3.TEMELLER 3.1.Tanımı Bir yapının gerek kendi ağırlığını, gerekse faydalı ve hareketli yüklerini, zemine güvenle aktaran bir yapı elemanıdır. Zemin yapısına ve özelliğine bağlı olarak temeller türlü biçim ve metotlarla inşa edilir. Temel tabanının, sağlam bir zemine oturtulması gerekir. Aksi halde, temelin yapacağı dengesiz oturmalar binayı olumsuz yönde etkileyecektir. Mesela zemine sızan veya zemin bünyesinde bulunan su zerreleri donma yaparak temelde, istenmeyen hareketlerin doğmasına neden olabilir. Bu nedenle temel tabanı, zemin yüzeyinden aşağıda belirli bir derinliğe oturtulmalıdır.Bu düzeye, yani temel yatağı derinliğine Don Seviyesi denir.
Don seviyesinin ülkemizde, en az 80cm alınması gerekir. Bu seviye büyük binalarda ve soğuk iklimli bölgelerde 150 cm.’ye kadar çıkarılabilir. Zemin temelden gelen yük etkisi ile biraz çöker. Bu çökmeler zemin cinsine göre değişir, ancak, çökme düşey doğrultuda olmalı ve belli bir sınırın altına geçmemelidir. Yatay ya da eğimli çökmeye izin vermemelidir. Kuvvetlerin tabana dik gelmesi esastır. Temel tamamen sağlam zemine oturmalıdır. Zeminde farklı oturma ve çökmeler olduğu takdirde, böyle farklı oturma ve çökmeleri karşılamak amacıyla yapıda gerekli mesafelerde Dilatasyon Derzi bırakılır. Böylece her bölümün ayrı çalışması sağlanır. Ayrıca temel, zemine kademeli olarak oturtulabilmelidir.
3.2.Temel Türleri Temeller zemin etütleri ve bina yüklerine göre taş,beton,betonarme,ahşap,çelik gibi çeşitli malzemelerden inşa edilirler. Temeller inşa ediliş şekillerine göre; Yüzeysel Temeller; Derin Temeller olmak üzere ikiye ayrılırlar Yüzeysel Temeller Yapı yükünün, zemin yüzeyine yakın bir yerde, güvenle aktarılmasına uygun zemin bulunması halinde uygulanır. Temeller çok sert zemin dahi olsa, mutlaka don seviyesi altına indirilmelidir. Temeller duvarları ya da betonarme karkar yapıda yapıda kolonlar altına, yükü daha geniş bir alana yaymak amacıyla yapılan temeller elemanlarına Sömel denir (Şekil1)
Yığma binalarda binaya ait yükler, en az bir tuğla kalınlığındaki taşıyıcı duvarlar yardımıyla zemine aktarılır. Bu duvarların oturtulduğu taş duvarlar, alttan betonarme kuşakla (sömel), üstten ise betonarme hatılla çevrelenir. Zemin hafriyatı (kazısı) sırasında taş duvarlar arasında kalacak olan toprak kısmın tamamen boşaltılması gereksizdir. Orta kısımlardaki toprak, olduğu gibi bırakılır ve sadece sömellerin geleceği yerler kazılır.
Duvar örgüsü tamamlandığında, kazılan kısımlar toprak ve molozla doldurulur ve taş temel duvarları arasında kalan kısım, blokaj taşları ile kaplanarak üzerine grobeton atılır. Bölme duvarları grobetona oturtulur.(Şekil 2) Yığma yapılarda, temel tabanının fazla genişliğe ihtiyaç göstermemesi halinde, temeller moloz taştan inşa olunur. Yapı ağır değilse veya zemin sağlamsa, geniş temel ihtiyaç olmaz. Temeller doğrudan doğruya arazinin yüzüne oturmazlar. Yapıyı yere bağlayan elemanlar olduğu için yere girmeleri lazımdır. Bu sebeple üstteki bitki toprakları veya dolma zemin kazılmak sureti ile temel çukurları açılır. Temeller yere en az 1,00 m. gömülürler. Çok sert zeminlerde veya geçici yapılarda 0,50 m’ye inebilir.
Temel çukurları, dipte, temelin iki yanında en az 10’ar cm. daha geniş açılır. Temel duvarları, örgü kaidelerine uygun olarak yapıldıktan sonra boşluklar toprakla doldurulur (Şekil 3). Temel çukurlarını, duvarın kalınlığı kadar açıp içine taş ve harç doldurmak, her zaman doğru bir işlem olmaz. Çünkü bunlarda örgü bağlantısı bulunmadığı için, taşıdıkları binalar, yanlarında başka binalar için yapılacak temel ve bodrum kazılarından dolayı tehlikeye girerler. (Şekil 4) Bu usul, yanları kazılmak ihtimali bulunmayan ve bir katı geçmeyen yapılarda kullanılabilir.
Sağlam olmayan zeminlerde veya binanın ağır olması halinde, temel tabanının genişletilmesi icap eder. Bu genişlemeye anpatman adı verilir. Anpatmanlar, temelin her iki yanında yapılabileceği gibi komşu hudutlarında bir taraflı uygulanır. (Şekil 5) Anpatmanların, 60 derecelik açının dışında kalması lazımdır. Eski ağır yapılarda, temel tabanını genişletmek için merdivene benzer anpatmanlar yapılır. (Şekil 6) Aynı taban genişliğini elde etmek için bugün, temel duvarları altına betonarmeler inşası daha uygun gelmektedir. (Şekil 7)
Taş temellerde anpatmana lüzum olmasa bile, temel duvarı altına aynı genişlikte betonarme bir kuşak inşası, yapıyı alttan uzunluğuna bağlamak bakımından faydalıdır. Bilhassa homojen olmayan zeminlerde lüzumludur. Afet bölgelerinde yapı talimatnameleri esasen bunu mecbur tutmuştur. (Şekil 8) Homojen olmayan zeminlerde temellerin altına 10cm.’den az olmamak üzere kum serilmesi kuvvetlerin iyi yayılmasını sağlamak bakımından yararlı olur.(Şekil 9) Yüzeysel temeller, yapılış şekillerine göre üçe ayrılırlar: Münferit Temeller Sürekli (Mütemadi) Temeller Radye-Jeneral Temeller
Münferit Temeller Z eminin sağlam veya binaya ait yüklerin az olması halinde, sadece kolonlar altına uygulanan temel türüdür. Genellikle betonarmeden yapılan münferit sömeller, kare ya da dikdörtgen olarak tertip edilirler ve bağlantı kirişleri ile birbirine bağlanır. (Şekil 10,11,12) Boyut ve demir donanımı, zemin güvenlik gerilmesi ve yüklere bağlı olarak, statik hesaba göre belirlenir.
Sürekli (Mütemadi) Temeller Bir taşıyıcı perde duvarın veya bir kolon dizisinin altını boydan boya kaplayan temellerdir. Münferit temellerin yetersiz hale geldiği durumlarda tek veya çift doğrultulu olarak tatbik edilir. a) Tek Doğrultulu Mütemadi Temeller Münferit temellere ait sömellerin, tek bir yönde arttırılması ile meydana gelen temel türüdür. Bu uygulamada kolonlar temellere dik yöndeki bağlantı kirişleri ile birbirine bağlanır (Şekil 13,14)
b) Çift Doğrultulu Mütemadi Temeller: Tek doğrultulu mütemadi temellerin alan olarak yetersiz kaldığı durumlarda uygulanan bir temel türüdür.(Şekil 15,16) Bu uygulamada, kolonlar birbirlerine bağlantı kirişleri ile değil, temel ayakları ile bağlanmaktadır Radye-Jeneral Temeller Özellikle dolma zeminler gibi taşıma gücü az, çökme oranı fazla olan zeminlerde uygulanan temel türüdür.(Şekil 17,18) Yapı alanının tamamına uygulanır. Bilinen kirişli döşemelerin ters dönmüş şeklidir.