanlarında ne yapar? 368

What do we do in our spare time? Biz boş zamanlarımızda ne yaparız? 368

I read books in my spare time. Boş vakitlerimde kitap okuyorum. 368

I don’t have any spare time. Hiç boş vaktim yok. 368

I have always wanted to be a football player. Hep bir fulbolcu olmak istedim. 369

Have you always wanted to be a teacher? Hep bir öğretmen mi olmak istediniz? 369

No, I have never wanted to be a teacher. Hayır, ben hiçbir zaman bir öğretmen olmak istemedim. 369

He has always wanted to be a football player. O hep bir futbolcu olmak istedi. 369

She hes always wanted to be a teacher. O(kadın) hep bir öğretmen olmak istedi. 369

We have always wanted to be doctors. Biz hep doktor olmak istedik. 369

Have you always wanted to be a football player? Hep bir futbolcumu olmak istedin? 369

I can give you his telephone number. Sana onun telefon numarasını verebilirim. 370

Can you give me his (her) address? Bana onun adresini verebilir misiniz? 370

Can you give me his(her) telephone number? Onun telefon numarasını bana verebilir misin? 370

He gave me your telephone number. O bana senin telefon numaranı verdi. 370

Can you give them mt telephone number please. Benim telefon numaramı onlara verebilir misin lütfen. 370

If you like you can park yourself or you can leave your car to the valet. İsterseniz arabanızı kendiniz park edebilirsiniz ya da arabanızı valeye bırakabilirsiniz. 371

Do you want to leave your car to the valet? Arabanı valeye mi bırakmak istiyorsun? 371

You have to leave your car to the valet. Arabanı valeye bırakmak zorundasın(bırakman gerekir). 371

I am going to leave my car to the valet. Arabamı valeye bırakacağım. 371

Ben kendim park etmek istiyorum(isterim). I’d like to park myself. Ben kendim park etmek istiyorum(isterim). 372

(Arabamı) kendim park etmek istiyorum. I want to park myself. (Arabamı) kendim park etmek istiyorum. 372

I am going to park myself. (Arabamı) kendim park edeceğim. 372

(Arabamı) kendim park ettim. I parked myself. (Arabamı) kendim park ettim. 372

Park yourself (your car) please! Arabanızı kendiniz park edin lütfen! Arabanı kendin park et lütfen! 372

(Arabamı) kendim park edebilirim. I can park myself. (Arabamı) kendim park edebilirim. 372

Where can I open a checking account? Nerede bir çek hesabı açtırabilirim? 373

Did you open a bank account? Bir banka hesabı açtırdın mı? 373

Where can I open a bank account? Nerede bir banka hesabı açtırabilirim? 373

You have to open a bank account. Bir banka hesabı açtırmalısınız (açtırmanız lazım). 373

Please open a bank account! Bir banka hesabı açtır lütfen! 373

You need some identification. (Bir)Kimlik kartı lazım. 374

You should take your passport with you. Pasaportunu yanına almalısın. 375

Please take your passport with you! Lütfen pasaportunu yanına al! 375

Should I take my passport. Pasaportumu yanıma almalıyım. 375

I want to take my passport with me. Pasaportumu yanıma almak istiyorum. 375

Should I take my passport with me? Pasaportumu yanıma almam gerekiyor mu?(gerekir mi) 375

Did anyone vall? Kimse aradı mı? 376

Noone called? Kimse aramadı. 376

A man called about an hour ago. Bir saat önce bir adam aradı. 377

Did a man call me about an hour ago? Beni yaklaşık bir saat önce bir adam aradı mı? 377

A man didn’t call you about an hour ago but a woman called you. Bir saat önce bir adam aramadı ama bir kadın aradı. 377

Did he leave a massage? Mesaj bıraktı mı? 378

No, he didn’t leave a message. Hayır o bir mesaj bırakmadı. 378

Would you like to leave a message? Bir mesaj bırakmak ister misiniz? 378

He didn’t want to leave message? Mesaj bırakmak istemedin. 378

I invited him to our place for dinner. Onu akşam yemeğine evimize davet ettim. 379

Why don’t you invite him to our place for dinner? Neden onu akşam yemeğine davet etmiyorsun? 379

They invited us to their place for dinner. Onlar bizi akşam yemeğine evlerine davet ettiler. 379

He wants to invite you to his place for dinner. O seni akşam yemeğine evine davet etmek istiyor. 379

What can I buy for her? Do you have any idea? Onun için ne alabilirim? Hiç bir fikrin var mı? 380

What did you buy for her? Onun için ne aladın? 380

I have a very good idea. Çok iyi bir fikrim var. 380

Is your niece studying at UCLA? Yeğenin UCLA’de mi okuyor? 381

Yes, she is stuyding at the University of Ankara. Evet o Ankara Üniversitesinde okuyor. 381

The Project in France is finished. Fransa’daki proje bitti. 382

The project here is finished. Buradaki proje bitti. 382

Have a nice day. İyi günler. 383

Have a nice evening. İyi akşamlar. 383

Aradığın için teşekkürler. Thanks for calling. Aradığın için teşekkürler. 384

Geldiğin için teşekkürler. Thanks for coming. Geldiğin için teşekkürler. 384

Ziyaretin için teşekkürler. Thanks for visiting. Ziyaretin için teşekkürler. 384

O beni ne zaman arayabilir? When can he call me? O beni ne zaman arayabilir? 385

O ne zaman bana gelebilir? When can he come to me? O ne zaman bana gelebilir? 385

He is not in his office at the moment. O şu anda ofisinde değil. 386

He wasn’t in the Office yesterday? O dün ofiste değildi? 386

I think, I will be in the office today. Sanırım o bugün ofisde olacak. 386

Could I take your name and number please? Adınızı ve numaranızı alabilir miyim? 387

Could you please ask him to call me ? Lütfen ona beni aramasını söyleyebilir misiniz? 388

Could you please ask him to come here? Lütfen ona buraya gelmesini söyleyebilir misin? 388

I need to talk to him. Onunla konuşmam lazım. 389

Onun seninle konuşması lazım. He needs to talk to you. Onun seninle konuşması lazım. 389

Do you need to talk to them? Onlarla konuşman gerekiyor mu? 389

-Can I speak with Mr Jackson? -He is not available at the moment. -Bay Jackson ile konuşabilir miyim? -Şu anda müsait değil. 390

He wasn’t available yesterday. O dün müsait değildi. 390

Will he be available at the evening? O bugün akşam müsait olur mu? 390

Leave your luggage here. Bagajınızı buraya bırakın. 391

You can leave your luggage here. Bagajınızı buraya bırakabilirsiniz. 391

Would you like to leave your luggage here. Bagajınızı buraya bırakmak ister misiniz? 391

I reserved a room for two nights. İki geceliğine bir oda ayırttım. 392

For how long did you reserve a room? Ne kadar zaman için bir oda ayırttın? 392

İşte odanızın anahtarı. Here is your room key. İşte odanızın anahtarı. 393

Odanızın anahtarı nerede? Where is your room key? Odanızın anahtarı nerede? 393

Aracımı nereye park edebilirim? Where can I park my car? Aracımı nereye park edebilirim? 394

Arabamı park etmem gerekiyor mu(gerek mi)? Should I park my car? Arabamı park etmem gerekiyor mu(gerek mi)? 394

I parked my car in front of the hospital yesterday. Dün arabamı hastanenin önüne park ettim. 394

A colleague of mine also plays tennis. Bir meslektaşım da tenis oynuyor. 395

A friend of mine also Works as a teacher. Arkadaşlarımdan biri de öğretmen olarak çalışıyor. 395

I am not very good at sports. Sporda pek iyi değilim. 396

I used to be not very good at sprots. Eskiden(önceden) sporda iyi değildim. 396

They are very good at sports. Onlar sporda çok iyiler. 396

Do you play any sports? Hiç spor yapar mısın? 397

I don’t play any sports. Hiç bir spor yapıyorum. 397

I’m looking for a job. Bir iş arıyorum. 398

Are you looking for a job? Bir iş mi arıyorsun? 398

Why don’t you look for a job? Neden bir iş ara mıyorsun? 398

Who is looking for a job? Kim bir iş arıyor? 398

But I have always wanted to be a doctor. Ama ben hep bir doktor olmak istemiştim. 399

But he has always wanted to be a doctor. Ama o hep bir doktor olmak istedi 399

Ben bunu kabul etmiyorum. I don’t accept this. Ben bunu kabul etmiyorum. 400

I can not accept this. Ben bunu kabul edemem. 400

Accept this please. Bunu kabul et lütfen. 400

I didn’t accept this. Bunu kabul etmedim. 400

I accepted this. Bunu kabul ettim. 400

You should accept this. Bunu kabul etmelisin. 400

Bunu kabul etmek zorundasın. You have to accept this. Bunu kabul etmek zorundasın. 400