BARIŞ MANÇO…
HAYATI… Barış Manço şarkılarıyla kalbimizi fetheden, hayatıyla hepimize örnek olan, sanat camiasının en dürüst ve en mükemmel insanlarından biridir.Şarkıları hala herkesin dilinde olan unutmadığımız ve unutmayacağımız nadir bir insandır.Barış Manço, şarkılarında herkese bazı mesajlar vermeye çalışmış, fakat bunu anlayan insan sayısı hep az olmuştur.Çünkü şarkılarını seviyorum diye geçinen bir çok insan vardır.Onun şarkılarını anlayabilmek, o şarkıları yaşayabilmek ayrı bir dünyaya kısa bir göç demektir.Manço, bunu anlatabilmek ve yaşatabilmek için birçok şarkı yazmıştır.Bestekarın, bu kadar ünleneceği veya şarkılarının herkes tarafından benimseneceği küçüklüğünden anlaşılmış.Daha 12 yaşındayken Kafadarlar adlı bir grupta saksofon çalmış,daha sonralarda ise Harmoniler adlı bir grup kurmuş.
Barış Manço’nun ilk sahneye çıkışı bir akrabalarının düğününde gerçekleşmiştir.İlk resmi konseri ise Galatasaray Lisesi’nin konferans salonunda olmuştur. 7’den 70’e, Dere Tepe Türkiye,Dönence,İkinci Kahvaltı gibi bazı programları vardır ve TRT1 de hala yayımlanmaktadır. Yandaki resim ise Barış Manço’nun başka bir programına Cem Karaca’yı davet ettiği görülüyor.Sanki bu resim, biz hiç ayrılmayacağız,hep bir arada olacağız gibi bir mesaj veriyor. Barış Manço’nun ölüm yıldönümleri, sanatçının şarkıları söylenerek,programlar düzenlenerek ve kabrini ziyaret ederek geçiriliyor.
Onun Şarkıları Dönence Bu şarkı, bizlere ne durumda olursak olalım,hangi şartlarda yaşıyor;çalışıyor veya mücadele ediyorsak bile umudumuzu kaybetmememizi, dünyanın döndüğünü ve elbet bir gün hakkımızı alacağımızı veya umduğumuzu alacağımızı haykırıyor. “Simsiyah gecenin koynundayım yapayalnız/Uzaklarda bir yerlerde güneşler doğuyor/ “Kupkuru bir ağacın dalıyım yapayalnız/ Uzaklarda bir yerlerde bir şeyler kök salıyor” “Çatlamış dudağımda ne bir ses ne bir nefes/ Uzaklarda bir yerlerde türküler söyleniyor.
Değil mi? Bu şarkı bir insanın yalnızlığını belirtiyor.Yalnızlıktan ne yapacağını bilemiyor,sanki birisi onu duyuyormuş,onu anlıyormuş ve onun yalnızlığını paylaşıyormuş gibi birisiyle konuşuyor,ona yalnızlığını anlatmaya çalışıyor.Her sözünde birisinin onu duyduğuna onay istiyormuş gibi her sözünde “değil mi” diyor.Yalnızlık artık canına tak etmiş, zamanın geçmesini istiyor, fakat yalnızlık onu öyle hapsetmiş ki zamanın geçmediğini düşünüyor.Hayalindeki arkadaşına; “Ya dön bana duyuyor musun beni?/Ya çık git dünyamdan anlıyor musun beni?” Bu dizelerden başka anlamlarda çıkarılabilir.Barış Manço’nun şarkılarında ayrı ayrı gizemler,ayrı ayrı anlamlar çıkarabilir.Bu Barış Manço’nun her türlü ifadesini bir şarkıya toplamasının baş nedenidir.Bu şarkı herkese hitap ettiği için içinde her türden, her düşünceden insan kendini bu şarkıda bulabilir.
Halil İbrahim Sofrası Bu şarkı insanın davranışları,yaptıklarından sonra kendisine nasıl davranılacağını veya durumunun ne olacağını anlatıyor.Yani dizelerde de geçtiği gibi daha çatal kaşık icat edilmeden veya İsmail’e koç inmeden başladı bu kavga diyor. Şarkıda insanların çok küçük şeylere bile kavga ettiklerini,sorun çıkarttıklarını veya herkes kendisinin bir eksik tarafını sürekli dert yaptıklarını belirtiyor Bir başkası ise her taraf altın gümüş taş olsa,dalkavuklar el pençe divan dursa,ihtişama zenginliğe aldanıp kanma dostum içi boş insanların, bu sofrada ve bu dünyada yeri yok diyor.Bu da insanların zenginliğe,dünya malına kanıp da ahir hayatı unutmamalarını,hain;zalim,kötülük yapan ve nefsine hakim olamayan insanların bu sofra da yani benim yorumumla cennette yerleri yok diyor sevgili Barış Manço.
Gül bebeğim Bu şarkı bir insanın en sevdiği bir yakını, belki karısı belki kocası belki de çocuğunun ölmesi sonrasında kişinin yaşadığı zorlukları anlatıyor.Bir nevi herkesin yaşadığı veya yaşamadığı ama bir gün yaşayacağı bir acıyı belki bir yalnızlığı anlatıyor. Dar geliyor bana bu yerler/ yaşanmaz oldu kara geceler/kırılsın seni taşıyan bu eller gül bebeğim/ derken sevdiğinin mezara gömülmesine isyan ediyormuş gibi kırılsın seni taşıyan o eller diyor.Sevdiğini kaybetmenin, artık onsuz yaşamak zorunda olduğuna kabullenemiyor gibi bizi ölüm bile ayıramadı işte diyor.
GüL PEMBE Bu şarkının kahramanı, ailenin büyüklerinden olan Mehmet Abdi Bey’in İstanbul’da evlendiği Nimet Hanım’dır.Barış Manço bu şarkıyı ona yazmıştır.Ona hitaben, onun güzelliğine,kibarlığına ,bağlılığına dayanarak ve onu sevmesine uyarak böyle bir şarkı yazmıştır.
Kol Düğmesi Bu şarkıda bir zamanlar sevgili olan iki kişinin ayrılması söz konusu.Kol düğmeleri o iki insana benzetiliyor.Çünkü kol düğmeleri iki ayrı kola takılıyor.”İki küçük kol düğmesi/bütün bir aşk hikayesi/iki düğme iki ayrı kolda/bizim gibi ayrı yolda”. Fakat bu şarkıda sonradan birleşiyorlar bu kol düğmeleri. “Akşam olunca sustururum herkesi her her şeyi/gelir kol düğmelerimin birleşme saati/uzun uzun çıkarır koyarım kutuya yan yana/bitsin bu işkence kalsınlar bir arada/” “Heyhat sabah gün ışığında/yalnız gece buluşanlar/yaşlı gözlerle ayrılırlar/düğmeler gibi bizim gibi/bizim gibi ayrılırlar/bizim gibi ayrılırlar. İşte bu şarkı tekrar sevgili olmak isteyen bir kişinin ağzından dökülen nağmelerdir.
SENİ UNUTMAYACAĞIZ BARIŞ MANÇO